İktidarın tüm kilit kurumları hukuksuzlukla ele geçirdiği bir ortamda, pek çok hekim seçim dönemlerinde iktidarın karşıtı olan en güçlü listeye oy verdi bugüne dek.
İktidarın ele geçirmek istediği, fakat pek de yüklenmediği nadir kurumlardan biri de İstanbul
Uzun süredir görevde olan Tabip Odası ve TTB Yönetim anlayışı doğru ve etkin bir duruş sergileyememiş, aksine dayatılan ayrıştırma politikalarının tarafı görüntüsü verilmiş, çoğu kez mesleki dayanışma ve mücadeleyi yükseltmek yerine kimlik siyaseti yapan yapılanmaların bir
Bu haberimizin tek ereği sizleri irkiltmek veya güldürmek değil. Şu sıralar “aydınlanma” ve “bilimsellik” gibi sözler çok ediliyor bizim cenahta.
Yobazlık, dinsel iddialı şarlatanlık o kadar yaygınlaştı ki, kendimize “aydınlanmayı”, “bilimi” kalkan etmeye çalışıyoruz. Fakat kendimiz
Toplumcu Sağlık Söyleşileri, önümüzdeki toplantısında (9 Nisan 2016) trafik sorununu sağlık ekseninde “sınıfsal” boyutuyla tartışacak ve “trafik canavarının” kimliğini deşifre edecek.
Toplumcu hekimlerin ve sağlıkçıların trafiği bir “sınıf sorunu” olarak gündemlerine almaları kimilerine yadırgatıcı gelebilir. Bu makalede
"Kendini rahat bırak, düşünme, doğum düşünme işi değil... Zihnini bir kenara bırak. Bu dünya güvenli, bırak çocuğun gelsin… Bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur. Doğum bir bırakma eylemidir; içindekini bırak, serbest bırak, tutma!" diyor Operatör Dr. Gülnihal
Düzce Üniversitesi internet sayfasında yer alan ve başka bazı yayın organlarında da çıkıp hayli okur ve ilgi toplayan bir söyleşiyi size aktarıyoruz. Yazarımız İlknur Arslanoğlu çocuk hastalıkları konusunda birtakım ipuçları veriyor:
Üniversitemiz Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı
Herkese merhaba. Bugün mümkün olduğunca (stilimden epey bir kısarak yani) kısa ve öz bir bildirimle karşınızda olacağım (İnşallah!).
Aslında hiç de böyle bir yazı yazmayı düşünmemiştim. Ama
Hastalığın tanrısal bir ceza olarak tanımlandığı erken tarihi dönemlerde insanoğlu hastalıklardan korunmak, kötü ruhlardan uzak kalabilmek için tanrı ile barışık, ahlaklı bir hayat sürdürmek gerektiğini, aksi takdirde kötü ruhlar tarafından ele geçirilerek hastalanacaklarını düşünmekteydiler. Oysa Hipokrat bu varsayımı
Geçen yıldan beri Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde sürdürdüğümüz Toplumcu Sağlık Söyleşileri’nde bu ayın konusu “şeker” oldu. Konu toplum sağlığı ve sınıf mücadelesi çerçevesinde ele alınarak çeşitli boyutlarıyla tartışıldı. Şekerin gündelik yaşantımıza girmesi ve bir sağlık sorunu olarak
Geçen akşam televizyon ekranlarından kamuoyuna yansıyan bir haber, artık çanların tütün lobisinden sonra, şeker lobisi için de çalmaya başladığına işaret ediyordu. Haberde San Fransisko ve Touro Üniversitelerinin ortak bir çalışmasının sonuçlarına yer veriliyor, çalışmaya alınan çocukların diyetlerinden “sadece”
Düzce Çocuk ve Genç Diyabetliler Derneği bu yılki "Diyabet Haftası"nda altı ilde, yedi yerde (Zonguldak, Ereğli, Sapanca, Düzce, Amasra, Karabük, Bolu) 8 etkinlik gerçekleştirdi. Yedi yemekli sohbet toplantısı ve bir konferans... Etkinliklere yemekli sohbetlere 465, konferansa
Meşhur öyküdür: Deniz kenarında yürüyüş yapan bir erkek, kumların üzerindeki deniz yıldızlarını denize atan bir kadın görür ve yanına yaklaşarak ne yaptığını sorar. Kadın, "deniz çekilince deniz yıldızları güneşte kuruyacaklar, onları denize atıyorum" der. Erkek, "binlerce kilometre sahil,
Bu yazıda Dr. İlknur Arslanoğlu, Dr. Yavuz Dizdar ve bir İnsan BU editörünün görüşlerini aktarıyoruz:
Gebelere şeker yüklenmesin!
Canan Karatay'ın gebelere glukoz yükleme testi yapılmasını sakıncalı bulduğunu TV ekranlarından söylemeye başlamasıyla bir yandan
Ahmet Rasim Küçükusta bu hafta kolesterol tartışmasını bir kez daha oldukça ironik bir şekilde sayfalarına taşıdı (1). British Medical Journal’da yayınlanan bir makaleyi değerlendiren Küçükusta, 11 araştırmanın metaanaliz sonuçlarının 2 – 6 yıl kolesterol ilacı kullanan
Makale başlığı olarak oldukça provakatif bir cümle ancak, bu cümleyi tırnak içine alarak yeniden yazdığımda ve bu ifadenin en saygın tıp dergilerinden biri olan New England Journal of Medicine (NEJM)'in 20 yıllık editörü Dr. Marcia Angell'ın,
Bu büyük prospektif çalışmada, baharatlı gıda tüketme alışkanlığı, başka ölüm risk faktörlerinden bağımsız olarak, total ve belli bir nedene spesifik mortalite ile ters ilişki gösterdi.
Kaynak:
Jun Lv, Consumption of spicy foods and total and cause specific mortality:
Çoğu insan tıptaki ana ayrımın modern (bilimsel) tıp ile alternatif (geleneksel) tıp arasında olduğunu düşünür. İnsanların böyle düşünmesinin nedeni, günümüzün en önemli “bilgi” kaynaklarından biri olan medyanın sorunu bu şekilde tanımlamasıdır. Medyada genellikle modern tıp ve
Yitik çocukların arayışında… Bu yazıda (aşağıdaki tabloyla) kısa zaman önce yabancı bir kuruluşa gönderdiğimiz çocuk diyabetiyle ilgili uğraşılarımızın raporunu, aslının çok az gözden geçirilmiş şekliyle sunuyorum.
Değerli Akif Akalın’a iki gönderme yapıyorum: İçerik kısmen de olsa
“Güneşlenirsem cilt kanseri olabilirim, peki güneşlenmezsem D vitaminim ne olur? Ne zaman nasıl güneşlenmeli, ne kadar D vitamini alınmalı?”
Vitamin D vücudun kalsiyum ve fosforu elde edebilmesi için gerekli olan temel vitamindir, kalsiyum ve fosfor da
Gökçek’e AYM darbesi.
Melih Gökçek tarafından "İftira-Hakaret" iddiasıyla mahkemeye verilen doktor, Anayasa Mahkemesi tarafından haklı bulundu.
Ankara’ya Kızılırmak’tan verilen içme suyunda, zehirli maddeler ve arsenik olduğu yönünde rapor hazırlayan ve Melih Gökçek tarafından "İftira-Hakaret" iddiasıyla mahkemeye
Tavuk veya piliç denen nesneyle ilgili yayımladığımız bu dokuzuncu yazı. Şimdilik burada keselim. Sonra belki devam ederiz. Bu son yazı bize konuyla ilgili gönderilen iki yazının birleşmiş hali. İlki Prof. Dr. Ali Esat Karakaya'dan, ikincisi Akif Akalın
Bugünlerde birçok kişiden “diyetteyim, buğday alerjim, süt alerjim var” cümlelerini sık duyar olduk. Peki, bu kişiler gerçekten bu gıdalara alerjik mi, yoksa bu gıdalara karşı toleransları mı yok? Bu gıdaları hiç mi tüketmemeliler? Eğer bu gıdaları
İnsan Bu sitesinde tavuk etiyle ilgili tartışmada arkadaşımız Yavuz Dizdar'ın "Tavuk sanılan, piliç denilen kuş" başlıklı yanıt dizisinde söylediklerini irdelemeye devam edelim.
Dizdar’ın “Tavuk sanılan piliç denilen kuş” dizi yazısının 4. Bölümünde “Cerrahpaşa Kalp ve Damar
Dr. Dizdar her türlü gıda ile ilgili bilim dışı iddialara dayalı felaket senaryoları yaratarak ününe ün katmaya ve medyada yıldızlaşmaya devam ediyor. Beyaz et konusunda yazdıklarını da bu kapsamda değerlendiriyorum. Dr. Dizdar’ın “olsa olsa
İnsan Bu sitesinde tavuk etiyle ilgili tartışmada arkadaşımız Yavuz Dizdar'ın "Tavuk sanılan, piliç denilen kuş" başlıklı yanıt dizisi oldukça ilginç. Vatan Gazetesi yazarı Mutlu Tönbekici'nin 5 Ocak 2010 tarihli "Yoğurtlar artık niye bozulmuyor?” yazısı olmasa ve anneanneleri tarafından
Kübalı bilim insanları geçen hafta prostat kanserine karşı aşı geliştirme çalışmalarının üçüncü evreye ulaştığını açıkladı. Çalışmaların ilk iki evresinde elde edilen yüreklendirici sonuçlar, çalışmaların geleceğine ilişkin umut veriyor. İlk iki evrede hastalığın ilerlemesinin durdurulması ve hatta geriletilmesi gibi
Isparta Yukarı Köprüçay’da yapılan araştırma, HES projelerinin insan üzerindeki etkisini gözler önüne serdi: Halkın psikolojisini bozan HES’ler toplumsal travma nedeni…
Isparta'nın Sütçüler ilçesinde, Yukarı Köprüçay Havzası'nda yapımı sürdürülen Kasımlar Barajı ve HES projesinin sularına gömülecek olan Darıbükü
Madem başladık, birkaç söz de editörün yorumu için sarf edip, “hala içselleştirebilecek varsa” artık unutulmuş bir şiirle tamamlayalım. Bazı okurların bilgileri “tam doğru” ya da “hap” gibi istemeleri ne yazık ki akademisyenler için de fazlasıyla geçerlidir.
1. Küresel piliç döngüsü, Türkiye’deki uzantıları:
Bu antibiyotiklerden mesela roksarson Pfizer tarafından üretilmekte, metionin hidroksi analoğu bir Monsanto kuruluşu olan Novus International tarafından satılmaktadır. Roksarsonun birinci sınıf kanserojen arsenik bileşiği olduğu FDA tarafından Ekim 2013’te kabul edilmiş,
1. Bilimsel arka plan:
Şimdi gelelim işin bilimsel arka planına, yani bir civcivi 40-45 günde nasıl 2.2-2.5 kg canlı ağırlığa getirebildiklerine, bunu neye binaen yaptıklarına... Aslında bu süreci bir kitap bölümü olarak anlattım, okuma lütfünü gösterenler için
Benim beslenme konusunda bundan yaklaşık beş yıl öncesine kadar herhangi bir kişisel hassasiyetim yoktu. Bu konuda okumaya başlamamın nedeni Vatan Gazetesi köşe yazarlarından Mutlu Tönbekici’nin 5 Ocak 2010 tarihli “Yoğurtlar artık niye bozulmuyor?” başlıklı köşe yazısıdır.
Dr. Ali Rıza Üçer’in önerisiyle tavuk etiyle ilgili tartışmayı buraya taşımaya karar verdik. İlk yazı Dr. Yavuz Dizdar’ın açıklamalarını kaynak gösteren Ahmet Maranki’den, sonra Dr. Üçer’in görüşü…
SAKIN BU TAVUKLARI YEMEYİN !!!...
YILLAR GEÇTİKÇE KANATLILARIN KİLOGRAM AĞIRLIĞI
6-10 Temmuz tarihleri arasında Düzce Pelemir Otel’de 6. Diyabetli Çocuklar Yaz Okulu – Kampı gerçekleştirildi. Okula 9 ilden 85 çocuk ve genç, 15 kadar görevli, ziyaretçi olarak çok sayıda çocuk yakınları ve ilgililer katıldı.
Okul bünyesinde 8 Temmuz
Doğada memeli canlılar doğduktan sonra bir süre anne sütü ile beslenirler. Bu dönem sonrası hayatlarından süt çıkar. Bu kuralın insanlar için de geçerli olması gerekirken; insanlar çok faydalı diye, ineğin kendi yavrusu için ürettiği sütün peşine
Çoğumuz çağımızı ve yaşadıklarımızı, üzerinden en az bir çeyrek yüzyıl geçtikten sonra tarihçilerden öğreniriz. Aramızda çağını ve yaşadıklarını kavrayabilen çok az insan vardır. Fakat değişim, bu az sayıda insan diğerleriyle buluşabilirse ve buluşabildiği ölçüde gerçekleşebilir.
Bu hafta soL