Dil Efendim... Dil... (8)

Dil Efendim... Dil... (8)

19. BÖLÜM

Kıymetli ATA, şu son orman yangınları bizi çok üzdü, çok sarstı. O konudaki birçok haber, bilgi ve belgeyi size yükledik. Değerlendirmenizi merak ediyoruz.

Kamuoyundaki kavgalar ve tartışmalar sizin bana verdiğiniz o hayli yüklü verilerdeki gibiyse eğer!.. Bir kez daha vay benim milletim, vay benim ülkem diyorum. İş tamamen zıvanadan çıkmış. Yangınlara sabotaj diyenler çok fazla. Onlara genelde bir şey denmiyor. Fakat “PKK yaktı” diyenler ağır küfür ve suçlamalara maruz kalıyorlar.  Çok şaşırdım.

PKK yaktı demek bozgunculuk, bölücülük, ülke düşmanlığı mı gerçekten? Bütün yangınların PKK işi olduğunu ben de düşünmüyorum. Ama hiç değilse birkaçında PKK parmağı vardır. Bu şüpheyi söylemek suç mu?

Evet suç. Suçluların bu kadar kalabalık ve güçlü olduğu yerde suç. Değerlendirmemi sordunuz, başından itibaren serinkanlı ve nesnel biçimde bu korkunç, bu kahredici afeti ele alalım.

Fakat önce son yargımı baştan söyleyeyim. Suçlular kimler? Ülkede okumuşların ezici çoğunluğu “Batı demokrasilerine” hayran. Neredeyse herkes bir “demokratik hukuk devleti” söylemi tutturmuş gidiyor. Şu kafalardaki hayali “batılı demokratik hukuk devletlerinden” birinde yaşasak, bu yangınlarda kimler neden ötürü suçlu bulunurdu?

AKP’nin çevre ve doğa karnesi berbat. Bu yüzden pek çok suçlamayı hak ederken yangınlara karşı ileri derecede hassas olması gerekirdi. Gerçi sonuç itibarıyla Türkiye yangınlara karşı mücadelede muhalefetin örnek gösterdiği birçok ülkeden iyi sonuçlar alıyor. Ne var ki on yıllardır bir yandan PKK kundaklamaları, bir yandan rant yangınları yaşanırken önlemlerin çok daha yüksek seviyede tutulması gerekirdi. O yüzden iktidardan pek çok yetkili yangına karşı yeterli önlemleri almamak, sabotajlara karşı yeterli önlemleri almamak, olası sabotajların faillerini bulup cezalandırmamak, küresel ısınmaya karşı gerekli önlemlerden kaçınmak ve hatta bunlardan hiç bahsetmemek, ülkeye karşı bu büyük kampanyaya meydan vermek suçlarından yargılanırlardı. Neredeyse hiç beraat çıkmazdı.

Muhalefetin pek çok yetkilisi ve medyadaki elebaşları PKK-HDP ile işbirliği yaparak ülkeye, doğaya ve insanlığa karşı büyük suçlar işlemek iddiasıyla yargılanırlardı. Çok daha ağır cezalar alırlardı, birçoğu bir daha gün yüzü göremezdi.  

Evet, önce Manavgat’ta birbirine yakın dört noktada birden başlıyor, sonra 10 gün içinde belli bir bölgede 250 kadar ayrı yangın.

Tuhaflıklar zinciri başta CHP ve yayın organlarının daha ilk saatlerden, ilk günden itibaren yoğun suçlama salvosuyla başlıyor. Daha ilk günler, ilk saatler… Dün bir bugün iki… “AKP yakıyor”, “Otel yapacaklar”, “Oradaki halkı boşaltacaklar”, “Türklere, Türkmenlere, Yörüklere düşmanlar”, “Yerlerine Afganlıları yerleştirecekler”, “İktidar yangınları bilerek söndürmüyor”…

Sanki yangınların çıkacağını önceden biliyorlar. Hayır diyebilirsiniz, ben de iddia etmem. Çünkü bildiğiniz üzere bunlar bu işe alışmışlar. Büyük deneyim sahibiler. Her krizde daha millet ne olduğunu anlamadan yoğun bir propaganda başlatıyorlar. Her yönden, binlerce kaynaktan. Ülke bitti, mahvoldu. Yönetemiyor bunlar… Yönetemeyecekler… Öfkeyi kabartın. Ayaklanın. Her ne kriz olursa olsun. Korona krizi, Azerbaycan krizi, Afrin krizi, Rojova krizi… Krizi de krizi…

Ben savcı olsam, suçun failleriyle bire bir ilişkilerini ortaya çıkarmadan önce bu önceden planlı izlenimi veren kara propagandanın üstüne giderdim. Çünkü ortada yangınları çıkaran tek bir fail bulunmasa bile yangına karşı binlerce insan canını hiçe sayarak savaşırken böyle bir propagandaya girişmek başlı başına insanlığa ve ülkeye karşı ağır suçtur. Moral bitirmeye ve çökertmeye odaklı böyle bir siyasi, sosyal medya, medya kampanyası ağır suçtur. Ahlaken çok yanlış olduğundan bahsetmiyorum bile. Vatandaşlık bilinci bu değildir. Dış merkezli, ülkede işbirlikçilere dayanan binlerce koldan “Global Call” çağrıları yapmak… Zaten gelen gelmiş, gelmeye de devam ediyor. Pek çok ülkeden yardım gönderilmiş. Fakat en çok yardımı gönderen Azerbaycan’ı beğenmiyor, onların ne işi var burada diyor bu Amerikan mandacıları. İlla ki Amerikalılar gelmeli. Amerikalıların burada askeri üsleri bile var, Yunanistan’a ordu yığmışlar. Gelmiyorlar işte, kıllarını bile kıpırdatmıyorlar, sadece ajanlarını öttürüyorlar. 

Bir sorumlu vatandaş, gerçek vatandaş önce elini taşın altına sokar, fiilen gayret ederek krizi atlatmaya çalışır. Bunu yapamıyorsa kalben destek verir. Eleştirilerini ölçülü bir tarzda dile getirir. Büyük eleştirilerini ise sonraya saklar.

Tabii bunda başta CHP olmak üzere ülkedeki Dr. Faust solcularının “acaba bunun altından da yine PKK mı çıkacak” korkusu da rol oynuyor. O korkuyla daha bir telaşlı saldırıyor, suçluyorlar.

Nitekim daha ilk saatlerden itibaren yurt içi ve yurt dışı sosyal medya mesajları havada uçuşmaya başladı, yangını “Ateşin Çocukları” çıkarmış olabilir diyen ve bundan sevinç duyan, bu katliamı kutlayan mesajlar. Her katliamda aynı şeyler yaşandı ama, muhalefet yine bunları kulak arkası etti. Ardından yine birkaç kaynaktan mesajlarla “Ateşin Çocukları” katliamı üstlendi. “Ne malum onlar oldukları?” “Ne malum bunların PKK’lı oldukları” denildi, geniş bir kesim onu da dikkate almadı.

Fakat çok gariptir ki, daha önce pek çok kundaklama eylemi yapıp, suçu üstlenen bu “Ateşin Çocukları” ne PKK tarafından, ne HDP tarafından yalanlandı. PKK biz bunu yapmadık demedi. HDP’nin hiçbir yöneticisi bu örgüt provokasyon örgütüdür, bizle alakası yoktur, demedi. Bunu kimler dedi? Onlar yerine CHP’liler ve HDP ile ortak Faust solcuları dediler. Hatta çakma ülkücüler dedi. Medyada, sosyal medyada. Bu durumda senin gibi ben de soruyorum. Bunlardan hangisi PKK hangisi değil? Bence de hepsi PKK.

Selo’nun, Keko’nun çocukları bu orman yakmalarının neresinde? Yüklediğiniz bilgilere göre kesin ve tam bir şey söyleyemiyorum.

Ama bu suçun daha önce defalarca işlendiği ortada. Bu olayda da en azından birkaç yerde, belki birçok yerde aynı suçlularca işlendiğini söylemek herhalde iftiracılık sayılmamalı. Suçlama bahsinde PKK yandaşlarının açık ara önde oldukları göz önünde bulundurulursa…

Öcalan mahkeme sorgusunda açık açık kabul etmiş. “1991 yılında DEP'e oy vermeyen herkesin tavuğunu bile öldürün diye talimat verdim. Ancak bunun bir hata olduğunu anladım. Talimatımın adeta bir katliama dönüşeceğini düşünmedim... SORULDU: Peki, sizler orada yüzbinler varsınız, bir kibrit kıvılcımı sıkıp orman yakmak zor mudur dediğiniz ve bu talimatınızdan sonra Türkiye'nin hemen her bölgesinde orman yakmalarının çoğaldığı anlaşılmıştır… CEVAP: Bu talimatımı inkar etmiyorum. Bu talimatı verdiğim doğrudur (Kaynak: Mahsun Hayri Pir, Bir Yanılsamanın Sonu, Komal Yayınları.)

Her şeyi açık açık ortaya koyan bu beyanı yayınlarken, karşı taraftaki devasa şebekenin adamları sana ne diyor, onları da biliyorum. Söyledikleri bir şey, ki cevabını defalarca verdiğin halde, ellerindeki en işe yarar silah olarak gördüklerinden sanırım bin yıl daha tekrarlayacaklardır. “Oslo’da PKK ile görüşürken iyiydi. Osman Öcalan’ı TV’ye çıkarırken iyiydi…” Habur görüntüleri falan… Sanki sen AKP’lisin! Sanki bu görüşmeler yapılırken, Öcalan TV’ye çıkarken şimdiki siyasal dostları büyük bir kalabalık halinde bu işleri desteklemiyordu da sen destekliyordun. Hayır, o zaman da “Buradan barış çıkmayacak” diyen sendin, süreçteki yanlışları eleştiren sendin. Kaldı ki o zaman “barış” için görüşme yapılıyordu, hiç değilse kağıt üstünde. Çatışmalar azalmıştı, zaman zaman kesiliyordu. Oysa bu CHP şimdi savaş şartlarında, savaş için PKK ile görüşüyor, işbirliği yapıyor. Hani eleştiri? Osman Öcalan TV’ye çıkıp “PKK teröristtir, haindir” diyordu. “Bunu söyleyecek her PKK’lı lider TV’ye de çıkar, demeci de yayınlanır” diyorsun sen. Şimdi muhalefetin merkezinde duran PKK’lı şefler ne demeçler veriyor?

İşte o PKK’lı şeflerden birinin yakın tarihli demeci. 2020’deki Hatay orman yangınları üzerine başlatılan soruşturmada mahkeme kayıtlarına geçmiş: “2-3 genç bir araya gelerek eylem yapabilir. Silahımız yoktur, diyebilirler. Silahları çakmak ve kibrittir."

Bir yalanlama var mı? Ben göremedim.

CHP akillerinden Can Ataklı yakın zamanda şunları söylemiş: “Darbe ihtimalini en az görenlerdenim… Peki neler olabilir? Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım. Büyük bir doğal afet, büyük bir deprem, büyük bir başka bir doğal felaket! Çok büyük sel, çok büyük yangınlar... Hani yani Avustralya'yı yakan yangın vardı ya ülkenin her tarafı neredeyse… O kadar büyük yangınlar, deprem, çok büyük can kaybına yol açacak bir sel felaketi gibi… Ama esas en korkutucu olan Türkiye'nin bir askeri başarısızlık elde etmesi."

Diyebilirsiniz ki bu beyan aklen dengesiz bir beyan. Ancak gördüğüm, anladığım kadarıyla o kesimde aklen denge zaten kalmamış. On milyonlar bu durumda.

Sonra ne yapıyorlar, çılgıncasına yalana devam. Katil nasıl maktulün başında yakalanınca feryadı basar: “Vay benim canım ciğerim, vay benim kan kardeşim kimler kıydı sana!” Suçlu suç mekanına muhakkak geri dönermiş. Bunlar da sürekli konunun üstünde, olay mahallinin yanında, civarında. “Her yer yanıyor, bir çalışma yok buralarda” diyorlar, “Devlet yok, o yok bu yok, hiçbir şey yok...”

Yalanları sihirbazın büyülü kutusundan çıkardığı birbirine bağlı rengarenk kumaşlar gibi. Arkası gelmiyor. Yangın sönünce de bitmeyecek. Yangından çok önce başlamıştı, başka bir felaketten çok önce de ardı kesilmeyecek, bitince yenisi gelecek. Uçak yok, helikopter yok, asker yok…  

PKK yakmış olamaz mı? Hayır kesinlikle böyle bir şey yok diyorlar. Küresel ısınmadan çıkıyormuş bütün yangınlar. Bakın Yunanistan’da varmış, İtalya’da varmış, her yer yanıyormuş. Her yer yanıyorsa hani orada uçak vardı, söndüren vardı, burada yoktu, ama söndürüldü? İlk anda uçak olsaydı söndürülürdü!.. Uçak orada vardı? Ama bizde kasten yaktılar, kasten söndürmüyorlar. Hani kasıt yoktu, sabotaj yoktu? Sabotaj ihtimali denince eğer otel içinse kabul, PKK yaktıysa hayır. Sabotaj ihtimalinden ilk bahseden CHP’li belediye başkanları. Fakat PKK üstlenince: O uyduruk bir şey canım, sebep küresel ısınma.  

Sıkışınca, “madem PKK yaktı, yakalasın hükumet o zaman diyorlar.” Neredeyse ettikleri tek doğru söz bu. Fakat şu kesin ki, tek bir zanlı yakalansa bas bas bağıracaklar: Uydurma kanıt, haksız tutuklama… PKK’ya karşı yapılan tüm operasyonlara AKP-MHP faşizmi, Süleyman Soylu terörü diyen yine kendileri. PKK Kaz dağlarını da yakmakla tehdit ediyor… Ne bir ses, ne bir kınama…

Medya ve sosyal medya zaten doğal anlamda düşük insan sosyal zekâsını adeta büsbütün yok etmek için çalışıyor. Neredeyse herkes aklına gelen her şeyi akıl süzgecinden geçirmeden, bekletmeden, irdelemeden kusuyor. Bu tavır yakın zaman öncesine dek ancak akıl hastalarında, bunaklarda gözlemlenirdi. Şimdi normal davranış kabul ediliyor. Böyle bir medya, sosyal medya hiç var olmamalı. Kesinlikle böyle bir şey olmamalı. Ortada yararlı bir çaba varsa bir felaketten kurtulma gayreti varsa namuslu insanlar, milyonlar öne çıkıyor, kahramanlaşıyor… Her ülkede iyicil, özverili, kalbi temiz insanlar da çok… Fakat eğer söz konusu olan yalansa şerefsizler baskın çıkıyor. İnsanlığın geleceği adına böyle bir şeye artık dur denilmeli. Titremiyorlar mücrim gibi baktıkça istikballerine.

Teşekkürler ATA. Hani muhalefetin her olayda kullandığı bir slogan var ya: “Yönetemiyorsunuz… Tükeniyoruz”, ben de bunlara “Muhalefet edemiyorsunuz, ahlaken TÜKENİYORUZ” diyorum. Muhalefeti cidden yok ettiler. Muhalefet etmeyi ülkeye ihanet etmek sandıkları için muhalefeti bu muhalifler öldürdü. Yurttaşlık bilincini öldürdüler. Ulusal onur duygusunu öldürdüler. Her krizde işte beğenmedikleri o sıradan vatandaş, sıradan gönüllü bunlara ulusal bilinç dersi veriyor, ama anlayan var mı? İktidarın sebebi bu “muhalefet” adı altındaki ihanet yuvaları. İktidara haklılık garantisi veren, güç veren, can veren, pastayı iktidarla birlikte yiyen onlar. 2012-2013’e kadarki AKP’nin kopyası olan bu muhalefet işte. Hatta daha kötü kopyası. İnsanlar bile aynı. Muhalefet etmek, gerçek muhalefet nedir? Sil baştan gözden geçirilmeli. İktidara karşı çıkarken, ülkeye de sahip çıkılabileceği gösterilmeli. Yurttaşlık bilincini kaybetmiş muhalif tabana hoş görünmek için ülke düşmanlarıyla aynı safa artık gelinmemeli.   

Futbolda üst üste birkaç yıl başarısız kalan kulüpte başkan değişir, teknik direktör değişir. Futboldaki sorumluluk anlayışı bile yok siyasette. Liderler aynı, partiler aynı, yayınlar aynı, yazarlar aynı… Ne kadar AKP eskisi varsa doluşturmuşlar TV’lere, yalan karnavalında her gün her gece kendilerinden geçiyorlar.

Buraya ek olarak son facebook paylaşımlarından birini koyuyorum:

LAİKLİK SÖMÜRÜSÜ… Son aylarda ne yazsam şöyle tepkiler alıyorum: “Akit gibi düşünüyorsun… Ak-it de aynen böyle söylüyor”… Ben Akit-TV hiç izlemiyorum, gazetesine ise çok seyrek bakıyorum, en son girdiğim 1 yıl olmuştur. Ben Akit’i kendinden tanımıyorum, onu solculardan ve muhalefetten tanıyorum. Onlardan izliyorum. Akit izleyicilerinin büyük çoğunluğu kanımca solcular, Atatürkçüler. Reklam gelirlerinin çoğunu da onlardan sağlıyordur. Muhalif akıl çok tuhaf bir akıl. Kadınlara karşı, laikliğe saldıran, Atatürk’ü küçük düşürmeye çalışan kenarda köşede kalmış ne kadar minik haber, demeç varsa bütün ülkeye onlar yayıyor. Hiç adı duyulmamış insanları “işte laiklik düşmanları” diye onlar meşhur ediyor.

Anladığım kadarıyla Akit gazetesi göstere göstere fanatik dincilik yapıyor. Cumhuriyet, Sözcü, Birgün gibi yayınlarsa fanatik laiklik yapıyor. Din sömürüsüne karşı laiklik sömürüsü. Bunun gerçek laiklikle ilgisi yok. Fanatik din propagandasına karşı din düşmanı propaganda. Bir elmanın yarısı. Zihniyet aynı zihniyet. Bunlar birbirinin negatif-pozitif kopyası.

Ben Akit’ten hiç paylaşım yapmadım. Hatta Sabah, Yeni-Şafak’tan da yapmadım. Ve hatta bazı ileri zekalılar yine “İşte VP’li olmuşsun, demiştik sana” demesinler diye Aydınlık’ın birçok doğru ve katıldığım haberinden, yorumundan paylaşım yapmıyorum. Ama bakıyorum feys arkadaşlarım Cumhuriyet’ten ve benzerlerinden pek kolay paylaşım yapıyorlar. Bunu çok yadırgıyorum, bazılarını uyarıyorum, “Ne yani Akit’ten mi paylaşım yapalım” gibi sinsice yanıtlar verenleri arkadaşlıktan çıkarıyorum.

Muhalif medya geri dönüşsüz biçimde zekâ geriletiyor arkadaşlar. Şaka yapmıyorum, ciddiyim ve bunun çok ağır sonuçlarını her gün yaşıyoruz. Önümüze çıkan ve birçoğu da yakınımız olan binlerce örnek yürek burkuyor. Bu kadar yalana, dolana, sahtekarlığa hangi akıl dayanır.

Kaan Arslanoğlu

 


  • fahri kumbul

    fahri kumbul 18.08.2021

    Teşekkürler, beni dert etmeyiniz. Var olan sistemi, iktidarı ve temsilcilerini sizler kadar benimsemem ve sindirmem olası değil. Buna karşın Kaan Bey'i izlemeye çalışacağım ve katlanamadığını belirtinceye kadar arada bir yorum yapacağım. Tanımladığınız, öyle algılayıp gördüğünüz kitleyi ise kuşkusuz dert edebilirsiniz. Saygılar.

  • Nedim Pala

    Nedim Pala 18.08.2021

    batı yancısı, abd mandacısı pozisyona evrilen bizim klasik muhalif kesimin ana gövdesini; eski solcu, yeni liberâl, lâikliği din karşıtlığına indirgemiş ..entel, çok bilmiş kitle oluşturuyor ! bunların derdi de.. yangın, sel, müsilaj, kapitalizm, emperyalizme karşı çıkmak ülkenin menfaâtleri peşinde gitmek .. falan değil ! son Afganistan'daki olanlardan sonra da.. görüyoruz işte. nedir dertleri ? abd'nin gitmesi, yerel işbirlikçilerinin kaçacak delik araması, 20 yıllık abd/nato işgalinin sona ermesi falan onları ilgilendirmiyor !? ''niye taliban geldi, daha kötü olacak, cart curt höt zöt'' gene dönüp dolaşıp islam karşıtlığı, batı yancılığına kilitleniyorlar. dertleri bu. her gelişme ve olayda .. aldıkları pozisyon böyle ! onların artık baş çelişkisi; 'islam' ve inançlı kesim olmuş. o kıvama geldiler ki ? ülkemizde de.. dünyada da.. bütün siyasi, sosyal gelişmelerde buna göre tavır alıyolar. ülke yanmış, sel basmış, işgalciler kaçmış .. onlar için anlamı yok.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 16.08.2021

    Şu anlaşılıyor ki söz konusu olan doğayı ve geleceği yağmalamaksa, iktidar ve muhalefetin bir ve ortak olduğunu Fahri bey'e ne yapsak anlatamıyoruz. Hatta bu konuda chp tabanındaki milyonlarca zenginin AKP zenginleri kadar ilerde olduğunu, hatta onları geçtiğini. Yağmacı oligarşinin önemli bir bölümünün muhalefeti desteklediğini.. Beton imam'ın ya da öteki bel. Başkanlarının oraya Allah için gelmediğini.. Koç'ların falan çevreye ne kadar zarar verdiğini. Eğer gelecek maddi şeyler değil bilinçse.. Muhalefetin de vatandaşlık bilincini öldürdüğünü... ABD hayranı on milyonlarca genç yetiştirdiğini.. Vb.. Bir daha söyleyelim bir ile yararsa.. Bu iktidar gidecek ve sonrasını birlikte göreceğiz. Haklı çıkacağız ama onu da bir şekilde gargaraya getirecekler. :) :)

  • fahri kumbul

    fahri kumbul 16.08.2021

    Demem o ki; doğa, tarih, kurum, birikim ve gelecek yağmacılarını, ganimet bölüşücülerini ve destekçilerini de PKK kadar tiksindirici bulurum. “Bunlara hiçbir şey olmuyor, suçu bir yerlere yükleyip işin içinden yine sıyrılıyorlar; bunların gitmesi için bütün memleketin cayır cayır yanması mı lazım” dendiğini çok duydum. Gerçekten memleket cayır yandı, sel oldu. Deprem de olacak, binlerce insan, milyonlarca canlı yok oldu ve olacak, "değer" diye bir şey kalmayacak, yine bunlara bir çamur dahi bulaşmayacak… Gidişat hiç iyi değil. Yazık geleceğe…

  • Bamsı Yaşar

    Bamsı Yaşar 13.08.2021

    Feys yorumu/ Akit aslında çok renkli bir gazete...her türlü renk var içinde. Mesela bu fondaşlar Abdurrahman Dilipak'ın Ak Parti hakkındaki görüşlerini ya da Erdoğan'a bakışını tam bilseler yere göğe sığdıramazlar ! lâkin her konudaki bilgileri ezber olduğu için Akit konusunda da öyleler. Muhtemelen o insanları Sözcü Gazetesi gözüyle tanıyorlar.

  • Aysu Lsn

    Aysu Lsn 13.08.2021

    Feys yorumu/ Olguların artık şablonculukla açıklanamayağı kesin. neredeyse 20 yıl olmuş Erdoğan iktidarı kırılamıyor. - Bu adam neden bu kadar muvaffak oluyor peki ? demek ki biraz da sorunların yepyeni açılardan görünmesi gerekiyor. muhaliflerin tepeden bakmaları, seçtikleri aşağılayıcı dil ne işe yarıyor? işin özüne giremiyorlar. - siz başka bir mevzi sunuyorsunuz ama anlamıyorlar, oysa ki "ölü ozanlar derneği"ni de dillerinden düşürmezler... ordaki edebiyat hocası gibi masanın üstüne çıkıp başka türlü bakmak gerekiyor halbuki.

  • Medyacı Macit

    Medyacı Macit 13.08.2021

    dooğru diyosunuz Fahri Kumbul bey ! kabahat yakanlarda deyil.. Kabahat YANANlarda. yananlar dört/dörtlük bi önlem almadı. - ayrıca Filistin'lilere soykırım yapan ziyoniztlerde de.. kabahat yok. kabahat araplarda, osmanlı zamanında ingiliz ajanlara kandılar, osmanlıyı arkadan vurdular. - Kızılderili soykırımında da.. amerikalılar kanadalılar kabahatli deyil. kızılderililer işgal ve katliama karşı gerekli önlemi almadılar. ''bizim soyumuzu kurutacak laayn bunlar ! diyerek çok iyi hazırlık yapmadılar. - Srebrenitsa da.. birleşmiş milletler komutanının anlaşma ! sözüne uyup ? izzetbegoviç Srebrenica üzerine orduyu yollamamıştı. ordaki binlerce müslüman boşnakın katledilmesinin kabahati Sırp'larda deyil ! izzetbogoviç te. - japonya yenildiği halde savaş biterken Hiroşima ve Nagazaki'ye, ABD 2 atom bombası attı. onbinlerce sivil öldü, ondan sonraki nesillerde ölü sakat doğanlar .. binlerce kanser, cilt hastalıkları. ama ?? kabahat Caponlarda ! niye ? havada yakalayamadılar atom bombalarını ? sizin orcinâl teorilerinizin gelip dayanacağı mantık bu.

  • fahri kumbul

    fahri kumbul 12.08.2021

    Doğru ve öncelikli sorular "Yangına neden geç el konuldu; neden ilk müdahaleyi zamanında yapacak olan donanımlar alınıp, kurulu ve hazır halde tutulmadı, neden yeteri kadar gözetleme kuleleri yapılmadı, neden ormancılar örgütü güçlendirilmedi, çağdaş cihaz ve aletlerle donatılmadı..." gibi sorular olmalı. Manavgat'ta yangının acısını madden ve duygusal olarak yaşamış dört ayrı arkadaşımla iletişim kurup bilgi aldım; yangınların çıkış nedeni hakkında kesin kanıtlar elde edilmiş değil henüz; PKK dahil her türlü olasılık var. Kaldı ki önemsiz ben hep şunu derim; düşmana kızmakla yol alınmaz, düşman düşmanlığını koşullar kendi yararına göre gelişmiş ve oluşmuşsa düşmanlığın yapmaktan geri durmaz. İnsan ne yaparsa kendine yapar, kendi hatalarının cezasını çeker, doğada olduğu gibi davranışlarımızın sonucunu da fizik yasaları belirler. Saygılar

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.