Yatağa bağımlı hastanın evde bakımı
1

YATAĞA BAĞIMLI HASTANIN EVDE BAKIMI

 

Sinir dokusu, vücudumuzda bulunan diğer dokulardan farklı olarak kendini yenileyemez veya tamir edemez. Bu nedenle gerek beyin, gerekse de omurilikte değişik nedenlerle oluşan hasarlar geri dönüşümsüz olarak kalıcı bulgular oluşturacaktır. Böylece, hasar yapan nedene, hasarın genişliğine bağlı olarak zaman içinde ‘sekel’ olarak da adlandırılan kalıcı bulgular yerleşecektir. Bunun en ileri aşaması yatalak hale gelecek genişlikte beyin hasarı veya yüksek düzeyden omurilik hasarı ile oluşur. Yatağa bağımlılık; omuriliğin yüksek seviyeden yaralanmalarında, omuriliğin veya omurganın tümör veya iltihaplarında, kanamalarda; beyin dokusunda ise çoğunlukla tansiyon, şeker hastalığı, damar sertleşmesinin eşlik ettiği boyun ve beyin damarlarında tıkanma, kanama veya ileri yaşlarda beyin dokusunun küçülmesi sonucu oluşan bunama ile gelişebilir. Hasar ne kadar büyükse, yatalak hale gelme riski ve muhtaçlık da o kadar artmaktadır. Yatağa bağımlılık, bireyin kendi gereksinimlerinin bir kısmını veya tamamını kısa yada uzun süreli karşılayamama durumudur. Yatağa bağımlılıktan yeme, içme, banyo, tuvalet, saç bakımı, ağız bakımı, giyinme, hareket etme, güvenliğini sağlama, kişiler arası ilişki kurma, el becerilerini kullanma gibi günlük ihtiyacını bile karşılayamayan ve yatakta kalmış hasta anlaşılmalıdır. Bu hasta omurilik travması örneğinde olacağı gibi genç ve bilinçli (uyanık) olabilir veya bunama ve yaygın beyin enfarktlarında (inme) olduğu gibi yaşlı ve bilinç kayıplı (uyuklar) olabilir. Yazıda hem bilinci açık, hem de kapalı hastalar için gerekli olan bakım yöntemleri tanımlanmıştır. Evde hasta bakımı demek, sağlıklı kişilerin hasta ile aynı evi paylaşması demektir. Ortamın sağlık açısından güvenli olması sağlanmalıdır. Bunun için hasta odasının; temiz, aydınlık, düzenli, ısısı (18-25 derece) ve nemi normal (% 30 -60), hoşa gitmeyen kokulardan arındırılmış, fiziksel tehlike ve yaralanma riskinden, yüksek ses ve kötü görüntüden uzak olması gerekir. Bu yazıda, evde yatağa bağlı hasta varlığında bakım konusunda dikkat edilmesi gereken konular irdelenmiştir.

 

1.      Akciğer bakımı: Yatağa ve yatmaya bağlı sırt bölgesinde oluşan solunuma karşı kuvvet, solunum kaslarında kuvvetsizliğe, göğüs kafesinin genişlemesinde azalmaya ve soluk alıp vermede yetersizliğe yol açar. Ayrıca, yerçekimi etkisiyle ve öksürmekle çıkarılacak balgamın engellenmesi; akciğerlerin özellikle alt (sırt) bölgelerinde sekresyon (salgı, balgam) birikimine neden olur. Bu birikim atılamazsa, oksijen alımı azalacak ve enfeksiyon oluşumu kolaylaşacaktır. Sekresyonları harekete geçirmek ve göğüs kafesinin genişlemesini sağlamak için oda havasının nemlendirilmesi, derin nefes alma, öksürme ve ıslık çalma gibi egzersizler yapılabilir. Burundan alınacak nefeste, havanın burun boşluğunda ısıtıldığı ve nemlendirdiği bilindiğinden özellikle ağız yerine burundan nefes alma teşvik edilmelidir. Sık ağız bakımı ve yutma egzersizleri öğretilerek ağız içinde salgı birikimine engel olunur. Solunum fizyoterapistinden yardım alınarak (perkusyon- vibrasyon- postural drenaj) solunum egzersizleri öğrenilir ve fizyoterapist eşliğinde bu egzersizler yapılır. Perküsyon – taputman, sırta yumrukla vurularak balgamın hareketlendirilmesi; Vibrasyon, aynı işlemin titreşen pilli bir aletle yapılması; Postüral drenaj da hasta pozisyonlarının aralıklı değiştirilmesi ile yer çekiminin kullanılarak balgamın atılmasına yardımcı olmaktır. Balgam koyulaşmasını engellemek ve soluk borusu ve ağızda kurumayı engellemek için ortam nemli olmalıdır. Ortamın nemlendirilmesi; ev ortamında kalorifer üzerine su kapları konarak veya ortamda çaydanlıkla su kaynatarak kısmen sağlanabilse de, esas olarak nebülizatör denen ve soluk borusuna doğrudan buhar üfleyen cihazlar yardımı ile de etkili bir şekilde sağlanabilir. Ayrıca balgam yumuşatıcı, bronş genişletici ve dışarı atmayı kolaylaştırıcı ilaçlar (Benical, Asist, Bromeksin şurupları) eklenebilir.

Hasta kendi başına soluyamıyorsa solunum ve balgam atmayı kolaylaştırmak için boğaza bir tüp yerleştirilmesi (entübasyon) veya soluk borusu halkalarının arasından cerrahi olarak delik açılması ve buraya bir kanül yerleştirilmesi (trakeostomi) planlanmalıdır. Bu yöntem, ağız ve burun salgısı veya yemeklerin nefes borusuna kaçmasını engeller ve solunum yolunu kısaltarak hem daha kolay soluk alıp vermeye, soluk alamayan hastada da ilave solunum cihazı bağlaması ile rahat bir soluk yolu ve akciğer bakımına olanak sağlar. Bu yolla, salgıların öksürtülerek veya emmeçler (aspiratör) yardımıyla tüp içinden aspire edilerek dışarı atılması kolaylaşmış olur. Aspirasyonda, tek kullanımlık steril eldiven ve aspirasyon sondası kullanılmalıdır. Trakeostomi çevresi de serum fizyolojik ile temizlenmeli ve altına steril gazlı bez ya da trakeostomi pedi yerleştirilmelidir. Oksijen ihtiyacı varsa solunan havada oksijen oranını arttıran oksijen tüpü/maskesi bulundurulmalıdır.

 

2.      Göz bakımı: Gözün hem ak, hem de saydam tabakaları kurumaya karşı duyarlıdır ve normalde her göz kırpma ile ıslanmaktadır. Uykuda ise kuruma olmaması için kapalı olması gerekir. Özellikle bilinci kapalı hastalarda göz kapakları tam kapanamadığı, göz kırpma refleksi olmadığı için gözler açık kalabilir. Bu durum kornea da denilen saydam bölgede kuruma, ülser açılması, hatta opaklaşma ve körlüğe neden olabilir. Göz bakımı, her iki gözün serum fizyolojik ve yumuşak bir bezle silinmesinden ibarettir. Gözler, içten dışa doğru (burundan şakak yönüne) silinmelidir. Bilinci kapalı hastalarda, gözler 4 saatte bir serum fizyolojik veya yapay gözyaşı ile nemlendirilmeli, uyku saatlerinde özel kompres ile kapalı tutulmalıdır. Bu işlem de basitçe bir flaster ile üst ve alt kapakları birbirine bantlayarak yapılabilir. Gözde kızarma, sulanma ve kaşınma şeklinde bulgular çıktığında enfeksiyon açısından yardım alınmalıdır.

 

3.      Ağız - diş bakımı: Beslenme sonrası ağız içinde gıda bırakılmamalı, ağız çalkalatılmalıdır. Ağızda kalan, yutulması unutulan yiyecek ve içecekler, istemeden nefes borusuna kaçabilir. Soluk borusunda tıkanmaya veya akciğer enfeksiyonuna neden olabilir. Bu nedenle mutlaka eldiven veya aspiratör kullanarak temizlenmelidir. Kusma olursa, aynı nedenle hasta mutlaka yan çevrilmeli, kusmuk içeriğinin nefes borusuna kaçması engellenmelidir. Asidi yüksek mide içeriği, gerek yutak gerekse de soluk borusu ve akciğerler için son derece tehlikelidir. Hastanın bilinci açıksa, en iyi ağız bakımı diş fırçalamadır. Bilinci kapalı hastalarda ise ağız içindeki salgılar, 2-8 saatte bir ya aspire edilerek ya da ağız bakım çubukları kullanılarak temizlenir. Ağız bakımında özel gargara solüsyonları, karbonat kullanılabilir. Ağız mukozası ve dilde oluşan yaralar için gerekli tıbbi tedaviler hekimle görüşülerek yapılmalıdır. Dudaklar kuruma ve çatlamaya karşı vazelin ya da kremle nemlendirilir.

 

4.    Perine (apış arası) bakımı: Bakım hastanın ihtiyacına göre yapılır. Perine bölgesi sabunlu su ve duru su ile temizlendikten sonra kurulanmalıdır. Bakım perine bölgesi mendilleri ile de yapılabilir. Altı bezlenen hastalarda, tuvalet yapıldıktan sonra bezlerin hemen değiştirilmesine, bölgenin ıslak kalmamasına özen gösterilmelidir. Bakım yapılırken silme işlemi; makat (anal bölge) mikroplu olarak kabul edildiğinden temizden kirliye, idrar yolundan makata veya yukarıdan aşağıya kuralına göre yapılır. İşlem bittikten sonra hastanın altına nemlendiriciler sürülmelidir.

 

5.    Cilt bakımı: Sabit şekilde yatmak ve çarşaftaki buruşukluklar, vücudun sırt, kafa arkası, kuyruksokumu, topuk, ve kalça yanları gibi çıkıntılı temas bölgelerinde yara açılmasına neden olabilir. Bu tür yaralara bası (yatak) yarası adı verilmektedir. Hissetme ve acıya tepki verme yeteneği bozulmuş ve korumasız olan bilinci kapalı hastada yatak ve çarşaf katlanmaları, cildin incelmesine, kızarmasına, geç dönemde de yara açılmasına ve zamanla bu yaranın ilerleyerek kasa, hatta kemiğe kadar derinleşmesine neden olabilir. Gerekli önlemler alınmadığı ve tedavi edilmediği takdirde, küçük bir kızarıklık hayatı tehdit edebilen derin bir yaraya dönüşebilir. Yatak yarası oluşmaması için gösterilecek çaba, açılmış olanı tedaviden daha kolaydır. Bu nedenle oluşması muhakkak engellenmelidir. Bu amaçla, iki saatte bir pozisyon değiştirilmeli (hastanın çevrilmesi), kan dolaşımını yani derinin beslenmesini arttırdığından basınç bölgelerine her gün masaj uygulanmalıdır. Yatak çarşafında veya döşekte buruşukluğa izin verilmemeli ve her pozisyon değişikliğinden sonra çarşaflar 2 kişi tarafından karşılıklı olarak gerilmelidir. Bası yarası oluşmasın diye kullanılan havalı yataklarda, yatağı oluşturan ve şişip inen hava habbeciklerinin, basının devamlılığını engelleyerek yara açılımına engel olduğu bilinmektedir. Aynı amaçla, vücut şeklini alarak her yere eşit basınç oluşturan Tempur veya su yatakları da kullanılabilir.

Cilt bakımında, cilt hijyeni ve direnci önemlidir. Cilt sabunlu sularla silinip, çocuk yağları ile yağlanmalı böylece cildin direnci arttırılmalıdır. Hasta yıkanabiliyorsa, küvette ılık suda liflenmeli, saçlar ve kıllı bölgeler temizlenmelidir.

Bası yarasını engelleyen diğer bir faktör de proteinden zengin beslemedir. Bunun için bilinci açık ve yutabilen hasta ağızdan normal yolla, bilinci kapalı ve yutamayan hasta ise burundan takılan sonda ile beslenmelidir. Besleme ve idrar sodaları, hastadan aşağı yöne (çeneye ve bacağa) yönlendirilmelidir. Çünkü yukarı doğru tespit edilen sondalar burun kenarında veya idrar yolunda (peniste – vulvada) ciltte ülser açılımına neden olur. İdrar sondası ciltte ezilme oluşturacağından bacak altından geçirilmemelidir. Sonda yerleri aralıklı değiştirilmeli ve takılı bölgeyi germeden tespit edilmelidir.

Damar yolu ve sondaların tespitinde kullanılan flaster artıkları da ciltte sorun oluşturabilmektedir. Flasterler hem allerjik tepkilere, hem de bası yaralarına neden olabilir. Ayrıca ciltten kolayca temizlenemediklerinden sabunla aşırı ovularak temizleme çabası sonucunda ciltte incelmeye, kızarmaya, flora kaybına ve erozyona neden olabilir. Flaster artıklarının kolayca çıkarılmasında eter kullanılabilir ancak anestezik etkisi nedeni ile eter gerek bakıcı, gerekse de hasta tarafından solunmamalıdır. Bu amaçla temizlikten hemen sonra bir torbaya konup, torba kapatılarak ortamdan uzaklaştırılmalıdır.

Cilt yaralarını engellemek için yatak kenarları yastıklarla desteklenmeli ve kol, bacak ve kafanın sert yatak bölgeleri ile teması engellenmelidir. Yan yatışlarda bacaklar arasına yastık konulmalı ve diz iç tarafındaki cildin sürtünmeye bağlı aşınması engellenmelidir. Kıllı bölgelerde kirlenme daha çabuk olduğundan saç genellikle kısa tutulmalı, koltukaltı ve etek tıraşları düzenli yapılmalıdır. Topuklarda oluşacak kalınlaşmalar, sıcak su ile yumuşatılmalı, törpü ile inceltilmeli, gerekirse ilaç yardımı alınmalıdır. Ayrıca topuk çatlakları yağlanmalı, tırnak bakımı mutlaka yapılmalıdır. Uzun tırnaklar, tırnak altında mikroplu ortam oluşturması yanında herhangi bir yerde ciltte yaralanma oluşturabileceğinden hastanın kendisi için tehlikelidir.

6.      Beslenme: Beslenme; vücuda ısı ve enerji sağlamak, dokuların yapımı ve yenilenmesini sağlamak, tüm metabolik süreçleri düzenlemek, bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışmasını sağlamak ve diğer yaşamsal işlevlerin sürdürülebilmesi için zorunludur. Aksi halde enerji ihtiyacı karşılanamayacağından kilo kaybı, kaslarda dokularda yetersizlik, doku kaybı, ileri aşamada ise bilinç yitimine varan tablolar oluşabilmektedir. Beslenmede protein, yağ ve karbonhidrat dengesi kadar sıvı ve mineral (elektrolit) dengesi de gözetilmelidir. Bilinçli ve yutma işlevi bozuk olmayan hastalarda beslenme normal insanlardakinden farklılık göstermez. Ağızdan besleme; sık aralıklarla, azar azar, çiğnemesi ve yutması kolay olan yiyeceklerle yapılmalıdır.      Sakıncası yoksa 1.5-2 litre sıvı verilmeye çalışılır. Bilinci kapalı, yutma işlevi bozuk hastada ise öncelikle burundan mideye uzatılan bir nazogastrik sonda  (NGS) yerleştirmek basit ve etkili bir beslenme yolu oluşturur. NGS takılırken sonda kazayla nefes borusuna gidebileceğinden bu işlem bir sağlık personelince yapılmalıdır.  Sondanın mideye ulaştığı üzerindeki ölçekten veya sondaya verilecek havanın mide tarafında oluşturacağı sesin dinleme aleti ile duyulması ile anlaşılır. Beslenme sondası tercihen silikon olmalı ve her ay değiştirilmelidir. NGS, 2-3 aydan uzun tutulmamalı eğer daha uzun kullanım ihtiyacı varsa PEG (perkütan endoskopik gastrostomi) denilen yöntem kullanılmalıdır. Bu yöntemde ağız, yutak yolundan geçirilen bir endoskop ile mideye ulaşılmakta ve mide duvarı içeriden dışarı doğru ciltten çıkılarak bir sonda yerleştirilmektedir. Her iki tip sondada da büyük hacimli enjektörler ile veya yoğun bakım şartlarında kullanılan besleme pompaları yardımı ile besleme yapılır. Beslemede evde hazırlanacak süt, yumurta, bal karışımı, et suyu çorba, ayran, süt veya blenderden geçirilmiş sıvılaştırılmış gıdalar kullanılabileceği gibi çeşitli tipte hazır mamalar da kullanılabilir. Beslemede verilecek sıvı miktarı, yağ, protein ve karbonhidrat hesabı için yoğun bakımcı hekimlerden yardım alınmalıdır. Çünkü, yatan hasta ile ayaktaki bir kimsenin sıvı ve enerji ihtiyacı birbirinden çok farklıdır. Hastanın kilosu göz önüne alınarak yapılan hesaplamalarla beslenmeye başlanmalıdır. Besleme sonrası sonda içinden temiz içme suyu geçirilerek sonda temizlenmeli ve tıkaç oluşması engellenmelidir. Sonda çıkış yerlerinde ciltte ülser oluşumu günlük kontrollerle engellenmelidir.

 

7. Dışkılama: Yatağa bağımlı hasta, normaldeki gibi tuvalete giderek dışkılama ihtiyacını gideremez. Devamlı yatmak veya oturmak dışkılama isteğinin azalmasına veya kaybolmasına neden olmaktadır. Bu nedenle dışkının yumuşatılması ve barsak hareketlerinin hızlandırılması gerekmektedir.  Bu amaçla sabahları ılık su, kuru erik, kayısı, yumuşak ve posalı gıdalar ile lifli mamalar kullanılabilir. Yatağa bağımlı hastalarda 2-3 günde bir dışkılama normal olarak kabul edilir. Dışkılama isteğinin kaybı, gittikçe kuruyan dışkının rektumda kuruyarak taşlaşmasına (fekalom) ve yolu tıkamasına neden olabilir. Bu durumda beslemeden bağımsız olarak dışkı yolu tıkanacağından parmak yardımı ile (tuşe rektal) tıkaç oluşturan bu fekalomların dışarı alınması zorunludur. Bu nedenle uzamış kabızlıkta mutlaka tuşe ile kontrol yapılmalıdır. Dışkılamayı kolaylaştırmak ve barsak hareketlerini basitçe uyarmak için batın masajı, sıcak uygulama ve hafifçe dövme veya günde 1-2 kaşık yumuşatıcı Dupholac gibi ilaçlar da kullanılabilir. Bu önlemlere karşın yine de kabızlık sürerse hekime danışılarak lavman uygulanabilir. Barsak düzenleyiciler hastayı ishal etmeyecek dozda kullanılmalıdır. Hasta ishal olursa bu sefer de su ve elektrolit kaybı oluşabilir. İshal durumu, bazen beslenme mamalarına karşı intolerans (tahammülsüzlük) veya aşırı allerjik tepkiden de oluşabilmektedir. Ancak bu sorun bir başka mamaya dönülmesi ile kolayca aşılabilir. Piyasada birçok sayı, çeşit ve içerikte değişik mama seçenekleri bulunmaktadır. Dışkılama sonrası anal (makat) bölge hijyeni ve kullanılan alt bezlerinin ciltte oluşturabileceği yaralanmalara yukarıda değinildiği şekil ve yöntemlerle engel olunmalıdır. Kirli alt bezinde bulunan idrar asidi ve ıslaklığın ciltte yara açılımını kolaylaştırması nedeni ile alt bezi ıslak ve kırışık olmamalıdır.

 

8. Mesane (idrar torbası) bakımı: Hasta kontrollü olarak veya kaçırarak işeyebiliyorsa bir idrar kabı veya alt bezi ile buna izin verilmelidir. Ayrıca idrarını rahat yapabilmesi için düzenli sıvı alımına ve aktif-pasif bacak egzersizlerine önem verilir. Bez ile takip edilen hastanın sık aralıklarla bezinin değiştirilmesi ve temizliğinin yapılması gerekmektedir. Ancak bazen hasta idrarını hiç yapamaz ve bunun farkında da olmayabilir. Yatağa bağlı bilinçsiz hastada idrar, idrar torbasında birikerek kapasite aşımına, geriye doğru basınçla böbreklerin de idrar ile dolmasına (hidronefroz) ve dönüşümsüz böbrek işlev kaybına neden olabilir. İdrarın böbrekte toplanması, idrar  partiküllerinin kristal halinde çökmesine ve böbrek taşına yol açabilir. Bilinci kapalı hastalarda nedeni anlaşılamayan tansiyon çıkmaları, ateşlenmeler, terlemeler ve huzursuzluk durumlarında idrar ve dışkı yollarında bir akım sorunu olabileceği akılda tutulmalı ve kontrol edilmelidir. Farkına varılmazsa, ileri gerilmiş idrar torbası sonunda patlayabilir, karın- pelvis boşluğuna yayılarak idrar peritoniti denilen batın iltihabına yol açabilir. Bu nedenle, idrarını yapamayan hastalarda bilinç düzeyine bakılmaksızın idrar yoluna sonda uygulanması zorunludur. Ancak sondanın devamlı boşalacak şekilde açık bırakılması da zaman içinde idrar torbasının esnekliğinin kaybına, küçülmesine ve ileride mesane kapasitesinde yetersizliğe neden olacaktır. Bu durumda hasta, bağımlılıktan kurtulduğunda sık sık idrara gitmek zorunda kalmaktadır. Mesane hacmini korumak için, sonda mutlaka bir kıskaç (klemp) ile kapalı tutulmalı normal bir insanın işeme isteğinde olduğu gibi birkaç saatte bir 5-10 dakika açılarak mesane boşaltılmalıdır. Sonda penisi/vulvayı çekmemeli, ayaklara doğru yönlendirilmelidir. İdrar sondasının gerilme ve çekilmesi, idrar torbası ve sidik yolunda yırtılmamaya ve kanamaya yol açabilir. Sonda silikon olmalı ve enfeksiyondan korunmak için 1 – 1.5 ay da bir değiştirilmelidir. En iyisi sondasız olmaktır. Uzun sürecek bir durum söz konusu ise aralıklı (günde 4-5 kez) sonda uygulamaları (aralıklı temiz kateterizasyon) komplikasyonları en aza indireceğinden tercih edilmelidir. Apış arası temiz ve kuru tutulmalıdır. İdrar renginde, kokusunda değişiklik, ateş yükselmesi olduğunda veya idrar miktarı azaldığında hekimine haber verilmelidir. İdrar miktarındaki azalma, çoğunlukla alınan sıvı miktarı ile ilgilidir ve az sıvı alımından kaynaklanmaktadır.

 

9. Cinsel yaşam: Cinsel işlev, boyundan aşağısı felçli (tetraplejik) genç yaş erkek hastalarda genellikle gerçekleştirilemese de çocuk sahibi olmak istenirse bazı ürolojik-kadın doğum yardımları söz konusu olabilmektedir. Bu amaçla erkek hastada, sperm örnekleri alınabilmekte ve dışarıdan dölleme yapılabilmektedir. Cinsel yaşamda sertleşme sorunu değişik penis protezleri yardımı ile giderilebilmektedir. Kadın hastada ise doğum işleminde kasılma olamayacağından ancak sezaryen ile doğum olanaklıdır. Ancak doğum sonrası döl yatağında kasılmanın olamaması kanamaya neden olabilir.

10. Kaslar - Eklemler: Hareketsiz kalan kol ve bacaklarda kas erimesi kaçınılmazdır. Buna en iyi örnek kemik kırıklarında, alçı açıldıktan sonra görülen kas erimeleridir (kullanmama = inaktivite atrofisi). Kas erimelerine, hareketsizlik dışında eksik beslenme ve bazı kas hastalıkları da neden olabilir. Omurilik hastalıklarında olduğu gibi bazen hastalığın kendi bulgusu olarak da kas erimeleri oluşabilir.

Yatan ve hareketsiz hastada hareketsizliğe bağlı eklemlerde donmalar gelişebilir. Bunun nedeni hareketsizliğe bağlı eklem sıvısında azalma, eklem kapsülünde esneklik yitimi, eklemi kemiklerinde kireçlenmelerdir (Heterotopik ossifikasyon). Bu ilerleyici süreç eklem hareketinin azalması/kaybına (ROM – range of motion), kemik ve eklemlerin kireçlenmesi ve kemik kütlenin kaybına (osteoporoz =süngerleşme), ayrıca da kasların ilaveten bu nedenle de erimesine neden olmaktadır. Bu süreci tersine çevirmenin yolu eklemlerin bir fizyoterpist veya yardımcı/bakıcı tarafından pasif olarak esnetilmesidir. Eklem açıklığı sonu bölgesine kadar gelinmeli ve oradan daha öteye can acıtmadan hafifçe zorlanmalıdır. Bilinci açık hastada ise kaslar ve eklemler aktif olarak da çalıştırılmalıdır. Aktif hareket ve pasif esnetme kas ve kemik erimesini engelleyecek, eklem açıklığının kaybı ve kireçlenme ile ilgili gidişi durduracaktır.

Yatan hastada ayaklar, bilekten aşağı ve dışa sarkar. Aynı şey bacaklarda kalçadan dışa doğru olmaktadır. Bu pozisyonlar, eklem açıklığında daralma ile donmaya ve hareket kaybına neden olmaktadır. Bu engellenebilir sorun için bacaklar uyluk düzeyinden dış tarafa konulan bir yastıkla desteklenmeli, bacakların kurbağa bacağı şeklinde yanlara açılması engellenmelidir. Ayaklara ise AFO (ankle-foot orthotic ) denilen aletler takılmalı ve ayağın sarkması engellenmelidir.

 

11. Pıhtı (emboli) gelişmesi: Yatalak hastada görülebilecek diğer bir sorun da hareketsiz kalmış kol ve bacak toplardamarında pıhtı gelişme tehlikesidir. Pıhtı (emboli); hareketsizliğe, kol veya bacağın katlanmış bırakılmasına, felçli gevşek kaslara ve yer çekimine bağlıdır. Hareketli insanda çalışan kaslar ve yer çekiminin pozisyona göre oluşturduğu akım değişikliği toplardamarlarda sağılma etkisi oluşturarak kanın kalbe doğru itilmesini sağlamaktadır. Ancak yatalak insanda kaslar kasılmadığından bu etki kaybolur ve zaten yavaş akımlı olan toplardamarlarda özellikle bacaklarda pıhtı gelişir. Oluşacak olan pıhtı damardan kopup hareketlendiğinde, pıhtının büyüklüğüne ve gittiği organlara bağlı olarak (beyin, kalp, akciğer vb) ana damarlarda tam veya kısmi tıkanmaya ve ani ölümlere neden olabilir. Bunu engellemenin en iyi yolu, bir yardımcının bacaklara yaptıracağı pasif hareketlerdir. Ayrıca, bacağı kalçadan yukarı kaldırıp ayaktan kalçaya doğru elle sıvama yapılarak damarlar boşaltıldıktan sonra diz üstüne kadar çıkan antiembolik çoraplar, elastik bandajlar takılabilir. Özellikle yaşlı hastalarda ilaveten aspirin, plavix, kumadin vb. kan sulandırıcı ilaçlar bu önlemlere eklenmelidir.

 

12. Sinir zedelenmeleri: Yatalak hastalarda, yatış yerinin altına gelen bölgelerde sinir basıları oluşabilir. Buna en sık örnek dizin dış tarafında görülen (peroneal) sinirin ezilmesidir. Aynı şekilde kolda dirsek iç tarafında (ulnar), elde bilek düzeyinde (median) ve kasıkta (femoral) yatış pozisyona bağlı olarak sinirler ezilebilir. Ezilmelerde ezilme derecesine bağlı olarak genellikle düzelme beklense de uzamış basılarda dönüşümsüz hasar oluşacaktır. Her ne kadar hasta felçli ise de özellikle geçici yatağa bağlılıklarda sinirlerde bası oluşması engellenmeli ilgili bölgeler yastıklarla desteklenerek sert yüzeylerle direkt teması engellenmelidir. Bir diğer bası sorunu da göz ile ilgili olandır. Özellikle yüzükoyun yatan hastalarda bir veya iki gözün basınç altında kalabilme olasılığı unutulmamalıdır. Bu durumda gözde içeri doğru itilme, göz içi basınç değişiklikleri ve görme sorunları, kornea zedelenmeleri görülebilmektedir.

 

13. Enfeksiyonlar: Sık karşılaşılır. Özellikle direnci düşük yaşlılarda uzayan sorunlara, hatta ölüme dahi neden olabilir. Hareketsizlik ve yatış pozisyonuna bağlı görülebilecek en sık enfeksiyon akciğer enfeksiyonlarıdır. Bilinci açık veya kısmen kapalı bir hastada besleme anında besinlerin boğaza kaçması (aspirasyon pnömonisi) ile veya yatmaya ve öksürük refleksi azalmasına bağlı (pozisyonel) balgam birikiminden kaynaklanır. Bu nedenle beslemeye, ağız bakımına gereken dikkat gösterilmelidir.

İdrar enfeksiyonları da sonda uygulamaları, uzun süre sondalı kalma, idrarın tam boşaltılmaması, hijyene dikkat edilmemesi gibi nedenlerle oluşur. Sonda, eğer zorunlu değilse hiç kullanılmamalı, batın alt bölümünün elle sıkıştırılması ile yapılan mesane masajı ile idrar boşalması otomatik hale getirilmeye ve bez kullanmaya çalışılmalıdır. Sonda takılması zorunlu ise devamlı açık tutulmamalı ve 1-2 ayda bir değiştirilmelidir.

Cilt yaraları ve ayak parmakları arasında mantar olması enfeksiyona yol açabilir. Hastanın kusmuk, idrar, dışkı, ter gibi salgıları da cilt enfeksiyonu ve yatak yaraları için ortam hazırlayacağından temizliğe, kuruluğa, havalandırmaya ve cildin yağlanmasına önem verilmeli, bereli cilde direkt ve çıplak elle temastan kaçınılmalıdır. Çıplak elle veya hijyenik olmayan temas, hastadan bakıcıya veya bakıcıdan hastaya doğru bulaşa neden olabilir. Bu nedenle bakım öncesi ve sonrası eller mutlaka sabunlu su ile yıkanmalı, durulanmalı ve tek kullanımlık havlularla kurulanmalı, tek kullanımlık eldivenler daima kullanılmalıdır.

Açık kalan gözde, kornea kuruması enfeksiyona hatta delinmeye (perforasyon) yol açabilir. Yukarıda tanımlanmış önlemlerle bu olasılıklar azaltılabilir. Ancak yine de enfeksiyon varsa, hekim yardımı alınarak enfekte bölgeden mikrop üretmek üzere örnek alınması ve üretilmiş mikroba karşı uygun antibiyotik verilmesi doğru olacaktır.

 

11. Psikiatrik destek: Yatağa düşene kadar ayakta olan ve normal hayatın her şeyinden yararlanan, istediği şeyi yapan, hareket edebilen, günlük ihtiyacını kendisi bağımsız giderebilen bir kişi, aniden veya zamanla gelişen bir hastalık nedeni ile yatağa bağımlı hale gelmekte ve doğal olarak bunun kabullenilebilmesi de zaman alabilmekte veya psikolojik yardım gerektirebilmektedir. Örneğin geçirdiği inme sonucu bir tarafı felç olan ve konuşamayan ancak söylenenleri anlayabilen bilinci açık bir hastada gelişmiş bu sürpriz durumun kabullenilmesi aşamasında, negatif tavır, ajitasyon şeklinde taşkınlık vb davranış sorunları görülebilir. Bir trafik kazası veya sığ suya atlama sonucu boynunda kırık ve bu seviye altında felç olmuş genç bir hastada da adaptasyon son derece zor ve dramatiktir. Bazen bu durum özellikle travmalarda ve gençlerde olduğu gibi hiç kabullenilemez. Bilinci kapalı hastalarda ise bu türde bir sorunla doğal olarak karşılaşılmaz. Ruhsal rehabilitasyon ve destekleme; bir psikiatr yardımı ile sadece konuşarak, ikna veya ilaçlarla değil hasta bazında değerlendirilerek yapılabilecek uygun yöntemlerle de sağlanabilir. Bu amaçla bilgisayarlar ile sanal ortamlar, TV, kitap, müzik, 3D gözlükler, yaptırılabiliyorsa bazı basit meşguliyetler vb yöntemler kullanılabilir. Bilgisayar örneği çok önem göstermektedir. ALS denilen bir hastalık nedeni ile kol ve bacaklarında hiçbir hareketi olmayan ünlü fizikçi Stephen Hawking’in ileri teknoloji ürünü, ağız-diş ve dil kontrolü ile hareketlendirilebilir motorlu bir sandalye ile halen hayatını, bağımsız hareketini ve üretkenliğini sürdürdüğü unutulmamalıdır. Fiziksel rehabilitasyon ve düzelmenin ruhsal tabloya olumlu katkısı tartışma götürmez. Tamamen (360 derece) dönen yataklar, robotların kullanıldığı rehabilitasyonlar, kalıcı hasarı tedavi etmeye yönelik kök hücre, gen tedavileri vb yenilikler, ufukta alınabilecek yol konusunda ümit vaat eder gelişmelerdir. Düzelme beklentisi olmayan hastaya mevcut durumun anlatılması, hastanın dönüşümsüz hastalığı hakkında bilgilendirilmesi kararı hasta bazında ve hasta yakınları ile birlikte değerlendirilmelidir. Dr. Murat S. Döşoğlu

Facebook
yorumlar ... ( 35 )
15-05-2014
16-05-2014 21:52 (1)
Sayın hocam, Bilgi ve deneyimlerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkürler H İbrahim BİNGÜL
15-08-2014 07:20 (2)
Ne kadar güzel bir yazı.Emeğinize sağlık.Beslenme konusunda mamalar,diğer ilave gıdalar konusunu da geniş bir perspektifte incelemeniz yararlı olur kanisindayim.Sevgiyle ve hoşca kalın. Damat
13-03-2015 18:20 (3)
Gerçekten çok teşekkürler
22-04-2015 08:50 (4)
Bilginin parayla satıldığı bu devirde yaptığınız gerçekten örnek insanlık. Enver genç
30-05-2015 09:10 (5)
Yatalak anneciğim için çok güzel öneriler allah razı olsun
03-06-2015 01:24 (6)
iki engelli çoçuk annesi olarak teşekkürler...
14-06-2015 10:03 (7)
Allah razı olsun hocam teş
20-06-2015 09:07 (8)
emes hastası yirmi yıldan beri yatan teyze için çok önemli bilgiler var allah razolsun
20-06-2015 15:12 (9)
Keske herkes sizin gibi olsa. Tesekkurler hocam elinize saglik
01-07-2015 23:23 (10)
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM CENABI Allah bütün darda kalan kullarına yardım etsin şifa versin inşallah TURAN CÜCEN
20-07-2015 18:24 (11)
Kim tutar "yatağa bağımlı hastanın evde bakımı" yazısını. Çıktığı günden bir süre sonra öyle hızlı yükselişe geçti ki tık sayısında, bir anlam veremedik. Araştırdık, soruşturduk, tık sayıları birçok bilgisayardan geliyor, yani bir manipülasyon yok gibi. Kaynak da google. Google'dan bulup giriyor gözüküyor okurlar. Ama yorumlar son derece sınırlı ve üstteki gibi. Yazarımız Sevgili Murat'a sordum, olaydan habersiz, yazının çok okunduğunu da bilmiyor. Siteye sık giren bir yazar-okurumuz da değildir kendisi ve bu olaya şimdi ilgi göstereceğini de sanmıyoruz. O YÜZDEN: Bu hızlı yükselişten kuşkulanıp dört beş defada toplam tam 3500 tıkı silmiştik. Değişen bir şey yok, yükseliş devam. O halde hepsini serbest bırakıyoruz. Geri yazıyoruz. Şan olsun en çok tıklanan yazımıza. Editörlük.
11-08-2015 08:09 (12)
Insanlar böyle bir durumla karşılaşınca ne yapacaklarını şaşırıyor.hasta bakımı ile ilgili bilgi alabilecekleri her yerden bilgi topluyor.ancak bilgi alabileceğimiz fazla da bi yer yok.zaten hastaya bakanında öyle çok vakti de olmuyor.bu durumda en kolay bilgi alınacak yer internet . Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz
24-10-2015 00:22 (13)
Sayin Dr.Döşoğlu,verdiğiniz çok değerli bilgiler için size kaleminize sonsuz teşekkürler... sizin gibi değerli bir doktoru bizlere kazandıran değerli anne babanizada ayrıca hürmetler... mağlesef sağlık sektörümüz insana hizmetten çok kazanç odaklı olmuş, şu donemde yoğun bakımda olan babamın bakimi suresince bunları gördüm yaşadım...sayı olarak çok fazla olmasada sizin gibi doktorlarımızın olması ümit verici, saglık ve mutluluk dolu günler dilerim.saygılar. Fusun Büyüklü
29-11-2015 22:35 (14)
Merhaba, Bu bilgiler gerçekten de çok değerli. Çok teşekkürler .. Benim de bir sorum olacak, PEG takılı hasta beslenirken hastanın pozisyon itibariyle yatar ya da ayakta olması önem arz eder mi? Teşekkürler .. Özgür
29-11-2015 23:03 (15)
14 numaralı yorumdaki soru çalıştığım yerden geldi. Ben PEG açıyorum. Ve bundan para kazanıyorum. Yani profesyoneliyim. Önce cevap vereyim. Evet. Pozisyon önemlidir. Ama pratik olarak bu soru garip ve anlamsız. PEG takılan hastaların %99'u zaten yatalak. O yüzden "ayakta" pozisyon olmuyo. Olur da olmaz! Praktikıli namümkün. Bi seferde verilecek hacim, verilecek "mama"nın niteliği ve "temizlik" - bakım sorunları daha anlamlıdır ve hastaya göre bazı haller değişir. Şimdi, cevap sonrası ayrıntıya geliym. Yine evet. Para kazanıyorum bu işten. Ama kimseye "gel la, ben senin hastana PEG takiym" demiyorum. Reklam falan vermedim. İnternette PEG yazınca benim işlem için "indirimli" kampanya fiyatlarım da çıkmıyo. Ayrıca PEG takmamın tıbbi bi zorunluluk olduğu ve hasta yakınlarının benden başka kimseye erişemediği hiçbi halde para talep etmedim bugüne kada. Vikleyecek "yüksek sosyalist ahlak" sahiplerine preemptive strike'ı çakiym. a.y.a. preemptivesss
29-11-2015 23:13 (16)
Özgür Bey'e bi son açıklama daha yapiym. Midenin özofagusla (yemek borusu) birleştiği yerde geri kaçağı önleyen bi mekanizma vardır. 3. dereceden hiatal yetmezlik olmadığı müddetçe amuda bile kalksanız o gıda geri gelemez pek. Ha ileri gidişte sorun olur mu diye soruyosanız... Onda da mide peristaltizmi (otomatik kasılma hareketi) normal koşullarda pilor yönündedir. Mekanik bi tıkanıklık ince barsakta olmamışsa ya da metabolik bi zımbırtı nedeniyle mide atoniye girmemişse o gıda pilordan aşşaa gider. Nokta. Umarım açık olmuşumdur. a.y.a. clearsss?
17-12-2015 12:26 (17)
Elinize kolunuza sabriniza saglik cook saolun baya yardinci oldunuz paylasiminizla Allah razi olsun Kımının duası paradan maldan daha hayırlıdır Allah razı olsun sizden..
31-12-2015 23:55 (18)
verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.allah razı olsun.benim 25 yaşında parkinson hastası bir kardeşim var.çok kısıtlı hareket kabiliyeti var ve yemek yemede çok zorlanıyor.sıvı alımıda, katı alımıda negatif.onun için ne yapabilirim.özel mamaları sgk karşılıyor mu?nasıl temin edebilirim.
01-01-2016 20:23 (19)
Sn 18, geçmiş olsun. 25 yaş Parkinson için çok erken bir yaş. Çok nadir görülür bu yaşta. Kardeşinizin beslenme ve hareket sorunları için evde bakım dahil ek destek ve tedaviler alması gerekebilir. Tanıyı koyan hekiminizin ve/veya aile hekiminizin mama ve diğer tedaviler için size yol göstereceği kanısındayım.
11-01-2016 11:39 (20)
Merhaba, Çok değerli bir derleme olmuş. Ben bir ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz - Motor Nöron Hastalığı) hastası göz hekimiyim. Trakeotomi ve solunum cihazı ile yaşıyorum. Kuadroplejik durumdayım, akülü sandalyede oturabiliyorum. Yardımcı teknoloji ile bilgisayar kullanıyorum. ALS ile Yaşamak blogumda bilgi paylaşımı yapıyorum. Bu değerli yazıyı kısaca paylaşmak ve link vermek isterim. Selamlar sevgiler Dr Alper Kaya turkals@gmail.com http://turkals.blogspot.com
31-01-2016 00:50 (21)
Meraba benim 7aykik kizim trakostomulu ve sekresyon cikmiyor ne yapmam gerek
31-01-2016 14:59 (22)
Herkese tekrar merhaba, Sayın editör beni bugün arayıp da 'senin yazı en çok tıklananlarda en başta' demese inanın konudan haberim yoktu. İnsanbu sitesi yüksek kıymette yazıları, düşündüren, öğreten, beklentisiz ve ticari kaygısız yayın anlayışı ile insana ve insanlığa yatırım yapan bir site. Kuşkusuz bizim için de herkes için de yaşaması desteklenmesi gerekli. Ancak günlük telaşe ve iş yükü kendi adıma her zaman takip fırsatı vermiyor. Yorumculara tekrar teşekkürler sunarak birkaç sorulan soruya yanıt vereyim. 14 nolu yorumcu arakadaşa vereceğim yanıt, hasta PEG'li de olsa besleme sonrası yatak sırtının imkan varsa kaldırılması, yoksa sırta kanulacak birkaç yastıkla desteklenmesidir. Bu şeklilde yerçekimi kullanılarak gıdaların barsaklara doğru yönelimi, dolayısı ile beslenmesi sağlanmış olur. 18 no'lu okuyucumuzParkinson'lu hastasının katı gıdaları alamadığını, sıvıları daha kolay aldığını belirtmiş. Tavsiyem katı gıdayı ağızdan almada zorluk varsa gıdayı blenderden geçirmeleridir.
31-01-2016 15:00 (23)
Katı gıdaları küçültmek veya sıvı ile beraber vermek de düşünülebilir. Yutamıyorsa NGS veya PEG düşünülebilir. Mama ile besleme de bir yoldur ancak bilinci açık hastalarda de bir süre sonra intolerans (tahammülsüzlük) veya bazen aynı tat, lezzetsiz tat sorunu ile red gelişebilmektedir. Mamaların içerikleri nedeni ile yararı tartışılmaz. Bu nedenle mutlaka yardımcı veya ana besleyici olarak kullanılmalıdır. Hekim raporu çıkarılırsa SGK ödemesi imkanı kanımca vardır. Bu konunun yoğun bakımcı bir hekimle konuşulması yararlı olacaktır. Sayın Dr. Alper KAYA, öncelikle geçmiş olsun, kuşkusuz bloğunuzda yazımı paylaşabilirsiniz. Halk yararına olan birşeye nasıl olunur? 21 no'lu okuyucumuz için de sekresyon için su buharı öneririm. Ortamı nemlendirmek yanında direkt buhar veren nebülizatörler vardır, hatta içine bronş genişletici ilaçlar bile konularak balgam çıkartma kolaylaştırılabilir.. Bilinci kapalı bir hastaysa trakeotomiden birkaç damla serum vererek aspirasyonlar tekrarlanabilir.
31-01-2016 15:01 (24)
Serum vermekten korkmayınız. Birkaç saniye bekleyip sonra aspire ediniz (bilinci açık hastada bu işlem tehlikeli olabilir). Bu işlemlerin steril olarak, el değmeden yapılması hastaya mikrop nakletmeme açısından önemlidir. Kolayı nebülizasyon. Sanırım tıbbi malzeme üreticileri ile görüşülerek sorun aşılabilir. Sıvı alımını arttırmak, sırttan taputman, pozisyon değişikliklerinin de balgam atılımını kolaylaştırdığını tekrar hatırlatayım. Sevgili Kaan, bu yararlı sitede okuyucu kitlesinin giderek arttığını görmek beni çok mutlu etti. Sizlerin sırtındaki yük de dolayısı ile artıyor. Bilgi internette çok da, doğrusu o kadar çok mu soru işareti. Kimsenin çıkarı olmadan bir iş yapmadığı, güvenin giderek azaldığı, insanların ayrıştığı bu dönemde maddi bir beklenti olmadan aşk ile, gönül ile götürdüğünüz bu işinizde başarılarınızın giderek artarcağını görüyor, saygılar sunuyorum... Prof. Dr. Murat S. DÖŞOĞLU Nöroşirürji Uzmanı
31-01-2016 15:03 (25)
Teşekkürler Sevgili Murat Hocam. Kaan Arslanoğlu
02-02-2016 21:58 (26)
12 senedir beyin hucre olumu olan annemin dirseginde sisme ve morarma olustu nedendir
08-02-2016 16:35 (27)
Sayın 26, Sanırım hastanız bilinci açık olmayan yatağa bağlı bir hasta. Dirsek bölgesinde şişmeye ısı, ağrı, kızartı eşlik ediyorsa bir enfeksiyondan kuşkulanmak gerekir. Bu durumda artrit ön tanısı ile bir ortopedist ile görüşülmesi uygun olacaktır. Eşlik eden bu bulgular yoksa, o zamanda hareketsizliğe bağlı bir tablo veya kemiklerde yine hareketsizliğe bağlı oluşan aşırı kireçlenmeyi (heterotopik ossifikasyon) akla getirmek gerekli. Toplardamar sorunları da kol veya bacakta şişme yapabilir. Önerim bir hekimle görüşmeniz, özellikle artrit ise uygun tedaviyi yaptırmanızdır. Bu arada kolu kalp seviyesinden yukarıda tutmak için kol altına bir yastık koyunuz, dirsekte lokal sıcaklık varsa o bölgeye kuruyana kadar bırakacak şekilde alkollü pamuklar yerleştiriniz. Bilinci kapalı ve yaşlı hastalarda ateşin yükselmeyebileceği ve tablonun gizlenebileceğini hatırlatmak isterim. geçmiş olsun. Dr. Murat DÖŞOĞLU
11-02-2016 08:55 (28)
Yaklaşık 14 yıldır Ms hastası olan annem 10 gündür akciğeri iltihaplanmış.Balgamını dışarıya atamıyor son üç gündür yemekte yiyemiyor mamayla besleniyor bir de dün sanahtan beri bilinci kapalı.Nefes almakta güçlük çekiyor ve nabzı çok yükseliyor.Lütfen yardımcı olur musunuz Önce Allaha sonra siz değerli doktorlarımıza emanet annem.Şimdiden teşekkür ederim. EDİTÖR NOTU: Sayın yorumcu, Murat Döşoğlu haocamız ve bu tür yazıları yazan arkadaşlar bir hastalık veya durum hakkında genel bilgi vermek ve belki varsa soruları cevaplamak için buraya yazı veriyorlar. Sizin bahsettiğiniz durumda bir soru yok ki, tamamen doktorluk, doktorun muayene ve müdahalesini gerektiren bir ciddiyet var. Bu internetten nasıl yapılacak? Zaten ad yok, kimlik yok, şehir yok notunuzda. Saygılar.
11-02-2016 10:30 (29)
Yaklaşık 14 yıldır Ms hastası olan annem 10 gündür akciğeri iltihaplanmış.Balgamını dışarıya atamıyor son üç gündür yemekte yiyemiyor mamayla besleniyor bir de dün sabahtan beri bilinci kapalı.Nefes almakta güçlük çekiyor ve nabzı çok yükseliyor.Hastane de tedavi olmaktadr.Siz bu gibi durumlarda ne yapılmasını önerebilirsiniz sayın hocam şimdiden teşekkürler. Tuğba Seymen tgba_symn20@hotmail.com İstanbul
16-02-2016 17:24 (30)
Tuğba Hanım, geçmiş olsun öncelikle. Yazınızı yeni gördüğümden, şu anda cevaplıyorum. Bu anlattıklarınızın hepsi için hastane bakımı ve tedavisi gerektirir durumlar. Size uzaktan yardımcı olmak tabii ki isteriz ama bir yere kadar. Solunum sorunu ve çarpıntı varlığı hastanede bakım ve müdahale gerektirir sorunlar. Anneciğinize yardımcı olmak istiyorsanız lütfen hastaneye başvurunuz, zaman geçirmeden hem de. Tekrar geçmiş olsun. Dr. Döşoğlu
22-02-2016 11:53 (31)
Hocam çok teşekkür ederiz. Büyük bir yardım sizinki. Bende yaklaşık 20 gündür düşerek beyin kanaması geçiren ve gittikçe belkide ilâçlarında etkisiyle yatağa bağımlı hale gelen anneme bakmaya çalışıyorum. Sürekli uyduğu için NG taktırdık. Çünkü ağzını açmıyor. Elleri,kolları, bacakları oynarken ve hatta yürüyebilirken bir anda uyuyarak yatakta kalan annemi mama ve özel çorba yaparak yaşatmaya çalışıyorum. Hafıza kaybı vardı ama tanıyordu, konuşuyordu. Şimdi hiç bir şey yok.Uyuyor. Mamaları devlet karşılıyor.(daha elime ulaşmadı) bu gibi durumlarda annemi kaç saatte bir beslemeliyim? Bir kutu mamanın küçük şişelerde tamamını bir kerede vermem sakıncalımı? Bilgi verirseniz memnun olurum. Sizi bu güzel ve faydalı yazınızdan dolayı tebrik ediyor mesleğinizde başarılarınızın devamını diliyorum. Saygılarımla, Sultan Aygün
25-02-2016 21:01 (32)
Kayınvalidem 8 yıldır alzheımer,4 aydırda hep yatakta.Yazınız yaşadığımız sorunları ve kafamdaki soruları cevaplar nitelikte.Sayın Murat Döşoğlu hocamıza teşekkür ediyor,başarılarının devamını diliyorum.Üstün Duru.
01-03-2016 22:30 (33)
Sayın Sultan Aygün, Düşme ve beyin kanamalarında 20 gün hiç bir şey değil. Bakmaya mutlaka devam etmelisiniz. Nörolojik bir hastalıktan sonra hasar görmüş beyin veya omurilikte iyileşme olmadığını, ancak hasarlı bölge etrafında reaktif dokuda oluşan değişikliklerin zamanla ve tedavi ile düzeldiğini belirtmek isterim. 1.5-2 yıl geçmeden görülen hasara bu nedenle sekel denemez. Bu durumda mücadeleye ve şefkate devam. Besleme mamaları ve bazı sarf malzemeleri için heyet raporu ile sigortanızı kullanabilirsiniz. Ancak, uzaktan anneciğinizin durumunu, kilosunu, vücut kitle endeksi, günlük tüketim ihtiyacı, sıvı - elektrolit ihtiyacı, vb. bilmeden hastanıza fayda sağlayacağım derken zarar vermekten çekinirim. Bulunduğunuz yerde bir yoğun bakımcıdan veya bir diyetisyenden yardım alınız ve savaşı sakın ola bırakmayınız. İyileşme için ümitli kalınız. Geçmiş olsun ...
06-04-2016 12:10 (34)
Selamun aleyküm.95 yaşındaki annanem 1,5 ay yoğun bakımda kaldıktan sonra bakım hastası oldu ve evde bakımına başladık.akciğerlerde enfeksiyon ve sıvı birikmesi, beyin damarlarında pırtılaşma, börek yetmezliği üresi ve sodyumu yüksek devamlı olarak uyku hali var.yaklaşık 3 aydır hortumdan besleniyor (NGS) hortumun süresi bitti ve değişimi için özel hastane ile görüştüğümüzde midesini deliceklerini söylediler.Annem ve teyzem bakımını üstlendiler ama kendileride yaşlı 65 /60 yaşlarında ikiside ve kendilerinin de belli rahatsızlıkları tedavi gördükleri hastalıkları var.İdrarı sonda ile alınıyor altı bezli.KArnı delinirse bakımını düzenli ve sağlıklı yapabileceklerini düşünmüyorum.Bu sebepten dolayı NGS ile devam etsek bir sakıncası varmıdır.Bunu öğrenmek istedim.Allah razı olsun sizden ve sizin gibi insanlardan.Ali Kemal Tekin
06-04-2016 12:57 (35)
Hastanız için midenin delinmesi işlemi (peg) uygun değil. 95 yaşındaki bir hasta için işleme bağlı mortalite yüksektir. Nazogastrik ya da besleme tüpü ile devamı çok daha akılcı bir seçenektir.
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210313
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.