Utanç! Dünyayı bir tek utanç kurtarabilir. I. Bergman.
Türkiye’de okuduğu en derin roman Da Vinci Şifresi olan yüzlerce akademisyen, hakkında eleştiri yazısı yazdığı kitabı okumayan eleştirmenler vardır. Ülkemizde rezil olmanın hiçbir yolu yoktur. “Halk okumuyor” diyerek “geyik yapmak” kolay.
Herkesin birbirine benzediği yerde hiç kimse yoktur.
M. Foucault.
Bilmeyi olanaklı kılan şey, önermeler arasında doğruluk değerlerine göre bir hiyerarşi oluşturabilmektir. Nesneleri ve kavramları adıyla çağırmak, nesnel gerçekliğe varmanın ilk koşuludur.
İnsanın „saçmalama özgürlüğü“nü hoşgörenler, aynı zamanda onun en asgari yaşama, barınma, beslenme haklarını gaddarca çiğneyenlerdir. En temel insan haklarının her gün milyonlarca kez çiğnendiği bir dünyada, bu kadar çok „hoşgörü“ sözcüğünün duyulması tesadüf değildir.
Orhan Kemal Roman Ödülü’nün Hamdi Koç gibi Orhan Kemal ve toplumcu gerçekçilik karşıtı bir yazara verilmesi bir cüretti. Orhan Kemal’in sanat anlayışı hiç bu kadar ağır bir ideolojik saldırıya uğramamıştı.
“Geniş” cehaleti gizleyen “dar” bilgi
Dar bir alanda derinlemesine uzmanlaşıp hayatın diğer alanlarında zır cahil kalmak, bu çağ için artık bir eksiklik değil neredeyse bir normdur. Çağ, tamamen cahil değil –çağın bilgi yükünün ve bilgi toplumu retoriğinden hareketle-
Gözünüz haminizin üstündeyken bir entelektüel gibi düşünemezsiniz. Edward Said.
İnsan türünün çeşitliliği gerçekten hayret vericidir. Birkaç yüz dolar için ruhunu satan kişi ile 1 milyon dolarlık ödülü elinin tersiyle iten Grigori Perelman, insanın iki ayrı türüdür.
Sıradan bir
Stanislaw Lem’in ilk okuduğum kitabı, bir arkadaşımın “bu adam tam senin adamın” diyerek verdiği Gelecekbilim Kongresi idi. Bu adamın niye “benim adamım” olduğunu o sırada da daha sonra da sormadım. Ama gerçekten de “benim adamım” olduğu doğruydu.
İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar. Uğur Mumcu.
En büyük put kırıcılar bile bir gün put olma tehlikesinden uzak değildir.
Görmezden gelinemeyecek kadar büyük işler yapanları, yok saymak olanaklı değilse, yok etmenin yolu onları putlaştırmak ve
2014 Orhan Kemal Roman Ödülü ve ödülün verilme gerekçesinden yola çıkarak saygıdeğer seçici kurula 2015 Orhan Kemal Roman Ödülü için üç aday öneriyorum.
İlk adayım Ahmet Altan. 2015 Orhan Kemal Roman Ödülü Ahmet Altan’ın “En Son Oyun” romanına verilebilir.
(Bu yazı Aydınlık Kitap'ın 125. sayısında yayınlanmıştır)
Savaşı anlayabilir miyiz? Kolumuzun çarptığı bir insandan özür dilediğimiz, bankada sıra beklediğimiz, garsona teşekkür ettiğimiz, kırmızı ışıkta durduğumuz bir dünyada yaşarken, insanların bir anda parçalara ayrıldığı, bebeklerin ve çocukların topluca öldürüldüğü, kadınlara
(08.07.2014 Aydınlık kültür-sanat sayfasında yayınlanmıştır.)
Çürümüş ve yıkılmaya yüz tutmuş tarihi dönemlerde, çok belirgin bir öznel gericilik göze çarparken, bütün ilerici dönemlerde dünyayı kendi bütünselliği içinde ve olduğu gibi kavrama gereği görülmektedir. Goethe
Goethe aslında, kendisine sorulmamış bir soruyu
*Türkiye’de sosyalist solun en sağcı olduğu yer edebiyattır.
*Edebiyattaki “star sistemi”ne ve “ödül oligarşisi”ne laf etmeyen kişinin, muhalif olmaktan söz etmesi gülünçtür.
(Bu yazı Aydınlık kitapekinin 122. sayısında yayımlanmıştır)
“Hamdi Koç’un 2014 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü’nü almasıyla başlayan bu tartışmada…”
Yazıya böyle başlamak isterdim ama başlayamıyorum.Çünkü Hamdi Koç’un bu ödülü alması hiçbir tartışma yaratmadı.Neredeyse 2 aylık sürede bunu eleştiren
Ben Taylan Kara, okuyucuya itiraf ediyorum. Ben bir cahilim, hem de zırcahil.
Kuantum elektrodinamiği hakkında cahilim. Levha tektoniği hakkında 1 dakika bile konuşamam. Organik kimya konusunda bir kimya mühendisi beni serçe parmağıyla kandırabilir. Japon dili ve hatta edebiyatı
Birlikte bir düşünce deneyi yapalım. Birkaç yıl sonra bir kurul bana “Ahmet Altan Büyük Roman Ödülü” diye bir ödül verse ne düşünürdünüz?
A.Altan hakkında,
Sırf bizim fikrimizi destekliyor diye bile bile bir yalana göz yumar mısınız? Bu soruya yanıtınız, ahlakınızın, kişiliğinizin, siyasetinizin bir göstergesidir.
Bile bile yalan… Gerçeğe sadık
En iyi gazeteci, en az kağıdı en ucuza boyayıp en pahalıya satandır. Gazetelerin kumaşı kültür, eğitim ve zeka seviyesi düşük, konsantre yeteneği kısıtlı, okuma isteği az, züğürt insanlara uygun olarak kesilmelidir. Bu tür insanlar Türk halkının büyük çoğunluğunu
Bir kitap eleştirisi nasıl yazılmamalıdır? Aslında böyle bir yazıya özel bir gereksinim yok. Çünkü kitap eklerini az çok takip eden okurlar, her hafta bunlardan onlarcasına rastlayabilirler. Haydi biz de piyasa estetiğinden yola çıkalım ve saçmasapan bir yazı yazalım.
Ben buradayım ey okuyucu, ya sen nerdesin?
Oğuz Atay
Biraz bilinçlen, daha duyarlı oku diye saatlerce saçma sapan kitaplar okuyorum, senin o saçma kitapları okuyup “başyapıt” diye haykırmaman için. Senin estetik duyarlılığın gelişsin diye saatlerce, her yerden beynine pompalanan abuk
Bir roman kahramanının, sizin sempati duyduğunuz siyasi görüşü temsil ediyor olması, o romanın güzel olması için yeterli midir? Diyelim ki sosyalistsiniz, okuduğunuz romandaki başkahraman işçi ise sizce o roman iyi midir? Ya da dindar bir müslüman, başkahramanı ateist
MAYMUNCUK MANTIK:
İkinci dünya savaşı döneminde ya da hemen öncesine yaşasaydınız ve Nazilerle ilgili şu ifadeleri okusaydınız, ne düşünürdünüz?
*Naziler iktidar oldu tamam ancak muktedir olmadı. Naziler’in içinde hala Weimarcı eski rejimin kalıntıları mevcut ve zaman zaman eski rejimi hatırlatan
Elinde birilerini inandırman gereken bir saçmalık var ve bunu ispatlaman mı gerekiyor? Bu yapmanın en kolay yolu o konuyu bir yerinden kuantum fiziğine bağlamaktır. Kuracağın ilişkinin konuyla bir ilgisinin olması tabii ki gerekmez; kuantum mekaniği hakkında herhangi bir
“Vasat Edebiyatı 101” başlıklı yazı dizisinde bugüne kadar birçok alt başlık ele alındı ama en önemli alt başlık, bu kavramın en önemli unsuru henüz ele alınmadı. Bu unsur, okuyucu unsurudur. Vasat Edebiyatı, yazar, moda konular, pazarlanan ürün
Çok süper bir roman: “Prens ile ejderha”
Prens ile Ejderha
“Yakışıklı prens, güzel prensese aşık olmuş. Prensesle evlenmesi için 7 başlı ejderhayı öldürmek zorundaymış. Aşık olmuş yakışıklı prens 7 başlı ejderhaya, ejderhanın diğer 6 başını kesmiş ve 7. başıyla mutlu
“Vasat edebiyatı” kavramı, sadece kötü yazılmış ya da başarısız eserleri tanımlamamaktadır. Kötü yazılmış olmaları, bu türden “edebiyat” için bir kural olsa da “vasat edebiyatı” kavramının toplumdaki işlevi ve iktidarla ilişkisi, en az içeriği kadar önemli ve belirleyicidir. Bu yazıda
(Nihat Ateş’in Çöküş Romanları kitabından kısaltılarak alınmıştır. )
*Filozof: Ama büyük egemen sınıfların çöküşünden daha zengin, daha önemli, ilginç ne olabilir ki? B.Brecht (Hurda Alımı)
** Kendini bütünüyle yalan yazmaya veren insan aklının ve yeteneğinin terk etmesi ne yüce
(Nihat Ateş’in Çöküş Romanları kitabından kısaltılarak alınmıştır.)
“Vasat Edebiyatı 101” başlıklı yazı dizisi için, Türkiye’ye hakim edebiyat anlayışı içerisinde malzeme bulmak ne kadar kolaysa, bu “sanat anlayışı”na karşı tezler geliştiren metinler bulmak da bir o kadar zordur. Çünkü bu türden
Editör Notu: Taylan Kara'nın "Vasatlığa Giriş Dersleri" adlı "deneme" kitabı Hayal yayınlarından çıktı. Taylan Kara beğendiğim bir yazar. Çok iyi kurgulu, sürükleyici ve sağlam dilli romanlar yazıyor. Denemeleri de sarsıcı, zekice buluşlarla örülü sert bir insan eleştirisine dayanıyor. Herkesin
Ben bir edebiyat eleştirmeni değilim. Sık sık böyle işlerin bana kalmaması gerektiğini düşündüm, hâlâ da düşünmekteyim. Bu işler, başkalarınca çoktan yapılmış olmalıydı, ama bana kaldı!
Bir avantajım var: çok fazla kötü öykü ve roman okudum! Bu kadar kötü” metin, kaçınılmaz
Bu sitede çıkan edebiyat yazılarımın çoğu “Vasat Edebiyatı 101” başlığı altında yazıldı ve şu ana kadar hep olumsuz örnekler incelendi. Edebiyat ya da roman adı altında ortaya çıkan, son derece sistemli bir şekilde topluma pompalanan, toplumun kültürel
Diyelim ki hakkında yazı yazacağımız ifade “elma yanaklı, kalem kaşlı kadın” olsun. İşin doğrusu aslında son derece nettir:
Bu ifade, son derece sıradan, son derece klişe ve olabildiğince gülünç bir betimlemedir.
Ahmet Altan’ın kitaplarıyla ilgili tanıtım yazılarını okuduğumda nedense aklıma “mucize ilaç” reklamları gelir.
Gazetelerde gördüğümüz “mucize ilaç” reklamlarını hatırlayalım: Hiçbir yan etkisi olmayan, her hastalığa iyi gelen ”sadece 49.99 TL”
-Film nasıldı?
-Güzel…
İzlemediğiniz bir film hakkında söylenen “güzel” nitelemesi size ne ifade eder?
“Güzel film”,
“Güzel yer”,
“Güzel kadın”…
“Güzel”, genel bir nitelendirmedir, ayrıntılı bir açıklaması yoksa nitelediği şey hakkında özel
“Vasat Edebiyatı 101” başlıklı yazı dizisinde şimdiye kadar konuyla ilgili belli başlı kitaplar üzerinde durulmuştu. Vasat Edebiyatı örnekleri olarak ele alınan bu kitaplar anlatılırken kavramın kendisi hakkında da biraz söz