Aydemir Güler'e temiz futbol taraftarının ve sosyalizmin cevabı

Şike ve taraftar grupları

Şike soruşturması kapsamında yapılan sayısız dinlemeden birinin tape kayıtlarını okuyorum. Ünlü bir futbolcuya eski büyük kulübü yeniden talip oluyor. Henüz sezon bitmemiş, bir de üstüne, oyuncunun mevcut takımı transfer olacağı büyük takımla önemli bir maça çıkacak.

Öyküyü ve sonunu, futbol dünyasını yakından izleyenler biliyorlardır.

Oyuncu bir yandan para derdinde öte yandan çıkıp oynamamayı kendine yedirememekte. İyi oynar, müstakbel takımının canını yakarsa transferi suya düşecek. Kötü oynarsa, bu üzerine yapışacak “leke”dir, ayrıca futbol simsarları nezdinde değerinin azalmasından kaygılıdır.

Telefon dinleme kayıtlarında bu sıkışıklık açıkça görülüyor.

Sonunda “para” derdi üstün geliyor, etikmiş, sportmenlikmiş hepsi havaya gidiyor.

Gitmemesi olanaksız. Çünkü sistem böyle işliyor.

Haziran Direnişi’nde herkese güzel bir sürpriz yaparak ayağa kalkan halkın en diri kesimlerinden biri olan taraftar gruplarının, bu sistemin sağını-solunu değil ama tümünü sorgulamaya başlamasının herhalde zamanı geldi.

Bunu zaten yapanlar var.

Ancak madem büyük bir enerji toplayıp, futbol kültürüne en uzak, en düşman insanların bile saygısını kazandılar, o halde bu işi büyütmeyi denemeliler.

Popüler kültürün en kritik başlıklarından biri futbol… Paranın egemenliğinde çürümüş, çirkinleşmiş… Ama bu haliyle bile ilgi çekiyor, insanları heyecanlandırıyor.

Evet bir sistem sorunu, hem de tek ülkede filan değil, en azından Avrupa düzeyinde sistem sorunu. UEFA’dan başlayarak her kurumun, her kulübün aynı çirkefin parçası olduğu devasa bir endüstri. Paranın kaynağı ise son tahlilde tribünleri dolduran, ekran karşısına geçen ve bu arada “tüketen” seyirciler. Sporcular akıttıkları terle, taraftar ise aktardığı parayla ayakta tutuyor ve büyütüyor bu sektörü.

Evet, madem ayağa kalkıldı, o zaman bu sistem sonuna kadar sorgulansın. Tayyip’e karşı birleşenler, paraya karşı birleşsinler. O zaman sahte kahramanlara, aynı çirkeften nemalananlara kan aktarmaktan uzak durulur, örneğin hükümet ya da Cemaat operasyon yapıyor diye “para”nın en güçlü temsilcilerinden birine arka çıkılmaz.

Bahis şirketlerinden transfer ve sözleşme kurallarına, kulüpler hiyerarşisinden yargısına her şey ama her şey “para”yı korumak üzerine kurulmuş bu imparatorluğu sallasa sallasa taraftarlar sallar. Hazır istim üzerindeyken, bizimkiler başlar, başka diyardakiler katılır.

Bir yol, profesyonel sporcuların örgütlenmesi elbette… Bu bir yandan sürmeli. Ancak yetmez. Çünkü topçular bu işin yalnızca bir bacağı. Futbol bir spor olmanın çok ötesinde artık… Burada paranın saltanatına vurulacak etkili darbeler, çok ama çok şey değiştirir. Öyle ki, futbol dünyasında açılacak delikten akacak irin kapitalist sistemin temellerinde bile sarsılmaya neden olur.

Kapitalizmde futbol sadece bir oyuna, güzel bir oyuna dönüşemez elbette. Ama bunu engelleyen mekanizmalara karşı etkili bir mücadeleyle sermayeye, sporcuları ve taraftarları iliğine kadar sömüren alçak bir sisteme güzel bir gol atılmış olur.

Nasıl mı?

Ben bilmem, Çarşı bilir!

İnandığımız Sosyalist Duruş

Aydemir Güler’in, Fenerbahçe yürüyüşüne katılım tavrını eleştiren yazı için (TKP de bunu yaparsa biz kime güveneceğiz?) bakınız: http://insanbu.com/a_haber.php?nosu=1355

Facebook
yorumlar ... ( 8 )
18-02-2014
18-02-2014 21:29 (1)
Genel sistem eleştirisi açısından vurgu güzel; ancak doğrusu, sporcuları masum/kurban gösteren üsluba katılmak mümkün değil... MM
23-02-2014 10:16 (2)
Yazının sahibi ve zamanlaması değiştiğinde anlamı da değişiveriyor. Berger Görme Biçimleri kitabında 'düşündüklerimiz ve inandıklarımız nesneleri görüşümüzü etkiler.İnsanların cehennemin gerçekten varolduğuna inandıkları ortaçağda ateşin bugünkünden çok değişik bir anlamı vardı'demişti. Nesneleri farklı görmek anlam kayması demek. Demek ki okuyanı değiştiğinde de anlam farklılaşıyor.Düşünce farklı, inanç farklı, nesne farklı, anlam farklı ve üstelik biz futbol konuşuyoruz. Aidiyet üzerinden tanımlanabilecek, irrasyonelliğin kol gezdiği hatta beslendiği bir alan.Türkiye'de futbol..
23-02-2014 10:04 (3)
bir güç kültürüdür. Bu algı değişmeden konjonktürel dalgalanmalar dışında taraftar gruplarına bir misyon yüklenemez. Kaldı ki statlardaki seyircilerin önemli bir kısmı endüstriyel uygulamalardan dolayı tuzu kuru bir topluluk.. Yıllar sonra yeni stat yapıldığında bir koltuğun olabiliyor, maçtan 5 dakika önce gidip o koltuğa oturabilliyor olmak beni yeniden cezbetti. Yine bir çok şeyden rahatsızım. Bazen kulaklık takmak istiyorum. Şu statta hiç kimseyi duymayacağım bir köşe olsa diye hayal ediyorum. Yani Fenerbahçenin fanatik bir taraftarıyım! Çünkü bütün fanatikler kendileri gibi insanlar gör..
23-02-2014 10:05 (4)
mek istiyorlar... İnsanlar futbolun çok önemli olduğunu sanıyor. Milyonlarca taraftardan bahsediyor. Ben ortalıkta ne futbol sevgisi ne de milyonlarca taraftar görüyorum. Futbolun konuşulduğu her ortamda da yeterince sıkılıyorum. Bu kadar farklılığı anlamak beni yoruyor. Şike konusu bile akli selim olunabilecek bir alan değil. Dolayısıyla susmak iyidir. Erd.
24-02-2014 20:47 (5)
Bir Kartal olarak okkalı bir yorum yapamamanın kıvrantısı içindeyim günlerdir. "Fener" zihniyeti konusunda düşündüklerimi yazsam zoppa yerim bir yandan, hazirandan beri o camaya sempatim arttı öte yandan, önceki günkü berbat Cimbom maçı sıtkımı sıyırdı beri yandan. Diyeceğim şudur: Sayın Başkan İstanbul'a belediye başkan adayı olsun, fırsatçı, ticari, cemaate açık, makyavelist, pragmatist, uyanık, liberal, demokrat, fanatik bütün içten/dıştan pazarlıklı sol için en hayırlısı olur. Ben en azından ötekine göre daha yutulur bulurum böyle bir uzlaşıyı. Yutar mıyım, o ayrı... YÜ
25-02-2014 16:54 (6)
Aydemir Güler'e yanıt diye yayımlanan bu yazı aslında Kemal Okuyan'ın 29 Haziran 2013 tarihli SOL yazısının tamamen aynısı. Burada 252 okuma görünüyor, hiç kimse bunu fark etmemiş, etmişse de yoruma yazmamış. İlginç bir deneyim! Gerçekten! Bu arada bu çelişki bir ilk sayılmaz. Okuyan'ın birçok olumlu ve kimilerine göre daha devrimci yazıları bir yanda, gazetenin, portalın ve partinin değişik mecralardaki çizgisi öte yanda. İşçi sınıfı ve halk söylemi, devrim söylemi bir yanda, yaşamda gördüğümüz solcu aydın fetişizmi öte yanda. Farklı mesaj ve farklı tutum örgütte,sanatta,sağlıkta..
27-02-2014 12:32 (7)
Ben de ciddiye alıp yorum yazdım Kemal Okuyan eleştirisine başka bir yazıda... Meğer Kemal iyiymiş de çevresi kötüymüş. AK.
27-02-2014 12:54 (8)
Sayın AK, ego, kibir ve elitizm konusunda bizlere birçok şey öğrettikten sonra bu "ben de ciddiye aldım da başka bir yazıya yorum yazdım" ifadesi hiç olmamış. Size yakıştıramadım. Şayet bu isteğimizi ciddiye alırsanız, örneğin şike ve FB'ye, Aziz Yıldırım'a destek konusunda Okuyan'la - Güler'in yaklaşımları, yazıları arasındaki 180 derecelik farklılığı bize Marksist yönden bir açıklayabilir misiniz? Saygıyla.
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210623
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.