Yorum
İlgili Haber

'Bir eleştiriyi okumak için önce eleştirilen eserin kendisini okumak şart mıdır?' Ya ilkokul mezunuysam ve narratology bilmiyorsam amaaaaa. Çok eğlenceli bir yer olmuş burası gerçekten. Küçücük yalçınların peşinden giden koca koca adamlar...Hasta muayene ederken hastaya ihtiyaç duyuyor musunuz? Gerek yok bence de. Bu arada o ilkokul mezunları 31 i biliyor mu, şu brendi markası, beyaz olmayan türklerin kullandığı var ya. Insan bu işte...insanbu. Kanıt arayanlara...S.İ.
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Allahım, bugünleri de görebilecek miydim? İnsanbu beni şaşırtıyosun ve şımartıyosun. Ne kutlu bi gündür ki özgün ergen ve mehmet harma bile benle aynı fikirde! Bu sefer de olmayaydı ben alacaktım gaz tenekesini elime asıl! a.y.a. tam gazsss
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Çok yaygın bu insanoğlunda olumsuz eleştirdiği duruma sıklıkla düşmek onu yapmak. Hangi renkten hangi milletten insana ait bu acaba ?'Beyaz türk'birine hakaret ve küfür sözcüğü kullanmadan rencide etmek aşağılamak için seçilen sözcüklerden biri. Şu solcu geçinen memleketimiz insanımsılarının da :) yöntemi ve dili. Gerçekten bırakalım bu sözçükleri tarifleri naçizane önerim. Takılıcak bir beyaz sarı kırmızı siyah türk kalmıştı zaten! Ayrıca ülke sorunları ya bunlar çok önemli de diğerleri yapay sorunlar mı sorun değil mi neye göre kime göre belirleniyor? Asıl sorun yaşadığımız emek sömürüsü adaletsizlik diğerleri de tuzu biberi önemsenmeyecek şeyler mi? Gül.T
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

+,şebeke veyahut körebe bilmem ne derseniz deyin ciddi bir sorun iğrenç ve örgütlü bir sistemin olduğu anlaşılıyor... Nesnel olan bu eleştiri ve burada ki yorumlar niye, nasıl sığdır? Ortada olan bir şeyi bir kişi ortaya dökmüş ya da binlerce kişi demiş ne fark ediyor Edebi eser nasıl yorumlasın eleştirilsin dili sıkıntılı tekniği sıkıntılı vs. denmiş zaten. Örneğin romanda yazarın profesör kimliğini dâhil edip etmemesi eleştirilmiyor. Bu kimliğin yersiz ve gereksiz dahil edilmesi sıkıntılı. Yoksa yazar kimliğini bilgisini istediği kadar gözümüze sokabilir gizlemeye çalıştığı ego tatminini roman vasıtasıyla yaşayabilir. Zaten itici olan bir şey de şu ki gündelik hayatımızda, romanlarda bu bildiğini gösterme çabası ile kelimeleri ve kavramları yersiz ve fazlaca kullanma zaten normalmiş gibi görülüyor.’ Narratology’ bunu gerektiriyor sanırım. Eleştirdiğimiz duruma konuma kendimiz gelebiliyoruz. Tek bir paragrafla eleştiri yapıyoruz.+
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

İnsan bazen çelişiyor görüşleriyle.Yaşamında yapmam dediğini yapabiliyor.İnsanız robot değil.Ne hatalar yaptık hepimiz kim bilir.Olabilir.Bundan ders çıkarıp yapmamak gerekiyor ya...Can alıcı nokta şu ki en dürüst en erdemli biziz diyen tek doğru tek gerçek benim ki bizim ki diyen ve bunu da gerçekten öyleymiş gibi yansıtıp-ki değiller-bunu yana yakıla herkese ilan edip dikte etmeye çalışanlarda sorun. Öyle bir görüş mörüş yaşayış yok. Eleştirilemez diye bir şey hiç yok.Sadece bunun faydası ve gerçeğe uygunluğu var.Büyük çelişki sıkıntı aymazlık kifayetsizlik bu.Yanlışı görüp susanlarda. Kimler kimlerle oturdu hatalar yaptı ve kaçamadı... Birçoğumuzun mücadelesi dürüstçe ve daha adil bir dünyada yaşam mücadelesi. Yalnız size göremediklerinizi gösteren birleri varsa ve ya kötülük olduğu apaçık olan aklınızın algınızın reddedemeyeceği çıkarcı sinsi davranışlar yapılıyorsa sizin örgütlü bir güç olduğnuz bağlantılarınızın olduğu ve bunu bilerek yaptğınız açığa çıkartılyorsa(çıkartldı)işte+
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Sn. S.İ. emin olmakta haklısınız, bu günlerde Erendiz Atasü çok okunanlar arasında değil, hele bu sitede hiç değil. Ancak bir eleştiriyi okumak için, önce eleştirilen eserin kendisini okumak şart mıdır? Okumasak olmaz mı? Öyle ki bazı eleştirilerin edebi şehveti, eserin kendisinden daha fazla olabiliyor. Suna Güler'in yazısı tam da sitenin staylasına uygun. Muhtemelen de editör onayından bu nedenle geçmiştir. Ayrıca Suna Güler'e 'izansızlık', Yalçın Hoca'ya 'kifayetsizlik' yakışık almamış. Son olarak, akp taraflarından bir ödül mü yola çıktı da alıştırarak söylüyorsunuz. Hayırlara vesile olsun, gözümle görmeden inanmam. Böyle birşey olursa elimde gaz tenekesiyle dama ilk çıkan ben olurum o da başka. Saygılar. mh
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Suna Güler'e bu güzel yazısı için teşekkürler. Yazarın somut veriler ve kanıtlarla yazması yanında dili, üslubu, ironiyi kullanmasındaki başarısı, bu samimi çabayı görmek hem heyecan uyandırdı hem de bir eleştirinin nasıl olması gerektiğini göstermesi bakımından zenginleştiriciydi benim için. Yazara "narratology" ile ilgili makale önerebileceğini söylemiş Sibel İzmir. Yanlış olan sizce neyse açıkça yazmak yerine yazarlara yapılan bu tür kitap, makale önerilerini hiç anlamıyorum. Mesela ben ilkokul mezunu bir insansam, "narratology" nedir bilmiyorsam eleştiri okumamalı, yazmamalı mıyım:) Farklı düşünen herkes cahil ve bilgisiz midir, yoksa böyle olması sizce istenen bir şey mi? Sırf yazarı, romanı sevdiğiniz- beğendiğiniz- için eleştirilmesi sizi bu kadar rahatsız ediyor, sonra da Yalçın Küçük'e kifayetsiz diyorsunuz. Saygılar. Özgün Ergen
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Orhan Pamuk neden iyi bir yazar değil? Onu sevmeyenlerin yüzde doksanı için Atatürkçü veya sosyalist olmadığı için. Eğer aynı kitapların çok az değişiğini Atatürk'ü öven birkaç sözle bezeseydi bu dandik kafaların büyük çoğunluğu Pamukçu olurdu. Çünkü çoğu insanda zerre kadar roman estetiği veya zerre kadar gerçeğe sadakat duygusu yok. Ama Pamuk gerçekten iyi roman yazsaydı (en önemli ölçüt dili yetkinse gerçeklik duygusudur) isterse AKP'li olsun, biz ona "iyi romancı" derdik. Anlatabiliyor muyum? Bir daha: Şu yazar siyaseten bizden, bu ise siyaseten düşman diye iyiyi karalıyor, kötüyü baş tacı ediyorsanız, bu liyakatsızlığı zirveye çıkarır. Şimdi olduğu gibi. Medya, akademi, sözde "aydın" camiası en ufak felsefi derinlikleri olmadığı halde "şebekeden" veya değil bilgisayar sistemiyle çalışan kafalara sahip işte bu gerçek kifayetsizlerle dolu ve bunlar AKP ile birlikte iktidarda. Atatürkçü, Kürtçü, Liberal, sosyalist fark etmez. Takımları farklı, ligleri aynı. Kaan Ars.
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Kıymetli S.İ, Yalçın Küçük'ü sevmem, ama eserleri var, oradaki aklı, zekası ve tezleri var, bunlara saygı duyarım. Her eseri nesnel değerlendirmeye çalışırım, siyaseten bana uzak yakın demeden. Yalçın Küçük'e bir sürü şey söyleyebilirim, en son şeydir "kifayetsiz". Biz burada da geniş geniş bağlantıları anlattık. Başka yazı dizisinde edebiyatta ölçütlerden bahsettik. Dandik olan bu dandik romanı kendi takımından, kendi şebekesinden diye beğenen kafalardır. AKP'ye bakmayın. Türkiye'de iktidarda olan topyekun bu kafalardır. Dünya ve Türkiye'nin bu dandiklikle geldiği yer bellidir. Dandikliğin en yetkini bu iktidar olduğu için şimdi bunlar var, yarın bir başkası olacaktır. Ne kadar öyle ya da böyle dersek, laf ebeliği yaparsak yapalım, herkesin eseri meydanda. Dandikler dandiği sevecektir, başka dandik denilenler başka dandik denileni. Çok şükür ki, elimizdeki tek nesnel şey, bu eserler, yapılanlar, bağlantılar, ilişkilerdir. Gerisi boş. Saygılar. K.A.
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

heeeh işte! ben demedim mi? a.y.a. demedim mi, demedim miii, gönül sana söylemedim miii nakaratını tekrarlasss dursss! bizim sekt açığa çıktı big boss. ben biraz araziye uyucamsss
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Kuran da kader inancı diye bir kavram yoktur. Allah'ın herşeyi yazdığı ama kimseye göstermediği bir levhası olduğu yönünde bir zırva da yoktur. Külli irade, cüzi irade gibi kavramlarda yoktur. Kuran kader karşıtı ve her şeyin sorumluluğunu insana yükleyen "hiç bir suçlu diğerinin suçunu yüklenmez" diyen bir kitaptır. Sizin inandığınız dindeki kader inancı, Hz. Hüseyin'in öldürülüp kafasının kesilmesinden ve kesik başının Kufe şehri sokaklarında dolaştırılmasından sonra oluşturulmuştur. Yaptıkları bu eylemin halk tarafından nefretle karşılandığını ve isyana dönüşme ihtimali taşıdığını fark eden Emevi Sarayı, olayı kadere bağlayarak bu durumdan kurtulmuş ve elindeki yandaş din çeteleriyle kader inancını İslamın temeli haline getirmiştir. Bu, "paralele bağlamak" gibi bir şeydir. Kader inancı sayesinde, sultanlar ve din adamları tanrılaştırılmış, insanlar köleleştirilmiş, her türlü kötülüğü ve suçu çekinmeden işlemeye yatkın insanlığın yüz karası "dindar" nesiller yetiştirilmiştir. (B.Ö)
Son Ankara Katliamı'na karşı iki tepki..

Yaşasın edebiyat, kahrolsun şebeke. Günün özeti. Romanı Yıldız Ecevitle ve beyaz türklerle sınırlandırmanız takdir edilesi. Hele ki yalçın küçük denilen gerçek bir kifayetsizin şebeke teorisi ile edebiyatı yorumlamaya çalışmak çok bilimsel oldu. Şebekeler her yerde, burada da var belli ki. Küçük bir tarikat olmuş bu site, ne yazık, eskiden ne güzel tartışmalar olurdu, gerçekten eserler tartışılırdı. Bir roman yazarını yaftalayıp eserini anlamadan işe yaramaz demek tam beyaz türk işi oldu ironik bir biçimde. Sadece Ecevit mi bu roman üstüne yazan, kanıt bu mu? Ya da yayınevi? O zaman hepimiz hayatlarımıza bir bakalım, kimlerle oturup kalkıyoruz, nerelerden ödüller almışız? Edebi eleştiri tüm bunların neresinde kaldı peki? Ya bir gün sizlerin yazdığı bir roman hiç beğenmediğiniz birileri tarafından ödüllendirilirse ve siz de bu ödülü kabul etmek zorunda bırakılırsanız? AKP tarafından ödüllendirilirseniz? Önyargı herkesin içinde; dandik olan roman değil bu safsatalar. S.İ.
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Kelimeleri biraz daha doğru seçsem ismimi eklemek için de yer kalacaktı. Neyse, kusuruma bakmayın. Saygılar, Özgür Coşar
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

Prof. Dr. İzzettin Önder hocaya sormuştum bir sempozyumda. İktisat, aslında daha ziyade finans, alanında çalışan mühendislerin sayısı çok. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? Matematik konusundaki bilgi ile açıklanabilir mi demiştim. Aslında bir yerde gollük pas gibiydi sorum. Hoca, mühendis için politik kararların sonucu modeldeki değişkendir demişti. Uygulanacak bir ekonomik karardan etkileneceklerin kanlı canlı insan olduklarını algılamazlar. Sosyal bilimler okuyanlar bu derece duyarsızlaşamıyor henüz. Mühendis gibi her konunun modellenebileceğine inanmıyor diye devam etmişti. Mutluhan hocamın yazdığını görünce aklıma bu anı geldi. Mühendislerde böyle bir herşeyi modelleme ve optimizasyon problemi haline getirme alışkanlığı var. Ben de aslında mühendislik lisans ve y.lisansı eğitimi aldım ama belki "mühendislik geni" yok bende. İşin ilginci 20 senedir bir şekilde mühendis olarak çalışıyorum. Benim açıklamam şu şekilde. Sosyal bilimlere dair okuduklarım uzaklaştırıyor mühendis kafasın...
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

firavunun kendisini sakalından astığı ve dua ettiğitam tamına israiliyattır. yani yahudilerin islamın içine sokuşturduğu bilgilerdir bunlar. hiç bir islamı kaynakta bu bilgi yoktur. Tanrının insana bir mecburiyetiyoktur, insanın vardır. tanrı sorgulama makamıdır, insansa sorgulanan. illa bunu cezalandırma manasında anlamayın. tanrıya inanma mecburiyeti yoktur, mühlet tanımıştır tanrı insanoğluna,hesabını daha sonra sormak üzere. o gün ateist bir arkadaş benimde kendime göre bir cennet tasavvurum var dediğinde ona şu soruları yönelttim. 1. o zaman sen ölümden sonra dirilmeye inanıyorsun 2. tasavvur ettiğin cenneti kim yapacak, tanrı mı 3. cennete girecek yada giremeyecek kişilere kim karar verecek ateistler inanıp inamadıklarının farkında değildir. tanrıyı inkar eden, cenneti, tekrardan dirlmeyi inkar etmelidir. o ne ya öyle. dünyada tanrıyı inkar et, öldükten sonra kabule yanaş. sayahmet cemalçobandede,devam edecek
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

yorumlarınız güme gitmiyor müdürüm. bazı insanlar size bulaşmaktansa bana bulaşmayı tercih ediyolar. olay bundan ibaret. yoksa sizin dediklerinizin gayet iyi farkındalar. ve bu fikirlerinize kesinlikle düşmanlar. ama size açıktan cephe almaktansa benim "makara kukara" görünümlü giydirmelerime kendilerince ayar vererek mesaj gönderme hevesindeler. meşaz kaygısı diye buna derim. yalçın küçük haklıydı. ama adamı iyice deliye bağlattılar ki olay daha da vıcısın. ha zaten yalçın küçük'te de balatalar fazla yağlıydı; ayrı mesele. ŞEBEKE var! ve ŞEBEKE kesinlikle tehlikeli! çünkü kifayetsizlerin oluşturduğu her şebeke tehlikelidir. a.y.a. gruba ve kifayetsizlerin şebekesine karşı!
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Benim nüktedanlığım senin kadar gelişmiş değil, o nedenle kusuruma bakma. Tabii ki inanç güçsüz-güçlü tüm kişiliklerin temelidir, ben de EGO inanır derken onu vurguladım. Ama senin inancın benden güçlü gibi duruyor Kaan, insanı bir makineye çeviren evrimsel yaklaşım da bir inanç sonuçta. Bilimsel denen veriler tartışmalı şeyler. Bu biyolojik yaklaşım ilaç firmalarına çok yarıyor. Alan Sokal gibi felsefe ve psikanaliz karşıtı mühendis kafalılar yüzünden dünyanın gelmiş olduğu nokta da ortada. Kitlesel olarak insanları katleden silahlar, dezenformasyon medyası, kulelere tıkılmış biçimde yalnız yaşayan insanlar, bir yanda milyonlar açken öte yanda milyonları bir günde harcayan modern zaman feodalleri ile giden bir toplumsal düzen kuruldu mühendis kafalılar sayesinde. Senin inançların benimkilerden güçlü. Mutluhan
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

zaten özgür coşar son cümlesinde bu yaklaşımı özetlemiş sayın arslanoğlu. ---Kitabın bir çok yerinde Arslanoğlu'nun da yakındığı bu "görmezden gelme" tavırları ya da "evrimci, indirgemeci" yaftaları kimseye bir şey kazandırmıyor aslında.--- ben kendini "sol"da tanımlayan bazı insanların (ki bunların aklıbaşında olması beklenir - ve eğitimleri de bayaa iyidir) ciddi ciddi harun yahya'dan daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum. adamlar enikonu antievrim söylemlerle ve kuş mu, uçak mı, birkuşbiruçakbirsüpermen mi olduğu anlaşılamayan, mayonezi bol, logoreik stillerle öyle şeyler savunuyolar ki... harun yahya'yı görünce "vay anam babam, sen vallaha makulmüşsün" diyesi geliyo insanın. din modülü insanda evrimle yerleşmiş bi modüldür. etkinliği ve fenotipi kişiden kişiye değişebilir. ama o kadar. dil de öyledir ha! a.y.a. dilsss, dinsss, imansss
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

Hiç kakara kukara olur mu Kaan bey?Yazdıklarınızı okuyunca gözlerim faltaşı gibi açılıyor.Bu zevat,ticarethane sisteminin,zihniyetinin sadık bendeleri.Saygılar...Caner E.
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Bir şey daha: İnanç güçlü kişiliklerde oluşur diyorsun. İlk cümlede iflas. Güçlü veya güçsüz her kişilikte vardır inanç. Dinsel inanışlı kişilerin büyük bir çoğunluğu güçsüz, silik kişiliklidir. Ama yordun be beni Sevgili Mutluhan. Şimdi buna da çevirir başka bir yorum yazar, yine haklı olursun. Laf salatasından felsefe tam da Lacancılıktır işte. Ne desen çürütüldüğünde bambaşka beş altı yedeği eldedir. O çürütülse başkası. Laf cambazzz. İnsan tam da budur işte. Ve bu kanıtlı ispatlı bir evrimsel özelliktir. Kaan A.
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

7 ve 8 NUMARALI YORUMLARIM GÜME GİTMESİN. Orada çok somut bir bilgi veriyorum, kakara kukara değil. Devrimciler romanınındaki karakterleri Kürt direnişçi olarak gösteren İngilizce çeviriyi de bulabildiğim zaman siteye koyacağım. Ayrıca Erendiz Atasü'nün dandik romanını - Yıldız Ecevit'in beğenmesi bile bu konuda kanıttır- bir de bu ŞEBEKE açısından değerlendirin. O.P - Y.E - E. A. kardeşliğinin anlamı? Kaan Ars.
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Ego falan hikaye. Bunun bilmiş entelektüellerin dini olduğunu kanıtlarla ortaya koyuyorum Mutluhan. Ama inanmış bir dindar olarak bundan vazgeçmen mümkün değil. Yaşamında büyük bir dönüm noktası falan olacak, o zaman belki doğruyu görürsün. Ayrıca yorumlarında bir üsttenlik, bir tepeden bakma özentisi var ki, espriyle de birleştirmek istiyorsun, tutmuyor. Alçakgönüllü ol desem, işe yaramaz. Ego mu her neyse ondan çok fazla olunca, bir içgörü, bir mizah duygusuyla kendiyle dalga geçme de bulunmayınca böyle yapamamışsın-edememişsin gibi saygı düzeyi sorunlu yorumlar hep çıktı, çıkacak. Somut olan hiçbir şeye cevap vermeyip küçük sinik iğneler atıyorsun. Hoş değil. Bu arada Erendiz Atasü konusunda çok somut bir şeyler söyledim, sende tık yok. Nedir bu Yıldız Ecevit-Erendiz paslaşmaları? Kaan A.
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

Yine nal toplamışım değerli Özgür arkadaş.Hadi kitabı bi çırpıda okudun, üstüne bi de yazı ha!Ne diyeyim,helal olsun sana.Selamlar...Caner E.
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

Kaan, bu arada sana ilk kitabımda attığım pası alamamış olmana üzüldüm. Orada Ego İnanır, Özne Düşünür diye bir bölüm var. İnanç konusunu orada işlemiştim. İnanç, EGO oluşumu ile birlikte insanların yaşamına giriyor. Yani bunun evrimle, genetikle falan bir ilgisi yok. Kişilik denen yapı başlı başına bir inanç, güçlü kişilik ise güçlü inançtır. Bkz çevremizdeki güçlü kişilikler. Felsefede bu konu olumsallık (contingency) olarak çok işlenmiştir. Mutluhan
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

Belki, kavramı ortaya atan bile tahmin etmiyordu böyle olacağını ama bir kategori olarak konformist, seçkinci, orta sınıf elit-bürokrat oligarşi de beyaztürk sınıfına giriyor kanımca. Ortak özellikleri, en başta KİBİR olup, kendi aralarında ister istemez işbirliği ve diğerlerine (halk) karşı büyüklenmeciliktir. Kendileri şehirlerin yılmaz savunucularıdır -kendim de maruz kaldığımdan biliyorum- saldırılarında ilk kullandıkları dil, "taşralı, yarı-taşralı" söylemidir. Esasında bunları daha iyi tanımlayan terim, Tayfun Er'in kitabının adı da olan Erguvaniler'dir. Güzel bir yazı şurada var; http://erguvaniler.blogcu.com/erguvaniler-ya-da-oligarsi-nin-gercek/1674754 Kendiyle barışık bir taşra sakini mh'den tüm siteye SS.
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Sn. Josef Hasek, "Yazgı, yaşamın kırılma noktalarında alınan bireysel kararların başlattığı, ancak karar anından sonra kişinin kontrolünden büyük oranda çıkan süreç değil midir?" diyor. Geçmiş ve gelecekte olan her şey ve insanın tüm yaşayacakları Kader Kitabı'nda (Levh-i Mahfûz) yazılı olduğuna ve kaderi yaratıcı belirlediğine göre (külli irade), yazgımız/kaderimize bir dahlimiz olabilir mi (cüz-i irade) sorusunun yanıtı, doğal olarak "Hayır, değildir!" oluyor. Yani, tanrısallık gereği şu yazdıklarımız da dahil, herşey önceden belirlenmiştir ve bizler birer kuklayız belki ama insanlığımızdan ötürü, "kötülük neden yaratıldı, insanın bu çektiği çok fazla değil mi" diye sormadan da edemiyoruz. mehmet harma
Son Ankara Katliamı'na karşı iki tepki..

Sn. ahmet cemal çobandede, Firavun'un her akşam kendisini sakalından tavana astığı ve tanrıya "bana Musa ile mücadele etme gücü ver" diye dua ettiği/yakardığı söylenir. Bu bağlamda, tanrının kendine inananları harıl harıl aramasına gerek yok, biraz dikkatli bakarsa görecektir çoğunu. mehmet harma
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset

Çağrı Erhan yorumumu doğru anlamışsınız. Mutluhan İzmir'in üslubuna karşı aynı üslupla cevap yazısı yazmayacağım. Bir insanın kendisini yalnızca etnik kimliğiyle tanımlamasının sorunlu olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de kendilerini milliyetçi olarak tanımlayanların bir kısmı dini kimliklerine de aynı önemi atfederler. Türk milliyetçilerin de Kürt milliyetçilerin de bir kısmı milli kimlikleriyle dini kimliklerini bir bütün olarak görür. Bu bir gerçekliktir. Sizin tanımlamanıza göre kim Türk milliyetçisidir ? (Doğu Perinçek mi Gökçe Fırat mı Devlet Bahçeli mi Kemal Kılıçdaroğlu mu) 1 Kasım seçimlerinde iktidarın milliyetçi söylemi kullanarak Türk milliyetçilerinin oylarını aldığı da bir gerçekliktir. ç.
PKK Katliamı'nı kınamadan sendikacı, oda başkanı, demokratik kitle örgütü önderi olunmaz!

Wikipedia'dan bakarsan o kada oluyo işte. Nilüfer Göle ya da Ardahan değil idi o tamlamayı ilk kullanan. Yamulmuyorsam rahmetli ufuk güldemir icat ettiydi beyaz türk'ü. Sonrasında rahmetlinin her modasını takip eden serdar turgut ve ertuğrul özkök çok kullandıydı. Beyaz, beyazötesi ve beyazımsı diye boşuna yazmadık burda. Ama ben söyleyince olmaz biliyosun ç'cim. Çünkü ben sosyoloji porofisürü değilim. Hemi de sürekli brendi bulutunda yazıyorum ya. Ama unutulmamalı. Ne demiş vilyam şekspir? Gud kampıni, gud vayn, gud velkam ken meyk gud piğpıl! a.y.a. essen gut, alles gutsss
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

Nilüfer Göle'nin sosyologluğu Orhan Pamuk'un edebiyatçılığı gibidir. Kendisi beyaz Türk'tür. Onun yaptığı Beyaz Türk tanımlaması da hatalıdır. Beyaz Türk Celal Şengör'dür. Kendisi Beyaz Türk'tür. Erzurum'u Konya'yı bilmediği için oraları gizemli bulur. Orada üç gün yaşasa yaptığı analizlerin 180 derece değişeceğinden eminim. Nilüfer Göle'nin burka analizi: http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/tugba-tekerek/karanlik-ve-guzel-burka/11428/ ç.
Ödülünü eksilten roman: dağın öteki yüzü

DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210369
Arama

SAYFA 4
SAYFA 5
SAYFA 6
SAYFA 7
SAYFA 8
SAYFA 9
SAYFA 10
SAYFA 11
SAYFA 12
SAYFA 13
SAYFA 14
İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.