TERAPİ ODASI (3) PKK şiddetinin kararlı destekçisi sevgili CHP’li dostlarımızın ruh sağlığı nasıl korunmalı?

TERAPİ ODASI (3) PKK şiddetinin kararlı destekçisi sevgili CHP’li dostlarımızın ruh sağlığı nasıl korunmalı?

Asman Asuman: Koral hocam, bizim bu seçim ahmaklığımız konusunda ne diyorsunuz? Biz ne yapalım? Her yıl bir seçim var. “Demokrasi yok Türkiye’de” diyoruz. Hiç bitmez bir seçim gündeminin çılgın takipçileri yine bizleriz. Sizin sitenizde çoktandır belirtiliyor. Kim muhalefet kim iktidar belli değil. İktidar 18. yılında hâlâ muhalif gibi puan topluyor. Muhalefet iktidarmış gibi iktidarın her gündemini ondan hevesli takip ediyor. O kazansa ne olacak bu kazansa ne olacak? Birlikte iktidarlar zaten. Bizi yiyip duruyorlar. 31 Mart’ta ne değişecek? Ben daha yeni uyandım. Her gün her yerde izlediğim müthiş seçim tartışmalarına şaşkınlıkla bakıyorum. Uyandım mı acaba? Hala sorduğuma göre, seçimde ne yapalım diye. Bu ahmaklığın bir tedavisi var mı?

Bir Doktor: Sağlıkta şiddetten çok tedirginiz. Ve sizin sayenizde (sizin yüzünüzden) sağlıkta şiddetin en önemli kışkırtıcılarından birinin biz kendimiz olduğunu anladım. Yalnızca iki örnek vereyim. Televizyonda şiddete özendiren Çukur adlı pespaye diziyi yaratan kişi, başrol oyuncusu bir doktor. Ercan Kesal. Tabipler Birliği bu doktora soruşturma açacağına ne yapıyor biliyor musunuz? Haberiniz yoksa fotoğrafını gönderiyorum. Onu söyleşiye çağırıp onurlandırıyor. Reklamını yapıyor. Ona yağ yapıyor. Tabip Odası onur kurullarının onur anlayışı, şiddete bakışı üzülerek söylüyorum bu. Şiddeti bizim taraf kışkırtırsa, o şiddet değil şiir oluyor… İkinci örnek: Tabipler Birliği’nin, meslek odalarımızın PKK-HDP’nin legal derneği olması. Güneydoğu’da Hendek savaşları yaşanır, kan gövdeyi götürürken bu odalar PKK’nın direniş hakkından söz edecek kadar pervasızdılar. Hocam, dizilerle, politikacılarla, reklamlarla herkesin herkesi şiddete özendirdiği bir toplumda sağlıkta şiddet bitebilir mi? AKP’nin kutuplaştırmadan beslendiğini, AKP liderlerinin şiddet dili kullandığını hep söylüyoruz. Bizim tarafın karnesi daha kötü değil mi? İktidar ve devlet, terörü önlemede meşru bir zeminde. Bu zemini kötüye kullandığı doğru. Ona bu büyük kozu dev bir savaş devletine dönüşen PKK veriyor. Amerika veriyor. Bu ikisinin güdümündeki sol veriyor. Sol ne zaman PKK terörüne “devlet terörü” diyecek, çok merak ediyorum. Evet, Muhalefet pek açık biçimde kandan, kavgadan besleniyor. Bunu bizim taraftaki katil sürüsüne nasıl anlatabiliriz? Bu psikiyatrik bir sorun mudur?

Koral G. Yunuk: Kıymetli arkadaşlar, bu sorularınızla sonunda beni hasta edeceksiniz. Ciddiyim. Sormak hakkınız, sorduklarınız birbirinden hassas konular. Ancak doğrusunu isterseniz ben bu toplu terapi mevzuuna hayli yumuşak başlamak istemiştim. Kişisel konular, insan ilişkileri falan. Ara sıra siyaset elbette olacaktı, fakat daha ziyade onun size yansıyan kişisel yanları. Aşktan bahsedecektim, sevgiden, limbik sisteminize seslenip sizi imbikten geçirecektim.

Gerçi bu sorduklarınız siyasetin size yansıyan tarafları. Sizin reel açmazlarınız. Üstelik genel ve evrensel açmazlar. Ne yapalım, kendi tarzımca yardım etmeye çalışacağım.   

Şimdi… İlk soruyu soran Asman kardeşim yerden göğe haklı. Konuya yukardan bir bakalım o zaman. Bu dediğiniz iktidar-muhalefet ortak dinamiği, bir yandan karşılıklı diktatör suçlamaları, öte yandan parsayı paylaşmaları, Türkiye’ye özgü değil. Bütün dünyada üç aşağı beş yukarı aynı şeyler yaşanıyor. Türkiye’de az daha heyecanlı yaşanıyor, hepsi o. Akıl Cerrahı’na sorsanız ne der? Tüm bu tartışanlar “ajan” demeye getirir. Hepsi sahtekar, der. Belki ajandırlar, çoğu sahtekardır, ama bunu demek çözüm değil. Onlar bizim gibi insanlar. Bizim kadar samimiler. Asman kardeşim, burada sizden ayrılıyoruz. Onlar ahmak değil. Özde siz de değilsiniz. Yalnız onları izlemekle bu konuma düşüyorsunuz.  Bu durumda yapılacak şey onları izlememeniz. İzleyenlerle dalga geçmeniz. Yapabildiğiniz kadar. Eğlenerek. Zevk alarak. Kendinizi yormadan ve hele hiç sinirlenmeden, yıpratmadan. Gördüğünüz yerde, işittiğiniz anda beş kere derin nefes alacaksınız ve sahici bir konuya geçeceksiniz. O sahici konu sıkıcı bile olsa bu siyaset illüzyonundan iyidir. Sevimli konular seçmek sizin elinizde.

Yapabildiğiniz kadar. Yapamadım diyerek kendinizi suçlamayın. Yaptığınız kadarı size faydadır. Millete, vatana, topluma faydadır. Ahmaklaştıran siyasettense politika dışı sürenin artması insanlığa yararlıdır.

İkinci soruyu soran Bir Doktor’un sorusu iyice provokatif.

Sol taraftaki katil sürüsüne şiddetten beslendiklerini nasıl anlatalım? İyi niyetli, solcu arkadaşlarınıza sıradan birer faşist olduklarını nasıl anlatalım?

Anlatmayalım kardeşim. Niye anlatalım. Onlar öyle mutlu oluyorlarsa, özgüvenleri ancak böyle ayaktaysa, neden onları ruhsal yönden çökertelim? Sadist miyiz biz! Zaten anlatsak da anlayamazlar, siz kötü olduğunuzla kalırsınız.

Hangi kontr-gerilla çetesi, hangi terör örgütü, hangi faşist ordu biz insanlık düşmanıyız der ki? Onları destekleyen sıradan insanlar o yapılanları kendi suçları olarak ne zaman görmüş ki! Örneğin Nazi destekçisi on milyonlarca Alman?

Pozisyonları için muhakkak çok haklı gerekçeler bulmuşlardır.

Bu gerekçelerin üstüne gitmek muhalif huzuru bozar. Zaten depresyondalar, iyice çökerler. Bunu anlatamazsınız da. O yüzden kendinizi boşuna yıpratmayın, rahat olun.

Şimdi şeytan dürtüyor, örnekler ver diyor, biliyorum yanlış, çünkü birileri okuyacak ve kötü etkilenecek. Mamafih çok az kişinin okuyacağını bildiğimden hadi yazayım. Bir şeyleri zaten birileri yazıp söyleyip duruyor. Faydasız diye, bunları yapmayın diye sıralıyorum.

Nedir HDP destekçilerinin argümanları, CHP en başta, sol-sosyalist denenlerin tezleri, kanlı şiddete koltuk çıkışlarını haklı görebilmek için?

Kürtlerin ayrı bir ulus olarak her türlü hakkı tanınmalıdır… Devlet kurma dışında hangi hakları tanınmamıştır, diye sormak yanlış. Bunun için bunca kana değer mi? Kırk binden fazla gencecik Kürdün kırılmasına değer mi? Katiyen bu konulara girilmemeli. Tek suçlu TC devleti diyerek geçiştirmek en akılcısı. “Bizim devletimiz var da başımız göğe mi eriyor, biz de ABD uydusu değil miyiz, Mahirler, Deniz’ler, 78 kuşağı boşuna mı ayaklandı, kırıldı” gibi akıl kurcalayıcı şeyler soranlara rastlıyorum. Sormamalıyız. Hani “ulus devlet miti” çökmüştü! O konuya da bulaşmamak lazım. Kürtlerin çoğunluğu ayrı devlet istiyor mu? PKK’nın kendi ne zaman bunu samimiyetle istedi? Bu sorular sol ruh sağlığı üzerinde sakıncalıdır. 

HDP ayrı PKK ayrı… HDP içinde PKK’yı eleştiren sosyalist bir potansiyel var.. Bunun Goebbels marka bir yalan olduğunu elbette onu söyleyenler bile biliyor. Ne var ki can çekişen vicdana suni teneffüs yaptırıyor o yalan. İkisinin bir ve aynı olduğunu her gün görsek bile görmezden gelmeliyiz.  

HDP 18 milyon Kürdün temsilcisi. Tabii ki dikkate alacağız... Fazıl Say bile bunu demişti. Ondan akıllı mısınız? Bir etnik grubun çoğunluğunun oyunu alan o grubun temsilcisi ise, Türklerin temsilcisi de AKP’dir. Ona da arka çıkalım. Gerçi sonuçta yapılan bu bile olsa, böyle şeyleri asla açık konuşmamak gerek. Hele şu soruyu hiç sormamalıyız: HDP Kürtlerin çoğunluğunun (almış ise eğer) desteğini nasıl aldı? Onları öldüre öldüre aldı. Abdullah Öcalan’ın mahkeme ifadesidir: “DEP’e oy vermeyenlerin tavuklarını bile öldürün, diye talimat verdim.” HDP-PKK kadar Kürt öldürten, Kürtlere zarar veren bir hareket tarihte ortaya çıkmadı. Bunları asla “solculara” söyleyip huzurlarını bozmayın. İlla eleştirecekseniz Kürt düşmanı ağzıyla eleştirin ki rahat etsinler, size küfredip kendilerini haklı görsünler.

HDP ve onunla dirsek temasındaki biz solcular barıştan yanayız… Bırakınız öyle sansınlar. Kim kendinin gencecik insanların, çocukların canıyla moral bulduğunu, içinde psikopat bir cani gizlendiğini kendine itiraf edebilir? PKK’yı bir kez olsun lanetlemeyen HDP liderleri bunu yaptıklarında PKK tarafından öldürüleceklerini biliyorlar. Onları özellikle mazur görün. Bakmayın, sol kanatta  en temiz onlardır. Çünkü kelleleri koltuktadır. HDP’yle iş yapan tüm ötekilerin böyle bir korkusu da yok. Onlar önemli bir risk altında da değil. İşin aslı kelle koltuktaki PKK’lılar bile onları destekleyen güvende solculardan temizdir. Çünkü canlarını ortaya koymuşlar. Fakat hangi terapist hastasına “senin ruhun kirli” der ki. Ara sıra ima eder, fazlasının faydası yoktur.   

Solcular ve CHP, en büyük tehdit olan AKP karşısında elbette başta HDP olmak üzere muhalefetin tüm kanatlarıyla dirsek temasını korumalı, birbirini desteklemelidir. Bu da “sol” morali yükselten bir savdır. Sol mol beni ilgilendirmiyor aslında, o kadar siyasi bakmıyorum vakaya. Önemli oranda bir kitlenin ruhsal dengesi bozulur mu bozulmaz mı, bozulmasın diye benim bir katkım olur mu? Konum bu. O bakımdan “Bu ittifak hep AKP’ye yarıyor”, “Bu aslında muhalefeti başarısızlığa kitleyen bir oyun”, “Bu ABD talimatı”, “Zaten muhalefetin ABD dışında bir aklı, iradesi yok” gibi argümanlar ileri sürülmemeli. Böyle söyleyenlere kulak asılmamalı.

Bu tür görüşler bir an için herhangi bir solcuyu sinek ısırmış gibi rahatsız ettiğinde şu cümleler sarf edilmelidir. “Hadi oradan AKP yandaşı!” “Bunlar AKP ağzı..” “Perinçek siyaseti.. Sen de Perinçekçi olmuşsun..” “Devlet yalakası..” “Dönek!” “Bu hallere mi düşecektin!” “Sol düşmanı!” Aynı anda hepsini kullanmanız gerekmez. Tasarruf edin, zinde kalın. Bir-ikisi kafidir. Teki doz bile son derece etkilidir.

Evet, tekrar uyarayım. Bu yazıyı fazla yaygınlaştırmayın. Kötü örnek yine de örnektir, asabiyeti artırır.        

SADECE: Sayın Yunuk Hocam, İnsanların büyük çoğunluğunun yazdığınızı okumayacağını, okuyanların büyük çoğunluğunun anlamayacağını, anladığını düşünenlerin büyük çoğunluğunun ise yanlış anlayacağını bildiğiniz halde yazmaya devam etmenizin nedeni nedir? a. yapacak daha iyi bir işim yok. b. bir gün anlayacaklarına inanıyorum. c. ben de yazmasam kimse yazmamış olacak, içim el vermiyor. d. hiç biri e. hepsi...

Koral G. Yunuk:Sadece” rumuzlu kardeşim, önceki yazının altında size kısaca cevap vermiştim. “e ve daha fazlası” diye. Daha açık cevabı bugünkü yazımın en üstünde yazdım. Benim demediklerimi de İnan diye biri editörümüze hitaben pek güzel ifade etmiş. Onu okumanızı tavsiye ederim.

Şu ana dek tahmin ettiğim gibi biraz eğlendim, tahmin etmediğim kadar gerildim. Bundan böyle, gelen sorulara bittabii yine cevap vermeye çalışacağım, ama artık hoş konulara yönelmeye gayret edeceğim. Dediklerinizde çok haklısınız. Özellikle bu mecralarda yazılanlar gençlere pek az ulaşıyor. Zaten geniş bir kesimce okunmamasında da özel bir fayda mülahaza etmekteyim. “Aman” diyeyim, o “geniş kesim”e yazdıklarımız ulaşırsa kim bilir neler yaşanır!

Maksadım dar bir çevreye hitap etmek, onlara faydamın dokunmasıdır, naçizane. Ama ilerde daha çok kişi de okuyacaktır diye düşünüyorum. Hevesli, beklentili olduğumdan değil, gerçekçi bir tahminle. Ama bu iyi sonuç mu verir kötü sonuç mu? Onu şimdiden bilemeyiz. 

Akıl Cerrahı: Benim bazı diyeceklerim yine öbür bölüme kaldı. Bazılarının cevaplarını Koral hocadan aldım.

Niyet, hangi ad altında olursa olsun, ABD güdümlü bir Kürt yönetimini bu ülkede, kanla, içsavaşla kurmaksa ya da bu kanayan yarayı sürekli bir koz olarak kullanmaksa, ki öyle görünüyor. Buna hangi aklı başında insan destek verir? Herkes verse bizim gibi düşünenler karşı koyar. Tüm bu seçim oyunlarını, muhalefet-iktidar denklemini, AKP’nin gidişini, CHP’nin gelmeyişini vb. bu ana eksende ele almak lazım. Bu ekseni ben koymuyorum. Egemenler “seç birini” diyerek koyuyor, farklı seçenekleri ortadan yok ediyor.      

Aynı konuda daha ciddi ve kapsamlı bir yazı okumak isteyenlere Alper Levent Yakış’ın şu makalesini salık veriririm: http://www.solitiraz.com/haber-detay/turkiye-solunun-drami-levent-yakis/511

Yayına Hazırlayan: Kaan Arslanoğlu


  • Neo Paladyum

    Neo Paladyum 10.02.2019

    sayın.. bedavadan terâpi uzmanı prefösörümüz 'Koral Yunuk' hocamıza, psiko newrozumun segonder semptomunda.. yaptığı müdahaleler ve limbik, progresiv, sublminâl tedaviler için hörmetlerimi sunarım ! ayrıyetten de . . uzman bir medyacı olaraktana, bu yazı dizisinin çok kısa sürelerde reytinginin yüksekliği için de (yazılar ortalama 3 günde 750 reyting yapmış) ve feyzbukta getirdiği yorum, tartışma ve beğeni sayısının yüksekliği, prime taym ve B grubu izleyici etkisi (feyzbuk kültürlü neoliberâl amerikancı solcu grubu) .. dolayısıyla da bundan sonraki yazı ve yorumlarında hayırlı başarılar diliyorum.

  • H.ÜNSAL

    H.ÜNSAL 09.02.2019

    İNAN SABIRCAN kardeş, cevabi yorumunuz için teşekkürler ediyor, saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Dediklerinizden sonra denilecek fazla söz yoktur. Varsa da zamanı gelince hep birlikte deriz. Bu çürümüşlük içinde zaman, zaman demekten başka söz bulamıyorum.

  • İNAN

    İNAN 08.02.2019

    Yerel seçimler en mühim seçimdir. Eğer rantiye için para için seçime giriyorsak girelim, para bitti para lazım, adamlarımız aç işsiz buralara konacağız kendimize gelelim diyorsanız dürüst adam olduğunuz için oyum sizindir, ama yok Fatsa Fikri vs. falan filan devrim mevrim hikaye anlatmasın kimse kimseye. De ki sokakta fuhuşu bitireceğiz, okkey. De ki uyuşturucu satanları, silah kaçakçılarını, pornocuları Beyoğlu’ndan süreceğiz, okkey. De ki okul önlerinde hap satanları zopalayacağız okkey. Gündüz tontiş kürtçü gece yamyam eli köpekli cepçi kapkaççıları barındırmayacağız de okkey. Bunların çeyreğini yapın bu garibin oyu ölene kadan sizindir. Hayırlısı ne ise o olsun.

  • İNAN

    İNAN 08.02.2019

    H. Ünsal ağabey, bunca yalanın, sahteliğin içinde, bunca çıkmazın içinde, tonla palavraya, safsataya rağmen elimizden artık bir şey gelmese de gerçeği, gördüğümüzü yazma, söyleme hakkımız vardır. "Solcular" köşeyi dönerken anlattıkları, sol palavraları gerçek sanıp hala inandığı şeyin peşinde koşarken günlük hayatında borçlarını ödeyemeyip eşine ve çocuğuna bakamayıp bir sinir anında vapurdan atlayarak canına kıyan Ali Küçük'ün kızılderedeki mahir kadar anılma hakkı vardır. Linki ekliyorum. (Bkz: Ziyaret Et) fikirlerim, yaşantım Kaan Bey'den ve sizden bir tık farklıdır ama aka ak karaya kara demek konusunda sizlerle anlaşıyorum. Selamlar, saygılar.

  • İNAN

    İNAN 08.02.2019

    H. Ünsal ağabey, bu yazdıklarımı yanlış anlayacak adam sürüsüne bereket. Onların yanlış anlamalarını düzeltmek için benim harcayacak zamanım yok. Bir defa daha yazıyorum buraya, ben hakaret etmiyorum. Eğer hakaret eden biri varsa o ben değilim, gelmişini, geçmişini, duruşunu boşa çıkaranlar kendi kendini rezil rüsva etti. Gündüz arkadaşını gömüp sonra hiç bir şey olmamış gibi rakıya oturanlara bir şey mi demişim? Seminerde orada burada ahlaktan ardan namustan bahsedip, iki üç kadını el altında tutanlara bir şey mi demişim? Bardağı 75 kuruş olan çayı kültür "merkezimizde" 5 kaymeye satanlara bir şey mi demişim? Vekil adayı olmak için direnenlerin yanına gidip bir foto çekilip sosyal medyada fenomen sonrada vekil adayı olanlara bir şey mi demişim? İşe yaramayan meclise girip vekillikten kıyyyak emeklilik koşturanlara bir şey mi demişim? "Derinlerle" oturup kalkıp, kızını oğlunu akademisyen yapanlara yan gözle mi bakmışım? Devam.

  • Ç.

    Ç. 08.02.2019

    Koral hocamız sakinliğini Cenevre Gölü'nde yaşamasına borçlu olabilir. Burada sakin kalabilmesi zor. Siyaseti takip etmeyi bıraksa, çarşı pazar fiyatlarının stresi var. Kaldırımda yürürken kaldırıma çıkan otomobilin çekilmesi için korna çalması var. Koral hocamız Kaan Arslanoğlu gibi burada yaşıyor olsa aynı stres onda da olurdu:) Siyaset konusuna girmeyi düşünmüyordum. Ona da gireyim. Geçmişte liberallerin verdiği desteği bugün ulusalcılar veriyor. Ulusalcı haber sitelerinde bazı haberleri göremezsiniz. Muhalefet hakkındaki düşüncemi de paylaşayım. 22 Şubat'ta TRT 2 açılıyormuş. Doğan Hızlan da orada program yapacakmış. Muhalefetin yaptığı eleştiri, Doğan Hızlan'ın yaptığı eleştiriye benziyor.

  • H.ÜNSAL

    H.ÜNSAL 07.02.2019

    İNAN kardeş, iyi demişsin. izniniz olursa dediklerinizin altına imzamı atarım. Özellikle yorumunuzdaki son cümle çıplak bir fotoğraftır.

  • İNAN

    İNAN 07.02.2019

    Kaan Bey, bir şey değişmeyecek aynen böyle devam edecek. O "şeye" dinamik mi dersiniz, büzük mü dersiniz, tüzük mü dersiniz, yürek mi dersiniz ne dersiniz bilmiyorum, o dediğiniz şey bunlarda yoktur. Çıkıp da yahu Kaan Bey abartma o kadar değil be diye kendilerini bile savunmuyorlar. Liboşlardan öğrendikleri bir taktik sanırım, eğer size yanıt verirlerse ele geçirdikleri kamuoyu ulu orta yapılan bu tartışmayı görecek sizi de araştırıp siteyi kurcalayıp okumaya başlayacak. En iyisi yok saymak, yanıt vermemek, ölüme terk etmek. Benden bu kadar deyip tribüne de çıkmazlar çünkü bu işlerde bol akçe, bol kadın/erkek, sosyallik, akademisyenlik, koltuk ve gavede adam yerine konma var.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 07.02.2019

    DEVAMLA: Bunların ABD’ci olduğunu biliyordum. Bunların PKK terörü işbirlikçisi olduğunu biliyordum. Ama elden geldiğince destekliyordum. Birkaç yönden sıkıştırırsak düzelirler belki diye kendimi kandırıyordum. İyi taraflarını bulmaya çalışıyordum. Çaresizlikten. Bizi AKP’den kurtarırlar belki, bu arada onları da defederiz düzelmezlerse diyordum. Gitmiyor işte AKP, gitmeyecek. O halde bu b..u yemeye neden devam ediyoruz? Tabanı bilmem, muhalif liderlerinin derdi: Biraz belediye kapıp para tokatlamak. Muhalefet yapıyor süsü vermek. YukarIdan aldıkları talimatları iyi kötü yerine getirmek.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 07.02.2019

    TEDAVİYİ REDDEDİYORLAR: Şu bakışlara, yüz ifadelerine dikkat edin. Kendilerine inanmıyorlar. Dediklerine inanmıyorlar. Yanlış yaptıklarını biliyorlar. Suratları düşük. Ama oy istiyorlar. Çaresizlerin oylarını istiyorlar. Alacaklarını biliyorlar. İsterken utanıyorlar. Tedaviyi reddedenler onlar değil, peşlerinden gidenler. Burada terapi yapıyoruz, okumak istemiyorlar. Çare istemiyorlar, çabucak sıkılıyorlar. Derin bir depresyon içindeler. Kitlesel salgın. Burada çözümler öneriyoruz, kapalılar. Muhalefetin bu seçime neden girdiğini açıklar mısınız lütfen? Ben biliyorum, sizin nedenlerinizi merak ediyorum. Rejim değişmeyecek, yöneten değişmeyecek, seçimlerin adil olmadığını biliyoruz, neden bu çılgıncasına belediye yarışı? Ülkede demokrasi var görünümü yaratmak için mi? +++++ Devam edecek..

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 07.02.2019

    Teşekkürler H. Ünsal dostum. Koral Hoca da gördü, sana selam ve sevgilerini gönderiyor. Şu an evde temizlik yapıyormuş. Doğrudan cevap verme konusunda biraz sıkıntılı zaten.

  • H.ÜNSAL

    H.ÜNSAL 07.02.2019

    Önce bahse konu meselelere dair bu muhteşem bakış ve analizi bizlere sunan Sayın Koral hocamıza ve yayına hazırlayan Kaan Beye teşekkür ediyorum. Bilgilenip yeni ve geniş bir ufka erişiyoruz. İnan adlı yorumcuya da teşekkürler ve saygılar. O da bakış açımızın genişlemesine ayrı bir katkı veriyor.

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.