Felsefe
Vatan Partili Dostlara Sorular

Birkaç başlıkta aklıma çengel atan soruları peş peşe sıralayacağım. Bu sorular genele, kamuya dönük sorular. Fakat örgütlü çevre ve medya anlamında en iyi Vatan Partili dostlarca yanıtlanır sanıyorum. Onlar da cevaplayamazsa kimse cevaplayamaz. Sorular dizi dizi.. O yüzden hemen başlayalım. TIP NİYE BÖYLE, SALGIN NİYE BÖYLE İDARE EDİLİYOR? (İlk başlık)
Salgında bir buçuk yıla yaklaşıyoruz. Muazzam güçteki moral bozma ve panik lobisinin ölümcül faaliyeti devam ediyor. Ona katkı sağlamasın diye bugüne kadar ülke sağlık yönetimine ciddi bir eleştiri getirmedim. Yaptığı olumlu işleri hep takdir ettim. Salgına karşı hiç fena sayılmayacak başarılarını, kamucu yaklaşımını destekledim. Ancak işin tamamen rezilliği çıktı. Madem öyle, bazı noktaları açmakta kamu yararı kesin. Sağlık bakanlığı özellikle muhalefet odaklı bu halk sağlığı düşmanı kara propagandaya karşı neden etkin mücadele yürütemiyor? Aksine bu panik ve moral bozma lobisine her adımda destek çıkıyor, kendisi de moral bozuyor? Alınan önlemler neden bu kadar tutarsız ve çifte standartlı? Bilim kurulu neden bu kadar liyakatsiz ve bilim dışı? Bakanlığın sözde bilim kurulu şu ana dek ne fayda sağlamış, ne kadar zarar vermiş? Televizyonlardaki, medyadaki bilim uzmanları neden daha çok filim uzmanına benziyor? Neden bilim insanı kisvesinde bu kadar çok şarlatan gösteri insanı ortaya çıktı? İktidarın bundaki sorumluluğu, katkısı ne boyutta? “Sosyalist, milli, yerli” bilim insanlarının bu show çılgınlığına tepkisi neden gelişmiyor? İktidar ve Bakanlık, PKK'nın eline geçmiş TTB'ye ve o çizgideki sözde derneklere ve sözde bilimci özde kara ilimci çevre ve kişilere karşı neden bu derece yumuşak? (VP’li arkadaşlar neden bu konuda başından beri pek isteksiz?) Hidroksiklorokin ilacı niye kullanımdan kaldırıldı? Bu ilacın etkisizliği dışında.. zararları var mıdır? Ölümlere yol açtı mı? Kaç ölüme yol açtı? Bir araştırma var mıdır? Halen kullanılan “Favipiravir” ilacı ne kadar yararlı, ne kadar zararlı? Yakınlarımızdan duyumlar alıyoruz: Çin aşısı bulunmuyor? Vatandaş zoraki Alman aşısına yönlendiriliyor. Bu aşının ötekine göre daha riskli olduğu bilinirken (şüpheli ölümler bildirilmeye devam ediyor) vatandaşın buna zorlanması doğru mu? Aşılardan ve ilaçlardan devletlerin ve şirketlerin kâr sağlaması, hem de büyük kârlar sağlaması doğru mu?
Evet, sorularım “Tıp bu mudur” diye devam edecek… Dünyada ve ülkede tıp neden bu kadar geri, liyakatsiz, at gözlüklü? Çin tıbbı sosyalist mi, kapitalist mi… DEVAMI ALTTA...
İktidar ve muhalefet tıp-sağlık alanında da pastayı pek güzel paylaşmıyor mu? Vatan Partili dostlar bu paylaşımın neresinde? Tıp bilimi, bilimin mi elinde yoksa uluslararası medikal kartelin mi elinde? Bilim diye yutturulan ticari tıbba muhalefet neden gelişmiyor? Bu muhalefet neden “komplo teorileri” çuvalına atılıp etkisizleştiriliyor? Koruyucu tıp neden tümden boşlandı? Onun yerine “önce hasta olsunlar ve biz onları parayla tedavi edelim” anlayışı benimsendi? İnsan doğasına uygun düzen değişiklikleri, yaşam biçimi değişikliği, beslenme sorunları, çevre sorunları, hareketlilik vb. vb… koruyucu tıbbın esası değil mi? Onun yerine giderek daha çok hasta ve giderek daha çok yapay tedaviyle iyileştirme anlayışı neden getirildi? “Bilimsel tıbbın” esası neden paraya dayanıyor? İktidar ve muhalefetin ve hatta VP’li arkadaşların bu “bilimsellikte” buluşması rastlantı mı? Çin bu tezgahın neresinde? Salgın konusunda bunca tıbbi geriliğe, bilimsel skandallara, bilimsel şarlatanlığa karşı sosyalist muhalefet neden yükselmiyor? Tıp bu mudur?
DEVAM EDECEK...
VATAN SAVAŞININ İNSANİ-KÜLTÜREL BOYUTU NASIL ELE ALINMALI? Vatan Partili arkadaşlar devamlı olarak “ABD’ye karşı vatan savaşından” bahsediyorlar. Büyük ölçüde katılıyorum. Fakat ABD’ye karşı bilfiil savaşanlar onun piyonu PKK’ya karşı kahramanca mücadele eden askerler ve polisler. Onun haricindeki güçler bu işi siyaseten, ideolojik ve kültürel olarak yürütmek durumundalar, öyle değil mi? Silahla mücadele etmediğimize göre kişisel duruşumuz, ahlakımız, iş-yaşam anlayışımız, fikrimizle mücadele etmeyecek miyiz? Onun için de doğru-düzgün insanların öne çıkarılması, yenilerinin yaratılması gerekmiyor mu? Peki bu iktidar bu alanda ağır sorunlu değil mi? Bir vurgunculuk kültürü, mafya kültürünü yeniden üreten onlar değil mi? Ekonomide, günlük hayatta adaletsizliği yayan, eşitsizliği geliştiren bu iktidar değil mi? Üstelik belirgin bir düzelme eğilimi, bir mütevazılık, şatafatlı yaşamdan bir el çekme de görülmüyor. Salt çıkar için iktidarın yanında yer alan asalak bir sınıf yaratılmadı mı? Onu bırakın MUHALEFET TABANINDAN TEPESİNE BU YİYİCİLİĞE ORTAK EDİLMEDİ Mİ? İktidar ve muhalefet bu pastayı birlikte yemiyor mu?
Bunlardan niye kimse bahsetmiyor? Cumhur ittifakının muhalefetle ortak hareket ettiği alanlardan neden bahsedilmiyor? Betonlaşma yağması örneğin. Bu durumda kim hangi cephede bulunuyor? Dün tıp-sağlık örneğini verdik. Şimdi konumuz insan. Yiyici, lüks düşkünü, haksız kazanç ve adaletsiz zafer peşinde bu insan tipiyle “milli” olunabilir mi? ABD’ye ve emperyalizme ne kadar direnilebilir? İki yüzlü muhalif kafaların gördüğü gibi iktidar cephesinde her şeyi pek olumsuz görmüyorum. Ama tüm bu yakındıklarımız da hayatın yakıcı gerçekleri. Bu 5. Kol muhalefeti yaratan da bu kültürle, bu siyaset anlayışıyla idare eden 19 yıllık iktidar. Bunlara siz değinmezseniz kimler değinecek? VP’li arkadaşlara soruyorum. Nerede düzensizlik, adaletsizlik varsa bunları hep 5. kol muhalefet dile getiriyor. Sahtekarca dile getiriyor, ama bu yolla az buçuk meşruiyet, haklılık kazanıyor. Asıl siyaset bu konulara eğilmek değil mi? Ya kültür sayfalarınız? Ödül mafyasıyla, kokmaz bulaşmaz sahte solcu sanatın kaymağını yiyenlerle birlikte vatan savaşı verilebilir mi? Ki edebiyat-kültür alanı da zaten iktidar-muhalefetin ortak iktidar alanıdır, pastayı paylaştığı başka bir alandır.
DEVAM EDECEK..
SOSYALİSTLERİN TIP-SAĞLIK ALANINDA FARKLI DÜŞÜNÜP DAVRANMASI GEREK… Böyle mi yapıyorlar? Hayır! Tek farkları parti programlarında ve kimi söylemlerinde, iktidara geldikten sonra (devrimden sonra) parasız ve eşit sağlık hizmeti vereceklerine dair vaatleri… Bunu hemen hepsi yapıyor, hatta sosyalist olmayanlar da söylüyor. Geleceğe dönük atış serbesttir siyasette.
Fakat bugünkü çizgileri, tutumları nedir? Asıl olan o… Örneğin Aydınlık Gazete’sinde, Ulusal Kanal’da nasıl bir sağlık anlayışı savunuluyor? Bu arkadaşlar mesela Medikritik adında bir sağlık internet sitesi kurmuşlar. Neyi savunuyorlar?
ABD merkezli mevcut kapitalist dünyanın tıp yaklaşımı neyse, bilimden neyi anlıyorsa, aynen onu yürütüyorlar. Bu bilim uluslararası medikal kartelin tetikçisi haline gelmiş bir “tıp bilimi”dir. Türkiye’de ve dünyada bu kartelin sponsorluğunda ve güdümünde olmayan neredeyse tek bir “bilimsel” kongre yok. Bilim dergileri ve alanda yürütülen tüm bilimsel çalışmalar bu kartelin sıkı denetimi ve sansürü altında. Dünya oligarşisi, medyası bu çetenin doğrudan kendisi veya ortağı. Her şey mali hesaplara dayanıyor. Koruyucu tıp, işlevsel tıp bu büyük çete tarafından bilim dışı sayılmaya çalışılıyor. Var mı muhalefetleri? Yok… Hatta itiraz bile yok.
Gerçek bilim insanları bu ağır sansür altında bile doğruları binbir zorlukla yaymaya devam ediyor ve onların birçok gerçek bilimsel yaklaşımı zaman içinde büyük gecikmelerle de olsa kamuoyunca ve resmi bilimce kabul edilmek zorunda kalıyor. Ama her gecikme milyonlarca hayata mal oluyor.
9 yıl önce Tıp Bu Değil diye üç kitap çıkardık ve bir kampanya başlattık. Bir grup hekim olarak. Halkı etkiledik, sıradan insanları, sağcıları bile etkiledik, solcuları “sosyalistleri” etkileyemedik. Bizim ülke sosyalistleri bir şey eğer dışardan geliyorsa değerli bulurlar çünkü. Ama sosyalist Küba’dan, Çin’den böyle bir uyarı almıyorlar. Bu iki devlet kendi ülkelerinde pek de ideal olmasa da (geçmişte daha düzgündü tutumları) az çok daha farklı ve biraz daha iyi bir sağlık politikası güdüyorlar. Ama dışarıya dönük olarak dünya kapitalist tıbbına ciddi bir itirazları yok. Bu kapasiteleri de yok.
Dünya sözde bilimsel kapitalist tıbbına ciddi eleştiriler yine Batı ülkeleri tıp çevrelerinden geliyor. Onlar da güçlenemediği için bize yansıması gecikmeli ve düşük seviyede kalıyor.
Örneğin milyonlarca hayata mal olan bu son SALGIN da sahte bilimce yönetiliyor. Sosyalistlerden yine bir itiraz yok. Sosyalistler pek de önem arz etmeyen kimi siyasi söylemler dışında aynen kapitalistler gibi düşünüyor ve kapitalist bilimi emperyalizmden bağımsız, sınıflar üstü bir yönetimde sanıyor. Daha doğrusu yaşamda duruş noktaları nedeniyle bunu böyle görmek işlerine geliyor.
“Tıp Bu Değil” diye bir çıkışımız var, Ahmet Aydın var, Taş Devri Beslenmesi, İşlevsel Tıp diye bir şeyler var… Sonradan bu anlayış yaygınlaşmaya başladı. Sahte bilime karşı başka alternatif ticari anlayışlar dal budak saldı. Bu arkadaşlar ne diyorlar bu konularda? Tısss! Hatta hepsine bir “aşı karşıtlığı”, bir “kelle paçacılık” etiketi yapıştır, at bir çuvala, üstünde tepin uluslararası medikal kartelle birlikte. Koruyucu tıp, gerçek tıp “aşı”dan ibaret değildir arkadaşlar. Kızamıkla, çiçekle uğraşmıyoruz, sağlık sorunları da yüz yıl öncesinden farklı, enfeksiyonlar da… Amarikan tıbbının yönergelerinden bir adım çıkamıyorsan hani senin anti-Amerikancılığın?
Konu çok geniş. Hepsini anlatamayız bir çırpıda. İlgisi olan sorar, araştırır. Niyet yoksa bunu yapmaz. Emperyalizme karşı, kapitalizme karşı keskin siyasi söylemler kolay ve bedava nasıl olsa…
DEVAM EDECEK...:
SERGEN MUCİZESİ… Bu şampiyonluğun birçok mimarı var, fakat kuşkusuz başmimar Sergen Yalçın. Enkaz takımdan iyi takım, vasat denen oyunculardan yıldızlar yarattı. Mükemmel futbol yöneticiliği işte budur.
Futbol taraftarlığı pek mantıklı ve çok erdemli bir şey sayılmaz. Kendimi tedavi etmeye, iyileşmeye çalışıyorum, kısmen başarılı oluyorum. Ama Sergen Yalçın yüzünden bu sezon ortası hastalığım yeniden depreşti. Bunu derken futbol taraftarlığının iyi ve kötü yanlarıyla insan doğasına kazınmış bulunduğunu da belirtmeliyim. Konu geniş, çok yazıldı, sonra yine yazarız.
Asıl yazacaklarım farklıydı. Bilenmiştim buna. “Vatan Partili Dostlara Sorular” yazısının son bölümü olacaktı. İktidar önde gelenleri ile muhalefet önde gidenleri, iktidar tabanı ile muhalefet tabanı nasıl pastayı birlikte yiyor. Bu pasta hem maddi hem de manevidir. Futbol düzeni bozuk. Pislik boğaza kadar. Bu pisliği hep birlikte yaratıyoruz. Solcular, “sosyalistler” de o çirkefe büyük katkı sağlıyor. Bu yolda sorular soracaktım VP’li arkadaşlara. Şike denen bir şey yokmuş, futbola siyasi müdahale yokmuş, eşitsizlik, kayırma yaşanmıyormuş gibi yaşayan ve yazan Aydınlık okur ve yazarlarına sorular soracaktım. Tabii bunları sorarken “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” diye soracaktım.
Çünkü ülke muhaliflerine göre eğer sizin takım kazanıyorsa, kazanma ihtimali varsa, ülkede tek adaletli alan futboldur! Sorgulamasız taraftarlık kültürü sol siyaseti esir almış. Herkes top çeviriyor, popülizmden yararlanmaya bakıyor, kimse kötü olmak istemiyor…
Beşiktaş bu yıl hakkıyla kazandı. Genelde hakkıyla kazanır, öteki iki büyük hakkını yer… Öbürleri de doğranır zaman zaman.. Kartal’ın da haksız kazandığı, kayırıldığı olmuştur. Taraftar sayısı, para, güç hesabına göre rüzgar nereden eserse. “Üç büyükler çakal, Anadolu takımlarının ekmeğini yiyorlar” söylemi de boş bir klişedir. Çünkü onlar da kirli çarkın küçük dişlileridir. Tüm bunların ötesinde futbolun da bir adaleti, kurumların da bir denge duygusu söz konudur. Karmaşık bir yapı. Hepsini masaya yatıracaktım.
Ama ağzıma bir parmak bal çaldılar, mesut oldum, vazgeçtim bunları yazmaktan. Şimdi şu an düzenin, iktidarın, yönetimin güzel ve adil yanlarını daha iyi görebiliyorum. Rüşvetimi aldım ve yatıştım… Anladınız mı şimdi, iktidar, sözde muhalefet mutluluk sofrasına nasıl birlikte oturuyor! Pek de fena şey değilmiş yahu!
Fotoğrafta alttaki futbolcu Giuseppe Meazza. Dünyanın ilk büyük futbol yıldızı. Milano’nun, İnter ve Milan’ın birlikte kullandığı büyük stadına adını veren star. Beşiktaş’ın geçmiş teknik direktörlerine bakarken dün tesadüfen karşılaştım. 1949’un Şükrü Gülesin’li, Hakkı Yeten’li, Süleyman Seba’lı muhteşem kadrosunu yönetmiş. Ama şampiyon yapamamış. Yani demem o ki, bazıları ya da bir camia buralara kolay gelmiyor. Eleştirin, küçümseyin, ama bu aynı zamanda büyük bir kültür. Ne efsane adamlar, dünya futbolunun ne devleri geçmiş Beşiktaş’ın ve rakiplerinin başlarından. Bazıları başarıyı yakalamış, bazıları iz bırakıp gitmiş.
Sergen ve bu dar kadrosunun futbol tarihindeki yeri bir başka ayrılacak…
Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
editör 26.05.2021
Uğur Kahveci beyefendi... Gerçek isminizin bu olmadığı ortada. Bu siteye mertçe adıyla sanıyla yorum yazan 3 kişi çıkıyorsa, adını gizleyip trolleyen en az 15 kişi dolaşıyor. "Solun önüne ne gibi engeller çıkarttığı" buyurmuşsunuz da... Hangi soldan bahsettiğinizi anlamadık! Bir çevre adı verirseniz mikroskopla bakarız. Tabii gerçek kimliğinizle birlikte. Biz buradan solcuyum diye ortada gezen ABD aparatlarından başka şey göremiyoruz.
Uğur Kahveci 26.05.2021
Çatlı'yla görüşen, Öcalan'la buluşan, gladyoyla içli dışlı VP lideri hiçbir zaman solcu olmadı. Solun önüne ne gibi engeller çıkarttığı, nasıl bir görev üstlendiği yakından araştırılmalıdır...
Uğur Kahveci 23.05.2021
Sadece Aydınlık okuyanlar, JİTEM davasında Ağar'a beraat kararının neden bozulduğunu anlamayabilir. Sessiz kalmak suça ortak olmaktır.
Esra Özgür 18.05.2021
Tevazü göstermeyin, ülkemizdeki akademiklerin saygınlıklarına, dünya bilimine katkılarına, çalışkanlıklarına tüm dünya hayran Nedim Bey. Ünvanlarıyla bilen, mezarlarına bile ünvanını yazdıran akademiklerin bir benzerini çalıştığım, doktora yaptığım ülkelerde görmedim. Profesörlük ünvanı, sorgusuz sualsiz bir kez alındı mı sonsuza kadar kalıcı ülkemizde. Sözlü geleneğin mi, asya tipi yönetime eğilim mi, sosyologlar araştırsa ilginç sonuçlar çıkar ortaya herhalde.
Nedim Pala 17.05.2021
alttaki yorumum da.. tevâzü göstermiş ''bizim hayatımızın değeri, bedeli .. bu çok abartılı pandemiden ölecez diye tırsanlara 10 basar'' demiştim ..? şimdi burada, daha gerçekçi olacam ! yanlış anlaşılmasın, abartı sanılmasın falan diye de, bu sefer tevâzüyü bırakıp gerçekçi davranacam ! Teyit.org .. v.b. portallardaki konuyla ilgili ağırlıklı olan avukat, bilişimci, internet editörü, gönüllü araştırıcı, düzeltmen .. gibi kadrolara göre; insanBU sitesinin ''Tıp Bu Değil'' menüsündeki uzman, prf, hekim v.b.. kadro ve mevcut konuyla ilgili içeriği Teyit Org'a .. 20 basar (nokta . net)
editör 17.05.2021
ABD - Florida ... :)
Esra Özgür 17.05.2021
https://teyit.org/teyitpedia-salginla-mucadelede-asi-haberleri
editör 17.05.2021
sadece deli veya sapık değil, aynı zamanda p...
kaan arslanoğlu 16.05.2021
Malum bir sapık var.. Biz özellikle ne zaman bir tıp haberi yapsak, hemen dadanır. Gerçek ismini vermekten bile korkan karaktersiz bir sapık. Kimliği bizce malum, ama şu ana kadar belki 20 küsur sahte adla yazmıştır. Devamlı taciz eder, güya alttan alttan hakaret eder. Biz de onun gibi çirkefleşelim ister. Olguları saptırır. Bu sahtekar sürekli bilimden bahseder. Gördükçe yorumlarını siliyorum. Arada kaçanlar olursa lütfen ciddiye almayınız. Normalde benim branşımın hastanelerinden birinde tutulması lazım, ama sosyal medya böyle ruh hastası trollerle dolu. Kötülüğün tedavisi yok ne yazı ki.. Verdikleri rahatsızlıktan ötürü onlar adına özür dileriz.
Nedim Pala 16.05.2021
Pandemi salgın başlangıcından bugüne kadar geçen 15 aylık süreçte, DSÖ'nün va sağlık bakanlığının bu politikalarına entegre olmayanlara yapılan ortak / genel suçlamalara bakalım ?(aşı karşıtı, cahiller, bilim dışı, komplo teorisyenleri .. v.b.) Tamam da.. biz bu sloganları Disney grubun Fox'unda, Bloomberg ajansı Habertürk'te, CNBC menşeeli NTV de, CNN kaynaklı cnn türk'te .. ve benzeri küresel medyanın yerli acentası holding medyalarında günde 3 öğün, akşamları tok karnına .. Rotaryen ödüllü Pfizer takviyeli Mehmet Ceyhan'dan, Lionsçu prof,lardan, T.T.B. yöneticisi çakma hekimlerden duyuyoruz zaaten. 15 aydır ekranlar onlara tahsis edildi. Hadi bırakalım bizim sitedeki Tıp BU değil ! grubu yazar ve uzmanlarını, onlar meşhur deyil ! bu kanallarda.. reyting yapmazlar. Fekât ? reytingleri yüksek, farklı şeyler söyleyen, 15 ay öncesine kadar kanalların gülü olan Canan Karatay'lara .. Yavuz Dizdar hocalara nooldu ? birden kayboldular. Yüce tengrim gecinden versin öldüler mi ? Yoksa onlarda mı bilim dışı, cahil .. komplocu ?
Nedim Pala 16.05.2021
devam.. O beyenmediğiniz, günde üç öğün hönkürüp çemkirdiğiniz muhafazakâr kitle ve medyaları bilem .. bu kadar tırsmadı ! koşulsuz, ama? sız.. küresel kartellerin pişirip yönlendirdiği pandemi abartısına bu kadar sahip çıkmadı ! seküler, solumsu .. entel kalabalıkların can korkusundan tırstığı kadar .. corona nevrozuna kapılmadı. mâkul ve mantıklı olan önlemlerini alarak, ayasofyasına da gitti, önemli etkinlik, protestosuna da.. yaptı. medyalarında bilem.. senkronize bilim kurulu askeri olmadı. aralarından ahaber'den c.barlas, akit'ten abduraman, sabah'tan m.altınok gibi.. bilim kurulu karar ve uygulamalarına karşı çıkıp, gastelerinde, medyalarında, twitırında zılgıt çeken, açıkça yazanlar çıktı ! Ama bakıyorum bizim çok uyanık, kapitalizmin belirlediği metâryallerle formatlanmış maâlleye ? HalkTV, Sözcü, Tele1, T24, rotaryenler, DSÖ askerleri, Filim kurulu, Tabip birliği yancıları ile.. bizim ulusçu maâlle aynı uyumu gösterdi. ama ? fekât ? bile.. diyemedi. abartıyla ilgili bilimsel de olsa veri, kaynak, araştırmayı bakıp ta görmedi, duyup ta işitmedi.
Nedim Pala 15.05.2021
devam) Ne yââni ? sizin canınız can da? bizimki patlıcan mıydı? tam aksi, hayatımızın değeri ..sizinkine 10 basardı. bizde ööle, feysten, tivitırdan, zoom'dan mualefet, mücadele yapma teknolojisi yoktu ! gerçek anti emperyalist mücadele yapanları, zamanın ruhuna uygun yöntemlerle cuma akşamı gözaltına alır, 3 gün 4 gece.. niye sisteme entegre olmuyun, mızıkçılık yapıyon diye ..çok özel ince kreâtif tezgâhlarda özel muamele yaparlardı. arkasından 'anayasayı tağyir tebdil ve ilgâya ..ve t.b.m. meclisini ıskata teşebbüs etmekten'' muahkemelere çıkarırlardı. fazla ileri gidenlere, kandırılıp devşirilmiş, silahlandırılmış taşeronlar musallat ederler, daha sonraları da.. fetö, nato, gladyo gibi devlet destekli operatörlerle operasyon çekerlerdi. diyâlektig metâryelizmin kesin ! kuralları gereği; bizim canımızın kıymeti harbiyesi ..çok daha yüksek bedel ödenmiş bir değere sahip olduğu için, çok daha değerli olup, daha sıkı korunması kollanması tartışılmayacak bir gerçekti ( : netice olarak ! küresel metaryâl emperyâl sistem üfürükleri, tehditleri, pozitif test, ölüm sayılı yemyeşil tablolarının .. anlamlı bi değerleri olsaydı ? en çok da, bizim korkup tırsmamız, DSÖ'nün, tıp kartellerinin ekseninde döndürek gibi dönmemiz gerekirdi.
Nedim Pala 15.05.2021
Tamam .. eyVallah ! anti emperyalist mücadele veriyoruz. kimimiz sıkı bi zosyalist, kimimiz imanlı bi ulusçu, bazılarımız ultra devrimci .. evvelAllah hepimiz çok bilinçliyiz ! Ama ?? küresel sermayenin tezgâhları çok çeşitli, aynı zamanda bi hayli kreâtif. Ne idüğü halââ tam belli olmayan bi pandemi üflüyo hepimizin kulağına ! ülkemizde de.. çok etkin olan medyalarından, soslu medyalarından, DSÖ'sünden, sağlık, ilaç kartellerinden ! bi bakıyoz ?? yukarda saydığım çok uyanıklar, süper anti emperyalizler bilem ! küreselcilerin üfürüklerine karşı .. diğer korkutulmuş, üfürüklenmiş güruhlarla aynı hizaya getiriliyor ! Hani nerde senin aydınlığın ? nerde bu uyanık, bilimsel, anti emperyalist bilinç ? sonunda gastene, sitene bakıyom ? holding medyalarıyla, devşirilmiş muhalefet borazanlarıyla .. paralel entegre bi pandemi politikası. onlarla DSÖ politikaları, sağlık bakanlık verileriyle senkron, onlardan farksız bi yayın yapıyosun. Hadi bakalım atâyizler, zosyalizler, ulusçular, okumuş yalamış yutmuşlar ! Bunu da.. izah edin bakalım.