Deneme
Annemin mitokondrisi bende kaldı, anneler vefat eder ama ölmez

Bazen şaşırtmak için çevremdekilere sorarım, “Kaç yaşındasın?’’ diye. Bir yaş söylerler, dudak büker “Hayır!..” derim, “15 milyar yaşındasın.’’ Donup yüzüme bakarlar, konuyu açarım: “Sen atomlardan ibaretsin ve ilk atomlar, ki hayatın kaynağıdırlar, tam 15 milyar yıl önce oluştular.’’
***
Nobelli dâhi fizikçi Richard Phillips Feynman ne güzel demiş, “Atomlar hakkında düşünen atomlarız.’’
İnorganik maddeden organik maddeye varıldı, oradan da bilince.
Kibre ne hacet belli bir biyolojik birikimle, belli bir genetik yapıyla, belli bir tarihsel dönemde, belli bir ülkede, belli bir şehirde, belli bir ailede doğuyoruz. Bütün bunlar ve kişilik özelliklerimizle oluşan sentez bizi biz yapıyor.
Yani öyle şişinmeye, “ben, ben, ben!..’’ diye hindi gibi kabarmaya gerek yok; sonsuz zamanın içinde devasa boyutta bir yaşam zincirinde minicik bir halkayız.
***
Sevgili kardeşim, değerli okurum Dr. Emel Ceran Mertyürek o sevgi dolu kalbi yüksek duyarlılığıyla Dr. Hande Özdinler’in “Mitokondrisi Bende Kaldı’’ yazısını paylaşmış.
Şimdi diyeceksiniz ki Hande Özdinler de kim?
Anlatayım dilim döndüğünce: Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunu olan Dr. Hande Özdinler, hücre biyolojisi, anatomi ve sinirbilim konularında doktora çalışmaları yaptıktan sonra, Harvard Center for Nervous System Repair (HCNR) ödülünü almış ve burada öğretim üyesi olmuştur. Özdinler, ALS’de ölen motor nöronları izole eden ilk bilim- insanı olarak tarihe geçmiştir. Ölü beyin hücrelerinin “floresan” yöntemiyle kolayca görülebilmesini sağlayan Dr. Hande Özdinler’in çalışmalarına, ABD hükümetinden rekor destek geldi. Bu çalışmalar neden önemli; beyin hastalıklarının tedavisinde büyük bir aşama çünkü.
Bu bilim insanımızla ne kadar övünsek yeridir.
Mitokondrisi bende kaldı
Dr. Hande Özdinler’in yazısını paylaşayım:
“Annem vefat etti, onu yıkadık, pakladık, demir tabuta koyup Türkiye’ye uçakla getirdik. Oğlunun üstüne, eşinin yanına, toprağın içine sanki bir tohum eker gibi nazikçe, dualarla bıraktık. Bir ömür bitti, annem gitti...
Ama annemin mitokondrisi bende kaldı. Benim hücremde, benim her hücremde annemin mitokondrisi var. Her nefes alışımda, her kalp atışımda, her elimi uzatışımda, her düşüncemin başlangıcında, ne için enerji harcıyorsa bu vücudum işte orada annemin mitokondrisi var. Annem gitti belki ama mitokondrisi bende kaldı...
Enerji santrali, kaynağı anne…
İnsanın başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı büyük ve zengindir. İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek mitokondriye de sahiptir.
Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini sağlayan organeldir ve babadan değil, anneden gelir. Anne her çocuğuna enerjisini verir, enerji üretme mekanizmasını verir. Harcanan her enerji annenin çocuğuna verdiği mitokondriden gelir.
Dolayısıyla anneler vefat edebilir ama anneler ölmez!!! Biz farkında olmadan annelerimizi gizli bir şifre gibi her hücremizin içinde taşırız. Annemiz vefat etse de bize enerji vermeye devam eder. Ben bunu yazarken ve siz bunu okurken annelerimizin bizlere miras bıraktıkları mitokondrinin ürettiği enerjiyi kullandık farkında mısınız?
En karmaşık yapı
Mitokondri hücre içindeki organellerin en karmaşık ve ilginç olanlarından biri. Kendine has DNA’sı var, kendine özgü kişiliği var, kendisine has proteinleri var, çalışma mekanizması ve prensibi var. Hem enerji üretir, hem hücreyi ölümlerden korur, bölünür, çoğalır, hücre içinde dolaşır, nerede enerji lazım oraya gider.
Hücre içinde sanki annemizmiş gibi çalışmaya biz ölünceye kadar devam eder. Ve her kadın mitokondrisini çocuğuna armağan eder, dolayısıyla hayat enerjisi anneden anneye geçer.
Bu yüzdendir ki kim nereden gelmiş, kim kimin atası diye insanlık tarihi araştırması yapıldığında erkeğe değil, kadına bakarlar. Analarımızın mitokondri DNA’sına, o DNA’nın nerelere gittiğine, kimlerden kimlere geçtiğine bakarak yaşam enerjisinin haritasını çıkararak bilirler kimiz ve nereden geldik...
Ben bugün laboratuvarımda mikroskobumun başında annemi düşünüyorum. 15 Ağustos sabahı vefat etti annem, elimden bir su tanesi gibi kayıp gitti...
Annem benim, vefat etti ama ölmesi mümkün değil, çünkü mitokondrisi bende kaldı...”
***
Tüm annelerin, hayat kaynağımız o eli öpülesi kadınların önünde tarifsiz heyecanlarla, en derin minnettarlıkla eğiliyorum.
Can Ertan
Yazı Yenimarmara gazetesinden alınmıştır.
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
can ertan 04.04.2017
Sevgili Mete Demirtürk...onurlandırıcı desteğinize minnettarım, teşekkür ederim. Yazıyı güzel yapan bilim insanımız Hande Özdinler'in metni. Sevgilerimle.
Mete Demirtürk 03.04.2017
Teşekkürler sn. Can Ertan, teşekkürler sn. Hande Özdinler... Bu siteyi, en çok bu yüzden seviyorum. Hiç ummadığınız bir anda, bilimin gerçeğini önünüze koyuveriyor. Çok özel insanların bildiği gerçek, toplumun malı oluveriyor. Paylaşımın eşsiz gücü ve inceliği. Saygılar...