Batı dillerinin gramerleri de Türkçeden yoğun izler taşıyor...

Batı dillerinin gramerleri de Türkçeden yoğun izler taşıyor...

Pek çok insan gerçeğin yalnızlığını cehennem sayıp ürküyor, yanlışların herhangi bir tarafında kalabalıklar içinde cehennemi yaşıyor.

Batı dillerinin gramerinde de Türkçe var makalemi ilk okuyup indiren Kievli fizikçiden söz etmiştim. Ona mesaj atıp durumunu sordum. Savaş ve Ukrayna için endişelerimi dile getirdim. Cevabında şunu söylüyor: “İlginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim. Savaş gibi savaş. Ancak savaş, medeniyet ve mutant yok ediciler arasındadır. Bana gelince, örneklerinizin çoğu oldukça inandırıcı. Sonuca tamamen katılıyorum. Makalenizi daha fazla araştırmaya sevk etmesi bakımından ilginç ve önemli buluyorum. En iyi dileklerimle.” Ukraynalı fizikçi aynı zamanda matematikçi ve dil yapılarıyla da ilgileniyor. Etrüsk tarihi ile de ilgili.

Öbür mesaj daha önce tanıttığım Rus profesör Anatole Klyosov’dan geldi. Kimyacı, genetikçi ve dillerin genetik soyağacı konusunda uzman. Amerika’da çalışıyor. Cevabında özetle şunları söylüyor: Bulgularınız gayet normal. Avrupalılar 3 bin yıl öncesine dek Proto-Türkçe konuşuyordu. Gramerlerinde izler kalması doğaldır. 

Ukraynalı bilim insanına şu cevabı yazdım: “Ben kararlı bir Batı karşıtıyım. O yüzden Putin’in Batı’ya karşı dik duruşuna büyük sempatim vardı. ABD ve NATO’nun kışkırttığı Ukrayna’ya karşı birkaç haklı nedenden ötürü sınırlı bir askeri harekat yapsaydı onu destekleyecektim. Fakat bunun yerine başkent dahil tüm ülkeye girmeyi ve çok daha kanlı bir savaşı yeğledi. Ama muhakkak bir bildiği ve bunda da haklılığı vardır. Batı karşıtıyız ya, Rusya’nın, Çin’in her yaptığını desteklememiz gerekir. Mesela benzer nedenlerle Rusya Türkiye’yi işgale kalksa yine onun yanında yer almamız gerekir. Ordumuzu yok etmeye kalksa yine Rusya tarafında olmamız gerekir. Ankara’yı kuşatsa, direnmeyelim, buyurun girin dememiz gerekir. Siz de beyaz bayrağı çekin, işgalcileri alkışlamaya hazırlanın…”

Şaka tabii. Ne diyeyim. Savaş bu, işgal bu. Kendi başımıza gelse ne diyebiliriz, ne yaparız? “Kendine dikkat et, ülkene dikkat et, acil barış dilerim” gibi tarafsız, renksiz, kararsız, soysuz bir cevapla olayı geçiştirdim. Ben bazı arkadaşlarımız gibi hemen taraf seçip kararlı duramıyorum. Bu da benim zayıflığım.

Ama Türkçe konusunda yazdıklarım fena değil. Okuyun isterseniz. ACADEMİA’DAKİ O AYNI YAZI, OKUMAYANLARA HATIRLATMA: https://www.academia.edu/73599227/Grammar_versus_Grammar_Structural_commonalities_of_Turkish_with_Indo_European_languages

 

BİZİM MİLLİ OLMAYAN TARİHÇİLERİMİZ, DİLBİLİMCİLERİMİZ…

Son birkaç ayda yabancı dilbilimciler, tarihçiler nelerle uğraşıyor, neler yazıyor… Görme fırsatı yarattım kendime. Bilim için uğraşıyorlar, ama bilimi adamakıllı kendilerine yontuyorlar. Büyük çoğunluğu için konuşuyorum. Bilim zaten bu değil mi, büyük ölçüde çıkarların hizmetkarı. Müthiş bir genetik bulgu, dil kökü, kuram yorumlaması çabası, telaşı içindeler. Dünyanın araştırması, yayını var... Büyük çoğunluk kendini nesnel bilim insanı sanıyor, ancak sapına kadar milliyetçi, hatta ırkçılar…

Atatürk öldü, bizde milli tarih, milli dilbilim yasaklandı. Batıcı zihniyet egemen oldu, her alanda Batı işbirlikçiliği moda oldu. Türk’ten bahsetmek ayıp sayıldı. Yunan ve Latin uygarlığından sonsuza dek bahsedebilirdiniz. Kökenini araştırmadan. Müthiş bir Avrupa, Amerika kültürü hayranlığı… Sonra sol yükseldi, umutlanır gibiydik. Dünyada başarıya ulaşmış tüm sol hareketler millidir, tüm sosyalist devrimler millidir. Ama yok, bizdeki sol, birkaç küçük istisna dışında Rusçu oldu, Çinci oldu, sonra da Avrupacı oldu. Türklükten bahsetmek ayıptan öte faşiklik sayıldı.

İster faşik olun ister komünist, ister liberal olun, ister sağcı, ister solcu. Az buçuk milli olmadan hiçbir ülkede hiçbir akım başarıya ulaşamaz. Bunu dünya bilir, bizim ülkemizin solcuları liberalleri bilmez bir tek. Zannederler ki milli olmak yabancı düşmanlığıdır, komşulara düşmanlıktır, savaş kışkırtıcılığıdır. Hayır! Ancak milli olunca ülkenizde kültürü geliştirebilir, insanlığı yükseltebilirsiniz. Ekonomi de ancak böyle düzelir, refah ancak böyle artar, refah algısı ancak böyle sağlıklı hale gelir. Hepsi birbirine bağlı işler. Millilikte aşırılıktan korkar çoğu insan, haklıdırlar da. Ama aşırı milliyetçilik de zaten ister komünist olsun, ister faşist.. millilikten uzaklaşmaktır.

Burada dil ile ilgili çalışmalarımızı görenlerin büyük bölümü, kimi açıktan kimi gizli.. taş koymaya çalışıyor. Bizdeki gayri milli geleneğin uzantıları, sağcısı, solcusu… Bir de az sayıda bizi destekleyenler var. Onların da bir bölümü hala Batıcı zihniyetin güdümünde. Sanıyorlar ki siyasal İslam’a, Arap kültürüne karşıysalar milli oluyorlar. Bizde Atatürk milliyetçiliğini, Atatürk’ün altı okunu asıl yok eden İslamcılar değil, Atatürkçülerdir oysa.

Hala medya maymunu, TV şaklabanı popüler tarihçilerin görüşlerini paylaşıyorlar. Hala Türkçe güzellemeleri yapıp Türkçenin kökünü kurutan edebiyatçılarımızı yüceltiyorlar. Melih Cevdetler falan. Bunların kahir ekseriyeti Güneş-Dil düşmanıdır, biraz kazıyın Batı budalalığını görürsünüz altından. Doğru dürüst bir araştırma, sorgulama, yayın yapma.. hak getire... 

İşte Batı dillerinin grameri de Türkçeden yoğun izler taşıyor. Academia. edu da bu kez “Türkçenin grameri Batı gramerinden çok farklıdır safsatasını ele aldım…”

OKUMAK İSTEYEN (yukarıda linkini verdiğim yazının aynısı) : https://www.academia.edu/73599227/Grammar_versus_Grammar_Structural_commonalities_of_Turkish_with_Indo_European_languages




Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...