Sunu: Baktık ki Sevgili Can Ertan dostumuzdan bize özel yazı gelmiyor, facebook sayfasındaki yazılarından kısa bir derleme yaptık. İlginize sunulur. Editörlük.
Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay demiş ki:
“Bir türlü azaltılamayan gelir adaletsizliği, terörün yolculuğunu hızlandırdı. Ya vahşi kapitalizme bir dur deyip refahı yeryüzüne yayacak bir kapsayıcı büyüme dönemine geçeceğiz ya da terörün yarın hangi başkentin kapısını çalacağına dair papatya falı açmaya devam edeceğiz.”
Bülent Eczacıbaşı ise kapitalizmin insanlık için istenen sonucu vermediğini söylemiş.
İş adamları iş kadınları bizim ılımlı kapitalist sosyal demokratlarımızın solunda kalmaya başladılar...
Solda derin bir yara var... samimiyet
krizi...
Kimse sözcüklere güvenmiyor... Sözlerin ve davranışların
arasındaki makas öyle açılmış ki...
En ağır hakaretleri, suçlamaları yapanlar
birbirine çıkar ekseninde birleşiyor... En güzel övgüleri yapanlar birbirine
yine çıkar ekseninde düşman oluyor...
Özü sözü bir olmak... Kişiliğiyle solculuğunu
örtüştürmek... samimiyet, içtenlik, dürüstlük... İşe buradan başlamalı
galiba...
Sağdaki sağcılık mı soldaki sağcılık mı?
Akıllı, vicdanlı, cesur ve yetenekli aydınımızın-yazarımızın trajedisi şu... Sağı solculaştırmayı bırakın... Solun solculuktan uzaklaşmasını da önleyemediler... Türkiye'nin solundaki sağcılık sağındaki sağcılıktan hiç de az değil...
Kılıçdaroğlu bir mezhep önderi değil CHP Genel Başkanıdır... Ona yönelik eleştiriler doğaldır ama saygı çerçevesinde yön verici ufuk açıcı olmalıdır... Eleştiri SİYASAL ELEŞTİRİ olmalıdır... Başarısız buluyorum ben de Kılıçdaroğlu'nu ve gerekçelendirip yazıyorum... Bir hata da şu olur: KILIÇDAROĞLU’NA YÖNELİK ELEŞTİRİ ALEVİLİĞE YÖNELİK ELEŞTİRİ SANILMAMALIDIR... Alevi-Bektaşi kültürü Türkiye'nin Cumhuriyet’in ve CHP'nin en değerli varlıklarındandır... CHP içinde bir ulusalcılar-Aleviciler ayrımı en büyük tehdittir. Böyle bir fay kırığı oluşursa hepimiz için felaket olur, bedelini sadece CHP değil Türkiye öder... CHP devrimcilik Atatürk, Cumhuriyet ve emek ekseninde bütünleşebilmelidir... Kapitalizmin-emperyalizmin gericiliğin kimlik siyasetlerinin çıkmazında boğulmayalım...
G-20
Ve bütün o smokinlere, ipek masa örtülerine, gümüş çatal bıçaklara, opera salonlarının kristal avizelerine, o mermer koridorlara ihtişamlı binalarda, yüzme havuzlarına, şöminelerin tuğlalarına, kürk mantolara, şarap mahzenlerinin fıçılarına, o kürsülere, yüzlerdeki mimiklere, incelikli jestlere, o devasa görkemine ışıklı şehirlerin, gökdelenlerin camına çeliğine, şarap kadehlerine, purolara, tenis kortlarına, teknelerin yelkenlerine, kütüphane raflarındaki cilt cilt kanun kitaplarına... Bulaşmışsa mazlum milletlerin kanı... Çocukların, kadınların gençlerin kanı bulaşmışsa... barbarlık sizsiniz... o alçak kapitalizminiz ve sinsi emperyalizminizle siz... Cehennem zebanilerisiniz...
Solun okyanusunda küçücük
adacıklar...
ego adacıkları...kibir adacıkları...fraksiyon adacıkları...hizip
adacıkları...kariyer adacıkları...liderlik adacıkları...parti adacıkları...
adalar arasında köprü yok... herkes adasının
şeyhi...herkes müritleriyle ada hayatında mutlu, müritler birbiriyle huzurlu,
birbirine yetiyor...havaya nutuklar cümleler saçılıyor...kelimeler hava
kabarcıkları gibi solun okyanusunda yükseliyor...yükseliyor...boşlukta
dağılıyor...adalar... adacıklar...
Küresel felaket
Dünya bir üçüncü dünya savaşının ve küresel bir çevre felaketinin eşiğine geliyor... Kapitalizme yönelik tepkiler eleştiriler yoğun, ama bu yeterli mi sanmıyorum... Bu tür felaketlerde en ağır bedeli ödeyecek devletlerin başında geliyoruz... Üstüne üstlük Cumhuriyet tasfiye edildi... Orta çağa doğru yol alıyoruz... Başkanlık sistemi demokrasi kırıntılarını da götürecek... Her alanda çürüme gerileme yaygın... CHP üyeleri ve seçmenleri ve sosyalistler yurtseverler bu tarihi günlerde bir akıl bir vicdan bir özveri örgütlülüğü yapabilirler mi... Yoksa eğik düzlemde daha da dibe doğru sürüklenilecek mi... Hepimizin sorumluluğu ağır... Bir çığ üzerimize doğru yuvarlanıyor...
Can Ertan