Bugüne kadar onlarca yazımda edebiyat piyasasının-piyasa edebiyatının çirkefliğinden söz ettim. Bu yazılar nedeniyle okurlardan ve çeşitli yazarlardan yüzlerce mesaj, mail ya da yorum gelmiştir. Destekleyen, taparcasına destekleyen, olumlu ya da olumsuz eleştiren, bir kısım iddialarımı abartılı bulan, hakaret/küfür eden… Ama bir tanesi bile bu konuda ortaya konulan olguları yalanlamadı. Babanın oğluna (1), abinin kardeşe ödül vermesi (2)… Bir yazarın kendi kendisine ödül vermesi (3)… Türkiye’nin en büyük birkaç ödülünden birisinin 14 yıl boyunca 12 kez aynı yayınevinden çıkan kitaplara verilmesi (4)… Bu ödülün jürisindeki 5 kişinin 4 ünün, ödül alan yayınevinin yazarları olması (5)…
Aynı yıl ödül alan yazarın, bir diğer yarışmada jüri olup kendisine ödül veren jüri üyesine ödül vermesi (6)… Bir kişinin bir yılda tam 16 yarışmada jüri üyesi olması (7)…
Yıllarca jüri üyeliği yapmış yazarların, kendilerine gelen dosyaları okumadıklarına dair itiraflar (8)…
Okunmayan ve asla okunma olasılığı olmayan dosyalar… Bir yarışmada jürilerin tek tek ismini vererek bu kitapları okumadıklarını, 13 bin 400 sayfayı 75 günde okumadıklarını günlük gazetede, aylık bir dergide, internet sayfasında açık açık yazdım (9).
Ve daha onca şey… Bunların bir tanesi bile yalanlanmadı. Yüzlerce mesaj ve geri bildirimlerden, küfür ve hakaret içerenler de dahil bir tanesinde bile bunların birinin yanlış olduğu söylenmedi. Bir teki bile yalanlanmadı.
Yazıları sansür ettiler, yazdığım gazetelerden attılar, arşivdeki yazılarımı kaldırdılar, yayınların editörlerini arayıp şikayet ettiler. Nüfuzlarını kullanarak yazacağım yayınlarda yazmamı engellediler. Son derece düzeysiz küfürler edildi. Herşeyi her şeyi yaptılar. Ancak sadece bir tek şeyi yapmadılar; bir tek şey… Bunların hiçbirini yalanlamadılar. Bir kez bile “bu yazılanlar yanlıştır, doğrusu da şudur” diye bir yanıt almadım. Bir kez bile olmadı. Utangaç bir yanlışlama, yarım bir yalanlama bile gelmedi. En fazla şöyle bir yanıt geldi “bu yazılanlar doğru olsa da…”
Bunlar yazdıklarım, yazabildiklerimdi. Kanıtlayamayacağım şeyleri hiçbir zaman yazmadım. Doğru olduğunu bildiğim, bir çok kişinin bildiği ancak apaçık somut kanıtı olmadığı için yazamadıklarım çok daha fazlaydı.
Sevgilisine ödül veren-verdiren şairler…
Ödül verme vaadiyle önüne gelen kadına yatma teklif eden jüri üyeleri…
Yarışmaya katılmadığı halde ödül vermek için yazarı telefonla arayan ve yarışmaya katılmaya zorlayan jüri…
“Sen X yarışmasında bana ödül ver, ben de Y yarışmasında sana ödül vereyim” şeklindeki “adil” ödül antlaşmaları…
İlan metni, seçici kurul ve yarışma şartnamesi vs hiçbir şey ortada yokken bir anda belediye tarafından ödül verilen “duayen” şairler…
Yatmadığı kadının kitabını yazmayan eleştirmenler…
Yattığı erkekleri köşe yazarı yapan “duayen” köşe yazarları… Daha neler neler…
Şimdi gidip bu pis işlerin en tepesindeki leş bekçilerine tek tek sorsanız, hepsi yolsuzluğa, hırsızlığa karşıdır! Edebiyat baronlarının hepsi çok demokrattır! Piyasa edebiyatının mafya babalarının hepsi adaletten ve insan haklarından yanadır! Hepsi hak ve hukuktan söz eder! İhale yolsuzluğundan söz etseniz sizi onaylarlar. Adam kayırmacılıktan ve liyakatsizlikten hepsi pek şikayetçidir!
Ey okur, Türkiye’de kirli olan şey sadece siyaset midir?
Her kim ve nerede isen son soru da sana ey okur:
Sen bu pisliğin neresindesin?
İçinde mi?
Karşısında mı?
Kenarında mı?
Bu pisliğin neresindesin?
Taylan Kara
DİPNOTLAR
1. http://www.sanathaber.net/haber.asp?HaberID=1143&KategoriAdi=Kultur-Edebiyat
2. http://haber.sol.org.tr/kultur-sanat-medya/m-c-anday-siir-odulu-behramin-haberi-16552
3. http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1672
5. http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1678
6. http://www.aydinlikgazete.com/kultursanat/2014-edebiyati-aydinlik-midir-h60152.html
7. http://bilimvegelecek.com.tr/edebiyatin-iktidarinda-kimler-vardir/
8. http://www.gunzileli.com/2014/06/30/taylan-karaturkiyede-edebiyat-odulleri-nasil-verilir/
9. Orhan Kemal Roman Ödülü Nasıl Verilmemelidir? http://www.insancil.com/kusatmaya-karsi-25-yil-insancil-25-yasinda-kasim-2014-sayisi/