Felsefe
Kurucu Dil Olarak Türkçenin “Hint-Avrupa” ve Başka Dillere Geçiş Yasaları

Makalenin esasını yabancı kaynaktan, İngilizce ve renkli olarak okumak için: https://www.academia.edu/85054513/Transition_Laws_of_Turkish_as_a_Founding_Language_to_Indo_European_and_Other_Languages
Kurucu Dil Olarak Türkçenin “Hint-Avrupa” ve Başka Dillere Geçiş Yasaları
Kaan Arslanoğlu
18.8.2022
ÖZET
Adnan Atabek çok önemli bir Türk dilbilim uzmanı. 2002 yılından bu yana Türkçenin temel kuralları, Türkçe köklerin başka dillere geçiş kuralları ve Güneş Dil Kuramı üstünde çalışıyor. Ona göre Türkçe kökler başka dillerde çok yaygın ve apaçık biçimde halen kullanılıyor. Ancak bir o kadar da açık olmayan geçişler var. Ortaklığı göstermek için yalnızca ortak sözcüklerin ses ve anlam benzerliklerini göstermek yetmiyor. Üstelik bu sıklıkla hatalara yol açıyor. Kavramları bütünsel olarak pek çok dil açısından karşılaştırmalı olarak ele almak gerekiyor. Tarihsel ve kültürel süreci açısından ele almak gerekiyor. Ona göre gerçek etimoloji tek tek sözcüklerin karşılaştırması ve benzerlik yakalamak yoluyla değil kendi deyimiyle “alan araştırması” yoluyla ilerlemeli. Batı dilbilimi baskın eğilim olarak asla bunu yapmıyor. Kavram ortaklıklarının yasalarını bulmak, ortaya koymak ve örneklemek gerekiyor. Ancak o zaman herhangi bir dil tezinin doğruluğu kesin kanıtlanır. Atabek bu düşünceyle araştırıyor ve bugüne dek pek çok geçiş yasası bulmuş (1). Bu kurallar Türkçenin farklı “ailelerden” başka dillere kök verdiğini ve bir kurucu dil olduğunu kanıtlıyor. Bu makalede işte o yasaları anlatacak ve bolca örnekleyeceğim.
GİRİŞ
Ayıp görülüp sözde “bilinçaltımıza” saklanmak istenen ancak inadına en açık biçimde hayatımızın her dakikasına giren nesneler, kavramlar vardır. Batı dillerindeki Türkçe kökler binlercesiyle işte böyledir. “S.. gibi ortadadırlar”. Hem çok bariz, hem yapayalnız, sahipsiz. Bu arada: fallus > bıl, bel, bılık (Türkçe).
Pozitif bilimler meleğe verdiği her bir kepçeye karşın üç kepçe şeytanın tabağına dolduran hayırsız birer aşçı gibidirler. Sosyal bilimlerde şeytanın payı daha da artar. Dilbilim ve tarih sanki tümüyle dilden ve tarihten Türk izini silmek için çalışır. Halbuki Türk ve Türkçe insanlığın her yerindedir. Bunu yemeye çalışmak tam bir “Ouroboros” tavrıdır. Kendi kendini yiyen yılan. Otofaji insanın kaderidir. İspanyollar Kızılderililere soykırım uyguladı. Her iki taraf da aslen Türkçe konuşuyordu. Türkçe konuşan Keltler de kuzeyde aynı şeyi yaptı. Yunan mitolojisinde neden bu kadar çok baba öldürme, anayı kapatma figürü var. Aynı temeldeki Batı siyasetinin, sosyal biliminin gerçek hayatta yaptığı tam da budur: Köklerini yok edip unutturma. Gerçeklikten her alanda korkma.
Dünya dilbilimi aynı tavrı gösteriyor. Alanlarında korkunç uzman on binlerce bilim insanı sadece Türk’ü değil, birçok önemli gerçeği kapatmak, çarpıtmak, tam tersine çevirmek için 200 yıldır muazzam bir uğraş veriyor. Bu kadar uğraş iyi bir şey için verilse insan kesinlikle “üst insana” dönüşürdü.
Dünya dillerindeki Türkçe için örnekler veriyoruz. “Rastlantı” diyorlar… Daha çok örnek veriyoruz “Daha çok rastlantı” diyorlar. Daha da çok veriyoruz. “Daha da çok rastlantı” diyorlar. Tek tek örneklere geçiyoruz. Her birine muhakkak bir bahane buluyorlar. Congress > kengeş: “ ‘r’ nereye gitti? ”; evening > avana: “Ne alakası var, çok kaba bir kere ”; apar > operate: “ ‘ate’ ne olacak? ” ; mangiare (Itl.) > mang (yemek): “nereden buldun?”; mill (değirmen) > meli (öğütmek): “Türklerin üretimle ilgisi olamaz!”; cavalry > kevel: “Siz at için başka şey demiyor muydunuz?”; dust > toz: “ ‘t’ nerede ‘t’? ”; entrique: ıntırga “Yok artık!”; get > git: “çok kısa”; bargain > bargaan: “Bu bir ikili ve ilgisi yok”; say > söyle; do > to; eat > ed: “Bunlar daha da kısa”; hypotenuse > iptın: “Çok uzunu çok kısa yaptın”; bild (German> bildür, make > mak; wood > vut > odun, foot > but, bad > bed; capture > kaptur, cup > kap, mine > men, ethic > etek, pro > bir, tact > dokun, turn > dön, wall > bal… : “Aptal, bok, manyak!”; şar > şehir > shire (1): “ ‘şehir, şar’ Türkçe değil bir kere! Arapça, Farsça…”
Arapça, Farsça demişken binlerce Türkçe köklü sözü Arapça ve Farsçaya mal edenler en başta Türk dilbilimciler. Bir başka şey daha diyorlar… Çok klasik: “Ortak sözcükler bulunuyorsa muhakkak Türkçe başka dillerden almıştır…” “En büyük” Türk dilbilimcilerden biri de şunu demiştir hatta: “Türklerin kültür sözcükleriyle ilgisi olamaz!”
Fakat tarih böyle demiyor. Genetik araştırmalar tam tersini gösteriyor. Tarihsel göçler böyle değil. Avrasya Türk kavimleri bu kökleri yüzyıllardır konuşuyorsa Arap, Fars, Latin etkisinden dolayı konuşmuyor. Bazıları çok uzak ve yalıtık bölgelerde yaşıyordu. 20 bin yıl önce Asya’yı terk eden Amerikan yerlileri bu dilleri konuşuyorsa Arapça, Farsça, Latince bildiklerinden ötürü konuşmuyorlar.
Pers diyorlarsa eğer Persler ağırlıklı olarak Turanidir. Hindistan adını İndus nehri ve vadisinden almışsa ‘indi’ Türkçe ‘nehir’ demektir. Bu kültür yukardan inenlerce kurulmuştur. İndi > inmek > flowing down. Yunan uygarlığının simgesi AKROPOLİS > (y)ukarı balıg > polis dir. LUKUYANUS efsanesindeki at ve atlı ulaga > alogo: horse, at. Ulak: atlı haberci, hala Türkçede yaşıyor. Vatikan > Ötüken’dir. Phoenix > bengü kuş tur (1).
Ukrayna Kiev’deki meydanın adı ‘Maydan’dır. Maydan > meydan. Prag’ın ismi ‘eşik’ten gelir. Türkçe “borouk’tur. Hindistan’daki büyük uygarlığı kuran Türk kavimlerinden sadece biri Babür’dür. İngilizcesi ‘Mughal’. Kasıtlı olarak Moğollarla karışsın diye bu ad yanlış çevrilir. “Veni Vidi Vici” Türkçe ‘man vid bas’ dır (Yakut, Çuvaş, Altay) (1)…
‘Hypotenuse’e dönersek. Pisagor teoremi denen şey Sümerlerde biliniyordu. Buradaki ‘tense’ Türkçe ‘tıng’dır (Yakut). Peki “hypo” nereden çıktı? Alttan germek, bağlamak? Neden üstten değil? O zaman ‘hiper’ olsun? Burada gerilen şey ‘hypo’ değil, teldir. O tel de arpın telidir. Gap > habl (Arabic) > ip (Turkish) > cable (kablo) (1).
Tüm bunlara ve aşağıdaki net kurallara bilimsel olarak karşı bir şey diyemezler. Batılı dilbilimcilerden akıllı ve dürüst olanlar zaten bu gerçeklerin bazılarını kendileri keşfediyor. Büyük çoğunluk ilgiyle veya ilgisiz şimdilik sadece seyrediyor. Ana akım dilbiliminin bazı fanatiklerinin elindense tüm dengelerini bozan bu gerçekler karşısında hakaret etmekten başka şey gelmiyor. Dünya dilbiliminin özüyle ilgili tartışmanın gelip gelip birkaç sıradan küfürle sınırlanması hem komik hem ibretlik. Ama ne yapalım, insan böyle bir şey.
-k, -g, -ng > -d, -t, -s YASASI (1)
Türkçe sözcüklerin sonundaki “ k, g, ng ” başka dillere geçerken “d, t, s” olur.
Türkçe içinde bir kural olup, başka dillerdeki aynı anlamdaki benzer sözcüklerin Türkçe olduğunun kesin kanıtıdır.
Çok sayıda örnekten bazıları:
algın, algay > old ( -g > -d ): eski, yaşlı
amuk > amud (Arabic) ( -k > -d ): dik
an (<-ang) > -ende (Pers.) ( -ng > -d ) : yapan, eden… son ek
arıg > ieros (Greek) ( -g > -s ): kut, uğur
arıg > rud (Pers.): dere, kanal
arık > arid ( -k > -d ): kurak
baaska (Hakas), buşuk > fast (b > f + -k > -t): oruç
bacak > fast ( -k > -t ): hızlı
baçağ > fast ( -ğ > -t ): oruç
bahanga > vahid (Arabic): tek
balak > veled (Arabic): çocuk
balıg > velos (Greek): yay
balıg > blessure (Fr.): yara
balık > pelte, palude (Pers.): çamur, bulamaç
balık > pilos (Greek): çamur
balık, balıg > belde (Arabic) > polis (Greek): şehir
balkı > flash: parlama
barak, bireği > ferd (Arabic) > person: kişi
barana, mereke > party kurul, toplantı
barang ‘kara’ > sch-warz (-ng > -z), voreios (Greek): kuzey, poras (Greek): alaca karanlık
barın > breast: göğüs
barıng, parıng > print: basım
barıntıg (barıntı) > warranty: güvence
barige > bright > firuz (Pers.): ışık
baruk > fresh: taze
basa(ğ), pöçük > peşt (Pers.): arka, post
basak > post (Pers.): deri, leather
basık > best: pek iyi
başka > master: usta
batıg > vatis (Greek): derin ( batıg > bottom )
bayık > peyda (Pers.): aşikar
belge > bulletta (Itl.)
bellik > belt
beng > pied: alaca
beng ‘ben’ > punkt, point
berge, belge > berat (Arabic): beleg (German)
bezek > fest: bayram
bılık (bel) > fallus
bırak > berat (Arabic)
bısığ (Yakut) > vista (Latin) ( -k > -t ): görünüş
bıyık > moustach, moustaki (Greek)
bilek > polso (Itl.)
bilik > politiki (Greek) senet, poliçe
borak > vareios (Greek): north
boza(ğ) > must : şarap
bozuk > fasid (Arabic)
böcek > pest
bölük > s-plit ( S law )
börk, börig > barrette (Fr. – Itl.)
bucak > püşte (Pers.): zirve, tepe
buka(ğ) > fact: gerçek
bulg (black) > bold: kara
bulg > Baltık > Baltic > beltza (Bask.) > black: kara, koyu
bulga > meld, blend: karıştırmak
bulga > mulatto: melez
buluk > millet (Arabic)
buluk > pelid (Pers): pis
bulung > melano (Greek) > black: kara, koyu renkli
bura(ng) > (s)pirit ( S law ): ruh
burung > proto, front: birinci, ilk
buzuk > pastel: donuk
bülü(ng) (Mong.) > blood: kan
bünek > bent (Pers.): baraj
bünek > bent: kıvrık
büzük > puside (Pers.)
calak > shield: zırh
canik > Zend (Avesta)
caruk > zarid (Pers.): zırh
cılgı > cilt (Pers.): deri
cıllık > zillet (Arabic)
çağ, şeng > sada (Arabic) > sound: ses
çalık > jülide (Pers.): karışık
çapuk > sabad (Pers.): sepet
çavığ > sabt (Arabic): kamçı (saber?)
çeska (Türkmen) > chausettes (Fr.) > (sock): çorap
çiri, çir, çiroz > tsiros (Greek) kurutmak, kuru meyve, kuru balık
çozak > just, justice: kanun, adalet
deme > deaf, dumb > taub, dumm, stumm (German) > thyma (Fin.) > tüp (Bulgarian Slav.) > tuli (Indonesia.) > dülii (Mong.) : sağır, dil-siz
dika, dağ, deş (Sumer.) > dot, dash: nokta, benek
eren > rind (Pers.): ermiş, bilge
ferik, fruk (Latin) > fruit: meyve
firik > bride: gelin
gıran(g) > ground: yer
göcek > coast, küste (German): kıyı
güren(g) > horde: sürü
hadaga > hadise (Arabic)
holku, kölkü > halas (Arabic): özgür
horek > keras, kerat (Greek) ( -k > -s, -t ) > horn: boynuz
huğ > hut: kulübe
ıraağ > reed: kamış
irenk > erythra (Greek): kızıl
irik > irade (Arabic) > eros (Greek): istek
issi(ğ) > izid (Pers.): Tanrı (Yazidism – Yezidilik)
itik > edat (Arabic): araç
jındı(ğ) > cinnet (Arabic)
kabuk > cubus (Latin) (-k > -s)
kacak > hacet (Arabic): araç
kaka > gaita (Arabic): dışkı ( ‘kako’ – Greek- : kötü )
kalpak > helmet
kapak, kapaki (Greek), cap (Ing.) > kaput, capote (Fr.), kapsel (German)
kasak > casque, casca (Fr. – Esp.): kasket
kaşka > - couchette (Fr.): araba
kıdığ > hudut (Arabic): sınır ( kıdı, kıyı > coast)
kıra(ğ) > hurd (Pers.): ufak
kırık, gırt > hırde (Pers.): parça > part
kızık > hast (Pers.): istek
kivak (Çuvaş) > kebut (Pers.) hava, gök ; kabut (Pers.): mavi
koru, korux-çu, korucu > guard, guardian
koruk > cord: kement, ip
koruk > crude: ham
koruk > hearth: ocak
koruntug (koruntu) > guarantee
koşun(g) > haşd (Pers.): askeri birlik
körk > gorgeous: görkem-li
körk > great: harika (Arabic) > körk
körkü > greet-ing ( -k > -t ): selam
körkü > grusse (German) ( -k > -s ): selam
kurık (Çuvaş), karut > ot, kraut (German): ot
kuruğ > kiros (Greek): kuru
kuyka > gayda (Bask)
laçaga (Çuvaş) > laspi (Greek): çamur
macun(g) > paste
meng > bait ( -ng > -t ): yem
menge, minge > mind : beyin, akıl
mılık > mild: yumuşak
mişuk > pochette (Fr.) (-k > -t ): torba
müreng > Fırat, Euphrate : ırmak ve ırmak adı
obağ > afet (Arabic)
obaka, obelik (Altay) > obada > obelisk > abide (Arabic)
okarı balık > AKRO - POLİS (Greek): yukarı şehir
oruk > road: yol
orung > earth > yer
ozug > azad (Pers.): serbest
öc > ekdikisi (Greek)
ög > oikos (Greek): ev
örk > riza (Greek): kök
örk > root, radix (Latin): kök
örke > erd (Pers.): öfke
özek > este (Pers.): çekirdek
palağ > blatt: yaprak
palak > plant: ot, bitki
parıg > press: basım
peseği > must: nem
poreng > bronxos (Greek): boru, bronş
pöçük > post : arka
pözek > vast: büyük
pula(ğ) > bullet, ballistic: silah, mermi
püng > mint, menta (German): nane
pürkü, burka, bürgü > perde (Pers.)
rasık (bitki pası) > rust: pas
sabah > sepide (Pers.)
sağlık > sıhhat (Arabic)
sakırtıg (koruma) > securitas (Latin), security
sakırtıg (koruma) > sicurta (Itl.): sigorta
saldak > saldat (Rus.) > solat (German) > soldier: asker
sarak > sırat (Arabic): yol
sargu > sourd (Fr.) > sordo (Itl. Span.) > surdo (Port.): sağır
sarığ > zerde (Pers.): sarı
sası(ğ) > zişt (Pers.): kötü
savak > sabbath: dinlenme, mola, ara
savık > şabd (-k > -d) (Hintce): söz
sayın, sayıt > seyyid (Arabic)
sevgi > sevda (Arabic)
sıcak > zesto (Greek)
sık > zud (Pers.)
simug (Sumer.) > smith: demirci
sogun(g) > sagitta (Latin.): ok
suruk > sarta (Arami.): yazı, çentik
şike(k)> sahte (Pers.) > chicane > chique (Fr.)
tamga > Thames (nehir adı): t harfi
tarık > tard (Arabic) > dirgha (Sanskrit) > darga (Avesta) > deros > (Greek) > distant > dırej (Kurdish): uzak, uzun
tarka, tark > dert (Pers.)
taşak > testis
teşür, tüs > deste (Pers.) toplamak, yığın
tıng > dense: yoğun, sık
toz-uğ > dust: toz
tusuk, tusu(g) > dest (Pers.) (fayda) > utulity, use: kullanma, yarar
ulağ > alet (Arabic): araç
ulga > old ( -g > -d): yaşlı
uluğ > altus (Latin.) (g>t): yüksek, ulu (yüksek > vastus) (huge > yüksek)
umah > epos (Greek): masal, efsane
urga > ard (Pers.): un
usuk-mak, yaşık > asuden, asude (Pers.): sakinleşmek, yatışmak
ürek, hürek, yürek > kardia (Greek), heart
vadük > müddet (Arabic) (vade)
vasak > vasat (Arabic)
vazak > waist: iç, orta
yolka > yalda (Pers.) > Noel
S YASASI
Birçok Türkçe sözcük ( yüzlerce) Batı dillerine geçerken başına fazladan bir ‘S’ alır
Bazı örnekler yukarıda verildi. Birkaç örnek de burada verelim (1).
dur, durung > s-trong
tokta > s-tock > stehen (German) : dur, durmak
tikme > s-toichma (Greek) : kazık, dikme
burung > s-pring (burung tamıs: spring), (purulli yas – Hitit- ilkyaz bayramı spring fest )
step > tep
Bazı örnekleri de ben vereyim (11):
scab: kabuk, scare: korku, scissor: keski (makas), scratch: kert, script: kert, search: ara - araştır, second: ikinci, seat, sit: otur, select: ele, ski: kay, sound: ün, spark: parla, spect: bak, spring: fırla, square: kare, stable: tavla, stamp: tamga, steal: talan, steel > tol, steam: duman, stich: dik, straight: doğru, stub: dip, stuck: takıl…
z – r– L ÜÇLÜSÜ YASASI (1)
50’ye yakın lehçesi, 3 (hatta beş) kıtaya anadil olarak yayılışı ve binlerce yıllık tarihiyle Türkçe… Her kavram için çok sayıda sözcük kullanır. Bu sözcüklerin Türkçe oluşunu kanıtlayan en sağlam kurallardan biri ( z – r – l ) üçlüsüdür. Sessizle başlayan aynı anlamdaki benzer sözcüklerin ikinci sessiz harfleri ya da sözcük ünlüyle başlıyorsa ilk sessiz harfleri ‘z-r-l’ şeklinde üçlü bir değişim, dönüşüm gösterir. Türkçe dışı dillerde aynı anlamda benzer ve tartışmalı sözcükler bu kurala uyuyorsa, o sözcük Türkçe köklüdür. Sözde “Hint-Avrupa” ailesinden bir sözcük bu özelliği gösteriyorsa, o sözcük Türkçe kaynaklıdır. Hint-Avrupa’dan kabul edilmeyen ya da konumu tartışmalı bir dilden bu kurala uyan sözcükler varsa bu dillerin hepsinin temelinde Türkçe bulunduğu daha net anlaşılır. Örneğin Semitik diller, Sümerce, Hititçe ve başkaları. Arapça ve Farsça arasında Türkçe sözlüklere girmiş ortak sözcükler çok büyük olasılıkla Türkçeden alınmadır. Eğer bu sözcükler bahsettiğimiz kurala uyuyorsa onlar kesin Türkçedir.
Türkçede ‘z-r-l’ üçlüsü örnekleri:
Aşa - öri- il: yemek, ESSEN; azık – arık – ülüg: kut; eşik - erge – alak; gez- gare- kolu: zaman; kaşık- karsuk- kalak; kaz- kar- kül: kazmak, CURETTAGE; kes- ker- kil: kil, ARGiL; kızık- kırağ- hilek: istek; kız- kir- kele: GiRL; koca - guru- gulu: hoca, hodja, GURU; meşe(k) - bürük – balak(an): orman, FOREST; ocağ - uruk- aal: aile; öz- ara- ala: zaman, ERA; özek- uruğ- ilig: çekirdek; piş- vere- bula: pişmek, BOİL; töş – tarığ – döl: tohum, soy; tuz- tor- tül: ağ; yaşu - yaru- yal-tıra: ışımak, ELECTRIC…
Başka dillerden örnekler (başka diller kalın harf)
yaş – year – yıl
maş (Sumer) – bara (Yakut) – pair : çift, double ; maraba (Turish Arabic): çiftçi > farmer
muşta (Turkish Pers.) – mus – vur – bele : vur
pozığ – börüğ – malık – bolt ( z-r-l + -k > -t ) : çivi, nail
iste- irde- ilte- irade (Turkish Arabic) – arzu (Turkish Pers.) : istek
piş- pir- bula- boil : pişir, cook (pişi > pizza)
büz (buse – Fr.) -boru- mil : pipe, boru (boru > bore)
kas- har- kıl : diken; kestane > kastanea (Greek) : dikenli
bucak - vırak- bılağ – far : uzak, ırak
hos - körk- kele – glory – gorgeous : güzel, görkem
vis (Çuvaş) – pır – böli (Altay) – pilot : uçmak
pis – bar – mal – mal (Latin) : pis, kötü
peçi – bor – mal – pouch – bursa (Latin) – borsa (Itl.) – purse – bori, bora (Urdu) : deri, cep, torba…
silig – sorug – süzük – selam - salute
ebes - obaş -avana - evening : akşam
SÖZ BAŞI L – T DEĞİŞİMİ YASASI
Türkçe sözcük başındaki bazı ‘T’ harfleri Batı dillerinde ‘L’ye dönüşür.
teber - labr(is) : balta
tengiz – longoz : deniz, deniz çukuru
taberna - laberna : Hitit kral unvanları
töre - lore
Toktamış – Lugdamis
tomar – liber : kitap book
topar > lober : örneğin akciğer lobları
temir – labır : demir
tahta > lohut (Türkçe tahta) > lahit > tabut (?)
tutin (halk – Etrusk) > Latin ?
tap (Yakut) > love, libe (German)
LATİNCE – TÜRKÇE SÖZ BAŞI L-Y DENKLİĞİ (1)
Türkçede ‘L’ ile başlayan sözcük çok enderdir. Batı dillerinde L ile başlayan sözcüklerin Türkçe ‘Y’ denkleri vardır. Latince’den örnekler:
lego > yığ
lanterna > yan- 'parıldamak' : lantern
laterna > yatrık - 'parlaklık' : lantern
ligneus > yıgaç - 'ağaç'
ligui / yağ (Kıpçak) 'akmak'
lana > yün
lintei (keten kumaş) > yüng 'pamuk'
lorica > yarık : 'zırh'
lyr > yır : 'şiir, şarkı'
lyr > yıra 'çalgı'
lux > ışık, yışık
lacerte > kertenkele, yeşilce
Şimdi de benden bazı örnekler… Batı dillerinde ‘L’ ile başlayan ve Türkçede ‘L’siz olarak anlam ve sesçe benzeşen bazı sözcükler:
leak > ak
lack > eksik
lag, laggard > ağır
league > ulama
ligament: ilik, ilmek
land > alan
learn > öğren ?
less > az
lobe, lober, lobar > topar ( T – L law)
lone, alone > yalnız
lie > yalan
laceratus > yırt > tear ( L – Y + T – L laws )
look > bak
leash > iliş ( ula, ile, ilik, ilmek, ‘league, ligament’ örneklerindeki gibi. Ulama, birleştirme)
SÖZ BAŞI N – Y DEĞİŞİMİ YASASI
Türk Dilinde, terk edilen söz başı n- seslerinin ağırlıkla y- ‘ye değiştiği görülür. Örneğin Hakasça ile Anadolu Türkçesi arasında böyle örnekler fazladır. (1)
Bu konuda Adnan Atabek’ten örnek bulamadım. Ancak bir önceki makalemde İngilizce ve Latincede ‘Ne’ ile başlayan sözcüklerin Türkçede ‘Y’ ile başladığını ve ‘n-g’ veya ‘k’ ile devam ettiğini yazmıştım. Elimdeki kapsamlı İngilizce sözlükte ‘Ne’ ile başlayan yaklaşık 100 sözcükten yarısı bu kurala uyuyordu. İşte bazı örnekler (11):
nephew > yeğen
new > yengi, yeni
near > yakın, yan
next > yan
neigh > yan
negative > yok, yadsıma
nefas > yanlış
necnon > yine, yanı sıra
needle > yigne, iğne
negro > yağız
nest > yuva
İKİNCİ SES ‘r’ YASASI (1)
İkinci ses olan ‘r’ den önceki ilk sesli harf düşüyor
eriş > reach
öreke > roke (Greek) : iğ ( öreke > roke > rocket – örekenin şeklinden ‘rocket’ silah adı türedi. )
oruk > road : yol
ıra ‘yüz’ > ru (Pers.)
örge ‘fare’ > rat
ıraağ ‘kamış’ > reed
ören > ruin
örk ‘kök’ > root, radix (Latin.)
urba > robe
oruç > regime
Bu kurala ek olarak: Yukarıdaki kurala uyan eşleşmelerde ayrıca ‘b, m, v,f, p’ harflerinden biriyle başlayan başka bir anlamdaş sözcük vardır. (1) Yalnızca 10 örnek:
ruin/ ören/ viran
rice/ ıras/ pirinç
rise/ örüş/ miraç
roll/ eril/ burul
road/ urı/ bere
rap/ uruv/ vurma
reach/ eriş/ varış
regime/ oruç/ perhiz
robe/ urba/ vurun
run/ urun/ vurun
TÜRK DİLİ İLE ARAPÇA ARASINDA BAŞA GELEN ‘R’ YASASI (1)
Arapçada kelime başına ‘R-‘ ekleniyor. Eski Türk Dilinde söz başında R var idi. Dilin gelişimi içinde bu R düştü. Başka dillere geçen kelimelerde ise bazen bu ses korundu. Arapça bu kelimeleri Sümer’den aldı. Bazı örnekler:
uz > ras(t); iduga 'güzel koku' (Sumer) - iyin 'güzel koku' - rayiha (d-y) / is-(tekli) – razı; öy 'halk' (Türkmen) – reaya; ev – reb; iz – reç; ut- 'reddetmek' – red; im, imge – remz; imza – remz; inciti(ş) – rencide; oy – rey; izin(g)- rıza(ğ); azık – rızık; uy-mak – riayet; ışık, ışın – roşen; açık ‘oruç’ - roza(ğ); oba 'tepe' – rüba; uy 'hülya' (Tatar) - rüya
SON SES r > L
patera (Hun language) > battle : çarpışma, savaş
samur > sable
saabıla (Yakut) > saber : kılıç
tutar > total
SÖZ BAŞI K > N YASASI
Türk Dili ile Batılı diller arasında söz başında K-N değişimi vardır.
kara - noir
kuzey - north
koğur, kogur - negro : kara, siyah
kemi – nava, nef : gemi
kargı – nargi : kamış
Hel - Noel
Karaman – Norman
kök 'gece' - gig (Sumer) 'kara' - night
İKİLEMELER (1)
Türkçede ve yabancı dillerde aynı veya benzer anlamdaki iki sözcüğü birleştirerek daha güçlü kavram oluşturmaya “ikileme” denir. Örneğin ‘karakış: kara-kış’ bir ikilemedir. ‘İn’: insan, ‘sın’: insan, insan… Şegara (Kazak, Özbek) (sınır): çek (Türkçe ‘sınır’ + ara (Türkçe ‘sınır’ )…
Batı dillerindeki bazı sözcükler Türkçe iki köklü ikilemelerdir.
river: urı +var (ırmak)
person: bir, bireği + sın (person, human) (kişi)
harvest: oru + vest (hasat)
carabin (Fr.): kara (rifle) + bintiepke (Yakut) (tüfek)
desert: daz (kır, bozkır) + yer ( veya ‘arid’ – İng. - > arık – Türkçe - )
Kaynak:
1- Adnan Atabek, Güneş Dil Kuramı, (mail ve facebook gruplarından)
https://www.facebook.com/groups/740629675966199
Ek okumalar için Kaan Arslanoğlu makaleleri:
2-
3-
https://www.academia.edu/69671655/Significant_part_of_words_shown_as_Indo_European_root_are_Turkish
4-
5-
6-
7-
https://www.academia.edu/74539984/Breaking_an_Indo_European_disinformation_myth_Sumerian_is_Turkic
8-
9-
10-
11-
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
kaan arslanoğlu 4.04.2023
Değerli Haluk Hızlıalp, yorumuz ve öneriniz için teşekkürler. Bu makale başka daha çok bir yazarın (Adnan Atabek) çalışmalarından alıntılar içeriyor. Yayınladığım sözlükte ise sözcüklerin büyük çoğunluğunun kaynağı belli. (Bkz:
) kaynakların açıklamaları ve tarihlerinden de zaten aşağı yukarı tarih ve lehçe anlaşılıyor. Ama hepsinde bu mümkün olmadı tabii, bazıları da eksik kalmış, yazılmış olabilir. Belgeleme giderek nicelik ve nitelik olarak artıyor, ama nicelik arttıkça eksikler bitmiyor... :) Saygılarla.
haluk hızlıalp 4.04.2023
Kaan bey, yaptığınız çalışmalar çok değerli ilgiyle takip ediyorum, emeğinize sağlık. Çalışmalarda özellikle Türkçe kelimeleri diğer dillerdeki kelimeler ile hem anlamsal hem de harf ve ses benzerlikleri üzerinden karşılaştırırken, Türkçe kelimelerin hangi lehçe ve döneme ait olduğu bilgisi de verilebilirse çok faydalı olur diye düşünüyorum...Bazılarında yapılmış ancak çoğaltırlırsa çok iyi olur. Naçizane yorumum... Saygılarımla, Haluk Hızlıalp
mete demirtürk 21.08.2022
Değerli Hocam, Bizler göçebe bir toplumun çocuklarıyız diye, itilip kakıldık, dövüldük. Hiçlendik. Yazdıklarınızın bize neler ifade ettiğini anlatamam. Atalarımızın diliyle, Mustafa Kemal gibi, onurlandırıyorsunuz bu ülkenin çocuklarını. Üzülme, bırak sağırlar, sağırlıklarıyla kalsınlar. Kötü niyetliler, kıskançlar, aşağılık komplekslerinden kurtulamayanlar, onları mutlu eden afyonlarında kalsınlar. Saygılar...
Turaç Astanalı 19.08.2022
Makaleden grupta olup da notlarıma eklemediğim pek çok kelimenin etimolojisini öğrenme imkânı buldum. Bu yüzden Adnan Atabek’e ve size gösterdiğiniz çabalardan dolayı müteşekkirim. İyi çalışmalar dilerim.