Edebiyat
KARANLIK EDEBİYATI SEVEN TOPLUMDAN “HAYIR” BEKLEMEK

80 darbesi öncesi Türkiye’de güçlü bir umut yükselmişti. Dünya çok kutupluydu ve vatan bağımsız bir aydınlık yol izleyebilirdi. Bırakmadılar. O dönem kimleri okuyordu eli kalem tutanlar, gözü kitap görenler, hangi edebiyattan güç alıyordu muhalefet, devrimciler? Hepsini aynı ölçüde sevmesek, bazılarını eleştirsek de en başta şunları: Aziz Nesin, Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yakup Kadri, Tanpınar, Attila İlhan vb…
80 darbesi düzgün duran her şeyin üstünden silindir gibi geçti. Kanlı fiziksel terörü ideolojik kitle katliamı izledi. Bu katliamı sadece merkez medyaya bırakmadılar. Mamalanan, ajanlanan “Sol” medya özellikle solcuların kafalarını düzlemekte verili bir görev üstlendi. Birikim, Cumhuriyet Pazar, Radikal ile koç başları simgelenen, daha onlarcasının katıldığı ideolojik soykırımla şimdi her yanda yüz binlercesini gördüğümüz aydınlık görünümlü karanlıklar kafalar imal edildi.
80 sonrası en çok okunanlar… Açık arayla ilk üç: Orhan Pamuk, Ahmet Altan, Elif Şafak… Sonrası.. Ahmet Ümit, Ayşe Kulin, Zülfü Livaneli, Kürşat Başar, Tuna Kiremitçi, Perihan Mağden vb…
Anlayan için edebi seviye farkı bir uçurum. Siyasi düzey? 80 öncesi çok okunanlarda ortak özellik birkaçı dışında iktidar karşıtlığı, kapitalizm ve emperyalizm karşıtlığı… Şimdikilerin ortak yanları… ABD seviciliği, kapitalizm piyasacılığı… Bazısında kırıminal düzeyde, çoğunda apaçık iktidar yandaşlığı…
Ve bu toplumdan “hayır” bekleniyor.
Bunları ortaya çıkaran, milyonlarca genci, okumuşu, akademisyeni, öğretmeni hep beraber ağulayan kitle, yazarlar, çizerler, okurlar şimdi bu toplumdan hayır bekliyor.
Keşke…
İşte “Yüzü Silinenler” romanı bu çürümeye karşı bir avuç insanın mücadelesini anlatan bir roman.
Yadırgatan bir biçimde…
15 Temmuz darbe öncesini, o günleri ve sonrasını da işleyerek…
Boşalmış kafalar, ifadesi silinmiş yüzlerle, karanlık edebiyatla… başka karanlık güçlere karşı savaşılabilir mi?
Önceki birkaç romanı gibi yazarın bu romanı da sıfır medya desteği ile yola çıkacak gibi görünüyor.
Arka kapak yazısı şöyle:
“İşte bu bir internet romanı. Çağımız iletişiminin, çağımız insanının güncel romanı diyebiliriz. Evet, bir bölümünüz bu biçimi, biçemi yadırgayacaktır. Hepimiz derin bir yabancılaşma ve yadırgama içinde değil miyiz zaten! İnsan özde değişmedi ama, yüzleri, yansımaları dönemlere göre çok değişebiliyor. İnsanın bu anlamda hızla değiştiği ve değişim hızını yakalayamadığımız zamanlardayız.”
Kaan Arslanoğlu
“Batılı insan yüzlerinde ruh boşalmış diyor. Ruh çekilmiş. Apaçık belli. Suretler hep aynı. Görmüyor musun, diyor bana. Nasıl yani diye sordum. Sovyetler Birliği döneminden insan fotoğraflarına takmış bir zaman. Yüzlere odaklanmış. Binlercesi üstünde çalışmış. Aylarca. Ortak olan ne? İfadesizlik. Amerikan porno filmlerindeki, manken fotoğraflarındaki yüzler… Bir süre de onlara takmış. Reklamcılık açısından incelemiş bunları. Sonra manyaklığı olmuş. Ortak özellik şu, bu yüzlerde: Ruhları çekilmiş, başka bir ruh girmiş içlerine. Aynı ruh. Aynı ruh, aynı ifadeyi veriyormuş. Boşluk. Avrupa'daki yüzler, Batılı yüzler, her geçen gün aynı hissi veriyormuş...”
Gerçek Ahlakı… Ve umut…
Yazarının sonlara doğru ifade ettiği şu düşünce, romanın da, bizim de ereğimizi özetliyor:
İnadına “gerçek” diyorum. İnadına gerçeği çarpıtanlarla, örtüp saklayanlarla hesaplaşma. Mücadeleyse en ağır mücadele bu. Umutsa bunun içine sığdığı kadar. Bu işte başarmak yok ise, yoksa yok.
Yazarın İngilizce biyografisi için: http://www.insanbu.com/Kitap-Haberleri/285-turk-romancilari-biyografileri-2-kitap-cikti
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Kaan Arslanoğlu 21.03.2017
Çok Teşekkürler Değerli Nurşin Kaynarca Külcü, Okuyanlar, anlayanlar, değer bilenler oldukça umut elbette devam edecektir. Toplum için umut demek istiyorum. Yoksa tek tek insanlar zaten umutsuz yapamazlar, ama herkesin umudu farklı bir şey için oluyor, çoğu da toplum yararına değil, zararına oluyor. Sevgilerimle, saygıyla.
nurşin kaynarca külcü 20.03.2017
Okuduğum Arslanoğlu kitaplarından en sıradışı ancak bir o kadar da gerçekçi olanı... Tad alma dışında (edebi tad), düşünsel alanımıza giderek daha az zaman ayırdığımız gündelik hayatımıza virgül koyuyor. Bilgi bombardımanında ve kirlilikten de payımızı aldıkça akıl, sağduyu ve sezginin alanı daralıyor. Bu anlamda harika bir zamanlama ile farkındalık için umut; umut için farkındalık işareti de denilebilir kitap için. Biliyorsak, farkındaysak ....umut hâlâ vardır. Yoksa kitap da kendini var etmezdi. Kitabın basılması okunması ve giderek önerilmesi yüzlerin silinemeyeceği gerçeğini de getiriyor. Ne yaman bir çelişki...
Fatih Torun 12.03.2017
Sağlık sorunları nedeniyle çok uzun bir süredir izleyemedim olup biteni. Ama arayı kapatmak için çalışıyorum. Kitabınızı hediye edeceğinizi bilmediğim için kitapyurdu.com dan sipariş ettim ve okudum. Ama bana imzalı bir kitap yollarsanız elimdekini, okuduğunun değerini bilecek bir dostuma hediye edebilirim. Kitap beklediğim gibi heyecan vericiydi. Açıkça itiraf etmeliyim ki, kendimden de çok şey buldum. Yeni eserlerinizi bekliyoruz.
Deniz Can 21.02.2017
Kaan Bey kitabınızı bir solukta okudum böyle demek adet olmuş, bazıları için uzun olabilir bu süre ama beş gün benim için bu tanımı hak ediyor. Parçalar halinde yaptığınız paylaşımlar bana çok çekici gelmemişti açıkçası, bu kadar merak ve ilgiyle okuyacağımı düşünemezdim. Kitapta insanın kendine rastlaması hoş bunun için teşekkür ediyorum, pek çok duyguda, düşüncede kendinize rastlamanız daha da hoş. Saygı, sevgiyle
Ateş Benli 20.02.2017
Sayın Kaan Arslanoğlu gönderdiğiniz kitabınızı aldım. Çok değerli bir kitap oldu benim için teşekkür ederim.
Akif Akalın 16.02.2017
Diğer tartışmayı okurken fark ettim, herhalde kafa başka yerdeydi, 30 - 40 değil 3- 4 bin olacak.
Akif Akalın 16.02.2017
Bugün gazetelere çıkan MHP'li Oğan'ın AKP'nin paramiliter bir yapılanma içinde olduğuna ilişkin açıklaması önemli. Fakat soL'daki bazı yazarlar dahil çoğu insan AKP'nin 40 milyon insanı öldüremeyeceğini düşünüp içlerini ferahlatıyor. Bu düşüncenin ardında bu 40 milyonun her birinin AKP'ye karşı kanının son damlasına kadar direneceği inancı olmalı. Bence AKP'nin dilediği bir topluma kavuşmak için 40 milyon insan öldürmesi gerekmiyor. 1982 Anayasası'na evet dedirtmek için 30 - 40 bin kişinin öldürülmesi yetmişti.
Kaan Arslanoğlu 13.02.2017
Evet, değerli Gül T. Tüm dünyada ve Türkiye'de kitaplar da eşit olarak doğmuyorlar, eşit şartlarda var olup, eşit şartlarda yarışamıyorlar :)) Hep böyleydi bu. Eşitsizliği biraz gidermek için nasıl başka alanlarda bir dayanışma sergileniyor, çabalar harcanıyorsa burada da az bir ilerleme için aynısı yapılabilir. Ben bunu yapmaya çalışıyorum. Saygılar, sevgiler.
Gül T. 12.02.2017
Sayın Kaan Arslanoğlu umarım heyecanla beklediğimiz roman hak ettiği ilgiyi görür. Bizler de elimizden geleni yapabiliriz. Ben şunu sormak istiyorum: Evrimci Açıdan Din, Psikoloji, Siyaset kitabına yeni çıktığı zamanlarda ben yaşadığım şehirde rastlayamadım. Bazı kitapçılara gelmişti ancak hemen bitmişti. Sipariş verdiğimizde de gelmedi. İnternetten alınabiliyor, çoğu yerde durum aynı galiba.
arif yavuz aksoy 12.02.2017
Ben de inat ediyorum. Bana çemkiriyolar önce. Haddini bil, seviyesiz, manyak, ruh hastası falan diyolar. Sonra ben daha şiddetli inat ediyorum. Onlar da dozu arttırıyo veya "kamil insan" pozlarına girip susuyolar. Ben yine inat ediyorum. Sonuç? Galiba hiçbişe değişmiyo. Ama hiç değilse ben yanlışı görüp susmuş olmuyorum. Organize vasatlığı yenemem. Ama mızrağımı yel değirmeninin kanadına savurmadığımı da kimse iddia edemez. Kavgam bundandır. a.y.a. sein kampfsss