Kürt paketi 1- George Politzer ve ulus

 

George Politzer ve Ulus

 

 

Her Türk solcusu marksizmin temel doğrularına gözünü ilk kez George Politzer'le açmıştır. Ağabilerimiz ilk seminerlerini vermeye Felsefenin Temel İlkeleri'yle başla(r)dı. Sol düşünceyle donanmanın abecesi Felsefenin Temel İlkeleri'ydi!

 

George Politzer, Macar asıllı bir Fransızdı. 1930'larda Paris İşçi Üniversitesi'nde verdiği diyalektik materyalizm dersleriyle ünlendi. Büyük bir polemikçi, derin bir kültüre sahip karşı konulmaz bir yetenekti. Eşi Mae ve dostları Jacques Solomon ile birlikte Nazi işgalinde 1940-42 yılları arasında üniversite direnişinin sembolü oldular. En sonu yakalanıp büyük işkence gördüler. Öldürüldüler.

 

Bu yazımı özellikle sevgili Kaan Arslanoğlu'nun okuması dileğiyle insanbu.com'a gönderiyorum. Arslanoğlu, “Çözüm Süreci Bana Umut Veriyor” başlıklı yazısında “Bir taraf Kürt milliyetçiliği tarafı, öbür taraf ulusalcı solculuk.” diye yazabilmesi beni düşündürdü. “Ulusalcılık” üzerine onu faşist milliyetçilikle eş tutan kin ve “nefret söylemi!” dolu postmodern yönlendirmeyle oluşmuş, kavramı bilimsel içeriğinden saptıran ve “ötekileştiren!” bu kolaycı tanım dışında kimsenin gerçeği söylememesi kanıma dokundu artık.

 

Hele Fransız Komünist partisi geleneğini bilen, Stalin ve SSCB pratiğine bağlı TKP gibi bir partinin yöneticilerinin de “ulusal” kavramını neredeyse Doğu Perinçeklerin “Ulusal Kanal”ı algılamaları ne kadar berbat bir durumda olduğumuzu gösteriyor. Çünkü, Politzer'e göre, "Ulus gerçeğinin tarihsel rolünün reddi materyalist olmayan bir tezdir!”

 

Bu arkadaşlarımız  Felsefenin Temel İlkeleri'ni (İlk baskı: Ekim 1966) ne çabuk unuttular diye insanın sorası geliyor; o halde “YİRMİÜÇÜNCÜ DERS – Ulus (I)” bölümünden küçük bir özetle anımsatmak bize görev oldu: 

 

*

 

Elimdeki kitap Sol Yayınları'nca Nisan 2008'de 17. baskısını yapmış. İlk baskısı Kasım 1969 yapılmış ve neredeyse her yıl yeni baskısı yapılmış. Ta ki 1980 yılına kadar!

 

Yeni yetme solcuların, yani “12 Eylül solcuları”nın "ulusal devletler"e şiddetle karşı olmaları, "ulus"u "ırkçı – milliyetçi!”likle eş tutmaları ve yerine ne olduğunu tam kavrayamadıkları kozmopolitizmle eş "enternasyonalizm"i koymaları boşuna değildir.

 

(Onlar da haklıdır! Onların bilinçlerinin gelişme çağında 1979'dan sonra yeni baskısı ancak 1990 yılında yapılabilmiştir! 11 yıllık bir yasaklama, öteleme! Üstelik "ağbiler" de hapislerde!)

 

Marksistler tarafından toplumsal sınıflara tanınan öncelik, hiçbir şekilde ulusu hiçe saymak anlamına gelmez.

 

Ulus tarihsel bir gerçektir. Bir sınıf önderliğinde (kapitalizmin şafağında burjuvazi tarafından) ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Sınıfsız toplumda da ortadan kaybolacaktır. Yani insanlığın tarihsel ilerlemesinde bugün konakladığımız zorunlu bir duraktır. Üstelik insanın insanlaşması sürecinde feodal ayakbağlarını temizleyen en ileri örgütlenme biçimidir.

 

 

*

 

Ulus tarihsel bir gerçektir. Ulus, “Tarihsel olarak oluşmuş, kararlı bir dil, toprak, iktisadi yaşam ve kendini kültür ortaklığında dile getiren ruhsal biçimlenme birliğidir!”

 

Burjuva ulusların iktisadi temelinin şekillenmesi esas olarak kendiliğinden bir süreçtir. Ama ulusların şekillenmesi kendiliğinden değildir.

 

Avrupa’da ilk başlarda, ulusal birliğin oluşmasını bilinçli olarak yöneten burjuvazidir.

 

Geniş köylü yığınlarını ve işçileri peşinden sürüklemeyi bildi. Çünkü feodalizme karşıydı.

 

Feodal düzen halkın pek büyük bir çoğunluğuna –köylüler, zanattaçı ve aydın küçük burjuvazi vb.– dayanılmaz hale geldiği için, hepsini seferber etmeyi bildi, onları yöneterek feodaliteyi tecrit etti ve yendi.

 

Yani burjuvazi devrimciydi!

 

Ama eski sınıf feodaller boş durmuyordu. Yeni ulusa savaş açtılar. Öyle ki düşman da olsa komşu feodal ülkelerle ittifak kurdular. (XVI. Louis ve Marie-Antoinette Prusya ve Avusturya feodalleriyle ittifak kurup devrimci Cumhuriyete komplolar kurmaya başladı.)

 

1792’de bestelenen “Marseillaise” hem içerdeki hain feodallere, hem de Prusya ve Avusturya feodallerine karşı olduğu için “ulusal bağımsızlık marşı” kabul edildi. (Bizim tarihimizde bir yerlere nasıl da benziyor değil mi!)

 

Ama burjuvazi ulusu ulusun çıkarları için değil, kendi çıkarları için yönetiyordu. Çünkü özünde sömürücü bir sınıftı. Kurduğu kapitalist sistem sömürü üzerine biçimlenmiş bir ekonomik sistemdi. Böylece burjuvazi ulusal birliği sağlayan güçken zamanla gericileşti. Sömürüsüne karşı çıkan ulusun diğer güçlenen ezilen sınıflarına karşı dişini göstermeye başladı.

 

Feodallerin kurduğu hain ittifaklar gibi ittifaklar kurdu.

 

Örnek mi?

 

Hadi yine bizden uzak olsun; Fransa’dan!

 

1871 Paris Komünü’nde ulusun en geniş parçası olan “ayaktakımı!”nın ayaklanmasını Fransız ulusunun baş düşmanı Bismarck’la kurduğu ittifakla ezmiştir!

 

Hele kapitalizm, emperyalist aşamaya geçtiğinde ihanet daha da derinleşti!

 

Üretici güçler gelişip halk ulusal gelirden daha fazla gelir isteyip örgütlendiği zaman Fransız burjuvazisi: “Halk Cephesi olacağına Hitler olsun!” sloganını attı. “1938’de Münih’te Nazilerle ittifak kurdu; savaş boyunca Fransız ekonomisini iflasa sürükleme pahasına alüminyum madenlerini Hitler’in emrine sundu, yurtseverleri kurşuna dizdi, halkı açlığa mahküm etti.”

 

*

 

Felsefenin Temel İlkeleri'ne savaştan sonra yapılan eklere göre Burjuvazinin yaptığı “ihanetler”in en önemlisi “dil” ve “kültür” alanında!

 

Kitap, “Amerikalı işgalcilerin daha kolay öğrenebilmesi için Fransızca, Bazal Fransızca’ya (robot Fransızca) indirgendi. Artık metinlerimizde Etats Unis (Birleşik Deletler) yazılmıyor USA yazılıyor! Amaç yalnızca Fransızcayı anlaşılmaz bir dil haline getirmek değildir; Fransızcayı silip süpürüyorlar. Dilde kölelik doğrudan doğruya kültürde köleliğe götürür.” diye yazıyor.

 

“Gerici burjuvazi, Fransızları, ülkelerinin mahvolmuş bir ülke olduğuna, ulusal tarih çağının tamamlanmış olduğuna, artık bağımsız bir Fransa umudunun kalmadığına inandırmaya yönelen kampanyaları desteklemektedirler!”

 

*

 

Peki burjuvazi, ulusal çıkarlara aykırı bunca işi halkın tepkisini çekmeden yapmayı nasıl başarıyor?

 

“Uydurduğu ideolojik yalanlarla!” diyor Politzer.

 

Ulusların köleleştirilmesini haklı göstermek için buna uygun bir ideolojiyi, “kozmopolitizm”i yaymaktadır!

 

(Sıkı durun; günümüz “enteller”ini anımsayın!)

 

Kozmopolitizm “dünya yurttaşı” anlamına gelen Yunanca bir sözcük.

 

Marx: “Kozmopolit sömürüyü evrensel kardeşlik diye adlandırmak ancak burjuvazinin beyninde doğabilecek bir düşüncedir” diyor.

 

“Enternasyonalizm”in bir karikatürü olan “kozmopolitizmin en önemli özelliği: Modern savaşların nedeninin ulusların mevcudiyeti olduğu yolundaki düzenbaz iddiadır.”

 

Burjuvazi en kestirme yoldan, emekçilere, ulusal yapının “gerici” ve “modası geçmiş” gösterilmesini amaçlamaktadır.

 

Böylece emekçilere, “Eğer barış istiyorlarsa kendi elleriyle ulus gerçeğini yok etmeleri ve yurtlarını yadsımaları gerektiğini” vaaz ediyorlar!

 

Her emekçiyi kendi ülkesinden koparıp, bir “dünya yurttaşı” haline getirmek istiyorlar. Bu maske altında, “kökünden kopmuş, tek biçime sokulmuş, yeri-yurdu, adı-sanı belirsiz, sapkın insan gölgeleri” olmuş çağdaş köleleri, “kabaca ve hayasızca, dünya çapında” rahatça sömürmek istiyorlar.

 

*

 

Bugün emperyalist ülkeler, köleleştirmek istedikleri uluslaşma yolundaki sömürge ve yarı sömürge ülkelere “kozmopolitizm”i (bizimkiler hala enternasyonalizm sanıyor!) öğütlüyorlar; “globalleşin!”diyorlar!

 

Kendi uluslarına ise tam tersi: Bir ulus olarak sıkı durun, diyorlar.!

 

*

 

George Politzer, Gestapocuların ağır işkenceleri ve saf değiştirip kendilerine katılmaları halinde tüm ailesinin kurtulacağı güvencelerine yalnızca tükürmekle değil 12 Eylül solcularının tüylerini diken diken edecek “ulusalcılık”la yanıt verdi: "Fransa uğruna ve Fransa topraklarında ölmenin" çok daha onurlu olduğunu haykırdı!

 

1942'de bu sözleri haykırdıktan bir kaç dakika sonra kurşuna dizilerek öldürüldü. Eşi Mae Politzer ise Nazi kamplarında işkencede yaşamını yitirdi.

 

Bizi hukuk öğreterek, demokratik kurumları oluşturarak, feodal toplumdan kalan kalıntıları temizleyerek, vatandaşları eğiterek sosyalizme, oradan bir tek dünya ulusuna ulaştıracak ulusal örgütlenmelere burjuvazinin artık sahip çık(a)mayacağını, görevin emekçi ve halka düştüğünü öğretti.

 

Gericiler ve emperyalizm emekçi halkların kişilik kazanmasını, ayakları yere basmasını istemediği için ulusa düşmandırlar. Oysa George Politzer'den de biliyoruz ki ulusal devletlere karşı çıkmak emperyalizmin karşısında daha birinci raunda başlamadan maçı kaybetmek demektir! Bu gerçeği anlamadan bir adım gidemeyeceğiz; halkla ilişki kuramayacağız; emekçileri çakalların yalan ve duygu sömürüsüyle kandırıp yönlendirmesi karşısında silahsız, aletsiz, “kokünden kopmuş” olarak dolaşıp duracağız.

 

Önemli not: Tırnak içindeki tüm alıntılar George Politzer'e aittir! (A.Y.)

 

 

Ahmet Yıldız

 

Editörün Notu: Ben dahil herkes suçlu: Türkiye’de siyaset yapma biçemi sol güçleri doğal olanın ötesinde ayrıştırıyor. Somut bir iş yaparken, düzgün bir çalışma içinde birleşenler, iş yüksek siyasete gelince, kıçı kırık kavramlar yüzünden kapışıyor. İnsanbu sayfalarında, zaten yayının kültür yayıncılığı niteliği gereği doğrudan günlük siyasete olabildiğince seyrek bulaşmak niyetindeydik. Medya eleştirisi, tıp eleştirisi, sanat ve edebiyat üstünden yapacaktık siyaseti. Ama, kendi ilkemizi daha baştan kendimiz çiğnedik. “Çözüm Süreci”yle ilgili iki yazıya yer vererek bir tartışma başlattık. Ona gelen tepki yazılarını da şimdi bir paket halinde topladık, bu dört yazıyı aynı anda yayımladık. Hiç siyasi yazı, yorum, haber çıkmayacak burada diye bir şey yok elbette. Ama ayrıştıran günlük politikayı daha çok başka yayın organlarına bırakmak dileğiyle.  K.A

 

 

Facebook
yorumlar ... ( 26 )
30-03-2013
31-03-2013 22:06 (1)
Sn. Ahmet Yıldız'a verilecek cevap kendi yazısının içinde: "Ulus tarihsel bir gerçektir. Bir sınıf önderliğinde (kapitalizmin şafağında burjuvazi tarafından) ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Sınıfsız toplumda da ortadan kaybolacaktır. Yani insanlığın tarihsel ilerlemesinde bugün konakladığımız zorunlu bir duraktır." Yani insanlığın tarihsel ilerlemesinde geçici bir durak olan ulusun Ulusculuk adına "kutsanması" Sol olamaz. Ulusculuğun aşılması gerekir. Orhan Ünalan
01-04-2013 11:52 (2)
Bana değil, -üstelik kocaman kapağını koymuş Kaan kitabın- George Politzer'e yanıt verseniz daha uygun olur: Ben bir kitabın bölümünü aktarıyorum ve de anımsatıyorum... (AY.)
07-04-2013 09:35 (3)
Sayın Ahmet Yıldız, Yazınız, akıl yürütmeniz, muhteşem ve öylesine doğru ki... Tertemiz bir dil, açık ve yalın -çünkü dil çok önemli, "lisan-ı beyan, aynen insan" - Politzer'i anımsatmanız da son derecede yerinde, anlayana elbet. Teşekkürler ediyorum, var olun. Sevil Onaran
08-04-2013 11:40 (4)
Bu kadar açık tümceleri anlamayanların diline bakınca; haklısınız... -Birgün ve Radikal okumadığım için temiz kaldım Sevil Hanım...- (A.Y)
08-04-2013 23:02 (5)
Hadi Radikal'i anladık, düzen gazetesi diyelim de, Birgün'le alıp veremediğiniz ne acaba? Eleştiri başka, okumadığı için "temiz" kalmak başka. Yazık, ülkenin böyle birbirinden nefret eden solcularına.
10-04-2013 10:58 (6)
2009 yılına kadar Birgün'ün sahibi olan Kavala'nın kim olduğuna bakın anlarsınız?(Durum ancak sazanlarca yıllar sonra anlaşılınca sessizce sahip değiştirdi...) Yıldırım Türker'in kim olduğuna TESEV faaliyet raporlarına bakınca anlarsınız... Bin tane örnek veririm... -Aslında insanbu'da bir yazıyı hak ediyor. Kaan'a duyuru...)SSK'yı kapatan yasanın çıktığı gün manşeti İstanbul'da denize giren hıristiyanlara saldırıydı! (Zavallı SSK haberi küçük bir başlıkta altlarda...)A.Y.
10-04-2013 16:55 (7)
Anlaşıldı, siz hiç Hayri Kozanoğlu, Ahmet Tonak, Melih Pekdemir, Meltem Gürle, Ümit Alan, Bülent Usta, Adnan Bostancıoğlu, Zahit Atam, Attila Aşut, Doğan Tılıç, Ertuğrul Mavioğlu, Selami İnce, Sabri Kuşkonmaz, Halil Turhanlı, Selçuk Candansayar, Refik Durbaş, Yankı Yazgan, Cüneyt Cebonayan ve diğer yazarları okumadan "temiz", daha doğrusu yoksul kalmayı başarabilen bir kişisiniz. Tebrikler, devam edin böyle. Bu hayat ve bu ufuksuzluk sizin.
10-04-2013 21:42 (8)
Ben her türlü yayını okuyorum. Desenize benim halim içler acısı. Nebil Yılmaz
11-04-2013 10:17 (9)
Amerikan Maliye Bakanlığının para verdiği TESEV kurucusu Kavala demek bu arkadaşlarımızı çok sevmiş... Acaba neden? (Soru sormayı ne zaman öğreneceğiz?)
12-04-2013 15:59 (10)
"Gericiler ve emperyalizm emekçi halkların kişilik kazanmasını, ayakları yere basmasını istemediği için ulusa düşmandırlar..." müthiş... ama solcuyum diyenler niçin düşman? anlamış değilim... "aynı kitapta sosyalist ulus" diye bir bölüm de var sanırım... unutulmasın ki akp de ulusa düşman... acaba neden? (zekiye apa)
12-04-2013 23:23 (11)
Marks'tan sonra 150 yıl, Politzer'den sonra 60 yıl geçti.İnsanlığın ruhu ve yüreğinin en sevgi-saygı değer bu adamların düşüncelerine-başlangıçlarına katkı yapmak yerine, dinsel metinler gibi sarılmak iyi de,"katkı"yapmak,hatta"burası da yanlış" demek neden entellik olsun? Her ulus bir diğer ulusa düşman değil mi?(Her kabile diğer kabileye.) Her din diğer dine düşman değil mi?Zaten bu yaklaşımlar Stalin'in ulus devletinin bir "Köleci Devlet"olsa da kutsanmasına yol açmadı mı? Gürsel Erkılınç
13-04-2013 09:19 (12)
Ne yazık ki kapitalizm ve emperyalizm, yöntemleriyle bile 160 yıldır daha değişmedi... Yukarıda Politzer'in söylediklerinin saptamalarının aynısını "enternasyonalizmin kozmopolitizmle yer değiştirmesini" ülkemizde bugün şayanı hayretle ve sağolsunlar Aydın Dğan'ın Radikal'i ve Kavala'nın Birgün'ü (bugün de eski Radikalcilerin bu gazeteyi doldurması bu kardeşliği kanıtlıyor) -baş babaları da Birikim/Helsinki Yurttaşlar Derneği- vasıtasıyla bire bir yaşıyoruz... Keşke yaşamasak da...(Canan Ar)
18-04-2013 11:42 (13)
Birgün yazarlarından Yankı Yazgan kitabında liberal olduğunu ilan etmişti. Liberalizm insanların eşitlik bağlamında kuracağı her türlü yapıya düşmandır. Doğumsal-özsel kimliklerin korunması (liberalizm bunu savunur)sosyalist gelişime de engel oluşturur. Ulus aşaması bu nedenle sosyalizmin önündeki en büyük engel olan doğumsal-etnik kimlikleri aşmanın en önemli aşamasıdır. Bu kimlikler aşılmadan sosyalizm olmaz. Bu nedenle sol gösterip liberal çakan gazeteler konusunda A.Y.'a katılıyorum. M İzmir
22-04-2013 12:17 (14)
Vatan elden giderken,aydın(!)olarak birlik olup çaresine bakacağınıza fikir tartışmalarıyla (Üstünlük sağlamak)vakit kaybettiriyor,vakit kaybediyor ve emperyalist güçlere yardımcı oluyorsunuz.Devam ediniz konuşamayacağınız günlere dek..
22-04-2013 12:18 (15)
Vuslat Doğan Sabancı'nın Radikal'inden bile atılmışları Birgün'e alarak kimlerle kucak kucağa olduklarını göstermekten korkmayanlar 70'li yıllarda toprağa düşmüş devrimcileri mezarlarında ters çeviriyorlar.. Bunun hesabı sorulur...
22-04-2013 12:23 (16)
Değerli yorumcular, yorum yapan birçok arkadaşımız adlarını soyadlarını mail adresi bölümüne yazıp, yorumlarının altına yazmaları gereken ad ve soyadı yazmıyorlar. Biz de acaba isimlerini gizlemek mi istiyorlar, düşüncesiyle onu mail adresi bölümünden alıp yazının altına koymuyoruz. GAYET BASİT: İsimlerini yazmak isteyenler yorumlarının altına yazacak. Mail adresi vermek isteyenler mail adresi bölümüne İSİM DEĞİL, MAİL ADRESİ YAZACAKLAR. Saygıyla. Kaan Arslanoğlu
30-04-2013 10:04 (17)
Bu tür konuları tartışırken bu tartışmaların tarihsel olarak "eurocentric" bir bağlamda yürütüldüğü unutuluyor. Bütün bunlar Avrupa'nın kadim ulusları için yazılmış ve geçerli iken (ki dünya nüfusunun küçük bir yüzdesini oluşturmalarına rağmen biz dünyayı Avrupa'dan ibaretmiş gibi algılıyoruz), Latin Amerika'da, Afrika'da hatta Orta-Doğu'da ULUS kavramı üzerinden tartışmak çok komiktir. Örneğin Venezuela ve Kolombiyalılara veya Ürdünlülere ve Katarlılara ayrı uluslar derseniz çok komik olur.
01-09-2013 18:04 (18)
Ulus'u etnisite olarak algılamak da çok komik olur! Ulus'da örneğin insanlar aynı soydan etnisiteden olabilirler ama başkalarıyla yaşamayı isterler. Örneğin kerkük türkleriyle değil de ülkelerindeki Kürtlerle yaşamak isterler filan... Zekiye
11-10-2013 22:41 (19)
TEK SÜPER GÜÇLÜ DÜNYA İÇİN ARKADAŞLAR NE DİYOR...TEK SÜPER GÜÇ DÖNEMİ BİTİYOR MU ? g. Sencer
10-02-2014 09:15 (20)
(sn. orhan ünalan için...) e güzel kardeşim, kendi yaptığınız alıntıyı okumaktan/anlamaktan; neyi 'kurtarmak' adına uzak duruyorsunuz ?... elbette ''ulusçuluğun aşılması gerekir'' ; ama ne zaman ? ; tam da yaptığınız alıntıda yazıldığı gibi; ''sınıfsız toplumda'' ... bilmem anlaşılıyor mu...?... nufer...
17-04-2014 23:39 (21)
Hiçbir solcunun karşı çıkamayacağı Politzeri işaret ederek anlatmanız çok yerinde olmuş.Onun gibi net ve yalın..!Çok teşekkürler Ahmet bey ..Zeynep Biçer
08-05-2014 10:31 (22)
Ayrıca politzer gereğinden fazlaca abartılıyor. hiç bir espirisi yok kaınmca çünkü analitik çözümlemeler yerine bilindik yaklaşımlar ve tekrarlar var..kafa çalıştırmaz ezber yapılması için okunabilir. sol içi tartışmalarda belki işe yarar diye.yoksa hiç bişeye yaramaz ilerletmez...
23-08-2014 13:36 (23)
Bölge ruhunu, zamanı, zemini, strateji saatini, anlamsal olarak vurduğu noktayı anlayamayan yazıların hiç kimseye yararı yok. Hedef emperyalizm, sömürü düzeni, kanlı kapitalin egemenliği... Bunu alt etmek de ancak sınıf bilinciyle olur: "çokluk", emek bilinciyle... Ö.S.
11-09-2014 15:42 (24)
Yazının içindeki cevaba akıllıca verilecek cevap yok. Tarihsel gerçeklik olarak Şehir devletleri ve imparatorluklar da orada duruyor. İnşallah anlarsınız. Ahmet
13-12-2014 16:46 (25)
Politzer'in kitabının ya tamamını ya da önemli bir kısmını okumuştum. Ama söyleyeceklerim onun üzerine değil. Sosyalizm konusunda beni en çok ümitsizliğe düşüren şey, Sovyetler B. çöktüğünde geride kalan enkaza bakınca sosyalizm namına pek bir şey görememek olmuştur. "Sosyalizmin koskoca merkezi"nden geriye kaç sosyalist kalmıştır? Demek ki S.S. C.B. içi boş, koskoca bir palavra imiş. Yaklaşık yetmiş yılda ne sosyalist bir kültür oluşturulabilmiş, ne de sosyalist bir bilinç. Hatta malum şimdlerde Rus milliyetçğiliği çok yaygın oralarda. Zaten, kapitalist dünya sosyalizme özellikle iki aracı kullanarak saldırmıştır: Dincilik ve milliyetçilik. Türkiye'de bazı YAYIMLANMADI Perinçek'i "solcu" zannede dursun, Perinçek gibiler açık ki Türkçü ve dolayısı ile de gerici bir zihniyet içinde solculuğun iğdiş edilmesine bilinçli katkılar vermişlerdir. Çok çok büyük ihtimal ile, ABD'nin güdümü altındaki devlet tarafından "bağımsızlık" ayağına seferber edilmişlerdir. Gerekirse devam ederim.
23-06-2015 08:47 (26)
10 numara 5 yıldız yazı. solculuğu yurtsuzluk olarak yutturmaya çalışan çakma solculara kapak olsun. kürtçülük yapanlara kapak olsun. solculara haksız bir şekilde ( çakma solcuların yüzünden ) vatan haini diyen çakma vatanseverlere ırkçılara kapak olsun. sağcı liboşlara , solcu liboşlara kapak olsun. tarihin en büyük ve gerçek devrimcilerinden mustafa kemal e düşmanlık yapan dinci , sağcı takımına ve çakma solculara , kürtçülere kapak olsun. not: yurtsever devrimci
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210315
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.