İnsancıl: Kuşatmaya Karşı 25 yıl / Ucu bize de dokunsa edebiyatta gerçek muhalefetin kitabı

İnsancıl Dergisi yayın hayatında 25 yılını doldurdu. Aralıksız 25 yıl her ay çıkan bir dergi... Dile kolay, sevin sevmeyin, büyük başarı.

İnsancıl Edebiyat Atölyesi emekçileri 25 yıl onuruna bu 25 yılı anlatan kaynak bir kitap çıkardı.

Hazırlayanlar: Özden Özütemiz, Gülay Yeşilipek, Hüray Kılıç, B. Sadık Albayrak, Deniz Demirdöğen, Nurşen Aydoğan, Mustafa Tabak, Neriman Çelik, Mehmet Karakelle.

Yayımcı: Berrin Taş, Yönetmen: Cengiz Gündoğdu

Özden Özütemiz ve Gülay Yeşilipek, kitabı sunuş yazısında başka şeylerin yanı sıra şunları söylemiş:

"Yoğun bir ideolojik saldırı var günlük hayatta. İnsanlar bu saldırıya karşı savunmasız. Bencillik, bireycilik, gemisini kurtaran kaptandır anlayışı giderek yayılıyor.

Kültür sanat ortamı da bu kuşatmadan payına düşeni almakta. Neden? Çünkü kapitalist sistem insanın dayanak noktalarından birinin kültür sanat alanı olduğunu biliyor. İyi bir şiirin, romanın, filmin dönüştürücü gücünü sınamış. Saldırı bu nedenle. İnsan çöksün diye. Her anlamda.

Türkiye'de 12 Mart sonrası özellikle edebiyat alanı bu nedenle cendereye alınmaya çalışıldı. Ödüllerle, içi boş başyapıt, şaheser vb. gibi kavramlarla kültür sanat ortamı kuşatılmak istendi. 90'lar bunun hız kazandığı yıllar oldu.

Bunca umutsuzluk içinde, saldırı karşısında İnsancıl edebiyat alanındaki kuşatmayı yarmak amacıyla yayın hayatına başladı. İnsan için. İnsanın ayağa kalkması için."

"İnsancıl'ın 25 yıllık yolculuğuna bakış, aynı zamanda Türkiye'nin 25 yıllık tarihine de bir bakış olacaktır."  

İnsancıl'a bir şekilde katılmış, emek ve destek vermiş, süreci paylaşmış çok sayıda yazar, edebiyatçı, sanatçı, düşünce insanı İnsancıl'la ilgili izlenimlerini, deneyimlerini anlatmışlar. Bunlar kimler mi?

Hasan Akarsu, Mehmet Akkaya, Kaan Arslanoğlu, Kemal Ateş, Lütfiye Aydın, Cengiz Bektaş, Müşir Kaya Canpolat, Yusuf Çotuksöken, Temel Demirer, Cemal Dindar, Mustafa Emre, Mehmet Esatoğlu, Mustafa Göksoy, Sıtkı Salih Gör, Niels Hav, Ender Helvacıoğlu, Rahime Henden, Remzi İnanç, Müslüm Kabadayı, Bedriye Korkankorkmaz, Mustafa Bayram Mısır, Evin Okçuoğlu, Sibel Özbudun, Yekta Güngör Özden, Asım Öztürk, Adnan Özyalçıner, Mehmet Rayman, Sennur Sezer, Ömer Naci Soykan, Ali Şimşek, Afşar Timuçin, Öner Yağcı, Cafer Yıldırım.

Armağan olsun:

Yalçın Küçük, İzzettin Önder, V. Doğan Sorguç.

Yol arkadaşları, İzleyiciler, İnsancıl katılımcıları:

Gazi Baran, Hasan Çapik, Recep Çitikbel, Bülent Güneş, Zübeyde Oruç, Adnan Öztel, Güven Pamir, Haydar Sönmez, İsmet Alıcı, B. Sadık Albayrak, Zeynep Alpaslan, Nurşen Aydoğan, Neşe Baştürk, Keziban Buldu, Güldane Bulut, Neriman Çelik, Baha Çıtakoğlu, Şadiye Güle, Sadife İlen, Satı İlen (Merdan), Hüray Kılıç, Güler Mirza, Mustafa Özmen, Deniz Saraç, Mustafa Tabak, Nursel Ural, Işıl Urgenç, Yıldız Uygun, Mürşide Uysal, Gülay Yeşilipek, Aylin Yıldız, Züleyha Yördem, Fehim Yurdal...

İnsancıl'ın Kültüre Katkısı Yazıları:

Mehmet Aslan, Nurşen Aydoğan, Neriman Çelik, Baha Çıtakoğlu, Deniz Demirdöğen, Özgüç Güven, Serkan Karabayır, Mehmet Karakelle, Korkut Köseoğlu, Mustafa Özmen, Özden Özütemiz, Hüseyin Şahin, Mustafa Tabak, Alper Yavuz, Gülay Yeşilipek, Aylin Yıldız, Dilek Yılmaz, Şermin Yılmaz.

Kitabın tümü, özellikle 25 yıla Kuşbakışı bölümü son 25 yılın önemli kültürel tartışmalarını özetliyor, ülkenin yakın tarih düşünce dünyasına ışık tutuyor. Atlanmaması gereken önemli bir başvuru kitabı. Ucu bana, biz dahil herkese dokunsa da edebiyatta gerçek (veya sert) muhalefetin kitabı.

482 sayfa, İnsancıl Yayınları.

Kaan Arslanoğlu

Facebook
yorumlar ... ( 34 )
08-12-2014
09-12-2014 01:59 (1)
25 yılda insancıl çevresinin Türk edebiyatına ne gibi etkili bir müdahalesi oldu ki sayın Arslanoğlu? Kendi köşelerinde kendi hallerinde sinirlenip durdular. Biz de şimdi bu sitede okuruyla yazarıyla bu konumdayız. Doğruyu söylemek başka, doğrular sayesinde yanlışları, kötüleri kovalamayı başarabilmek başka. Bu sonuncusunu insancıl çevresi 25 yılda çok az başardı. Biraz da öz eleştiri şart. Bu bakımdan kitapta yazılan metinleri epey merak ediyorum. Acaba doğruyu söyledikleri halde neden etkisiz kaldıklarını sorguluyorlar mı? Piyasa edebiyatının yoluna taş koymayı geçtim, sol partilerin liberal kültür politikalarına bile engel olamıyorlar. Bunları konuşmayacağız da neyi konuşacağız?
09-12-2014 09:14 (2)
Bunları konuşuyoruz, konuşacağız sayın 1 Numara. İnsancıl uzlaşmaz, sert, gerçek bir muhalefet yaptı diyorum, başarılı oldu demiyorum ki. Ama böyle bir ortamda 25 yıl direnebilmesi de bir başarı. Ortam çok kötü sayın 1, kalitesizlik had safhada. İş çok zor. Bakın Merdan Yanardağ tartışmasında da izliyorsunuz. Türkiye'de liberalizmi kurmuş insanlar bir süre sonra anti-liberal kılıkta çıkıyor. Marksizmin af edersiniz ağzına sıçmış çevreler en Marksist! Ve herkes de bunu yutuyor. Bizim Marksistlerimiz bu ülkede burjuva piyasa edebiyatını örgütlüyor. İnsancıl ne yapsın, biz ne yapalım? Ama elbette bizde de kalitesizlik var ki bu kalitesizliği yenemiyoruz. Bu yolda ima ve eleştiriler İnsancıl kitabına yazdığım yazıda da mevcut. Olmazsa onu da yayımlarız bir gün. Alsınlar şu kitabı, incelesinler önce. 25 yıllık tarihin muhasebesini bir internet sayfasında bir çırpıda yapamayız ki. Saygılar. Kaan Ars.
09-12-2014 09:32 (3)
Sn. 1, doğru söyledikleri halde etkisiz kalmaları, doğruyu söyleyenlerin kabahati midir sizce. Özeleştiri yapıp da ne yapsınlar, dışarı çıkıp önüne gelene mi dalsınlar? Kötülüğün bozucu/yıkıcı etkisini durdurabilmek çok kolay değil, itiraz etmek/edebilmek bile birşey. Ülkedeki cari kötülüğe itirazımız bir şey değiştirebildi mi? Bunun ki de o hesap. Çünkü mücadele araçları eşit değil. Sinirlenebiliyorsanız duyarlısınız/canlısınız demektir ki sinirlenmeye ve sinir bozmaya devam etmeli bence. mh
09-12-2014 12:50 (4)
Haktanır olmalıyız: İnsancıl'ın, Merkezî-Egemen Edebiyat Bürokrasisi'nin dışında tutumu, sâhiden övgüye değer. Derginin kaptanıderyâsı Cengiz Gündoğdu, ayrıksı / direngen eleştirmenliğiyle kıymetli ve önemli bir entelektüeldir. Ontolojisinin sağlamlığıyla apayrı bir yerdedir. Benim, sosyal-bürokrat veyâ sosyal-faşist diye adlandırdığım nepotist-hiyerarşik edebiyat çevrelerinin hışmını sürgit üstüne çekmesi; antolojilerde, seçkilerde ve dergilerde üstünün çizilmesi bu niteliklerinden ötürüdür. Ne var ki, ufuk açıcı, silkeleyici, put kırıcı nice eleştiriler denemeler, öyküler vd. yazılar yayımlayan İnsancıl; aynı gözüpekliği, yazık ki, sıra şiire geldiğinde gösterememiştir. Çoğuncası, sâde suya tirit şiir külliyatıyla hatırlıyorum İnsancıl'ı. İnsancıl, bu kusuruna karşın, Taylan Kara'nın "Vasatlığa Giriş Dersleri"nden bir alıntıyla söyleyeyim: "ele el, göte göt diyen" bir dergidir. Fırıldaklık, tırşıkçılık bilmez. Tırıllık etmez. Edebiyatımızın yüz akıdır. bünyamin durali
09-12-2014 13:17 (5)
Elimde SÖZ dergisinin 1995 tarihli bir nüshası: Ara ara bunlardan başka tarihli sayılar da veririz tartışma derinleşirse. Merdan Yanardağ HADEP'in seçim barajını aşacağını ve sonrasında tüm ülkede devrimci bir dalga yaratacağını ileri süren ateşli bir yazı yazmış. Sadece bu sayıdaki kankalarından bazıları bir yığın "devrimci" "sosyalist" isimle birlikte şunlar: Murathan Mungan, Hale Soygazi, Lale Mansur, Halil Ergün, İpek Çalışlar, Oral Çalışlar, Fatmagül Berktay, Cezmi Ersöz, Leyla Erbil, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya vb.. Sokakta HADEP gazeteleri satan büyük militan Orhan Pamuk'u tamamen ayrı tutuyoruz. Elimdeki nüshada adı geçenlerin en az üçte ikisi Kürt Hareketi'ne destek olmadıkları tüm sair zamanlarında AKP'yi desteklemiştir Gezi Hareketi'ne kadar. Bu isimler aynı zamanda 80 sonrası orta sınıf anti-sosyalist sanatının da örgütleyicileridir. Bizde belgesi ve devamı çok.. Kaan Arslanoğlu
09-12-2014 14:06 (6)
4 numaralı yorumun yazarı olan güneyinoğlu (yusuf'un küçük kardeşi, yakup'un 2. karıdan olma oğullarının küçüğü) bey'e birkaç sorum olacak. hani ben kaka neolojilerim (hiç neoloji yapmadım, orası da ayrı) nedeniyle ve anlaşılmaz inkoherentlikte yazıyor olmakla suçlanıyorum ya... şimdi, "direngen" sözcüğünü inatçı anlamında mı kullanıyorsunuz? "haktanır" demişsiniz. "kadirşinas" mı demek? "hak" çağatayca da benim mi haberim yok? türkçe mi? öztürkçe mi? serengilce mi? bir insanın "ontolojisinin sağlamlığıyla apayrı bir yerde" olması ne demektir? "çoğuncası" diye yazınca kimince anlaşılıyor? "tırşıkçılık" nedir? nasıl bilinir? en az 1 tane daha cümlede anlamlı biçimde kullanır mısınız? "tırıllık" ne menem bişeydir? nasıl edilir? böyle kaka gibi bişey midir ki edilebilir? bunları sadece merakımdan sordum. aptallığımı mazur görün. hürmets. a.y.a.
09-12-2014 15:19 (7)
Daha önce de, yaklaşık olarak şöyle yazmıştım: Edebiyatı polemiğe âlet edenlerle işim olmaz! bünyamin durali
09-12-2014 15:41 (8)
7'ye... Edebiyat polemiğin tillahının yapıldığı, yapılıyor olduğu ve yapılacağı bir mecradır. Polemiğe de polime de eyvallahımız var. Hele ki edebli ve edebi yapılsınlar. a.y.a.
09-12-2014 16:42 (9)
Haktanır, direngen, tırıl gibi sözcüklerin anlamları türk dil kurumunun sözlüğünde bulunmaktadır. Tillah kelimesini ise bu sözlükte bulamadım. Kökeni arapça mı? Uydurma gibi geliyor kulağa, lakin bilmeyebiliriz. Entellektüelin entel diye aşağılandığı, bilmeyenin övüldüğü/övündüğü bir kültürün işgalinden nasıl korunabiliriz? İktidar politikasının temellerinden biri olan bu çerçeve, vasatlığın en yaygın halidir. MB
09-12-2014 16:42 (10)
Sen "Türkçenin ırmaklarında sereserpe yıkanmanın bağışladığı zihinsel-imgesel zenginliklerin farkında olan aydınlarımızdan" ne anlarsın barbar (6) ? Ben daha ilk karşılaşmamızda arkadaşların misafire kaba davranmalarını eleştirmiş, yanlış anlaşılmıştım. Sonraki iletişim çabalarım da sonuç vermedi. Demek edebiyatı polemiğe alet edenlerden olduğumuz içinmiş. Yine de şiir okumalarına da başlamamızda yarar var diyor, beni de şiir yazabileceğime ikna eden (7 )ye (şairler numaralanmaz aslında) teşekkür ediyorum. Senin için (6) edindiğim dingildek saygısallığıı bozup, ana yazının konusunun dışına taşmaktan ofsayt düdüğü yiyemeyeceğim, dur bakayım.....Louis!
09-12-2014 18:22 (11)
Sayın 8, polime neden eyvallahınız var? Yalan söz, yalan haber anlamından başka anlamı da mı var bizim bilmediğimiz? Saygılar. GL
09-12-2014 20:25 (12)
Cengiz Gündoğdu'yu okumamanın sonucudur bu yorumlar. Sayın Durali'nin yazısındaki; "Fırıldaklık", "tırşıkçılık", "Tırıllık" ifadeleri, Gündoğdu'ya atıftır. Gündoğdu'nun kullandığı ifadelerdir ki, Gündoğdu'ya saygıyı anlatır. Bu sözlükte yok, şu sözlükte yok diye, özgün kullanımları hiçleştirecek miyiz? Kaldı ki, Ece Ayhan'ın olağanüstü sözcükleri, ifadeleri vardır. Uydurma değildir, yerli yerindedir. Sözlüklere sığdırılamayan, atıl kalan, tarama sözlüklerinde kalan ve hâlâ da kullandığımız o kadar çok sözcük var ki! Onlara ne diyeceğiz? Polemik gibi değil de, aklı başında soruyla; ne demek istendiği, anlam açıklaması sorulabilirdi. Ayrıca şuna dikkat çekmek istiyorum. İmzalardaki kısaltmaları anlamakta güç
09-12-2014 21:17 (13)
12 numaraya ek:ismim kaan turhan. Sanırım teknik bir sorun oldu ismimi yazmıştım.
09-12-2014 22:09 (14)
Ece Ayhan'ın "Dirim kısa ölüm uzundur cehenette herhal abiler" dizesini okusalar ne düşünürdünüz. Ya da "Şeye dar pantolonlu kostak delikanlılar", "hava gırçımadır/iki çocuk da bir gömlek içinde/ valde küşhandadır", örnekler uzatılabilir. Şair dili zenginleştirir. Shakespeare ingilizceye 3000'den fazla kelime katmıştır. Sorun entellektüelle, filozofla alay etmekle başlıyor. Bilmemeyi yücelten, tekamül ettiğinden yüzde yüz emin, değişmeye kapalı kişi, fikir veya kavram üreten entellektüele kaynağını soruyor. Bir parmak ayı gösterse, aya değil parmağa bakıyor. Çaresizce ithal dile mahkum kalıyoruz çoğu yerde, çünkü ithal edilen kelime tartışılmazlığıyla ve hayranlarıyla gelirken, uygun karşılığı türetilse bile muhafazakar bir dirençle karşılaşıyor. Eğreti ithal sözcük dilimize alternatifsiz yerleşiyor. Farklı her çaba ise gülünç görülüyor. Mete Berk
09-12-2014 22:09 (15)
Polemikten kastı netleştirmekte faide var. Kast edilen hangi anlamıdır?dbo TDK:polemik, -ği Fr. polémique a. 1. Söz dalaşı: “Ödüller, sataşmalar, polemikler tek yankılanma yolu olup çıktı.” -A. Ağaoğlu. 2. ed. Kalem kavgası: “Kavgalarım, edebiyat polemiğinin en canlı örnekleriydi o zaman.” -Y. Z. Ortaç. (Güncel Türkçe Sözlük)
09-12-2014 22:22 (16)
sn m.berk, tam da "vasat altı"lığı tanımlıyorsunuz gibi geldi,tşk.dbo
10-12-2014 08:39 (17)
Doğru. Tam da vasatın bile altını tanımlamakta. Kendince kelime oyunu yapmış biçare. Üçbin kelime katmışmış stratfordlu. Bi dene sone okumuşsa şunu söyleyen... Adamın bütün sanatı semboloji. Bak hele bak. Sayı saymayı bilmediğini umuyorum. Yoksa öteki durum için yardım ederim. Kimin uyduruğu gözüm bu? Menşei beyni mi? Dili mi? İşkembesi mi? O üçünü en azından çorba olarak tüketirim ben. Malum alkışçı, goygoycu, enverhocacı, çağataycı, totodan neolojinin dibini bulucu tayfası (totoloji ayrı!) da mutad stilde yoklama vermiş. Ben şimdi gungho guntoktu'ya selam mı durmalıyım? Kaan Turhan'a da burdan bi sözüm var. Sözlüklere sığdırılamayan sözcüklerimiz varmış ya bizim. Bize de öğretsin. Müteşekkir oluruz. "İfadeleri" "hiçleştirmesin" ama, he mi?! Arif Yavuz Aksoy
10-12-2014 09:49 (18)
Shakespeare oyunlarında ve şiirlerinde yaklaşık 17 bin kelime kullanmış. Bunların % 10'u, yani yaklaşık 1700 kelime ilk kez onun eserlerinde görülmüş. Phrase'lerle icatları 3000'i buluyormuş. (Detaylı kelime listesi için: http://www.shakespeare-online.com/biography/wordsinvented.html). Ben saymadım. Arif bey, oyunlarının bir kısmını ve soneleri ingilizcesiyle karşılaştırarak farklı çevirilerinden okudum. Kelimeleri saymadım, haklısınız. Siz sayıp bize doğrusunu söyler misiniz? Saygılarımla. MB
10-12-2014 12:19 (19)
Every multi-word verb is not a phrasal verb! The number of the phrasal verbs in english is not beyond 1000 actually. So, please do not claim that he himself created more than all the existing phrasal verbs in english some 400 years ago. Moreover, importing a word from greek or latin is not "creating" it. Anyway, anyhow, u must study some preshakespearan lithurgical writings. Is it clear? May health and light be upon you! A.Y.A.
10-12-2014 14:34 (20)
Edim, haktanır, diktreş,cehennet gibi kelimeler de vahiyle inmemiş. Göktürkçe kökenli de olabilir türetilen kelime o halde, d'accord?(bunu yeni öğrendim.)Vurguladığınız için teşekkürler. Bilmeyenler olabilir gerçekten de. Preshakespearean lithurgical writing çalışacak zamanım yok. Ezberbozan bilgiye sahipsiniz. Shakespeare'in kelime bulmadığı bilgisi yorumda kalmamalı, yayınlamalısınız. Dehanızı dünya da bilmeli. Kitap yazmalısınız hatta. Yıllarboyu kandırılmış insanlık. Kungho yardımcınız olsun (cümle içinde kullandım, olmuş mu?). MB
10-12-2014 15:22 (21)
Sana ikinci tekil şahısla hitabetmek zorundayım. Kusura bak istersen. Ama senin ciddi bir problemin var. Benim yazdıklarımı anlamıyosun. Ve kendi cücük kadar idrakinle bana laf sokmaya çalışıyosun. Bunun froydyen kaynağının ne olduğu konusunda artık emin olmuş durumdayım. Fakat, sevgili olmayan kifayetsiz muhteris, çaban beyhude, çapın belli. Sana dedim ya, sayı saymayı bilmediğine de eminim. Güzel nöroloji klinikleri var yurdumda. Disleksi, afazi gibi konularda yardımcı olamazlar; ama geceleri rahat uyuman için yardımcı olabilirler. Psikiatri değil. Nöroloji. Seninki gelişimsel ve organik. Tamam mı? Arif Yavuz Aksoy disleksiye karşı toplumcu pırtla mücadele gününün ivedilikle programa dahil edilmesini kurula önerir.
10-12-2014 15:26 (22)
Arkadaşlar, ne oldu böyle, samimi olarak üzüntü verici. Hani dost olmuştunuz, olmuştuk, hep birlikte güzel güzel konuşuyorduk, bu ne böyle gerçekten teferruat konularda birbirini acımasızca kırmalar. Burada emin olun etüt görevlisi disiplini içinde konuşmuyorum bunları, içten duygularımı ifade ediyorum. Herkese barış çubuğu öneriyorum. Ne zamandır görmediğimiz Derya'ya da. Hakikaten özledik kendisini. O cenahtan başka kimse vardıysa da onları da. Barış ve barış çubuğu :))) Bir düşünün. Saygılar benden. S-3
10-12-2014 16:40 (23)
ben daha önceden de bunu beyan ettim. bu sitede sadece benim ve a.y.ü. nam hocanın yazdıklarına kendi çaplarınca kılçıklık yapmaya çalışan insanlarla dost olmadım. olmayacağım. benim onların dostluğuna ihtiyacım yok. onlar da benim gibi dost istemezler (hasetliklerinden ve fesatlıklarından, yani VASATlıklarından). çünkü bu insanlar artniyetli (sanat olan art'la bir alakası yok). yapıcı olmak amacı gütmeyen, aleni mantık hatası varsa onu eleştirmeyen, görme ve okuma-anlama kusurlu, kifayetsiz muhteris insanların sataşma-bulaşma olduğu apaçık yorumları çıkmaya devam ediyor. ve anonimizasyonlarının verdiği sanal kamuflaja güvenerek, kalibreleri uyarınca belaltı vuruş denemelerini sürdürüyorlar. amaç da (kendi tırt hesaplarına göre) beni ya da a.y.ü. nam hocayı yıldırmak. böylece kendi komünlerinde daha müreffeh olacaklarına iman ediyorlar. müreffeh dedim ya, aldanmayın. kendi grup içi jargonlarıyla "hohhohhoh, ne kadar da doğru saptamalar yoldaş" falan diyip karşılıklı sırt kaşıma ritüeli
10-12-2014 16:40 (24)
hasıl-ı kelam, editöryal bordaya selam eder, günde 3 paket barış çubuğu içen bir kardeşiniz olarak hepinize füme esanslı odamdan hayırlı günler dilerim. kifayetsiz muhterislere selam yok. şalom da yok. hayır ve hasenat dilenmek için onlar başka kapıya gidebilirler. a.y.a.
10-12-2014 16:41 (25)
Hocam sizi sinirlendirmek için değil. Kungho da kullanılıyormuş. Sizin salık vermeniz üzerine Wikipedia'dan öğrendim. Çalışkanlığımı göstermek için öyle kullandım. Ama siz polim diyorsanız polimdir( bu kelimeyi de sizin sayenizde öğrendim.) Sizinki doğrusudur elbette. Disleksi diyorsanız da disleksidir. Nörolojiye gideyim yarın. Organik değilse froydyendir elbette. Sizin teşhisiniz hangisiyse doğrudur eminim. İlginiz için teşekkürler. Saygılarımla. MB P.S.: Ben size siz diyorum, siz de bana siz derseniz sevinirim.
10-12-2014 16:50 (26)
S-3'den sayın Hocalara, İletişim zor iş, internette daha da zor. Öfkeye hakim olmak, egoyu dizginlemek lazım, bunu burayı denetleyen SS'ler olarak biz de yapamıyoruz zaman zaman. Ama yapmak lazım. İlk başlarda Mehmet Harma hocaya ben nasıl sinir olmuştum bir bilseniz. İnanın bunun asıl sebebi onun size ne dediği kadar ne amaçla dediğini kestirememeniz. Çünkü karşıdaki kimdir bilmiyorsunuz. Örneğin o nedenle rumuzlu yazanlar daha çok öfke çekiyor. Aynı şeyi bir tanıdık söylese kabul edeceksiniz belki, ama belirsiz bir şahıs söyleyince amacı anlayamıyorsunuz. Çünkü internet aleminde kötü niyetli sayısı iyi niyetliler kadar. Kimileri var ki sırf ona buna hakaret ederek tatmin oluyor. Kimi görevli, kimi kuyruğuna basılan. Ama tanıdık artık en azından burada birbirine isim verenler olarak birbirimizi. O yüzden biraz daha tolerans diyorum, Türkçesi gelmedi şimdi aklıma. Biraz karşılıklı saygı ve sevgi istesem çok mu küflü kokarım. Saygılar. S-3
10-12-2014 17:53 (27)
sayın arslanoğlu, ben roquefort'a ve gorgonzola'ya bayılırım. bir de ajda pekkan'ın "hoşgör sen, affet gitsin aldırma; büyüklük sende kalsın sonunda; sen sarıl, o sana sarılmazsa; sen unut, unutmazsaaa" şarkısını da severek dinlerim. söz de dinlerim hem. hürmetler. a.y.a.
10-12-2014 22:50 (28)
Yayımlanmadı (İsimsiz şahıs başkasını trollükle suçluyor, böyle iddialı yorumlar için gerçek isim isteriz. İsim vermeyecekseniz makul şekilde fikir belirtin lütfen S-3)
10-12-2014 22:50 (29)
Sn. a.y.a. 27, sizden duymak istediğimiz sound budur. İsim verse eleştiri sayılabilecek argümanların, isimsiz olduğunda saldırı boyutunda algılanması kabul edilebilir, haklısınız ancak beri yandan erbab-ı neşter'in bu denli hiddetli olmaması da hoş gerektür. Maskeli şahıslar ise, sitede daha önce kullanılan bir şekilde tanımlarsak, belki de tanısak seveceğimiz kişi/lerdi ama o/onlar böyle istemedi, belki bundan sonra ister/ler, filhakika biz de tercih ederiz bunu. Sıradaki parçayı da sizinle hukukumuza binaen onlara göndereyim müsaadenizle "we all live in a yellow submarine" Saygılar. mh
11-12-2014 12:40 (30)
Sn. a.y.a. size yönelik ifadelerim boş övgü değil durum tespitidir zinhar ayar veriyormuş olarak algılanmasın çevreden zira kendi ayarlarımı zor tutturuyorum da her sabah yeniden kurarım ki, sınırlarımı da (hadd=sınır) bildiğimi söylemiştim evvelden. Bu bağlamda "I am the Walrus" kendime, "Too much monkey business" tüm biz site sakinlerine armağan olsun. pre- ve postmodern saygılar, mh
11-12-2014 17:13 (31)
sayın mehmet harma, i'm the eggman! hürmets... baydıvey, "lucy in the sky with diamonds"ı fazla kaçırmadım ha. bi daha hürmets... a.y.a.
11-12-2014 22:49 (32)
O sözünü ettiğiniz "sakallı"nın söyledikleri bir işe yarasaydı bari. Ama hiçbir işe yaramadığı gibi, onun söylediklerini papağan gibi tekrar ederek sonuç elde etmenin bir olanağı da yok. Einstein, "Aynı şeyi yapıp farklı bir sonuç elde edebileceğini sanmak aptallıktır" demişti. Benden hatırlatması.
12-12-2014 13:12 (33)
Zaman zaman İnsancıl dergisini alırım,bu aleme böyle bir dergi gerekli. Sözünü sakınmadan söylüyorlar.Burayada bu kitabı tanıtmanız hoş olmuş. Yalnız bu çevrede bir eksiklik gözüme çarpmıştır. Diyelimkii C. Gündoğdu yaşlandı, teknolojiye ayak uydurammamış olabilir, fakat etrafında birçok genç var gördüğüm kadarıyla. Bu gençler sadece dergide kalır dışarı çıkmazlarsa çok eski moda bir tarz bu. Sosyal medyaya açılmalılar, face twit neyse izlemeliler, tartışmalara katılmalılar. Orada sade kendi halinde önyargısız birçok okur var. Ahmet Altan beğeniyor, Perihan Mağden beğeniyor misal. Sen oraya giriyorsun, birkaç yorum yapıyorsun, bazıları ikna oluyor. Ben vakit buldukça bunu yaparım, faydasını görürüm.Hani insancıl gençleri nerede? Buraya bile bir şey yazmamışlar bak. 70ler 80ler kafasıyla bu iş olmaz, genç olun biraz.İnternet olun Benden de hürmetzz. M.F.
12-12-2014 13:45 (34)
M.F'ye büyük ölçüde katılıyorum. Neden büyük ölçüde, çünkü İnsancıl'daki gençler kimdir, ne yaparlar bilmiyorum. Ama söyledikleriniz genel anlamda doğru. O çevreden sadece Bizim Sadık Albayrak'la iyi görüşüyorum, o da dediğiniz gibi kendi yazısının altındaki yorumlara bile cevap vermiyor. Biraz kullanmak lazım interneti. Bize o alanda da militan edebiyatçılar gerek, hasım ideoloji çok yaygın, güçlü, üç beş kişinin çabasıyla çok mesafe kat edemeyiz. Ama "milimetrik mücadele" deniyorsa o ayrı. Gerçi internette de kullanmak lazım o milimleri :))Birçok genel internet sayfası var edebiatla ilgili. Bunu Sadık'ın yazısının altına da koyayım ki belki görür :) Saygılar. Kaan Ars.
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210726
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.