Deneme

Metin Nesir: Seçim sonuçları üzerine Koral hocanın bir tahmini olacak mı? CHP kazanacak mı? Size sormuyorum sayın Arslanoğlu. Çünkü sizin bu konuda uzun süredir ortaya koyduğunuz son derece hayati sorulara hiçbir CHP yetkilisinden cevap alamadık. CHP tabanı da her zamanki gibi üç maymunu oynuyor.

Demiştiniz ki: Son iki sandık CHP’ye göre meşru değilse bu seçime neden katılıyorlar? Meşru ise eğer, seçim adaleti üstüne belirsiz gevelemelerde amaç nedir?  Muhalif tabanı oyalamak mı? Ki, siz kendi fikrinizi söylediniz. Size göre vicdanen meşru değildi o sandık sonuçları. Hepimizi, hep birlikte defalarca oyuna getirdiler. Seçim geceleri CHP liderlerinin kayboluşunu nasıl açıklayacağız? AKP ile işbirliği mi, yoksa sadece korku mu? Her iki durumda da tekrar nasıl halkın karşısına çıkıyorlar?

HDP ile işbirliği yapanın seçim zaferi kazanmasına imkan yok dediniz. Hatta daha ileri giderek HDP ile ortak cephe seçimde çoğunluğu kazansa bile bu devlet, bu halk ona devlet başkanlığını, hükümeti vermez, dediniz. Hatta bu tavrın vicdanen meşru olduğunu savundunuz. Ülkede bir diktatörlük olduğuna inanıyorsanız, seçimlere katılmaktaki bu heves neden?

Sizin görüşlerinizi biliyoruz yani. Ben asıl Koral beyin yanıtını merakla bekliyorum.

Koral G. Yunuk: CHP kazanacak kıymetli Metin kardeşim. Garanti gözüyle bakabilirsin. İstanbul küçük ihtimal, Ankara biraz büyükçe ihtimal, İzmir kesin. Birçok İstanbul, Ankara ilçesi garanti. CHP garanti kazanacak. Böylece en az 2023’e dek AKP ile birlikte iktidarın üvey kardeşi olarak saltanatını sürdürecek.

Yukarda sizin seçimlerle ilgili sorularınızda tablonun siyasi yanı apaçık görünüyor zaten.

Fakat bunu daha çok ekonomik-parasal açıdan söylüyorum. Türkiye’deki gelir dağılım oranlarına bakarsak, muhalif elitlerin ekonomik güçlerine bakarsak, CHP’li belediyelerin hesaplarına bakarsak (hiç bakmamak moral açısından daha iyi), durum ortada.

Türkiye’de herkes AKP’nin başında bulunduğu ya da temsil ettiği ekonomik sisteme çalışıyor. Harıl harıl. Düşünecek, okuyacak zaman bulamamacasına. O kadar meşguller! Allah bozmasın! AKP de ABD’nin başını çektiği dünya ekonomik sistemine çalışıyor elbette. Kan ter içinde, kendini paralarcasına.

Sonuçta herkes ABD’ye, kapitalizme çalışıyor ama, CHDPKK en heveskar, en sadık kesim. AKP hiç değilse sık sık posta atabiliyor, “payımı artırın, ayağımı kaydırmaya yeltenmeyin, rakiplerime fazla destek vermeyin ulan…” diye bağırabiliyor. “Muhalefette” o da yok. Sadece AKP’ye bağırabiliyor: “Bu kadar pay için bunca kavga - dövüş - küfür parodisi çekilmez.”      

Aslında milletin (muhalif kesim olarak) en çok umursadığı ve belki de tek umursadığı şey yaşam biçimi-laiklik denen şey. Enflasyon ve yoksulluk da çokça sıkıyor bazı kesimleri, ancak herkes biliyor ki, kim gelse sonuç değişmeyecek. O bakımdan laiklik konusunda da içinizi ferahlatacak bir şey diyeyim: AKP’de bu para hırsı oldukça onun saldırgan dinciliği giderek yumuşayacak, şimdiden yumuşadı bile. Tabii bir de bu samimiyetsiz dinciliğe tepki çok yaygın. Onu da hesaba katmak gerek. AKP tabanında bile var bu tepki. Çok kişi görüyor gerçeği: Siyasal dincilik az buçuk içten olsaydı bunca ahlaki yozlaşma ortaya çıkar mıydı! Batıcı - kapitalizm aşığı her kesimden muhalifin yaşam biçimsel laik direnişi ise güçlenerek sürecek, toplumda her zaman kendine  yer bulacak. Yani şimdi olduğu gibi gelecekte de bir orta yerde buluşulacak. En büyük ihtimal bu. Herkes rahat olsun. 

Akıl Cerrahı: Koral hocam, teşekkürler. Fikirlerinize katılıyorum. Herkesin başarılı olduğu, herkesin kazandığı bir ülkede yaşıyoruz. Ne mutlu bize. İktidarın ve sözde muhalefetteki CHDPKK cephesinin de kazanacağı, ondan nemalanan herkesin, bilhassa yazar, çizer, medyacı, sanatçı takımının bolca kazanacağı garanti. Bir tek benim gibilerin kaybedeceği de garanti. Ama bu gerçeği de görmezden gelirsek, ki zor bir şey değil, sosyal medyaya bakmazsın olur biter. Hepimiz kazanacağız demek! Şahane! Çok güzel!

Koral G. Yunuk: Evet, o manada sen ve sizler de kazanacaksınız. Dediklerinizin hep doğru çıkması anlamında kazanacaksınız. Kimsenin şeyinde olmasa da bir gün bunları ciddiye alacak epeyce insan belirebilir.

İnsan BU Türkiye yakın tarihinin KOZMİK ODASI’dır. Belki bir gün insan soyu, ard arda iki düzgün cümleyle konuşacak akıllarının bile kalmadığını panik içinde fark ettiğinde… Bu aklı nasıl kaybettiklerini araştırmaya başlayacak. Ve hala bunu yapacak zekaları kalmış ise İnsan BU’nun KOZMİK ODASI’na başvuracak…

O arayış içindeki insanlar notlarını İnsan BU’ya göre verecek. Her kişiye, her kesime notunu İnsan BU kozmik odasına girip verecekler. Kimsenin kaçarı olmayacak. Suçun tüm ortakları, anonim rezilliğin sıradan fertleri olarak kayda geçecekler…

Akıl Cerrahı: Bu Kozmik Oda fikri iyiymiş hocam. Geliştirelim bu projeyi. :)

Türkiye’de ve dünyada… Hangi siyasi akımlar, gruplar… Hangi medya… Hangi yazarlar, hangi TV starları… Hangi sanat, edebiyat, ne gibi filmler, dizilerle… Nasıl bir reklamcılıkla… Hangi ileri teknolojiler, süper iletişim aygıtlarıyla… İnsanın aklını aldı, alıyor. Tek tek isimler, kişiler bazında bunun önde gidenleri kimler… Yöntemleri neler… İsimler… Hepsi kayda girmeli. Yöntemler daha önemli bittabi..

Kimler hangi gerekçelerle salağa yatıyor. Buradaki birbirinden önemli gündemleri, birbirinden yaşamsal soruları görmezden geliyor? Pek de fazla yekun tutmuyor üstelik bu sorular. Kimler bir gıdım kalmış insan aklını günün modası üfürükten çekişmelerle, aptalca yalanlarla izmarit gibi ayaklar altında eziyor… 

Dost bildiklerimiz, en yakınlarımız, arkadaşlarımız da tezgaha meşguliyet oyununun parçası. İnsan BU’ya karşı: Bilmedim, görmedim, duymadım… Üstelersen: İnsan Bu manyak… İnsan BU aşırı… İnsan Bu saplantılı… Kimi diş biler, kimi laf sokar, kimi küfreder, kimi kıskanır… Bizi yapayalnız bırakan gerçeklerimizi bile kıskanırlar. Dediklerimiz sürekli doğru çıktıkça ders almaz daha da hınçlanırlar. Meşguliyetleri daha da artar tezgahta.  

Fakat biz çakamasak o gerçekler başkalarınca çakılacak alınlara, bir alın veya akıl kalmışsa gelecekte eğer… Birileri çakmasa hayat çakacak.

Arşivimizi toparlayıp, yakın geleceğe bırakmak üzere… Belgeleri sınıflayalım… Gerçeklerin, yaşamın dayatmasıyla anlaşılacağı, çok zor, ama işte o kadar da güzel, biz görsek de görmesek de yakın yıllar adına…

Yayına Hazırlayan: Kaan Arslanoğlu