Artık “Ne demek edebiyatın görevi? Sen edebiyata görev mi yüklüyorsun, o bilir kendini, edebiyatın edebiyattan başka görevi yoktur” diyen kaldı mı bilmiyorum. Kaldıysa eğer bu savları dinletebileceği birilerini de bulmakta zorluk çekecektir. Çünkü savları dillendirdiği “asude bahar
Sür yalanı namluna... Halkların kardeşliği...
Sık ensesine kardeşin... Koy bir şiir...
Nazım'dan da yanına... Ölümlerle baş edebilir bir halk... Yalanlarla ölür.
Birlikte bir düşünce deneyi yapalım. Birkaç yıl sonra bir kurul bana “Ahmet Altan Büyük Roman Ödülü” diye bir ödül verse ne düşünürdünüz?
A.Altan hakkında,
"Uzun yol" hep tarihin, insanlık tarihinin nitelemesi olmuştur. Tarihsel insanın toplumsal belleğinin taşıyıcısı olmakla “yol”a yapılan bu vurgu aynı zamanda "yolda olmanın" da çağrışımını içerdiğinden, insanın tarihi yaparak ilerleyen bir canlı olduğuna işaret eder. Bellek de yol
Bebeğini evde bırakıp tatile giden kadından sonra şimdi de uçağını dağa çakan pilot gündemde. Ortak nokta ikisinin de psikolojik sorunlar yaşadıklarının iddia edilmesi ve antidepresan ilaçları tedavi amacıyla kullanıyor olmaları. Geçen hafta Lufthansa'ya bağlı Germanwings adlı şirketin yolcu
HADEP’in seçim politikalarının sol içersinde meşruluk kazanmasına yardımcı olmak, kadro ve ilişkilerimizi seçim döneminde yukarıdaki ortaklaşma çerçevesinde harekete geçirmek tercih edeceğimiz ve zorlayacağımız yaklaşım olacaktır” (…)
“Blok çalışmasının sonucunda HADEP’in yüzde 10 barajını aşmasının kesin olduğu kanısındayım.
1- Sol sansür genel olarak sansürde olduğu gibi sadece bizlerin, yazarların sorunu değildir değerli okur. Yazarlar, düşünce insanları, sanatçılar sansürden çok çekiyorlar, ama bizler onu aşmanın bir şekilde yolunu buluyoruz. 10 kişiye ulaşabilecekken 1 kişiye ulaşıyoruz,
Tarihte sadece kendi yanlışlarımızın yarattığı sonuçlardan mesul olduğumuzu varsayarak sıyrılamayacağımız utanç duygusunun en derin hissedilebileceği olaylardan biri Struma. Almanya-Romanya-Türkiye-İngiltere-Filistin ve Sovyetler Birliği’nin doğrudan rol aldığı tüm dünyanın öylece seyrederek ortak olduğu 769 kişinin 72 gün boyunca
Heladan hane, insandan nane olmaz.
Hani sağımıza bakıyoruz, solumuza bakıyoruz, konuşmaları izliyoruz, tartışanlara kulak veriyoruz. Salaklık haddi aşmış, karaktersizlik bentleri patlatmış. Bir cümleyi bile anlayamıyorlar, tek tümceyi bile dürüstçe yorumlayamıyorlar. Bu insanlar iki romandan hangisi iyi, iki
Gerçek denen şey araba lastiği gibidir.
Taylan Kara ““Yalçın Küçük yaşamı boyunca yalnızca bu kitabı çıkarsaydı bile çok büyük bir iş yapmış olurdu” diyor Estetik Hesaplaşma için. Doğru. Ama keşke sadece o kitabı yazsaydı, siyasete bulaşmasaydı.
Gerçi
Ey okur, Türkiye’de kirli olan şey sadece siyaset midir? Edebiyat baronlarının hepsi çok demokrattır! Piyasa edebiyatının mafya babalarının hepsi adaletten ve insan haklarından yanadır! Hepsi hak ve hukuktan söz eder! İhale yolsuzluğundan söz etseniz sizi onaylarlar. Adam kayırmacılıktan
TKP kalpler kırmaya devam ediyor. Herkes kendi yolsuzunun peşinden gidiyor. Böyle giderse biz yolsuzluğa karşı nasıl mücadele edeceğiz, hükümeti nasıl mahkum edeceğiz? Diktatöre karşı siyah beyazıyla, sarı kırmızıyla, lacivert sarısıyla bir olacakmışız! Ne için? Şikeye destek için! Emrin olur
(08.07.2014 Aydınlık kültür-sanat sayfasında yayınlanmıştır.)
Çürümüş ve yıkılmaya yüz tutmuş tarihi dönemlerde, çok belirgin bir öznel gericilik göze çarparken, bütün ilerici dönemlerde dünyayı kendi bütünselliği içinde ve olduğu gibi kavrama gereği görülmektedir. Goethe
Goethe aslında, kendisine sorulmamış bir soruyu
Af edersiniz, bilmeceye konu yazımızın başlığı aynen böyle.
Google "tanrısı" yüzünden bilmecelerimizden ikisi çok kolay bilindi. Şimdi daha derin arşiv taraması yapıyoruz, internete geçmemiş yazıları bulmaya çalışıyoruz.
Bu arada öyle tuhaf yazılarla karşılaşıyoruz ki, takılmamak mümkün değil. Bu
Bugün bile Einstein’ın genel kuramı insanları başlıca estetik ilkeler sayesinde kendine çekebilmektedir ve öyle sanıyorum ki bu, matematikçiler dışında çok az kişinin algılayabildiği bir çekiciliktir…
Hatta yeniliği yapanın ve onun da ustalarının milliyetleri yahut daha önceki itibarları bile bazen
Eski Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ bir gün telefonla İlknur'u aradı. "Tıp Bu Değil" kitabımız çıkmıştı... İlk haftaları... "Kitabınızı okudum, ilginç ve değerli bir çalışma... İçinde katıldığım birçok yer var, katılmadığım yerler de var. Arzu ederseniz
Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, Beşiktaş Belediyesi tarafından parsellenerek piyasa edebiyatının hizmetine sunuldu. Ödül eksiği olan şairlerimize duyurulur.
Dinleri, tabii tek tanrılı olanları, karşına almak ya da almamak ikilemini öne sürmeden önce eğer dinin insanlığa zararları/yararları gerçek tartışması yapılacaksa, pek çok değişkeni dikkatlice gözden geçirmek verimli olacaktır.
Nedir bunlar? Başlangıçta sınıf çatışmalarını bir kenara koyalım ve insan
Türkiye'de 2014 yerel seçimlerinden bir önceki seçim yarışı 2011 yılında gerçekleşmiş olup, partiler çeşitli oranda ve sayıda oylar almışlardı. Aradan geçen üç yıl içerisinde seçmen sayısındaki artış sandığa 2 milyon 224 bin fazla geçerli oy olarak yansıdı. Bu geçerli
Ben buradayım ey okuyucu, ya sen nerdesin?
Oğuz Atay
Biraz bilinçlen, daha duyarlı oku diye saatlerce saçma sapan kitaplar okuyorum, senin o saçma kitapları okuyup “başyapıt” diye haykırmaman için. Senin estetik duyarlılığın gelişsin diye saatlerce, her yerden beynine pompalanan abuk
Bu yazı, 2014 Orhan Kemal Roman Armağanı’nın ilan edilmesinden hemen sonra yazılmıştı. O günden bugüne yaklaşık 6 ay boyunca ısrarla sorulmasına, defalarca yazı yazılmasına rağmen seçici kurul üyeleri bu konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmamışlardır. Bu nedenle Mayıs 2014
Dünya kamuoyu Paris katliamına teşhisi koydu: basın (düşünce) özgürlüğüne saldırı. Bu makalede Paris katliamını ve islamcı terörü, “düşünce özgürlüğü” çerçevesinde değerlendirmeye çalışacağım.
İdeoloji nedir sorusunu doğru biçimde açabilmek için, ideoloji ve mekânı bir arada ele almak gerekir. İdeoloji ile mekân, üretim ilişkileri bağlamında kesişirler; bir toplumun yaşadığı coğrafyadaki, yani belli bir mekândaki üretim ilişkilerini ve sermaye hareketlerini düzenleyen dizgeye ideoloji
Leman Dergisi'nin kapağına koyarak suçladığı adamı bulduk ve konuştuk. Önce bu zalimce saldırıyı içtenlikle kınadığımızı belirtelim, sonra söz konusu beyefendinin bize neler söylediğini paylaşalım:
İşte, adının açıklanmasını istemeyen mağdurun ifadesinden bazı satır başları:
"Ben entelektüel bir insanım.
Rachel Corrie, insanın bir çeşit “aşırı hali”, insanın “aşırı insanlaşması” dır. Büyük bir olasılıkla hepimizin içinde bir yerlerde bir “Rachel Corrie hali” var; bazılarımızda hemen elimizin altında, bazılarımızda ise çok derinlerde gömülü ve fazla kullanılmamış olarak... İnsanlaşmak
Siz roman okumayacak, öyküye ilgi duymayacaksınız, ama siyasette pek doğru
durduğunuzu sanacaksınız. Mümkün mü böyle bir şey? Veya roman denince piyasada rağbet gören ne kadar çer çöp varsa onlara ilgi duyacaksınız, ama ülkenin niye böyle felakete
Editörün sunusu: Bir şair arkadaşımızın kardeşinin 1998’de Orhan Pamuk için yazdığı yazıyı, bu arkadaşımız ve ayrıca editörümüz Nihat Ateş’in önerisi üzerine yayımlıyoruz. Farklı bir yönden bakış. Ayrıca belki tartışma doğurur.
Pamuk’un sessiz kadınları…
İlk okuduğum Pamuk
Türk Solu Dergisi’nde “Tıp Bu Değil”le ilgili söyleşimiz çıkınca bazı dostlardan ağır sitem dolu iletiler aldım. “Bir kitabın ve bir görüşün yaygınlaştırılması adına Türk Solu'na röportaj vermek nereden çıktı gözünü
Bugün dünya ve Türkiye entelektüel-aydın aleminde, kim en basit bilimsel yöntem kaygısıyla, sıradan mantığı kullanarak bir yazı yazsa veya soru sorsa, neredeyse aynı tepkiyle karşılaşıyor. “Homo gibi konuşma!” demedikleri kalıyor tek.
Sol taraf da bu açıdan sağ
Solun iktidara gelebilmesi için AKP tabanından hiç değilse beşte biri kazanmamız gerek! Dese biri, kim itiraz eder buna; hemen hiç kimse. Peki kim bu doğrultuda çaba gösteriyor solda? Hemen hemen hiç kimse…
Biz 12 Eylül’ü, 12 Mart’a bakarak, yalnızca ekonomik ve siyasi olarak sürecek bir darbe olarak düşündük.
Oysa planın üçüncü ayağı -ve 12 Eylül'ün kurumsallaşıp toplumsallaşmasının ideolojik aygıtları- kültüreldi.
Kültürel alan anlaşılıyor ki emperyalizmin en önemli operasyon alanıdır. Bütünsel olanı yok
Son yıllarda kitabevlerine gittiğimizde "En çok satanlar" ve "Yeni Yayınlar" raflarını ve bu bölümdeki kitapların okurun başında toplaştığı kitaplar olduğunu görürüz. Gelgelelim çoğu yeni çıkan kitabın "Yeni Yayınlar" rafına konmayabildiğini, konsa ve hemen bitiverse bile dağıtımdan yeniden
Bugün hala çevremizde olan “saygın” firmalar, Auschwitz yakınlarında fabrikalar kurarak tutsakları ölesiye çalıştırmış, yevmiyelerini Nazilere ödemişlerdi. Auschwitz, gaz odaları ve fırınlar kadar bu fabrikalardır da…
Yüksekova halkının aşağıdaki feryadı olmasa ve diken üstünde tuttuğunuz milyonlarca insanın gözü ve kulağı size kilitlenmese bu açık mektubu yazmazdım. Bana hiddetleneceğinizi biliyorum. Yanlışlıklara sessiz kalmak ruhunu satmak ve böcekleşmektir. Bu sınıf insanlardan biri olmak istemediğim için, halkın
Hiperbarik tıp kapalı bir ortamda yüksek basınç altında hastalara %100 oksijen solutulmasına dayalı bir tedavi yöntemidir. Günümüzde akut ve kronik birçok hastalıkta ana tedavi veya mevcut tedavilere destek olarak kullanılmaktadır.