BATI DİLLERİNE GEÇMİŞ BAZI TÜRKÇE KÖKLÜ SÖZCÜKLER

BATI DİLLERİNE GEÇMİŞ BAZI TÜRKÇE KÖKLÜ SÖZCÜKLER

İki kitaptaki geniş sözlük bölümleri dışında aklımıza yeni kelimeler düştükçe not ediyor, ara ara liste halinde yayımlıyoruz. Aşağıdakiler bunlardan sonuncusu. Birkaçı kitaptakilerin tekrarı olabilir ya da kitaptakinden biraz farklı açımlamadır. Çoğu yeni aklımıza gelenler. Üstünde titiz bir çalışma yürütmedim henüz. Bir yandan da bunları geniş bir sözcük dağarcığına sahip ve çok deneyimli olan Adnan Atabek ustanın bilgisine sunalım ki, gerekli katkı ve düzeltmeleri yapsın. Bu, tüm okurlar için de geçerlidir elbette.

(Sözünü ettiğimiz iki kitabımız “Eleştirel Bakışla Güneş-Dil Kuramı ve İlk Güneş-Dil Sözlüğü” ve “Radloff Sözlüğünden Çıkan Bulgulara Göre: Batı Dillerinin Kökündeki Güçlü Türkçe” kitaplarıdır.) 

Abbey.. Abbess.. Abbot: İngilizce, sırasıyla Manastır, Rahibe ve Rahip… demek. Köken Semitic, Yunan, Latin “abba, abbas” sözcüklerine dayandırılıyor. “Baba” demek. Türkçesiyle uyum kuşku götürmez. Fakat ayrıca “abla” ve “abi-ağabey” ile ilişkisi araştırılabilir. 

Amputasyon (tıbbi terim): Am-putation… Bir uzvun (kol, bacak) kesilmesi. Ön eki çıkarın: “Budama”. Geçenlerde Adnan Atabek yazmıştı. Oradan aldım. 

As (ingilizce) : Durumunda, “İse”, öyleyse… 

Avenge:  Başındaki “A” ön ek… Ama yine de anlamına geldiği Türkçe “Öc” sözcüğüyle benzeşmesi ilginç. 

Cessation, Cession, Certain: Kesme, ara, bölüm, bırakma, kesin… “Cut” ile “kesme”, Romalı imparator Sezar, “cheese” peynir (kesik) arasındaki ilişkiyi kitapta ele almıştık. Tabii bir kök sözcükten onlarca sözcük türüyor. Örneğin bu yukarıda verdiklerimiz de “kes”me ile doğrudan ve kesin ilgili. 

Dame (Fransızca) : Hanım, kadın.. Büyük olasılıkla “Dam” (dome-domus-Latin) köklü... (Domina) evin hanımı demek. Peki “Damat” da oradan gelmez mi sizce? Nişanyan’a ve TDK’na göre Farsçaymış damat? “Dam” eski Türkçeyse  bunu ne kadar kolay söyleyebiliyorlar!

De, Dis ön ekleri: Türkçe “değil” ile tam örtüşüyor. Olumsuzluk veren ön ekler. 

Deviasyon (tıp terimi), Deviation : Sapma, bir açıklık yolun bükülmesi, yoldan çıkma...  De-Via (de: ön ek, via: yol)… Böyle olunca “ne alakası var ‘devrilme’ ile” diyeceksiniz. Yukarıdaki maddeyle birlikte bakarsanız bir alaka çıkabilir. Türkçede evrilme (dönüşme), çevrilme (dönme), devrilme birlikte ele alındığında bu baştaki “de”nin olumsuzluk verdiğini, dönen şeyin tepetaklak olduğunu görürsünüz.  

Each: Her biri… “Hiç”ile aynı anlamda ters ilişki söz konusu olabilir mi? Akılda bulunsun.

Grand: Büyük, yaşlı.. En eski Türkçesi "Kart". 

Guest, Ghost: Biri misafir, öbürü hayalet anlamında. “Guest”in kökü Latin “hostis”, “ghos” imiş. Yabancı, dışardan, konuk anlamında. “Ghost” hayalet, kökü de “gast” imiş.. Ruh, nefes anlamında. “Spirit” ile bağlantılı.. “Gas” (gaz) da bununla ilişkili olsa gerek. Nefes, uçucu madde… Bir yandan bizim “Gez-Gezmek-Gezi-Kezi-gezgin” ile örtüşüyor, öte yandan “Es-Esinti”: rüzgar, hava ve “Es”: nefes, soluk.. eski Türkçe sözcükleriyle büyük ölçüde uyumlu.  

Heal: Eski kökü “heilen” imiş. Eyileşme, iyileşme..

I am – ich bin: “Ben-im” Türkçe Men-Ben ile İngilizce “Me-My-Mine” arasındaki örtüşmeden çok söz edildi. Bu örneklerdeki b-m-n değişim ve örtüşmeleri de dikkat çekici… 

Kind (İngilizce) (kaynd) , Kala (Yunanca) : İyi. Bir şey iddia etmiyorum ama dikkatinize sunuyorum. Belki de sadece rastlantı. Türk Kayı boyunun adı nereden geliyor? İşaretleri neden “İYİ” … Bu arada eski Türk tamgaları, alfabesi ile Latin alfabesinin benzerlikleri bazı yazarlarca dile getirilmiştir. Biz de kitapta ele almıştık. Quality: Kalite, nitelik. “Kala” Yunanca kök. Kalıcı? Ayrıca “Kayın”… Kayınpeder, Kaynana… Buradaki “kayın” da “iyi” anlamına gelmeli? 

Kriminalis (Latince) : Ceza. Geçenlerde BBC’nin Peder Brown adlı dizisinin bir bölümünü izlerken ipucunu yakaladım. Orada bir öğretmen öğrencilerini çok can yakan, hatta sakat bırakan bir kırbaçla cezalandırıyordu. Peder Brown bu kırbacın özel ismini söyleyerek bunun latince “ceza” anlamına geldiğini belirtti. Ceza genellikle o kırbaçla verilirmiş. Latince ceza: kriminalis… Kırbaç.. “Kırbaç” da Türkçe “kıvrılmakla, kıvranmak, kırmak” ile bağlantılı olabilir. İngilizce “Curve-Squirm-Curl-Quiver (kubur)”…  Arapça: Cürüm.

Ksero (Tıp Terimi) : Kuru

Lean (Thin): İnce

Obvious: Apaçık.. Ob (ön ek), Vious (görünen)… Vision, Latince Vidi, Videre… Türkçe “görmek, gözlemek, izlemek” sözcüklerini çağrıştıran bir fonetik, semantik benzerlik var… Daha iyi bakmak lazım. 

Pandemi, Epidemi: Epidemi sözcüğünü kitapta ele alırken Türkçe “tumu” (ateşli hastalık) ile yollarınının ilginç şekilde kesiştiğinden bahsetmiştik. Burada “Epi”: üstüne, üstüne katmak gibi bir anlamda. “Pan” ise: Tüm demek. Hititçede de aynı anlamlı. Türkçede “Pan” sözcüğüne “Tüm” sözcüğünden daha benzer kullanımlar var mı, bilmiyorum. Fakat ayrıca tüm, genel halk anlamındaki “demos” da Türkçe “tümen”e, (büyük yığın, kalabalık topluluk) uymakta. 

Pink: Pembe. Farsça “Penbe”den geliyorsa eğer, Hint-Avrupa dil kuramına göre Pink-Penbe benzerliği rastlantı değil. Ama Batı dilleriyle ortak ne kadar sözcük varsa Farsçaya bağlamak kolaycı ve kötü niyetli bir alışkanlık olmuş. Pembe eski Türk metinlerinde de var. Hayır, Farsçadan almışızdır! Penbe “pamuk” renginden geliyormuş! Bak sen… Peki o zaman Türkçe “Beniz”in yüz rengi anlamına geldiğini ve Türklerde bu rengin genellikle “penbe” olduğunu söylesek! Beniz-Penbe benzerliğine ne diyecekler?

Put: Koymak.  Eski Türkçe “Kud-kod” koymak, dökmek ile hafif benzerliği üstünde durulabilir mi? Bunu düşünürken İngilizce “code” (kod) sözcüğünün de liste, kitap, döküm olduğunu (codex) ve “cauda” (kuyruk-kudruk) Türkçe sözcükleriyle ortak köklü olduğunu görüyoruz.  Codex: kütük…

Quarel: Kavga, kargaşa, kargış...

Quilt (İngilizce): Battaniye.. Büyük olasılıkla “Kıl” örme örtüden geliyor. Sözlük “bilinmeyen orijin” diyor.

Scelus (Latince) : Suç… 

Show: Göstermek. Kökeni bak, gör (look at, see) olarak açıklanıyor. Türkçe “Şu” ile benzerlik. Elbette ihtimali düşük bir örtüşme. Fakat akılda bulunsun… Keza Türkçe “İşte” de “There is… is there” söyleyişlerini çağrıştırıyor.

Solve (çözmek) Salvation (kurtulmak): “Salma” ile hem fonetik hem semantik uyuşma. 

Stat: Tutmak. İngilizce, Latince “S” ile başlayan sözcüklerden bu “s”yi atın, bazılarında açık Türkçe anlam kalır. Tutmak.

Tan: Güneşlenmek, bronzlaşmak (tanned), tabaklamak, kurutmak… “Tan” Türkçe sabah güneşi, güneş sözcüğüyle örtüşmesi rastlantı olmasa gerek.   

Thallassa (Yunanca) : Deniz. Eski Türkçe Taluy. Eski Türkçe Talas? Daha önce eski Türkçe ırmak anlamına gelen Müren ile Latince “Mare” (deniz) ilişkisine değinmiştik. 

Veritas (Latin) : Gerçek, Kerte, Kerti… 

Wish: İstemek

Not: Bu yazıda yabancı sözcüklerin etimolojisinde başvurduğumuz kaynak: Online Etymology Dictionary

Kaan Arslanoğlu

 

ADNAN ATABEK’İN KATKILARI:

İng. as'in bizde de "es-kaza" şeklinde kullanımı var.

Damaç 'kadın' (Türk Dili Araştırmaları Yıllığı, 1962)

İng. dis- : tas etmek 'yok etmek' (Codex Cumanicus, Kaşgarlı). İng. de- : to 'olumsuzluk belirtir' (Derleme Sözlüğü), te 'olmaz, hayır' (Derleme Sözlüğü). Bizim halkın dilinde var.

Bu te, to sözleri, tük 'yok' şekline girdi. Fiil olarak tük-etmek 'yok etmek' oldu. tük'ün bir benzeri Kaşgarlı'da var. Dag. Bu dag 'yok, değil' demektir. Dag > dag ol > değil türedi.

Tüketmek 'yok etmek' olduğu için, consume anlamında kullanılan tüketmek fiilini hiç sevmem.

Ne, na sözleri de olumsuzluk belirtir sözlerdir. Yukardaki örneğe paralel olarak ne ol 'değil' sözü türemiştir. (Tarama Sözlüğü). Ne ol 'değil' > nul 'sıfır' (Batı dilleri)

Aberrate 'sapmak' (İng.) ; aberro (Latin); apoklino (Grek). Türk Dilinde avıt- 'sapmak'(Kazak), övrül- 'sapmak'(Türkmen), ap- 'sapmak' (Tatar)

Deviate, diverge 'sapmak' (İng.). Bence, sap- fiili önce ɵ (teta) oldu sonra sap > dap değişimi oldu.

Lean- yalın. Lean Management terimi Türkçede Yalın Yönetim olarak kullanılır.

Taluy > talas 'deniz'.

Gerçekler düşüncelerin çatışmasından doğacak. "Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar"

barika 'şimşek' ama Türk Dilinde yaruk-caruk-baruk 'ışık'tır

 

BU YAZI İLK KEZ Güneş Dil Kuramı facebook grubunda yayımlandı…

https://www.facebook.com/groups/740629675966199  (Herkese açık grup)

KİTAPLARI EDİNMEK İÇİN: https://www.kitapyurdu.com/kitap/radloff-sozlugunden-cikan-bulgulara-gore-bati-dillerinin-kokundeki-guclu-turkce/534648.html

https://www.kitapyurdu.com/kitap/elestirel-bakisla-gunes-dil-kurami-ve-ilk-gunesdil-sozlugu/429703.html

 

11. 2.2020 TARİHLİ EK:

KEFEN: Ölünün sarıldığı bez. Arapça köken. Bakalım Batı dillerinde benzer bir kavram var mı? COFFİN (ingilizce) : Tabut… Aaa, ne tasadüf. Hani Arapça Hint-Avrupa ailesinden değildi? Arapça köklü on binden fazla sözcük var İngilizcede. Tahminen… Peki Türkçede bunun karşılığını yakalayabilir miyiz? Nereden yakalayalım, TDK yazmış işte: Arapça köklü demiş bir kere. Olsun, bakalım… KOF: Eski Türkçe sözcük. Anlamı içi boş demek, içi boş ağaç demek. Tam tabutu tarif ediyor, ama rastlantıdır! Kopuz mesela. Türkçede “kop”tan türeyen birçok sözcük var. Ya KOBUK-KOVUK ne demek: Oyuk demek. Ağaç kovuğu örneğin. Küçük mağara demek. Latince “Cavitas”a ne kadar benziyor? “Kavite” tıbbi terim. İçi oyuk demek. Cavitas, İngilizce “Cave” mağara demek. Kaya mezarları düşünün. Çıkın işin içinden!

Ve yine KAFA: Caput (Latin), Kefalis (Yunan), Kopf (Alman), KOP bağlantısına dikkat. Cup: Kap... O da içi boş bir sofra gereci. Bunların hepsiyle bir şeyler içilir, yenir. Hayvan ve insan kafataslarıyla. 

SAĞ ve SOL kavramları: Burada işimiz “kefen”deki gibi kolay değil. Biraz çalışmak gerek. İngilizce “Right”. Hiçbir benzerlik yok değil mi? Fakat bir şey dikkatimizi çekiyor: İngilizcede de Türkçede de “right-sağ” hem sağ yönü, hem de doğruluğu, düzgünlüğü, haklılığı ifade ediyor. Nereden geliyormuş? “Reg” Hint-Avrupa kökünden. Yunan “orektos”, Latin “rectus” vb… Orektos-Erect (İngilizce) aynı zamanda dik, dikmek! Biraz benzedi Türkçeye değil mi? Durun, bitmedi… Yön olarak “right”ın köküne bakıyoruz. Doğru, düzgün, haklı ile bağlantılı bir yönsel açıklama… Bunun Hint-Avrupa kökü “DEK” imiş. Latince “Dexter” buradan geliyor. Yunanca “Dikio”. DEK ne, DİK ne: Türkçe DİK… DOG-RU… Dosdoğru…

“Sağ” Türkçede sağ yön, doğru, düzgün, haklıdan başka bir temel anlama daha geliyor ki, o da ötekilerle doğrudan bağlantılı. SAĞ: Hayatta, canlı, sağlıklı… Latince “Salutem”. Yunanca “Sosta”, Latince “Sanitas”, İngilizce “Sanitary” sağlıklı.     

Peki Türkçe SOL’un karşılığı: Orada işler dolambaçlı. “S” harfi baskınlığı dışında bir benzerlik yakalayamıyoruz. Ama bazı ilginç yerlere varabiliyoruz. Bir kere o da rastlantı mı bilmiyorum, nasıl ki Latincede ve İngilizcede “sol”a (Sinistram-Sinister) olumsuzluk, “sağ”ın, olumlunun, iyinin, yaşayanın tam tersi bir anlam yükleniyorsa Türkçede de öyle. Sinister: Uğursuz, kötücül… Eski Türkçe Solug (solmuş) : Kurumuş, canlılığını yitirmiş bitki, meyva ya da şey… Solug-Sol: Sağın zıddı. Yaşamın, canlı olanın, düzgünün aksi, ya da sol taraf. Gerçi başka bir şey de var, Sinister (kötücül) şöyle açıklanıyor: Sanskrit “Saniyan” (daha elverişli, daha iyi) sözcüğünün zıddından geliyormuş? Buradaki “san”a tekrar dikkat, iyi, sağlıklı anlamıyla yine karşımızda.

Son bir şey, Türkçedeki solug-solmak (bitkinin kuruması) kavramın ın güneşle bir ilgisi var mı acaba? Latince güneş “Solis”tir, (Sol-Sole) İspanyolca, İngilizce… Güneş Kültü’nden önceki kadim Ay Kültü’nde, “ay” olumluyu, serinleten, geceyi aydınlatan, ava imkan sağlayan; “güneş” ise olumsuzu temsil edermiş, yakan, kurutan, solduran…       

ADNAN ATABEK’den katkı: L ve R sesleri Türkçede söz başında pek bulunmuyor. Eskiden vardı, haklı sebeplerle terk edildi. L- sesleri T- sesine evrildi. Laberna-Taberna (Hitit kıral ünvanları). Labrys-teber 'balta'. Bu sebeple bizim tahta, Karay lehçesinde luhot. Bu luhot > lahit 'cenaze sandığı' . 

 

17.2.2021 TARİHLİ EK: 

HARİZMİ ve SIFIR RAKAMI: M.S 780-850 Özbekistan’ın Harezm şehrinde dünyaya gelip yetişmiş bir Türk bilgini. Matematiğin babası olarak bilinir. Şu andaki modern matematiğe özgü ilk denklemleri ortaya koyup çözen kişidir ve cebirde 0 rakamını ilk kullanan matematikçidir. Eserleri o dönem Latinceye çevrilmiştir. Şu ünlü ALGORİTMA kavramı “El-Harizmi” isminin Latinceye yanlış aktarımından doğmuştur. Yani Algoritma kavramı da Harizmi’nindir.

Türk diyoruz, ancak İranlı (Fars) olarak bilinir. Çünkü bu Türklerin kendi seçtikleri kaderidir. En önemli Türk bilginleri eserlerini Arap alfabesiyle Farsça veya Arapça yazmışlardır. Neden Türk diyoruz. Çünkü Harezm şehri Özbekistan’dadır. İran’la arada Türkmenistan ve binlerce kilometre vardır. Buranın halkı Araplarca İranlı değil, Türk kabul edilir. Hatta Türk “zannedilip” ikide bir saldırıya uğramaları (çocuk kaçırmalar) nedeniyle çocuklarının kafataslarını ağırlık uygulayarak yassıltmaya çalıştıkları rivayet edilmektedir. Harezm halkı Tarihte Zerdüşt kökenli Müslüman bir halk haline gelmiştir. Türk oldukları reddedilse bile Türklerle kuvvetli melez oldukları bilgisi kesindir ve bu bölgede Türk kültürü hakimdir.   

Dil konusuna gelirsek… Rastlantı mı, yoksa zorunlu sonuç mu bilmiyorum, bir şey iddia etmiyorum. Dikkatinize sunuyorum: Sıfır’ın işaret olarak karşılığı “0” matematikte “boş hane”dir. Çin matematiğinde boş karedir. İngilizler “zero” dışında “O” harfi gibi “ov” olarak okurlar. Hint-Avrupa dilleri denen saçma kategoriye göre “Null-Nulla-Nihil” (Latin) “yok” anlamındadır, kök buradan gelir. Sadece Türkçede sıfırın, “0” rakam olarak ya da “O” harfi olarak karşılığı açık ve net “O” harfleri içerir: YOK ve BOŞ…

Diyeceksiniz ki İngilizce “No”da da “O” var. Doğru. Onu inceleyelim. Bu Farsça olumsuz “Na” sözcüğünün ya da önekinin türevidir. Bu aynen Türkçede de vardır: “Ne o ne bu…” Açıkça olumsuz anlam ve İngilizce “Neither .. nor”un tam karşılığı. Gerçi Türkçe “Ne”nin bu anlamı TDK’nın basit sözlüğünde yok.  Nişanyan’a göre buradaki “Ne.. ne” Farsça köklü. Farsça olumsuz önek olan “Na”nın, Türk halk ağzında “Ne o ne bu”daki gibi bambaşka bir gündelik kullanım şekline dönüşmesi çok küçük bir olasılık. Dedik ya buradaki “Na” Farsçadaki “Na” şeklinde değil, açıkça “neither .. nor” anlamında. Ama Türkçe ve Türk  nefretli yazarlar en zor olasılıkları bile değerlendirmesini, “Bu Türk değil, Türkçe değil..” demesini çok iyi biliyorlar.   

ADNAN ATABEK’TEN NOTLAR:  

Sümerde kelime ayıracı iki nokta ( : ) 'dır. Bu Türklerde tek nokta, iki nokta üstüste ve üç nokta üstüste şeklindedir. Başka bazı simgeler de kullanılmıştır. Bu tek nokta Arapçada 'sıfır' için kullanılır. Nokta, takibi zor bir karakter olduğundan, zamanla İngilizce dot dedikleri küçük sıfır şeklinde kullanıldı (içi delik). Bu dot daha belirginleştirilerek bugünkü "0" doğdu. İngilizce dot, Türk Dili dok'un varyantıdır ( -k > -t). Bizde yok-cok-dok sözleri 'yok' demektir. Bizim değil sözü, Kaşgarlı'da "dag ol" şeklindedir, anlamı 'yoktur'.

"dag ol" gibi "ne ol" var. Bu da 'değil, yok' demektir. Batılı null sözü bu 'ne ol' dan türemedir. Bunları ben yakıştırmıyorum. "Dag ol" Kaşgarlı’da var, " ne ol" Tarama Sözlüğünde var.

Bizde (Kıpçak lehçesi), şöyle ifadeler vardır: Ya bugün gelirsin, ya da odur ki, bir daha gelme". Burdaki "ya odur" ile "either" akrabadır diye düşünürüm. Demek ki "ya odur" ile "na ya odur" İngilizceye geçmiş. Buna benzer çok şey var. Eski metinlerde "Tigin kobuzga ertengü uzardı" cümlesi 'Prens kopuza genç yaşlarda alışırdı" anlamında. Aynen "Tigin used to play kobuz in early ages".

17.2.2021 TARİHLİ EK : 

PARA-PERİ-PERİCOLOSO / Para-Peri Latince, Yunanca ön ekler. Latince-İngilizce vb. yüzlerce sözcüğün önünde yer alırlar. Yanında, yakınında, etrafında anlamlarına gelir. Türkçe “Beri” yakınında, yakın olan, özneye veya nesneye yakın anlamına gelir. Sanırım, anlam ve ses açısından tam uyum.

Türkçe “Peri” hayali bir varlıktır. Kadın cin gibi bir şey. Farsça kökenli olduğu söylenir. İngilizceye aynen geçmiştir. Ama çok daha yaygın karşılığı küçük bir ses değişimiyle “Fairy”dir. “Peri” Farsça kökenlidir, hadi bir şey demiyorum. Nişanyan’ın kök açıklamasında Farsça “yanında duran” olduğu yazıyor. Yani “beri”deki!... İlginç… Ayrıca bazı ilgili sözcüklerin etimolojisi garip benzeşmeler gösteriyor. Örneğin “Peril” (İngilizce) tehlike, risk anlamında. Latin “Periculum”, İtalyanca “Pericoloso” ortak köklü sözcükler.  Burada “tehlike”yi belirten “Peri” veya “Per” kökü imiş. Öndeki, ilk, öne, yakındaki anlamlarına gelir. Yine Türkçe “Beri” ve “Bir” (öndeki - Pro) anlamlarıyla kök bağlantısı…

Oradan “danger” İngilizce sözcüğü ilgisinden dolayı önümüze çıkıyor. Kökü “dem” imiş ve “ev” ile bağlantılıymış. Yani bildiğimiz Türkçe “dam”. “Dam”dan zaten yüzlerce sözcük türemiş. Dome-Dominus-Domini-Dominant vb…  

Türkçe “damla” da damdan akan şey mi acaba?

FİDEL-FIDELITY-FAİTH / İlk ikisi “sadakat, vefa, bağlılık” anlamına geliyor, üçüncüsü de “inanç-iman, bağlılık”… Bunlar yabancı etimolojik kaynaklara göre ortak köklü sözcükler. Kökü “Bheidh” imiş. Türkçe “Bağıt”a, “Bağlılık”a ne kadar benziyor. Anlam ve ses uyumu…

Yabancı etimologlar ve onların ülkedeki şubeleri, mesela Nişanyan vb. bir sözcüğün eğer Latince-Yunanca-İtalyanca vb. kökü gösterilmişse onu kesinkes yabancı köklü sözcükler hanesine yazıyorlar. Bu birçokları için Türkçeyi hiç bilmemek veya yeterince incelememekten kaynaklı büyük hata. Bu büyük hatanın altında ise önemli bir bölümü için kötü niyet yatıyor. Biz ise yabancı eski kökleri gösterilmiş on binlerce sözcüğün aynı zamanda ve hatta ilk köken olarak Türkçe olabileceğini düşünüyor, örnekleri giderek artırıyoruz. Şimdiden üç bini aşmış sayılara varıyoruz.   


Yorumlar

Maximum : 1000 Karakter / Karakter Sayısı: 
0
Yorumlara gerçek ad ve soyadınızı yazmanız onay kolayllığı sağlar.
Mail adresinizi yazmanız keyfinize kalmıştır. Yorumlarınızın onaylanması da
editörlerin tamamen keyfine bağlıdır. Yılların deneyimi sonucu bu bizde böyle.
  • Medyacı Macit

    Medyacı Macit 17.02.2021

    Bu kitaplar ve çalışmalarla ilgili yazıları okudukça ? benim de aklıma .. Arapça'dan bir ata sözü geliyor ! ''Hak geldi .. batıl zail oldu !'' Kaan bey ve Adnan Atabek geldi, batıSeven NişânYan ..zebil ziyan mı oldu acebâ ?

  • Fatih Torun

    Fatih Torun 27.01.2021

    Bu çalışmalar ilerledikçe, Güneş Dil ve Türk Tarih kuramları tabanını genişletip sağlamlaştırıyor. Dil ve tarih konularına, batı merkezli bakıştan uzaklaşarak bakılması gerektiği açıkça görünüyor.

  • kaan arslanoğlu

    kaan arslanoğlu 26.01.2021

    İlginize teşekkür ederim Nafiz bey.. Makaleye hızlıca göz attım, ama çözemedim, çünkü vakit ayırmak lazım. İlerde okurum bunu. Fakat şimdiden peşinen şunu söyleyeyim: Mevcut dil biliminin soyut ve yanlış verilerine göre bir aile ağacı yaparsanız yanlış sonuçlara gidersiniz. Türkçenin sadece Türklerin konuştuğu bir dil olarak yanlış anlaşılması yanlış sonuçlara vardırır. Örneğin Latince'nin güçlü Türkçe etkisinde, adeta bir Türkçe lehçesi olduğunu anlamazsanız, şemalarınız boşa gider.. Saygılar.. :)

  • Nafiz Seçilmiş

    Nafiz Seçilmiş 26.01.2021

    Kaan bey Türkçe ve Tükçeyle ilgili yazılar beni herzaman heyecanlandırıyor ve merakla okuyorum. (Bkz: Ziyaret Et) adresindeki raporda insan topluluklarının evrimi şematik ve cografik olarak gösterilmekte. buna göre avrupa insan topluluklarının nerdeyese hepsi Türklerle çok yakın akraba. Ama aynı raporda dillerin de topuluklara göre karşılaştırılmasında dilimizin evrimi dna evrimine göre çok farklıklık göstermekte. bunu açıklama ve yorumlamanız mümkünmü?

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.