Birleşik Haziran Leonard Zelig kaynıyor, CHP'ye vuruyor, HDP'ye yatıyor...

“Leonard Zelig (Woody Allen), etrafındakilerden biri gibi olabilmek, onlara uyum sağlayabilmek, kendini güvende hissedebilmek, dahası sevilmek için etrafındakilerin görünümüne bürünen bir adam. Karakter olarak onlara benzemeye çalışmaktan söz etmiyorum. Tam anlamıyla yanındaki kişinin görünümüne bürünüyor. Bir zencinin yanında zenci, şişman birinin yanında şişman, bir doktorun yanında doktor oluyor. Dolayısıyla doktorlar için üzerinde araştırmalar yapılabilecek mükemmel bir denek konumunda.”

Ülke baştan aşağı Leonard Zelig kaynıyor. “Zübük” de diyebiliriz, ama o karakter çok demode kaldı. Çağımızın siyasisi bambaşka:

Gezi eyleminde, HES direnişinde Türk bayrağı sallar, Kobani eylemlerinde onu yakar.

Gezi’de, HES’te, Validebağ'da CHP’liyle omuz omuzadır, kendi mekanına gelir, “CHP sol değil” der, “faşist” der.

Gazetesinde “Ülkeye böyle diktatör gelmedi” diye ünler, sempati toplar, adam toplar; bir şeye diktatör demenin, faşist demenin ne anlama geldiğinden bile haberi yoktur, bunun sorumluluğu üstünde tamamen boştur; seçim zamanı gelir, diktatörün karşısına kim çıksa “hepsi aynı" der, bu olmaz, o Amerikancı, öteki dinci, der… der de der…

Gezi’ye katılan MHP’li, başörtülü, namaz kılan “halktır”; kültür merkezine döner, tüm bunlar olur gerici, faşist… Halk bir anda olur “fuck”, Gezi’den yan çizense o an olur halk, “Haziran” da “Haziran” der, bir de cepheye girer.  

CHP’den seçime katılan, CHP’ye oy veren sosyalizmi satmıştır; seçim biter, kendine göz kırpan CHP milletvekilini "başkan satmıştır", alır onu yazar yapar, lider yapar, o gün böyle çalar, bugün şöyle sallar.

“Dün dündür bugün bugündür” değildir artık, çok daha ileri aşamadayızdır, bu mekan bu mekandır, bu saat bu saattir kelli.   

CHP’li “sosyalist” milletvekili için seçimde CHP umuttur, çünkü kendinin umudu vardır, partide yetkisi alınır alınmaz, CHP’de gerici vardır, cemaat vardır, ABD vardır.  

CHP’yle pazarlık yapar, akçeli işe girer, kadro alır, iş alır, milletvekilliği alır; birisi "CHP’ye bu kadar vurmayın" dediğinde üste çıkar; “CHP’cilik yapma, sosyalist tavır bu değil” der; en devrimci odur, komünist bile olur...

Gezi’ye Amerikan desteği, TÜSİAD desteği, AB desteği, MHP desteğini görmez, görse de “önemli değil, halk hareketine dil uzatma” der, haklıdır da;  Gezi biter, Ekmel’i beğenmez, komplo arar, ajan arar, gariban sıradan solcu kendince akıl yapsın, yorum yazsın, “sosyalist” liderlerin attığı her adım hesaplıdır, hatta basbayağı hükümetle pazarlıklıdır. Kim hapse girecek, kim çıkacak tezgahlıdır.   

Gezi’ye katılanlar şöyle muhteşem halktır, böyle müthiş savaşçılardır; Gezi’ye katılanların yirmide biri etmediği halde Gezi adına cephe kurar, Gezi’ye katılan çoğunluk onları onaylamazsa: Faşist, eylem kaçkını, bozguncu, cevap hazır.

Süper Marksist dergisinde yazarken işçi sınıfı siyasette temeldir, AKP’ye kızar, "işçi sınıfı gerici olmuş, hırsız olmuş, artık onu ikna sorunumuz yok" der… yeller.   

İşine gelmeyeni sansür ederken, tasfiye ederken Leninist havadadır, önüne gelen burjuvayı yazar yaparken, lider yaparken cepheci olur, Mevlana kapısındandır.   

Sol demek yoksuldan yana çıkmak demektir, ezilenden yana olmak demektir,  diye edebiyat yapar;  zengin doktorların örgütü TTB, birden direniş kahramanı olur, yönetimde birkaç üyelik kapar.  

Kemalistleri kazanmak için anti-emperyalist, Kuvvacı olur, Deniz Gezmiş kesilir; Kürtlere yaranırken “PKK’yı ABD’nin desteklediği abartı” der, kim öldü yalandan diye gerinir.   

Gençlik şöyledir, böyledir, Gezi gençliği tarih yaratır, diktatöre ders verir, ama nedense bir türlü 40 yıldır solun başına çöreklenmiş yaşlı kadroya ders veremez, ne yapılacaksa 40 ihtiyar kurt pazarlık eder, paylaşır yönetimi üçer beşer.  

Sanat konuşsan gereksizdir, üçüncü derece iştir, ideoloji, felsefe şimdi sırası değildir, ama bütün çevresi sanatçıdır, akademisyendir, kirli beyaz yakadır… Halk yoktur, işçi yoktur. Parayı da entellikten kazanır, ünü de dantellikten, siyasi güç olarak bundan başka bir şey değildir, hadi bunu tartışalım desen, muhalefeti bölme, siyaseti sulandırma be sendir!   

Evinde, çarşıda pazarda, tüm yaşamında “ordinary people”dır, işinde düzen insanı kılığında, siyaset yaptığı anlarda nanoteknolojiyle sosyaliste, hatta komüniste dönüşür; Çankaya’da, Kadıköy’de Kemalist olur, KESK’te, TTB'de sandalye paylaşırken Kürtçü kesilir, bir şey isterken CHP’lidir, isteğinin sonlandığı an CHP muhalifi… Leonard Zelig’dir vesselam.   

Daha ileri okumalar için:

“Muhalif yazar”a gönderilmemiş bir yanıt: http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1632

Böyle aydınlarla böyle edebiyat, böyle sol medya:

http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1605

Kaan Arslanoğlu     

Facebook
yorumlar ... ( 59 )
30-12-2014
31-12-2014 08:31 (1)
Niye bu kadar Leonard Zelig var? Bence bir yanıtı da yanda şu anda iki numaralı ıslıkta çok güzel açıklanıyor. Kim yazmışsa fikrine sağlık. Sayın Arslanoğlu, diye başlayan ISLIK. Islıklara da numara koysanız iyi olur bu arada. Saygılar.
31-12-2014 09:37 (2)
Artık veriler kesinleşti. Bilinen kadarıyla dünyada ilk kez yeni kuşak, kendisinden bir önceki kuşaktan daha kısa yaşayacak. Tarihte doğuştan yaşam beklentisi ilk defa kısalıyor. Benzer şekilde tarihte ilk kez babalar ve anneler çocuklarına daha kötü, daha yoksul ve daha güvencesiz ama en kötüsü daha umutsuz bir dünya bırakıyor. GENÇ İŞSİZLİĞİ ve GENÇ İNTİHARLARI tarihin rekorlarını kırıyor. Kuşağımızda ne kadar övünsek az... Biz en çok 50'li yaşlarımızda emekli olduk (aramızda 40 - 45'inde emekli olanlar var) , çocuklarımız EN İYİ OLASILIKLA 65 yaşında emekli olabilecek. Biz hala eski birikimlerimizle ve emekli maaşıyla idare edebiliyoruz, çocuklarımızın zamanında emekli maaşı diye bir şey kalmayacak. Biz çocuklarımızın
31-12-2014 12:15 (3)
geçen yüzyılda sadece 30 senede iki dünya savaşı yaşandı. yüz elli milyon insan öldürüldü. kapitalizm bu krizi nasıl çözecek? hoşnutsuz kitlelerle nasıl başa çıkacak? yeni bir dünya savaşı yolda sanki sayın 2 numara.
31-12-2014 12:16 (4)
Aslında kabul etmek gerekir ki, Zelig esasen korunma iç güdüsü ile çevresine uyum sağlayan bir karakter. Ama Zübük öyle mi? Fakat kanımca bundan bile çok daha büyük bir sorunumuz var. "Hazımsız aydın sorunu" filan diye mi isimlendirmeli, bilemiyorum.Evet, "aydın" payesini almak ve "en bilen adam geldiiiiii hanııııım" diye seslenerek topluma ne yapmaları gerektiğini söyleyebilecek mertebeye ulaşmak güzel ve ego okşayıcı bir şey. Çoğu kez iyi de getirisi var, ki kanımca birçok kişi de zaten onun getirisinin çekiciliğine kapılıyor. Bilgi edinmek, "tam donanımlı full time aydınman Cevat Kelle" olmak güzel de, asıl soru "bilgiyi neden edinmek istiyoruz"? Malum, bilgi değerli bir şeydir. Bir ABD devlet sırrını Rusya'ya çok yüksek fiyatlara satabilirsiniz. Diyeceğim o ki, bu ülkede birçok aydın(!) zaten sadece getirisi i
31-12-2014 12:16 (5)
Evet, okuduğunu hazmedemediği için, hayata dair en temel bazı gerçekleri bile ıskalayabildiği için, okuduğu şeyleri iyi damıtarak kaliteli ürünler veremiyor. Yine, kurulduğu bir köşede topluma akıl yağdıran, biri ile tartışmıştım geçen gün. Sırf kibarlık ettiğim için, ara sıra "Marx okuyun" tavsiyesinde de bulunan bu zata "sen okudun da cebini doldurmaktan başka ne yaptın?" diye sormadım. Ki, "Marx okuyun" diyen bu şahıs, sık sık hükümete ne yapsalar ekonomiyi daha iyi duruma getirirler diye akıl vermekten de geri durmuyor. Mümkün olsa bir RTE danışmanlığı da o kapacak. Bu tür insanlar için Marx okumak, düşünme yeteneklerini geliştirecek bir egzersiz yapma olanağı bulmaktan öteye bir değer taşımıyor, çünkü bu arkadaşlar kendileri sosyalist değil ve zaten sosyalist olduk
31-12-2014 12:38 (6)
Japon şair Tawara Machi,haiku tarzı şiirlerinin birinde,"Mâdem vedâ edecektin/Çiçekleri tümden açmış/O ağacın altında/Söyleseydin ya:Elvedâ"diyordu.Şimdi o zamanları yaşıyoruz:İyilikler,güzellikler,doğruluklar..özcesi insanlıklar,yüzer-biner vedâ ediyor dünyaya.Çiçeklerimizi de çocuklarımızı da yaktılar.Vicdansızlar!..B.D.
31-12-2014 12:57 (7)
helal olsun işte bu. adam sorunu var bu memlekette. saygılar ve sevgiler tüm yoldaş adamlara.ismail kaptan
31-12-2014 15:24 (8)
2 numaralı yorumcuya 80 öncesi kuşak önce ülkeyi sonrayı dünyayı değiştirme hedefiyle yola çıktılar. 80 darbesiyle önce kendileri vazgeçti. sonra kendisinden sonraki kuşağın apolitize olmasına katkıda bulundular. en acı tarafı da 65 yaş yasası çıkarken karşı çıkmaları gerektiğini hayatlarının çalındığının farkında olmayacak kadar apolitize şekilde yetiştirilmişlerdi. ç.
31-12-2014 15:26 (9)
yazıda katılmadığım bir nokta bulamıyorum. elimizdeki sosyalistler de bu. niye bu kadar sert eleştirmene rağmen destekliyorsun diyenlere de (destekliyorum derken aktif bir destekten söz etmiyorum öyle bir destekte bulunmuyorum aktif destek vereceğim bir yapı yok ki ortada) bunun dışında küçükte de olsa değiştirme ihtimali olan bir yapı da bulunmuyor. geziyi en iyi biz analiz ettik dediler ankara büyükşehir seçimlerinde gezide sese kulak vermeyip yine kendi adaylarını kendileri belirledi. ama oylarını da mansur yavaş'a verdiler. bhh yönetim kurulu konusunda kaan arslanoğlu da ben de aynı şeyleri düşünmüşüz. önceden belirlenmiş yönetim kurulunu açıklanmış haziranı en iyi anladıklarını düşünenler. dün dediklerinin tam tersini bugün yapıyorlar. sendikaları ttb'ne enerji aktarmanın hatalı olduğ
31-12-2014 15:26 (10)
KAAN A. HDP SEÇİME PARTİ OLARAK GİRME KARARI ALDI,NE DİYORSUNUZ BU HUSUSA?
31-12-2014 15:50 (11)
9 nolu yorumum yazım tam çıkmamış. sendikaları ttb'ne enerji aktarmanın hatalı olduğunu söylüyorlar ondan sonra tam tersini yapıyorlar. milletvekili seçiminin sosyalizmi anlatmak için araç olduğunu söyleyip ilhan cihaner'i sosyalistleri yönetme görevi veriyorlar. ç.
01-01-2015 00:37 (12)
Sevgili dostlar, "Zelig" filan derken aklıma geldi, yararı olsun diye yazayım. Artık gösterimden tamamen kalkmış olan eski eser ve klasikleri yayınlayan bir film sitesi var. Yani telif haklarını çiğnediği söylenemeyecek bir site: İzlebizle.net Bu film sitesinde, Zelig'i de, İnsan Manzaraları isimli muhteşem klasiği de ve mesela Alexis Zorbas gibi eski ve güzel filmleri de, site içi arama motoruna yazıp aratıp bularak izleyebilirsiniz. Özellikle yönetmen Masaki Kobayashi'nin tüm filmlerini izlemenizi öneririm.
01-01-2015 10:11 (13)
10 numaraya, HDP'nin bağımsız seçime girmesi öteki PKK taktikleri kadar kirli bir taktik. Her ihtimali hayırsız. Barajın altında kalmasın diye tüm sosyalistleri zorlayıp oraya oy attıracaklar. Böylece baraj aşılamazsa AKP alıp götürecek, sosyalistler AKP'ye oy vermiş olacaklar. Alıştıkları bir şey, boykot yapıp Erdoğan'ı kazandırmışlardı. Baraj aşılırsa HDP daha güçlü şekilde AKP ile pazarlık yapacak, yine bizi satacak. Her ihtimal en çok bu iki partinin yararına olacak. Danışıklı dövüş. Kaan A.
01-01-2015 11:43 (14)
Yazacak duvar bulamadığım için buraya yazıyorum. Sözcükler 53 Aziz Nesin Özel Sayısı çıktı. Yeni yıl hepimize sevinçler getirsin. mh
01-01-2015 11:50 (15)
Arslanoğlu Kaan, bu yazınız ve yandaki ıslığınız önümüzdeki seçim hakkındaki tavrınızı belli ediyor kanımca. 1- HDP'ye oy vermek AKP'ye oy vermek demek. 2- Ne karar alırlarsa alsınlar ister seçim bahsinde ister BH ister başka şey sosyalist önderlerin hiçbir lafına güvenmemek gerek. Aldanmaya son! Onlara artık oy yok 3- Peki ne yapacağız?
01-01-2015 12:14 (16)
Sayın 15, aşağı yukarı doğru saptamışsınız tavrımı. Sol, sosyalist lider olarak bildiklerimizin bir bölümü doğrudan hükümetle, ABD ile gizli-kirli pazarlık içinde. Ötekilerin diyebilirim ki tamamı dolaylı olarak bu pazarlıkların içinde. Zaten bir dedikleri hiç birbirini tutmazdı eskiden, şimdi de tutmuyor ve bunda beceriksizlik- saflık payı daha az. Biber acıdır ama gerçektir. Gördüğünüz gibi sadece espri yapabiliyoruz artık. Fakat şunun altını kalın çizgiyle çizebilirim: HİÇBİR SOSYALİST LİDERİN HİÇBİR SÖZÜNE GÜVENMEYİN! Başka bir yorumcunun dediği gibi, ellerindeki 3-4bin kişiyi tutmak için her türlü sözlerini saniyesinde terk ediyorlar.En sağlıklı yol bunu kabulden sonra bulunur, sonra düşünürüz. Bir süre siyasi tartışmalara kendim için ara veriyorum. Bir şey sorsanız da cevaplamayacağım. İnsanın biraz enerjisi var, onu da bu kısırlık yok ediyor. Saygılar. Kaan Ars.
01-01-2015 12:51 (17)
Sayın K. A. Açıkçası ben "sol"un neredeyse hiçbir şeyine güvenmiyorum. Maalesef solun aklı hiç güvenilecek bir durumda değil. Birkaç örnek hatırlatayım: Bundan yaklaşık 6 yıl kadar önce, "ünlü solcu iktisatçı" Korkut Boratava başta olmak üzere, birçok kişi "AKP'nin lala devri bitti" tespitini yaptı: Sonuç ne? Şu linke bakınız sonucu görmek için: http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1694707-bist-100-2014u-7-sirada-tamamladi Bunlar sadece ve sadece ellerine verilen ekonomik veriler üzerinden okuyorlar olayları. Oysa bir aptal bile bilir ki, önemli rating kuruluşları ABD'de ve politik hesaplardan tamamen bağımsız oldukları söylenebilir mi? Notu arttırıyorlar, Türkiye'ye oluk oluk sıcak para aktarıyorlar ve Türkiye borçlandığı dövize daha düşük faiz ödüyor. Hani Sol gazetesini yönetirken K. Okuyan'ın "Erdoğan'ın işi bitti" diye ısrarla yazmasının gerisinde eline geçen önemli bilgilerin payı var sanıyordum. Yokmuş. Palavraymış. Daha neler var neler.... Solun kendisi palavra olmuş.
01-01-2015 13:14 (18)
Siz siyasi polemiğe girmeden duramazsınız Kaan Bey. Enerjinizi bu polemiklerden alıyorsunuz.
01-01-2015 17:23 (19)
Kaan Bey, sonunda Fuzuli'nin "aşk imiş her ne var alemde" durumuna yol alıyorsunuz."Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir,Ben kimem sâki olan kimdir mey-i sahbâ nedir". Anlamı:"Öyle kaybettim ki kendimi aşk içkisiyle, anlamıyorum dünya nedir? Ben kimim, saki olan kimdir( CHP mi, BHH mi, TKP mi, HDP mi) ve içki kadehi (sol, sosyalizm, devrim) nedir?" Baltalı İlah
01-01-2015 17:24 (20)
yazar kişisinin durumu pek farklı değil aslında. aydınların hepsi böyle arkadaş, memleketin ne hale geldiğini görmez birbirine laf çakar. Sanırsın 5 milyon kişiler ya da düşünceleri milyonlar tarafından takip ediliyor. açık konuşayım, buradan yazılanlar ara sıra doğru olabiliyor. yalnız tam bir bozuk saat misali. seçim de ekmeli destekle sonra sosyalist kalmak gerekli de. ne biçim iş anlamadım? ha yazı çok mu kötü? burnunun ucunu göremeyen aydınlar ayla bakkal misali tartışıyor. Bizim fabrikada keraneci arkadaşların muhabbeti bile bundan daha iyi. sevgili canlar azcık kendinize gelin. ha suç biraz bizde. alanı hep size verdik okuyan yazan takımı olarak ama birgün bitecek bu biliyorum. hadi rasgele kaynakçı-sedat can akyüz
01-01-2015 18:10 (21)
Kaynakçı Sedat Can Akyüz kişisinin bizim meslekteki teorik ilerlemeyi fark etmiş olmasına sevindim. Can bey biradere bir sorum olacaktı. Siz kime attınız Cumhurb. seçiminde merak ettim. Ekmel beye atmamışsanız üç ihtimal var. Ya Tayyibe attınız, ya Selahattin'e veya o sıra bir ayaklanma içindeydiniz, faşizme son veriyordunuz. Eğer üçüncü şık değilse ne bu afra tafra. Üçüncü şıkkın olmadığını ve Ekmel de olmadığını bildiğimize göre kalıyor Erdoğan ve Selahhattin, Selahattin de zaten yarı Tayyip demek. Bir izah edin bakalım. Kaan hocama da bir sorum olacaktı: Bizim meslekte satışları yaparken teorik bir problem çıktımı Kapitale bakıyoruz. Annayacağınız düzey pek bir çok yükseldi. Şimdi sizdeki bu basit üslupla bu sosyalist kardeşlere dert anlatabileceğinizi düşünüyorsunuz mu hala? Ben olsam dükanı kapardım. Solcularda zeka bildiğiniz gibi değil, onnarlan biz bile baş edemiyoruz. Keraneci Enver.
01-01-2015 18:25 (22)
@17 he Korkut Boratav bilmiyor senin o dediğini.
01-01-2015 18:40 (23)
Heee, Korkut Boratav her bi şeyi biliyor. Sol kasteler paylaşamıyor onu. Bu sefer yeni ne yazmış acep her keresinde bakıyorum. Kapitalizm krizde, AKP ekonomisi çöküşte. 10 yıldır aynı. Farklı şey okuyan varsa haber versin. 21 nümoro komşu "Keraneci Enver" bey Markizmi ondan iyi bilmiyorsa neyim. 23'den 22 ye
01-01-2015 18:48 (24)
22 numero, bak 23 numeraolu arkadaş senden iyi takip ediyor. Ve galiba sen ne dediğimi anlayamadın. Adam, "AKP'nin Lale Devri Bitti" başlıklı yazı yazdı ve bul bakalım o yazıyı ondan beri ne kadar süre geçmiş? Demek ki sallamış. Bu kadar açık ve basit. Evet, on yıldır aynı şeyleri yazıyorlar yağmur duasına çıkar gibi. Yani, OLMASINI İSTEDİKLERİ ŞEYLERİN OLACAĞINI SANARAK yazıyorlar. Ama olmuyor. Keşke de olsa. Solun zaafı bu zaten. OLMASINI İSTEDİKLERİ ŞEYLERİN OLACAĞINI SANMAK. Oysa asıl mesele, olmasını istediğin şeylerin olması için sen ne yapıyorsun? Yine de anlamadıysan boş ne desem.
01-01-2015 18:58 (25)
Ha bir şey daha... Abartısız on yıldır Ergin Yıldızoğlu kapitalizmin krizde olmasını yazıyor. Bir türlü şu lanet kapitalizmi krize sokamadı gitti arkadaş. Hayır, o değil de, gelen verilere göre ABD'de ekonomi hızla düzeliyormuş. İşsizlik hızla artıyormuş. Ben o verilerin yalancısıyım. ABD'de ekonomi düzelirken şimdi de Ergin efendi, petrol fiyatları yüzünden ABD şirketleri ve ABD'nin krize gireceğini yazıyor. Ben de diyorum ki, "lan ne olur sokun artık şu ABD'yi bir krize, on yıldır yaza yaza bir kriz çıkaramadınız". :))) Yaknlış meselek seçince böyle oluyor herhal. :))
01-01-2015 21:33 (26)
"Toplumsal mücadeleler tarihi"ne bakın bakalım, baştaki iktidara "diktatör" ya da "faşist" diyen sosyalistler, komünistler önüne gelenle ittifak mı yapmışlar, kim olursa olsun katılırız mı demişler? Bir sürü örneği sıralarım buraya da, sizin de birçok örnekte yazdığınız gibi, anlamaya niyeti olmayan, bilinçli olarak yanılana faydası yok. Yoktur öyle bişey, "diktatör diyorsan onu indirmek için gerekirse Ekmo'ya oy vereceksin" diye bişey. Sonra, yirmi tane şeyi aynı torbaya doldurmayın, ben öteki söylediklerinizden birçoğuna hak verdiğimi daha önce yazdım (birçok solcu için de belli ölçülerde böyle olabilir), bu siyasi konulardaki "zeka eksikliği"nizden (bu da yine sizin, gerek bana gerek başkalarına sıklıkla kullandığınız bir nitelemedir) dolayı diğer yazdıklarınızın okunurluğunu, kulak verilirliğini kendiniz düşürüyorsunuz, kendinizi bir meczup konumuna getiriyorsunuz dedim(size meczup demedim, siz seslendiklerinizin gözünde kendinizi meczup konumuna getiriyorsunuz dedim). devam
01-01-2015 21:34 (27)
Her şeyi aynı torbaya dolduran, bir dediğinize itiraz edene "haa sen şucusun demek ki", "sen Ahmet Cemalcisin", "bilmemneleri başımıza siz musallat ettiniz", "TTB'ci", diye yazılar yayınlayın siz. Bunlarla bir yere varılmaz, bunlardan bir perspektif de çıkmaz.
01-01-2015 23:04 (28)
Kaan a. Genel seçimlerde nereye oy kullanılmalı?
02-01-2015 00:01 (29)
Şöyle düşünelim: Genel seçimde yüzde on barajını geçmesi için bütün solcular hdp'ye oy vermek zorunda kalacaklar. en azından sol kesim üzerinde böyle bir mahalle baskısı oluşacak. seçim döneminde hdp yine sempatikleşecek. hdp'ye uzak duran romantik sosyalistler de hdp'ye oy verecekler, bhh falan. neticede hdp kendi çapında bir oy patlaması yaşayacak. sonrasında üzerinde oluşan bu kitlesel basınçla hdp yönetimi eskisi kadar keskin kürtçülük yapamayacak. hep o şikayet ettiğimiz yandaşlıktan, kürt milliyetçiliğinden uzaklaşmak zorunda kalacak. onun da üzerinde bir mahalle baskısı oluşacak çünkü. bütün bunlar olumlu gelişmelerdir. enseyi karartmamak lazımdır. kaan bey de gönül rahatlığıyla hdp'ye oyunu verebilir.
02-01-2015 00:52 (30)
HHP ve oy meselesi... Erdoğan'ın tanıyor muyuz? Yeterince tanıyor olmamız gerekir. Zaten gelen olarak islamcılar her şeyi işine geldikleri gibi çarpıtmakta ve bu çarpıtmalar üzerinden propaganda ve demagoji yapmak da ustadır. Hatırlayalım, Hatip Dicle'nin milletvekkiliğine nasıl iştahla ve utanmazca konmuşlar ve sanki o oy kendilerine verilmiş de hakkıyla milletvekili elde etmişler gibi konuşmuşlardı. Gerçekçi olmak, durumu doğru değerlendirmek gerekiyor. HDP yüzde on barajını aşamaz ise tüm milletvekillikleri AKP'ye gidecek. AKP arsızca üstüne konup, kendi milletvekilleri(!) seçilmiş gibi gösterecek ve anayasayı da istediği gibi değiştirecek. O anayasaya Cüppeli ve IŞİD zihniyeti damga vuracak. Bunların tutabileceği başka bir yol yok çünkü. Açıkçası bu şartlarda, ben kendi adıma HDP'ye oy vermeyi mecburi görüyorum. Tabii herkes kendi kararını verecek. İyi oy alırlarsa ve elleri güçlenirse geçen defa olduğu gibi AKP'nin kucağına da oturmayacaklar, hatta AKP'yi zorlayacaklardır.
02-01-2015 10:32 (31)
Bizim solcular şimdiden birilerinin kucağına oturmuşlar, HDP AKP kucağında, seçimden sonra çıkacakmış kucaktan. Kucaktan kucağa. Sol bu duruma gelmiş. Tüh yazıklar olsun YAYIMLANMADI
02-01-2015 11:23 (32)
30'a ... seçim öncesi manevra çoktur. "Elinizi açık etmeyin!" Bu da bir "ekmeleddin" dayatması! Bakarsınız son anda fikir değiştirirler... Siyaset teorisi konuşmak daha iyi...
02-01-2015 12:53 (33)
8 numaraya... 65 yaş yasasının neresi sizce bu kadar problemli? ömür beklentisi nedir? çalışmayan, üretmeyen insan olarak son nefesine kadar zaman geçirmek çok mu sosyalist bir tavır? ülkemizin "emekli" insan güruhunun fonksiyon yüzdesi kaçtır. dünya ortalaması nedir? ondan farklı mıdır? bu ülkede şu an medyan yaş ne? çalışma yaşamına başlama yaş ortalaması ne? kadının işgücüne katılımı ne oranda? doğum hızıyla bunların bağlantısı olabilir mi? bölgesel farklılıklar neden bu kadar çarpıcı? ben bunları merak ettim. bana bu konuda derin ve nitelikli düşüncelerinizi bir anlatabilirseniz çok mesud olurum. saygıyla. a.y.a.
02-01-2015 16:00 (34)
a.y.a 65 yaş konusunda istatistiklerle boğmadan yorumlayayım. çok önemli sorular sormuşsunuz. insana dair hayata dair nitelikli önemli sorular. öncelikle insanı üretime indirgemenin doğru olmadığını düşünüyorum. insanlar bir işte çalışmadan da üretimde bulunabilir. 65 yaş çalışmak çalışılan işe göre değişir. maden gibi ağır işlerde çalışanların 50-55 yaşından sonra mdende çalışması zordur. bir öğretmenin de derste öğrencilere aynı verimle dersi anlatabilmesi zordur. yasada başka problemlerde mevcut. tam prim ödenmediği için tarımda çalışan mevsimlik işçinin emeklilik yaşı 100'ü bulabiliyor. Bir de maaşınızdan kesilen primler size geri dönmüyor. vasıfsız işçinin işe başlama yaşı çok küçükken üniversite mezunlarının işsizlikten dolayı işe başlama yaşı yükseliyor. bir dönemde emeklilik yaşını 38-40'ı bulmuştu. bu da yanlıştı. işsizliğin artışına rağmen kadının iş gücüne katılımında artış var. dünyadaki durumdan biraz daha yüksek. Türkiye'deki yaşam süesi de daha düşük. ç.
02-01-2015 16:10 (35)
Siz bu konuda daha bilgilisinizdir mesleğinizden dolayı. Hastalıklar yaşam süreleri konusunda. Sovyet sosyalizmi de ne yazıkki yaşlılık için istenen hayatı tam olarak veremedi. Yaşlılıkta da sosyal hayattan ve bir iş olmasa da üretim sürecinden(toplumsal üretimden) koparılmaması gerekiyor. ç.
02-01-2015 18:33 (36)
Çalışmayan, bir meşgalesi olmayan insan kendisini boşlukta hissediyor, falan filan... Fakat, bugün bakıyoruz, "sosyalist" geçinenler de dahil olmak üzere, emeklilik yaşını çoktan geçmiş insanlar, birkaç yerden birden gelir elde etmek için delice çırpınıp duruyor. Adam üniversitede öğretim üyeliğinden(emekli olsun ya da olmasın) elde ettiği gelirin yanı sıra, şu ya da bu gazete yazarlığından, yazdığı kitaplardan, hatta hatta bazı kurumlardaki işlerinden sürekli gelir elde etme peşinde koşuyor. PARA KAZANMANIN, DAHA ÇOK ŞEYE SAHİP OLMA İSTEĞİNİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ/ÇEKİCİLİĞİ, EN DEĞME SOSYALİSTİ(!) korkunç bir kapitaliste dönüştürüyor. Hayır, yani insan kapitalist ve para delisi de olabilir ama "PARA DELİSİ" OLDUĞUNU GİZLEYİP UTANMADAN "SOSYALİST" geçinmek de ne oluyor? Bir de bunları "sosyalist" sanıp bağrına basanlar var ya, asıl onlara şaşırıyorum. Tabi bir de, "ben dünyaya lazımım, ben bırakamam bu işleri, zavallı insanlara akıl vermem lazım, bensiz ne yaparlar?" manyaklığı var
02-01-2015 18:58 (37)
sn 36 bütün seçenekleriniz bunlar mı?yok mu başka insan çeşidi bildiğiniz? "emeğin karşılığını almak" diye bir kavramdan habersiz olamazsınız, öyleyse yazık.
02-01-2015 19:25 (38)
37 numerolu arkadaştan ilginç bir yaklaşım. "Emeğinin karşılığını almak." Arkasına sığınmak ve saklanmak için klasik bir bahane. Sen önce benim ne demeye çalıştığımı anladın mı, önce onu söyle. Bu biraz, altında sık sık değiştiği son model arabası ile gezerken, "ne var ne yok" sorusuna, "Ekmek parası için çalışıp duruyoruz ne olsun işte" diye cevap veren kişilerin davranışına benziyor. İzin verseniz de biraz da gençler ekmek parası için çalışsa ve emeğinin karşılığını alsa ve de işsiz kalmasa ha, ne dersiniz? Fakat sizin gibiler "servet biriktirme çılgınlığınızı bu gibi gerekçelerin arkasına saklamakta ustasınızdır. Ona bakarsan, Asaf Savaş Akat, Öztin Akgüç gibiler de emeğinin karşılığını alıyor. Hem öğretim üyeliği geliri, hem holding danışmanlığı, hem yazarlık... Biraz da emeğinizin karşılığını almaktan ve biriktirme çılgınlığından vazgeçseniz nasıl olur ha?
02-01-2015 19:28 (39)
36 numaralı yorumcu dediğiniz gibi insanlarda var,farklı olanlarda var. genellemenin doğru olmayacağını düşünüyorum. pratikte liberal değerlere sahip kişi teoride sosyalistim dese de sosyalist olamaz. ç.
02-01-2015 20:18 (40)
sevgili kaan hocam, size müsaadenizle bir şey danışmak istiyorum. lawrence durrell ve amin maalouf'un romanlarını merak ediyorum. arka kapaklarını okuyunca konuları ilginç geldi. sizce bunları okumak vakit kaybı mı olur? vasat edebiyatı kapsamına mı giriyorlar? yani fazla zamanım ve param yok kitaba ayıracak. iyi bir seçim yapmalıyım. bu yazarları okumamı önerir misiniz?
02-01-2015 20:40 (41)
40 sorucusu, kitapları kütüphaneden al para vermezsin, hızlı okuma tekniği ile oku vakit harcamazsın. Anca okuduktan sonra anlarsın, okumak vakit kaybı mıdır değil midir. Neticede kaan hocan diyanetin hocası değil, burası da dini soruları cevaplandırma platformu değil. Şimdi git.
03-01-2015 01:00 (42)
40 nolu yorumcuya: Bu soruyu KAya değil bana sorsaydınız şöyle yanıtlardım. Kavramları yerlerinde kullanmalıyız. Vasat edebiyatı hakkında sitede oldukça detaylı yazılar var. Bu yazarlar vasat edebiyatı kategorisinde değildir kesinlikle. Beğenmediğimiz her yazarı ya da romanı dolduracağımız bir torba gibi kullanmamalıyız kavramları. Bu yazarlar "vasat edebiyatı" ile ilgisizdir. Ancak eleştiri getireceksem mesela Durrell için en önemli eleştiri noktası romanlarındaki oryantalizmdir.Durrell'in romanları güçlü, son derece başarılı oryantalizm örnekleridir. İskenderiye dörtlemesi bunun iyi örneğidir. Bana göre eleştirilecekse bu yönü, yani felsefesi, penceresi eleştirilmelidir. Oysa vasat edebiyatı romanlarının çoğu neredeyse roman bile olmayan, paçavra metinlerdir. Bu yazarlar vakit kaybı değildir, okunmalıdır. Her okuduğumuzla özdeşleşmiyoruz ne de olsa. Saygılarımla Taylan Kara
02-01-2015 21:12 (43)
sayın isimsiz trol 41, hızlı okuma tekniği acaba gerçekten var mıdır, komple yalan diyen de var gerçek diyen de, ne dersiniz bu işe? eğer işe yarıyorsa bazı bilinen vasat edebiyatı örneklerini hızlıca okuyacağım
02-01-2015 21:44 (44)
39 numerolu sevgili kardeşim, haklısınız da, önce şuna dikkatinizi çekmek isterim. Ben üstüne basa basa "servet biriktirmek" için çılgınca çalışmaktan söz ediyorum, bir vatandaş atlayıp "emeğinin karşılığını almasın mı yani? diye soruyor. Muhtemelen de kendisine orada burada "sosyalist" diyor. Diğer taraftan şöyle bir durum var: Diyelim ki, Kaan A. bir kitap yazdı, o kitabı yazmanın gerisinde de büyük bir birikim ve emek var ve kitap ancak iki bin tane satıldı. Muhtemelen emeğinin karşılığı olacak geliri elde edemedi. Ama diyelim ki, K.A. bir kitap yazdı, on milyon satıldı ve milyon dolarlık gelir elde etti. O büyük gelir emeğinin karşılığı mıdır yoksa çok çok daha fazlası mıdır? Aslında gerçek şu ki, kitaplardaki büyük satışlardan kaynaklanan gelirler hemen her zaman emeğin değil, şöhretin karşılığıdır. Bazen de yine hiçbir şekilde emeğin değil, "yetenek" denilen şeyin karşılığıdır. Messi bugüne kadar elde ettiği yüz milyon dolarları gerçekten hak etmiş midir? Tabii ki hayır.
02-01-2015 22:15 (45)
44, genellemeler yaparak tartışılabilirliği bulandırıyorsunuz. Emeğin bir karşılığı olması elbet normaldir, bu her sistem için geçerlidir...Emeğin karşılığının "ne" olacağı, nasıl tesbit edileceği ise sistemlere göre değişir...Messi'nin de yazarın da bir emeği vardır, doğru; ama, örneğinizdeki gibi karşılığın 100 milyon dolar olması ya da bir kitaptan milyon dolarlar kazanılması, kapitalizme, hem de içinde bulunduğumuz vahşi evresine özgüdür...HM
02-01-2015 22:37 (46)
benim diyeceklerimi hep benden önce ve benden daha güzel cümlelerle HM yazıyo. çok bozuluyorum. üzülüp böyle kendi kendime "hığğğ" diye ağlıyorum. çukulataya dadanasım geliyo. o kadar yani. conan
02-01-2015 23:04 (47)
44 numaralı yorumcu 38 numaralı yorumun yayınlanmadan cevap yazmıştım. 38 numaralı yorumda size ait zannederim. Marx'ın kullanım değeri değişim değeri gibi iktisadi kavramlar yerine daha basitse açıklayayım. Talebin emek ile alakası yok. Kapitalizmin mantığına aykırı. Engels'in sosyalist olmasını sizin düşüncelerinizle açıklama şansımız yok. Ama bir de kendini sosyalist diyen liberaller var ki gelirlerini sosyalistler için harcamazlar ki. İnsan ilişkilerine liberalizm penceresiyle bakan sosyalist olamaz. Kaan Arslanoğlu yazılarında bunları çok iyi teşhir ediyor. http://www.haberturk.com/yazarlar/ece-temelkuran/666896-sinifsiz-domates bu yazıyı yazan sosyalist olabilir mi olabileceğini düşünemiyorum. Üniversite mezunu insanların işsizlik geliri düşük işlerle işçileştiğini belirttim. yaşam çelişkileri daha azalıyor. Ama bir doktorun,avukatın orta sınıf olduğu için çelişkiler yaşaması daha olasıdır. bu çelişkilerden sıyrılabilmesi zor ama imkansız da değildir. ç.
02-01-2015 23:11 (48)
43 çekirgesi, trol değilim Çinçin çocuğuyum, bir ismim var elbet ancak sen isimsiz olduğundan ben de isimsizim o kutuda. Yaşamdaki yolunu kendin çizmelisin, başkalarının cevaplarının değil kendi sorularının peşinden gitmelisin. Cevapları bilmeyi değil, soruları anlamayı aramalısın. Suya girmezsen yüzemezsin. Ne duruyorsun hala. Master Po
03-01-2015 00:30 (49)
47 numara, o verdiğin linkteki köşe yazısının sahibi hanfendi yakın zamana kadar birgün gazetesinin genel yayın yönetmeniydi. daha öncesinde de bazı ödp üyeleri o hanfendinin ödp'ye genel başkan olmasını önermişlerdi. sen onu sosyalistliğe bile layık görmüyorsun, sosyalistler kendilerine genel başkan yapmaya kalkıyorlar. 48 numaradaki a.y.a. hocam, bir yorum yapsana şu yazdığıma.
03-01-2015 00:56 (50)
Yanlış adres, a.y.a 48'de oturmuyor. 33 no daireye bi sor. M. Po
03-01-2015 00:56 (51)
Müdüriyet, Sözcükler 53 çıktı dediler, sizde hala 52 görüküyor.
03-01-2015 00:57 (52)
48? ben?.. cık! 48 bizim eski kurwa. ben değilim. Polonya'dan geliyor kendisi. ben Kimmerya'dan! benim ece temelkuran hakkındaki görüşüm çok açık. daha önce kaç defa yorumlarımda yazdım. sezenaksugil kürdofil'dir kendisi. değerlendirilmesi bile gereksiz çaba. ödp'liler için norm o ama. ufuk uras'ı ülkemize kazandırdılar sonuçta! çok büyük bir "siyasi kazanım" türk sol siyaseti için. ç'nin yanıldığı yerler var. malın ederinin piyasada belirleneceği gerçeğini kabul etmek istemiyor. buradan başlayalım. sonra daha ayrıntılı devam ederiz. dedim ya, conan ya todavia esta bebiendo!
03-01-2015 00:58 (53)
Benim derdim buradaki herhangi bir yorumcuya sataşmak değildi. Ama bana sataşıldı. Asıl anlatmak istediğim, öyle insanlar var ki, adam ömrünün son demlerini yaşıyor, ama yine de çılgınca oradan buradan gelir elde etmek için uğraşıyor. Bakıyorsunuz, adam "profesör" unvanına sahip, öğretim üyesi ya da emeklisi, çocukları yurt dışında okumuş, iş bulmuş (çoğu insanın böyle bir şansı olmuyor tabii), adam halen birikim yapma peşinde. Belki servet yapmayı seviyor, belki de çocuklarının geleceği için durmadan daha da kazanması gerektiğini düşünüyor. Tamam, olabilir. Ama bari "kendine sosyalist" deyip bir de sosyalizm üzerine ahkâm kesmese diyorum. Emeğini alsın, başına çalsın, yeter o kadar emek verdiği ve karşılığını aldığı diyorum. Adam umursamıyor ki, işgal etmeye devam ettiği yer birkaç yer ile bazılarını işsiz, aç ve sefil bıraktığını. Ve bunlar "sosyalist" kabul ediliyor. Ayrıca, sosyalist dediğiniz, "KARŞILIKSIZ" BİR ŞEY YAPMAZ VE EMEK VERMEZ Mİ? "Yaralı parmağa bile işemez" mi?
03-01-2015 01:14 (54)
44 numeroda linki verilen Ece Temelkuran yazsını okudum. Halen inanamıyorum böyle bir insana nasıl "solcu" denilmiş olduğunu ve denilebildiğini. Gerçi yazdıkları üzerine söylenecek çok fazla şey var da, bir kitaba bile zor sığar, birkaç satıra nasıl sığsın? Kısaca "hizmetçisi"nin kendisine nasıl olup da sevgi beslediği üzerinden giderek bazı şeylerden söz etmiş. "Sınıf öfkesi" filan.. Oysa çoğu insanın "sınıf öfkesi" bir üst sınıfa atlayabilene kadardır ve ayrıca "sınıf öfkesi" de bir bilinç gerektirir.
03-01-2015 01:33 (55)
52 yanlışsın, a.y.a değilim dedim ama polish kurwa hiç değilim. Bizim köken Çin. M. Po
03-01-2015 01:34 (56)
Karıştırmayın yahu ortalığı. Ben 43'ü yazmıştım, 48'in sahibi M.Po imiş. Diğer yazı altında sansür ve çarpıtmaya uğradığım için buralara daha gelmem. Lehistan
03-01-2015 09:11 (57)
52 numaralı yorumcu piyasanın etkisini de yadsımıyorum zaten yadsıyamam. çok az emek isteyen nitelik taşımayan ürünün ederi çok yüksek olabilir. ama bu durumun geçerli olmadığı örneklerde mevcut.53 numaralı yorumcu 52 numaralı yorumun devamı zannederim. Dediğiniz örnekteki sosyalist değil liberal. Sosyalizmi savunuyorum diyince sosyalist olunmuyor. Emeğin geri dönüşümü de önemli. Karşılıksız emekte harcar.54 numaralı yorumcuya bu yazı yüzünden bir yazarının(bu yazar birgünden para da almıyor) bu yazıya cevap bir yazı yazdığı için birgün gazetesi tarafından sansüre uğradığını(siteden rica üzerine birkaç saat sonra yazı internet sitesinden kaldırılıyor) bu yüzden istifa ettiğini söylesem. ç.
03-01-2015 10:08 (58)
Hangi yazar o istifa eden sayın Ç, 57 ?
03-01-2015 10:40 (59)
Dağhan Irak o yazar. ç.
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210963
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.