Beton yüzler, Beton Şehirler ve Kant’a kulak vermek: Bilmeye Cüret Et

Beton yüzler, Beton Şehirler ve Kant’a kulak vermek: Bilmeye Cüret Et

İstanbul’a gitmek çocukluğumun en heyecan verici seyahatiydi.
Yalova’dan vapura binmek, martılara simit vermek, o güzelim ince sarı beyaz İstanbul vapurlarını seyretmek ve İstanbul’un o harikulade siluetinde hayaller dalmak beni çoşku dolu bir mutluluğa sürüklerdi.

Cumartesi günü İnsan Bu sitesinin etkinliğine giderken Armutlu’daki manzara karşısında Cemal Süreyya’nın şiirini anımsadım:
 

‘’Bütün mimarlar yüksek, mühendisler de
Bir sen kaldın alçak mimar ey Sinan Usta!’’

**********

Manzara şöyleydi: Armutlu’nun, önü deniz arkası orman ve zeytinlikler, doğa çok güzel.
Ama mimariye bakın; beton bir apartman duvarı sahili boydan boya kaplamış.
Yazık, dedim içimden; onca mavinin yeşilin doğa güzelliğinin içinde bu nasıl bir estetik ve mimari anlayışı.
İstanbul’da da siluet bozulmuş, gökdelenler yükselmiş.
Mimar Sinan’ın ülkesinde mimarideki gerileme, doğayla uyumsuzluk, estetik yoksunluğu iç acıtıcı.

*******************

Bursa’da da en güzel mimari eserler eski yapılar.
Resim sanatına, sinemaya, fotoğrafçılığa, edebiyata, heykele, musikiye uzak durursak, roman okumayanlar olarak şehrin canına okuyan binalar yaparız.
Bursa’yı bir yaşam değil rant alanı olarak görür, ovaya parsel gözüyle bakarsak betona toslarız.
Bursa’da betona tosladık maalesef.

********************

Beton, cam, çelik, asfalt kültüründe şehrimiz çirkin mi çirkin kasvetli binalarla doldu, tek düze bir mimari Bursa’yı iç karatıcı hale soktu. Konfor ve modernlik uğruna güzellikten büyük ödün verdik.
Geçenlerde yazdım: Mahalleyi, sokağı yok etmemizin içine sürüklendiğimiz kaotik ortamla ilgisi büyük. Yaşanan yalnızlıklar, mutsuzluklar, tatminsizlikler biraz da bundan. Oktay Rıfat ne demişti:
‘’İnsanlar yaşadıkları yerlere benzer.’’
Biz Bursa’yı kendimize benzettik.
Mimari ve kentleşme insani olmalı, yani insanı geliştirmeli; bizi diğer insanlarla buluşturmalı yakınlaştırmalı, dayanışma yaratmalı, insanı insana kavuşturmalı; güzellik, bilgi ve sevgi üretmeli.
İnsani olmayan mimari yaşayan mezarlıklar üretir, ölü ruhlarla dolu, gölge kişiliklerle bezeli.
 
İnsan Bu

Bilgisizlikten, felsefesizlikten, güzellik duygusu yoksunluğundan ego gösterilerinden, kibirlerden öylesine bunalmıştım ki cumartesi günü İstanbul’da Taksimde, saat 13.00 18.00 arasında, greenpark otelinde edebiyat, siyaset, sağlık, sanat içerikli İnsan Bu sitesinin etkinliği bana ilaç gibi geldi.
Mehmet Harma’nın başarılı biçimde yönettiği etkinlikte B.Sadık Albayrak, ‘’Küçük burjuva edebiyatı’’ üzerinde konuşurken; Kaan Arslanoğlu, ‘’Yaşadığımız insan gerçeğinde evrimin etkisi mi, sosyal sınıflar mı daha önemli?’’ sorusuna yanıt aradı; Taylan Kara, ‘’İnsan doğası ve kozmik önemsizliğimiz’’ üzerine müthiş etkili insanı sarsan bir sunum yaptı.
Böylelikle Türkiye’nin üç değerli aydınının varlığıyla beynimi tazelemiş oldum.

*************

Kaan Arslanoğlu ve Taylan Kara yazar ve düşünür yönlerinin birikimiyle insanı anlamadan insanı değiştirmenin mümkün olmadığını anlattılar ama insanı anlamada bilimden, felsefeden yararlanmayan ve gerçeği bilmeye karşı çıkan beton yüzler, beton akıllar gerçeğini de vurguladılar.
Evrimi bilmeden, psikiyatri, sosyo biyoloji, kuantum mekaniği bilmeden insan hakkında nasıl konuşulacaktı ama konuşuluyordu.
Kaan Arslanoğlu şöyle diyordu:
‘’Bizim insanımız aydınımız her şeyi biliyor. Okumadan biliyor, düşünmeden biliyor, o konuda bir eğitimi uzmanlığı olmadan, bir kültürü, deneyimi olmadan biliyor. Her şeyden anlamak her şey hakkında rahatça konuşmak bize özgü. O yüzden gerçekleri anlatmaya çalıştığınızda beton bir duvarla karşılaşıyoruz.’’
Kaan yerden göğe kadar haklı. Hakikati tekeline almış, onu bir dogmaya dönüştürmüş o kadar çok hakikat tekelcisi var ki tam bir entelektüel facia içinde cahiller monoloğu sürüyor.
 
Kitap önerileri

İnsan Bu sitesi ‘’insan bu ama dönüştürülebilir’ diyor. İnsana karamsar yaklaşmıyor onu tarihi, sosyal, kültürel, kozmolojik, biyolojik, gerçekliği içinde bir bütün olarak görmeye çalışıyor. İnsan hakkında evrimi bilmeden hiçbir şey bilemeyeceğimiz gerçeğini anımsatıyor. Bu siteyi izleyin, yararlanın derim.

İnsanı gerçekten anlamak isteyenler için kitap önerileri yapayım:
Taylan Kara’dan, Vasatlığa Giriş Dersleri, Vasat Edebiyatı, Böyle De Buyurabilirdi Zerdüşt.
Kaan Arslanoğlu
’ndan Yanılmanın Gerçekliği, Politik Psikiyatri, Memleketimden Karakter Manzaraları Evrim Açısından Devrim, Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset.
François Lelord-Christophe Andre, Zor Kişiliklerle Yaşamak.

 

****************

Bilim ve teknoloji inanılmaz boyutlarda gelişiyor, uzmanlaşma yaygınlaşıyor, yeni gerçeklere bilgilere ulaşılıyor.
Türkiye eğitimi, siyaseti, kültürü bilim ve felsefeyle temellendirmelidir ki çağın dışına düşmesin.

***************

Aydınlanmanın büyük filozofu Kantın şu çümlesi bize yol göstersin:
‘’Bilmeye cüret et!...’’
Evet bilmeye cüret etmek demokrasinin de huzurunda, barışında, refahında ön koşuludur

 

Yeni Marmara gazetesinden alınmıştır.


Yorumlar

Maximum : 1000 Karakter / Karakter Sayısı: 
0
Yorumlara gerçek ad ve soyadınızı yazmanız onay kolayllığı sağlar.
Mail adresinizi yazmanız keyfinize kalmıştır. Yorumlarınızın onaylanması da
editörlerin tamamen keyfine bağlıdır. Yılların deneyimi sonucu bu bizde böyle.
  • Akif Akalın

    Akif Akalın 04.02.2017

    Kaan'ın aydınımız hakkındaki değerlendirmelerine katkı. Türk aydınının hemen her konuda kolektif yalanları vardır. Mesela bir tanesi şöyle: İngiltere'de 2 - 3 ay dil kursuna gidilir, dönüşte İngilizce "ana dili gibi" konuşulur. Bu tür kolektif yalanlar "Kral çıplak" hikayesine döner. Tek farkla, bizde o çocuk bir türlü çıkmaz. Memleketteki akademik kadronun yüzde 90'ının nasıl oraya geldiğini (pijamalı profesörler olayından beri) biliriz ama hala Türkiye'de üniversite varmış gibi yaparız. Öyle inanırız ki, çocuğumuzu oraya göndermek için bir tarafımızı yırtarız. Çocuğumuzun gittiği üniversitenin bir hocasının TV programlarında nasıl şaklabanlık yaptığını, ne kadar cahil olduğunu göre göre, çocuğumuz bu soytarıların dersinden geçti, mezun oldu diye seviniriz. Hatta oğlum / kızım şu fakülteyi bitirdi diye övünürüz, gurur duyarız. Her zaman söylerim, en kötüsü kendi yalanına inanmaktır. Bu arada matematik öğretmenleri 50 soruluk matematik sınavında ortalama 9 doğru yapmış. İnanın başarı

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.