En Yeni Gece

En Yeni Gece

                                        

       Silin adınızı, unutun, adsızlığa yazılın! Ruhunuz ve anılarınız ara ara,

sisler içinde kaybolurken değerinizi bulun! Düşlerinizin kırıntısı kalmamışken,

hiç yaşamamışlar kuyruğuna girin! Serkeş olmayın! Adları olanlar hiçleşti!

Adınızın gölgesi bile gürül gürül yanarken cehennemde, sildiğiniz adınızla

cennetin sizi mutlu etmek için çırpındığını göreceksiniz!                       

 

       Silin adınızı, unutun, adsızlığa yazılın! Adlı hiçler, hücre hücre bölünüp

çoğalırken baştan kaybetmişlerdi! Efendiden, köleye uzanan şanssız bir zincirin

halkasıydılar! Tarih öncesinden bugüne, tanrısal düşüncesizliğin ürünleriydi!

Ah, saklanırken Tanrımız, yalancı tanrıların kurbanı olduk! Şimdi, ama şimdi,

o dipsiz kötülük çağları bitti! Doğan güneş, eski güneş değil, ışık aynı ışık değil,          

zaman kendini aştı! Eklendi sonsuzluğa!                                               

 

       Hiçlerin de bir adı olduğunu unutma, kurtul onlara ait dünyadan! Başka

bir nitelikte yeniden doğacak ve yenisi yakışacak sana!  

Adınız, yazılmayanlarda geçsin! Durmaksızın düşerken, değerinizi bulun!

Serkeş olmayın! Adları olanlar hiçleşti! Hiçler kazanmayacak, bir adı olmayanlar

kazanacak bundan böyle! Adsıza yazılanları Cehennem kabul etmekten çekinecek,      

ürkecek kahramanlığınızdan! Yoksullar evine döndükçe gezegen,

bir ödül gibi melekler hizmet edecek sizlere! Şenletecekler adsızlığınızı!                                

 

      Adın varsa, sıfatların ağır yükünü de taşırsın, bir adın yoksa, sıfatların saçma

ağırlığından kurtulursun! Bir kuş gibi hafifler, belki de uçarsın!

Zaman, çılgın bir zaman! Fantastik bir akıştayız, giderek her şey kendini aşıyor!

Şüphen olmasın, insan da aşacak kendini. Sonunda uçman bir karara, bir imzaya              

bakacak!

      Dahası, akıl makıl gibi şeylere ihtiyaç kalmayacak, çok akıllıyım diyen

övünemeyecek, aklım kıt diye kimse üzülmeyecek. Çünkü sizin adınıza, sistem

düşünecek ve karar verecek! Sizlere yemek içmek kalacak!

Efendim! Bir sorusu olan var sandım?                                          

 

Zum yap! Yeni düzenin biricik eğlencesi: Sürüler hâlinde çekirge intiharlarını

izlemek! Günün aydın olacak ey ölüm!                   

 

      Kafası karışık genç adamlar sorar: Barbarlar mı daha felâket, kötüler mi?

Bir bakıma farklı cinsler! Barbar, havai fişek gibi özel zamanlarda patlar, her

durumda ortaya çıkmaz! Durur durur vurur! Adımını attığında, her türlü kötülük

rengârenk açar yeryüzünde! Kötücül öz uyumaz, yirmi dört saat eylemdir!                 

Tıkır tıkır çalışır. Zamanda boşluk bırakmaz! Bir adı taşıyanlar, her ikisidir şimdi!      

 

Neyse, bitiyor barbarların yarattığı çağlar! Kötülük bitiyor!                  

 

       Gerçeğimiz rakamdır, adın bir sayıdır artık! Sayılarımızla anılacağız: 

Beş bir bin, on bir bin, yirmi bir bin! Nasıl, müzik gibi değil mi?            

Yeryüzünde insanlık, yüklerinden kurtulacak. Sevgi eşiği yükselecek.

Çalışma yılları, iş saati gibi şeyler sonlanacak! Basit ve keyifli yaşanacak.

Sorumluluk dediğimiz şey, kısacık vakitleri geçmeyecek. Yalancı çeşmesi aşkı

unutacak, kaybolan sesler kavşağında bulunmayacaksın!  

 

Belki, bir numaramız da olmayacak. Şimdiden eskidi diyenler var!                                          

 

Sahibin sesi olacak yalnızca, o ses betimleyecek, yönlendirecek bizi. O sesle

varlığımız bütünleşecek! Kimliğimiz, sahibinin sesidir! Geçmiş, imrenecek                              

bu yalın düzene! Ait olduğumuz robotun sesini bilecek, o sesle konuşarak

gerekeni yapacağız! Birey olmanın anlamsızlaştığı çağdaş dünyada, sahip

robot ve tekilliğimiz inanılmaz ufuklar açacak. Tekilliğimiz, coşkumuza coşku

katacak! Özel bir yaşam yoksa, diğer insanlarla ilişki kurmak,

bir güzellik getirmeyecek hayatımıza! Ah, bir adımız, bir numaramız yok,

ne muhteşem şey sahibinde bir ses olmak! O ses benim deyip gurur duymak!

İşte bir elmas, bir zümrüt her birimiz. Kimsenin kimseye ihtiyacı yok! Kimsenin

kimseye eyvallahı yok! Yüzyıllardır hayâl edilen bu değil miydi?         

 

Bizim acunun çekirge sürüleri, nerde katran birikintisi görse dalış yapıyor! Neydi

muratları anlayamadım!

 

      (Saklanırken Tanrımız, şeytanın bebeleri mi, maymunları mı karıştırıyor acaba

ortalığı? Ata şeytanların geçmişini unutturmak oldu nicedir sevdaları!

Günahları sıfırlansın istiyorlar! Birer melek olsunlar, bilgi çağını sâfiyane 

duygularla sonsuzluğa taşısınlar! Adı kölelik olmayan, yalnızca görev bilinciyle

yaşayan varlıklar olarak sahnede yerini alsınlar! Ne hoş değil mi?)  

 

                       Ve öyle olacak! Başladı saat çalışmaya!  

 

Bir robotla yaşayacak ve o robot bir yaşam uğraşından öte, bütün amaçların

yerini alacak! Ve birer ay parçası, sevgililer sevgilisi robotlar, bir kralın yetki

sınırları içinde; dünyayı kurgulayacak, formatlayacak, yolunu çizecek! Bambaşka

kader tanrıları! Onun için zevkle çalışacaksın!

 

            Ey zavallı, bir krala çalışmak nasıl bir şeydir bilir misin?

Arkadaşlığına, sohbetine doyamayacaksın. Alçaklık, iftira, nefret, kıskançlık gibi

şeyler bilmeyen bir dost hakanla! Beni eğlendir dediğinde eğlendirecek, kahvemi

getir dediğinde getirecek; temizliğini yapacak, gül kokulu metal terini sileceksin!

Ne onur ki sana; o büyük hizmetlerde bulunurken yapacaksın bütün bunları!

Robotun cinsiyetine göre eğlenmek istediğinde, kadını, erkeği olacaksın! Sınırsız

bir robot hizmeti bundan böyle bir gelecek senin için! Erişilmez hazlar hazzına              

hazırla kendini!  Çok farklıyım, çok değerliyim duygusuyla yaşatacak seni!               

Seçkin köleler çağı bir iftiradır, Kıskançlıktır, yılan dilidir! Krallığımızın anlayışında,    

hizmet kölelik değil, soyluluktur! Seraplar serabında yaşamaktır!  

 

Yalan seni kralın dostu yapar, ama kral yapmaz, onun yalanı bambaşka bir şeydir.

Kelle uçursa da, kendi trajik sistemi içindir. Senin yalanın zavallı benini beslemeye

yarar. Sırnaşık ilişkilerden, sözlerden uzak ol, kralın gölgesinde kal!

                          

Güçle değil, zincirle değil, gönüllü  vazgeçişlerle yaratılmış bir çağ! Özü, sevgide

eriyerek yok oluştur!  Ben diye bir şey yok, geleceğimiz için biz var! Sabır dolu,

fedakârlık dolu insanlık geleceğimiz!                                                                                         

Daha önce de söylendi bu sözler. Ne oldu peki, sabun köpüğü gibi kaybolup

gitmedi mi? Hiçler uğruna yaşatıp, bataklık sinekleri gibi öldürmediler mi? 

Şimdi tarih, bambaşka gerçeklerle yazılıyor! Önderlik ölesiye çalışıyor!

                Sana “haydi gel” diyen sese güven!                                                                                                                                                    

 

Bizim acunun çekirge sürüleri, nerde katran birikintisi görse dalış yapıyor! Neydi

muratları anlayamadım!

 

Çağın geldiği son noktayı, son gerçeği göremiyorsan söyle, ona göre eğitileceksin!             

Dur kaşınma, saygılı ol! Sefaletin pırlantası olmayı mı  yeğliyorsun?

Üzme seni düşünenleri! Sertlik istemiyorum.                  

Aman Tanrım, Hey flamacılar, borazancılar nerdesiniz? Dikkat, baş yüce robot geliyor!

                                      Yaşasın Zitler!              

 

Zum yap! Yeni düzenin biricik eğlencesi: Sürüler hâlinde çekirge intiharlarını

izlemek! Günün aydın olacak ey ölüm!

 

(Bir melek, bu felâket karşısında insanlardan yana tavır aldı ve adı açıklanmayan

büyük bir mâbede şu notu bıraktı: “Dikkatli olun, burası, zehirli ruhların atık merkezidir!”)                                           

 

 

                                       Sözün anası!

       (Doğa güçlüye oynar, türlerin devamında zafiyet istemez! Kovandaki                                                                                                                   

düzenin yürümesi için bir kraliçe arı mutlaka olmalı! Peki kral nereden çıktı?

Kötülüğün örgütlenmesi için mi?)

                                                                   

       (Yapay zekâlar birleşip, tek bir beyin oluşturacak, o beynin emrinde işlevlerini

yerine getirecek! O gün yeryüzündeki büyük  erk el değiştirecek. Tanrı’nın                                

yarattığı insanoğlundan, insanın yarattığı bilimin krallığına geçecek. O bilim ki,

yaratıcının ta kendisi olacak, karanlık çağları bitirip, yepyeni bir karanlık çağ

başlatacak!

Trilyon doların tanrıcıkları, olanlara bir zavallı gibi boyun eğecek! Kendini,                      

dünyanın sahibi sanan üstün zekâlı, pek parlak beyefendiler,                                         

yarattıkları yapay dünyanın kölesi olmaktan kaçamayacaklar!)                                                                                                                                     

 

       (Tanrı ve şeytan, belki de ilk kez- birlikte rom içip, purolarını tüttürürken, ayni ânda:

“Kurtulduk” diyecekler “bu pisliklerden!”)

 

      (Ve şeytanın gözlerinin içine bakarak, “Biliyor musun sevgili meleğim, derin

yaramdı, büyük pişmanlığımdı insan soyu, benim kurgumla değil, sonunda

kendi kurgusuyla yok etti kendini! Varlığının özüne inemedi, o öze eş bir yaşam

yaratamadı! Yarattığı sefil, anlamsız, saçma dünyanın kurbanı oldu!”)       

                                                  

 

Mete Demirtürk


  • Mete Demirtürk

    Mete Demirtürk 25.01.2023

    Sn. F. Kumbul ve Hocam Arslanoğlu'nun uyarasıyla tekrar tekrar okudum. Evet haklılar, daha kısa olmalıydı. Sn. Kumbul günümüz insanının dikkat süresinin kısalığından söz ediyor. İzniyle, ben onu bir adım daha öteye taşımak istiyorum. Yalnızca beslenmesi fast food değil. Düşüncesiyle, eylemiyle, hayâlleriyle, hemen her şeyiyle fast food yaşıyor. Artık yaşam biçimi olmuş. Sığ ve özensiz... Yüreklendirici hoş sözleri için değerli dostlarımıza teşekkür ederim...

  • kaan arslanoğlu

    kaan arslanoğlu 21.01.2023

    Evet, Fahri bey, teşekkürler, ben de gayet güzel buldum. Ve de tek eleştirim uzunluğuna... :)

  • fahri kumbul

    fahri kumbul 21.01.2023

    Bana, Comte de Lautréamont’un Maldoror'un Şarkıları’nı anımsattı ve bir yandan da kitaplı din ayetlerini çağrıştırdı. Büyük emek verilmiş; buna derin saygı... Öneri ve/veya eleştiri olarak ileteceklerim ise; dikkat süresi çok kısalmış günümüz okur tipinin ilgisine göre (ve biraz da tekrarlarla) hayli uzun tutulmuş bir deneme. İlgiyi sonuna kadar diri tutmak gerçekten zor. Belki de şair şiirini geleceğe yazmıştır. Kutlar ve başarılar dilerim.

  • mete demirtürk

    mete demirtürk 21.01.2023

    Ne kadar zarif ve alçakgönüllüsünüz İlknur Hocam. Çok teşekkür ederim...

  • İlknur Arslanoğlu

    İlknur Arslanoğlu 20.01.2023

    Çok anladığımı söyleyemem ama bir Schiller tadı aldım Gerçekten saygı duydum Ama beni aştı

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.