Yaşar Kemal’in artıları eksileri... Biraz da nesnellik...

Açıklama: “Ölüm yazısı”na hiç niyetim yoktu. Ama baktım, birçok kesimden, ona karşı olması gereken kesimlerden de(!) sadece övgü yükseliyor, (neredeyse bir tek nesnel çözümlemeye rastlamadım), buna karşı sosyal medyada bazı kesimler herhangi bir çözümlemeye gitmeden ona doğrudan küfrediyor… Birkaç şey de ben karalayayım dedim. Okur yorumları dolayısıyla da buna teşvik edildik zaten. Usta’nın değişik dönemlerde 10 kadar romanını okumuş ve beş altı kez dost sohbetlerinde bulunmuş biri olarak bazı şeyler söylemek zorunlu hale geldi. Yaşar Kemal’e saygıyla…  

Olumlu: Yaşar Kemal’in dili zengin, anlatımı akıcıdır. Kırsal ağzı, Anadolu destan dilini çok iyi kullanır. Fethi Naci’ye göre Yaşar Kemal dili üst düzey bir roman dilidir. Yakın bir dostu olarak Fethi Naci, Kemal’in romanlarından birçoğunu çıkmadan okumuş ve düzeltileriyle de bu dile katkı sağlamıştır. Naci bundan kendine pay çıkarmıştır anlamında söylemiyorum. O dilin zenginliğini daima takdir etmiş ve övmüştür. Kurgusu, iç tutarlılığı çok iyidir. Buna kefil olmuştur. Bana göre de belli durum ve öyküleri anlatmada gayet yetkin bir dildir.

Olumsuz: Yaşar Kemal romanlarında bana ve konuştuğum kimi okurlara sıkıcı gelen tekrarlar vardır. Bunu bir sınıra kadar destansı anlatımla açıklayabilir, hoş görebiliriz. Yine de belli kelime, cümle ve bölümlerin sık tekrarlanması (daha çok doğa betimlemelerinde, insan ruh hallerinde) hoş gelmiyor.  

Olumlu: Kır insanının, Anadolu insanının, güzellikleriyle-çirkinlikleriyle, cesaret ve korkaklığıyla, isyan edici ve boyun eğici halleriyle karakterlerini, ruh hallerini anlatmada Yaşar Kemal büyük bir ustadır. İnce Memed ile haklı bir ün kazanmıştır. O yıllarda gerçekleştirdiği röportajları da başarılıdır.

Olumsuz: Yaşar Kemal’in sivrildiği yıllarda Türkiye halkının yüzde 25’i şehirlerde, yüzde 75’i köy ve kasabalarda yaşardı. Dolayısıyla o yıllar için Kemal’in roman karakterleri çoğunluğu oluşturan kitle içinden seçilmişti. Ama, 70’li yıllardan günümüze tablo tam tersine döndü; bununla kalmadı, kırsal kesimde yaşayanlar da şehirlilere benzedi. Yaşar Kemal şehirli insan karakterini anlatmayı yeğlemedi. Hatta şehir içindeki yarı köylüleri, varoşları da pek anlatmadı.

Olumlu: Yaşar Kemal’in kır tercihi “beceremeyeceği işe kalkışmamak” diye açıklanırsa olumlu sayılabilir kişilik açısından. Romancı olarak da kendini bir veya birkaç temayla sınırlayabilir yazar. Örneğin “tarihi roman” yazarıdır, “polisiye roman” yazarıdır, “işçi romanı” yazarıdır..  gibi. Bunda da bir olumsuzluk yok. Bilinçli tercihse ve bu böyle biliniyorsa.

Olumsuz: Kendini de öyle görüyordu işin fenası; onu sevip olumlu aktaranların büyük bölümü “büyük bir romancı” olarak, insanlığın tüm durumlarını, derin insan gerçeğini anlayıp anlatabilen bir yazar olarak tanıtıyorlar ki; bu doğru değildir. Yaşar Kemal yakın feodal dönemin, Türkiye içindeki feodal-yarı feodal kültür ve karakterin romancısıdır ki, bu kültür ve karakter baskın olmaktan daha 70’li yıllarda büyük ölçüde çıkmıştır. Yaşar Kemal karakterleri de zaten bu yıllarda ölmüştür. Bunu böyle düşünmeyenler Türkiye’ye ilişkin siyasi çözümlemelerini gözden geçirsinler o zaman. 

Olumlu: Yaşar Kemal, romanlarıyla zalimleri, baskıcıları, sınıfsal konumlarını da göstererek teşhir etmiş; buna karşı direnişin, adaletsiz ahlaka karşı adalet taşıyan güzel ahlakın nüvelerini göstermiştir. Romanlarıyla ezilenden yanadır ve boyun eğmemeyi bir ölçüde yüceltir Kemal.

Olumsuz: Kabaca 68 kuşağı ve 78 kuşağı hareketleri denen iki büyük dalga Yaşar Kemal’in bir romancı olarak genç olduğu dönemlerde altını üstüne getirdi Türkiye’nin. Büyük başkaldırılardı bunlar, o dönem tüm ülkeyi en uç hücrelerine dek etkilemişti, şimdi bile yansımaları sürmekte. Ardından ağır bir 80 Darbesi. Güzel insanların atlara binip gitme lüksünün bulunmadığı, on binlercesinin işkenceden geçirildiği, binlercesinin öldürüldüğü yıllar. Sonrasında büyük Kürt başkaldırısı. 40 binden fazla insanın ölümü. Yine solda yeniden toparlanma ve 90’lı yıllarda yeni bir sol atak. vb. Yaşar Kemal bunların hiçbirini anlatmadı. Eli kalem tutuyordu, yine romanlar yazdı, ama destanda ısrar etti, anlaşılmaz, her yöne çekilebilecek göndermeli metinlerle oyalandı. Bunlar çok da sattı, ama kof romanlardı. Şahsi fikrim: Böyle “büyük romancılık” olmaz.

Olumlu: Yaşar Kemal soldan sosyalizmden yana durdu yaşamı boyunca. Genel anlamda. Hümanistti. Yani insanların hangi gerekçeyle olursa olsun ezilmesi, zulüm görmesi, öldürülmesi içini acıtırdı. Bu hislerinde samimi olduğunu düşünüyorum. Kürt hareketine (PKK) sempatisi hiçbir zaman fanatik boyutta olmadı, eleştirelliğini yitirmedi. Ben öyle gördüm.  

Olumsuz: Ancak Yaşar Kemal’in solculuğu liberal bir solculuktu. Kişiliği de öyleydi. Onda emperyalizm diye bir kavram yok gibiydi. Kapitalizme karşı hiçbir zaman ciddi bir mücadele vermedi yapıtlarıyla, yazılarıyla, konuşmalarıyla. Zaten dostlarının (en azından dostmuş gibi göründüklerinin) büyük çoğunluğu kapitalizmin ideologları, medya ünlüleri, oligarşiye mensup şahsiyetlerdi. Yaşamının büyük bölümü yoksullara acıyan, ama onlar için edebiyatta veya siyaseten pek de bir şey yapmayan bir varlıklı gibi geçti.        

Sonuç: Yaşar Kemal iyi bir romancıdır, ama “büyük romancı” değildir. Bize (bana) yakın bir romancıdır, ama benim romancım değildir.

Kaan Arslanoğlu

Facebook
yorumlar ... ( 43 )
09-03-2015
09-03-2015 16:46 (1)
Yazardı...ama okumazdı! Deniz Savaş
09-03-2015 19:13 (2)
Doğru bakış açısı denilebilir. Herkesin övdüğü her hangi bir insan dahi olsa acaba demek gerekirdi ki siz bunu ifade ettiniz. Kutluyorum.HB.
09-03-2015 20:46 (3)
Kaan gayet açık, anlaşılır bir dille eleştirmişsin, olumlu olumsuz yönleriyle. Eline kalemine sağlık. Ali Rıza Üçer
09-03-2015 20:46 (4)
Bu dünya üzerinde eleştirilemeyecek kimse yaşamadı. Levent Toktay
09-03-2015 20:47 (5)
Yani bir Marquez değildi, diyorsunuz. mh
09-03-2015 21:25 (6)
samimi değerlendirmeniz için tşk sn KA.her yerde karşımıza çıkan "baba figürü ihtiyacı"nı sol/liberal-sol edebiyatçılar için karşılayan bir imge miydi acaba, kendisi istese de istemese de??? ve etraftan ona gösterilen "büyük romancı" tutumu, daha büyümesine de ket vurmuş olabilir mi ki?saygılar.dbo
10-03-2015 00:05 (7)
Marquez ne zaman işçilerin yanında toplumcu edebiyat yapmış. Levent Toktay
10-03-2015 00:05 (8)
Marquez? Büyük romancı? Hangi karakteriyle kendinizi özdeşleştirebildiniz? Köylü eşkiya destancısı işte... Komik olmayalım lütfen. Kentsoylu değildi adam. Ve eğitimli de değildi. Tilda Serrero olmayaydı vasat bi köy destanımsısı yazarı olarak unutulur giderdi. Proje adamıydı. Pamuk gibi. Tilda'nın projesi tuttu. Komplo teorisi derler sonra bu dediğime de. Ama boru gibi çıfıt dayanışması! Kaan Arslanoğlu bence olumsuzlukları yazarken kendine "ket vurmuş". Hürmetz. a.y.a. hiç de köpeksi ironi yapmadan, bodoslama girer mevzulara. Ortamlara akar şimdi. Yarına kim sağ, kim selamet?!
10-03-2015 07:01 (9)
ya arkadaş siz de hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz. marquez'in castro'yla o kadar fotoğrafı var. abd'ye girişi yıllarca engellendi. şöhret de olmuş ama solculuk yüzünden bedel de ödemiş, nitelikli yapıtları artık klasik olmuş bir aydın. niye hep bardağın boş tarafından bakıyorsunuz? peki marquez'den vazgeçtim. madem yazarlıkta kıstas işçilerin yanında toplumcu edebiyat yapmak olacak, o zaman bu işin pirine, gorki'ye bakalım. edebiyatta kıstasımız gorki olsun. öyle olsa bile kurtarmıyor ki. bakınız gorki hayatı boyunca işçi sınıfı yazarıydı ve kendini partiye adamış bir sosyalist gerçekçiydi. buna rağmen, bu yüce sıfatlara rağmen büyük ihtimalle stalin'in ajanları tarafından öldürüldü. vikipedyada gorki'yi stalin'in ajanlarının öldürmüş olabileceği yazıyor. hatta mahkeme kayıtlarında geçen ifade böyle. şimdi gorki hain mi? marquez liberal solcu mu? nedir olay? ölçüt ne? bu konularda bir türlü ölçüt, çerçeve, sınır belirleyemediğimiz için her şey birbirine karışıyor.
10-03-2015 07:02 (10)
Köy romanı alanında Kemal Tahir ya da Mahmut Makal'ın ne eksiği var Yaşar Kemal'den, hiçbir zaman anlayamamışımdır YK'in bu kadar şişirilmesini. Eline sağlık Kaan. Mİ
10-03-2015 09:13 (11)
Ben Marquez'e burun kıvırmadım. Ama Marquez Hagi'yse Yaşar Kemal Emre Belözoğlu bile olmaz. Kastetmek istediğim buydu. Kemal Tahir'i ise bilerek gündeme getirmedim. Stilleri çok farklıydı. Şişirilme meselesine aynen katılıyorum. Numara Tilda'da demem ondandı. Sabah hürmetzi. a.y.a.
10-03-2015 10:30 (12)
Tolstoy supermanse, dostoyevski spiderman, Marquez captain america, Yaşar Kemal Conandır.
10-03-2015 10:31 (13)
Bizim kuşağımızda faşisti olsun solcusu olsun üniversitenin kapısının önünden geçmiş olup YK okumamış olan çok azdır. Ben bugün YK cenazesindeki gençlerin yüzde birinin tek bir YK kitabı okuduğuna inanmam (bazılarının kütüphanesinde birkaç kitabı olabilir). Belki de artık bizim çağımızın kapandığını kabul etmeliyiz. 21. yüzyılın Yeni Cesur Dünya'sını tanıma kılavuzu olarak önereceğim birkaç film: Ahlaksız Teklif, Azınlık Raporu, Truman Show. AA.
10-03-2015 11:51 (14)
Bence de; bizim çağımız kapanmıştır; "biz", 19.yy sosyalizmi ile büyümüş olanlar yaşlılıktan ya da göçüp gittiğimizde. her şey daha iyi olmayacak; kötü de olabilir; ama yine de "gelişmenin önündeki ciddi bir engel" önemsizleşecek.. ogürsel
10-03-2015 13:09 (15)
Sayın Kaan Arslanoğlu: Ben bu solcu soğukluğunu anlamıyorum. Nesnel değerlendirme gibi görünse de aslında biraz zorlama bir yazı olmuş. Herkes övmüş ben de biraz negatif düşüncelerimi söyleyeyim tarzında. Yine de soğuk solcu zihniyetini anlamak açısından önemli bir yazı oldu benim için. Demek istediğim şu: Yaşar Kemal sizin romancınız olmayabilir amenna ama "büyük" bir romancıdır. Gözleriniz gerçeği ararken sadece aklınızla değil, biraz da kalbinizle ile de bakınız. Sadece Deniz Küstü ve Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca bile yeter onun "büyük" bir yazar olduğunu anlamaya. Saygılarımla. Mehmet Çelik
10-03-2015 14:42 (16)
Ne Kaan Arslanoğlu öyle diyor diye ne de Tilda Kemal başka dillere çevirdi diye Yaşar Kemal'in değeri azalmaz. Dostoyevski'nin de abartıldığını söyleyenler var. Örneğin Nabokov... Edebiyat terazisi yok. Eleştirilemeyecek yazar da yok. İnsan överken akıllı eleştirirken aptaldır. Goethe Kleist'ı beğenmedi diye Kleist okumayalım mı?
10-03-2015 14:47 (17)
Her yoruma cevap versem ister istemez bilmiş durumuna düşerim. Ama 16 numarayı cevaplamadan olmaz. Kim burada herhangi bir yazarı okumayın diyor? Demek ki bu arkadaş ne okusa aslında kendi kafasındaki kalıpları okuyor. Okurların çoğu böyle, insan BU. Ha, böyle okuyacaksanız okumayın gerçekten, vakit kaybı. Mı acaba, yoksa fantezi zenginliği mi? Şu bir buçuk sayfalık eleştiriden bu anlamı çıkaran okurlar varsa böyle hayal gücüne şapka çıkarılır. Onlar bir romandan kim bilir ne şaheser hayal ürünleri çıkarır :)) Onlar ne okusalar başyapıttır zaten. :)) K.A.
10-03-2015 14:50 (18)
Kaan Arslanoğlu'nun Yaşar Kemal'in romancılığına bakışındaki bütünsellik ve nesnellik ortadadır.O nedenle de,Mehmet Çelik arkadaşın,bu saptamalar için "Herkes övmüş ben de biraz negatif düşüncelerimi söyleyeyim tarzında."olmuş demesini yadırgadığımı söyleyeceğim.Durum böyleyse,siz de karşı-argümanlarınızı söyleyin.Gene,Çelik,Arslanoğlu'nun yazısı için"soğuk solcu zihniyeti"demiş ki,o zihniyette baskın/egemen olan anlayış;indirgemecilik ve özcülüktür.Dolayısıyla da söz konusu zihniyet,tekçilikle/dogmatistlikle mâluldür.Karşıtlıkların,çelişkilerin diyalojik bağlantılarını yoksayan ve/veyâ örten içeriklerle yüklüdür."Ya tamcı,ya hiççi"öbekleşmelerinden birine sımsıkı abanırken,öbürünü habire dinamitler.Arslanoğlu'nun tutumunda ise,bunların tam tersine,bütün cephelerden birlikte bakma prensibinin somut bir yansımasını görüyoruz.Yaşar Kemal'e değgin en nesnel/yansız yaklaşımlardan biridir ve özellikle önemsenmelidir.-Bünyamin Durali
10-03-2015 15:56 (19)
Yaman bir Yaşar Kemal neşteri…Kimi mecralarda öyle acayip YK yorumları lütfediliyor ve ’’bizimle kafa mı buluyorsunuz’’ derken,zamanlaması da yerinde derli toplu bir çözümleme…Hep beraber neşter vurmaya devam...Emeğinize sağlık.Selamlar.Caner
10-03-2015 17:15 (20)
Peki o halde, Yaşar Kemal'in dünya ölçeğinde eşdeğeri/benzeri edebiyatçı kimdir? kimle kıyaslanabilir? Yapıtları hakkında, basıldığı dillerde yapılan eleştirileri bilen-okuyan var mı? Dışarıdan bakınca nasıl görünüyordu acaba kendisi? mh
10-03-2015 18:18 (21)
Kemal's first and best-known novel, Memed my Hawk, was set on the Chukurova plain, Kemal's world of drama and tales, which has been compared to William Faulkner's Yoknapatawpha County and Gabriel García Márquez's Macondo. However, Kemal can also be linked to the tradition of social realism and its great practitioners, such as Honoré de Balzac, Stendhal, Maxim Gorky, and Mikhail Sholokhov. "Traditionally and temperamentally," Kemal has said, "I feel drawn to the art of Homer and Cervantes.- Petri Liukkonen
10-03-2015 18:33 (22)
Güldüm. Ben cevabı söyliym. Trubadurlar var onun kıyaslanılabileceği. Faulkner'i okumamışlar zaar. a.y.a.
10-03-2015 21:39 (23)
Kemal is a storyteller in the oldest tradition, that of Homer, spokesman for a people who had no other voice Elia KazanM
10-03-2015 21:39 (24)
"They Burn the Thistles is an epic story of a bitter war during the 1920's between the poor Turkish peasants of the Taurus Mountains of Anatolia and the greedy Aghas who covet their land. When the novel appeared in England a few years ago, British critics said that Yashar Kemal had a feeling for the soil in literature that recalled Thomas Hardy and Ignazio Silone" – The New York Times
10-03-2015 21:39 (25)
Bi de... Arkadaş Tilda Kemal buyurmuş. Cıks! Tilda Gökçeli olcak o. Totodan ad uydurmayalım. a.y.a.
10-03-2015 22:30 (26)
Ben de güldüm. Çevirilerde Thilda Kemal adını kullanıyordu. Aynı mantıkla Aziz Nesin yerine Mehmet Nusret Nesin, Yahya Kemal Beyatlı yerine Ahmed Agah, Cemal Süreya yerine Cemalettin Seber, Orhan Kemal yerine Mehmet Raşit Öğütçü, Ahmed Arif yerine Ahmed Önal denmelidir.
11-03-2015 00:08 (27)
23 beni doğrular. 24'e sormak lazım. Jude the obscure'u okudun mu? Soil in literature ile ne alakası var? Bana da bi anlat. Yeats'i gerçekçi yapan kafa için normal tabii. 26'ya... Tilda Serrero çevirmeni ve marketing uzmanıdır. Thilda olması da bunun bi parçasıdır (aradaki h'ye dikkat). Bende Gökçeli olanı var. Sana gönderiym mi guzucum? Çevirmen mahlas almaz. Adetten değildir. Ha kendisi zaten mahlaslı piyasaya çıkmış olaydı o dediğine yine de hak verirdim. Misal, Komet çeviri yapaydı yine Komet diye basılabilirdi. Sen öyle iman ediyosun diye kendinin KKK olmasından gururlanan derinlik algısı bozuğu ben "büyük" kabul etmem. Karnım tok. Gece mucukusu a.y.a.dan. Hadi başka kapıya.
11-03-2015 00:38 (28)
http://www.amazon.com/The-Sea-Crossed-Fisherman-Yashar-Kemal/dp/0807611220 hatta http://www.amazon.com/s/ref=ntt_athr_dp_sr_2?_encoding=UTF8&field-author=Thilda%20Kemal&search-alias=books&sort=relevancerank. Niye böyle yapmış amazon. Mucukslara, hürmetzlere kulak asmadan mahlaslı yazmış ismi. Cık, olmamış. Haydi bakalım. Kapı kapı dolaş dur gece vakti. Hem de tok karınla.
11-03-2015 00:38 (29)
Kadının asıl adı Mathilda imiş, niye Thilda yazamasın? Dil ve çeviri ustası olduğu da kayıtlarda. Kocasının soyadı herkes tarafından Kemal olarak biliniyorken de niye kendisi de kullanamasın?
11-03-2015 08:08 (30)
12'ye... Conan benim. Baltalı İlah Zagor da A.Y.Ü. Ormanın 10 kaplan gücündeki efendisi Fantom (sen Kızılmaske de istersen) Kaan Arslanoğlu olabilir. Mutluhan Abi bu tarihöncesi olaylarla epey ilgili. O yüzden Martin Mystere de o olur kanaatimce (sen onu da Atlantis diye bil). Benden Cava da olur bu arada. HMRRHGH! RHHHGGM! Yannııız... Site sakini değiller ama, Orhan Pamuk da, Yaşar Kemal de Captain America'yı iyi temsil edebilirdi. Hatta birisi Colonel America bile olurdu. Benden aldığını bana satmaya kalkışma bundan sonra, emi?! Heh, afferim. Uslu çocuk ol! Adını da bahşediver. Konan Simmeryalı hürmetz
11-03-2015 08:08 (31)
YK, 50 yıllık aşkın üstüne, 1 yıl sonra evlenmiş, yine iyi eğitimli, iyi İngilizce ve Fransızca bilen, üniversite ve yabancı şirketlerde önemli görevlerde bulunan biriyle. http://www.internethaber.com/yasar-kemal-hayatinin-aski-tilda-kemal-kimdir-769337h.htm
11-03-2015 08:09 (32)
A benim Yalçın Küçük okumamış akıl fakiri kontrpuanım. Dil bilgin kıt. Onu anladık. Bari Yalçın Küçük okuyaydın da azıcık bu isimlerin nereden geldiğini öğreneydin. Kadının asıl adı Mathilda değildi. Öyle yazılamazdı. Türk vatandaşıydı çünkü. Yosi Yusuf'un adı nasıl yazılıyo? Aynı kural işler! Evlenerek T.C. vatandaşı olmadı ki. Şimeon'lar Sh ile mi yazılıyo türkçede? A transliterasyondan bihaber KKK amigom. Kocasının soyadı herkes tarafından Kemal diye bilinmiyordu. Kocası bu takma ismi almıştı. A benim bulguru fazla kaçırmış antim. İsmail Cem'in soyadı Cem miydi? İpekçi'ydi. A gınalı guzuuum. Senin karnın bulgura doyamamış. Ben bu saatte ne diye kapı kapı dolanayım?! Hala benden aldığını bana satma derdindesin. Bana sökmez bu nümerolar a canımındışı. Dil ustası derken neyi kastettindi? Amazon'dan kanıta gerek yok. Yine beni doğruluyosun. Marketing işte! Ben sana Gökçeli'li var diyorum. Adını bahşetsen göndereyim hemen. Mucukusu hususi hakettin. Al sana hususi: MUCUKUS. a.y.a.
11-03-2015 09:45 (33)
Bilginin fazlası her zaman iyi olmuyor, kibirle birleşince mantıklı olmaya engel olabiliyor. İsmail Cem nereden çıktı, soyadı İpekçi'ydi, konuyla ilgisi nedir? İsmail Cem olarak biliniyorsa, İsmail Cem'dir. Cemal Süreya da çevirmendir aynı zamanda. Nazım Hikmet'in Ran soyadını kullanmaması, Oktay Rifat'ın Horozcu soyadını kullanmaması size ne anlatıyor, marketing mi? Hiçbir şey anlatmıyor bana. Onları o isimle biliyoruz, bitti. Herşeyi biliyor görünme hırsı, her gördüğünden anlam çıkarma isteği, insanları ne tuhaf bir şeye dönüştürüyor...
11-03-2015 09:51 (34)
Yalçın Küçük'ün komplo teorilerine cidden inanmaya başladım. Karşımızda her alanda bir şebeke var ki, yaşamı felç ediyor. aya'nın kastı budur sayın 33 ve bu çok ciddi bir konudur. Ben bunu Yalçın Küçük'ü yere göğe koyamayanların bile Yaşar Kemal'e övgüler düzmesinden sonra daha iyi anladım. Bunları burada tek tek açıklayamayız sayın 33, herkes kendi araştırsın. Kaan A.
11-03-2015 10:36 (35)
Sayın 33? Valla ben saymıyorum. Çünkü okuduğunu anlamama derdinden muzdarip kendisi. Gördüğümden anlam çıkarma isteği, herşeyi biliyor görünme hırsı, falan ve dahi filan... A guzum, sen ve şurekan bulaşmadan evvel ben ne yazmışım? Oku. Sonra yorum yaz. Oku. İkra! İsmail Cem'i de neye örnek verdiğimi, kimin yumurtasına karşı ortaya çıkarttığımı bi gör. Ama pardon. Unuttum. Disleksin vardı di mi senin. Tüh! BI deee... Bana dolaylı dokunma hevesin devam etmesin. Hususi değil dolaylı mucukus göndermek zorunda kalırım sonra. KKK'nla mutluluklar dilerim sana. Diğer sayın site okurları, lütfen marketing nedir bi bahıvirin, olma mı?! a.y.a.
12-03-2015 09:51 (36)
Yalçın Küçük Oda TV'de Yaşar Kemal'i yazmış: Yanlış-doğru cetveli.. : . http://www.odatv.com/n.php
12-03-2015 15:51 (37)
Bize "clint bey" rumuzuyla iki adet yorum gönderip bizi önemsemediğini tacizkar ve hakaretamiz bir üslupla beyan eden zatı muhterem bu önemsememe tavrını şayet terbiyeli bir dille sürdürmek istiyorsa, yorum kurallarımız gereği gerçek ad ve gerçek mail adresini belirtmek zorunda. Aksi halde müessesemizde sansür vardır. Müdüriyet
12-03-2015 22:46 (38)
Sevgili Kerem Cankoçak bu yazımızla Yalçın Küçük'ün yazısını birlikte koyduğumuz face gönderimizi paylaşmış. Orada benim yazıya katılmadığını söylemiş. Katılmıyorsan niye paylaşıyorsun :)) Olabilir, bir de Yalçın Küçük ile ilgili soru sormuş. Cevap vereyim dedim ama, henüz bizi arkadaşlığa kabul etmediği için veremedim, görüşünü beğenmekten başka çare bulamadım, tuhaf oldu :)) Sevgili Zafer Köse ise, okurumdur, kendisi de yazardır. Yaşar Kemal'i anlamaya okumaya benim ve Yalçın Küçük'ün muktedir olmadığını söylemiş. Zeka sorunundan değil, kötü kalplilikten... Yani oligarşinin unsurlarıyla yakınlaşmamayı prensip edinen bizim gibiler sanırım özellikle bu nedenle kötü kalpli oluyorlar, ötekilerse iyiler. Her neyse, aynı şeyler dört yıl önce Attila İlhan'ın eleştirmeye kalktığımda da başıma gelmişti. Demek ki bazı çevrelerin kutsallarını dokunmayacaksın. Küfür etmedik ki, fikir beyan ediyor, artısı ve eksisi ile değerlendiriyoruz. Eleştiri ne için var dostlar, yazık :(( Kaan A.
13-03-2015 07:57 (39)
Yalçın Küçük'ün yazısını iğrenç buldum, yok Moda'nın kızları, "Gülçin mi şöyledir", bilmemne. Dedikodu, ispatı olamayacak atıp tutmalar. "Balık tutarlardı ben tutamadım vaktim olmadı" türü pespaye şeyler. Diline zaten kılım... Türkiye'de aydın denince bu adam kaldıysa, bu da bir göstergedir
13-03-2015 07:57 (40)
Sayın Arslanoğlu, bence hatalarınız makul ve ahlaklı her insanın yapması bekleneceği üzere eleştirilerinizde olumlu ve olumsuz tarafları hassasiyetle ele almak, ad hominem yapmamak (a.h. almak desek mi buna?) ve kategorik kuaforik zırvalarla beyin iğfali için kemer çözmeye yeltenmemektir. Maalesef karşınızda size cevap yetiştirmek için yırtınan zerzevatın imandan (David Bowie'ninki olmayan) başka dayanağı olmadığı, kendileri akıl sahiplerinden sayılamayacağı, farik-mümeyyiz bulunamayacakları, 25 milyon fenerbaazeli, 25 milyon alevi, 25 milyon kürt sallamasyonları ve türevleriyle oyalanabildikleri ve benzeri hakikat birlikte dikkate alındığında insanın BU ve yalnızca BU olduğu gerçeği GABBAK gibi ortaya çıkıyor. Amigolara karşı kontramigoluk değil mücadele yöntemi elbette. Ama ben de normal bi ademken köyümü çeliğin sırrı için yokeden yılansoyundan intikam almak için barbar olmuş bi kardeşinizim. Öğrendim ki, bazı stillere karşı immün değiller. Stunning effect oluyo. Siz devam edin. AYA
14-03-2015 08:28 (41)
Sayın Arslanoğlu, Ali Mert'in ilerihaber'de çıkan "Eleştirisavar" başlıklı yazısının odak noktası HDP değil ki. Adam kendi argümanını savunmak için güncel örnek vermiş. Size saygı duyuyorum ama niye sadece oraya takıldınız? Yazıda başka önemli polemikler de var. Bakınız, geçen gün sol'da Nevzat Evrim Önal imzalı bir yazı çıktı. "Feminizmin liberalizmin en sinsi varyantı" olduğunu söylüyordu sol yazarı. Ali Mert de oradan epey yüklenmiş. Siz ne diyorsunuz bu tartışmalar hakkında? Polemiğe giren sol ve ilerihaber yazarlarını takip ediyor musunuz?
14-03-2015 08:36 (42)
Nasıl takılmayayım sayın 41, Kürt meselesi solun en önemli kırılma noktası, en önemli ayrışma noktası. Orada o örneği vermekle beni bitirmiş., nasıl takılmayayım. Şimdi feminizm eleştirisinin eleştirisinde Ali haklı olabilir, ama daha önce de belirtmiştim, İleri Heber yazarları arasında siyasi-ideolojik açıdan derin uçurumlar var. Bu kötü bir şey değil tek başına, farklı görüşler aynı yayın organında yazabilmeli, ama birbirleriyle tartışarak. Eğer Ali'nin yazısı bu tartışma için de bir kapı aralayacaksa önemlidir. Sol ve İleri Haber yazarları aralarında polemiğe girmeliler, İleri Haber yazarları da kendi aralarında polemiğe girmeliler. Netleşme ve ilerleme ancak böyle sağlanır, fikir ayrılıklarını kapayıp yok sayarak değil. Bu ikincisi çok samimiyetsiz bir hava doğuruyor. Saygılar. Kaan Ars.
31-08-2015 09:39 (43)
Vozdemiroglu bu hafta derbeder sözcüğünün trubadur'dan türediğini iddia etmiş. Voz muydu? Galiba oydu. Kafam iyiydi okurken. Bu haftaki Uykusuz işte. Neyse. Yanlış etimolojik açıklama o. Der be der... Kapı kapı dolaşan, evsiz, yurtsuz anlamında farsça bi kökeni var. Ha ben bunu niye mi buraya yazdım? 22 nümerolu yorumuma bakınca anlarsınız. Unutiym diye etanol önerdiler. Cıksss. Çıkmıyo yine. arif yavuz aksoy hürmetsss
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210895
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.