En son o dokunmuştu

BARDAK

En son o dokunmuştu. O; kadın. Onun kadını. Ölümünden sonra ona kalan tek şey bu eski bardaktı. Acıyla hatırlıyordu. Parmak izleri bardağın üstündeydi hâlâ ve dudağının değdiği yer, işte tam orası yüzeyde şeffaf bir denizanası varmış gibi parlıyordu. Camı havaya kaldırıp ışığa tuttuğunda çizgiler daha net seçiliyordu. “Tam istediğim gibi” diye düşündü. İnce uzun bir yol, içinde zamanın yarım bıraktığı bir helezon. Çizgilere bir anlam yüklemeyi gereksiz buldu bir an. Bardağı masaya koyar gibi yaptı, sonra bu zayıf hareketi tamamlamadan, yeniden, bu sefer şekilsiz bir hızla tekrar yukarı tuttu. Gözleri parlamıştı. Bir hazine bulmuş edasıyla gülümsedi. Camdaki izlerdeydi aklı. “Dudaklarının şekli ne güzel, sevgilim” diye mırıldandı. Tanrım! Çıldırabilirdi! Nasıl unutabilirdi ki onu. Bardağı öpse, onu görenler ne düşünürdü? İçi hoş olmuştu. Gerçek bir öpücükle karşılaştırılabilir miydi bu uyumsuz buluşma? Ne hissedecekti kim bilir. Yutkundu. Hafif bir titreme gelip geçti. Karar vermişti. Bardağı tüm gücüyle duvara fırlattı. Böylece kadının parmak izleri ve dudağındaki gülümseme tüm eve yayılmıştı. Artık rahatça uyuyabilirdi.

Kadir Aydemir

 

27-12-2013
Facebook
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210535
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.