İdam edilmenin faydaları!
yok başka
bir cehennem
yaşıyorsunuz işte...
Behçet Aysan (Sesler ve Küller)
Bugünlerde herkes darbelere karşıdır. Darbe anayasasına evet diyen %92’nin içinde olanlar ise nedense diğerlerine göre daha hırçın bir şekilde karşıdır! Şimdilerde çevrede 12 Eylül darbesini savunan bir kişi bile nedense bulunamıyor, sanki 1982’deki seçim sırasında milyonlarca insan dışardan gelip seçimde “evet” diyerek sonrasında ülkeyi terk etmiş!
Edebiyatın 12 Eylülü
Peki 12 Eylülün edebiyattaki karşılığı nedir? 12 Eylülün edebiyat üzerindeki etkileri ne kadar tartışılmıştır? Herkes 12 Eylülün edebiyatımıza yaptıklarına karşı mıdır? Karşı ise hala niçin edebiyatımız 12 Eylülün gölgesindedir?
Prof. Dr. Yıldız Ecevit, bu konuyu kitabında şu şekilde ele almaktadır:
“Bu arada, depolitize olmak durumunda kalan edebiyat da kendini dile getirmek için siyasal angajmanın dışında yeni alanlar aramaya başlar. Türkiye’ye onarılmaz zararlar verdiğini düşündüğümüz 12 Eylül yönetiminin, Türk edebiyatına farkında olmadan yaptığı bir iyiliktir bu (1).
12 Eylülün iyilikleri
Kitabından kısa bir alıntı yaptığım Yıldız Ecevit, 12 Eylül darbesinin edebiyatımıza iyiliklerinden uzun uzun söz ederken özetle şunu diyor: 12 Eylül öncesi toplumcu gerçekçi bir sanat anlayışı egemenken darbe sonrası sanat siyasallıktan çıktı ve özgürleşti!
“12 Eylül öncesi kardeş kardeşi vuruyordu, ordu ihtilal yaptı ve kanı durdurdu” cümlesi resmi klişelerimizden birisidir.
Bu cümle kalıbıyla benzerliği ne kadar şaşırtıcı… Aslında hiç de şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, bu anlayışın Türkiye’deki ilericiler arasındaki akıl almaz itibarıdır.
Edebiyatın sıkıyönetim bildirgesi
Kenan Evren bile bunları yazamazdı ya da Kenan Evren edebiyattan anlamış olsa ve yazabilse ancak bu kadar yazabilirdi. Darbe sadece sıkıyönetim bildirgelerinde aranmamalıdır. Bu yazı edebiyat alanında “2 numaralı sıkıyönetim bildirgesi”dir.
Bu anlayış, 12 Eylül darbesinin edebiyattaki görüntüsüdür. Bir darbe, edebiyat alanında size hazır ol duruşunda tekmil verdirmez; bu anlayış, zaten gönüllü bir “hazır ol”a geçiş, “hazır ol” duruşunun onaylanmasıdır.
12 Eylülün bizlere yaptığı “iyilik” sonucu gelişen yeni roman anlayışını Yıldız Ecevit şu şekilde tanımlamaktadır:
...Yeni romancı, yıllarca yaşadığı sanatsal esaretin zincirlerini kırmış, zembereğinden boşanmış bir yay gibi coşkuyla özgürlüğünü yaşıyordur. Geleneksel estetiğin dogmatizmi bu güçlü coşku karşısında silahsız kalmıştır (2).
-esaretin zincirlerini kırmış...
-coşkuyla özgürlüğünü yaşıyor...
Neler olmuş neler!
Değerli okurlar, gördüğünüz gibi bütün o küfür romanları, piyasa edebiyatı, eşe dosta akrabaya verilen edebiyat ödülleri, parayla yazdırılan tanıtım yazıları, parsellenmiş kitap ekleri, kredi kartı reklamında oynayan “büyük” yazarlar aslında hep özgürlüğün coşkusuymuş!
Başbakanın açıklamalarına, siyasal konjonktüre uygun romanlar, kitap kapaklarının erkekler için gri, kadınlar için pembe olarak çıkarılması, seçici kurulun ve seçilenlerin bilinmediği 463 bin TL’lik bakanlık teşvikleri, meğerse “zembereğinden boşanmış bir yay gibi coşkuyla yaşanan özgürlük”müş!
Edebiyat ödüllerindeki oligarşi, okunmadan verilen ödüller, oğluna, kardeşine ve hatta kendi kendine verilen ödüller, meğerse “yıllarca yaşanan sanatsal esaretin zincirinin kırılması”ymış!
“Zembereğinden boşanmış” çürüme
Evet, aslında Yıldız Ecevit şu konuda haklıdır: ortada bir “zembereğinden boşanma” ve “coşku” gerçekten de vardır. Ancak bu piyasa edebiyatının, edebiyat piyasasının köpeksiz köyde değneksiz gezme halidir. Evet vasat edebiyatının vahşeti –onların özgürlük dediği- edebiyat ortamında hiç olmadığı kadar cüretkar ve acımasızdır. Çürümenin cüretini yaşamaktayız.
12 Eylülün şefkatli ve iyiliksever generallerinin bizlere yaptığı böylesine büyük iyiliklere karşı teşekkür etmek gerekiyor sanırım.
Ama işte serde nankörlük var!
Bize iyilik yaramıyor!
Şefkatli generallerin Türk Edebiyatı’na yaptığı bu “büyük iyiliği” biz anlamıyoruz, anlamayacağız!
Yazıya edebiyattaki 12 Eylül ile başlamıştık. Edebiyattaki 12 Eylül mü demiştiniz?
Yaşıyorsunuz işte!
Taylan Kara
taylankara111@gmail.com
Dipnotlar:
2. Yazı, 01/01/2010 tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki’nde yayınlanmıştır.
İnternet erişimi: http://www.insanokur.org/yaratma-coskusuna-taniklik-etmek-prof-dr-yildiz-ecevit/#
NOT: Bu yazı Kenan Evren’in ölümünden önce yazılmıştır.