Deneme
HDP İLE İNSAN AKLINI YIKMAK, AKP’Yİ İKTİDARDA TUTMAK

LEVENT YAKIŞ’IN KAAN ARSLANOĞLU”NUN GÖRÜŞ VE SORULARINA YANITLARI (bölüm 3)
(10.4.2020)
Bölüm 1- Sunu ve Akif Akalın’ın cevapları , Bölüm 2- Gaffar Yakınca’nın cevapları.. bundan sonra, daha aşağıda..
1- HDP eğer PKK ile arasına kesin mesafe koyarsa… Dünyanın gelmiş geçmiş en etik dışı, en vahşi katliam örgütlerinden biri olan bu şebekenin eylem çizgisini kınarsa, onunla bazı konularda ittifak yapılabilir. (Kaan Arslanoğlu)
HDP ile PKK’yı aynı menzilde tutan arkalarındaki ortak emperyalist akıldır. Eğer, emperyalist fraksiyonların politikalarında belirgin farklılaşmalar ortaya çıkarsa, ancak bu durumda, PKK ve HDP farklı yönlere evrilebilir. Başta Almanya, AB devletleri HDP üzerinden yürümek isteyebilir. Ülke hayrına, iç dinamikleri esas alan bir kopuşu kimse beklemesin.
Doğru, PKK, merkezi hiyerarşisini, örgütsel ağırlığını, askeri varlığını büyük ölçüde Türkiye dışına taşırmış ve bu anlamda fiziken de dışsal bir olgu haline gelmiştir. Türkiye’ye “dışardan” bakmakta ve HDP ile bundan kaynaklanan bir dizi sorun yaşamakta. Ancak, HDP de duygusal ve düşünsel anlamda Türkiye’den kopmuş bir yapıdır. Aralarındaki farklılaşma ülkemizin çıkarlarını esas alan bir tartışma üzerinden gelişmez. (Alper Levent Yakış)
2- Bunu yaparsa ilk seçimde jest olsun diye oyum onlara.
Vermeyeceğim anlaşılıyor olsa gerek.
3- PKK ile somut ve kesin biçimde silah bırakması yönünde karşı koşulsuz olarak görüşme yapılabilir... Silah bırakması karşılığında siyasi değil, ama bazı hukuki tavizler verilebilir.
Taviz? Hiçbir taviz PKK’yı kesmez. Onu kesse arkasındaki emperyalist ihtirasları kesmez. Kuşkusuz, PKK’nın, emperyalistlerden ayrı, belli sınırlar içerisinde nisbi iradesi, özgürlük alanı var ama bu sınırlar içerisinde Türkiye Cumhuriyetinin varlığına tahammül diye bir duyguya yer yok.
4- PKK teröre devam ettiği, HDP de onunla organik sıkı bağını sürdürdüğü müddetçe, CHP'nin yaptığı başta olmak üzere, onunla her türlü ittifak, onunla TTB, TMMOB, DİSK, KESK gibi örgütlerde, mitinglerde, medyada, basın açıklamalarında birlikte bulunmak ve onunla her türden dayanışma göstermek: Terör yandaşlığı, insanlık, halk, ülke düşmanlığıdır.
4 ve 5.. İşte, bu soruyla ittifaklar meselesine geliyoruz. Doğrudan ilgilendirdiği için bir sonraki soruyu da içererek yanıtlayayım.
Türkiye Cumhuriyeti bugün tasfiyesine dönük dış güdümlü ama iç desteği de hallice emperyalist ataklarla karşı karşıya. BOP değil yalnız; kurgulayıcıları BOP’u takvimine uygun hızda ve alt başlıklarıyla tamama erdiremeyince farklı emperyalist kliklere ait bir dizi proje devreye girdi.
BOP’la örtüşen örtüşmeyen, eklemlenebilecek ya da onu kısıtlayacak projeler…
İktidar- muhalefet denkleminde hacimli yer tutan hemen bütün kurumlar, parti ve örgütler bu projelere angaje konumda. Emperyalist projelerin izdüşümünü değişen oranlarda bünyelerinde taşıyorlar.
Gerekçeler farklı da olsa dönüp dolaşıyor iş gelip Cumhuriyetin tasfiyesine dayanıyor. İslami forma bürünmüş halde iktidarda görüyoruz tasfiyeciliği; farklı renklere bürünmüş, binbir alt başlığa dağılmış halde muhalif saflarda.
İslamcı laik, sağcı solcu kılığında siyasetin tepe noktalarını, kilit konumlarını tutmuş, kapatmış uşakların kuşatması altındayız şu an. PKK’ya karşı tavırlarını baz alarak yapılacak tasnif, mevcudu meşrulaştırmaktan öte işe yaramaz.
Kuşkusuz, hepsi bir değil, aralarında envai çeşit uzlaşır uzlaşmaz mesele var. Kavgaları bir çok açıdan sahici. Ancak, söz konusu ülkenin kaderiyse bütün bunlar son kertede hacıvat-karagöz atışmasıdır.
5- Bu tutum muhalefetin meşruluğunu ortadan kaldırır... AKP' nin gidişini geciktirir, hatta engeller.
Cevabı bir yukarıdaki maddede.
6- HDP ile dayanışmayı savunan bir insanın ya da grubun başka konularda düzgün düşünmesi beklenemez.
Fazla toptancı bir yaklaşım. Ötesi, PKK’nın, HDP’nin dahi herkesçe benimsenecek doğruları vardır, kuşkusuz. Esası değiştirmiyor, o ayrı…
7- “HDP'ye şu kadar kişi oy atıyor, hepsi mi terörist!” demek, faşist bir demagojidir. Faşist ve veya terörist partiler zaman zaman çok yüksek oylar alabilir. Bu onları insanlık katında meşrulaştırmaz. Evrensel ilkeler oy sayısından üstündür. Bu demagoji HDP ile ittifak yapan başta CHP seçmeni olmak üzere tüm seçmeni terör yandaşı yapmakta. Kaç milyonsalar o kadar terör yandaşı oluşturulmakta.
CHP’ye, HDP’ye PKK’nın eylemlerini onayladıkları için oy vermiyor insanlar. Sıkıştırıldıkları iktidar-muhalefet denkleminde seçeneksiz bırakıldıkları için oy veriyorlar.
Denklem, İslamcı-laik gerilimine oturtuldu. Bin bir algı operasyonuyla gerilimin ateşi harlandıkça harlanıyor. İktidar da memnun durumdan muhalefette.
Peki, kime oy vereceğiz sorusunun benim için halihazırda net bir yanıtı yok. Al birini vur ötekine, halk ne yapsın?
Toplumsal çoğunluğun mevcut partilerle ilişkisi çoktan kerhen ilişkiye dönmüş durumda. Nefrete doğru dört nal gidiyor, bu da avantajımız, eleştirmekten ziyade seçenek üretmek lazım.
8- Dünyada büyük devletler giderek her yana daha hakim hale gelir, güçlenirken rakip orta ve küçük güçte devletleri parçalama teorileri geliştirmekte ve uygulamada da önemli başarılar elde etmekte... Türkiye'de Kürt sorunu bu bağlamda değerlendirilmeli. ABD ve AB’nin PKK-HDP-CHP’ye desteği boşuna değildir.
İktidara desteği de… Mevcudun devamından yana emperyalistler, en azından kimi fraksiyonları açısından böyle.
9- Kürtlerin ayrı ya da federatif bir devlet kurması ya da özerk bölgelerinin oluşması ancak silahların gölgesi kalktığında, savaş ve iç savaş tehdidi belirgin oranda azaldığında, uygar ve demokratik bir ülkede ciddi biçimde tartışılabilir... Böyle bir aşamaya varıldığında belki buna da gerek kalmayacağı da düşünülmeli.
Tartışılabilir elbette ama Türklerle Kürtler, Türkiye’nin sınırları içinde bir arada yaşama arzusuna sahipse bu anlamlı olur. Esası da, özerklik, federasyon değil vatandaşlık hukukudur.
Sınırları zorladığın, Birleşik Kürdistan’a soyunduğun anda bu iş biter.
Birleşik Kürdistan’ın muadili Türkiye’nin kalanı değildir çünkü, Birleşik Türkistan’dır, özü itibarıyla aralarında fark yoktur. Birleşmeleri ise oksimorondur, safsatayla uğraşacak halimiz yok.
10- Hiçbir etnik kimlik veya kültür hakkı küçümsenmemeli, hafife alınmamalı, mantık ve uluslararası ortalama normlara göre karşılanmalı, gereği kısmen yapılıyor, daha da yapılmalı.
Evet.
11- Ancak hiçbir etnik hak, açık işgal şartları dışında şiddete, hele ki teröre gerekçe gösterilemez.
“Etnik haklar ve açık işgal”, soruyu anlamadım.
12- Olgulara, olaylara, topluma… Dinsel, mezhepsel, etnik kökenlerden, pencerelerden bakanlarla ciddi bir insani, toplumsal, siyasi, kültürel gelişme beklenemez.
Evet. Emperyalist siyasanın amacı da zaten bizi bu kompartımanlara sıkıştırarak sistemin özüne dönük eleştirel düşünceyi sınırlamak.
13- 90'lı yılların başından beri PKK açık ve saklanmaz biçimde ABD himayesinde ve güdümünde çalıştığına göre HDP ile aynı cephedeki tüm siyasi grupların sadece bu yüzden bile emperyalizmin uzantısı oldukları kesindir.
Meselenin HDP olmadığını yukarıda ifade ettim.
14- HDP'nin Kürtleri temsil ettiği iddiası insani meşruluk açısından yanlış olduğu gibi, Kürtlerin çoğunluğunun desteğini aldığı da kuşkuludur.. Üstelik PKK açık arayla en çok Kürt öldüren, Kürtlere en çok zarar veren örgüttür..
Varsayalım hiç Kürt öldürmesin, Türkleri öldürsün ve çoğunluğun desteğini alsın, ne değişecek? Meşruiyet mi kazanacak?
15- Türkiye sosyalist solu, sol değerleri eridiği için PKK ile ittifaka başladı ve bu da ondaki sol değerleri tamamen ortadan kaldırdı.
Solun PKK’ya hayırhah yaklaşımı başlangıçta salt intikamcı duygulardan kaynaklandı. 12 Eylül rejiminin sol saflarda yarattığı vahşi yıkıma bir tepki… İdeolojik mahiyeti yoktur.
90’lı yıllarda ise bu yıkıma cari sosyalist rejimlerin dağılmasından kaynaklanan moral çöküntü eklendi. Art arda gelen darbelerin bileşik sonucu geçmişten yalnıza ahlaki kopuş değil epistemolojik kopuştur.
Gerisi de gelmiştir. PKK’nın tarzı -emperyalist stratejilere yedeklenerek mesafe alma- solun da hakim tarzıdır artık. PKK’yı ister desteklesin isterse düşman olsunlar.
Zorunlu Açıklama (Kaan Arslanoğlu) : Yazarlarımızdan gelen ilk üç cevabı yayımladık. Şu anlaşılıyor ki bazı yazarlarımıza bazı soruları anlatamamışım, bazı sorularda ise niyetimi anlatamamışım. Bu dizi çok konulu ve çok yazarlı olduğundan yazı uzunluk sınırlaması getiriyoruz doğal olarak. Soruları da olabildiğince az, öz, kısa tutmaya çalıştım. Kolay okunabilirlik açısından. Dizi ilerde kitaplaşırsa birçok şeyi uzatmamak o bakımdan da zorunlu. Ama kısa kesmek bazı sakıncalar doğuruyor.
Hemen hemen her kesimden çok değişik kanatlardan okurlarla tartışıyorum yıllardır. Bazı yazarlarımız muhtemeldir sadece belirli bir kesime sesleniyor, bazıları da galiba tartışmaya pek seyrek giriyor. HDP sorunu bugüne dek başka yazarlarla ve okurlarla en çok tartıştığım konu.. Ve açık arayla… Bu bir gerçek… Bu gerçeğin üstünde durulması gerekiyor..
Yazarlığa başladığımdan beri binlerce okur kaybettim.. Aslında on binlerce demek daha doğru olur.. Yine açık arayla insanlarla en çok bozuştuğum konu PKK-HDP konusudur (yüzlerce dostum, arkadaşımla). PKK-HDP sorununda tavır almak, Türkiye’de “sol” ya da “aydın” camiada en çok ayrıştıran sorundur. Yazarlık çalışmalarıma, kitaplarıma, fikirlerimin yayılmasına en çok engel olan sorun bu sorundur, tartışmasız en yoğun ağırlıkla. Elbette başka tavırlarım, turumlarım da var, dışlanmama neden sayılabilecek, ancak başlatıcı ve bitirici olan bu. O yüzden sorulara yanıt veren bazı yazar arkadaşlarımın bu konuyu genel sorunun sadece küçük bir parçasıymış gibi görmesini anlıyorum, fakat bu yaklaşım benim için lüks ve gerçeğe uymuyor.
PKK katliamlarını mazur gören ya da görmezden gelen bir dostunuzla, onu ne kadar sevseniz de, bırakın siyaseti, hatta bırakın edebiyatı, futbol taraftarlığında, hatta piknikte, yemekli sohbette bile ayrı düşmeye başlıyorsunuz. İstediğiniz kadar küçük görün sorunu. Bir şeyler oluyor, kopuyorsunuz. Belki arkadaşlık ilişkileri için bu benim patolojimdir. Benim sorunu fazla ciddiye almamdan kaynaklanır. Fakat yazarlık çalışmalarım için –ki, tamamen gerçek evrensel temalar, ülke ve insan problemleri üstüne kuruludur- yukarıda bahsettiğim kesin nesnellik söz konusu.
Bana ters düşmelerde yöneltilen ve damogojik mahiyette hiç değişmeyen birkaç klişe suçlama şudur: Kürt düşmanısın, HDP’ye Kürtlerin temsilcisi olduğu için özel olarak diş biliyorsun.. Sonra “Perinçekçi olmuşsun” başladı, son bir yıldır da “AKP yandaşı olmuşsun!” Başka da bir şey hemen hemen yok!
Madde madde gidersek ilk üç madde bu konulardaki demagojik klişelere karşı ”öyle mi diyorsun, peki buna ne diyeceksin?” yönünde birer resttir. Ve demagojik klişeleri söyleyenin ağzına saniyesinde geri tıkıyor. Keza, 14. maddedeki görüşüm… Bir de tabii "HDP ayrıdır, PKK ayrıdır" yalanı. Bu yalana karşı "Hodri meydan, bu ayrımı ilan etsin, onu destekleyeceğim" diyorum. İster blöf kabul edin, ister rest. Bazı yazarlarımız da buradan yola çıkarak benim onları ayrı grdüğümü düşünüp, aslında pek de farklı olmadığını anlatmaya çalışıyorlar.. :) Elbette her yazar arkadaşımız her demagojiye karşı bir şey uydurmak zorunda değil. Kendi bildikleri gibi cevap verecekler, doğaldır, saygı duyuyorum.
Örneğin Gaffar Yakınca dostumuz “PKK ile hiçbir koşulda görüşme yapılamaz” diyor. Benim sorum ise son yıllarda PKK ile kolkola siyaset yapan CHP’lilerin şu klasik demagojisine yanıttır: “AKP, PKK ile, Barzani ile görüşürken iyi miydi?”. Hayır, iyi değildi. Ama o durum şimdikinden çok farklıydı. Silahlar susmuştu, ABD himayesinde bile olsa, taraflar güvenilmez bile olsa “barış” için görüşme yapılıyordu. “Kesinlikle görüşme yapılmaz” diyen Gaffar arkadaşıma şunu sormak istiyorum: Perinçek’in Apo ile görüşmeleri neydi? Sayın Perinçek bunu nasıl izah ediyordu? Perinçek’in konuyla ilgili açıklamaları bana hiç doyurucu gelmedi, ama “ben onları barışa çekmeye, Türkiye’ye çekmeye çalıştım” izahının hiç değilse (doğru veya yanlış.. ayrı konu) bir mantığı, siyasi bir geçerliliği vardır.
Ve unutulmasın 1985-92 arasındaki dönemde, CHP’yi tekrar dirilten az çok samimi Atatürkçüler ve tek tük insanlar (Aybar?) dışında (ve bendeniz), PKK ile ittifak kurmayan tek bir grup yoktu. İlk Perinçek koptu… Arkası pek gelmedi..
7. soru ile bağlantılı olarak 6. soru da işin tamamen doğasına, psikolojisine ve felsefesine ilişkin, yıllarca on binlerce insan üstünde gözlemlediğim bir gerçektir. Bunu inkar etmek olaya çok dar ve güncel siyaset açısından bakmak demektir bana göre, kusura bakmayın. Gerçeğe sadakat duygusu bir yerden koptu mu, gerisi geliyor.. Pek çok siyasi grup ve tek tek bireylerde yaşanmıştır. Vicdan tek bir yerden yırtıldı mı, içi dakikalar içinde boşalır. Türkiye soluna saplanmış PKK-HDP hançeri yıl be yıl izlediğim üzere sol hakikat duygusunu en başta koparan, vicdan bohçasını ilk yırtan bıçaktır. Ben bu konuda yanlış düşündüğü halde başka ideolojik konularda, siyasetin başka cephelerinde düzgün düşünen tek insan görmedim. Ender olarak bazıları birkaç yıl daha gerçeğe ve vicdana sadık kalmaya çalışıyor, sonra onlar da kopup dipsiz çukura uçuyor.
10. soruyla Kürtlerin kültürel haklarına değinmek istedim, Kürtçenin özgürce konuşulması, öğrenilmesi, Kürtçe eserler verilmesi, etnik kimliğin saygı görmesi, etnik kültürel çalışmaların geliştirilmesi vs.. anlatamamışım sanırım.
11. soruda ise etnik hak istemlerinin şiddete ve teröre gerekçe gösterilmemesi konusu. Bir ülkenin işgali, bir ulusun topraklarının elinden alınması durumu buna istisnadır, demek istiyorum. 12. sorunun ise 6 ve 7. soruyla bağlantısı var. Olgulara vatandaş kimliği ile, 83 milyonu kapsayacak şekilde bakmak ile, kendini 83 milyonun çoğundan ayıracak başka bir alt grup kimliği ile bakmak arasındaki farkı belirtmek istemiş idim.
Cevap gelirse alttaki yorumlara değil, buraya alta koyabilirim.
Herkese saygılar, sevgiler..
ÖNCE SUNU YAZISI, ARDINDAN AKİF AKALIN'ın BÖLÜMÜ, SONRA GAFFAR YAKINCA
15 Yıl Sonra Kongresi'nde zorunlu yöntem değişikliği yaptık. İlk bölümde bazı yazarlarımız süresi içinde cevaplarını göndermekte ve veya yazı uzunluk kısıtlamasına uymakta zorlandılar. Bahsettiğim durum beni de zorladı ve diziyi devam ettirmede sıkıntı yarattı. Bu yüzden onların onayını alarak daha kolay bir yola yöneldik. Bir çeşit anket gibi bir şey deneyeceğiz bundan böyle. Yine belli konu başlıklarında ben konuyla ilgili görüşlerimi madde madde özetleyeceğim. Yazarlarımız da o maddelere ilişkin görüşlerini madde uzunluğunu aşmamaya gayret ederek belirtecekler. Dileyen her maddeye kendi görüşünü yazmayacak. Dileyen hiçbir maddeye yazmayacak. Yalnız her yazarımızdan o maddeki görüşüme ne derece katıldıklarını gösteren puan vermelerini istiyoruz. Eksi 5' ten artı 5'e kadar puanlar.
Bu ve başka nedenlerle 2. Grup Konuyu da değiştirdik. Konumuz HDP konusu... İlk yanıtı gönderen Akif Akalın dostumuzdan başlıyoruz. HDP konusunu 2. konu olarak seçmemiz bence çok isabetli oldu. Çünkü başka birçok konuda olasıdır çok benzer görüşler paylaştığımız ya da paylaşacağımız yazar arkadaşlarımızla sanırım en fazla bu konuda ayrı düşeceğiz. En büyük muhtemel pürüzün baştan tartışılıp belli bir yere kadar halledilmesi sonraki maddelerin daha kolay ele alınmasına yol açabilir. Benim şahsi görüşüm Türkiye'de muhalefeti en çok bölen, muhalefeti en çok yoldan çıkaran konu bu konudur. Toplumsal ve kişisel olarak da kendini solda ya da muhalif gören çevrelerde en çok ayrışma yaratan, çok doğru açılımları daha doğmadan yok eden konu bu konudur. Zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Daha fazla uzatmayayım..
Tartışma başlayınca kendiniz göreceksiniz. İlk yanıtı gönderen Sevgili Akif hocaya teşekkür ediyorum. Ondan başlamamız da iyi oldu. Çünkü belki de en büyük görüş ayrılığını onunla yaşayacağız.. Bu arada yeni geçtiğimiz formata tam uyum sağlanamadığını da göreceğiz. İlk tartışma bu yönden de örnek olmalı. Öyle ya da böyle.. bu konuların açık yüreklilikle ifade ediliyor ve tartışılabiliyor olması daha baştan büyük kazanç.. Evet, başlıyoruz:
Kaan Arslanoğlu ve Akif Akalın görüşlerini karşılaştırıyor:
1- HDP eğer PKK ile arasına kesin mesafe koyarsa… Dünyanın gelmiş geçmiş en etik dışı, en vahşi katliam örgütlerinden biri olan bu şebekenin eylem çizgisini kınarsa, onunla bazı konularda ittifak yapılabilir. (Kaan Arslanoğlu)
HDP bir liberal burjuva partidir, ittifak için herhangi bir ortak zemin düşünemiyorum. (Akif Akalın)
2- Bunu yaparsa ilk seçimde jest olsun diye oyum onlara.
Kesinlikle hiçbir durumda jest olsun diye oy verilmemeli.
3- PKK ile somut ve kesin biçimde silah bırakması yönünde karşı koşulsuz olarak görüşme yapılabilir... Silah bırakması karşılığında siyasi değil, ama bazı hukuki tavizler verilebilir.
Fikrim yok.
4- PKK teröre devam ettiği, HDP de onunla organik sıkı bağını sürdürdüğü müddetçe, CHP'nin yaptığı başta olmak üzere, onunla her türlü ittifak, onunla TTB, TMMOB, DİSK, KESK gibi örgütlerde, mitinglerde, medyada, basın açıklamalarında birlikte bulunmak ve onunla her türden dayanışma göstermek: Terör yandaşlığı, insanlık, halk, ülke düşmanlığıdır.
Katılmıyorum, fakat bu partilerin ve örgütlerin “muhalif” olduğunu da düşünmüyorum.
5- Bu tutum muhalefetin meşruluğunu ortadan kaldırır... AKP' nin gidişini geciktirir, hatta engeller.
Dediğim gibi bu parti ve örgütler “muhalif” değil ki.
6- HDP ile dayanışmayı savunan bir insanın ya da grubun başka konularda düzgün düşünmesi beklenemez.
Katılmıyorum.
7- “HDP'ye şu kadar kişi oy atıyor, hepsi mi terörist!” demek, faşist bir demagojidir. Faşist ve veya terörist partiler zaman zaman çok yüksek oylar alabilir. Bu onları insanlık katında meşrulaştırmaz. Evrensel ilkeler oy sayısından üstündür. Bu demagoji HDP ile ittifak yapan başta CHP seçmeni olmak üzere tüm seçmeni terör yandaşı yapmakta. Kaç milyonsalar o kadar terör yandaşı oluşturulmakta.
Oy vermekle terör arasında ilişki kurulabileceğini düşünmüyorum.
8- Dünyada büyük devletler giderek her yana daha hakim hale gelir, güçlenirken rakip orta ve küçük güçte devletleri parçalama teorileri geliştirmekte ve uygulamada da önemli başarılar elde etmekte... Türkiye'de Kürt sorunu bu bağlamda değerlendirilmeli. ABD ve AB’nin PKK-HDP-CHP’ye desteği boşuna değildir.
Diğer partileri bunlardan çok farklı görmüyorum.
9- Kürtlerin ayrı ya da federatif bir devlet kurması ya da özerk bölgelerinin oluşması ancak silahların gölgesi kalktığında, savaş ve iç savaş tehdidi belirgin oranda azaldığında, uygar ve demokratik bir ülkede ciddi biçimde tartışılabilir... Böyle bir aşamaya varıldığında belki buna da gerek kalmayacağı da düşünülmeli.
Artık nasıl yeni devletler kurup sınırların nereden geçeceği değil, sınırların nasıl kaldırılabileceği tartışılmalı. Önce bir çizelim, sonra kaldırırız demek komik.
10- Hiçbir etnik kimlik veya kültür hakkı küçümsenmemeli, hafife alınmamalı, mantık ve uluslararası ortalama normlara göre karşılanmalı, gereği kısmen yapılıyor, daha da yapılmalı.
Anlamadım.
11- Ancak hiçbir etnik hak, açık işgal şartları dışında şiddete, hele ki teröre gerekçe gösterilemez.
Evet.
12- Olgulara, olaylara, topluma… Dinsel, mezhepsel, etnik kökenlerden, pencerelerden bakanlarla ciddi bir insani, toplumsal, siyasi, kültürel gelişme beklenemez.
Evet.
13- 90'lı yılların başından beri PKK açık ve saklanmaz biçimde ABD himayesinde ve güdümünde çalıştığına göre HDP ile aynı cephedeki tüm siyasi grupların sadece bu yüzden bile emperyalizmin uzantısı oldukları kesindir.
Ben zaten bunların burjuva liberal partiler olduğunu düşünüyorum. İsimlerinde sosyalist, komünist vb. olması sağcı oldukları gerçeğini değiştirmiyor.
14- HDP'nin Kürtleri temsil ettiği iddiası insani meşruluk açısından yanlış olduğu gibi, Kürtlerin çoğunluğunun desteğini aldığı da kuşkuludur.. Üstelik PKK açık arayla en çok Kürt öldüren, Kürtlere en çok zarar veren örgüttür.. (Bu son cümleyi sonradan ekledim.)
Katılıyorum.
15- Türkiye sosyalist solu, sol değerleri eridiği için PKK ile ittifaka başladı ve bu da ondaki sol değerleri tamamen ortadan kaldırdı.
Katılmıyorum. Sosyalist solda sol değerler PKK ile ittifak yapsın yapmasın eridi. PKK ile ittifak yapmayan diğerlerinden daha solda değil.
Akif hocanın cevaplarına cevabım (Kaan Arslanoğlu): (Her yazarımızın cevabında, altta böyle bir cevaba cevap yer almayabilir. Ama bu ilk olması bakımından ve başta dediğim gibi belki en çok görüş ayrılığı çıkan cevap olabileceğinden cevaba cevapla giriyoruz. Akif hocadan buna yanıt geldiğinde hemen alta eklenecek.. Tartışmaktan zarar gelmez, fayda gelir.)
Şimdi, Akif hoca HDP’yi liberal bir burjuva partisi olarak gördüğünü söylüyor. Evet, liberalizm “liberal faşizm” denebilecek kadar aşırı sağcılaştı dünyada ve Türkiye’de. Tabii hakim kanadıyla. Hepsi öyle değil. Ancak HDP için ayrı bir durum söz konusu. Dünyanın en vahşi terör örgütü olan PKK’nın ayan beyan, apaçık legal kuruluşu, bir çeşit askerlik şubesi gibi çalışan ve ondan ayrı durduğunu bir kez bile söylememiş bir parti nasıl oluyor da “liberal” kabul ediliyor? Birinci itiraz ve sorum bu.
Akif hoca HDP’ye terör yandaşı olduğu için değil, “liberal” olduğu için “bizim cephede” ittifak şansı vermiyor. Peki 4. Maddede “katılmıyorum” cevabı vermekle ilk dediğiyle çelişmiyor mu? Şöyle açık ifade edeyim: Siz eğer sürekli belli paravan örgütlerde HDP ile birlikteyseniz, hatta ortak liste çıkarıyorsanız, sürekli bunlar adına birlikte basın açıklaması yapıyor, birlikte mitingler düzenliyorsanız, medyanızda öteki partilere karşı, iktidara karşı HDP’yi kayırır yayın yapıyorsanız… Bu ittifak değil de nedir? İttifak sadece genel seçimlerde birbirini desteklemek midir? İkinci sorum ve itirazım.. Eğer bu tutumu Akif hoca “liberallerle ittifak” olarak algılıyorsa, bunu kınamalı, buna karşı durmalıdır.
Bir de Akif hocadan maddelere puan vermesini reca edelim.. :)
Akif Akalın'ın Cevaba Cevabı:
Birinci soruya yanıtım şöyle. Liberalizm "özgürlükçülük" demektir, fakat "ne" özgürlüğü? Serbest girişim "özgürlüğü". Emekçileri sömürme özgürlüğü. Laissez faire et laissez passer, le monde va de lui même! HDP'yi bu ideolojisi liberal yapıyor. Dördüncü maddedeki TOPTANCI yaklaşıma katılmıyorum. Öncelikle TTB, TMMOB, DİSK, KESK birer siyasi parti değil. Bir ideolojileri yok. Yönetimlerine hangi düşüncede insanlar gelirse, örgütün politikasını onlar belirler. Yarın TTB'de seçimleri MHP'li hekimler kazanabilir ve TTB çizgisi tamamen değişir. Oysa CHP bir siyasi parti ve yönetimine MHP'lilerin gelmesi mümkün değil. İşbirliği konusuna gelince. CHP'nin HDP ile işbirliği bence oportünizmdir. Onu halk düşmanı yapmaz. Şüphesiz oportünizm de kötü bir şey fakat halk düşmanlığı ile arasında fark var. Oportünizm iflah olabilir ama halk düşmanlığı asla.
HDP İLE İNSAN AKLINI YIKMAK, AKP’Yİ İKTİDARDA TUTMAK / 2 / Gaffar Yakınca’nın Cevapları (8.4.2020)
1 - HDP eğer PKK ile arasına kesin mesafe koyarsa… Dünyanın gelmiş geçmiş en etik dışı, en vahşi katliam örgütlerinden biri olan bu şebekenin eylem çizgisini kınarsa, onunla bazı konularda ittifak yapılabilir. (Kaan Arslanoğlu)
(-5) HDP, PKK’dan ayrı bir örgüt değildir. KCK vb oluşumlarla onun hiyerarşik yapılanmasına bağlıdır. PKK’nın sivil ayağıdır. Terörle pazarlık ittifak vs yapılmaz. (Gaffar Yakınca)
2- Bunu yaparsa ilk seçimde jest olsun diye oyum onlara.
(-5)
3- PKK ile somut ve kesin biçimde silah bırakması yönünde karşı koşulsuz olarak görüşme yapılabilir... Silah bırakması karşılığında siyasi değil, ama bazı hukuki tavizler verilebilir.
(-5) Terörizm sadece silahlı, hukuki ve sosyal mücadele ile yenilir (Hepsi bir arada olmalıdır). Terörle “koşulsuz pazarlık” yapılamaz.
4- PKK teröre devam ettiği, HDP de onunla organik sıkı bağını sürdürdüğü müddetçe, CHP'nin yaptığı başta olmak üzere, onunla her türlü ittifak, onunla TTB, TMMOB, DİSK, KESK gibi örgütlerde, mitinglerde, medyada, basın açıklamalarında birlikte bulunmak ve onunla her türden dayanışma göstermek: Terör yandaşlığı, insanlık, halk, ülke düşmanlığıdır.
(+5) Kurumları düzgün işleyen tüm demokrasilerde bu eylemler teröre destek biçimde yorumlanır ve yaptırım uygulanır. Bu yapıların teröre pervasızca destek vermesinin sebebi kanunların uygulanmaması ve toplumumuzun gerekli tepkiyi vermemesidir.
5- Bu tutum muhalefetin meşruluğunu ortadan kaldırır... AKP' nin gidişini geciktirir, hatta engeller.
(+3) İktidarın gücünün tek kaynağı bu değil.
6- HDP ile dayanışmayı savunan bir insanın ya da grubun başka konularda düzgün düşünmesi beklenemez.
(+3) Bu önerme, siyasi konularla sınırlı kalmak kaydı ile doğrudur.
7- “HDP'ye şu kadar kişi oy atıyor, hepsi mi terörist!” demek, faşist bir demagojidir. Faşist ve veya terörist partiler zaman zaman çok yüksek oylar alabilir. Bu onları insanlık katında meşrulaştırmaz. Evrensel ilkeler oy sayısından üstündür. Bu demagoji HDP ile ittifak yapan başta CHP seçmeni olmak üzere tüm seçmeni terör yandaşı yapmakta. Kaç milyonsalar o kadar terör yandaşı oluşturulmakta.
(+2) Acı olmakla beraber, bu tez genel itibar ile doğrudur. Ama oy verme davranışı pek çok başka parametreye de dayandığı için bu insanların “tuzağa düşürülmüş” olduğunu düşünmek daha anlamlıdır.
8- Dünyada büyük devletler giderek her yana daha hakim hale gelir, güçlenirken rakip orta ve küçük güçte devletleri parçalama teorileri geliştirmekte ve uygulamada da önemli başarılar elde etmekte... Türkiye'de Kürt sorunu bu bağlamda değerlendirilmeli. ABD ve AB’nin PKK-HDP-CHP’ye desteği boşuna değildir.
(+5) HDP/PKK emperyalizmin şubesidir. CHP ise akıldan yoksun kas gücü halindedir. Yolu onlar gösterir, CHP büyük gövdesi ile uygulamayı yapar.
9- Kürtlerin ayrı ya da federatif bir devlet kurması ya da özerk bölgelerinin oluşması ancak silahların gölgesi kalktığında, savaş ve iç savaş tehdidi belirgin oranda azaldığında, uygar ve demokratik bir ülkede ciddi biçimde tartışılabilir... Böyle bir aşamaya varıldığında belki buna da gerek kalmayacağı da düşünülmeli.
(-2) Anayasamızda ve kuruluş doktrinimizde millet tanımımız açıktır. Kürtler, Türk milletinin asli parçasıdır. Özerlik vb. tartışmalar Kürtlere (ve onların bir parçası olduğu milletimize) yönelik emperyalist tuzağın bir biçimidir.
10- Hiçbir etnik kimlik veya kültür hakkı küçümsenmemeli, hafife alınmamalı, mantık ve uluslararası ortalama normlara göre karşılanmalı, gereği kusmen yapılıyor, daha da yapılmalı.
(0) Etnisite bir kültür başlığıdır, siyaset başlığı haline gelirse çözümsüzlük üretir.
11- Ancak hiçbir etnik hak, açık işgal şartları dışında şiddete, hele ki teröre gerekçe gösterilemez.
(0) Etnisite ile milliyet farklı kavramlar. “İşgal şartları” istisnası bu bakımdan anlamsızdır.
12- Olgulara, olaylara, topluma… Dinsel, mezhepsel, etnik kökenlerden, pencerelerden bakanlarla ciddi bir insani, toplumsal, siyasi, kültürel gelişme beklenenez.
(0) Bu önerme sadece siyaset alanı için ve kısmen geçerlidir. Toplumsal ve kültürel alanda gelişme gösterebilirler.
13- 90'lı yılların başından beri PKK açık ve saklanmaz biçimde ABD himayesinde ve güdümünde çalıştığına göre HDP ile aynı cephedeki tüm siyasi grupların sadece bu yüzden bile emperyalizmin uzantısı oldukları kesindir.
(+5)
14- HDP'nin Kürtleri temsil ettiği iddiası insani meşruluk açısından yanlış olduğu gibi, Kürtlerin çoğunluğunun desteğini aldığı da kuşkuludur..
(+5) HDP’nin iddiasına göre Türkiye’de Kürt nüfus %20-25’tir. Kürtlerden aldıkları oy tahminen %7-8 olduğuna göre bu iddia boştur.
15- Türkiye sosyalist solu, sol değerleri eridiği için PKK ile ittifaka başladı ve bu da ondaki sol değerleri tamamen ortadan kaldırdı.
(+5) Eriyen sadece sol değerler değildir. Türkiye solu eğitimli insan kaynağı, akıl ve düşünce olarak da bitmiştir.
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Faik Çaltılı 11.04.2020
Tabiki tüm olan biten Akp yi iktidarda tutmak.
Faik Çaltılı 11.04.2020
Pkk-Hdp nin palazlanması ve kurumlaşması konusunda Akp nin rolü kesindir. Pkk-Hdp için Akp veya herhangi bir kurum, parti farketmiyor. Kim taviz verirse, ne kazanırsa o önemli. Kürt işbirlikçi milliyetçiliği kurumlaşmış bir milliyetçilik. Dindar kürt ler bile ileri derecede milliyetçi. Alayı işbirlikçi. Özgün, bağımsız bir kürt grub yok. Olamazda. Çünkü. Kürt lerde böyle bir kimlik yok. Bunun dışındaki okumalar palavradır. Bu gerçek tabiki biliniyor. En büyük yardımcıları her parti ve kurumda olan işbirlikçilerdir. Gerçek biliniyor ve tiyatro oynamaya devam ediliyor.
Kaan Arslanoğlu 08.04.2020
Manşetlerde görememişim, ama sabah haber yapmışlar.. günahlarını almayayım.. (sonradan mı koydular nedir.. epey bakmış görememiştim) üstelik devrim niteliğinde bir gelişme.. Geçen yılki aynı yerdeki patlamada PKK adı geçmiyordu. Bu kez haber küçük de olsa PKK adı geçiyor.. Ne hallere düştük.. nelerle tatmin oluyoruz.. bu arada aynı ilçe.. aynı örgüt.. geçen yıl 7 bu yıl 5 işçi ölüyor.. trafik kazası olsa kıyamet koparması gereken güya komünistler 7 kişi 5 kişi kalp krizinden öldü der gibi küçücük yansız, soğuk haberlerle yasak savıyor..
Akif Akalın 08.04.2020
Kaan hocam, aslında ikimiz de her gün söylediğimiz şeyle yüzleştik ve her gün söylediğimiz şeyle karşılaşmak bizi ürküttü. Ortada gerçekten sol, solcu falan kalmadığını apaçık görmek bizi korkuttu. Aslında bazılarına kendimizin solculuk atfedip, sonra kendi yalanımıza inanıp, eylemlerini sola yakıştıramayıp hayıflandığımızı fark ettik. Fakat sol demek, emekten yana olmak demekse, dünyada emek oldukça, emekten yana birileri de mutlaka olacak. Bugün olmaması, yarın olmayacağı anlamına gelmiyor.
Kaan Arslanoğlu 08.04.2020
Bugün Diyarbakır'da 5 işçi daha öldürdü PKK. Sözde sol medyada bırakın kınamayı, haberini göremedim. SOL PORTAL'a baktım. Haber yok!!! Ben mi göremiyorum, eğer hakikaten yoksa bir rezalet! HDP ile ittifak derken işte bunu diyorum.. Sol Portal'da TTB açıklaması oluyor her gün, DİSK açıklaması oluyor. Ama PKK işçi katledince haber dahi olmuyor. Bunlar gerçekten sosyalizm, komünizm istiyorlar mı? İstiyorlarsa her halde işçi için, halk için, Kürt için değil kendileri için istiyorlar ..
Mehmet Gökce 07.04.2020
Akif hocanin yanitin yatinindaki aciklamalarina bir itirazla katiliyorum. Itirazim su: CHP, HDP ile isbirligi yapmasa da oportünist bir partidir. Bu tartisma temel celiski ortaya konularak yapilsaydi daha iyi anlasilirdi. Emperyalizmin son sürümü olan globalizm ve ondan kurtulmaya calisanlar celiskisinden bakilirsa olaylar daha iyi anlasilir. Nasil, PKK ve AKP bu gücün fasist militaniysa; HDP ve CHP de siyasi memurudur.
Kaan Arslanoğlu 07.04.2020
Akif hocayı artık büyük ölçüde çözdüm. Kafasında bir sosyalist-sosyalizm kavramı var. Orada büyük ölçüde aynı şeyleri düşünüyoruz. O şablona uymayanı değerli görmüyor ve tüm farklarına karşın aynı görüyor. Kapitalizme hizmet ediyorsa bir grup ve kişi hepsi ne kadar nicel fark gösterse de aynıdır. Biz sosyalizmi savunalım, başka ayrıntıya, güncele girmeyelim... Buraya kadar doğru gibi ve en azından tutarlı. Keşke büyük bir grup insan da sadece bu tutumda olsa.. Fakaaaaaat! Bunu gerçekten savunmaya kalktığınızda, hayat içinde sadece bunu savunmanın yetmediğini, yetmeyince tutarsızlığın başladığını görüyoruz. Sadece bunu savunduğunuzda bile önünüze bin bir engel çıkıyor! İdeolojik, grupsal ve kişisel engeller! Bu engellerin her birinin bir nedeni var. Bunlara karşı mücadele etmeyecek, bunları teşhir etmeyecek misiniz? DEVAM EDECEK...
Kaan Arslanoğlu 07.04.2020
DEVAM: 1985'den beri tüm sol iklimi "hdp" ittifakı belirliyor. Bunların nedenlerini irdelemeyecek misiniz? Aslında Akif hocanın pratikteki çizgisi hem tutarlı hem tutarsız. Bıkmadan, yorulmadan düz, basit, sade sosyalizm çizgisini savunmakta son derece tutarlı, kutlanacak kadar saygın bir iş yapıyor. Ancak ondan sonrasında tutarsızlık başlıyor. Bu çizginin kafalara, kitlelere yerleşmesini engelleyen güçler hangileri. Hangi ideolojik-siyasi saflaşmalar, hesaplar? Bunları göstermiyor Akif hoca.. Kendi çizgisinde ilerlemesini engelleyenlere karşı mücadele etmiyor, sadece çizgisini savunuyor. Çelme yedikçe yiyor.. ama beni şunlar çelmeliyor.. diyor, ama ara sıra, sessizce diyor.. Hatta birçok zaman onları hoş görüyor, onların suyuna gidiyor... Bunu nasıl mı yapıyor? DEVAM EDECEK...
Kaan Arslanoğlu 07.04.2020
DEVAM: "Bana göre kapitalizm için çalışanların hepsi birdir, hiçbiriyle ittifak yapılmaz, oy bile verilmez" dedikten sonra (orada da tutarlı, sanırım hiçbir seçimde hiç oy kullanmıyor.. yoksa bazen kullanıyor mu?) örneğin CHP-HDP ittifakı için CHP tarafına halk düşmanlığını reva görmüyor, sadece "oportünizm" dir diyor.. (HDP mi halk düşmanı bu durumda ve eğer öyleyse halk düşmanı ile bu kadar kalıcı ve kucak kucağa ittifak yapan da halk düşmanı olmuyor mu?) Görüldüğü gibi güncel politikaya girmek zorunda kaldığında, soru sorulduğunda suni kavram ayrımları yapmak, birilerini öbürlerinden farklı görmek zorunda kalıyor. Sorsak ne der acaba HDP mi halk düşmanı, MHP mi, CHP mi .. ölçüt nedir, fark nedir? Sonuç: Bu yaklaşımla tutarlı sosyalist çizginin toplumda yaygınlaşmasını engelleyen sağ veya sol görünümlü güçlerle mücadele edilmemiş, hatta aksine bunlardan bir tarafa yakın ve sempatik davranılmış oluyor..
Kaan Arslanoğlu 07.04.2020
DEVAM: Kendisine en başta tanıdığı "ya sosyalisttir-ya kapitalist, kapitalist ise hepsi birdir" TOPTANCILIK HAKKInı, biz "neden bunlar TTB, DİSK, KESK'te birler, kucak kucağalar?" diye sorduğumuzda "TOPTANCI YAKLAŞMAYALIM" diye bize tanımıyor. Bir de küçük demagoji yapıyor burada TTB örneğini göstererek, bunların yönetimlerinin değişebileceğini söylüyor. Ama KESK, DİSK ne olacak sevgili Akif.. Bunlarda MHP yönetimde olmaz, çünkü baştan girmezler oraya? Üstelik TTB'nin kapitalist ve halk düşmanı çizgisinin her kritik saflaşmada neredeyse tüm sol arkasında yer almıyor mu? Bu ittifak olmuyor mu? Birkaç grup hariç tüm sol bilinenlerin HDP ile birlik olduğu görüntüsü halk algısında yok mu? Bunların maddi kanıtları bulunmuyor mu? Bunu inkar etmek de HDP'yi şirin görmek ya da konformizm yapmak anlamına gelmiyor mu sevgili Akif? Neden bu çürümüş çizgiyle mücadeleyi sadece ben ve benim gibi birkaç enayiye bırakıp bunlarla kapışmamıza pek az destek veriyorsunuz sevgili Akif?