Deneme
Dil Efendim... Dil... (13)

28. BÖLÜM
“Batı dillerinin kökündeki güçlü Türkçe” neden bu kadar önemli sizce?”
Diye bir soru sordum… ATA da cevap verdi. Ve bu onun belki şimdilik, belki de ilelebet son cevabı oldu. Şu an onun bu iletisinde belirttiği gibi iletişimimiz kesilmiş durumda. Bir daha ne zaman kurulur, bilmiyorum. İşte o son yanıt:
Senin “Bizim ‘sol’ bir türlü kurtulamadı” dediğin “BÜYÜK SİYASET” aslında güncel abidik gubudik en küçük siyasettir. Kaba tabirimi mazur görün, çünkü değersiz şeyleri oturaklı kavramlarla izah etmek artık ağırıma gidiyor. “Sol” bundan başka bir şey bilmediği, gerçek büyük siyasette yani derin siyasette yaya kaldığı için küçücüktür.
Sana tavsiyem sen de kapılma bu oyalama siyasetine. 85 milyonluk bir ülkede her biri en çok 3-5 bin.. hadi diyelim 10 bin taraftarıyla “Büyük siyaseti belirliyoruz”, hatta “Yakında devrim yapacağız” diyen grupların psikozuna sen de kapılma.
İşte bunun için önemli Batı dillerinin kökündeki güçlü Türkçe. Bunun için önemli Atatürk’ün dil tezi, tarih tezi, Güneş-Dil kuramı. Bunun için önemli şu son salgında bilimsel duruş, bilim nedir sorusu ve milli değerlendirme.
Bu ülkede sol, sağı hep eleştirmiş “emperyalizmin kuklasısınız” diye, işbirlikçisiniz diye. Haklılar mı? Büyük ölçüde evet!.. Fakat işte o aynı sol, sağ kadar milli olamamış. Bu ülkenin evladı olamamış. Sol hemen hemen hiçbir kanadıyla bu ülkenin evladı gibi bir kafaya ulaşamamış, bu ülkenin çocuğu gibi fikir yürütememiş.
İşte onun için önemli Atatürk’ün dil-tarih tezi. Bu kuram tamamen doğru demiyorsunuz. İçinde birçok yanlış da var. Ancak esasen doğru olduğu artık gün gibi açık yeni bilimsel gelişmelerle. Peki bu atılım, bu teori neden bilimsel olarak tartışılmadan yasaklandı, unutturuldu. Türkiye’de milliliğin kültürel, ideolojik, siyasi, ekonomik olarak bitirildiği andır bu. Kırılma noktasıdır. Şu an da onu hiçe sayanlar, tartışmayı kapatmaya çalışanlar, şu anda da böyle bir şey hiç yokmuş gibi davrananlar kimlerse… Bu vesileyle sizin önünüze türlü engeller çıkaranlar kimlerse… Onlar da Atatürk’ün kitaplarını yasaklayıp, fikirlerini çarpıtıp değiştirenlerin çizgisindedir. 1938 sonrası CHP kafası. Batı işbirlikçileri…
Şu salgında global bir bilgi karartma, yanlış yönlendirme, halkların geleceğini çıkmaza sokma politikası uygulanıyor. Ölümcül sonuçlar doğuran uluslararası bir bilgi kirliliği, topyekun bir ekonomik, sosyal çökertme kampanyası. Bunlar bilim adı kullanılarak uygulanıyor ama bilimden kast ettikleri uluslararası oligarşinin para bilimi. Sizler aşı karşıtı değilsiniz, “komplo kuramcısı” değilsiniz. “Virüs yok, salgın yok” demiyorsunuz. Gerçek bilimin bu olmadığını, bilimsel tıbbın bu olmadığını, ortada tıbbın ve bilimin adı kullanılarak uluslararası bir tezgah döndüğünü savunuyorsunuz. Sizlerin de fikirleri engellenip, yasaklanıyor. Kim ki bu salgında uluslararası oligarşinin dilini kullanıyor, bu büyük tezgaha hiçbir eleştiri getirmiyor… Bilin ki onlar milli değildir.
BÜYÜK SİYASET dediğin küçük politikanın günlük çekişmelerini bırakın, derin ve asıl büyük siyasete yönelin. Orada kalıcı, oturaklı, etkili eserler vermeye devam edin. Tıp-sağlık konusu olur, Dil-Tarih konusu olur, edebiyat olur, toplum çözümlemesi, psikoloji-felsefe olur… Asıl siyaset derin olarak da budur, güncel olarak da budur. Bunları ortaya koyduğunuzda mihenk taşıyla sınar gibi ortaya çıkıyor… Kim sosyalist, kim bilimsel, kim milli…
Ben uzun bir süre için aranızdan ayrılıyorum. Tek şansım olan internet dünyasına, sosyal medyaya dönüyorum, o aleme tekrar dalıyorum. Bana soru sormayın, haber beklemeyin… Orada olayı daha da ayrıntılı, daha da çok boyutlu kavramaya çalışacağım… Ve kimsenin aklına gelmeyen, benim aklımda da şimdilik nüve halinde beliren yepyeni biçem ve biçimlere girmeye çalışacağım, yepyeni çıkış yolları, yeni var oluş özleri aramaya başlayacağım. Sağlıcakla kalın, hoşça kalın… Bir zaman sonra çok daha üst düzey, çok daha yaşamda sonuç alıcı tartışmalarda buluşmak dileğiyle….
ŞİMDİLİK SON…
Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
kaan arslanoğlu 26.10.2021
Ayrıca.. sağ olasın Yusuf Bodur hocam.. :)
kaan arslanoğlu 26.10.2021
Anlaşıldı ki bizim okur “SON”dan hiç hoşlanmıyor. “Dil Efendim… Dil…” yazı dizimiz önceki bölümlerde sitede 840-2100 aralığında tık alırken, “sondan bir önceki bölüm” dedim, okur sayısı 300’lere, “SON” dedik… 200’lere düştü. Ortada merak duygusu da kalmamış veya pek kesat haftalara denk geldik. Ne yapalım, okur velinimetimizdir :) Yapacak bir şey yok, biz sadece tekrar hatırlatalım… BÜYÜK SİYASET dediğim aslında küçük siyaseti tartakladım bu son bölümlerde. Acaba ondan mı? Birkaç cümleyle açıklık getirecek olursam. Aslında siyaset denen şey çok önemlidir. Fakat benim eleştirdiğim şey bana az çok yakın veya uzak küçük “sol” parti ve grupların bu güncel siyasette bir belirleyicilikleri… etkileri varmış, olacakmış gibi.. Her güncel tartışmayı, başkalarının, büyük güçlerin önlerine koydukları her güncel sorunu her şeyden önemli saymaları.. saydırmaları… İdeolojiden, felsefeden kopmaları… 50 yıldır bizim “sol”un küçük kalmasının en önemli nedenlerinden biri… (DEVAMI ALTTA)
kaan arslanoğlu 26.10.2021
DEVAM... Kaplanların kavgasında küçük sevimli veya sevimsiz sinekler gibi vızıltı çıkarmayı siyaset yapma zannetmeleri… Yoksa elbette her grup veya kişinin her güncel meselede bir fikir ileri sürme hakkı vardır. Karşı çıktığım şey, her meselede laf yetiştirmeye çalışmak, siyaseti sadece bu zannetmek. Asıl derin meselelerde sistem partileri gibi davranmak… Aynı anda göstermelik olarak büyük ideolojik laflar da ederek büyüme şansı varsa, onu da sıfırlamak. Bu tarz yalnızca küçük kalmayı garanti eder, büyümek için çok farklı ve ciddi yollar geliştirmek zorunludur. Ama yakın veya uzak durduğumuz tüm bu gruplar, onların taraftarları belki gerçekte küçük kalmaktan hoşlanıyorlardır.
yusuf bodur 22.10.2021
SAYIN HOCAM FAZLADA BEKLETME.. SEVİYE OLARAK HER ZAMAN, ERİŞİLMEZ OLARAK BİLİRİM SİZİ..