Kitap
Aydınlık Hareketi -Küreselleşme Çağında Ulusalcı Tarz-ı Siyaset-

Bu hafta Sahaflardan Raflardan bölümümüz için sahaf tozlarının arasından çıkıp biraz raflara bakınalım dedik ve Tolga Gürakar'ın Aydınlık Hareketi -Küreselleşme Çağında Ulusalcı Tarz-ı Siyaset- kitabına denk geldik. Özellikle sitemizde konu bağlamında bu hafta yaşanan öğretici tartışma, yine bu hafta Kaynak Yayınları'nın eski Genel Yayın Yönetmeni Sadık Usta'nın Doğu Perinçek'in baskısıyla görevinden ayrılırken partiye yazdığı mektubun gündeme gelmesi ve partinin yine bu ay yaşadığı çok tartışmalı geçen kongresiyle Aydınlıkçılar ve ulusalcılar yine gündemimizde kalmayı başardı. Siyaset sosyolojisi, toplumsal hareketler sosyolojisi ve tarihsel sosyoloji alanlarında akademik çalışmalarını sürdüren Günakar'ın kitabı bilimselliğin gerektirdiği tarafsızlıkla olgusuna yönelen başarılı bir araştırma, yakın tarih kitabı olmuş. Kitap basım tarihi Mart 2017 yani yayıncıların tabiriyle "fırından taze taze"...
İnsan BU
“Günümüzde hegemon hâle gelmiş “küreselleşme” retoriğinin henüz dolaşıma girdiği 1980’li yıllar dünya sistem özelinde kritik bir dönemece karşılık gelmektedir. Çünkü Keynesyen birikim rejiminden esnek birikim rejimine geçişin aşama kaydetmesi bu süreçte yaşanmış, dahası kapitalizm geçmişte olduğundan çok daha yoğun biçimde gerek ekonominin gerekse maddi yaşamın tüm alanlarına yine bu zaman diliminde nüfuz etmeye başlamıştır. Nitekim bu nüfuz sonraki yıllarda yalnızca bireyi yeni baştan inşa etmekle kalmamış, aynı zamanda sistem karşıtı sol hareketleri de farklı ancak köklü biçimlerde dönüştürmüştür.
Adını yayınladıkları haftalık/günlük gazeteden alan ve 1960’ların sonlarından günümüze dek Türk siyasetinde var olagelen Aydınlık Hareketi de küreselleşme bağlamında süregelen dönüşümlerden fazlasıyla etkilenmiştir. Bu durum, hareketin 80’lerden itibaren esas aldığı programlarında ve ittifak stratejilerinde olduğu kadar mensuplarının söylem ve pratiklerinde de açıkça görülmektedir.
Genel hatlarıyla Aydınlık’ın Türk siyasal hayatının her mücadele döneminde yeni eğilimlerin etkili bir öncüsü olduğu söylenebilir. Bu durum 1970’lerde Mao düşüncesinde karşımıza çıkmaktadır ki o yıllarda Aydınlıkçılar Maoculuğun yalnızca savunuculuğunu yapmamışlar, aynı zamanda onu Türkiye soluyla ilk tanıştıran hareket de olmuşlardır. Dünyada sosyalizm rüzgârının durulduğu ve 12 Eylül’ün sosyalist solu tarumar ettiği 80’li yıllarda Aydınlıkçılar rotayı Kürt siyasal hareketine kırmışlar, Kürt meselesinin ülke kamuoyuna taşınmasında etkili çabalar sergilemişlerdir. Soğuk Savaşın sona erdiği ve küreselleşmenin iktisadi, politik ve kültürel aygıtlarının egemenlik kazandığı 90’lardan günümüze süregelen süreçte ise Kemalist paradigma çerçevesinde inşa ettikleri ulusalcı-Avrasyacı bir politik çizgi karşımızda durmaktadır. (Vurgu İnsan BU) Özetle, Aydınlık yalnızca sosyalist sol akımlar içinde değil, 1970’ler sonrasının geniş siyasi yelpazesinde kendini konumlandırmış bir harekettir.
Aydınlık Hareketi’ni bu çalışma özelinde değerli kılan bir diğer husus da araştırma sürecine dair önemli bazı avantajlar sunmasıdır. Öncelikle Aydınlık Türkiye’nin diğer sosyalist hareketleri ile karşılaştırıldığında, 40 yılı aşkın süredir kurumsal ve lider devamlılığı birlikte ve kesintisiz işleyen bir harekettir. İkinci olarak ise, bu hareket her dönem yayıncılık faaliyetine önem atfetmiş, bunu politik mücadelesinin merkezi yapmıştır. Bunun çalışmaya getirdiği fayda, günümüzdeki ve geçmişteki yayın organları üzerinden tüm dönemlerinin yakından incelenebilmesinin mümkün olmasıdır.
Dolayısıyla bu çalışmada tüm bu artılar gözetilmiş, birinci ve ikinci bölümlerde “küreselleşme” süreci Aydınlıkçıların gözünden tahlil edilmiştir. Öncelikle konu “dün- ya-sistem” bağlamında, ardından Türkiye’ye olan yansımaları özelinde ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise “küreselleşme” ve “ulus devlet” gerilimi bağlamında hareketin paradigma, strateji ve söylemlerindeki dönüşüm tarihsel süreklilikler ve kopuşlar açısından Pierre Bourdieu’nun “alanlar teorisi” üzerinden incelenmiştir. Burada mevcut Aydınlıkçıların yanı sıra hareketle geçmiş dönemlerde yollarını ayırmış kişilerin görüşlerine de yer verilmiştir.
Teorik arka planı inşa etmeye yönelik iki ayrı literatürden faydalanılmıştır. İlk olarak “küreselleşme”, “emperyalizm” ve “ulus devlet” olguları kavramsal açılardan ilişkisel olarak farklı yaklaşımlar, benzerlikler ve anlaşmazlıklar ışığında gözden geçirilmiştir.
İkinci olarak da Aydınlık Hareketi’ni içinde konumlandırdığımız “toplumsal hareketler” yazınına girilerek, mevcut paradigmalar kapsam ve sınırlılıklar dahilinde değerlendirilmiştir. Buradan çıkardığımız eleştiriler neticesinde “hareket alanını” inşa etmeye yönelik Bourdieu’nun yaklaşım ve kavramsal araçlarından yararlanma yoluna gidilmiştir. Tolga Gürakar
Tolga Gürakar, Aydınlık Hareketi -Küreselleşme Çağında Ulusalcı Tarz-ı Siyaset, Asi Kitap, 1. Baskı Mart 2017
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Miyase Aytaç Yılmaz 31.03.2017
Merhaba; "Yeni eğilimlerin etkili bir öncüsü olmak" nasıl bir şeydir? Örneğin yeni eğilim "herkes kuyruğuna teneke takıyor" ise, bunun öncülüğünü mü yapmaktır? Şöyle ki; vatandaşın devlet eliyle yok edilmesine haklı gerekçeler yaratıp mutlu olmak mıdır? Ben böyle bir "Aydınlık" ta kör olurum vallahi! Ünsal Bey'in de dediği gibi kitap okunmalı tabii. Saygılarımla.
H.ÜNSAL 31.03.2017
Sitedeki bir haftalık tartışmalardan sonra işte bu tanıtım manzaraya tam yerinden nokta koyuyor. Kitabı önce bir okuyalım sonrasına bakacağız. Yazıyı hangi editör hazırladıysa teşekkürler. Saygılar...