Güneş-Dil: Ya Aydınlanmacısın ya da Değilsin! Ya Irkçılığa Karşısın ya da Irkçısın!

Güneş-Dil: Ya Aydınlanmacısın ya da Değilsin! Ya Irkçılığa Karşısın ya da Irkçısın!

Bizim ortaya karışık solcularımız, yalnızca kendi çıkarlarına “aydınlanmacı” yazarlarımız, sanıyorlar ki… Siyasal İslam’a karşı laikliği savundun mu (şeklen), aydınlanmacısın! Evrimi inkar edene karşı “evrim” dedin mi, “bilimsel” oluyorsun… Falan…

Oysa “Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset” kitabında kanıtlarıyla gösterdik. Herhangi bir dini inkar etmen seni “dinsiz” yapmıyor, yobazlıktan hiç kurtarmıyor. Dinsel dogmalara karşı çıkman, senin kafanın aydınlık olduğunu, yeni bilgilere ve bilime açık olduğunu göstermiyor.

Ülkemin ortaya karışık solcusunun kendince ayrı bir dini mevcut. Ezberlenmiş, sorgulanmayan, son derece dar repertuarlı klişelerle düşünüyor büyük çoğunluğu. Kimisi A, kimisi B, kimisi C gazetesi dininden… Bir bölümü Marksizm, bazıları Atatürkçülük, kimisi Kürtçülük, ötekisi Anarşistlik tarikatından…

Marksizm, tarihteki en bilimsel, en bilime yakın felsefe olarak doğdu, güç buldu. Atatürk’ün en önemli rehberi bilimdi… Onlar ayrı konu. Ama öğretileri bugün büyük ölçüde şekle, klişeye, dogmaya batmış halde.

Bunu niye dedik? Siz evrimi siyasal dinciye karşı şeklen, kendi dininiz gereği savunursunuz ama… Evrimbilim ile insan, evrim ile insan doğası arasında bağ kurmaya kalktığınızda, yobaz solcu sizi gömmeye çalışır. Görmezden gelir, önüne engel koyar, başaramadı mı son derece ilkel mantıkla fikrinizi gözden düşürmeye çabalar. Söylediklerinizin çoğu sizin fikriniz de değildir aslında, bilimsel, somut, nesnel, kanıtlı, belgeli gerçeklerdir. Yobaz solcu, bunların bahsine bile tahammül edemez. Mezmurlarını mırıldanmaya devam eder.

İşte dünyadaki en tehlikeli dinlerden biri, milyonlarca entelektüelin, okumuşun, bilimle, gerçekle bağını koparmada, semavi dinlerden çok daha etkin işlev gören Freudculuk… Sol yayınlarda, hâlâ bu büyük şarlatanın kendi propaganda malzemesinin aynısı yinelenerek, Darwin, Copernicus ile birlikte “dogmayı yıkan” düşünce olarak gösterilebiliyor. Bu bir neden değil, sonuç… Freud olmasa Zizek olur, Lacan olur.. muhakkak bilimdışı bir akım, tarikatını kurar.

Yobaz bir Katolik gelse ülkeye, siyasal İslam’a karşı burada mücadele verse… Bunda bir samimiyet bulabilir misiniz? Samimi veya değil, zararı mı daha çok dokunur laik düşünceye bunun, yararı mı?

Güneş-Dil konusu ve onun kökenindeki tarihsel paradigma… İnsan tarihiyle, uygarlık tarihi ile çok yakından ilgili değil mi? Emperyalist ırkçı Avrupa “medeniyeti”, kendi siyasal atılımları doğrultusunda ideolojik bir zemin hazırlamış. 18. Yüzyılda başlayıp günümüzde daha da kapsamlanarak, hızlanarak gelişen devasa bir proje. Dağları, tepeleri, milyarlarca ağacı düzler gibi gerçekliği hunharca dozerleyerek yürüyen, çok büyük bir kültürel inşaat…

Uygarlığın beşiği Eski Yunan miti… Hint-Avrupa dil ailesi… Medeniyeti geliştiren Batı ve ilkel Doğu söylemi… Kavram hokkabazlıklarından ibaret felsefe.. Yapısalcılık… Post-Modern düşünürlerin faşingi… Gerçek bilimin her bulgusuna, her atağına karşı, onu kapitalizmin enstrümanı haline getirmek için ortaya konan yalan paketleri… Ezilenlerin her başkaldırışında, onurlu insanlığın her hamlesinde, onu bastırmak için iki misli karşı devrimci hamleler. İdeolojik planda… Böyle projeler yaratılmasa, bu vasat, tabandan yaratırdı zaten. Okumuş insanların çok büyük bölümü, ayrıcalıklarını haklı gösterecek akıl yürütmeler ister. Köleliklerini ihtişamlı gösterecek ilahiler arar.

Güneş-Dil kitabımız işte tüm bunlara… İnsanın tarihine, uygarlığın oluşumuna, kültürün ortaya çıkışına, tarıma, şehirlere… yeniden farklı bir gözle bakmamızı sağlayacak bir kitap… Gerçek ırkçılığın kökünü göstermekle, ırkçılığa karşı panzehir. Dilllerin kökenini göstermekle insan kardeşliğinin kültürel zemini… İnsan beyni işleyiş kodlarının deşifresi…

Şimdi, okumadan, araştırmadan, kitaptaki sayısız referanstan haberleri bile olmadan, ezber nakaratlarla “okumama” histerisi gösteriyorlar. “Güneş-Dil mi? Türk ırkçılığının, milliyetçiliğinin mahkum edilmiş faşist zırvası.” Halbuki bunları diyenlerin hayatı zırva, ruhları katıksız faşist. Okumaya kalktıklarında sayfaları değil, kendi ruhlarını okuyorlar. Sırf solcu yazar hasetinden benzer şeyler geveleyenlere bir şey demeyelim. Onlarınki biraz daha “insani”.

Siz işinize gelen yere kadar feneri tutup, sonra da “aydınlanma” diyeceksiniz. Bilimsel bulgular söylediklerinize uymadıkça arkanızı  döneceksiniz ve “laiklik” diye bağıracaksınız. İstediğiniz kadar evrimi savunun, bilimin son 40-50 yıllık insana dair bulgularını reddettiğiniz sürece, bir evrim dincisi olarak kalırsınız, en fazla “evrimspor” taraftarı olursunuz.. o kadar.  

Kim inanır? Kadir kıymet bilenler, gerçek akıl, dürüst zeka, inanmaz en azından. Tutarsızların, samimiyetsizlerin ise herhangi bir “iyicil” mücadelesi bile maddi kuvvet bulamaz.   

Rehberimiz, habere, bilgiye karşı dürüstlük, bilimsel yöntem olmalı. Rehberimiz bilim felsefesi olmalı. Bilim felsefesine de bilimsel nesnellikle bakmak olmalı.

Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.

Kaan Arslanoğlu


  • Kemal Çolak

    Kemal Çolak 06.09.2017

    Hegel, hristiyanlığı yüceltmeye çalışırken Marx'a ilham oldu. Newton, yobaz sayılabilecek düzeyde dindar olduğu halde tarihin en önemli bilimsel değişimlerinden birine neden oldu. Einstein yahudi dinini benimsemese de siyonizmi savunuyordu. Edebiyatta aydınlanma karşıtı klasik yazar örnekleri saymakla bitmez. Hem aydınlanma karşıtı hem aydınlanmacı yüzlerce karakter bulunabilir. Freud'u şeytanın başı ilan etmekle tanrı kabul etmek benzer bilimdışı düşüncenin ürünüdür. Freud'un fikirlerinin çoğunun yüksek olasılıkla yanlış olduğunu biliyoruz. Aristo'nun, Platon'un düşüncelerinin çoğunun yanlış olduğunu biliyoruz. Yine de onlardan öğrenemez miyiz. Beyin korteksini çalıştırırken Homeros da Freud da işe yarayabilir. Bilimsel olmayan düşünce biçimi, doğru veya yanlış olduklarından kesinlikle emin olmaktan kaynaklanıyor. Bu topraklara yabancı olan düşünce doğrunun yanlışın kesin olduğuna suyulan sarsılmaz inançtır. Dincisi, solcusu, ateisti evreni çözmüştür.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 06.09.2017

    Sevgili Ataman, gönül rahatlığı ile kitabı okuyabilirsin. Dogması olana dogma işlemez :) Birçok kişi bundan endişe ediyor. Oysa kişinin dogması varsa muska gibidir. Bu kitabın zararlı etkilerini savuşturur. :)

  • Ataman Oguz

    Ataman Oguz 06.09.2017

    Kitabini okumadan okumus kadar oldum! Ahkam kesebilirim artik! Nurtopu gibi bir dogma daha...

  • Fatih Torun

    Fatih Torun 06.09.2017

    Gerçeğe olan tutkunuz ve bunu ortaya koyarken ki tarzınız beni her seferinde heyecanlandırıyor. Bugün günüm güzel olacak. Teşekkürler...

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.