Pazartesi günü Hilario Perez’e kırsala yaptığı gezilerden birinde eşlik etmem gerekiyordu. Hilario, Kübalı hekimlerle eğitim gören ilk Venezuelalı hekimlerden biriydi. Birçokları gibi Hilario da
Biber gazının Türkiye’deki kadar uzun süreli ve yoğun kullanıldığı dünyada başka bir ülke yok. Arkadaşımız Dr. Akif Akalın’ın biber gazının insanda etkileri üstüne “meslek hastalıkları dersi” kapsamında hazırladığı sunum çarpıcı bilgiler sağlıyor.
Gaz ilk kez ayılara
İstanbul Tıp Fakültesi’nde, Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun ön ayak olmasıyla bir “Tıp Budur” söyleşisi yapıldı. Kitabımızın yazarlarından Dr. Akif Akalın’ın konuşmacı olarak katıldığı toplantı FKF ile Toplumcu Tıp Seminerleri grubunun ortak etkinliğiydi.
Çoğu kitabı okumuş ve tartışmaya
Kongre ne demek? Diyabetliler için kongre ne demek?
“Kongre”den benim anladığım, katılanların her birinin delege olduğu ve kürsüdekiyle eşit hakka sahip olduğu, her an söz alabildiği bir toplantı.
“Diyabetliler için diyabet kongresi” ise katılan her kişinin hem öğrendiği,
Türk Tabipler Birliği’nin aklına işçi sağlığı ara sıra Soma gibi katliamlar olursa geliyor. İş kazaları, meslek hastalıkları sosyalist partilerimizin aklına yılın birkaç günü geliyor.
“TTB’nin asıl görevi, birinci gündem maddesi koruyucu hekimlik siyaseti olmalıdır” diyoruz yıllardır.
Geçtiğimiz yıl KESK’e yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan ve 11 ay Kandıra F Tipi Cezaevinde tutuklu kalan eski Kocaeli Tabip Odası Başkanı Dr. Cem Çoşkun, tırnak makasının cezaevine girişte ‘güvenlik’
Uyku hastalığı Türkiye’de görülmediğinden pek tanıdığımız bir hastalık değil. Sağlıkçı olanlarımız bu hastalığı genel kültür bağlamında bilir, fakat sınavlarda ülkemizde görülmeyen bu hastalığa ilişkin sorular soran hoca sayısı da az değildir. soL Gazetesi’nin 2 Mayıs 2014 tarihinde yayınlanan
“Tıp Bu Değil” kitaplarını ülkenin gündemine sokan ekip şimdi de “Tıp Budur” diyor.
En “kutsal” insani değerlerin bile paranın saltanatı altına girdiği şu çağda, insanın ve insan sağlığının en kaba biçimleriyle çıkar malzemesine dönüşmesi kaçınılmazdı. Tıpta, sağlıkta, siyasette,
“Bildiğiniz yoldan devam ederseniz sizi kesin bir başarısızlık ve saygınlık kaybı bekleyecektir.” Bir yıl önce size yazdığımız açık dilekçenin son cümlesi buydu. Kötü gidişi o dev Gezi Direnişi bile durduramadı, seçim sonuçları ortada. Vakit hiçbir zaman geç değil.
İşte
Gün geçtikçe feci haberleri birine diğeri ekleniyor. Birkaç gün önce Türkiye yine bir aile faciasına şahit oldu; ekonomik zorluklardan bunalan bir baba önce evde
Toplum içinde yoksulların mental işlevlerine ilişkin olumsuz önyargılar oldukça yaygındır. Yoksulların sağlık alanındaki olumsuz / zararlı davranışları, örneğin bağışıklama gibi önleyici hizmetlerden daha az yararlanmaları, kendilerine önerilen tedavilere uymamaları (yakınmaları azalınca ilacı bırakmak veya hiç
CHP’nin Sivas belediye başkan adayı, İnsan BU yazarlarından, aynı zamanda Tıp Bu Değil kitabımızın her iki cildinin yazarlarından biri olan Gülümser Heper. Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Heper uzun yıllardır siyasete yakın, siyasetin içinde yaşayan bir hekim. Seçilmesi durumunda,
Sağlık, Toplum ve Politika, toplumcu tıp alanında çok önemli çalışmalara imza atan İnsan Sağlığı ve Eğitim Vakfı’nın (İNSEV), Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Hukuk Yüksek Lisans Programı çerçevesinde sunulan Sağlık Hukuku Modülü için hazırladığı ikinci ders. 2013 – 2014
Son zamanlarda akıl almaz olaylar olmaya başladı, romanlarda bile rastlayamayacağımız türden ve hayal gücümüzü aşacak ölçüde şaşırtıcı. Ne oluyor bu dünyanın en zeki ve akıllı yaratığı olarak bilinen insana? Uygarlıklar kuran, uzaya çıkan, doğaya gem vuracak inşaatlar yapan,
İnsana mikroskop merceğinden bakan ve yaşamın sırlarını genlerimizin derinliklerinde arayan biyomedikal tıp, insanın toplumsal yönünü göz ardı ederek tıbbı yalnızca bireyin bedeniyle (biyolojiyle) ilgilenmeye zorlar. Oysa Aristo’nun binlerce yıl önce büyük bir isabetle tanımladığı gibi insan doğası gereği
Sağlıkta eşitsizlik dendiğinde, yoksulların yeterli beslenemediği, barınma koşullarının kötülüğü, iyi bir eğitim alamadıkları, gereksinim duyduklarında sağlık hizmetlerine erişemedikleri için zenginlere göre dezavantajlı oldukları düşünülür. Kuşkusuz bunlar çıplak gözle görülebilecek gerçeklerdir fakat resmin yalnızca küçük bir bölümünü
Kamu kesiminde örgütlü sendikalarımızın çok önemli işleri olduğunu ve muhtemelen bu nedenle işçi sağlığı ve güvenliği gibi konulara ayıracak zamanları olmadığını biliyoruz. Bu yazının amacı kamu kesimindeki çalışanlara, sendikaların ilgilenemediği bu alanda 6331 sayılı yasa ile getirilen yenilikleri
Pazartesi günü yayımlayacağımız Yağız Üresin'in makalesini yayına hazırlamak için okurken öğrendik gerçeği. Değerli bilim insanı, yazar, kitabımızın katkıcılarından Mevlüt Durmuş 12 Kasım tarihinde aramızdan ayrılmış. Bu geç haber alış tabii, bizim de eksiğimiz.
İnternette bu konuyla ilgili çok kısıtlı
Azrailin mesaisinin çoğunu Paris’in yoksul semtlerinde harcadığının Villermé tarafından bilimsel (istatistiksel) olarak kanıtlanması üzerinden neredeyse iki yüzyıl geçti (1). Geçtiğimiz iki asır boyunca toplumcu hekimler sağlığın toplumsal belirleyicilerini gün yüzüne çıkartmaya çabaladılar. Bu çabalar kapitalist tıp tarafından sürekli baltalandı
Her birimiz dünyaya ebeveynlerimizden aldığımız ve bizi birbirimizden ayıran genetik şifrelerimizle geliriz. Bu şifreler içinde bizi biz yapan fiziksel özelliklerimiz yanında sağlığımızı belirleyen kimi etmenler de vardır. Diğer yandan insanlar yaşlandıkça gençlik yıllarında sahip oldukları sağlıklarını yitirmeye
Dünya Diyabet Haftası nedeniyle Düzce Diyabetik Çocuklar Derneği farklı bir model uygulama gerçekleştirdi: Batı Karadeniz-Doğu Marmara’yı kapsayan bir “Gezici Diyabet Etkinliği”. Bu konuda Dr. İlknur Arslanoğlu ile konuştuk.
İnsan BU: Nasıl bir uygulama oldu gezici etkinliğiniz?
İlknur Arslanoğlu: Düzce Üniversitesi’nin
Ekim Devrimi üzerinden 96 yıl geçti. Bu yazıyı kaleme almaya karar verdiğimde şöyle bir düşündüm, neredeyse 14–15 yaşımdan beri Ekim Devrimi’nin yıldönümlerini kutlamışım…
Ekim Devrimi ile ilk kez yetmişli yıllarda lise sıralarında tanıştığımı anımsıyorum. O yıllarda böyle “önemli” günler çok büyük coşkuyla kutlanırdı.
Biyolojik bilimler fizik, matematik gibi tartışılamaz kaideler ve araştırmalar üzerinden yürüyemiyor. Sağlık bilimleri ile uğraşanlara ilk yapılan, ilgili fakülteye girmek için sınavda çözmesi gereken soruların büyük kısmını oluşturan fizik, kimya ve matematiğin unutturulması; ardından biyoistatistik biliminin yüzlerine vurulması. İstatistik
İnsan Bu'da 47 "Tıp BU Değil" haberi, yazısı yayımladık. Tek biri soL'a girmedi. Başka şey demiyorum, sadece bu "yalan" yanlış TTB bildirilerine bir bakın, bir de bizdeki haberlere. Vaktiniz yoksa, sadece dünkü makalemizi okuyun ve cinayetin boyutunu, işbirlikçiliğin kanıksanmışlığını
*Dünyada ve ülkemizde meslek hastalıkları salgını kimler tarafından gizlendi?
*Bu salgının gizlenmesinde ILO-WHO başta olmak üzere uluslar arası; ÇSGB-SB-Üniversiteler-TTB-işçi ve işveren sendikaları vb dahil ulusal kuruluş ve güçlerin rolü ve sorumluluğu nedir?
*Bu alanda çok ciddi ve
Şüphesiz sağlık olayları içinde en dramatik olanı ölümdür; özellikle de vakitsiz ölüm... Diyalektik düşünce, insanın ana rahmine düştüğü veya diğer bir deyişle yaşamaya başladığı andan itibaren ölmeye de başladığını söyler. İnsan hayata adım attığı andan başlayarak hem yaşama, hem
1960’lara dek ‘depresyon’ adı altında toplanacak bir hastalık grubu bulunmamaktaydı. O tarihe kadar depresif belirtiler gösteren hastalar için tercih edilen tanı ismi, ‘melankoli’ ve ‘manik depresif’ hastalıktı. Hatta 1950’lerde kullanımına başlanan ve bugün ilk antidepresan ilaç olarak kabul edilen
Latin Amerika’dan dünyaya yeni bir devrim dalgası yayılıyor: “tıp eğitimi devrimi”. Küba ve Venezuela 2000’li yıllarda tıp eğitiminde “duvarsız tıp fakültesi” anlayışıyla tıp eğitiminin dörtte üçünden fazla bir kısmının hastaneler yerine birinci basamakta verildiği yeni bir model geliştirdiler.
Bu yazı organik tarımın başka bir boyutunu tartışmak amacıyla yazıldı.
Yaşadığımız düzen ilginç ve düşündürücü. Şöyle ki öncelikle eski düzen tarımın verimsiz olduğunu ileri sürdü. Kullanılan tohumların verimi düşük, zararlılarla mücadele yetersiz diyerek laboratuarlarda geliştirilmiş tohumlar dağıtıldı. Zararlılarla mücadele
Social Medicine dergisinin son sayısında Jaime Breilh imzasıyla bir editoryal yayınlandı. Yazısında kapitalist yaşam tarzı ile sağlığımızın ve doğanın korunmasının bir karşıtlık içinde olduğuna vurgu yapan Breilh, insan sağlığını ve doğayı mahveden kapitalist yaşam tarzı ortadan kaldırılmadıkça,
Düzce Diyabetik Çocuklar Derneği’ne bağlı Amasralı bir inisiyatif geçtiğimiz hafta Amasra’da yemekli, çaylı bir toplantı düzenledi. Amasra Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen toplantıya Bartın ve Ereğli’den de diyabetli çocuk ve yakınları katıldı. Deniz kenarında afiyetli, neşeli, gezintili, eğitimli üç saat…
Dünya Sağlık Örgütü’nün 1948 tarihli Anayasası’nda sağlık;
“yalnızca hastalık veya sakatlığın olmayışı değil, aynı zamanda bedensel, ruhsal ve toplumsal olarak tam bir iyilik hali”
olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımlama, sağlığı yalnızca hastalık veya sakatlığın olmayışı olarak tanımlayan geleneksel kapitalist
Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi Asistanlarının Toplumcu Tıp Eğitimi
ABD’li hekimlerin tıp eğitimi basamaklarında yükselirken toplumsal bağlam konusunda gittikçe artan ölçüde sinik ve daha az kaygılı hale geldikleri şeklindeki yakınmaların artması üzerine, Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi (OSBÜ) asistanlarına
Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi’nin ömrünü adadığı Spil Dağı’na betonarme ablukası...
Ahmet Bedevi ile özdeşleşen Spil Dağı, bir süredir tartışılan bir projeyle gündemde. Büyük bölümü 1966 yılında Milli Park ilan Edilen Spil Dağı’nın turizme açılması amacıyla Orman ve Su İşleri
Yeni bir site, yeni bir kitap: Toplumcu Tıp Seminerleri grubu, "Toplumcu Tıp Sayfaları" adıyla bir blog kurdu. toplumcutip.blogspot.com . Dost siteler bölümünde bağlantısını verdik. Yine Dr. Akif Akalın'ın "Toplumcu Tıbba Giriş" adlı kitabı Yazılama Yayınları'ndan yeni çıktı. Yakında