Academia edu adlı yayında çıkan makalem bir hayli uluslararası tepki aldı

Academia edu adlı yayında çıkan makalem bir hayli uluslararası tepki aldı

Üç gün önce bir dış akademik sitede makale yayınladım. “Denying Turkish at the root of European languages puts history and linguistics in a deadlock.” Avrupa dillerinin kökündeki Türkçeyi inkar tarih ve dilbilimi çıkmaza sokuyor. İki günde 200 kadar okundu 20’den fazla tepki aldı. Bunlar görece önemli rakamlar, çünkü ancak yayına aboneyseniz yazıları okuyabiliyorsunuz. Üyeler de akademisyenler veya akademik çalışma yapan bağımsız yazarlar. Arada ipsiz sapsız tipler de var elbette.

Tepkilerin çoğu olumsuz, yalnızca bir olumlu tepki aldım. Batının ırkçı sosyal biliminin gerçek yüzünü göstermem bazılarını aşırı rahatsız etti. Bu bazılarının bazıları akademisyenlik çaplarını açığa vurdular, zaten olmayan bilimselliklerini biçimsel olarak da unuttular. Fikre fikirle karşılık vermek yerine fikirsiz ve zekasız hakarete yöneldiler. Hatta biri “öküz” dedi bana. Olumsuz tepki gösterenlerin bir bölümü de Türk akademisyenler. Beklenen bir gelişme. On yıllardır bu Batı taklitçisi, kolonyalist hayranı sözde bilimsel zihniyeti eleştirip duruyoruz. 

Gelen tepkilerden ve benim cevaplarımdan bir bölümünü aşağıya koydum. Onun altında makalenin Türkçesi. Onun da altında makalenin İngilizce aslı.

https://www.academia.edu/69161312/Denying_Turkish_at_the_root_of_European_languages_puts_history_and_linguistics_in_a_deadlock

BAZI YORUMLAR

André Müller / This "paper" looks more like a joke than a serious contribution to science. The author (certainly not a linguist in any way) doesn't use any meaningful scientific argumentation or methodology, yet aims to sweep away hundreds of years of actual research. So many claims here are simply made without any support, e.g. "Kurgan culture is Turkic", "the Indo-European theory has many contradictions, weaknesses and refutations", "there are Turkish traces in Sumerian". Embarassing. ÖZETLE ŞÖYLE DİYOR: Bu sözde makale bilime katkıdan çok bir şaka gibi. Yazarın dilbilimle alakası yok, herhangi bir bilimsel savı veya metodu yok. Yüz yılllardır devam eden araştırmaları bir çırpıda silip süpürmeye çalışıyor… Utanç verici.

BENİM CEVABIMIN TÜRKÇESİ: Bilim anlayışınız çok komik. Daha önce herhangi bir bilimsel makale okumamışların yaklaşımı. Bir bilimsel makale önce okunur ve referansları gözden geçirilir. Tek bir makalenin tüm evrenin yaratılışını kanıtlaması diye bir beklenti olamaz. Ondan sonra üstünde düşünülür. Sonra hakkında karar verilir. Sonra konuşulur. Bırakın referansları gözden geçirmek, makaleyi okuduğunuzu tahmin etmiyorum. Hangi yaklaşım utanç verici şimdi?

Arnaud Fournet / Your paper is incompetent and idiotic hate vomit, it's worthless as far as Turkic or linguistics are concerned, but it's not bad to know what idiots think. TÜRKÇESİ: Makalen yetersiz ve aptalca bir nefret kusmuğu. Türkçe veya dilbilim söz konusuysa değersiz. Fakat aptalların ne düşündüğünü bilmek kötü değil.

BENİM CEVABIM: There are two 'idiot's words in your two sentences. And also a 'vomit'. And a 'hate'. This is not a genuine science manner. I am exactly criticizing this hate speech. This isn't science. TÜRKÇESİ: İki cümlenizde iki “aptal” sözcüğü geçiyor, bir “nefret”, bir de “kusmuk”. Bu gerçek bilimsel tarz değil. Ben tam da bu nefret söylemini eleştiriyorum. Bilim bu değil.

Arnaud Fournet adlı zat, bu çirkin ve faşist tarzından dolayı bazı tepkiler almış olacak ki, bu kez normal cümleler kurmayı deneyerek daha uzunca bir şeyler yazdı. Bilimsel kisvede bilinen kalıp sözleri tekrarladı, yine aşağılamaya kalktı.  BENİM CEVABIM:  Ooo, great improvement. You can write sentences without swearing. Apologize first, and then I'll answer your nonsence. First, be minimally respectful, then let's talk science. By the way, your favorite word "idiotic" is of Altaic origin. About the art of swearing that you love so much… Curse : kargış; swear: sövme.. also Turkish origin. First, learn to use the language you use respectfully, find out it’s origin, then let's talk. TÜRKÇESİ: Büyük gelişme. Demek küfretmeden de cümle kurmayı becerebiliyorsun. Önce özür dile, sonra saçmalıklarına cevap vereyim. Önce en alt düzeyde saygılı ol, ondan sonra bilim konuşalım. Bu arada en sevdiğin kelime “idiot” Altay kökenlidir. Çok sevdiğin küfür sanatından iki sözcük, “curse”: kargış, “swear”: sövme Türkçe kökenlidir. Önce kullandığın dili saygılı kullanmayı öğren, kökenini öğren, sonra konuşalım.

Arnaud Fournet adlı “akademisyenin” akademik cevabı: “You’re a buffoon”. TÜRKÇESİ: Sen bir öküzsün.  Cevap vermedim artık, “buffoon” da Türkçe demedim. Türkçe “boğa-buzağı”, Arapça “bakara”.

Tansu Açık (Acik) / Komik desek ciddiye alanı var,  bilimdışı desek o da nedir diyecekler çıkar. Akılcı, bilimsel olarak eleştirilemeyecek iddialar, çünkü iddialar bilimin gerekleriyle uzaktan yakından ilgili değil. Bilim bu kadar ucuz değil. BENİM CEVABIM: Evet, sayın Açık, bilim çok pahalı. O yüzden dünyayı sonuna götüren oligarşinin elinde. Yine de gerçek bilim satın alınmış papağanların engellerine karşın kendine yol açabiliyor.. :)

Peter Zieme / Writing in such an offensive and aggressive manner prevents serious scholars to discuss your paper. TÜRKÇESİ: Bu şekilde saldırgan ve sinirli (?) bir tarzda yazmanız makalenizin ciddi akademisyenlerce tartışılmasını engeller. BENİM CEVABIM: Thanks for your critique. However, I could not grasp where and how the article was aggressive and offensive. I think real truth is much more rude and hurtful than expressing it. And I hope serious scholars will make decisions based on data, not emotions. Regards. TÜRKÇESİ: Eleştiriniz için teşekkürler. Ancak makalenin neresi ve nasıl saldırgan anlayamıyorum. Kanımca asıl gerçekler onların ifadesinden çok daha kaba ve inciticidir. Umuyorum ki gerçek akademisyenler duygularına göre değil, verilere göre kararlarını verecektir. Saygılar.

Finn Greek / I have a few comments about your paper.  You can see it is not being received well by readers.  The problem is that your paper doesn't fit academic standards.  This is also a problem I had when I began writing about etymology.  It takes time to build knowledge about subjects you are interested in changing.  You can't just say that all previous Indo-European research must be ignored: You have to study long-term the works of previous and current academics in Indo-European studies, in order to build…. TÜRKÇESİ: Yazınız hakkında birkaç yorum yapacağım, görebiliyorsunuz ki okurlar tarafından pek iyi karşılanmadınız. Çünkü yazınız akademik standartlara uymuyor. Etimoloji zor iştir, değişiklikler içerir, benim ilk başladığım zamanlardaki halim gibisiniz… Ve buna benzer olumsuz eleştiriler… CEVABIM: Thanks for your comment. I know my writing doesn’t fit the academic standards, this is my conscious choice. It would take me a long time to explain why. But it's okay, I'll try that too. Please take a look at the comments posted here. Is this the academic standard? I am aware that the academic standard is only formal. In essence, my thesis is very strong. This is actually the preamble, written as a letter. More to come. You cannot clear the world's Augeas stables with one article. There is also a lot of Turkish, European and US-based studies on this subject. But we see, it is unknown. This is what I mean when I say totalitarian science. I will talk about them in future articles. With respects. TÜRKÇESİ: Yorumunuz için teşekkürler. Yazımın akademik standartlara uymadığını biliyorum. Bu benim bilinçli tercihim. Bunun nedenlerini anlatmak zaman alır. Ama tamam, onu da denerim. Lütfen şu yorumlara bir bakınız. Bu mu akademik standart? Akademik standardın sadece biçimde olduğunun farkındayım. Bu mektup olarak yazılmış sadece bir önsöz yazısı gibi. Devamı gelecek. Bütün bir dünyanın Augeas ahırlarını tek bir makale temizleyemez. (Kim ne kadar anlar felsefeden, Marksist terminolojiden, bilmem, kendi kendime yazıyorum, görevim.) Bu konuda yapılmış (benim tezimi destekleyen) çok sayıda Avrupa, ABD ve Türkiye kaynaklı çalışma var (olsa bilmez miyiz diyordu yorumunun devamında). Fakat görüyoruz ki bilinmiyorlar. Bilimde totaliterlik dediğim şey işte budur. Onları bundan sonraki makalelerde konuşacağım. Saygılar.

Juho Pystynen / The term "Kurgan" is a modern name and its etymology has zero relevance to what was the language spoken by their builders. TÜRKÇESİ: Kurgan modern bir isimmiş ve etimolojisinin kurucularınca kurulan dille ilgisi sıfırmış. CEVABIM: Kurgan is not a modern name, it has been used in documents written in Turkish for at least 1200 years. Kurgan modern bir isim değildir, ilk Türkçe yazılı belgelerde görüldüğü üzere en az 1200 yıldır Türkçede vardır. Juho Pystynen / ( Bu kez cahilliğini anlayıp hafif çark ederek aynı iddiasını farklı biçimde sürdürüyor.) As you surely should know, the Turkic word 'kurgan' means a fortress in general, not these mounds in particular. The specialized usage was developed and standardized by Soviet archeologists only some decades ago. Thus, making any conclusions from the etymology of this term is a crass anachronism. TÜRKÇESİ: Biliyor olmalısınız ki, Türkçe “kurgan” tamamen farklı bir anlamdadır, “kale” anlamına gelir, oysa Kurgan onu bulan Sovyet bilim adamlarınca çok sonraları verilmiş bir isimdir, yığın anlamına gelir. BENİM CEVABIM: What I know well is this: Those who do not know Turkish and the cultures of Turkic peoples sell their language and culture to others. Kurgan is just that “mound”, the tomb under it. Why did Soviet archaeologists call it Kurgan? Isn't it because its name is already so? Some of what you called “Soviet archaeologists”, are already Turkic. That was the name, they knew it, and they gave it that name. It's pretty simple. Science is a simple matter unless someone deliberately confuses it. TÜRKÇESİ: Benim iyi bildiğim şey şudur: Türkçeyi ve Türkik halkların kültürlerini hiç bilmeyenler o halkların dilini ve kültürünü başkalarına satıyorlar. Kurgan tam da o “mound”dur işte, onun altındaki mezardır. Sovyet arkeologları ona niye Kurgan demiş? Adı zaten o olduğu için olmasın? Sovyet arkeologları dediklerinizin de bir bölümü zaten Türkiktir.  Adı buydu, bunu biliyorlardı  ve bu adı verdiler. Gayet basit. Bilim birileri kasten karıştırmasa basit bir iştir.

ŞU ANA KADAR GELEN TEK OLUMLU YORUM:

Jadranka Ahlgren / I agree with You ... Navajo Indians have the Turkish rug patterns, Mexican, too, and Argentina's central plateau... Rugs are part of the culture... Proto-rugs ...  I think this never had existed...  patterns in Argentina are Turkish ... Culture is not mathematic, and not grammar, but poetry, myth... Sizinle aynı fikirdeyim. Navajo Kızılderililerinde Türk kilim desenleri var, Meksikalılarda var, Arjantin'in merkezi yaylasında var... Kilimler kültürün bir parçası... Proto-kilimler... Sanırım bu ortaya çıkmadı. Arjantin'deki desenler Türk..  Kültür matematik ve gramer değil, şiirdir, mittir...

 

MAKALENİN TÜRKÇESİ

Avrupa dillerinin kökündeki Türkçeyi inkar tarih ve dil bilimini çıkmaza sokuyor

Amaç herhangi bir dili öne çıkarmak, bazılarını önemsizleştirmek olmamalı. Hint-Avrupa dil teorisi tam da böyle bir kolonyalist ve ırkçı amaçla inşa edildi. Benim “Türkçe en büyüktür” diye bir ideolojik amacım yok. Bilim insanları gerçeğin peşinde yürümeli. Doğruların nesnel olarak hak ettiği yere gelmeli. Oysa bazılarının aynı siyasi-ideolojik amaçları devam ediyor. O yüzden de Hint-Avrupa ırk ve dil teorisi tüm belirsizliklerine, çelişkilerine, zayıflığına, birçok savının çürütülmesine karşın totaliter bir dil bilim teorisi olarak varlığını sürdürüyor. Bu teori ve birlikte inşa edilen yapısalcı teori dil bilimi tarihten, nesnel verilerden, yaşanan gerçek maddi, manevi, kültürel hayattan kopardı. Üretim ilişkilerinden kopardı. Tarih ve dilbilimi ve hatta sosyal bilimi çıkmaza soktu. Latincenin ve Anglo Saxon dillerin kökünde bulunan Türkçenin ve keza Semitik dillerin keyfi biçimde bu hayali dil ailesinin dışına atılması dil ve tarih araştırmalarını köklerinden kesti.   

Oysa Hint-Avrupa kuramının temel direklerinden biri olan Kurgan teorisi dikkatle incelendiğinde bu dillerin kökündeki Türkçeyi kanıtlar (1) (2). “Kurgan”ın adı bir yana bu kültür Türkik kültürdür ve bu kültürün yaşadığı bölgeler Türkik yurtlardır. (Kurgan: korugan (castle): kale) Olay bundan 3000-3500 yıl öncesiyle de sınırlı değil. Dünyanın ilk tarım havzaları, örneğin Tarim Basin Türkik yurtlardır ve bu bölgenin adı da Türkçedir. (Tarim: agriculture; basin: baz, basan) (3) (4). Sümercede Türk izleri geçen asrın başlarından beri bazı Batılı bilginlerin araştırma konusudur. (Noah Kramer). Avrupa dillerinin tarım, hayvancılıkla ilgili eski sözcüklerinin birçoğunun Türkçe kök içermesi bu yüzden rastlantı değildir (5).

Bu konularla ilgili olarak antropoloji, sosyoloji, tarih ve dil biliminde 19. yüzyılın ortalarında başlayan tezler yeterince kanıtlanamıyordu. Ancak genetik biliminin gelişmesiyle son yirmi yılda insanlığın kadim göç yolları büyük oranda kesin biçimde saptandı ve bu konudaki yayınlar giderek artmaktadır. Bu göç yolu çalışmaları Hint-Avrupa dillerinin en güçlü bölgelerinde neden bu denli yoğun Türkçe kökün bulunduğunu bize ispatlıyor. Avrupa’ya göçlerin on binlerce yıl önce başladığı, ancak milat öncesi üç büyük göç hareketinin yaşandığı giderek kesinleşiyor. Avrupa halklarının bugününü belirleyen bu kadim göçler çok büyük oranda doğudan batıya gerçekleşti. Karadeniz kuzeyi, Hazar havzası, Rus bozkırları, Orta Asya ve Sibirya, göç hareketlerinin kalkış noktalarıydı.(6). Kuzey Baltık ülkelerinin, Eski Germenlerin, Saksonların, Keltlerin ve de güneyde Etrüsklerin dillerinde yoğun Türkik izler yoğun genetik izlerin paralelinde yerleşti. Efsane ve kültür ortaklıkları da o yüzden bu denli yoğundur. Keza Amerikan yerlileriyle Sibirya Türkik halklarının kültür ortaklıkları. Örnek Hyperborea efsanesi, Noel baba ve Ayaz Ata (7).

Hint Avrupa dillerinin ortak bir gramere sahip olduğu iddiası zorlama bir siyasi hikayedir. Latin dilleriyle Anglo Saxon dillerinin grameri arasında derin bir yarık mevcuttur. Türkçe grameri bu dillerin gramerinden hayli farklıdır ama benzerlikleri de yabana atılamayacak orandadır. Hint Avrupa dillerinden sayılan Farsça üstünde Türkçe baskınlığı inkar edilemeyecek boyuttadır. Türkçe en eski Budist din kurucuları ve rahiplerinden birçoğunun Türkik olması nedeniyle Sanskritçenin göbeğindedir. İran ve Hindistan da Türk devletleri egemenliği milat sonrası dönemde artarak devam etmiştir. Gramer konusu dilbilimde yeniden ama bu kez nesnel olarak incelenmeli ve açık tartışılmalıdır.

Dilbilimde gramere yakın önemde kabul edilen ön ekler ve son eklerin büyük çoğunluğu Türkçe köklerle özdeştir. Prefixes / Ante: ön-önde; circum: sar; contra: karşı; com: kom, kam-kamıg; de: değil; eu: iyi; in: in; multi: mol-bol; ex-extra: ek, ök; ne (no): ne; pre-pro: bir; uni: ön etc. Suffixes / Able-abilis: bilmek, yapa-bilmek (durable: durabilir); al: al (congenit-al: doğums-al); ly: li (love-ly: sevim-li); crasy: erk; archy: erk; er: er-ar (saver: savar); less: siz-sız-suz (turn-less: dönüş-süz); man: man (fire-man, Herrmann: kahra-man, Karaman, Erman); teur-tor: tar-dar (gladia-tor: gılıç-tar) etc.

Hint-Avrupa en temel köklerden önemli bir kısmı Türkçe köklerle özdeştir. Bazı örnekler: Ag (act, moving): Türkçe ‘ak’; ater (fire): ‘ateş’; ba: bağırmak; bhel: bel vermek; bhel: balkı; deik: de-mek; deru: dur; dheigw: dik, del; el: el; gher: koru; ghrei: karış; gno: ognan, öğren; bhend: bağla; bherg: berk; kes: kes; ked: git; kap: kap; kele: kala; kers: koş; keue: kabar; gwere: ağır; gwere: ver; kwo: kim; ped (foot): but… ve 40’a yakın başkası.  

Türk alfabesiyle saf Türk ilk yazılı metin kalıntısının 8. Yüzyıla ait olması, Türkçe ilk sözlüğün 11. Yüzyılda yayınlanması nedeniyle. Farsça, Yunanca, İskandinav dilleri, Latince, Sanskritçeye geçmiş Türkçe kavram ve sözcüklerin büyük bölümü bu dillere mal edildi. Oysa Türkçe o zaman bugünkü İngilizce gibi kavimler arası bir dildi, konuşma, anlaşma diliydi ve Türkler de o zamana dek yazdıklarının çoğunu bu alfabelerle ve bu diller içinde yazdılar.

Ve bu yüzden şehircilik, ordu, devlet, örgütlenme, kültür, akrabalık, mimari, teknik,  tarım kavramlarıyla ilgili birçok eski sözcüğün; hayvan isimleri, organ isimleri, tıbbi terimlerin vb. Türkçe kök içermesi rastlantı değildir. Ayrıca temel fiillerde çok büyük ölçüde örtüşme söz konusudur.

Örneklerden bazıları… Türkçe köklü gerçek Latince sözcükleri Latinceyi çoğu okur bilmediğinden vermedim. Yalnızca İngilizcedekileri örneklendirdim:

Acre: arık; aqua: kova; architect: ark; aria: ıra; Arthur: Artur bey; aul: ağıl; baby: bebek; bag: bağ; beret: börk; big: büyük; bind, bag: bağla; blade: bile; botanic: bitki; bright: parla; bruise: bere; bud: budak; bug: böcü; burg: ur; Caesar: Keser (cutting); calorie: kala; cap: kapak; car, chariot: karutsa; cardia: cörök, yürek; caress: karış; cause: köze; cheese: kesik, keş; chew: çiğne; chin: çene; chop: çap; common: kamu; congress: kengeş; crease: kırışık; crop: kırp; cross: karşı; cup: kap; curve: kıvır; dawn: tan; deep: dip; derma: deri; dome: dam; donate: donat; dust: doz, toz; earth: yer; father: ata, baba; foot: but; gaze: gözle; get: git; girl: kir, kız; goose: kaz; guide: güt; horde: ordu; horrible: korkulu; huge: koca; iatri: ota, otacılık; idea: iduk; king, könig, kohen: kaan; mammal: memeli; mare: müren; me, my, mine: men; oath: ant; ovum: yumurta, oğul; ox: öküz; pace: bas; part: parça: pasture: besle; pay: pay; peace, pax: baz, barış; peek: bak; polis: balıg; poly: bol; press: bas; push: bas; sap: sopa; save: savun; say: söyle; scene: seki; sea: su; sear: sarı; second: ikinci; secret: saklı; sex: sikiş; sharp: sarp; sock: sok; state (etat): otağ; step: tep; suck: sağ; tact, touch: değ, dokun; tag: tak; tecniq: tekne; tell: de; tetra: dört; texture: dokuma; Theo: Tengri; think: düşün, tüşün, tüşe; through, true: doğru; time: dem; toe: toynak; tooth: tiş, diş; top: tepe; tree: terek; tumour: tomur; tumulus: tümsek; turn: dön; urban: ur; war: vuruşma; wise: us; Wizard of Oz: ozan; yoke: ikili koş… 

Bunlardan binlercesini şu internet sözlüğünde bulabilirsiniz. Batı Dillerindeki Türkçe köklü sözcükler (8):

https://www.insanbu.com/Felsefe-Haberleri/929-bati-dillerindeki-turkce-koklu-sozcukler-sozlugu

Bilim ancak fanatiklikten, çıkarcı siyasetin güdümünden kurtulursa bilim olur, ancak o bilim insanlığın, insan kardeşliğinin yararına çalışabilir.

 

Denying Turkish at the root of European languages puts history and linguistics in a deadlock

Kaan Arslanoğlu

The goal should not be to highlight any language or to trivialize some. Indo-European language theory was built for just such a colonial and racist purpose. I do not have an ideological goal of "Turkish is the greatest". One should be after the truth. Scientists ought to be in favor of bringing the truth to the place it objectively deserves. However, some of them continue to have the same political-ideological aims. Therefore, the Indo-European theory of race and language continues to exist as a totalitarian linguistic theory despite all its uncertainties, contradictions, weaknesses, and the refutation of many of its arguments. This theory and the structuralism that was built together separated linguistics from history, objective data, real material, spiritual, cultural life and relations of production. It has put history and linguistics, and even social science, into a dead end. The arbitrary exclusion of Turkish, which is at the root of Latin and Anglo-Saxon languages, (Semitic languages ​​suffered the same fate) out of this imaginary language family, cut the roots of language and history studies.

However, when the Kurgan theory, which is one of the main pillars of the Indo-European theory, is examined carefully, it proves the Turkish at the root of these languages (1,2). Aside from the name of "Kurgan", this culture is Turkic culture and the regions where this culture lived are and were Turkic homelands. (Kurgan (Turkish): castle: kale) The event is not limited to 3000-3500 years ago either. The world's first agricultural basins, for example “Tarim Basin”, was Turkic homelands and the name of this region is Turkish (tarım: agriculture; basin: bas, baz, üs) (3,4). Turkish traces in Sumerian have been the research subject of some Western scholars since the beginning of the last century (Noah Kramer). Therefore, it is not a coincidence that many of the old words of European languages about agriculture and animal husbandry contain Turkish roots (5).

The theses about Turkic roots on these subjects began in the mid-19th century in anthropology, sociology, history and linguistics, could not be proven sufficiently. However, with the development of the genetic science, the ancient migration routes of humanity have been determined with great precision in the last two decades and the publications on this subject are increasing. These migration path studies prove to us why there are so many Turkish roots in the regions where the Indo-European languages are strongest. It is becoming increasingly certain that migrations to Europe began tens of thousands of years ago, but that there were three major migration movements before Christ. These ancient migrations, which determined the present European peoples, took place from east to west to a great extent. The north of the Black Sea, the Caspian basin, the Russian steppes, Central Asia, Anatolia and Siberia were the departure points of the migration movements (6). Intense Turkic traces in the languages of the Northern Baltic countries, Old Germanic, Saxon, Celts and Etruscans in the south settled in parallel with the intense genetic traces. That's why legends and culturs are so intensely common. Likewise are cultural partnerships of Native Americans and Siberian Turkic peoples. Examples: Hyperborean Legend, Santa Claus and Ayaz Ata (7).

The claim that Indo-European languages share a common grammar is a purposeful political story. There is a deep gap between the grammar of the Romance languages and the Anglo-Saxon languages. The grammar of Turkish is quite different from the grammar of these languages, but the similarities are at a rate that cannot be underestimated. The dominance of Turkish over the Persian language, which is considered one of the Indo-European languages, is undeniable. Turkish is at the heart of Sanskrit, as many of the earliest Buddhist founders and priests were Turkic. The dominance of the Turkish states in Iran and India continued to increase in the post-Christian period. The subject of grammar should be examined again, but this time objectively in linguistics and discussed openly.

The majority of prefixes and suffixes, which are considered to be of grammatical importance in linguistics are identical with Turkish roots. Prefixes / ante: ön-önde; circum: sar; contra: karşı; com: kom, kam-kamıg; de: değil; eu: iyi; in: in; multi: mol-bol; ex-extra: ek ; ne-no: ne; pre-pro: bir; uni: ön etc. Suffixes / able-abilis: bilmek, yapa-bilmek (durable: durabilir); al:al (congenit-al: doğums-al); ly:li (love-ly: sevim-li); crasy: erk; archy: erk; er: er-ar (saver: savar); less: siz-sız-suz (turn-less: dönüş-süz); man: man (fire-man, Herrmann: kahra-man, Karaman, Erman); teur-tor: tar-dar (gladia-tor: gılıç-tar) and others.

Most of the alleged Indo-European roots are the same as Turkish roots. Some examples: Ag (act, moving): Türkçe ‘ak’; ater (fire): ‘ateş’; ba: bağırmak; bhel: bel vermek; bhel: balkı; bher: ver, ber; deik: de-mek; deru: dur; dheigw: dik, del; el: el; gher: koru; ghrei: karış; gno: ognan, öğren; bhend: bağla; bherg: berk; kes: kes; ked: git; kap: kap; kele: kala; kers: koş; keue: kabar; gwere: ağır; gwere: ver; kwo: kim; ped (foot): but… and nearly 40 others.

Most of the Turkish concepts and words that were transferred to Persian, Greek, Scandinavian languages, Latin, and Sanskrit were attributed to these languages. This is due to the fact that the first pure Turkish written text in the Turkish alphabet belongs to the 8th century and the first Turkish dictionary was published in the 11th century. However, Turkish was then an inter-tribal language like English today, a language of conversation and agreement, on the other hand Turks wrote most of what they wrote before 8th century in the above mentioned alphabets and language forms.

And that's why many old words of Western languages about urbanism, army, state, organization, culture, kinship, architecture, technique, agriculture; animal names, organ names, medical terms etc. contains Turkic roots. It is not a coincidence. There is also a great deal of overlap in basic verbs.

Some of the examples (I did not give real Latin words with Turkish roots because most readers do not know Latin. I only sampled the ones in English): Acre: arık; aqua: kova; architect: ark; aria: ıra; Arthur: Artur bey; aul: ağıl; baby: bebek; bag: bağ; beret: börk; big: büyük; bind, bag: bağla; blade: bile; botanic: bitki; bright: parla; bruise: bere; bud: budak; bug: böcü; burg: ur; Caesar: Keser (cutting); calorie: kala; cap: kapak; car, chariot: karutsa; cardia: cörök, yürek; caress: karış; cause: köze; cheese: kesik, keş; chew: çiğne; chin: çene; chop: çap; common: kamu; congress: kengeş; crease: kırışık; crop: kırp; cross: karşı; cup: kap; curve: kıvır; dawn: tan; deep: dip; derma: deri; dome: dam; donate: donat; dust: doz, toz; earth: yer; father: ata, baba; foot: but; gaze: gözle; get: git; girl: kir, kız; goose: kaz; guide: güt; horde: ordu; horrible: korkulu; huge: koca; iatri: ota, otacılık; idea: iduk; king, könig, kohen: kaan; mammal: memeli; mare: müren; me, my, mine: men; oath: ant; ovum: yumurta, oğul; ox: öküz; pace: bas; part: parça: pasture: besle; pay: pay; peace, pax: baz, barış; peek: bak; polis: balıg; poly: bol; press: bas; push: bas; sap: sopa; save: savun; say: söyle; scene: seki; sea: su; sear: sarı; second: ikinci; secret: saklı; sex: sikiş; sharp: sarp; sock: sok; state (etat): otağ; step: tep; suck: sağ; tact, touch: değ, dokun; tag: tak; tecniq: tekne; tell: de; tetra: dört; textile: dokuma; texture: doku; Theo: Tengri; think: düşün, tüşün, tüşe; through, true: doğru; time: dem; toe: toynak; tooth: tiş, diş; top: tepe; tree: terek; tumour: tomur; tumulus: tümsek; turn: dön; urban: ur; war: vuruşma; wise: us; Wizard of Oz: ozan; yoke: ikili koş…

You can find more than … thousands of them in this online dictionary: Turkish root words in western languages (8).

Science becomes science only if it gets rid of fanaticism and self-interested politics, only after that science can work for the benefit of humanity and human brotherhood.

 

(1) Haak, W.; Lazaridis, I.; Patterson, N.; Rohland, N.; Mallick, S.; Llamas, B.; Brandt. G.; Nordenfelt, S.; Harney. E.; Stewardson, K. et al. ; “Massive migration from the steppe was a source for Indo-European languages in Europe”; Nature, 2015, 11 June; 522(7555):207-11.

(2) https://en.wikipedia.org/wiki/Kurgan_hypothesis

(3) Bernardini, Bonora, Traina; “Turkmenistan - Histories of a Country, Cities and a Desert”, Umberto Allemandi, Torino, 2016.

(4) https://en.wikipedia.org/wiki/Tarim_Basin

(5) David R. Harris, “Origins of Agriculture in Western Central Asia”, University of Pennsylvania Press, 2010.

(6) Rasmus Nielsen, Joshua M. Akey, Mattias Jakobsson, Jonathan K. Pritchard, Sarah Tishkoff and Eske Willerslev; “Tracing the peopling of the world through genomics”; Nature, 2017, 18 January; 541(7637): 302–310); https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5772775/.

(7) https://en.wikipedia.org/wiki/Ayaz_Ata

(8) Kaan Arslanoğlu, Turkish root words in western languages: https://www.insanbu.com/Felsefe-Haberleri/929-bati-dillerindeki-turkce-koklu-sozcukler-sozlugu


  • Özcan Tekin

    Özcan Tekin 10.01.2023

    Emeğinize yüreğinize sağlık

  • fahri kumbul

    fahri kumbul 26.01.2022

    Kutlarız. Yanıtlar iyi oturmuş; daha açıkçası iyi oturtmuşsunuz.

  • erkan demirci

    erkan demirci 25.01.2022

    Halen balkanlarda ortak dil Türkçedir. İki kişi gurbette karşılaşinada emin olmak için hadi Türkçe konuşalım derler

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.