Üretme heveslisine mahsus notlar
“üretme ve bunu paylaşım” mevzuu…
İnsanın, sanatsal nitelik taşısın taşımasın, üretisi/yaratısı, her şeyden önce kendine hizmet eder; yanı sıra, halihazırda yakın ve uzağındaki insanlar için de yararı olabilir… Hele ki, tüm insanlığa ve tüm zamanlara hitap edecek bir olanak söz konusu olmuşsa, işte bu; muhteşem son… Aslında bir başka bakışla, muhteşem başlangıç…
Elbet bu üretimi paylaşma isteği taşınmayabilir.
Arkadaşı Brod, Kafka’nın isteğini yerine getirseydi, insanlık onun birçok ürününden mahrum kalacaktı. Paylaşmayı istememenin başlıca nedeni, kendi üretimini beğenmeme ya da etraftaki insanlara beğendirememe kaygısı olabilir. İz bırakmak istememe/unutulmak isteme ve elbet başka nedenler de bulunabilir…
Paylaşma kararının da birçok nedeni olabilir.
Başkalarının beğenip beğenmeyeceğini merak etmek, bu beğeniden beslenmek, motive olmak, başkalarına ulaşmak-dokunmak-ortaklık duygusu hissetmek, insanı/toplumu/dünyayı değiştirmek, tanınmak-ünlü olmak, para kazanmak, dünyada-evrende iz bırakmak/ölümsüzlük hissetmek…
Ne var ki, paylaşma ile birlikte, artık “başkası”nın cehennemine adım atmak da olanak dahilindedir… Bir yol ayrımı söz konusu olacaktır mutlaka… Olumsuz biçimde eleştirilmek/beğenilmemek/farkına varılmamak, ya dünyasını karartacaktır -hatta yaptığından vazgeçmesine neden olacaktır- ya da yılmadan devam edecektir. Devam kararı, bir hırsla, aşkla, aynı çizgide ya da eleştirileri dikkate alarak yeni biçimde üretmeye yol açabilir. Eleştirileri yerinde bularak dönüşüm yaşamak mümkün olabildiği gibi, yaptıklarının tekrar gözden geçirilmesine rağmen aynı çizginin devamı kararı, bazen kişinin daha da güçlenmesine, güveninin pekişmesine vesile olabilir… bazen de yadsınan kusurların artarak devamına, dolayısıyla üretinin kendini yok etmesine… Nice edebiyat şaheserlerinin yayıncılarından “beş para etmez” eleştirisi aldığı; okurun beğenmediği, çok satmayan birçok eserin ödüller aldığı; tersine, eleştirmenlerin göklere çıkardığı bazı eserlerin ise yitip gittiği… bilinen gerçekliklerdir.
Büyük resim böyleyken…
Yolun başındaki acemi üretici ne yapsın?
Öncelikle bu büyük resmi iyi bellesin…
Sonra kendi ürettiklerini başkalarınınki ile karşılaştırabilme cesareti göstersin ve onlar arasındaki yerini kestirmeye çalışsın… Bu sırada “kendine özgü olan yanlarının” ve “özgün sandığı sıradanlıklarının” ayırtına varsın… Bu gözden geçirmeler sırasında popülizmin ve egemen unsurların etkisinde kaybolmamaya/kendini yok etmemeye dikkat etsin… İçinde hala üretme ve bunu başkalarıyla paylaşma arzusu varsa… Çekinmeden arenaya dalsın…
Şimdi 2. kısım başlıyor… Beğeniler, redler, iltifatlar, ağır eleştiriler, aşağılamalar, bunların üst üste veya karışık biçimde gelmesi… tekrar tekrar durum değerlendirmesi… Bunların arasında ben neredeyim? Nerede bulunmak istiyorum, nereye varmak istiyorum? Neler yapabilirim? Egom ne vaziyette? İncindim mi, öyle ise, bu ne boyutta? Travmaya karşı dayanıklılığım nasıl? Eleştirilerde haklılık payı var mı? Bunlara uyarsam, beni ben yapan, üretimimi bana özgü hissettiren unsurlardan vazgeçmiş mi olurum? Kendime uygun bulduklarım neler, istediğim yolda gelişmeme katkısı olabilecekler hangileri? Değişimi denemeye değer mi?
Sırada 3. kısım… Tamam mı devam mı?
Devamsa… Yolunuz açık olsun, gidebildiğiniz yere kadar…
Mine Miskioğlu