2014 Orhan Kemal Roman Ödülü karşısındaki sessizliğin düşündürdükleri

İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar.

                                                                                                                      Uğur Mumcu

En büyük put kırıcılar bile bir gün put olma tehlikesinden uzak değildir. Bir gün dünyada en karşıt olduğunuz kişiler, cenaze töreninizde sizi göklere çıkaran konuşmalar yapabilir. Siz yaşıyorken midenizi bulandıranlar, tekme tokat kavga ettikleriniz, öldüğünüzde sizin için açılmış anı defterine duygusal paragraflar,  sizin için çıkarılan anı kitabında sayfalarca yazı yazabilir.

Görmezden gelinemeyecek kadar büyük işler yapanları, yok saymak olanaklı değilse, yok etmenin yolu onları putlaştırmak ve magazinleştirmektir.

Bu ülkede sokak ortasında alçakça öldürülen ayakkabısı delik bir gazetecinin, katillerinden maaş alan “arkadaşları” olabileceğini daha önce öğrenmiştik. Bu ülkede katillerinizi koruyanlara, sizin adınıza verilen ödüllerin sunulabildiğini de görmüştük.

Peki 2014 Orhan Kemal Roman Ödülü’den ne öğrendim?

2014 Orhan Kemal Roman Ödülü’nden çok bu ödül sonrasındaki çöl sessizliğinden çok şey öğrendim. Orhan Kemal’in anısına yazılan yazıları parselleyenlerin, onun hakkında konuşma imtiyazını elinde tutanların ancak “Orhan Kemal magazini” yaptıklarını, onun edebi duyarlılıklarını zerrece paylaşmadıklarını anladım. Ülkemizdeki hemen her değerin başına geldiği gibi Orhan Kemal’in de bir mafyası olduğunu, parsellendiğini, tekellere alındığını acıyla öğrendim.

Bu ödülün açıklanmasının üzerinden 3 ay geçti. Mümkün olabilseydi Orhan Kemal suskunluğunun “hesapkar” bileşenlerine tek bir soruyu sormak isterdim; Sizce Orhan Kemal Roman Ödülü verilmeyecek bir roman var mıdır?

Benim yanıtım 3 aydır belliydi: Bu ödül Hamdi Koç’un Çıplak ve Yalnız romanına verilebiliyor ise bu ödülün verilemeyeceği hiçbir roman olamaz. Nedenleri daha önce detaylarıyla yazılmıştı. Çıplak ve Yalnız romanı Orhan Kemal Ödülü alıyorsa Perihan Mağden, Ahmet Altan, Elif Şafak, Emine Şenlikoğlu ya da herhangi bir başka yazarın her hangi bir romanının da bu ödülü alması asla garipsenmemelidir artık.

Ne zaman Orhan Kemal konusu geçse görüşü alınan “Orhan Kemal kanaat önderleri”, “Orhan Kemal tapusunu ellerinde bulunduranlar”, “Orhan Kemal hakkında konuşma tekelini almış olanlar”, “Orhan Kemal hissedarları”…

Bu skandal olay hakkında tek bir sözcük yazmadılar.  Olayın boyutunu anlatmak için şöyle bir benzetme yapabilirim:

Hrant Dink ödülü’nün, katili Ogün Samast’a verilmesi siyasal açıdan neyse, Orhan Kemal Ödülü’nün Hamdi Koç’un bu kitabına verilmesi sanatsal açıdan aşağı yukarı odur. 2014 yılında dünya görüşü, sanat anlayışı, edebi penceresi Orhan Kemal ile taban tabana zıt bir yazara Orhan Kemal Ödülü verildi. Karşısında sessiz kalınan olay budur.

Bu sessizlik bana çok şey öğretti.

“Orhan Kemal magazini” diye bir şey olduğunu anladım.

Orhan Kemal’in, Orhan Kemal’in dünya görüşü ve sanat anlayışıyla taban tabana zıt kişilerce ele geçirildiğini anladım. Şimdi aptallık olduğunu fark etmiş olsam da bu ödül sonrası, zannetmiştim ki bu konudan haberleri yok, zannetmiştim ki bunu duyunca hemen tepki gösterip Orhan Kemal’in manevi mirasını savunacaklar! Oysa Orhan Kemal’in dünya görüşü veya sanat anlayışını paylaşan, paylaşmasa bile ona zerrece saygı duyan birisinin bu skandala bir cümle olsun tepki göstermesi gerekirdi. Bu sessizliğin edilgen ya da tembellik kaynaklı bir sessizlik değil aktif bir sessizlik olduğunu anladım. 

Ey okur,

Orhan Kemal putundan,

Orhan Kemal magazininden,

Orhan Kemal’in doğum günü yazılarından,

Orhan Kemal adına verilen ödüllerden,

Orhan Kemal hakkında verilen suya tirit panellerden ve söyleşilerden,

 Ve “Orhan Kemal imtiyaz sahipleri”nden kendinizi koruyun.

Orhan Kemal adı, Orhan Kemal’in sanat karşıtlarının etrafında çöreklendiği bir markadır artık.

“Orhan Kemal hissedarları”na inanmayın. Orhan Kemal’in kendisine inanın.

Orhan Kemal’i Kültür Bakanlığı kitaplarından, “iyi ki doğdun be usta” kıvamındaki yazılardan, Orhan Kemal düşmanlarından öğrenmeyin. Orhan Kemal’i Orhan Kemal’den öğrenin.

Okura bu önerdiklerimi, ben daha yeni öğrendim. Bu benim aptallığımdı, hepimize ders olması umuduyla...

 

Taylan Kara

taylankara111@gmail.com

Bu yazı 9.8.2014 tarihli Aydınlık Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Facebook
yorumlar ... ( 11 )
10-08-2014
10-08-2014 12:02 (1)
Nazım Hikmet için de aynı şey söz konusu. Öteki tüm değerlerimiz için de. Bunlar sadece sağ-sol-liberal bir lafazanlık malzemesi ve metadır çok uzun zamandır.
10-08-2014 23:11 (2)
taylan bey orhan kemal ile ilgili eleştirilerinizin bir yanıtı ya da herhangi bir gazetede yorumu oldu mu? mesela doğan hızlan bu konuda bir açıklama yaptı mı? benim takip ettiğim kadarı ile bu konuda gerçekten bir sessizlik var ve söz konusu jüriden herhangi birinden size bu konuda bir açıklama gelmedi mi?
10-08-2014 23:11 (3)
bu konuda jüriden yazılı bir itiraz, savunma ya da açıklama gelmedi. çünkü savunulacak bir konum değil. Sessizlikle geçişti. sadece edebiyat ödülleriyle ilgili yazıya sözel olarak "böyle şeylere ne gerek var" diyerek telefonla sitem eden birkaç üye olmuş. bu şaşırtıcı değil. şaşırtıcı olan bu konuda solcuların sessizliği. bu konuda 6 yazı yazdım. bir yazı (kitabı ve ödül gerekçesini detaylarıyla incelediğim, ilk yazdığım yazı) neredeyse 2 aydır yayınlanmadı. anlayacağınız, bu sessizliğin büyük kısmını "solcular" oluşturuyor. bu oligarşi içindeki payları sandığımızdan çok fazla. t.kara
10-08-2014 23:15 (4)
sessizlik, bizler için bir sürpriz değildir. D.Hızlan ve aynı segmentteki kişiler, benim gibi "yokkişi"lerle muhattap olmazlar. S.Gümüş, "ciddiye almıyorum" diye tweet atmış. bunlar şaşırtıcı değil. şaşırtıcı olan birgün, evrensel gibi orhan kemal denince sahip çıkanların sessizliği. şaşırtıcı olan bu. bu ödülden sonra gayet nazik bir üslupla tavırlarını sorduğum ve defalarca mail attığım yerler yanıt vermedi. kısacası bu yazıdaki hayal kırıklığı duygusu gerçektir, çok çok daha fazlası vardır. benim sorunlaştırdığım da zaten jürilerden çok bu çevrelerin tutumudur. t.kara
10-08-2014 23:37 (5)
taylan bey şaşıracak ne var. Böyle bir türkiye'de şaşıracağınız şey bu olsun. Baksanıza tatilciler, keyifçiler, beton kafa kemalistler, komunistler bir oldu, RTE'yi cumhurbaşkanı seçtirdiler. Burada her şey olur. Sizin konuyu küçümsemiyorum, edebiyatla ilgili olsam kızardım, hepsi birbiriyle bağlantılı. Çıkara bir yrde ortak olan her yerde olur. Adım bende kalsın, sinir küpü olduk çoktan. Sakinleşmeye çalışıyorum.
11-08-2014 04:54 (6)
taylan bey, solcuların bu olaya sessiz kalması bir sınıf dayanışması olarak yorumlanabilir mi? örgütlü solcuların çoğu küçük burjuva kökenli. hamdi koç ile aynı sınıfsal kökenden gelmeleri onları böyle bir dayanışma refleksine itiyor olamaz mı?
11-08-2014 13:22 (7)
Kaan'dan siparişlerim birikti; bu da üçüncüsü: "Sessizlik Suikastı" kavramını tekrar gündeme getirmesini rica ediyorum. Öte yandan kabahati küçük burjuvalığa yıkmak baymadı mı artık? Hiç okumayanlar, tabanı kemikleştirenler, fanatikliği, saldırgan söylemleri, uyanıklığı seven, "baba" arayanlar kimler? Ve herkesin bilgiye erişebildiği bu çağda öncekilerin bunlara yatırım yapma sorumluluğu nereden geliyor? T.F.'nin "çakma solcu" yazısını tekrar okuyalım mı? Mucizevi sınıf değişimi için önerileriniz nelerdir? Proleteryadan hiç devrim, çoğunlukla da teorisyen çıkmadığına göre sakın sosyalizm +
11-08-2014 13:23 (8)
başlı başına bir küçük burjuva hezeyanı olmasın önümüzdeki biçimiyle? Küçük burjuva suçlu, boykotçu suçlu, Ekmel suçlu, birinci tekil şahısa irrasyonellik, sorumsuzluk her daim meşru. Kendi hesabıma kaybeden takıma yatırım yapmayı Beşiktaşla sınırlamak niyetindeyim. Yeni dil konuşmaya tanımları yenileyerek başlayabiliriz, emeğiyle geçinen orta sınıf bütün dünyada küme düşüyor bildiğiniz. Çok şükür sınıfımla uğraşmama gerek kalmadı, bizatihi her bakımdan sınıf mücadelesi içinde olmak kısmet oldu bu yaşımda. Geçen haziranda da bir hareket olduysa filizleri burada aranmalı. İşimize devam. YÜ
11-08-2014 20:10 (9)
ahmet ümit'i, hamdi koç'u gazetelerinde öven sosyalist tayfaya bakın. bunları az çok tanıyoruz. birgün, sol, evrenselde sanat sepet işlerine koşturulan solcular, beyaz türk kökenli, iyi okulda okuyan, chp'li aile çocuğu, orta-üst sınıf mensubu tipler. bunlar elbette hamdi koç'un orhan kemal ile yan yana anılmasına sınıfsal bir kin duymazlar. haftada bir saat üye toplantısına katılan, bir saat de gazete satan solcu, geri kalan zamanını hamdi koç gibi yaşıyor. niye ona tepki duysun? bunların haziran direnişine katılmaları, akp iktidarında beyaz türklerin kaybettiği ayrıcalıklara bir tepkiydi.
11-08-2014 21:50 (10)
Dinine ve kinine sahip çıkan isimsiz müminler var aramızda.
11-08-2014 22:25 (11)
Eline sağlık, selamlar. Bu kitlenin, H. Koç'un neden Orhan Kemal adına layık olmadığının gözlerine sokulmasına gereksinimi var galiba. Yoğun çalışma çizelgen içinde bu çözümlemelerini dökümleyebilirsen zemin daha da sertleşebilecektir umudu ile; yoksa, bu çözümleme ve uğraşını anlamamaya devam etmeye kararlı bir kitle olacak gibi görünüyor... Ö.Ekinci
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211445
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.