Türkiye’nin en iyi teknik direktörü Aykut Kocaman mı?

Fenerbahçe ülkenin en geniş bütçeli iki takımından biri, aynı zamanda Avrupa’nın birçok tanınmış kulübünden zengin. O halde Aziz Yıldırım, Aykut hocayı en azından Türkiye’nin en iyisi olduğu için mi görevde tutuyor?

“Futbolun Psikiyatrisi” adlı kitabımda Aykut Kocaman’ı çok övmüştüm. Başlı başına bir bölüm ayırmıştım ona. Bu kitapta Lucescu’yu Türkiye’ye gelmiş geçmiş “en iyi” olarak değerlendirirken, yerli hocalar içinde tüm zamanlarda “en iyi” Fatih Terim’dir saptaması yapmıştım. Aykut Kocaman’ı da Terim’i geçebilecek genç hocalar içinde baş sırada ele almıştım.

Elbette bunlar kişisel değerlendirmelerim, ama kitapta teknik direktörlüğün ne olduğunu, teknik yöneticilikte başarının nasıl gerçekleştiğini geniş biçimde açımlamıştım. Her hangi bir dalda kişileri böyle listelemenin pek doğru bir iş olmadığını biliyorum, ama bazen dediğini daha iyi deme imkanı yaratıyor bu yöntem. Üstelik sporda her şey yarışmaya ve sıralamaya göre ayarlanmıyor mu?

Kısıtlı bütçeli takımlarda büyük sayılmasa da göze görülür önemli başarılar elde etmişti Kocaman. Ayrıca okuyan, araştıran, düşünen bir yönetici görüntüsü veriyordu. Az konuşuyordu, düzgün konuşuyordu, ciddiydi, güvensiz, tekinsiz tavırları yoktu, çevresinde belli bir saygı uyandırıyordu genç yaşına karşın. Farklı bir çizgi gösteriyordu. Sanki sol bir çizgi.

Fakat son iki yılda tüm kredisini yitirdi pek çok futbolseverin gözünde. Bir kere çok yüksek bütçeli bir takımın başına geçmesine karşın belirgin bir sonuç başarısı elde edemedi.

Daha kötüsü var. Şike operasyonu başlayıp Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna gölge düştüğünde onun ve Alex’in hakkında soL’da bir yazı yazmıştım. Emeklerine düşen lekeden ötürü üzüntülerimi bildirmiştim. http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kaan-arslanoglu/aykut-ve-alex-in-drami-44305

Fakat sonrasında o sessiz ve efendi Kocaman gitti, iddialı açıklamalar yapan Kocaman geldi. “Şike yapılmamıştır, yapılsa zaten burada en başta ben durmam” diyordu. Bunlar da kulağa hoş geliyordu ilkin.

Sonrasında deliller, ifadeler gösterildi. Aykut hoca yine aynı havada. Şike kesinleşti, mahkumiyet geldi, hocadan tık yok.

Bundan da kötüsü oldu bir teknik direktör açısından. Başkan soyunma odasına girdi, önüne geleni fırçaladı. Ses yok. Bir teknik direktör buna efendiliğinden, uyum yeteneğinden ötürü bir kez katlanabilir. Hadi iki kez katlanabilir. Fakat Aziz başkan aşağıya, sahaya, antrenman alanına Aykut hocadan fazla uğrar hale geldi.

Aykut Hoca diplomasını mı kiralamış?

Bu, futbolda, teknik direktörlük görev tanımı ve ilkeleri içinde o teknik direktörlüğün sona erdiğini gösterir. Hani bazı kurumlarda yasal gereklilik nedeniyle işin uzmanı bir yetkili istihdam etmek gerekir ya, onun diploması duvara asılır, ama diploma sahibinde değildir asıl yetki, o sadece parasını alır, iş onsuz yürür gider. Fenerbahçe’deki durum buna döndü.

Şimdi Aykut Kocaman Fener’de sorumlu müdür konumunda, takımı başkan yapıyor, taktiği o veriyor. Böyle değilse bile dışarıdan algılanan şey öyle.  

Bu hal, kötü bir teknik direktörlükten çok daha kötü bir hal. Bundan sonra ne yapsa Aykut hoca o sicilini değiştiremez.

Onun belirgin başarısızlığına karşın Fener’de tutulmasının en önemli sebebi ne mi? Aziz başkan bu kadar karışabileceği yeni bir teknik adam, ünlü ve karizmatik bir antrenör kolay bulamaz.

Son not: Futbolun Psikiyatrisi kitabında Mustafa Denizli hocaya birkaç nedenden ötürü yer vermemiştim. Sonrasında Beşiktaş’a teknik yönetici oldu, öyle ustaca dokunuşlar yaptı ki takıma, işte iyi teknik direktörün farkı buradadır dedirtti bilenlere. Burada o haksızlığı gecikmiş de olsa düzeltiyorum. Artık eskisi gibi antipatik de gelmiyor bana J Kendi “en iyiler” listemde onu ikinci sıraya koyuyorum. Üçüncü sırada da Şenol Güneş  gelmekte.    

Facebook
yorumlar ... ( 5 )
11-05-2013
11-05-2013 10:36 (1)
Bir "çocukluk" duygusunu sürdürmek adına Fenerbahçeliyim.Sportmenliğin taraftarlıktan önce gelmesini öğrenememiş olmak kusurumuzun çoğu. İnandığım şey şu; 1.Fenerbehçe şike yapmış olabilir ama bu bir "meşru müdafadır! 2.A.Kocaman'ın hiç bir şeyden haberi yoktu! 3.Tek başına bir şey ifade etmese de,spartak moskova maçı öncesi N.Hikmet'in mezarını ziyaret etmesi yaşanılan"çağ'da"önemlidir. 4.Bu ülkede insanın konumu yükseldikçe "insan kalması" zordur.A.Kocaman bu konuda emek veriyor.O.Gürsel
11-05-2013 13:41 (2)
“Başarı” kavramının içi farklı farklı doldurulsa da “Başarılı teknik eleman” kavramını anlayabiliyorum. Hatta; “Futbol teknik elemanlığı bu değil” veya “Futbol bu değil” vb. denilmesi , bence içi doldurulduğu takdirde, neden olmasın . ”İYİ” teknik direktör” kavramı çok ilginç. Galiba Futbolda da yeni kavramlar gelişiyor. ”Futbol eleştirisi bu değil” Seray
11-05-2013 14:00 (3)
Demişsiniz ki “.. yerli hocalar içinde tüm zamanlarda “en iyi” Fatih Terim’dir saptaması yapmıştım.” Fatih terim küfür eden kabadayı tavırlı bir insan. Bir sürü olumsuz yanı her gün medya da yayınlanıyor. En başarılı olabilir ama nasıl “en iyi” olabiliyor? Seray
11-05-2013 14:01 (4)
Seray hanım, "iyi" teknik direktör kavramı her meslek alanında olduğu gibi bu meslekte de geçerlidir, en az 150 yıllık bir kavramdır. Eğer konuya ilgi duyuyorsanız 1.5 yıl + 20 küsur yıllık bir emek ürünü olan "Futbolun Psikiyatrisi" adlı kitabı okumanızı öneririm. "Olması gereken" futbol eleştirisi konusunda bize örnek yazılar gönderirseniz veya kendiniz bir şey yazarsanız müteşekkir kalırız. Kaan Arslanoğlu
11-05-2013 17:56 (5)
Görüldüğü üzere "En iyi" ve "en başarılı" arasındaki farkı anlatmaya çalıştım ve bunda başarısız oldum.” Birbirini yanlış anlama veya anlamama, “sol”un genel hastalıklarından biri. Sol da herkesim kendi muhteşem şatosunda yaşıyor. Ve diğerlerine kendi laflarını atmaya devam ediyor. Böyle olunca en basit konuda dahi “anlaşıklık” olmuyor. Seray
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210626
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.