Kosigin Kimdir?

Kosigin Kimdir?

Bu haftaki Naftalin’de 1964-1980 arasında Sovyetler Birliği Başbakanlığı yapmış olan Aleksey Kosigin ile ilgili bir yazımız var. Yazı, Ekim 1972’de Bütün Dünya dergisinde yayınlanmış. Dönem Soğuk Savaş yıllarının en civcivli zamanları. Dışa kapalı ama toplumsal manipülasyonlara tamamen açık bir ülke ve haliyle antikomünist propaganda tam gaz. Aşağıda bunun “kibarca” yapılmaya çalışılmış bir halini görebiliyoruz.

(Daha önce, eski İnsanBu’da Kosigin’le ilgili Ahmet Yıldız’ın ilgi çekici bir yazısı burada; http://www.insanbu.com/eski/a_haber38c3.html?nosu=1801 . Çok merak edenler için Castro’nun Kosigin’i Küba’da havaalanında karşıladığı 19 saniyelik bir siyah beyaz film kaydı da burada; http://stream.efootage.com/clips/DV-203/43896.mp4 )

Arthur Conte, Historia, Fransa

Rus idarecileri sırlarla doludur. Brejnev ve Kosigin arasındaki ilişkilerdeki karanlık bugüne kadar gelmiştir. Bunların hareketlerinin Dünya’nın Kaderi üzerindeki ağırlığı bizi tecessüslere itiyor. Bunların kim ve ne olduklarını öğrenmek istiyoruz.

Bir Fransız Yazarı bir yazısında şöyle demişti : «Binlerce Rus yüzü gördüm. Bunların hepsinde bir noksanlık, bir siliklik buldum. Gerçi bütün bu yüzlerde ağız burun gözler vardı, ama gene de başka insanlara benzemiyorlardı. Sanki hepsinin yüzünde bir bitmemiş, tamamlanmamış yön var.» İşte Meclis Başkanı kosigin’de bu nitelikten bol bol payını almış. Onu anlatmağa kalkmak çoğu zaman kolay olmasa gerek. Aslında onun kahkahalarla güldüğünü gören bile olmamıştır. Parlak mavi bakışlarını kapatan şiş göz kapakları bütün yüzüne, bir keder perdesi gibi iner. Baltık denizinin kıyılarında dünyaya gelen Aleksis Nikolayeviç Kosigin bu deniz kadar soğuk’dur. Alnı ve başının üst kısmı bir subayın alnını andırır, kısa kesilmiş saçları, kalın ensesi ve radarlara benzeyen kulakları vardır. Oysa yuvarlak çeneli ve sarkık yanaklı yüzüyle o kendi halinde bir memura benzer.

Sefil sokaklarda yoksul bir çocuk : Kuzeyin Venediği sayılan Saint Petersburg, Rusya’yı Asya’dan kopararak Avrupaya maletmek isteyen biraz deli bir Çar tarafından kuruldu. Bu başkent, sivri sineklerle dolu bataklıklar üzerine kurulmuştu. Neva’nın sularında yansıyan köşkleri bir İtalyan mimarı tarafından yükseltilmiş Kış Sarayı, barok stilindeydi. Saint Pierre ve Saint Paul kalesinin kilisesinden göklere yükselen tapınak, ve ölü çarların at üzerindeki heykellerinin doldurduğu geniş alanlarıyla, başkent, gerçekten debdebeliydi. Lüks mağazalar Paris’in mağazalarıyla yarışıyordu. Burada yaşayan Grands – Dükler, Londra’nın bankerlerinden çok daha zengin ve kudretliydiler. Şehrin en gözde alanında Büyük Patron’un tunçtan bir heykeli, deli çarı öylesine canlı bir şekilde gösterir ki, her an onun taş kürsüsünden fırlayarak sokaklara saldıracağını sanırız. Oysa sefil yerlerinde barınan yar aç işçiler, bu şaşaa’dan hiç de faydalanmazlar. Şehrin bu kısmı yaşamanın bütün sefaletini çirkinliğini kapsamıştır. Esasen Çarların şehri, komplo ve suikastlar yuvası olmuştur.

Halk ya acı çeker, ya da baş kaldırır. Pazar günleri bu insanlar geniş ovaya açılarak karanlık duvarlardan ve yoksulluktan birkaç saat için kaçarlar. Ruslar için en büyük lüks, uçsuz bucaksız geniş ovalardır. Aleksis Kosigin 1904 yılında bu şehirde, karanlık bir odada dünyaya geldi. Babası yarı aç gezen, bir tornacı idi. Onun çocukluğu ve ailesi hakkında kesin bir bilgimiz yoktur. Aslında bolşeviklerin aile albümleri bulunmaz.

Sonsuz Serüven : Lenin ve Troçki iktidarı ele almışlardı. Artık çarların başkenti de gözden düşmüştü. Hükümet merkezi Kremlin’de Moskova’da kurulmuştu. Bu yıllar sınırsız hayallerin aynı zamanda sonu gelmeyen çilelerin çağı oldu. Rusya tarihinde o yıllardaki kadar felaketler asla görülmemiştir. İç savaşı bütün hızıyla devam etmekteydi.

1919 yılının Ekim ayında Lenin kaybetmiş yenilgiye uğramış görünüyordu. General Yudeniç’in orduları Istonya sınırındaki Yamburg’u almış ve Sovyet ordularını yenilğiye uğratmıştı. Kızıllar açlıktan iskelet haline gelmiş, muzaffer beyazların önünde kaçışıyordu. General Denikin’in ulusal ordusu tüm Ukranyayı zaptetmiş Oral’i de kuşatmıştı. İngilizler Arkangelski tutmuşlar, Çaykovski durmadan kızılları kurşuna dizdiriyordu. Bir Fransız donanması Karadeniz’de bekliyordu. Béla Kun’un Sovyet Macaristan’ı da yıkılmıştı. Kosigin doğduğu şehir de tehlikeye düştü. Şehir öylesine ıssızdı ki, işgalciler dolu dizgin dolaşıyordu, geniş Bolşevik genel kurmayının odalarında kimseler kalmadı.

Kruşçev’in memuru : 1938 yılında Kosigin, Leningrad adını alan başkentin valisi atandı. 1940 yılında federal hükümetin başkan yardımcısı oldu. 1946’da Politik Büro’nun üyesi seçildi. 1953 de sanayi bakanı tayin edildi. Stalin’in ölümünden sonra Meclisin başkan yardımcısı oldu. 1937 de Planlamanın birinci başkan yardımcısı seçildi.

Kendini bilen ve çekingen bir adam olan Kosigin çok akıllı ve bilğili bir kadınla evlendi. Eşi onun en candan yardımcısıdır. Amerikalı gazeteci James Reston ondan bahsederken:

«Onun bir çarpma cetveli kadar hissiz olduğunu söyledi. O yüksek sesle konuşmaz, mubalağalı jestlerde bulunmaz. Fakat bütün buna rağmen isteklerini karşısındakine yaptırmakta ustadır. O sakin sakin size hakaret edebilir.»

Faal politikanın planlanmış ekonomisine de böyle sakin sakin girmişti. İngiltere Kraliçesinin masasında yemek yerken soğuk kanlılığından hiçbir şey kaybetmiş değildir. O bir ihtilal önderinden ziyade alelâde bir memuru andırır. Sakin ve kesin sesi bile bir hatip sesine benzemez.

Altı Küçük Çin’li Kız: Ancak arkadaşlarının en çalışkanı olduğundan bütün iktidarı o kendisine toplamasını başarmıştır.

1965 yılının 10 Şubat gününde Hanoi’den gelip Pekin’de karaya inince, O’nun için hiçbir karşılama töreni hazırlanmadı. O yavaş yavaş inmekteydi. Fotoğrafçıların karşısında bile bir türlü neşeli görünmesini başaramamıştı. Ancak altı küçük Çin’li kız kendisine çiçekler uzattı. Çinde ancak tek bir gün kaldı. Esasen kendisini daha fazla alıkoymak için bir şey de yapılmadı. O sadece 14 Şubat 1950 de Stalinle, Mao Çe – Tung arasındaki anlaşmanın yıl dönümünü kutlamak için geldi. Uçağına binerek Kuzey Kore’ye uçtu. Kosigin, Mao ve Çu – En – Laye «Ben asla bir macerasever olmam demişti. Tek bir gün içerisinde o ilerinin bütün tehlikelerinin batıda olmayıp da Doğu’da toplandıklarını anladı. Barış sever olan Kosigin, Lenin’in prensiplerine sadıktır. O ihtilâli meydan okuma ile karıştırmayanlardandır. Bundan böyle kötü geleceğe engel olmak için o bir süre için Amerika ile anlaşmaya bile razı oldu.

Harikalar Diyarındaki Aleks : 1967 yılının Haziran ayı Kosigin için çok renkli günlerle dolu geçti. New – York’un gök tırmalıyıcılarını seyredip, Johnson’un sevimli gülüşüyle karşılaştı. Bu arada birlikte getirdiği sevgili kızı Ludmilla lüks mağazaları dolaşıyor, alış-veriş yapıyor, Operaya gidiyordu. Broadway’de oynanan ünlü bir filmi görmeden buradan ayrılmayacağını bildirdi. Birinci Amerikalı ile Birinci Sovyet’in karşılaşması New – York’la, Waşhington’un yarı yolunda bulunan Hollybuch’da oldu. 1849 yılında kurulan bu 22 odalık kulübenin sivri külelerine bira renği duvarlarını, muntazam bahçesini uzun uzun seyreden Kosigin:

«Çok güzel bir çiftlik» dedi.

Johnson yüzünde geniş bir gülüşle şöyle karşılık verdi:

«Gerçeği öğrenmek isterseniz, bütün Amerikan çiftçilerinin böyle 22 odalı evleri bulunmaz.»

Konuşmalar yeşil duvarlarda Shakespeare’in eserleriyle kaplı bir kitaplıkta başladı, ve tam beş saat sürdü. Hatta öğle yemeği için bir ara verilmesini teklif ettiklerinde Kosigin şu cevabı verdi:

«Ben barıştan bahsederken hiç acıkmam»

Ancak Beyaz Saray’dan getirtilen lezzetli ziyafetin tadını çıkartmaktan hiç de geri kalmadı.

Dünyada her ne kadar şaşırtıcı olaylar olursa olsun Amerika ve Rusya gibi iki kudretli devletin birinci plandaki adamlarının karşılaşması çok büyük önem taşımaktaydı. Bundan böyle Kosigin’in tarihteki gerçek yerini Yalta’da kazandığı önemdir. Churchill’in bulunmasına rağmen 1945 yılındaki Yalta Konferansı bir Rus ve Amerikan anlaşması idi. Artık Akdeniz’in ve Avrupa’nın baskısı bitmiş Staline’le, Birleşik Devletlerin hazırladıkları yeni bir devir başlamıştı.

Onun Johnson’la anlaşmasından gocunan Fidel Castro’ya Kosigin şöyle kafa tuttu:

«Johnson’dan başka kimle tartışabilirim, söylesenize, bir isim sayın…» Aslında Kosigin’in bütün dertleri Rusya üzerinde toplanmıştır. Staline sonrası Rusya daimi karğaşalıklar içinde çalkanan bir ülke olmuştur, her an bir felaket beklenebilir. Aleksis Kosigin bütün bu kasırgalara daha kaç zaman karşı koyabilecek? Bu büyük memur göründüğü kadar soğuk kanlı değil. Onun yüzündeki bellisizliğe kaderinin belirsizliği eklenmiştir.

(Bütün Dünya, Ekim 1972, Sayı:2, s: 249-252)


  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 11.04.2017

    :) O zaman öyleymiş. Ki aslında Rus ağzıyla söyleyince Ukrağnye gibi okunur. "Ukrayna" da çok normal değil yani. :) a.y.a. gülsss

  • Süleyman Sırrı Kazdal

    Süleyman Sırrı Kazdal 11.04.2017

    yazının bir yerinde "ukranya" denmiş,yanlış mı yazılmış yoksa o zamanlar türkçe'de öyle mi kullanılıyordu,bilemedim?

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 11.04.2017

    şüphe etmiştim. o olabilir. sorun yok. elinize sağlık. bunlar az buz işler değil. millet şurdan bakarken ağız burun eğiyo. ama insan gözü neticede... bu arada, ale'dir sanırım. amber çevirisi kehribar olurdu ne de olsa. a.y.a. hürmetsss

  • Mehmet Harma

    Mehmet Harma 11.04.2017

    Değerli a.y.a., yorumu yazdığın yazıyla, yukarıdaki farklı. Bu hali, edit edilmemiş, benim bütün yazım ve noktalama yanlışlarını aynen aktardığım şekli. Öncekine, değerli baş editörümüz Nihat küçük dokunuşlarda bulunmuş idi, bu ise ham hali. Yazıdaki favorim, skyscrapers. Bütün Dünya bunu, "gök tırmalıyıcıları" olarak çevirmiş ama bu sefer skyscratchers olmuş. Bir de "bira rengi" neyin tercümesi bilemedim? amber? pale ale?

  • fahri kumbul

    fahri kumbul 11.04.2017

    Yazar, SSCB'de her an bir felaket beklenebilir demiş; demek ki öngörülü bir yazı. Kosigin'i de iyi betimlemiş, edebi olarak da başarılı. Fransız merkez sağ siyasetinde aktif olarak yer alan yazar, 93 yaşına kadar yaşamayı da başarmış.

  • Mehmet Harma

    Mehmet Harma 11.04.2017

    Kaan hocam, reenkarnasyon da olabilir mi? Mesela önceki hayatında Arthur Conte'ymişsin :))

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 11.04.2017

    birinci amerikalı, birinci sovyet... bugün olsa kötü çeviri derdim. ama o zaman için demek ki makul sayılmış. Vaşington da garip yazılmış. a.y.a. dil ayrıntılarına takılsss

  • kaan arslanoğlu

    kaan arslanoğlu 11.04.2017

    İlginç ve güzel bir paylaşım olmuş. Yalnız bahsi geçen Fransız yazar "Yüzü Silinenler"den kopya mı çekmiş ne :))

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.