Martin Heidegger Nazilerce kandırıldı mı?

Martin Heidegger Nazilerce kandırıldı mı?

Bilim ve Gelecek dergisinin Aralık 2016 sayısında editörün Heidegger ve Nazizm başlıklı bir yazısı yayımlandı.(1) Bu yazıda özetle Heidegger’in Nazizmle çok kısa bir ilişkisinin olduğu (yaklaşık 10 ay), sonrasında Nazilere pasif de olsa muhalefet ettiği, savaş sonrasında ise bu ilişkiyle ilgili detaylı bir özeleştiri verdiği yazılıyordu.

Bu konuda sorulacak soruHeidegger bir Nazi miydi? sorusu gibi basit bir soru olsaydı bu sorunun yanıtı açıkça “Evet, bir Naziydi” olurdu. Günümüzde bu yakıştırılmış bir iddia değil belgelerle, Heidegger’in beyanlarıyla ve o sırada yazdıklarıyla kanıtlanan apaçık bir olgudur.

Her şeyden önce şunu düzeltmek isterim. Heidegger, hayatının sonuna kadar hiçbir dönemde detaylı ya da yüzeysel herhangi bir özeleştiride bulunmamıştır. Yaşamı boyunca, Nazilerle olan ilişkisi ile ilgili hiçbir pişmanlık belirtisi göstermemiştir. Ölümünden sonra yayımlanması için Der Spiegel’e verdiği söyleşide bile bu konuyla ilgili hiçbir özeleştiri yoktur (2).

Heidegger taraftarları yıllarca bu konu hakkında açıklama bekledilerse de böyle bir açıklama hiç gelmemiştir.

Heidegger’in bir zamanlar yakın arkadaşı olan filozof Karl Jaspers, Heidegger’e, Hitler’i nasıl destekleyebildiğini sorduğunda Heidegger’in yanıtı şudur:

“Baksana ne güzel elleri var”… “Kaba bir oduna kaba bir balta lazım... Bunlar Hitler için söyledikleridir. Hitler’in, “kaderin ve tarihin kanunları tarafından yönlendirildiğini” söyleyen ve Hitler’i Almanya’nın kurtuluşu olarak gören Heidegger’dir.

Heidegger’e göre “Varlık nihayet vasıl olmuştur, yeni bir gerçeklik vardır ve onun emrinde olmalıdır”.

“Varlığımızın kuralları öğretiler ve fikirler değildir. Bugünkü ve gelecekteki Alman gerçekliği ve onun kanunu sadece ve tek başına Hitler’in kendisidir.”

Bunlar Varlık ve Zaman’ın yazarının Hitler için söylediklerinden sadece birkaçıdır. 2016’da yayımlanan defterlerinde de bu konuda başka birçok ifade vardır (3).

Martin Heidegger, 1933’te Nazi Partisi’ne üye olduktan üç hafta sonra Freiburg Üniversitesi’nin yeni rektörü olarak atanmıştır. Meşhur rektörlük konuşmasına Nazi selamı vererek başlamış, Nazizme övgüler düzmüş ve yeni rektör olarak Aryan ırkından olmayan üniversite profesörlerini açığa alan kararnameyi uygulamıştır.

O dönemde Heidegger’in hocası Yahudi asıllı E. Husserl üniversiteden uzaklaştırılmış ve üniversite kütüphanesini kullanması yasaklanmıştır. Heidegger, Varlık ve Zaman’ı ithaf ettiği ve Heidegger’i Freiburg’a çağırıp ona kürsüsünü veren hocası Husserl’e yapılanların hiçbirine ses çıkartmamış; bir kısmının da bizzat uygulayıcısı olmuştur. Heidegger, Varlık ve Zaman’ın sonraki baskılarında, kitabın başındaki Husserl ithafını çıkartmış ve Husserl Nisan 1938’de öldüğünde cenaze törenine de gitmemiştir.

Rektörlük döneminde Nazilerle her türlü işbirliği yapan bir yöneticidir. Meslektaşları aleyhine Gestapo’ya mektuplar yazar, onları ihbar eder. Görev süresi boyunca üniversitenin kampüsünde öğrenci SS birlikleri devriye gezmektedir. Rektörlük görevinden istifa etmesinin Nazi karşıtlığı ya da muhalif olmasıyla hiçbir ilgisi yoktur.

Heidegger, iktidara biat ederken, Naziliği desteklerken, kitap yakma ayinleri yaparken, Nazi karşıtı öğretim üyelerini üniversiteden atarken hiçbir merhamet belirtisi göstermemiş, onca yıkım katliam ve acımasızlıktan hiç etkilenmemiştir. Savaş öncesinde ve bütün 2. Dünya Savaşı boyunca bunalıma girdiği tek zaman, Freiburg’u teslim alan Fransız ordusunun evine el koyduğu zamandır. Heidegger, ancak o zaman bunalıma girmiştir.

Müttefikler 2. Dünya Savaşı'nı kazanıp Freiburg Fransız kuvvetleri tarafından ele geçirildiğinde Nazi işbirlikçilerinin listeleri oluşturulmuştur. Bu listede Martin Heidegger isminin karşısında “Tipik bir Nazi” (4) ifadesi yazmaktaydı.

Yazıda da belirtildiği gibi rektörlükten ayrıldıktan sonra da 1945 yılına kadar Nasyonal Sosyalist Parti üyelik aidatını düzenli olarak ödemiştir.

Savaş sonrası Heidegger, Nazilerle olan bağlantısı nedeniyle sorgulandığında, eskiden çok yakın arkadaşı olan K. Jaspers, onun Nazilerle işbirliği yaptığını ortaya dökmüş ve aleyhinde ifade vermiştir. Jaspers’e göre Heidegger, Carl Schmitt ve Alfred Baumler “Nasyonal Sosyalist hareketin fikirsel liderliği için çaba sarf etmişlerdi.”

Bazılarına göre Heidegger’in Naziliğinin kökeninde karısı Elfriede’nin rolü vardır. Savaş sonrası Nazi etkisini yok etme komitesi raporlarından birinde Elfriede Heidegger’in 1944’te siper kazan Zahringen’li kadınlara zalimce davrandığı, hamile kadınları bile siper kazmaya gönderdiği söylenmektedir.

Bu konuda 30 yıldır araştırma yapan Emmanuel Faye’ye göre Heidegger’in Nazilerle olan ilişkisindeki sorun, “bir ara yanılgıya düşmüş birisinin yanlış angajmanı” değildir. E. Faye, Heidegger’in Nazizmin temellerini felsefeye ve kendi derslerine “isteyerek yerleştirdiğini” söyler.

Heidegger’in felsefesi ile Nazi ideolojisinin ilişkisi ya da “Heidegger felsefesinden Nazilik çıkar mı?” sorusunun yanıtı ise apayrı bir konu olup başka bir yazının konusu olacak kadar detaylıdır.

Heidegger ile ilgili çıkan her yeni bulgu Nazilerle olan ilişkisinin sanıldığından daha köklü olduğunu desteklemektedir. Heidegger’in Nazilerle olan işbirliği bir yanlış anlama, bir kandırılma değil apaçık bir tercihtir. Bu konuda yeterince yazılmış olup “Heidegger, Nazileri destekledi mi?” diye bir soru günümüzde anlamsız bir sorudur.

Bugün bu konuda anlamlı bir soru nasıl olmalıdır? Bana göre üzerinde hala konuşulabilecek soru şu olmalıdır:

Bu çapta bir düşünce insanı böylesine bayağı bir suç aygıtını nasıl destekleyebilmiştir? Bana göre bu soru henüz tüketilmemiş ve güncelliğini yitirmemiştir.

Taylan Kara

 


 

KAYNAKLAR

1. Bilim ve Gelecek Dergisi, Aralık 2016, sf 32

2. http://web.ics.purdue.edu/~other1/Heidegger%20Der%20Spiegel.pdf

3. https://www.amazon.com/Reading-Heideggers-Black-Notebooks-1931-1941/dp/0262034018/ref=pd_sim_14_1?_encoding=UTF8&psc=1&refRID=5R81MHBHVY4XPXF2WRRN

4. Hitler’in filozofları Yvonne Sherratt, Say Yayınları 2014


  • BAY MERAKLI

    BAY MERAKLI 03.03.2017

    İSMET ÖZEL TÜRKÇÜ MÜ? TÜRK-İSLAM SENTEZCİSİ Mİ? MERAK ETTİM. ÇÜNKÜ İSMET ÖZEL TÜRKÇÜ İSE, NİHAL ATSIZ NE OLUYORDU DİYE DÜŞÜNDÜM BİR AN.

  • Salih

    Salih 03.03.2017

    Düşünsel eşdeğerliği sözkonusu bile olamasa da buraya bir; " bkz. İsmet Özel ve Türkçülük" iyi gider doğrusu.

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.