Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru Kültür ve Sanat Sorunlarına Düşünsel Bakışlar

Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru Kültür ve Sanat Sorunlarına Düşünsel Bakışlar

“Aydınlanma insanın kendisinin suçu olduğu vesayetten kurtulmasıdır. Vesayet, insanın kendi aklını, başkalarının yönetimi olmadan kullanamaması demektir; eğer bu vesayetin nedeni akılca eksiklikte değil de, insanın, başkalarının yönetimini kullanma yönünde karar ve cesaret eksikliğinde bulunuyorsa, o zaman bu vesayetin suçu insanın kendisindedir.” Immanuel Kant

 

Günümüz teknolojisi, insanlığı daha fazla tüketmeye zorluyor. Mutfakta, ezme öğütme işlerinde kullandığımız havan, iki kez kullanıldıkta neden çatlar, yarılır ve bir daha kullanılmaz hâle gelir? Kullandığımız her türlü mobilya, neden kısa ömürlüdür? Kapitalizm, hızlı tüketimi pompalayan, dayanıksız tüketim mallarının palazlandırıldığı bir timsah ağzıdır. Bu sistem doğal olarak, size uzun ömürlü mallar vermez. İradeniz, istekleriniz ve talepleriniz bu gulyabani tarafından belirlenir. Hızlı tüketim zinciri içinde, dayanıksız mal üretecektir ki, gereksinimleriniz her daim taze kan olarak kalsın. Kan emici kapitalizm, bu hız döngüsü içinde, size mal yetiştirmek için sanayiyi yaratmıştır. Endüstri cehennemi sizi, seri üretim yaparak, tek biçimci bir yaşama hazır hâle getirmiştir. Bu sistem içinde, zanaat pek de önemli değildir. Kaybolan meslekleri arayışımız, yiten zanaatları arayışımız bundandır. Kapitalizm, yiten emek işlerinden, nostalji yaratmıştır. Mücellit, sahaf, külekçi, nalbant, celep, sayacı, bezzaz ve daha yüzlerce meslek yitip gitmiştir. Bu meslekleri yaşatmak için bireysel çabalarsa kapitalizmin büyük gölgesinde yok hükmündedir. Ancak günümüz vahşet dünyası, insanı insansal olana yönlendiriyor. El emeği güçlenecek gibi görünüyor. Toplumlar el işçiliğine nostalji olarak bakan kapitalizme karşı, insansal bir şeyler görüyor.

 

19 Aralık 2015’te yitirdiğimiz felsefe hocamız İsmail Tunalı’nın son kitabı “Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru Kültür ve Sanat Sorunlarına Düşünsel Bakışlar” yeni teknoloji çağına, kapitalizme ciddi eleştiriler getirmiştir. Sanat, Tunalı hocamıza göre, el emeği temelinde şekillenmeye başlayacaktır ve bu çağın zorunluluğu hâline gelmiştir: “..sanat neden el sanatlarına yaklaşıyor? Bunun nedeni daha derinlerde aranmalıdır. Bize göre, bunun nedeni, el emeğinin ve genellikle emeğin elde ettiği yeni değer anlayışında bulunur. Bu değer, yalnız ekonomik bir değer olarak değil de, toplumsal-ahlaksal bir değer olarak anlaşılmalı. Bu değer anlayışı içinde, yalnız emek değil, emeğin katıldığı her şey bir değer objesi olduğu gibi, emeğin katılmadığı bir şey de, bu ne türden bir şey olursa olsun, değer olma niteliğini yitiriyor… Birdenbire elişi her alanda özel bir değer elde ediyor. Çünkü elişinde emek en açık biçimde somutluk kazanıyor. Emek, yalnız el sanatlarında geçerlik kazanan bir değer olmuyor, yalnız bir estetik değer olmuyor, aynı zamanda güçlü ve etkili bir toplumsal-ahlaksal değer de oluyor… El ile aklın, emek ile düşüncenin bu bütünleşmesinde insan yaşamı yalnız yeni ekonomik boyutlar değil, aynı zamanda yeni estetik ve ahlaksal boyutlar, yeni toplumsal boyutlar da kazanıyor.” (Ss. 31-32)  “Bu geçmişe dönme, özellikle, eski tarihi yapıların korunma çabasında dışlaşmış, yalnız bizde değil, teknolojinin egemen olduğu tüm ülkelerde bu adeta bir tutku halini almıştır. Çünkü uygar insan o yapılarda bir zamanlar yaşanmış olan insansal bir altın çağın henüz ayakta kalmış örneklerini görmekte ve bu değerleri tekrar yaşamak istemektedir… Eğer yarın bir sanat var olacaksa, sanat insanın özünde temellendiğine göre var olacaktır, bu sanat, geçmiş sanat türlerine benzemeyen bir sanat olarak kendini gösterecektir. Bu sanat elbette insansal olacak ama aynı zamanda teknolojik bir karakterde olacaktır. Bu sanat, insan ile makinenin sentezinden oluşan değişik ve kendine özgü bir sanat olacaktır.” (s.24)

İnsanı öteleyip yabancılaştıran, teknolojiyi nasıl olur da, insansal olandan doğan sanatla bir sentez kurabilir? Teknoloji ve çağ bunu zorluyorsa da, direngenlik, cesaret ve insansal güçle bunu aşabilir miyiz? Makineleşmiş bir yaşam alanında günlük devinimi dahi bağımsız olamayan insanı, nasıl bir sanatsal yaratıma yönlendirecektir? Teknolojiyle sentezlenen insansal yaratı, sanat olarak tanımlanabilecek midir? Tunalı hocamız, bu soruları yanıtsız bırakmıştır. Ancak günümüz insanını, sanatı tehdit edenin de teknoloji olduğunu söylemekte: “sanatın gelecekteki varlığını tehdit eden nedir?” / “…tehlike insanın biyolojik varlığını değil, onun tinsel-tarihsel varlığını, kültür varlığını yok etmeye yönelik bir tehlikedir… İnsan, böyle bir varlık olarak, sanatı, düşün ürünlerini, bilim ve felsefeyi, töreleri, kısaca, tüm kültürü yaratır.”/ “..bu varlığı tehdit eden güç? Bu güç tekniktir, teknolojidir.” (s.21)

            

Dolayısıyla, sanatı ve insanı şekillendirmek için sistem var gücüyle insansal olana, sanatsal olana karşı bir tavır içindedir: “…geçen yüzyılın ikinci yarısında teknolojinin etkisiyle bütün bilimler fizikleşir, felsefe pozitifleşir ve sanat da pozitivist bir karakter alırken, 20. Yüzyıl bu eğilimlere karşı çıkarak insanı kurtarma çabasına girişir. İnsanın kurtuluşu ise ancak sanat ve felsefe dünyasında, kültür dünyasında olanak kazanacaktır. Bu uğurda verilen savaşın ürünleri gerek sanatta, gerekse felsefede anti-pozitivist, anti-natüralist bir temel karakter çizgisiyle ortaya çıkıyor. Sanatta karşılaştığımız ekspresyonizm, soyut sanat üslupları pozitivizme ve teknolojiye karşı insanda, insanın iç dünyasında sanatı temellendirmek istiyor.” (Ss. 22-23)

            “insanın aklını kullanması, eylemlerinin sorumluluğunu duyması, kısaca onun özgür olması, insanın bir çaba harcama, bir cesaret gösterme işidir. Başkalarının aklıyla düşünmek, başkalarının istenciyle karar vermek ve eylemde bulunmak, bundan ötürü çoğu insan için kolay, rahat, çabasız gelir… kişisel akıl ve kişisel istenç, ideolojinin temel aklı ve tümel istenci içinde erimiştir… böyle bir insan, kendi aklına, kendi istencine ve kendi özgürlüğüne ters düşmüş, özgürlüğünü yitirmiş bir kişidir. Böyle bir insan, genel olarak günümüzün insanıdır, mutsuz insanlığın mutsuz bireyidir.” (s.13)

 

Sanatın insana ulaşma çabası, insanî olana ulaşma çabası günümüz tekno-faşizminde pek olanaklı görünmese de el emeği, el işçiliği, zanaat yüzeyde görünmeye başlıyor. Ancak kapitalizmin tasallutu altında özgür olmak günümüz insanı için pek de kolay görünmüyor: 

Kaan Turhan




Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...