İLİŞKİLERDE SAMİMİYET KRİZİ

İLİŞKİLERDE SAMİMİYET KRİZİ

1980’li yıllarda değerli hikâyecimiz Bekir Yıldız’la Bursa’da imza gününde tanışıp sohbet etme olanağı bulmuştum. Yıldız şöyle demişti sohbetin bir yerinde; "Can Bey, insanın çok üstüne gitmemeli, köşeye sıkıştırmamalı. Mesela kedi bile köşeye sıkıştırırsanız sonunda tırnaklarını çıkarır, pençelerini açar, sizi tırmalar.’’ Bu sözü insanların insanları çıkarcılıkla, bencillikle, köşeye köşeye sıkıştırdığı şu günlerde sıkça anımsıyorum. Bekir Yıldız dedik madem kimi kitaplarını anayım: "Reşo Ağa’’, "Kaçakçı Şahan’’, "Dünyadan Bir Atlı Geçti’’.

***
Aşk, dostluk ve dava yoldaşlığı başımıza gelen güzel şeylerdendir hayatta. İnsan ilişkileri içinde bu güzellikleri yaşamak ömrü değerli kılar.

Şu da var tabii… İnsanlar kişiliklerini eşyalaştırınca insan ilişkileri (aşk, evlilik, dostluk, partililik, komşuluk, meslektaşlık) şirket mantığıyla kuruluyor. Kâr, bilanço, reklam, pazar, verimlilik gibi kapitalizm kriterleri ilişkilerde de geçerli oluyor.

Bilançolarla, kâr zarar çizelgeleriyle, pazar paylarıyla, reklamlarla, imajlarla yaşanıyor ne çok şey.
Onunla olmak bana ne kazandırır, rantı ne, faizi ne, kârı ne bu aşkın, dostluğun, evliliğin, meslektaşlığın, partililiğin diye düşünülüyor.

İnsan ilişkilerinde büyük bir samimiyet krizi var; güven krizi de diyelim buna.

***
Maskeler, makyajlar çok; mimikler, jestler sahte. Gerçek yerini senaryoya bırakmış, rol kesiliyor.

Şöyle bir bakın, çevrenizde hilekâr bakışlı, riyakâr, maske suratlı ne çok tanıdık yüz var. Acı da, keder de, gülüş de, gözyaşı da, öfke de, şefkat de suni. Vitrin mankenleri gibiyiz. Plastik sarılmalar, kupkuru el sıkışmaları; metalik dokunuşlar, rutinleşmiş kol kola girmeler.

Hormonlu, GDO’lu kişilikler dolaşıyor ortalıkta. İnsan sıcaklığı buhar olmuş, uçmuş, buzlanmış her ilişki. Samimi insanlar bu ortamda açık yara gibi, her an mikrop kapabiliyorlar.

***

Kâra dayalı, insanı yalnızlaştıran, insanı amaç değil araç haline dönüştüren, hemcinsiyle yoğun rekabete sokan bir sistemde kirpileşiyor, dikenlerimizi uzatıyor, kimseye sokulamıyor, içtenlikli ilişkiler kuramıyoruz. Kalabalık içinde yalnızız, kendimize sıkışıyoruz.

***
Samimiyet krizi...

Mevlana ne güzel demişti: “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.’’
Samimiyet krizi sadece ikili ilişkilerde değil, siyasette de yoğun. Türkiye’de farklı politik görüşlerin insanları, bu görüşlerini kişilikleriyle uyumlu hale getirmiş mi? Özleri sözleri bir mi? Siyasal İslamcı, İslama uygun bir hayat sürüyor mu? Milliyetçi, milliyetçi gibi mi davranıyor özel hayatında, iş hayatında? Ya da bir solcu, solculuğunu ne ölçüde uyguluyor işinde, dostluklarında? İdealist, iyi, samimi, dürüst, özü sözü bir, insanlar neredeyse yok olmuş şu adaletsizlik, eşitsizlik üreten sistemde; çünkü hangi görüşten olursa olsun insanların ruhu çürüyor, düzenle uyumlu hale geliyor, kapitalizmin devasa bataklığı insani olan her şeyi yutuyor. Kapitalizm bin kollu bir ahtapot gibi kıskıvrak sarmış ruhlarımızı. Değerlerin yerini çıkarlar almış.

Türkiye’de sağcının, solcunun, İslamcının, laiğin, ulusalcının, Kürtçünün, Türkçünün, kapitalistin, solcunun birbirine çok benziyor oluşu, acı.

Ve bu benzerliğin adı: Samimiyetsizlik.

Mevlana’nın dehası...

Mevlana’nın "Mesnevi’’si baş ucu kitaplarımdandır. (Mevlana Celalettin, Mesnevi, Tercemesi ve Şerhi, terceme ve şerh eden Abdülbaki Gölpınarlı) Dört ciltlik bu devasa kitabı arada okur ufkumu açarım.

Sevgili dostum yazar, düşünür, psikiyatr Kaan Arslanoğlu’nun "Memleketimden Karakter Manzaraları’’ kitabında müthiş bir Mevlana bölümü vardır. Mevlana’yı ve felsefesini, en iyi anlatan metinlerdendir. Kaan Arslanoğlu, Mevlana’yı şöyle değerlendirir: "Bu topraklarda bizden en büyük düşünür kim diye bana sorsalar, şüphesiz Mevlana’yı söylerim, Şeyh Bedrettin’le birlikte.’’ Büyük düşünürümüz Mevlana’yı sevenlerin Memleketimden Karakter Manzaraları kitabında Mevlana’ya ayrılan üçüncü bölümü mutlaka okuması gerekir deyip noktayı koyayım.

Can Ertan


  • can ertan

    can ertan 22.07.2017

    Desteğiniz ilginiz için teşekkürler sevgili Yusuf Bodur.

  • ismail kaptan

    ismail kaptan 20.07.2017

    mevlana sıradan biridir.hep ezenden yana olmuş.hep kazanana oynamıştır.şu söz mevlananındır.moğallara neden başkaldırmıyorsun demişler o da tanrı iktidarı kime vermişse bize ona itaat etmek düşer demiş.bir de ahi evren ve eşi hakkında yada türkler hakkında söyledikleri.inanmayanlar prof.dr Aydın Taneri'yi okusun bir de konya selçuk üniversitesinden mikail adlı tarihçiyi okusun. bendeniz tarih öğretmeni.

  • yusuf bodur

    yusuf bodur 19.07.2017

    Değerli Can Ertan kardeşim, her şey den önce samimiyet konusunu bu derece önemsemeniz ve işlenecek konu olarak seçmeniz harika. Samimiyet konusunda tarihten örnekler verilir ve bu konunun daha anlaşılır olmasını sağlar..Yaşan tımızdaki ve çevremizde yaşanan hayatların samimiyetsizlikten kaynaklanan sığlığına çere ne ..? İnsan onuruna yakışır , İnsanın var olan yeteneklerini özgürce geliştirebildiği, dünyamızdaki yaşamı geleceğe mutluluk ve coşkulu bir sonsuzluk ırmağı gibi akıtmanın çaresi ne..? Mutlaka bu adem oğluna düşen bir görev ancak bu konuda samimi olanların çabalarını maddi bir varlığa dönüştürecek, samimiyetsizlerin iyot gibi açığa çıkıp mücadeleyi sabote edemeyeceği ortamı nasıl yaratacağız ki samimiyetin gücü ete kemiğe bürünsün. Kendi adıma İnsan Bu çevresinde oluşumun bu ortamda bulduğum SAMİMİYET 'ten başkaca bir nedeni yok..Konuya gösterdiğiniz hassasiyetten dolayı minnettarım..Saygılar..

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.