Edebiyat
Bok 10: Piyasa Edebiyatına Karşı Önyargı Listesi...
Bu yazıda 'Piyasa Edebiyatı-Edebiyat Piyasası’na karşı kullanışlı olabilecek önyargılardan söz etmek istiyorum.
Önyargılar kötü olarak bilinse de, aslında hayatta kalmak için zorunlu ve bir o kadar da yararlıdır. Burada oldukça pratik ve kullanışlı bir önyargı listesi yapılmıştır. Bu listenin duyarlılığı yüzde 90’dır. Ancak okurken her yargı gibi birçok istisnası olabileceğini unutmamak gerekir.
***
“Bok 10” listesi
-
Bir kitap sizi “naif ve duygulu bir anlatımla içsel bir yolculuğa” çıkarıyorsa, o kitap yüzde 90 boktan bir kitaptır. Siz siz olun o yolculuklara çıkmayın, eksik olsun!
-
Bir kitabın tanıtım yazısının kapladığı yer, yazarının fotoğrafından küçükse o kitap muhtemelen boktan bir kitaptır.
-
Yıl olmuş 2017 ve yeni çıkan bir kitabın tanıtım yazısında hâlâ “yazarın çağına tanıklığı”, “kendi içine yaptığı yolculuk”, “katmanlı anlatı”, “duru dil” gibi tanımlamaların en az ikisi kullanılıyorsa o kitap büyük olasılıkla boktan bir kitaptır.
-
Bir önceki maddedeki “muhtemelen” boktan olduğunu düşündüğümüz malum kitap hakkında o yazıyı yazan eleştirmen ise “muhtemelen” değil KESİNLİKLE ve KESİNLİKLE boktan bir eleştirmendir.
-
Bir kitabın kapağı, erkekler için gri, kadınlar için pembe olarak tasarlanmış ve piyasaya sürülmüş ise o kitap yüzde 100 boktan bir kitaptır.
-
Bir kitap daha çıkmadan, o kitabı billboardlarda, afişlerde ve gazetelerde görüyorsanız; kitabın kendisinden önce reklamı görünüyorsa o kitap muhtemelen boktan bir kitaptır.
-
Bir kitabı Hasan Bülent Kahraman tanıtıyorsa o kitap boktan bir kitaptır.
-
Bir kitabın reklamını para çekerken bankamatikte “havale, EFT, para yatırma, para çekme” menüsünden hemen sonra görüyorsanız o kitap boktan bir kitaptır.
-
Bir kitabın yazarının söyleşisinde verdiği pozlar, iç çamaşır defilesindeki mankenlerin verdiği pozlardan ayırt edilemiyorsa, o kitap muhtemelen boktan bir kitaptır.
-
Bir kitap Migros’ta Prima Maxi çocuk bezinin yanındaki sepette ya da Carrefour kasalarında “Okey ektra hisset” prezervatiflerine bitişik olarak satılıyorsa o kitap boktan bir kitaptır.
-
Bir kitap hakkında yazan bir eleştirmenin yazısı, kitabın arka kapak yazısı, yazar hakkında ansiklopedik bilgi ve kitabın konusundan oluşuyorsa o “eleştirmen” boktan bir eleştirmen, sıradan bir “tanıtman” ve başarılı bir “yüceltmen”dir.
-
Boktan eleştirmenler, sıradan tanıtmanlar, başarılı yüceltmenler neredeyse bir kural olarak boktan kitapları tanıtırlar. Aksini kanıtlayıncaya kadar şüphe etmek gerekir.
-
Bir yazar kitabını tanıtırken, kitabın içeriğinden çok, kendi politik duruşundan, ne kadar aydın ya da muhalif oluşundan vs söz ediyorsa boktan kitabına parfüm sıkıyordur.
-
Bir kitap, yazarının çalıştığı kurumdan, arkadaşı olduğu jüriden, atölye açtığı belediyeden ödül alıyorsa o kitap muhtemelen boktan bir kitaptır.
-
Bir kitap “yeraltı edebiyatı” veya “marjinallik” diye 50 yıllık uyuşturucu, seks, bohemlik, içki vs klişelerini hâlâ yutturabiliyorsa o kitap boktan bir kitap, o yazar boktan bir yazardır.
***
Kitabına benzeyen okur
Ve bütün bunlar olurken her seferinde aynı zokayı yutan, her seferinde yine ve gene aldanan okur…
Kendine şu soruyu sorma zamanı gelmedi mi hâlâ:
"Bu kadar boktan kitap okuyan ben nasıl bir okurum?"
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Mine YILAR 22.07.2017
Sn. Taylan Kara'nın pek çok tartışmayı ateşlemiş bu yazısı, bize bir eleştirmenin ne bir aziz, ne de bir şair gibi yazmaya zorlanmaması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Biz onu içgeçirtici romantik dakikalar yaşamak için ya da onun uhrevi öğütleriyle kendimizden geçip hayalimizde yeni ilahlar yaratmak için okumuyoruz. Söz sanatlarıyla süslü pek çok kıymetli edebi metni farklı amaçlar için okuyabiliriz. Fakat Taylan Kara eleştirmendir ve çok vahim bir kitleye çaresizlik içinde seslenmektedir. Anlatmak istediklerini en direk, en acil, en çarpıcı şekilde anlatmak zorundadır. Kullandığı keskin dil, gece gündüz biz okurlara anlatmak için çırpındığı edebiyat piyasasının dalaverelerini ortaya çıkarmak içindir, ve bu dil belki de hiç bir soğuk duşla ayılamayan bir okur kitlesine yapılan ölüm kalım niteliğindeki son çağrıdır.
Cemal Öztürk 21.07.2017
Genç okurlara önerimdir. İnsanlar okuyacakları kitapları seçerken sadece merak ve ilgi alanlarına koşut olarak bir de piyasa reklamlarını esas almazlar ise anlam sağlığını hep koruyarak ilerlemiş olurlar. Her ciddi eserin içinde zaten uygun bir kaynakça da yer alır. Bir konuyu anlamadan bir üst sınıfa geçmek yok. Acele ve sabırsızlık optik yasalara da aykırıdır. Uçakla giden bir yolcu yeryüzündeki ayrıntıları nasıl görebilir ki? Bu önerim daha çok bilinçsiz ve hızlı başlayıp sonra da okumaktan soğuyan ya da sağlıklı yol almadığı için okumadan soğuyan okurlara yöneliktir.
Cemal Öztürk 21.07.2017
Edebiyat piyasası ne yazık ki yürürlükteki serbest piyasa kuralları tarafından belirlenerek işlemlerini sürdürüyor. Hile, entrika ve tertip komitelerinin düzenlediği ödül sistemi sonunda bir ünvana dönüşerek kitapların değer kazandığı bir dünyada yaşamaktayız bu gün. Sistemin selameti için dağıtılan azizlik sertifikaları, ortaçağda ki Katolik kilisesine rahmet okutacak düzeydedir. Kapitalizmin tahvil ve borsa düzeni neyse nakite dönüştürülen azizlik sertifikaları payesi de aynı biçimde bir ünvan ve kariyer işlevi görmektedir. Bu meyanda tescilli değerler borsası ile gerçekliğin etik ve estetik değerleri arasında dağlar kadar fark vardır.