Halil Altındere ve Süreyya Evren’in hazırladıkları ‘User’s Manual– Contemporary Art in Turkey (Kullanma Kılavuzu – Türkiye’de Güncel Sanat), 1975-2015’ adlı kitap üzerinden Bedri Baykam sanat tarihi yazımıyla ilgili bir tartışma başlatmıştı ekim ayında. Öncelikle,
Sevgili Okuyan’ın “Direnişin sanatı, devrimin sanatı...” adlı Sol Portal’da okuduğum yazısını, sanat, siyaset ve iktidar ilişkisini bir kez daha düşünmemize yol açtığı için önemsemiş, eleştiriye değer bulmuştum. Hâlâ da öyle olduğunu düşünüyorum.
“Küçükken mandolin çaldım, yetmez mi?” adlı yazısı
Kemal Okuyan’ın “Direnişin sanatı, devrimin sanatı...” adlı bir yazısını okudum SoL Portal’da. Heyecanla, “sanırım TKP sanat konusunda kıpırdanmaya başladı, günceli yakalamaya karar verdi” diye okumaya başlamıştım ki, yazının ortalarında hevesim kursağımda kaldı. Özetle, Haziran (Gezi) Direnişi sürecinde sergilenen
Bir postmodern sanatçı olarak itiraf etmeliyim ki, modernizmin ‘sanat için sanat’ ilkesi meğer sandığımdan yaşamsalmış! ‘İleri demokrasi’ ve ‘özgürlük’ soslu, ‘edep ahlâk’ naralarıyla, saçma sapan uygulamalar o kadar sıklaştı ki, nefes almak neredeyse olanaksız hale geldi. Yakında, evlerimize hangi
‘Sanat’ denen şey egemen güçler (çağdaş prensler), sanatçılar (çağdaş soytarılar) ve diğer aracılar (küratörler, eleştirmenler, reklamcılar) arasında oynanan gösterişli ve gerilimli bir oyuna dönüşmüş olup, halk da bu oyunu seyretmektedir. Halk sahaya ne zaman
Geçen hafta Cumhuriyet’te Erdal Atabek’in “Popüler Kültürün Zararları” adlı yazısını okudum. Herbert J. Gang’ın , ‘Yüksek Kültür ve Popüler Kültür’ adlı kitabından yola çıkarak, konuyu Türkiye’nin güncel sorunlarına bağlamış. Özetle,