Felsefe
EVRİM ve GENETİK HAKKINDA EN SIK KARŞILAŞILAN İTİRAZ KLİŞELERİ

EVRİMCİ AÇIDAN DİN PSİKOLOJİ SİYASET KİTABI ÜSTÜNE
İlericilerin sürekli yenilmesi kader mi? Hüsrandan nasıl kurtuluruz? 40 yıl sonra dünyada büyük çoğunluğun kabul edeceği insanlık bilgisini neden şimdiden öğrenmeyelim? Bu bilgi yıllardır elimizin altında. Bu kitapta işte o var. O halde neden hiçbir işe yaramaz vasat akıl klişeleriyle düşünmeye devam edelim? Bir türlü anlam veremediğimiz toplum davranışlarına, siyasi açmazlara, sonu gelmeyen savaşlara… neden hep camları paramparça gözlüklerin ardından bakalım? Berrak görme şansı elimizdeyken! Evrim biliminde ilerlemek kimilerine göre ateistlik, aşırı solculuktur. Kimine göre ise ırkçılık, sağcılıktır. Evrim gerçeğine kimi sağdan vurur, kimi solda durduğunu sanarak vurur. Her iki kesim de evrimi ideolojik iktidarlarına tehdit olarak görür. Oysa her ne işle uğraşıyor, neye ilgi duyuyorsanız bu bilgilerin size somut faydaları dokunacak. Büyük siyasi liderler bu yönde bir donanıma sezgisel olarak büyük ölçüde sahiptir. Bir liderin bizleri kurtarmasını bekleyene kadar, neden hiç değilse kısmi düzelmeler sağlamayalım? Kötüler de içgüdüsel olarak bu bilgilerin bir bölümünü kuşanıktır. Sağ işini hep bilir, sol neden bilmez? Neden iyiler de bir parça bilimden, bilgiden payını almaz?
İnsan evrimsel doğası gereği önce inanır, sonra düşünür. Bir kere inanıp bellediği fikri değiştirmemek için direnir. İster fizik alimi, ister tıp profesörü, ister siyaset bilimci olsun, kafası sosyal olaylarda sıradan bir temizlik işçisininkinden daha iyi çalışmaz. Sadece bilgisi daha fazladır. Bağnazlık aynıdır. Kendi çok dar teknisyenlik alanı dışında insana dair, sosyal olaylara ilişkin mantığı, önyargılarla, bir şekilde öğrendiği sabit kalıplarla sınırlıdır. İşine geldiği gibi algılar verileri, keyfine uygun şekilde yorumlar.
Siz büyük bir çoğunluğu bilimsel düşünme yöntemine ikna edemezsiniz. Nesnelliğe kazanamazsınız. Yeni bilimsel araştırmaların sonuçları önyargılarına uygun düşmediğinde, hemen terk edeceği şey bu önyargıları değildir, yeni bilgidir. Üstelik bunu yaparken sağlam bir entelektüel olduğuna, bilimi savunduğuna kendini ikna eder.
Birlerce örnekten biri: Bundan 15-20 yıl önce ileri sürdüğümüz beslenme ve bütünsel tıp anlayışı en başta hekimlerin alaylarıyla, hakaretleriyle karşılanıyordu. Şimdi o alay edenlerin çoğu söylediklerimizin önemli bir bölümünü kabul ediyor. Ahmet Aydın – Canan Karatay’ın öncülüğü gerçeği…
Defalarca, yüzlerce, binlerce kez bilimsel kanıtlarla… bilimi geçtik, en basit mantık kurallarıyla aksi açıklansa da evrim veya genetik konusunda şu aşağıdaki listede en çok tekrarlanan itirazlar yinelenir durur. Siz ayrıntılı olarak bunların neden tutarsız, kakavan savlar olduğunu açıklarsınız, ama muhataplarınızın pek azını ikna edersiniz. On yıllar içinde bunları kelimesi kelimesine yineleyen yüzlerce, binlerce yeni insanla karşılaşırsınız. Sallamaca önyargılarının yerçekimi yasası kadar mesnetli olduğunu sanan yarı aydınlardır. Ezici çoğunluk olmanın saltanatını sürerler. Artık neredeyse ezberlediğiniz itiraz klişelerinden birini yeniden duyduğunuzda “Hadi ya… Bak bunu hiç düşünmemiştim… Daha önce nasıl da okumamışım… Ne iyi ettiniz de öğrettiniz…” diye alay edesiniz gelir. Ne çare, çoğunluğun bilimsel öncü azınlıkla ettiği alay, aptalca olmakla beraber, her zaman düşünsel iktidardır. Sadece Türkiye’de değildir bu hal, gelişmiş Batı da durum aynıdır.
İŞTE EVRİM ve GENETİK KONUSUNDA BELLİ BAŞLI İTİRAZLAR:
- “Evrim” denen şey de bir teoridir en sonunda, kesinliği ispatlanmamıştır.
- Evrim kuramı doğrudur, insana kadar olan canlıların ve insanın nasıl oluştuğunu açıklar, ama insanın özelliklerini açıklayamaz.
- Biyolojik evrim diye bir şey vardır, ama kültürel evrimle insan biyolojik sınırlarını aşmıştır.
- Evrim kuramını insana uygulamak “sosyal Darwinizm” sonucu doğurur ve bu ırkçılıktır.
- İnsana kadar olan canlıların doğası vardır, ama insan doğası diye bir şey yoktur. Bunu ileri sürmek kaderciliktir.
- Kültürle, eğitimle, sosyal veya ekonomik sistemlerle insanın temel özellikleri değişir, yani aslında insanın değişmez temel özellikleri veya sınırları yoktur.
- Evrim konusunda aşırılığa kaçmak çevre koşullarını, kültürü, eğitimi, sosyal sistemleri hafife almaya yol açar.
- İnsan doğası diye bir şeyi kabul etmek, değişimi engeller, gericidir, faşizandır, en azından umutsuzluk yayar.
- İnsanların kişiliklerinde temel belirleyenin genetik yapı olduğunu savunmak ırkçılıktır.
- Genetik bilimini insana uygulamak faşistlik sonucu doğurur, en azından kapitalizmin haklılığını savunmak anlamına gelir.
- Din kültürel bir olgudur, ortadan kaldırılabilir.
- Kültür ve biyoloji tamamen ayrı kategorilerdir, biyolojiyi önceleyen biyolojik indirgemecidir, kültürün önemini inkar eder.
- Evren insan için yaratılmıştır.
- Yukardaki önermenin “sol” eşdeğeri de şudur: İnsanın kapasitesi sınırsızdır, eğitimle veya “ideal” toplumsal düzenlerle insan gelişimi mükemmellik noktasına varacaktır.
- Genetik veya evrimle ilgili son 50-60 yılın iddiaları ispatlanamamış bilim dışı iddialardır, bunlar “idealist” sağcı tezlerdir.
Liste uzatılabilir. Son on yıllarda en çok duyduğumuz ve bıkmadan cevabını verdiğimiz bu itirazların hepsi tam tersinin doğru olduğu zırvalardır. Kitapta hepsine toplu olarak açıklama getiriliyor, olabildiğince çok kaynak gösterilerek, kanıt verilerek. Aslında bu itirazları dile getirenlerin büyük çoğunluğu kullandıkları kavramların geniş anlamını bile tam olarak bilmezler. Örneğin “ırkçılık” nedir, “sağcılık” nedir, evrim teorisi Darwin’de neydi, sonra nasıl gelişti, ciddi anlamda bilmezler. Bilimsel düşünme, teori oluşturma veya araştırma düzenleme konusunda çoğunun hiçbir donanımı yoktur. “Gen” nasıl işlev görür, büyük çoğunluğu bu konuda tek bir kitap okumamıştır. Az sayıda okuyan da yine “insan doğası” gereği, okuduğunu anlamak için değil, tırıl fikirlerine dayanak bulmak için okumuştur ve okuduğunu yanlış anlamıştır. “Kültür” nedir, insanda nasıl oluşmuştur, ne tarihini, ne kavramın kapsadıklarını bilirler. Keza “eğitimin” ne olduğunu da. Sosyal-ekonomik sistemlerin insanı nasıl, ne kadar değiştirdiğine dair neredeyse hiçbiri kafa yormamış, araştırma yapmamıştır.
Bildikleri şey 100-150 yıl öncesinin küflü düşüncelerini geviş getiren popüler birkaç makaledir. En donanımlısının düzeyi bu konularda yazılmış genellikle “sol” kesimde çok satan ilkel mi ilkel birkaç yabancı yazarın kitaplarıdır.
Söz konusu bağnazlığın düşünsel düzeneğini ortaya koymak bile bu kitabın önemli bir hizmeti sayılmalıdır. Ama elbette açıklanan gerçekler bunun çok daha ötesindedir.
İÇİNDEKİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
EVRİMCİ AÇIDAN DİN VE SİYASET - 1
Devletin dinle savaşması laiklik karşıtı bir tutumdur ...............................11
EVRIMCI AÇIDAN DIN VE SIYASET -2
Yalçın Küçük’ün Sabetayistleri ve “Temel Dinsellik” ..............................21
EVRIMCI AÇIDAN DIN VE SIYASET - 3
Eşitlikçi toplum yasası olarak dinin ortaya çıkışı ve solcu mahallesinde bilim satmak ...................................................37
EVRIMCI AÇIDAN DIN VE SIYASET - 4
Stalin’in ve Küba’nın dinle barışması... Atatürk’ün doğru tavrı... Konunun siyasi temeli... İtirazlara cevaplar... ................................................51
FREUDCULUĞUN ELEŞTIRISI - 1
En tehlikeli laiklik karşıtı din olarak Freudculuk......................................69
FREUDCULUĞUN ELEŞTIRISI - 2
Freud’un bilinçaltı kuramı AKP adaleti gibi ..............................................81
FREUDCULUĞUN ELEŞTIRISI - 3
Türkiye’de yazar olmak, Freud’un bilinç-bilinçaltı fantezisi ...................93
FREUDCULUĞUN ELEŞTIRISI - 4
Sahtekâr bir adam olarak Freud’un rezil cinsellik kuramı ......................101
FREUDCULUĞUN ELEŞTIRISI - 5
Sosyalistler insanlığa asırlar öncesinin bilgisiyle bakıyor ....................115
FREUDCULUĞUN ELEŞTIRISI - 6
Lacan’ı en hızlı buradan öğrenebilirsiniz ................................................131
FREUDCULUĞUN ELEŞTIRISI - 7
Bir düşünce zararlısı olarak Lacan, siyaset ve kişilik grupları ................151
İKİNCİ BÖLÜM
EK YAZILAR
Solcuların siyasi zekâsı neden çok düşük? Cumhurbaşkanı seçimi vb...169
Fikir kaosunda Atatürk’ün, Lenin’in liderlik anlayışları nasıldı?
(Evrimbilimci siyaset).......................................................................179
Sosyalistlerin de en büyük sorunu: Sosyal embesillik ...............185
Evrim kuramına sığ bakışlar ..............................................................205
Yeni çağın hastalığı: Dikkat eksikliği, hiperaktivite ............................209
Devrim ve seks...................................................................................213
Köpeklere fısıldayan adam ..............................................................217
Toplumsal hareketleri anlayamamak – 1 .........................................221
Toplumsal hareketleri anlayamamak – 2
Kürt hareketinin sorunu çerçevelemedeki başarısı ............................229
Toplumsal hareketleri anlayamamak – 3
Düşünürlerin zekâ yetersizliği: Sosyal kuramların en önemli açmazı....237
Marksizm çok uzun zamandır devrimci değil..........................................247
Solculuk diye bir şey yok, az sağcılık var.................................................263
Mehdi’yi, Mesih’i ya da Godot’yu veya LİDERİ beklemek… ...................271
Lideri beklerken ............................................................................. 279
Kitabı edinmek için iki internet adresi:
https://www.ilknokta.com/kaan-arslanoglu/evrimci-acidan-din-psikoloji-siyaset.htm
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Nedim Pala 12.12.2020
benim de.. 'insanbu' cemââtine intikâl etmemin sebebi mucibesi bu kitâbe olmuştur.. diyebilirüm ! o zamanlar daha gençtim, yalnız bağlantısız anarşist isyânkar bi ruhla takılırdım .. etrafımdaki trişkadan, çok bilmiş okumuş yazmış yalamış yutmuş entel dantel sürülerin magandalıklarına, fikir ve eylemlerindeki ''üfürükten teyyâre / selam sööle o yââre'' muhabbetlerine mâruz kalırdım ! kitabı okuyunca, bu absürdlüklerin altyapısını, saftrikliklerin mantıksal çözümlemesini kitaptaki açıklamalarda gördüm. daha da merak ederek diğer kitapları da alarak okudum. Daha sonra da.. bu davranış ve düşünce kalıplarına, babaannelerinin ebesinin amcasının döneminden kalan ideolojik tortulara yapışmış bu kitlelerin durumuyla karşılaştığımda ''deme şu niçin bööle ? yerincedir o ööle !'' fikriyatına update olarak, onların bu durumuna takılmayarak yoluma devam ettim.
arif yavuz aksoy 27.09.2016
sayın elif f, kitabevine gittiğinizde bi kitabın olmadığını söyleyen tezgahtar (solcular emekçi falan diyo) size o kitabı isterseniz getirtebileceğini söylemiyosa orası kitabevi değildir. ya da o emekçi tezgahtar değildir. kapitalist işletmede bi mal "yok" olamaz. sadece o sırada kalmamıştır ve en kısa zamanda temin edilecektir. ayrıca "bi de şu ürünümüz mevcuttur" demeden o fasıl bitmez! a.y.a. kitabevlerini çok arşınlasss
ELİF FİRUZİ 26.09.2016
Doğrusu, yolum düştükçe ben "gelecek" diyen yayınevlerini sıkıştırmayı planlıyorum Kaan Bey. Bakalım kapitalist tepki ne olacak.. Sevgiler, saygılar.
Kaan Arslanoğlu 26.09.2016
Teşekkürler Değerli Elif Firuzi, sorun bildiğimiz bir sorun. Kitapçılar kasten getirmiyorlar kitapları. Bana özel bir durum değil. Vitrinleri, rafları çok satanlarla dolduruyorlar. Çok satandan bir tane daha satmak onlar için az satandan iki tane daha satmaktan karlı. Olay tamamen parasal. Kapitalizm çirkin bir sistem ama bizim küçük kapitalistler daha da çirkin. Yayınevleri bunu biliyor, yapacak şey yok. İlk bir ay sattı sattı, internet satışları olmasa 2. ay hiçbir kitap satılmaz. 10-15 çok satan dışında. Ama yayınevine bunu bir daha ileteceğim. Gerçi onlar da çaresiz ya. Sevgiler, saygılar.
ELİF FİRUZİ 26.09.2016
Tartışmayı izninizle, balla kesiyorum. Ben kitabı nihayet internetten aldım. Kitabı ararken küçük bir saha araştırması yapmış gibi oldum. Bir nevi geri bildirim bu.. Alkım: Kitap kalmadı, gelecek. Kabalcı: Bugün yine sordular o kitabı, elimizde yok, gelecek. Mephisto: Bizde yok. Kaan Arslanoğlu'nun kitaplarını artık İTHAKİ basıyor, o yüzden ancak yeni baskı olursa gelir bize. (Beşiktaş) ... Bu arada eski Türkçe öğretmeni, yeni sahaf Osman Yıldırım’ın size selamı var, Kaan Bey. Barbaros'ta kitaplardan sohbet sırasında tanış çıktık. Üstümde kalmasın. Elif.
Ç. 23.09.2016
Genetik gibi sosyal sisteminde önemli olduğunu düşünüyorum. Sosyal sistem anlayışında da sorunların olduğunu düşünüyorum. Sosyal sistemi belirleyici görenler, genetiği hiç önemsenmiyor,sosyal sistemin de istenildiği biçimde değiştirilebileceği kanısına varıyor. Yapılan müdahalelerin istenilen sonucu verebileceğini düşünüyorlar.İstenilene yakın sonuçlar alındığı örnekler bulunduğu gibi istenilenden farklı,istenilmeyen sonuçlara yol açan bir sürü örnek de bulunuyor.
Ç. 23.09.2016
ABC gazetesinde Kaan Arslanoğlu'yla yapılan söyleşiyi okudum. ABC sitesinde yapılan yorumlar ile söyleşi arasında ilişki kurmak imkansız. Söyleşide önemli bulduğum noktaları belirteyim. Önceki yorumlarımda bu noktanın üzerinde durmuştum. Kusursuz bir sistem düşü (bir nevi cennet) gerçekleşemez. Sosyalist deneyimlerden daha iyisi yapılabilir. Kapitalist sisteme ilişkin değerlendirmelerde de benzer bir hataya düşülüyor. Daha kötüsü olamaz anlayışı da hatalı bir anlayış. Söyleşide önemli bulduğum bir diğer nokta 80 sonrası sosyalistlerin Sovyetlere değil de Avrupa'ya neden kaçtığı sorusu. Sovyetlerin kuruluş yıllarında Sovyetlere gitmek,orada yaşamak isteyen insanları görebiliyoruz. Sonraki yıllarda aynı isteği göremiyoruz.
Nufer Kurt 23.09.2016
Belli ki okunası, değerli bir kitap; 'Yanılmanın gerçekliği'ni daha yeni görüp aldım; bu kitabı da bulup okumalı; ilginç görünüyor; ama okumadan, yorum yapmamalı...
tün tün kuzu 22.09.2016
'Tuzu kurularla solculuk olmaz!' diyor ABC'de Kaan hocam. Başka güzel şeyler de demiş. İkinci bölümünü de bekliyoruz merakla.
mehmet harma 19.09.2016
OdaTv'de bugün "Evcil Hayvanlar" Hakkında Tüm Bildiklerinizi Unutun başlıklı yazı, evcil tilkilerin nasıl yetiştirildiğini anlatıyor. Bu amaçla seçilecek tilkilerin ancak %10'u istenen niteliğe uygun, yani "...kafeslerinin kapısı açıldığında ''vahşi tepkiler'' vermek yerine görece sakin davranıyorlar..." kalanlar ise kürkleri için kesime gönderiliyorlar. Kitabın henüz başlarındayım ve bir kere okumak yetmeyecek gibi görünüyor ama, Kaan Arslanoğlu da EADPS'de insanın adeta "evcilleşmesini" resmediyor gibi geldi bana. Kitabı bölüm bölüm konuşmalıyız.
DENİZ CAN 18.09.2016
Kaan Bey kitabınızı dine ve dindar insana bakışı çok katı olan bir arkadaşıma hediye etmeyi düşünüyorum, belki bakışında bir farklılık oluşur. Birinci bölümü bir solukta okudum, ikinci bölümü henüz bitiremedim. Akıcı, anlaşılır ve okurken düşündüren bir kitap olmuş. Okundukça çok tartışılacağını düşünüyorum. Kaleminize sağlık.
Elif Firuzi 18.09.2016
D& R 'da da satışı var değil mi? Kaç zamandır niyetlenip alamamıştım kitabı, bugün kararlıyım:)
Ç 18.09.2016
"İnsan evrimsel doğası gereği önce inanır, sonra düşünür. Bir kere inanıp bellediği fikri değiştirmemek için direnir." (Bkz:
) Perinçek'e inanmış
kanıtlarımızı da hep inandığımız şeye yorar, ve daha çok inanırız..