Felsefe
Meğer İngilizler Türkçe’yi değiştirip değiştirip İngilizce yapmışlar!

Türkçe’nin Batı dillerine güçlü etkisi bugüne dek hep alay konusu edildi. Şimdi eğlenme sırası bizde. Kendimizle de dalga geçerek, şakadan vazgeçmeyerek, güçlü kanıtları sıralamaya devam edelim. Sözlüğümüz 700 sözcüğe yaklaştı. Az bir çalışmayla 1000’ni bulacak gibi. Temel fıkrası gerçek oluyor…
Temel İngiltere'ye gezmeye gidecekmiş. Tabii İngilizce bilmediğinden arkadaşı
Dursun’a sormuş. " Dursun ben İngiltere’ye gidince onlarla nasıl anlaşacağım?" Dursun da: "Bak, konuştuğun her cümlenin sonuna "ing" koy, onlar senin ne demek istediğini anlarlar" demiş... Ve temel İngiltere’ye gitmiş, çay içmek için bir kafeye oturmuş. Dursun’un söylediği taktiği uygulamak için garsona "Sen bana bir çay getirebiling?" demiş. Garson şaşkın şaşkın çay getirmeye gitmiş ve Temel’e çayı getirmiş. Bunun üzerine Temel, “Bak, ben ne güzel İngilizce
konuşuyoring değiling?” diye övünmüş.
Garson da cevap vermiş:
"Ben Türk olmaying sen Nah içerdin çaying!"
Türkçe kökenli pek çok İngilizce sözcüğü bugüne dek örnek verdik… Bakınız:
Şimdi yenileri:
S ile başlayan İngilizce sözcüklerin başından “s”yi çıkarın, olsunlar Türkçe sözcük…
Sad: Üzüntü, keder… Farklı bir örnekle başladık harf sırasına göre, ama “s” yerine “k” koyun… Olsun Ked… Yani “keder”. Gerçi bu Arapça köken… Şimdi Türkçeler geliyor…
Sag: “S” yi çıkarın, “ag” kalıyor, “eg” gibi okunur, eğilmek.
Sagacious: Çıkar “s”yi, agaşız, egeşız… Aga, Eke, Ekelik… Akıllı, zeki, anlayışlı.
Sage: “S”yi çıkarın aynı hesap. Bilge, eke…
Salary: “S”yi çıkarın, alari. Alınan. Ücret, maaş… Biraz zorlama oldu, ama olsun o kadar…
Sane: “S”yi çıkarın “ane” kalır. Anlı, yani aklı başında, akıllı. An: akıl. Sanitary, Sanity… böyle gidiyor. Akılla, an ile ilgili.
Sap: “S”yi çıkarın. Ap, aptal.
Sausy: Asi. Arsız, küstah… Asi. Gerçi “Asi” de Arapça kökenli.
Say: Söylemek. Siz yine de “S”yi çıkarın, en eski Türkçe “ay” ile, söylemekle karşılaşırsınız. “S”yi çıkarmayın: Sey, yani söy…
Scab: Kab. Kabuk…
Scabbart: Kabbırt. Kılıç kını, kabı…
Scant: Kent… Kıt…
Scar: Kar… Yara izi. Karık… Toprağı sürmekle oluşan yarıklar…
Scare: Keyr. Korkutmak.
Scatter: Burada “s”yi çıkarmayın, kalsın… Suçıtmak, saçmak…
Schism: Kizım… Hizip, bölüntü… Kesim…
Scholar, scholastic, school: Hepsi “oku”mak ile ilgili.
Scissors: Kesen… Makas…
Scoff: Kof… Kafa bulmak. Bu espriydi. Şakada gerçek olabilir!
Scoop: Büyük kepçe… “Kup”, yani kap.
Scorch: Korç. Ateşe tutmak, “kor”a tutmak.
Scoundrel: Kandrıl. Kandırıkçı, alçak, habis.
Scourge: Kırc… Kırım.. Felaket…
Scurry: Kıri. Kırmak, koşarcasına kaçmak… :)
Seam: İm. İm, iz… Acaba? Dikiş yeri, dikiş izi.
Search: Irç… Araştırmak..
Secret, Secrecy: İkrit, ikrısi… Gizli?
Sekt: Ekt.. Gerçi burada daha çok bölünme anlamlı, ama “ek” anlamlı neden olmasın?
Sedition: Edişın. “De”mek ve eğitmek (edgü) yoluyla birçok yabancı sözcüğün Türkçe kökenini daha önce göstermiştik.
Seed: İd. Eden, yapan, doğuran. Tohum.
Select: Elekt. Elemek. Bunu da daha önce göstermiştik.
Semen: Emen… Adamlar J
Sens, Sensation: Sezgi, sanı… Bunlardan da söz etmiştik.
Serene: Bakın bu cidden önemli. “S”yi çıkarın. Eren kalır. Serenity… Dinginlik, huzur, ermişlik, “eren”lik…
Set: Çok anlamlı. Et... Etmek kökenli olması kuvvetle muhtemel.
Sit, Sat: İt, at… “Ot”urmak kökenli olması daha kuvvetle muhtemel.
Silence, Silent: Aylıns, Aylınt. “Ay”ın, sözün olmaması hali, sessizlik.
Since: İnce… Yap”ınca”, ed”ince”… -den” dolayı, , -e- göre…
Skew: Kyu… Eğri, çarpık… Kavlamış…
Ski: “S”yi çıkarın. Ki… Kızak, kayak…
Skill: “S”yi çıkarmayın.. Ustalık…
Slang: Lang… Argo konuşma… Lanlı, lunlu konuşma :)
Slaughter: Kelime tararken çok garibime gitti. Katliam, hayvan kesme vb.. anlamında. “S”yi çıkarın, kahkahayla gülme anlamı çıkmıyor mu? Bu insanlar kahkahayla gülerek mi katliam yapıyorlar???
Son: On… Oğlan?
Spurt: Pırt… Fışkırmak, pırtlamak..
Squezze: Kıviz. Bu da daha önce söz ettiklerimizden. Kısmak, kıvırmak…
Squirm: Kıwırm. Kıvranmak…
Stalk: Talk. Sap.. Talkım?
Step: Tep… Adımlamak, tepmek, taban tepmek…
Steppe: Tep. Bozkır.. Tepelik yerler…
Strong: “Str”yi çıkarın Ong (Eski Türkçe) … Güçlü, kuvvetli…
Stuck: Tak… Saplanmış, takılmış…
Struggle: “Str”yi çıkarın… Agıl… Ugraşma, uğraşma…
Succeed: Daha önce söz etmiştik. Sak eski Türkçe baş demek. Burada “başarı” ile örtüşmesi garip bir rastlantı.
Suck: “S”yi çıkarmayın, Sak… Emmek… Sağmak? Suckle, Suction…
ŞİMDİ TAM CİDDİ BÖLÜM
Derma (Latin-Yunan), Dermatology: Deri, Deri hastalıkları bilimi…
Boreas: (Latince) Kuzey.. Kuzey Rüzgarı.. Fırtına.. Pek çok dilde ortak. En eski Türk yazıtlarında Bora, Boran… Fırtına. Poyraz… Aynı kökten.
Tergo: (Latince) Arka. Terki…
Maza: (Yunanca) Baza veya bazlamanın benzeri.
Aureus: (Latince) Sarı…
Aequualis: (Latince) Eşit
Ante: (Latince) Ön, önde…
Saliva: (Latince) Salya… Bu kelimenin Latince, Yunanca kökenli olduğu ileri sürülüyor. Sözcük ise bağır bağır bağırıyor Türkçeyim diye. Köken bilimciler, yerliler yabancılar, kelimenin yapısına ve benzerlerine bakmaksızın ilk buldukları yazılı kaynağın dilini köken olarak gösteriyorlar. Burada zaten bıkkınlık vermiş bir Batı merkezcilik var yabancılarda ve Türklerde. Atla itle bu kadar haşir neşir bir kavim atın itin salyasına bir ad bulmayacak mıydı? Salmak, salınmak, sarkmak… bir sürü benzer sözcük var eski Türkçede. Başka ilgili sözcükler: Sümük, sünük, sidük… Salya sümük ağlamak… Salya, sümük bize kalsın hiç değilse :) Bakın aşağıda da “köpük”ün Latincesi.
Coque: Köpük…
Mucus: Sümük… “Sümük”ün “mük”üne dikkat…
Joy: (İngilizce) Eğlence… Eski Türkçe: Söy… Eski Türkçe Toy: Şölen, eğlenti.
Succarum, Sugar (Latince, İngilizce) Şeker… Latin, Arap, Fars, Hint köken gösteriliyor. Peki, eski Türkçedeki şu sözcükler nereden gelmiş: Süçik: Tatlı içecek, şarap, şerbet… Süçımak, Süçışmak: Tatlanmak… Buradaki “sü” ön eki büyük olasılıkla “sukkar” veya “shakar”dan değil, “su”dan kaynaklı (Örneğin süt), ama “Süç” olunca fonetik ve anlam bire bir örtüşüyor.
Daha önce 600 küsur sözcük vardı, bundan sonra da devam edecek.
Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Recep Cintek 14.01.2017
Judge, öz türkçe yargan, yargıç benzerliği daha önce konuşuldu mu? Atlamış olabilirim.
Kerem CAnkoçak 06.01.2017
Selam Kaan Nobel ödüllü fizikçi Gell-Mann'ın da dahil olduğu bir araştırma grubu var Sanfa Fe'de. İlgini çekebilir :-) http://www.sfcollege.edu/hfl/ http://ehl.santafe.edu/part.htm
Recep Cintek 06.01.2017
Aeneas destanında teucri kelimesi cengaver anlamında kullanılmış. Türk kelimesi de güçlü kuvvetli demek. Roma cumhuriyeti kurulmadan önce italyada hakimiyet kuran Etrüskler'in orta asyada göçtükleri düşünülüyor. Latin kültürüne önemli etikleri olmuş.