Felsefe
1000 temel sözcük üstünden Türkçe-Sanskritçe-İngilizce uyumunun karşılaştırması

ÖZET ve SONUÇ: 1000 en temel, en eski sözcük üzerinden, Türkçe-Sanskritçe uyumlu 231, (yüzde 23.1); İngilizce-Sanskritçe uyumlu 181 (yüzde 18.1); Türkçe-İngilizce uyumlu 166 (yüzde 16.6); 3 dilin ortak uyum gösterdiği 102 (yüzde 10.2) sözcük bulundu.
Bu sonuç bu üç dilin ortak kökten geliştiğini, Türkçenin Sanskritçeye, İngilizceye göre daha uyumlu olduğunu göstermekte. Türkçe-İngilizce ve İngilizce-Sanskritçe uyumu da güçlüdür ve istatistik bakımdan yüksek anlamlıdır.
ÇIKARSIZ MERAK, NESNELLİK VE DÜRÜSTLÜK
Batılı klasik dilbiliminin iddiası şu: Dünyada diller “dil aileleri”ne üyedir. (Hepsi açık biçimde söylemeye cesaret edemese de) demeye getirdikleri şey “Hint-Avrupa” dil ailesi en gelişmiş dil grubudur. Öteki diller (Sami dilleri, Arapça, Çince, Japonca, Türkçe, Afrika dilleri vb.) Hint-Avrupa grubuyla herhangi bir akrabalık bağına sahip değildir.
Bu kadarla kalsa iyi… Bir de “yapısalcılık” adıyla bilinen bilim dışı kuramı dilbilimin merkezine oturttular, bu dogmaya uymayan her görüşü dışladılar. Neymiş, “dil rastlantısal gelişirmiş”, “gösteren ile gösterilen arasında doğrudan bir ilişki yokmuş”, “bu işin mantığı, nesnelliği bulunmuyormuş” vb.. Böylece insan düşüncesinin, bilincininin şifresi olan dil araştırmalarını bir asır boyunca safsatanın elinde oyuncak ettiler, köke inilmesini engellediler.
Şimdi daha çok dilbilim dışındaki bilim dallarındaki gelişmelerle “Yapısalcılık” ve “Dil Aileleri” safsataları paçavraya çevriliyor. Antropolojik verilerle, kazılarla, gen araştırmaları, matematik ve bilgisayar teknolojisiyle.
Bizim görüşümüz ise kısaca şudur: Dillerin kökü ortaktır. Bilinen Avrasya dillerinin kökü daha da ortaktır. Türkçe bu ortaklığın temelinde bulunmaktadır. En eski kök dillerden biridir. Bu savın milliyetçilikle falan da bir ilgisi yoktur. Gerçeği öğrenmeye, bilmeye çalışmak ile; hiçbir şeyi merak etmemek, insanın köklerine inmeyi reddetmek, safsatalarla gün geçirmek arasındaki derin bilimsel çelişkiyle ilgisi vardır.
Bu doğrultuda daha önce aşağıda kapağı görülen kitabı yayımlamıştık. Eleştirel Bakışla Güneş-Dil Kuramı ve İlk Güneş-Dil Sözlüğü..
Daha sonra çalışmalarımız devam etti. Yine gerçeği bilmek, söylenenleri doğrulamak veya yanlışlamak güdüsüyle Hint-Avrupa kuramının temelinde yatan Sanskritçeyi Türkçe ve İngilizceyle karşılaştırmaya giriştim. Buradaki ilk yazımda en temel, en eski sözcüklerden 551 Türkçe sözcüğün İngilizce ve Sanskritçe sözcüklerle karşılaştırdım. Birtakım önemli sonuçlar çıktı. Yöntemimi ve orada dediklerimi burada tekrarlamayacağım. Bağlantısı şudur, isteyen oradan okuyabilir.
Şimdi de 551’i, 1000’e tamamladım. 1000 temel, en eski sözcük üzerinden Sanskritçe-İngilizce-Türkçe sözcükler ne kadar uyum gösteriyor?
İlk yazıda belirttiğim kaynaklara iki kaynak daha ekledim.
Kısa sözlük aşağıdadır. Temel 1000 sözcüğün listesi de onun altındadır. Kaynaklar en altta…
SONUÇ: 1000 en temel, en eski sözcük üzerinden, Türkçe-Sanskritçe uyumlu 231, (yüzde 23.1); İngilizce-Sanskritçe uyumlu 181 (yüzde 18.1); Türkçe-İngilizce uyumlu 166 (yüzde 16.6); 3 dilin ortak uyum gösterdiği 102 (yüzde 10.2) sözcük buldum.
Bu sonuç bu üç dilin ortak kökten geliştiğini, Türkçenin Sanskritçeye, İngilizceye göre daha uyumlu olduğunu göstermekte. Türkçe-İngilizce ve İngilizce-Sanskritçe uyumu da güçlüdür ve istatistik bakımdan yüksek anlamlıdır.
KISA TARTIŞMA: Bu çalışmada 1000 Türkçe temel kavramın karşılığı olarak 3000 kadar İngilizce sözcüğü ele aldım ve yaklaşık 40 bin Sanskritçe sözcük taradım. Bir bakıma 40 binde yüzlü rakamlar çok düşüktür, ama köken bilim açısından onlu rakamlar bile ortaklığı kanıtlamak açısından çok önemlidir. Ortalama 3000 bin yıl öncesinin dilinden söz ediyoruz.
Görüldüğü üzere taranan sözcük sayıları açısından İngilizceyi açıkça kayırdım. Ayrıca İngilizce-Sanskritçe akraba dil kabul edildiğinden yorumlamada ve puan vermede de İngilizceyi kayırdım. Türkçeye uyumlu olabilecek bazı sözcükleri listeye almadım, bazılarını aldım, ama puan vermedim. İngilizce-Sanskritçe en ufak uyuma ise puan verdim. Çünkü Hint-Avrupa safsatasının hakim olduğu bu ortamda onları kabul ettirmek çok kolay.. Ama Türkçenin uyumunu kabul ettirmek deveye hendek atlatmaktan daha zor.
Kitabımızda da belirttiğimiz üzere İngilizce veya öteki Batı dilleri sözcüklerinin köklerini araştıranların, yazanların işi çok kolay. En ufak ses benzerliğini kanıt olarak gösterebiliyorlar. Bu arada baştaki, sondaki, ortadaki harfler çok kaba biçimlerde değişebiliyor. Çoğunda da hakılılar. Olgunun tarihsel ve dilbilimsel tabiatı böyle. Ama siz Türkçe’nin başka bir dille uyumunu göstermeye kalktığınızda herkes çok katı kuralcı, ince ayarcı kesiliyor. Bu çalışmanın bir yararı da şu oldu: ORTAK AİLEDEN KABUL EDİLEN SANSKRİTÇE-FARSÇA-LATİNCE-İNGİLİZCE ORTAK SÖZCÜKLER ARASINDAKİ DEĞİŞİMLERİ AYNI MADDE İÇİNDE TÜRKÇE VE HATTA BAZI YERLERDE ARAPÇAYLA KARŞILAŞTIRIYORUZ. BÖYLECE GÖRMEYEN GÖZLERİN BAZILARI AÇILIR DİYE UMUYORUZ.
Ve yine şunu yineleyelim: Aile dışı kabul edilen Arapçayı Sanskritçeyle karşılaştırsak kimbilir hangi oranlara ulaşırız. Ben en azından buradakilere yakın oranlara ulaşacağımızı tahmin ediyorum. Çünkü geçerken çok rastlıyorum.
Son bir şey: Lütfen yazıyı ve alttaki mini sözlüğü okumadan ve düşünmeden yorum yapmayın. Yapacaksanız, bu yorumu kendinize saklayın. Bir paragraf dahi okumadan, iki dakika bile düşünmeden kendi kalıp fikirlerini –olumlu veya olumsuz- zikredenlerden sadece biz bıkmadık, dünya bıktı.
İyi okumalar.
Kaan Arslanoğlu
ORTAK KÖK BAĞLANTISI BULUNAN SÖZCÜKLERİN LİSTESİ ve ANLAMLARI
Ön Not: Sanskritçe sözcükleri kalın harflerle, İngilizce olanları italik gösterdim. İngilizce-Sanskritçe bağlantılılara (1), Türkçe-Sanskritçe bağlantılılara (2), Türkçe-İngilizce ortak olanlara (3), hepsi birden ortak köklü olanlara (4) işareti koydum.
Woman: Abala, Caruvardana (Ca ve car ile başlayan çok sayıda “female” sözcük. “Cariye” (Arapça) oradan geliyor. Ca-Car: Kadın-Karı (2)
Brother: Bhratra (1)
Sister: Svasr (1)
Father: Tata (Türkçe: Ata) (1-2-3-4)
Mother: Abba, Amba, Anas, Atta, Ma, Matr.. Türkçe: Ana (1-2-3-4)
Tree: Agacca, Aga, Agama, Gaccha –Türkçe: Ağaç (2)
Child: Bala, Balaka, Jantu (Genç) Türkçe: Bala, Çocuk (1-2-3-4) Keza “Çağa” Türkçede çocuk.
Girl: Kanyaka, Kani, Gaurika, Lasya (Lass: İngilizce), Kumari (Kuma: Türkçe), Kharu (Evli kadın- Karı: Türkçe), Bala (1-4)
Baby: Türkçe: Bebek (3)
Food: Adana (İlk akıllarına gelen Adana kebap mı?); As, Asa, Asana (Türkçe Aş) İkinci bölüm şaka değil. (2)
Thick: Ghana, Gadha (Türkçe Kalın, Katı), Krud (Türkçe: Kuru) (2)
Thin: Dhara (Türkçe: Dar), Tanu (1-2-4)
Cup: Türkçe: Kap Bhandaka (A small vessel – Türkçe: Bardak), Bhakta, Bandha (Vessel: Kap) (2-3)
Knife: Krpani, Ksuri, Kartari (Türkçe: Bıçak-Keser… kırpan..) (2)
Ox: Türkçe: Öküz (3)
Bull: Türkçe: Boğa, Buka (Boğa, organ anlamında Boğaz ve geçit olarak Boğaz arasındaki diller arasındaki bağlantıyı Olcas Süleyman güzel gösterir. S. 183 boca, boco, bouche vb.) (3)
Cow: Gavi, Go (1)
Bear: Bhr (Türkçe Böri – Yabani yırtıcı hayvan) (1-2-3-4)
Cat: Türkçe: Kedi (3)
North: Uttara (Uttar Sanskritçe “Adhar”ın zıddı. Anlamı: Yukarıda.. Üstte) Uttar: Türkçe Üst (1)
West: Buddna (Türkçe: Batı) Sözlükteki açıklaması: Probably not connected with Buddha, but see: Bottom, Ground, Base, Depth.. lowest part of anything (as the root of a tree..) Buda ile ilişkisi muhtemelen yok, diyor.. Öteki örneklerdeki gibi bir şeyin dip tarafı, altı, köküyle ilgili diyor. Verdiği örnekler de Türkçe “Batım”, “Dip”, “Derin” ile bağlantılı. (2)
Sun: Hintçe uygun karşılığı yok. Fakat Güneş-Dil kitabımızda (Eleştirel Bakışla Güneş-Dil Kuramı ve İlk Güneş-Dil Sözlüğü) Sun ile Gün ve Gün-eş bağlantısını koymuştuk. Çok yakında okuduğum başka bir kaynakta da “Sun” ile Türkçe “Sun”, “Sunmak”, “Sunak” bağlantısına dikkat çekiliyor. (3)
Moon: Abja, Ajagava.. Türkçe: Ay (2)
Cloud: Asman (Türkçe “Asılı olan”, “Ağan”ile “Asuman”ın bir alakası muhakkak var, ama ispat edemiyoruz. Bulut ile Cloud arasında hafif benzerlik. Yazının sonundaki hesaba katmıyorum.
Mountain: Da, Dardara, Dhara Türkçe: Dağ (2)
Narrow: Durga (Türkçe Dar, Dargeçit) Sözlükteki açıklaması: A difficult or narrow passage, a place difficult of access.. (2)
God: Türkçe Kut (3)
Small: Khulla, Kşulla, Ksullaka.. Türkçe: Küçük (2)
Big: Türkçe Bey (Bu bağlantıyı kitapta alıntılarla anlatmıştık) Büyük. (3)
Under: Adhas, Adari, Adhya, Adhi, Anata, Ata (Türkçe: Alt-Altta) (1-2-3-4) İNDİRMEK
Side: Ardha, Ganda (Türkçe Yan-Yanda) (2)
Water: Syuma, Sura, Svar, Suma, Subha (Türkçe: Su) Vasu (Wasser-Almanca) Badura, Bhavana, Barbura .. (Ba ile başlayanlar Türkçe “su” ile bağlantılı.. Balık, Batmak, Batak, Balak, Banyo vb.) (1-2)
Meat: Türkçe: Et Medha: Etsuyu (1-2-3-4)
Bird: Khaga, Kisa (Biri Türkçe Karga, öteki “Kuş”a benziyor.) (2)
Grass: Uta Türkçe: Ot (2)
Cold: Sola, Solika, Susika, Susima. (Türkçe: Soğuk) Hafif bir benzerlik. Olasıdır “Cold” da ortak köktendir, ama söylesek itiraz yoğun olur. (2)
Hot: Türkçe “Od” ile bağlantısını kitapta geniş anlatmıştık. (3)
Head: Ka, Kam (Türkçe: Kafa.. “Kafa” nın Türkçe olmadığı bilinir. Ama Türkçe olduğunu gösterir bazı başka sözcüklerden kitapta bahsetmiştik.) İnceleme sonundaki hesaba katmıyorum.
Troop: Kula (Türkçe; Kol – Onun da Türkçe olmadığı iddia edilir. Kabul etmiyorum.) (2)
Pointed: Tigma (Türkçe “Dik”ten geldiğini düşünüyorum). (2)
Blunt: Kuntha. (Farsça Kunt..) Türkçede yüzlerce yıldır var “Küt” olarak. Ayrıca farklı anlamıyla Türkçe Kunt: Dayanıklı, metin; Sade, gösterişsiz… (1-2-4)
Stomach: Karşılığında çok alt sıralarda “Grahani” diye bağlantılı bir sözcük var. Türkçe: Karın. Hafif ilgi. Akılda bulunsun.
One: Anya.. İngilizce “One”ın Türkçe “Ön” (ilk - öndeki) ile bağlantısını kitapta yazdık. (1-2-3-4)
Two: Dva, Dvi (Dü). Aksi: Türkçe: İki , Aktri: Türkçe: Yirmi İki.. İngilizce, Türkçe, Sanskritçe arasında pek çok sözcükte olduğu gibi doğrudan veya çapraz bağlantı. (1-2-3-4)
Three: Tra (1)
Four: Ardh (Türkçe Dört, Latin Tetra ile aynı kökten geldiğine eminim. Ama bu kadarı da fazla gelir) Hesaba katmıyorum.
Five: Pancan (Penç Farsça, Beş Türkçe, Penta Latin) “Pancan” “Penç” olmuşsa, hele “Five” yabancı kaynaklara göre “Penkwe” den gelmişse, haydi haydi “Beş” olur. (1-2-3-4)
Six: Sas (Farsça: Şeş) Arati (Aritmetikte “Altı”) Hafif bağlantı. (1-2)
Seven: Sapta (Sapta “Septa”, oradan da “Seven” oluyor, ama “Yetti-Yedi” olmuyor! Tamam, hesaba katmıyorum. (1)
Fire: Jagr, Jval, Yajna Türkçe: Yalım, Yakı, Yalaz ile hafif ilişki. (1-2)
Bag: Baig Türkçe: Bağ, Bağlama, Bohça ile ilintili. (1-2-3-4)
Way: Vayuna (1)
Middle: Madhya, Ardhe Türkçe: Orta (1-2)
Path: Patha (Patika – Yol) (1)
Goat: Ghagala, Keseta.. Türkçe: Keçi – Geçi (2)
Horse: Hari, Kharu (1)
Divine: Deva (1)
Earth: Eva, İra Türkçe: Yer (Yeryüzü) , Acala Türkçe “Acun” ? (1-2-3-4)
Face: As, Asya Türkçe: Yüz (1-2-3-4)
Mouth: As Türkçe: Ağız (2)
Eye: Aksa, Go Türkçe: Göz, Almanca Auge (2)
Ice: Türkçe: Buz, Ayaz. (3)
Light: Ja, Jval, Jvala.. Alev, Alaz, Yalım vb. ile bağlantı? İsana Türkçe: Işık (2)
Dark: Accha Açıklaması: Not shaded, not dark, clear, transparent.. : AÇIK (2)
Satisfied: Canasita, Canodha Türkçe: Kanmak.. Doymak.. (2)
Far: Para, Are, Uru.. Türkçe: Irak (1-2-3-4)
Strong: Sagma, Sakma, Sahya.. Türkçe: Sağlam.. Hafif benzerlik. (2)
System: DHARMA Hint-Tibet dinsel felsefesinin en temel birkaç kavramından biri. Desteklemek, kaldırmak, sürdürmek gibi anlamları vardır. Aslında dinsel anlayışın esasını oluşturan kavramdır. Türkçedeki Der-mek: Toplamak, Dernek gibi kavramlarla (Dernek: Toplanmak, Danışmak, konuşmayı idare etmek), keza Dirim (Yaşam, Canlılık, Doğa) gibi kavramlarla tarihi bağlantısı kuvvetle olası. Hesaba katmadım, akılda bulunsun.
High: Ucca, Uccais, Uccaistana, Ucchrayin (Ukrayna ile ne çok benziyor?). Türkçe: Uç, Uçta, Yüksek… Nişanyan’a göre Moğolca Ügsü: Yukarı. Büyük olasılıkla “High” da “Yüksek-Ügsek” ile aynı kökten, ama şimdi iddia etmeyeyim. (2)
Down: As, Asad, Asadana, Astagamin (Down, to sit down, sit, rest, put down, going down). Türkçe: Aşağı, Ast (Nişanyan’a göre bile Türkçe). (2)
Deep: Dhira, Dhirsu, Dirgha.. Türkçe: Derin. Dip - Deep Türkçe-İngilizce çapraz kök bağlantısı. (1-2-3-4)
Bottom: Budhna (1)
Part: Türkçe: Parça – Barça (3)
White: Vasa.. Weiss (Almanca). (1)
Yellow: Hari, Sara Türkçe: Sarı (2)
Iron: DEMİR Ara, Jalika, Ghana Çayan (TT), Çelik (1-2)
Handle: Alabh Türkçede böyle bir sözcük bilmiyorum, Türkçeye çok benziyor. Sap, yeni Türkçe: Almaç
Smoke: Dhuma, Dhumaya Türkçe: Duman (2)
Heavy: Guru Türkçe: Ağır.. Ağır, Agur, Agır Olcas Süleyman’a göre “Aur”, “Aar” : “Altın” ile ilşkilidir. S. 232 (2)
Light: (Hafif) Aguru (Guru olmayan) Türkçeyle çapraz bağlantı. Laghu (1)
Mind: Atman (Hint felsefesinde önemli kavram: Akıl, Düşünce, Us gücü vb.) Türkçe Atman: Ünlü, saygın. Eski Türkçede “At” ile başlayan sözcükler, örneğin Atamak: Adlandırmak, ad vermek, görev vermek..
Nose: Nas, Nasa (1)
Chin: Hanu Türkçe: Çene (1-2-3-4)
Chew: Çiğneme (3)
Teeth: Diş (3)
Soul: Janu Türkçe: Can (“Can”ın Türkçe değil Farsça olduğu iddia ediliyor. Türkçe olduğundan, daha doğrusu ortak sözcük olduğundan geri adım atmıyorum. Türkçe olduğu kesin “Kan” da aynı anlamdadır. Kunar: Bereketli, verimli. Burada ayrıca “Soul” ruh, can, Türkçedeki “Soluk” nefes, can, ruh kavramıyla çapraz bağlantılı. (2-3)
Pure: Türkçe: Arı, Arığ… Kimi Batılının ırkçı “ARİAN”, “Ari Irk” kuramının “Ari”si de Türkçe köklü! (3)
Bee: Ali Türkçe: Arı ; Bha (Muhtemel onomatopoeik diye açıklanıyor sözlükte.) “Arı” ile “Ali” benziyor ve büyük olasılıkla ortak, ama puan vermiyorum. (1)
Cave: Kevata Türkçe: Kovuk (Mağara). (1-2-3-4)
Wry: Vakra Türkçe: Eğri, Bükülmüş.. (1-2-3-4)
Split: Chut Türkçe: Çatlama, Çat, Çatallanma. Bazı sözlüklerde dere ve yol çatallnmalarında “Çat” birleşme yeri olarak tanımlanıyorsa da, aynı zamanda ayrışma, çatallanma yeridir. (2)
Crow: Kaga, Kaka, Karata, Karataka, Khara.. Türkçe: Karga, Karakarga (1-2-3-4)
New: Nava Ayrıca Bak: Yuni: Genç.. Türkçe: Yeni (1-2-3-4)
Order: Ajna Sözlükte “Ajna” şöyle tanımlanıyor: to mind, perceive, notice, understand, command, order.. Bu açıklamasıyla “Anla”, “Anlamak” ile çok benzer. Akılda bulunsun, hesaba katmadım. Fakat “İsti” diye bir şey de var. İsti: Order: İstek.. (2)
Ache: Adhih (Mental pain) ; Akam: Pain, misery, absens of happyness.. Türkçe: Acı (1-2-3-4)
Sweet: Svadu (1)
Physician: Altlardaki karşılıklarından biri: Osadhipati (Master of plants, physician) ; Türkçe: Otacı (2)
Same: Sama Türkçe: Aynı (1)
Pray: Yacna, Yajna Türkçe: Yakarma, Dua (2)
Milk: Sudha, Sudharasa Türkçe: Süt (2)
İlness: Sarujatva Türkçe: Sayrılık (2)
Sharp: Katu, Katuka, Katola, Ksara, Ksugra.. Türkçe: Katı, Keser, Keskin anlamlarıyla ortak kök. Ayrıca… Tigita, Tigma (Sharp, Pointed – Keskin, Sivri) Türkçe: “Dik” anlamıyla ortak kök. (2)
Apex: Ucca Türkçe: Uç, Yüksek yer. (2)
Touch: Dokunmak, Değmek, Teğmek.. (3)
Rope: Balaja, Bandhana, Bond.. Türkçe: Bağ, İp (1-2-3-4)
Leather: Drtri Türkçe: Deri (2)
First: Pranc, Purat, Prat.. “Pro” (Latin) – “Bir“(Türkçe) bağlantısını kitapta göstermiştik. (1-2-3-4)
Solid: Kakkhata, Kathora Türkçe: Katı (2)
Powerful: Balabhadra, Balabhrt.. Türkçe: Balaban (2)
Quick: Ajira - Agile (İngilizce), Acele, Acil (Arapça). Capala: Swift, quick Türkçe: Çabuk? Takya: Quick.. Türkçe: Atik, Çalık: Hızlı, çabuk. (1-2-3-4)
Comrade: Sadhani, Sayuj.. Türkçe: Sağdıç (2)
Friend: Saka (Helpful, helper, friend); Sadhryanc, Sahayakrt.. Türkçe Sakçı: Koruyucu, Sağdıç: Dost, arkadaş.. (2)
Soldier: Carin (foot soldier) Türkçe: Çeri (2)
Peace: Latin Pax, Barış.. Susaman: Peaceful (3)
Work: Vesa, Vis Türkçe: İş (1-2-3-4)
Endeavour: Ad (Türkçe “Ed – Etme” ; Prayat (İngilizce “Practis” ?) Udyuj: Uğraşma? (striving after; uğraşma) (1-2)
Sweat: Svid (1)
Flat: Patta, Phalaka (Latin Plato) (1)
Smooth: Sama (1)
Sound: An, Anu Türkçe: Ün (2)
Course: Yama, Yaman, Yani, Yata, Yojana.. Türkçe: Yön (2)
Why: Kim, Kena (Türkçe: Kim, Nasıl) Sözlükteki açıklaması: Ka (soru kökü) compare Latin quis, quid; Gothic hvas, hvo, hva; Anglo-Saxon hwa, hwaet; English who, what.. Sözlük böyle derse… Zaten “Kim” ortak (burada birçok yerde farklı anlamda kullanılsa da, bizdeki anlamıyla da geçiyor), biz de bunları “Hangu - Kankı”, “Harada”, “Kim”, “Kimin” vb. için karşılaştırabiliriz. (1-2-3-4)
What: Yad, Kimvat (neye benzer, ne yapar), Kimvirya (ne güç!), Kad – Dha: What then? (1)
True: Tu Türkçe: Doğru (1-2-3-4)
False: Alika, Alikin, Alikya.. Türkçe: “Aldatma” nın “Al”ı nereden geliyor? Hesaba katmadım, akılda bulunsun.
I am: Asmi Türkçe: Ben-im, in “m”si “Am”, “Me”, Mine”, “My”ı karşılıyor. Ayrıca bazı Türki dillerde Ben, “Men”dir. (1-2-3-4)
Word: Urddha, Vacas, Vaca (İngilizce “Voice” “Vocable” benzeri) (1)
Upper: Uttara, Uttarani.. Türkçe: Üst (1-2-3-4)
Cheese: Ksirah, Ksiravaktir.. (Peynir) Türkçe: Kesik (Süt kesiği) ile ortak kök. (1-2-3-4)
Door: Dur, Dvar, Dvari.. Kavata, Kapata.. Türkçe: Kapı (1-2-3-4)
Country: Ardha.. Sözlük şöyle açıklamış: Place, region, country.. Latin Ordo, German Ort. O zaman ben de tamamlayayım: Türkçe Or: Yer, durak, bölge.. Türkçe Orda: Orta, merkez, han otağının bulunduğu yer.. (2)
Town: Adhistana, Kantha Türkçe: Kent (2)
Together: Bandh, Bandha (putting together, uniting, combining). Türkçe: Bağ, Bağlı, Bağlamak, Bağdaşık. (2)
Oath: Ant (3)
Custom: Dhara (DHARMA bahsinde görmüştük.. Bu aynı zamanda “Töre” nin bir değişkesi. Ayrıca “Torah”. (2)
Remember: Anuci, Anusamsmr (Dalga geçer gibi “Anımsamak”ı yazmışlar.) Bilemiyorum, hesaba katalım mı? Katalım bence. (2)
Gift: Bali Türkçe: Belek (2)
Brilliant, Brilliance: Bhrajas, Bhrajathu, Prabarvat.. Türkçe: Parıltı, Parlamak (1-2-3-4)
Sleeping: Utkuda, Uttana, Utphulla Türkçe: Uyumak. Sanki “Uyumak” buradan alınmış? Eski Türkçe “Udumak”. Ayrıca Si, Supta.. (1-2)
Grapple: Samrabh (Türkçe “Sarılmak”a benzese de daha güçlü olasılık “Sam-Rabh” Sam (bütün) Rabh (Rabıta – Arapça).. Çok dikkat etmek gerek. Her adımda hataya açık bir iş. Başka hatalar da yapmış olabilirim.
Laugh: Gagh, Gaggh, Kakh.. Türkçe: Gülmek.. Kahkaha.. “Gag” İngilizcede de var. Fakat “Kahkaha” Nişanyan’a göre Arapçaymış, ancak “Kah Kah” Türkçe imiş? Neye göre bu yargıya varıyor? Başvurduğu yazılı kaynaklarda ilk kullanana göre… Bu hem yanıltıcı, bazı bakımlardan mantık dışı, hem de kayfiyete açık kapı bırakıyor. Bunlar, evet, onomatopoeik sözcükler.. Ama her dilde neden yok, her dile niye aynısı geçmiyor? Olasıdır “Gag” ve “Gülme” arasında da bağlantı var. (1-2-3-4)
Going: Ga, Gati, Gata, Gatu, Gama, Hita, İtvara, İtya vb. Türkçe: Gitmek. Bu örnekte de görüldüğü gibi Türkçe-İngilizce ortaklığını kanıtlayamadığımız, hatta göremediğimiz birçok sözcük için Sanskritçe arabuluculuğu sayesinde bağlantılar buluyoruz. (1-2-3-4)
Reach: Ar (kök) Açıklaması: to bring near, to reach, obtain etc. Tam anlamıyla Türkçe: Ermek, Erişmek, Varmak.. (1-2-3-4)
Honour: Man, Anj, Mana (consideration, regard etc.) Türkçe: An, Ün; ayrıca “Man” (Ataman – Otman vb.) (1-2-3-4)
Beech: Karanja Türkçe: Kayın (2)
King: Ka Türkçe: Kaan (1-2-3-4)
Emperor: Khana Türkçe: Han, Kaan (2)
Throw: Phrut Türkçe: Fırlatmak (2)
Jump: Jampa, Jhampa, Canc, Hath, Utpata, Uttikita Türkçe: Atlamak (1-2-4)
Eat: Jam, Jim Türkçe: Yemek (2)
Shout: Abhas Türkçe: Avaz (TDK’ya göre Türkçe, N’ye göre değil!) (2)
Noble: Aba, Abi, Abhijata.. Eski Türkçe Abıkan: Soylu. (Türkçü-Turancı) , Aba: Saygıdeğer (TT) (1-2-3-4)
Cut: Chedana, Chedya, Chid, Cuti vb. Kasthataks (odun kesme), Kesevapa (saç kesme) “Kesmek” ile “Cut” ilişkisini kitapta örneklerle açıklamıştık. (1-2-3-4)
Push: Tut, Nud, Ut, Tut vb.. Türkçe: İtmek (2)
Wish: İs (kök) İsta, İsti, İstu vb. Türkçe: İstemek Esa, Esti: Ask (İngilizce).. Türkçe: İstemek.. (1-2-3-4)
Look: Aloka, Alokana, İksa, Lokate, Lokayati, Lokya.. (seeing, looking, visiting etc.) Türkçe: Bakmak.. Türkçeye de benziyor ama, hesaba katmayalım. (1)
Stay: Stha (kök) Stand, Station, Stood (İngilizce) etc. Astha: Stay, Ascend etc. “Ascend” yükselmek demek. Aşmak, Asılı olmak, Ağmak vb. ile kesin bağlantılı bence, ama kanıt sağlamlaştırmak kolay değil. “Ast”ın, “Üst” ün Türkçeliğine dikkat buyrun. Bir “Sakık” var: “Çoban Yıldızı”. En tepeye asılmış. Eşik.. vb.. (1-2-3-4)
Stop: Stha (kök), Dhr (kök), Dharisyati (to hold back, keep down, stop, restrain etc.) “Durdurmak”ı karşılıyor, “Dhr” kökü de uyuyor. (1-2)
Duration: Dhrauvya (“Dhr” köküne dikkat, “duration” da değişmiş, “durmak”da neden değişmesin?) Anlamı: Süreklilik, devam etmek, durmak..) (1-2-3-4)
Hit: Hati, Ahati, Hata Türkçe: Vurmak (1)
Break: Catayati (to break, to kill) Katletmek (Arapça); Khad, Kotayati, Karni, Khur Türkçe: Kırmak.. Kitapta “Break - Kırmak” ilişkisini göstermiş, ama kanıtlayamamıştık. İşte burada dört ayrı dilden geçişimli kanıtı. (1-2-3-4)
Protect: Pratiraks, Prapa, Pratipal.. Ayrıca Gund, Kund, Kundayati vb. Türkçe “Kundak” a dikkat!.. Bebek kundağı, dahası teknik bir terim olarak “kundak”. Türkçe: Koruyucu, destekleyici.. “Des-Tek” sözcüğü de bu açıdan çözümlenebilir. (1-2)
Save: Sevana.. Türkçe: Savunma.. (1-2-3-4)
Supply: Sadh (kök) Türkçe “Sağlamak” ile çok benzer. Akılda bulunsun.
Donation: Dana, Dada, Daniya, Datta, Daya vb. Türkçe: Bağış.. “Donatma” ile ortak kök olduğunu ileri sürüyoruz. (1-2-3-4)
Sadness: Mlani (Melankoli?), Kheda (Keder?)
Sorrow: Suc, Suka, Soka, Sur vb. Utsuka Türkçe “Üzüntü”ye benzemiyor mu? Olmayabilir. Fakat Türkçe Sagu: Ağıt; Saka: Kaygılı; Sakınç: Kaygı gibi sözcüklere dikkat etmek gerek. Hafif bir bağlantı. (1-2-4)
Understand: Anlamak: Janat, Janati.. Benzerlik var, fakat hesap dışı.
Heat: Udus Türkçe: Ateş, Od, Odun ile bağlantısını genişçe göstermiştik. (1-2-3-4)
Happy: Siva, Sivagati, Saumya, Svasta vb. Türkçe: Sevinmek.. (2)
Clear: Accha Türkçe: Açık.. (2)
Attach: Takmak (3)
Fortification: Durgakarman. “Durga” fena halde Türkçeyi çağrıştırıyor. Karar sizin. Bu arada şu ünlü Hint-Avrupa Ailesi Kuramının temel taşlarından biri KURGAN HYPOTHESİS değil mi. Buradaki “Kurgan”ın “Korugan”a fena halde benzediğini, kuramın birçok teriminin zaten Türkçe olduğunu anlatmıştık.
Biting: Orada bir yerde “Ksara” diye bir sözcük geçiyor. “Isırmak”a fonetik uyum gösteriyor. Anlamı aşağı yukarı yakıcı, ısırıcı.. (2)
Chisel: Oymak, Yontmak, Çizmek? (3)
Press: Abadh, Prapit, Pratipid Türkçe: Basmak (1-2-3-4)
Squeeze: Sıkmak Ksoda: Sıkmak, Kısmak? (2-3)
Croop, Crumple, Curl etc. : Kıvrık, Kıvırmak vb. (3)
Tight: Asithira, Utsikta.. Türkçe: Sıkı (2)
Stupid: Abadh, Abodha, Abuddhi, Abudha.. Türkçe: Aptal – Abdal karşıtlığı ile “Abudha”nın aptal anlamına gelmesi çok benzer. Keza “Budala”. Zaten “Abdal” ile “Buddha” da çok benzer. (2)
Mad: Matta (1)
Young: Yuvan, Bala, Kaninu (Delikanlı), Sisuka (Çocuk) , Cha (young animal). Bütün bunlarla “Genç”, “Yeni”, “Young”, Latin “Juve” bağlantısını yeterince kanıtlıyoruz herhalde. (1-2-3-4)
Crack: Catitaka, Catana Türkçe: Çatlak (1-2-3-4)
Bush: Chupa (İngilizce Shrub).. Türkçe: Bük, Çalı.. (1-3)
Branch: Dala Türkçe: Dal (2)
Rich: Arthika, Arithya Artık, Artırmak, Artmak ile ilgili çok sayıda eski Türkçe sözcük “zenginlik” le ilgili. (1-2-3-4)
Sitting: Asita, Sadru, Satti vb. “Sit” - “Ot-urma” bağlantısını kitapta anmıştık. Akılda bulunsun. (1)
Lying: Nyasta (Esneme, Yatma, Yaslanma) Şüpheli ilgi. Hesap dışı…
Distress: Durga, Durgati, Duriti, Dourgatya vb. Türkçe: Bunalmak, Darlanmak?
Extinguish: Santa Türkçe: Sönmek, Söndürmek.. ??
Digging: Kha (kök), Khana, Kati vb.. Türkçe: Kazmak (2)
Pole: Dhura Türkçesi: Direk (2)
Poke: Sku (kök), Skutva, Sknute, Skunoti vb.. Türkçesi: Sokmak (2)
Extension: Ghana Türkçe: Genişlemek (2)
Blend: Chaya (Shading or blending of colours), Churita (blended).. Türkçe: Karışım, Karma, Karışma.. Ayrıca Çamur (N’ye göre Türkçe), Çorba (N’ye göre Farsça), Çorman (N’ye göre Moğolca).. Peki “Çakır” a ne demeli! Türkçe ve de “alaca renk” anlamında. “Mix” ile aynı konu devam ediyor… (2)
Mix, Mixed: Misr, Misrita, Karambha, Karambita (şaka değil, aynen böyle yazıyor!) Türkçe: Karışık, Karışım, Karma vb.. (1-2-3-4)
Aggrement: Graha, Kata Türkçe: Katılmak? Bunu hesaba katmayalım. (1)
Other: Anya, Anyaka, Anyatara, İtara, Agara, Aditi – Adi (boundless, immensity, perfection: Aşkın) Türkçe: Öte, Öteki.. Eski dilde “Diğer”. (1-2-3-4)
Connect: Ghat (to unite or put together) Türkçe: Birleştirmek, Bir araya getirmek, Katmak?
Embellish: Bhus, Dhus.. Türkçe: Bezemek, Bezek. (Süs) (2)
Tearing: Darana “Tear” “Yırt” fonetik çağrışımına kitapta yer vermiştik. Abarha (Bu da “Parçalamak” ile çağrışım yapıyor.) (1)
Ugly: Kurupa, Kurupin. “Kuru” ile çağrışım yapıyor, kayda geçsin. Hesap dışı.
Spy: Spas.. Bir de Caracaksus diye bir “casus” tipinden bahsediliyor. Bununla Casus (Arapça), Türkçe Çaşıt, Çaşut ilginç bir üçlü oluşturuyor. (1-2-3-4)
Move: Car (kök), Curya, Curyat (to move quickly) ile Türkçe Carıca: İvedilikle, Çabucak.. İlginç bir ikili oluşturuyor. (2)
Thief: Akhu Türkçe: Uğru (2)
Body: Bandha, Budhna Eski Türkçe: Bod, Bodh (Beden). (1-2-3-4)
Ruler: Bhoktr Eski Türkçe Baktı: Bakan, Nazır (TT). Akılda bulunsun.
Hearth: Hrd, Hrdya (1)
Prune: Krt, Kartati.. Türkçe: Budama, Kırpma (2)
Foot: Ayatha, Padu, Pad Türkçe: Ayak (1-2-4)
Leap: Askand, Sas, Skand.. (İngilizce Ascend) Türkçe: Aşmak (1-2-3-4)
Graze: Ghrsta (1)
Join: Abandh, Bandh.. Türkçe: Bağlanmak (2)
Going in: Agrega, Giri.. Türkçe: Girmek (1-2-3-4)
Cavity: Karta, Kuhara, Kroda Türkçe: Kovuk, Oyuk. (1-2-3-4)
Taste: Tat (3)
Harshness: Kharma. KHARMA da DHARMA gibi Hint felsefesinin temel kavramlarından. Nesnel ve olumlu anlamları gibi olumsuz anlamları, açılımları da var. Sözlükte olumlu karşılıkları gibi olumsuz karşılıklarını bulmak mümkün. Kabalık, Haşinlik (Arapça) onlardan biri. Ben burada bu olumsuz karşılıklarının Türkçedeki Kargaşa, Karmaşa ve Kargış gibi sözcüklerle anlam ve ses benzerliğine dikkat çekeyim. Örneğin “Kargış” beddua, ilenç, lanet anlamlarına geliyor ki, İngilizce CURSE ile ses ve anlam bakımından örtüşüyor. (1-2-3-4)
Until: Antika, Antar vb. Arapça “Kadar” ve Türkçe “Dek” ile benzeşiyor. (1)
Unclean: Asamkirna, Kalusukr, Kardana Türkçe: Kirli, Kirletmek vb.. ?
State: Astha, Sthana.. Türkçe: Durum (1)
2. BÖLÜM
Angle: AÇI – AÇIKLIK, Acu (TT) Kona Hafif benzerlikler, ilerisi için akılda kalsın.
Net: AĞ, Jala, Jalati, Jalika
Corral, Hovel: AĞIL, Vraja (3)
Fluid: AKICI, Druta, Drava, Danu “Dere” ile ilişkisi büyük olasılık. (“Danube” nehrinin ismi büyük olasılık bununla bağlantılı. Tuna. Don nehri.. Eski Türkçede “Don” “Din” sözcüklerinin nehir anlamına geldiğine ilişkin iddialar var.)
Yard, Area, Court: ALAN, Ajira, Angana, Sala
Charm, Gorgeous: ALIM – GÖSTERİŞ (3)
Forehead: ALIN, Alika, Alıka (2)
Aim: Amaç, Erek (3)
Room, Space: ARA, Boşluk.. Uru (1-2-3-4)
Hang, Hook: ASILMAK Azlesana, Asajjana (2)
Home, Barrack: BARK, BARAKA Dama (1-2-3-4)
Pass: Basmak (3)
Else: BAŞKA Atha (Other) Öteki-Öte
Puncture: Batırmak, Batır, Bandır.. (3)
Brae: BAYIR (3)
Statue: Puttala, Putrika (Put) (small ones), Sthuna (an iron statue) Bediz? (1)
Apperance: BELİRMEK Bha, Bhati, Abha Türkçe ile hafif benzerlik, puan vermedim. (1)
Sign: BELGÜ Cihna (1)
Bruise: BERE (3)
Brain: BEYİN (3)
Consciens: Mana (Mind) BİLİNÇ (1)
Union: Birlik, Yuni (Yu) (1)
Bog: Bok, Bataklık, Kenef (3)
Plenty: BOL Bahulya, Bahula (2)
Abundance: BOLLUK Bahulya, Bahulata, Bahulatva (2)
Horne: BOYNUZ (3)
Gray: BOZ RENK Ghra (1)
Demolish: BOZMAK Darma: Demolisher Darmadağın Dar-Tar : Dağıtmak, yaymak (N) (2)
Flank: BÖĞÜR Kola (Hip or Flank) Kalça?
Divide: BÖLMEK Bhinnaki, Kat, Khad, Ksad, (Bhaga – part - pay), Drad, Dividhakr (1)
Beret: BÖRK (3)
Bud: BUDAK Bheda, Baijika Bukuk (TT) Budak, Buday (1-2-3-4)
Bore-d: Bunalmak, BURGU Bhrami (Screw) (1-2-3-4)
Buttock: BUT bhasad (1-2-3-4)
Magic, Maya: BÜYÜ Maya, Mayu (m-b değişimi Türkçede yaygın) (1)
Merchant: CANİK, CANKU, (TT) TÜCCAR Vanija, Banij, Vanijyaka, Vanijaka Yabancı kaynaklarda Fransız ve Latin köke dair açıklamalar var, ama benzerlik de şaşırtıcı. Aklınızda dursun.
Courage: Cesaret, Kezik, Kezük, Keser N’ye göre Arapça asıllı “Cesaret”in “Ces”i, köprü, köprüden geçmek kökünden gelir. “Courage” ise yabancı kaynaklarda “Cour” Kalple bağlantılandırılır. “Kesme” kökü yine de aklınızda bulunsun.
Call: ÇAĞIRMAK Ahu “Oku”mak, veya “Ah” etmek “haykırmak” ile bağlantılı olabilir. Buraya aldığım birçok sözcük gibi bunu da saymıyorum.
Music: ÇALGI, çalma.. Saggıta (melodi) Şarkı
Charm: ÇALIM, Görkem, Cakşı.. Kanti (Kantık-Kandırıcı, işveli) Janti? Cav: Gösteriş. (3)
Steal: ÇALMAK Caurya, Cur Çırpmak, Çapul.. Steya (1-2)
Cure: ÇARE Kriya (1-2-3-4)
Foot: Carana, Caranya, Avacaraka (footmen) Çarık, Çorap ile bağlantı kurdum.. (N’ye göre Çarık Türkçe, Çorap ise Arapça?) (2)
Quarter: ÇEYREK-KERTE Çeyrek (Fars), “Dört”ten geliyor.. Caturbhga, Bhaga (bölmek-pay), Pada (pay)… Hepsi yuvarlak şeyi dörde bölmeyi ifade ediyor (Olcas S.) “Caturtha” nın, “Catr – 4” sayısıyla, dörde bölmekle ilişkisi çok büyük olasılık. “Dört” sayısının da “Kat-Cut-Kes” ile bağlantısı yine büyük olasılık. Dolayısıyla Quarter, Çeyrek, Kerte birbiriyle bağlantılı. (1-2-3-4)
Much, Many: ÇOK, Mengü.. Bahula Bol (2-3)
Disperse: DAĞITMAK DRR kökü Sanskritçe “dağıtma”yı gösteriyor. Darayate, Darayati.. Türkçe “Darı” “Tar” ve “Tarım” bununla bağlantılı. Divide: Bhinnaki, Kat, Khad, Ksad, (Bhaga-part-pay), Drad, Dividhakr (1-2)
Cauterize: DAĞLAMAK Dahati N: Köken tartışmalı. Kaşgarlı’da geçiyor, fakat Farsça’da da var. (2)
Roof: Chadi, Chada (Çatı) (2)
Tact: DEĞMEK (3)
Tell, Talk, Dictate: DEMEK Dista (Dil, til, dil, Tell, Talk, Tolk (Rusça) hepsi birbiriyle bağlantılı. Olcas S. S. 169) (1-2-3-4)
Sew: DİKMEK, DİKİŞ Sivyati (1)
Erect out: Dikmek, Terek (Direk)? (3)
Elbow: DİRSEK, Elbüklümü, boğumu (3)
Tissue, Texture: DOKU “Doku” yeni türetilmiş bir sözcük, fakat “Dokumak” eski türkçe. (3)
Crimson: Kırmızı.. Karmija Sanskritçe. “Kırmızı” Türkçe kökenli değil, deniyor. Fakat burada farklı bir çakışmayı not ediyorum. DORU (Eski Türkçe ve altın rengi) Dorado (ispanyolca altın rengi), Sanskritçe Dravya, Dru: Gold, Altın. (1)
Pour: DÖKMEK Prus, Purana, Purasru (1)
Widow: DUL Vidhava (1)
Fine, Limpid: DURU Dahra (2)
Thrust: DÜRTMEK Rsta (1-2-3-4)
Do-Doing: EDİM - ED –Etmek (3)
Education: EĞİTİM (Educationem Latin kökü) Adhara Türkçe “Edgü”: Eğitmen, öğretmen
Negative: EKSİ – EKSİK Nakaraatmaka ksaya (negative quantity) Eksük.. Lack (3)
Early: ERKEN (3)
Ass, Donkey: EŞEK (3)
Equel, Same: Eşit, EŞ Sama (1)
Passage (way): Geçit Gati (2)
Again: GENE (3)
Throat, Gorge: GIRTLAK Krka, Galaka (1-2-3-4)
Ass, Bottom: GÖT Guda (2)
Queen: Hatun (3)
Vision, Image: HAYAL-İMGE “İmge” N’ye göre yeni Türkçe. TT’ye göre eski kökenli. İm, Emre, İmre (hayalci, düşkün, aşık).. TDK’ya göre Emre, İmre Türkçe.. Vajcana: Vision, Hallusination Vasana (1-3)
Ghost: HORTLAK Old English gast "breath; good or bad spirit, angel, demon; person, man, human being," in Biblical use "soul, spirit, life," from Proto-West Germanic *gaistaz (source also of Old Saxon gest, Old Frisian jest, Middle Dutch gheest, Dutch geest, German Geist "spirit, ghost"). This is conjectured to be from a PIE root *gheis-, used in forming words involving the notions of excitement, amazement, or fear (source also of Sanskrit hedah "wrath;" Avestan zaesha- "horrible, frightful;" Gothic usgaisjan, Old English gæstan "to frighten"). Her iki sözcük kökeninde de gırtlaktan çıkarılan hırıltılı ses açıklaması var. Korkunç ve Horrible maddesinde de değineceğim. (1-2-3-4)
River: Irmak
Heat: ISI Usna (2)
Bulk: İRİ Bala Balaman, Balaban (Türkçe) (1-2-3-4)
Good, Goodness: İYİLİK Sadhuta, Satta, Satvata, Sadhiman Sadu (TT): İyi, çok iyi.. Sağlık.. Sad: Eski Türkçe saymak, değer biçmek. (2)
Crust, Capsule: KABUK (3)
Community: KAMU, TOPLUM Kula, Kulam, Grama (3)
Irrigation: KARIK – ARK Karsu, Karsman, Kosara, Karsi, Karsin (Tarla sulaması ve yolları) (1-2-3-4)
Brow: KAŞ Bhru (1)
Spoon: KAŞIK Kalacika, Katacchu, Khaja N’ye göre Farsça olasılığı söz konusu. Ama yine N’ye göre “Kaş” ET. Olcas Süleyman Kaş-Kaşık’ın arkaik hiyeroglif bağlantısına dikkat çekmekte. (2)
Itching: KAŞIMAK-INMAK Kharju, Kandu Kacchumatti (kaşındıran bir bitki) Carpopogon Pruriens Kaşamana (2)
Boat, Caique: KAYIK Beda, Bohitta, Kala, Kaula (1-3)
Boiling: KAYNAMA Budbudana, Kvath, Kvathana (1-2)
Care, Kindness: KAYRA Karuna, Karunya Kayırmak (1-2-3-4)
Goose: KAZ (3)
Cauldron: KAZAN Gharma
Win: Van, Vinirji Kazanmak (1)
Earn: Arjana Kazanmak (1)
Scrape: KAZIMAK Kas, Kasati (2)
Certain: KESİN Sthira Kesinkes Kati (Arapça) Arapçası da, Türkçesi de “kesmek”ten geliyor. Ötekilerde ya “sert” ya da “kes” kökü söz konusu. (1)
Grey: KIR RENK (3)
Crumb: KIRINTI Purisa (3)
Crisp, Wrinkle: KIRIŞIK Vikun, Valina, Cakrala, Kujc, Kutila, Kunc (3)
Crop: KIRPMAK (3)
Writhe: KIVRANMAK Vicest, Vestate, Vivrt (1-2-3-4)
Shore: KIYI (Kıdığ-Kenar.. Kesmek –N-) Kaccha, Kula, Kulaka “Coast: Dutch kust, Swedish kust, German Küste, Danish kyst” (Costa-Cost) (1)
Red Brown: Kızıl Kasaya (2)
Coward: KORKAK Kakaruka, Kakarava : Crying out like a cow, cowardly… Muhtemelen “Coward” da “cow” “karga” kökünden geliyor. (1-2-3-4)
Fear, Frightened: KORKU, Korkmuş… Trasta (Kürtçe “Tırs”mış) Fear: Bhanga (Panic) (1)
Horrible, Terrible: KORKUNÇ Ghora, Karala, Ugra, Karu, Kharu (“Uğru”ya dikkat) (1-2-3-4)
Shelter: KORUNAK Chattra, Chaya, Sarana, Sarman Çatı, Çadır.. (2)
Corner: KÖŞE N’ye göre “Köşe” Farsça, “Kenar” da Farsça. Fakat Türkçe Kıran (Kenar) sözcüğüyle benzerliği ilginçtir, diyor. Kıyı, Kıdyı vb.. Kona, Ara Azri.. “Kona” “Corner”la benzeşirken, “Ara” Türkçe “Ara” ile tam örtüşüyor. (1-2-3-4)
Use, Useful: KULLANMAK, Kullanışlı.. Asıg, Asıglı (3)
Arid: KURAK, Arık Ruksa Zuska Sıska ile benzerliğe dikkat. N’da “Sıska”nın tuhaf bir açıklaması var. Ama burada su ile ve kurumakla ilgisi çok daha önde görünüyor. (3)
Dry: KURU Zuska Sıska
Challenge: MEYDAN OKUMA Çelim, Çalım, Cav, Çavunt (3)
Wood: ODUN (3)
Become, Been: OLMAK Bhu, Bhuta Bolmak?
Shoulder: OMUZ Amsa, Amsakuta. Nişanyan, Kıpçakça ve Çağatayca çok eski metinlerdeki “omuz”dan bahsettikten ve Çuvaşça, Türkçe “om”, “omaca” gibi ilgili sözcüklere değindikten sonra “Sanskritçe ámsa, Eski Yunanca ōmós "omuz" sözcüklerinde yansıyan Hintavrupa Anadilinde *omsos veya *omesos (aynı anlamda) biçimiyle benzerlik şaşırtıcıdır. Temel anatomiye ilişkin bir sözcüğün bir Hintavrupa diliyle alışveriş konusu olmasını düşünmek güçtür.” Diyor. Şu Hint-Avrupa şehir efsanesi cidden komik. (2)
Approve: ONAMAK, ONAY Anumodana, Anumodanam, Upagrah, Pratinu, Agur: Agree. Jna… Jnati Ajnayi vb. Bilmek, anlamak, demek. Türkçe anlamak aynı zamanda onay anlamındadır. (1)
Pay: Ödemek, Baha-Para-Pagare-Pay-Pay bağlantısı. Olcas Süleyman. (1-2-3-4)
Anger: Öfke, Krudh, Jurni Gür, Gur, Kür (TT) KIZMAK (1-2-3-4)
Before: ÖNCE Pra, Prak, Pura, Anti… Latin kökleriyle yakın ilişki. İngilizce “Once” öndeki, birinci vb. Hepsi kökten ilişkili. (1-2-3-4)
Praise: Övmek Prazamsi (1)
Pagan: Kam, Baksı, Bakan (Eski Türkçe Bakan) ilişkisi aklınızda bulunsun.
Money: PARA Artha, Adha, Arha Akça.. Artagani, Artamatra Artur, Artuk. Kalın harfli Sanskritçe sözcükler “para-varlık” ile ilgili, Ötekiler Eski Türkçe Varlık, zenginlik, para vb.. (2)
Share: PAY, Paylaşma. Bhagaka, Bhakti vb. Türkçede “ş” sesi paylaşma, üleşme, birlikte yapmak anlamlarını verir. (2-3)
Fairy: PERİ Khacara “Çuran”: Ruhlarla ilgilenen, Çora: Cin, Peri (TT)
Right: Sağ, Savya, Rta, Sadhu, Sat (1-2-3-4)
Health: Sağlık Sahya (2)
Assault : SALDIRMAK (Latin saltus –leap, spring-) Askanda, Askra Tuj. Assail: Saldırmak (1-2-3-4)
Jolting: SARSMAK Sagksobhin, Sagksobha
Warrior: SAVAŞÇI Bhata Bahadır? Battle? (2)
Skip: SEKMEK Askand (1-2-3-4)
Scatter, Sprinkle, Strew: SERPMEK Strinite, Aspers, Secayati, Prusnute (Püskürme) (1-2-3-4)
Screw: SİKMEK (3)
Absorb, Suck: SOĞURMAK Zosita, Zosaka, Zosin (1-2-3-4)
After: SONRA Uttara (1)
Crime: SUÇ Kın (TT) Sin? Sin: Kanna (1)
Mucus: SÜMÜK Simhana, Sniha, Suk vb.. (1-2-3-4)
Drive: SÜRMEK Sarayate (SR: Kök) (2)
Jog: ŞAKA (3)
City, Burg: Şehir, KENT Burg “Uruk” eski Türkçe cemaat, soy, boy. Aynı zamanda Sümer’in en büyük kenti. Urba: Giysi.. Olcas. S. S. 236 Pur, Puri (1-2-3-4)
Now: ŞİMDİ Nu, Tu (1)
Flash: Şimşek. Lasati, Sphurita, Sphur (1)
Stuck: TAKILMAK Sakta (1-2-3-4)
Hell: TAMU, CEHENNEM Tamisra (2)
Dawn: TAN (3)
Chicken: TAVUK Kukkutazavaka (2)
Tub: TEKNE Tubara, Tubarika (1)
Hill, Top: TEPE Stupa (1-2-3-4)
Ticklish, Peevish, Thorough: TİTİZ Duhzila (3)
Tremble, Tremor: TİTREME (3)
Bud: TOMURCUK Bheda, Baijika Budak, Buday (Buğday) (“Tomurcuk” karşılığı olarak da daha önce inceledik.) (1-2-3-4)
Dust: TOZ Tusta (1-2-3-4)
Song: TÜRKÜ – ŞARKI Gir, Rava, Arka –Arya- İr, Yır, İrge (Eski Türkçe) (2)
Eminent: Ulu, Üstün, Yüce.. Eka, Ekajanman, Upama… Eke, Öke Türkçe: Dahi, çok akıllı. Apa-Aba: Büyük, saygın (2)
Ululation, Howl: ULUMA Hulihuli (1-2-3-4)
Master: USTA As, İs, İsa, İsitr (1-2-3-4)
Peaceful: UYSAL Susaman, Sadhu
Multiply: ÜREMEK Udıriyati (Kök: Ud-ır) DLT (Kaşgarlı): Üdremek (2)
Wealth: VARLIK Varya, Varivas, Artha.. Arta, Artuk vb. Eski Türkçe varlık, zenginlik anlamlı. (2)
Handsome: YAKIŞIKLI Badraka: Yakışıklı, gösterişli, Cesur.. Bagatur, Bahadır.. Kımar, Kumar: Eski Türkçe “Yakışıklı”. Hintçe Kadın ve Erkek anlamları var.
Naked, Bare: YALIN, Çıplak Nagna (1)
Cheek: YANAK Ganda (2)
Mourning: YAS-MATEM Mung, Bun, Bung (3)
Win, Victory: YENGİ Vinirji, Vinirjiyati, Van, Vanati, Vijita, Vijaya (1)
Star: YILDIZ Stri, Tara, Taraka, Udu… Ilduz-Cılduz (1-2)
Lump: YUMRU Glau
Sink: Yalak Jalanirgama, Jala… Water: Jalakara: Çeşme, Kaynak (2)
Shortening: Kısaltma Hrasa, Hrasaka, Hrasana
Envy: Kıskanma İrsya (Hırs?)
Limb: Üye (Uzuv – Öge) Agga (2)
Guide: Gütmek Herd: Go, Gomanta, Gana, Gavya, Gomandala, Godhana, Goduh (3)
Lie: Yalan lIyate “Lie” ve “Yalan” sanki birbirinin tersinden okunuşu. Böyle çok sözcüğe rastlıyoruz. (1)
Food: Katık Kadha, Khadya (2)
Forest: ORMAN Aranya (2)
Burning: Kor, Köz Kusaku (2)
Cricket: Çekirge Jhirika Jhiruka (1-2-3-4)
Growing: Yetişmek, Büyümek.. Bhurimuha (tree, plant, earth ile ilgili büyüme) Bhusnu (2)
Lamb: Kuzu Ajazizu
Sprout: Bitmek Bijakkura (2)
Watering: Sulama Secana, Sijcana, Seka, Sekanta
Pear: Armut Armta (2)
Revenge: Öc Ci Kökü.. Cyati, Cayamane (2)
Advise: Öğüt Adesa (1)
Measure: Ölçme Mas Masa Mati Matra (1)
Weigh: Tartmak Tul, Uttul, Tulayati: Kaldırarak tartmak, ağırlığını tahmin etmek..
Lust: Kösnük, Kösnül.. Kaizika (2)
Year: Yıl (3)
Ambush: Pusu (3)
Own: ÖZ İs kökü, İsta, İse, İsire (belong to, to be valid or powerful) Essence (1-2-3-4)
1000 TEMEL SÖZCÜK
“en” , “den”, “doğru”, “için”, “ye” , Acı, Acımak, Aç, AÇI – AÇIKLIK, Açık, Açmak, Adım, AFET – KIRAN, AĞ, Ağaç, AĞIL, Ağır, Ağız, Ağlamak, Ağrı, Ağu, Ak, AKICI, Akıl - Us, Akmak, AKRABA, AKRAN – Yaşdaş, Al, ALAN, Alçak, ALIM – GÖSTERİŞ, ALIN, Alt, Altı, Altın, Amaç - Erek, Amca, Ancak, Anımsamak, Anıt, Anlamak, Anlaşmak, Anne, Ant, Alp, Aptal, Ara, Arı, Arı, Arık, Arka, Arkadaş, Armağan, ASAL, ASILMAK, Asker, ASLAN, Asmak, Aşmak, Eşik, At, Ateş, Ateş, ATILMAK, ATİK-ÇEVİK, Aksırmak, Alaz - Yalaz, Armut, Atla, ATMAK, Av, AVLANMAK, AVLU, Ay, Ayak, Aydınlık, Ayı, Ayırmak, Ayrı, Ayrılmak, AZ, Azık, Azman, Baba, Bacak, Bağ (üzüm), Bağ, BAĞIR-GÖĞÜS, Bağırmak, Bağışlamak, BAHADIR – KAHRAMAN, Bahar, Bak, Bakmak, Bakmak, Bal, Baldır, Balık, BALTA, BANDIRMAK, BARAKA, Barış, BARK, Basamak, Basmak, Baş, BAŞKA, Başlamak, BATAK, Batı, Batırmak, Batmak, BAYIR, Bebek, Beden, BEDİZ – HEYKEL, BEĞENMEK, Bel, BELGÜ, BELİRMEK, Ben, Ben, Benzemek, Beraber, BERE, Beş, Bey, BEYİN, Bezemek, Bıçak, Bıkmak, Bırakma, Bırakmak, BİLEK, BİLEMEK, Bilge, BİLİNÇ, Bilmek, Bin, BİNMEK, Bir, Birleştirmek, Birlik, Birlik, Bitirmek, Bitmek, Biz, Boğaz, BOĞMAK, BOĞULMAK, Bok, BOL, BOLLUK, Bora, BOY – KABİLE, BOY, BOYNUZ, Boyun, BOZ RENK, BOZMAK, Böcek, BÖĞÜR, BÖĞÜRMEK, BÖLMEK, BÖRK – BERE, BUDAK, Budamak, BUKAĞI, BULAMAÇ, Bulanık, Bulmak, Bulut, Bunalmak, BURGU, BURMAK, Burun, BUT, Buyruk, Buz, Bükmek, BÜKÜK, Bütün, BÜYÜ, Büyük, Büyümek, CANİK – TÜCCAR, Canlı, Casus, Caymak, Cesaret - Yüreklilik, Civciv, Cüce, Çaba, Çabuk, Çadır, ÇAĞIRMAK, Çakmak, Çakmak, ÇALGI, Çalı, ÇALIM, ÇALMAK, ÇAM, Çanta - Bohça, Çapa, ÇARE, ÇARIK, ÇARPIK, Çatal, Çatlak, Çatmak, Çay, ÇAYIR, Çek, Çekirge, ÇELİK, Çelme, ÇELMEK, Çene, ÇENGEL, Çevirme, ÇEYREK-KERTE, Çıkın - Torba, Çıkmak, Çıkmak, Çiçek, Çiğ, Çiğnemek, Çiğnemek, Çimen, Çirkin, Çiy, Çizim, Çocuk, ÇOK, Çolak, Çökelek, ÇÖZMEK, ÇUBUK, Çukur, Dağ, DAĞITMAK, DAĞLAMAK, Dalmak, DAM, DAMAK, DAMGA, DAMLA, Danışmak, DANS – oynamak, Dar, Daralmak, Darı, DAYAK, DAYAMAK, DAYANMAK,DAYI, DEDE, DEĞER, Değişme, DEĞMEK, DEHA - DAHİ – US- USMAN, Dehliz- Dalan, Dek, Deli, Delmek, DEMEK, DEMİN, Demir, Deniz, Denk, Depmek, DERE, Deri, Deri, Derin, Destek, Deve – Tebe, DEVİR – DÖNEM, Devirme, DIŞ, DİK, DİKEN, DİKİŞ, DİKMEK, Dikmek, DİL, Dil, Dilek, Dilemek, DİLENMEK, DİLİM, Dinlemek, Dinlenmek, Dip, Direk, DİRENMEK, Dirilmek, DİRSEK, Diş, Diz, DİZMEK, Doğan, Doğmak, Doğmak, Doğru, Doğru, Doğu, Doğum, Doktor, DOKU, DOKUMAK, Dokunmak, Dokuz, Dolama, Dolamak, Doldurmak, Dolmak, Donmak, DORU, Dost, DÖKMEK, DÖL, Dönme, Dört, DÖVMEK, Dudak, DUL, Duman, Durmak, DURU, Durum, Duy, Duygu, Düğüm, Düğün, DÜN, Dünya, DÜRMEK, DÜRTMEK, Düş, DÜŞMEK, DÜŞÜNCE, Düşünmek, Düz, Düzen, Düzlük, EDİM-etmek, EĞİM, EĞİTİM, Eğlence, Eğri, EK, Ekin, Eklemek, Ekmek, Ekmek, EKSİ – EKSİK, Ekşi, El, Elma, Emek, Emmek, ENGEL, ENSE, ER, Erdem, Erik, Erişmek, ERK, Erkek, ERKEN, Ermek, Esen, Eski, Esmek, EŞ, EŞEK, Eşinmek, Eşit, Et, Evet, EYER, EZİK, EZMEK, Fırlat, GEÇ, Geçit, GEÇMEK, Gel, Gem, Genç, GENE, Geniş, Genişlemek, Gerek, Geri, GERMEK, GETİRMEK, Gevşek, GEYİK, GIRTLAK, Girmek, Gitmek, Giymek, Giysi - Don, Göbek, Göğüs, Gök, Göl, Gölge, Gömmek, Göndermek, Gör, Görev, GÖRKEM, GÖSTERİŞ, GÖSTERMEK, GÖT, GÖTÜRMEK, Güç, Güç, Güçlü, Güdük, Gülmek, Güneş, Güney, Gür, Güreş, Gütmek, Güzel, HABER – muştu, Hafif, Halk - Uruk, Ham, Han, Hangi, Hastalık -Sayrılık, Hata - Yanlış, HATUN, HAYAL-İMGE, Hayır, Haykırmak, Hayvan, Hırsız, Hızlı, HORTLAK, Irmak, ISI, Isırmak, Işık, İÇ, İĞNE, İki, İkiz, İlaç, İlenme, İleri, İlk, İnanmak, İnce, İNDİRMEK, İnek, İp, İRİ, İstek, İstemek, İş, İŞTE, İtmek, İye, İyi, İYİLİK, İz, İzlemek, Kaba, Kabak, Kabak, KABUK, Kaç, Kaç, Kadın, Kaldır, Kalıcı, Kalın, KALKAN, Kalkmak, Kalmak, kam baksı pagan, KAMBUR, KAMU – TOPLUM, Kan - Soy, Kan, KANAT, Kap, Kapak, Kapalı, Kapı, KAPMAK, Kar, Kara, Karanlık, Kardeş, Karga, Kargaşa, Kargış, KARIK – ARK, Karın, Karışmak, Kartal, KAŞ, KAŞIK, KAŞIMAK-INMAK, Katı, Katık, Katılmak, Katılmak, Katılmak, Katmak, KAV, KAVLAMAK, Kavramak, KAVRUK, Kaya, Kaygı, KAYIK, Kayın, Kaymak, Kaymak, Kaynak – Pınar, KAYNAMA, KAYRA, KAZ, KAZAN, KAZANMAK, Kazık, KAZIMAK, Kazmak, Keçi, Kedi, KEMER, Kemer, Kemik, KENAR, Kertmek, Kes, KESİN, Keskin, KIÇ, Kılıç, Kılmak, KIN, KIR RENK, Kır, KIRINTI, KIRIŞIK, KIRPMAK, Kısa, Kısaltma, Kıskanmak, KISMAK, Kış, KIVILCIM, Kıvırmak, KIVRANMAK, Kıvrılmak, KIYI, Kız, KIZAK, Kızartma, Kızıl, KIZMAK, Kim, Kimin, Kirli, Kirpik, Koca, Koca, Kocaman, KOKMAK, KOKU, Kol, Kolay, Konuk, Konuş, Konuşma, KOPUK – KOPMAK, Kor, KORKAK, KORKU, KORKUNÇ, Koru, Korumak, KORUNAK, Koş, Kovmak, Kovan, Kovuk, Koy, Koymak, Koyun, Kök, Köpek, Köprü, Kör, KÖSNÜK, KÖŞE, Kötü, Köy, Köz, KUCAK, KUCAKLAMAK, Kulak, KULLANIŞLI, KULLANMAK, KURAK, Kural, Kurmak, Kurmak, Kurt, KURTARMAK, KURTULMAK, KURU, Kurultay, Kuş, KUTLAMAK, Kutlamak, Kutsal, KUYRUK, Kuyu, Kuzey, Kuzu, Küçük, Künt, KÜREK, KÜREMEK, Kürk, Küsmek, Mavi, MEYDAN OKUMA, Meyva, Mezar - Sin, Mızrak - Kargı, Nasıl, Ne zaman, Ne, Neden, Nerede, Nesne, O, Ocak, ODA, ODUN, Oğlak, OĞUL, Ok, Okumak, OLMAK, OMUZ, On, ONAMAK – ONAY, ONAMAK - OTAMAK, Onbir, Onlar, Onur, Ordu, Orman, Orta, Ot, Otağ, Otlak, Oturmak, Ova, Oymak, Ozan, Öbek, Öc, Ödemek, Öfke, Öğrenmek, Öğretmek, Öğretmen, Öğüt, Öke – Ög, ÖKSÜRMEK, Öküz, Ölçmek, Ölçü, Öldürmek, Ölü, Ön, ÖNCE, ÖNLEM, ÖNLEMEK, Öpmek, ÖRDEK, Örgü, Örgüt, Örnek, ÖRTMEK, Örtü, Öteki, ÖVMEK, ÖVÜNMEK, Öz, PARA, Parça, Parıltı, Parlamak, Parmak, PATAK, PAY, PAYLAŞMA, PENÇE, PERİ, Peynir, Pınar, Pişirmek, Pusu, Rüzgar-Yel, Sac, Saç, Saçmak, SADAK, Sağ, Sağ, Sağır, Sağlam, Sağlamak, Sağlamlaştırmak, Sağlık, Saklamak, Saklı, SALDIRMAK, Saman, Sanmak, Sap, SAPAK, SAPMAK, Sargı, Sarı, Sarılmak, SARMAL, SARP, SARSMAK, Satmak, SAV, Savaş, SAVAŞÇI, SAVUNMAK, Saymak, Saymak, Saymak, SEÇKİN, SEÇMEK, SEKİ, Sekiz, SEKMEK, Sen, Serçe, SERGEN, Sermek, SERPMEK, Ses, SESSİZ, Sevgi, Sevgili, Sevinç, Sevinmek, SEYREK, Sıcak, Sıçmak, Sıçramak – Zıplamak, Sıçramak, Sığınmak, Sığır, Sığmak, SIK, Sıkı, Sıkıştırmak, SINIR – ÇİT, SIRA, Sırıtmak, Sırt, Sıyırmak, Sıyırmak, Sidik, SİKMEK, Silah, Silmek, Sinek, Sivri, Soğuk, SOĞURMAK, Sokmak, Sol, Soluk, Son, SONRA, Sonuç, SOPA, Sormak, Soy, Soylu, Söndürmek, SÖYLEMEK, Söz, Su, Suç, Sulak, Sulamak, SUNAK, Sunmak, SÜMÜK, SÜNMEK, Sürdürmek, Süre, Süregitmek, SÜRMEK, Süsmek, Süt, ŞAKA, Şarap, ŞAŞIRMA, ŞAŞKIN, Şehir - KENT, Şey, ŞEYTAN - Albız, ŞİMDİ, Şimşek, Şişman, Şölen – Toy, TABAN, Tahta, TAKILMAK, Takmak, TAM, TAMU – CEHENNEM, TAN, Tanrı, TANSIK, TAPMAK, Tarım, Tarla, Tart, Tartmak, Tasa, Tasarlamak, Taş, Tat, Tatlı, TAVUK, Tek, Tekme, TEKNE, Temiz, Tepe, Tepmek, Tepsi, Ter, Teyze, Tin, TİTİZ, TİTREME, Tok, TOMURCUK, Topal - Aksak, Toplamak, TOPLANMAK, Toprak, Torun, TOZ, Töre, Tulum, Tunç, TURNA, Tut, Tümsek, Tür, TÜRKÜ – ŞARKI, Tüy, Uç, Uğru, ULAK, Ulu, ULUMA, UMUT, URBA, Usanmak- Bezmek, USTA, Utanç, Uyku, Uymak, UYSAL, Uyum, Uzak, Uzun, Üç, Ün, ÜREMEK, Üst, Üstün, Üye, Üzengü, Üzülmek, Üzüm, Üzüntü, Var, VARLIK, Varmak, Vermek, Vur, VURUŞMAK, YAĞ, Yağı, Yağma - Çapul, Yağmur, YAKA, Yakala, Yakın, YAKIŞIKLI, YAKMAK, Yal, Yalak, Yalan, YALIN, YALNIZ, Yan, YANAK, YANINDA, YANKI, Yanlış, YAPIŞMAK, YAPMAK, Yaprak, YARATMA, YARIN, Yarmak, Yasa, Yasak, YAS-MATEM, Yassı, Yaşamak, Yaşlı, YATIK, Yatmak, Yavaş, Yay, Yaymak, Yaz, YAZGI, Yazıt, Yazmak, Ye, YEDEK, Yedi, Yemek, YENGİ, Yeni, Yenmek, Yer, YERMEK, Yeşil, YETERLİ, Yetişmek, YETMEK, YIKAMAK, YIKANMAK, YIKILMAK, YIKMAK, YIL, Yılan, Yıldırım, YILDIZ, Yırtmak, Yirmi, YİTİK, Yok, Yoksul, Yol, Yontmak, Yorgun, Yorulmak, Yön, Yular, YUMRU, YUMRUK, Yumurta, Yurt, YUTAK, YUTMAK, Yuvarlak, Yüksek, Yürek, Yürü, Yüz, Yüz, Zengin.
KAYNAKLAR:
Sanskrit Dictionary : sanskritdictionary.com
TDK Büyük Sözlük
Nişanyan Sözlük : nisanyansozluk.com Kısaltma (N)
Göktürkçe Sözlük (Türkçü – Turancı) : turkcuturanci.com Kısaltma: (TT)
Online Etymology etymonline.com
Eleştirel Bakışla Güneş-Dil Kuramı ve İlk Güneş-Dil Sözlüğü
Sanskrit Dictionary for Spoken Sanskrit: http://spokensanskrit.org/
Olcas Süleymanov: “Yazının Dili”.
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Yavan Nisanyan 28.01.2023
Kanayak (kanayk) Ermenicede kadın demek. Jinekolojideki jineko ile bağlantısına girmek istemiyorum bile. Bay Calikoglu'na selam olsun.
yurdakul çalıkoğlu 22.01.2023
SİLİFKE'DE KIZ ÇOCUĞA "KANAYAK" DERLER, "KANYAKA" GİBİ YİNE SİLİFKE'DE "ANİÇİ" ŞEKLİNDE BİR SÖZCÜK KULLANILIR "HAA ANLADIM ŞİMDİ" ANLAMINDA
editör 11.05.2020
Sayın Emir Aksu, 2. bölümün ortalarında "passage" maddesinde geçiyor.. Geçi: Gati ... Ayrıca bu sözcük keçi, geçi, goat ile de ilişkili olabilir..
Emir aksu 08.05.2020
Ben geçit sözcüğünü bulamadım.
Yavuz Vural 09.02.2019
İlk defa bu kadar kapsamlı dil araştırması ile karşılaştım.Çalışmalarınızı tebrik ederim.
Kaan Arslanoğlu 04.02.2019
Çobandede ve Onur Aydın. Teşekkürler. Onur Aydın, uyarınız üzerine, big maddesine unuttuğum "büyük" sözcüğünü ekledim. Sevgiler, saygılar.
Onur Aydın 30.01.2019
Eye-aksa-go-göz-auge ilişkisi dikkatimi çekti.bunlar Öğe- öge ile ilişkili değil mi? Ayrıca big-bey-beg direk olarak aynı kökten.
ahmet cemal çobandede 29.01.2019
sanskritce kelimelerle yakınlığı çok dikkat çekici ayrıntılı çalışmışsınız elinize sağlık