Felsefe
Yavuz Dizdar.. Canan Karatay.. Hala Doğru mu Söylüyorlar?

İkisi de medya kuşuydu, deve kuşu olmaya gidiyorlar.
Medyada bu denli sık görünenler “iki kere iki dörttür” deseler bunun güvenilirliğini kuşkulu hale getirmeye başlarlar.
Evrensel yasa.
Şarlatan face reklamlarında sıklıkla yüzlerini görüyoruz artık. Onlardan izinsiz olarak resimlerini kullanıp, “uzmanlar diyor ki” diyerek, saçma sapan ürünleri pazarlıyorlar. O dereceye düştü artık. Surat eskimesinin bedeli!
Canan Karatay’ı uzmanlık dernekleri ikide bir mahkemeye veriyor. En son Çocuk Endokrin Derneği suç duyurusunda bulunmuştu. “D vitamini fazlasının hiçbir zararı yoktur demiş”, ondan ötürü.
Büyük bir halk sağlığı sorunu Canan Karatay. Tabip odaları bir an önce onu içeri attırırsa, halkımız sağlığına kavuşacak. Tıkır tıkır işleyen güzelim sistemi bir Yavuz Dizdar baltalıyor, bir de Canan Karatay.
En son bizim sitedeki doktor arkadaşlar Yavuz Dizdar’ın bir savına savaş açtılar. Kanser hızla yayılıyormuş. Bunun sebebi de gıdalarmış. Başlıca da yoğurtmuş. Koruyucu katkılı yoğurt! Tavuk “rating”i düştü galiba!
Şimdi buraya dek okuyan okur, bu adam ne demek istiyor diye soracaktır, benim için. Ne saçmalıyor? Dizdar’ın, Karatay’ın yanında mı; yoksa onlarla da mı dalga geçiyor.
Problem o değil sayın okur.
En ağır, en içinden çıkılmaz problemimiz, insanın bir tür olarak çok düşük sosyal zekada bir canlı olması.
İnsan, bir şey A dır, öyleyse B değildir, gibi çok kısa ve net mesajlardan anlayabiliyor ancak.
Bunu bile TV’den en az 100 kez işitmeksizin anlamıyor.
TV yıldızları okuyarak veya el yordamıyla bu gerçeği öğrenmişler.
Bir mesajı toplumun anlayabilmesi için (içine bilim insanları, tıp profesörleri falan da giriyor, sağcısı, solcusu, en keskin siyasisi de giriyor), tek tek insanların anlayabilmesi için… Bir iki basit cümleyle en az 100 kez ekrandan yinelenmeli.
Ha… Anlaşılınca güvenilirliği yükseliyor mu? Bir noktaya kadar evet, sonrasında fazla tekrar da aynı yere vardırıyor.
Ahmet Aydın hoca belki kırk kere TV’lere çıktı, kapsamlı bir bilimsel kitap yazdı, “Taş Devri Beslenmesi”ni daha doktorlara anlatamadı. Ama Canan Karatay, Yavuz Dizdar bir şeyleri iyi kötü anlatmayı başardı.
“Yoğurt katkılıdır. Yoğurt Kötüdür. Kanser artıyor. Bunu yoğurt yapıyor.”
Bunu böyle anlatmadığınızda doktor bile anlamıyor. Yukarıda dört kısa cümle oldu. O dahi anlamayı güçleştiriyor.
İnanın ne şaka yapıyorum, ne abartıyorum, insan gerçeği bu.
“D vitamini çok önemlidir. Fazla kaçar diye bakmayın, bol bol verin.”
Mantık şöyle olabilir: D vitamini fazlalığından belki bin kişide bir kişi zarar görebilir, ama 20 kişinin yaşamı kurtulur.
O halde cümle nasıl olmalı?
“D vitamini fazlalığından hiçbir zarar gelmez.” Canan Hoca bunu dedi ve Çocuk Endokrin Derneği’ne göre büyük suç işledi. Öyle böyle değil…
Ama ancak Karatay gibi dendiği ve en az yüz kere tekrarlandığı zaman insanların kafasında bir iz yaratabiliyorsunuz. Bu da evrensel açmazımız.
Ve ne yazık ki bu iki medya kuşunun dedikleri “bilimsel tıp camiasının” dediklerinden hala daha doğru, daha bilimsel. Sık yaptıkları gaflara, özensizce sallamalarına rağmen.
Anlayın siz şarlatan bilimin ne yollarda olduğunu. Anlayın büyük bilimsel hocalarımızın kafaları şablonlara göre mi kurgulu, gerçek bilimsel yönteme göre mi?
Öyle mal bir toplumda yaşıyoruz ki, 2.5 milyon sahte oyun hesabını soramıyoruz. Muhalefetin sosyal zekası iktidarınkinden en az yirmi puan düşük ortalamada. Oylarımıza sahip çıkmak için bir tüketim boykotu bile yapacak aklı yok. Zeka ve karakter yetersizliği ileri boyutta. Bu evrensel ve her zamana özgü değil. Son otuz yılda bu ülkede özel bir çukura batmış haldeyiz.
Öyle davar bir toplumuz ki, toplumsal muhalefet adına iki aydır, iki gencin yaptığı açlık grevini konuşuyor, bir ebleh taraftar psikolojisiyle muhalefet ettiğimizi sanıyoruz.
Sadece kendimizi küçümsemeyelim Türk vatandaşları olarak.
Dünya böyle.
Nedenlerini Evrimci Açıdan Din Psikoloji Felsefe kitabında anlattım. Var olan kısmi çözüm yollarını da.
Ama bizi bu sorunlara gark eden zeka ve karakter yapımız elbette çözüm yollarını görmemizi, araştırmamızı da engelliyor.
Her şey olacağına varır.
Biz inatla bir şeyleri değiştirmeye uğraşırken (o da ayrı bir geri zekalılık) tebliğ görevimizi de ihmal etmeyelim.
Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
HAYRİ CAMGÖZ 19.11.2017
2 haftadır sitede hiçbir güncelleme yok ve asıl sorun tek bir açıklama yok....gayet normalmiş gibi...çok garip gerçekten...
Burak öztürk 17.11.2017
Yahu kokoreç için saclamadı ne kadar kirli zararlı herkes bılıyır bütün doktorlar söyluyor .doktor adamın konuşması sabah Cok kotuydu AVRUPA boşuna yasaklamaz. ülkeye bak gör kanser hava kirliliği ne durumda gıt birde avrupada havanın yemeklerin temizliğini gör.
Kaan Arslanoğlu 25.05.2017
Iste tam da bu ya salih bey. Onu yeme bunu yeme ne yiyelim diyorlar. Biz de diyoruz ki zaten zıkkımın kökünü yiyorsunuz. Bu düzeni değiştirmediğiniz sürece zıkkım yemeye devam edeceksiniz. Ne yapalım düzeni mi aklayalım. Zehir yediklerini söyleyen birilerinin olması lazım. Sağ olsun düzenin solcuları sosyalistleri ne yapsınlar tabii ki onlerine konani yiyecekler diye her yerde olduğu gibi düzenin avukatilar. Böyle sosyalistler oldukça iktidarın fazla çalışmasına gerek yok.
Salih Çelik 25.05.2017
Kaan Bey, en ciddi problemimiz demiyorum. Ama daha iki gün önce düşme nedeniyle acile gelen 85 yaşında bir amcanın, 4 gün üst üste her gün bir ampul D vitamini aldığı için zehirlendiği ortaya çıktı. Serviste tedavi sırasında psikoza girdi, haloperidol verdik. Kalsiyumu normal seviyelere inince bu akşam biraz düzelmeye başladı. Bu sadece bir örnek. Karatay'ın bazı söyledikleri doğru olsa da kendisi bir halk sağlığı sorunudur. İnsanların sağlıklı beslenmesinin önündeki engel bilinçsizliklerinden önce ekonomik yetersizlikleridir. Karatay ve Dizdar kimin beslenmesini düzeltebildi. Daha az hazır yoğurt mu alınıyor. Uzun saatler çalışan köyden kente göçetmiş işçi yoğurt mayalayacak vakit bulabiliyor mu. Ekmek ve şeker tüketiminde azalma var mıdır? Başka ne yiyebilir bu insanlar bu alım gücüyle. Diğer taraftan popüler doktorlarımızın sayelerinde D vitaminini bol bol alan yeni hastalar ortaya çıktı. Çünkü d vitamini herşeye deva... Neyse uzattım, umarım anlamışsınızdır.
Akif akalin 25.05.2017
Arkadaşlar boşverin d vitaminini. Bu yazıda çok daha önemli bir saptama var: kısa cümlelerin sihirli etkisi. Gerçekten 4 sözcüğü geçmeyen cümlelerin anlaşılabilirlik düzeyi çok yuksek. Yazıyı okuyunca bir kez daha düşündüm ve yazarın haklı olduğu birçok örnek aklıma geldi. Sözcük sayısı 4ü aşınca anlaşılırlık azalıyor. Bence bu õnemli.
Halil YILMAZ 25.05.2017
Bu D vitamini konusu abartılarak yürümüş. Doktor değilim ama D vitamini fazlalığı lafından ampul ile alınan takviye D vitaminine nasıl gidildi anlamıyorum. Esas yazıda da söz konusu olan bu değil tabi ki. Doğal olmayan yollardan alınan her türlü takviye veya ihtiyaç dışı bir zorlama, aşırı tüketim mutlaka bir fonksiyon bozukluğuna yol açabilir. Bu ürün ister su olsun ister soluduğunuz hava. Ne diyelim bu duruma normalin zorlanması mı pek bilemedim, Karatay hocamın çok masum ve doğru bir lafı nerelere gitmiş. Siz doktorların yanında biz ukalalık mı yaptık bilemedim, özür dilerim.
Kaan Arslanoğlu 25.05.2017
Vay be ne fenaymış d vitamini entoksikasyonu salih bey. Allah göstermesin. Ben de d vitamini azliginda ampul ampul takviyenin sorunu pek az hafiflettigini çünkü d vitamini eksikliğini yaratan ve çözümü güç başka etkenler de olduğunu biliyorum. Iste bilgi bilgi üstüne eklenecek ve doğru bir felsefe olmadan hiçbir yere varamayacağız. Mamafih d vitamini fazlası herhalde en ciddi problemimiz.
Salih Çelik 24.05.2017
D vitamini intoksikasyonunu yani zehirlenmesini hiç gördünüz mü Kaan Bey... Ben gördüm. D vitamini bağırsaktan kalsiyum emilimini arttırır. Hiperkalsemi, yani kanda kalsiyumun yükselmesi sonucunda QT kısalması, aritmiler, psikoz, hipotoni, letarji, koma... Ayrıca daha sıklıkla kabızlık, iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrıları, midede ülser, pankreatit, büyüme geriliği görülür... Semptomatik hiperkalsemi acil müdahele gerektirir. Kalsiyum düzeyi her acilde rutin bakılmalı. Hafif hiperkalsemide dahi eğer açıklanamayan nörolojik veya kardiyak bulgular varsa D vitamini düzeyi mutlaka ölçülmeli... D vitamini eksikliği önemli bir sorun, ancak fazlası da ölümcül olabilir... Diyetten alınan veya güneş ışını yoluyla sentezlenen D vitaminiyle zehirlenme olasılığı yok. D vitamini ampülü "bol bol" kullanılırsa zehirlenme olasılığı yüzde yüz...
Akif akalin 24.05.2017
Bandırma Yenikapı deniz otobüsü. Yanımdaki iki genç konuşuyor. İDO'nun yolculardan bavulları için ücret almamasına ENAYİLİK diyorlar. İçimden gençlere eğer bavul parası alınırsa paranın kimin cebinden çıkacağını düşündüklerini sorayım diyorum. Sonra Kaan'ın kitabı aklıma geliyor ve vazgeçiyorum.
BİROL AKSU 24.05.2017
ÇOK İSABETLİ BİR YORUM OLMUŞ..KALEMİNİZE SAĞLIK..