Kitap
Kitap Çıktı
ATATÜRK’ÜN DİL – TARİH TEZİNİ KANITLAYAN KİTAP ÇIKTI
Ön Not: Sadece internetten, aşağıdaki bağlantılardan temin edebilirsiniz…
Yeni kitabım çıktı. Turkish as the Founding Language of “Indo-European”: The Concealed Root of European Languages… Konu başlığından anlaşılacağı gibi Batı dillerini, Avrupa dillerini kuran Türkçe. Hint-Avrupa dil ailesi denen şeyin kökündeki örtbas edilen Türkçe. Dosyalar dolusu dilbilimsel belge ve kanıt; kültürel, tarihsel belgeler ve kanıtlar. Bunlara koşut genetik kanıtlar…
Belgeleri, kanıtları gözlerine soksak da görmek istemeyen, somut gerçekleri anlatan tek bir paragrafı bile okumaya katlanamayan bir çoğunluk yine susacaktır. Eğer ağzını açacaksa belgeye karşı belge sunmak için değil, yazara kişisel olarak saldırmak, onu aşağılamak için yapacaktır bunu.
O kadar sığ ki, egemen bilgin bilgisizlik… Ama o sığlıkta boğarlar tüm derinlikleri… Bilimsel laf etmeye kalkıştıklarında, birkaç klişeyi tekrarlayacaklardır. Kullandıkları kavramların ne olduğunu dahi bilmeden. Örneğin en sık rastladığım: “Yayınlamayın bu saçmalıkları. Şaka gibi! Bir kere Türkçe Altay dil ailesinden, Avrupa dilleri Hint-Avrupa dil ailesinden…”
Hay maşallah! İşte bu kitap Hint-Avrupa kavramının nasıl uyduruk bir gerçeklik olduğunu, az buçuk gerçek bir Hint-Avrupa dili varsa onun kökünde de sözcüğüyle, grameriyle nasıl Türkçe bulunduğunu anlatıyor. Bu gerçekliği şurasından burasından, kısmen veya bütünlüklü dile getiren yüzlerce yabancı ve bir kısım Türk bilim insanlarına dayanarak.
Bu kitap yeni bir sentez. Olmaz ya… Bir gün kabul edilirse tüm sosyal bilim paradigmasını değiştirecek. İnsan dili ve düşüncesinin kavranmasına yeni bir boyut katarak.
KURU KURUYA KUTLAMA OLMAZ
Yeni kitabı başka bir ortamda bir hafta önce duyurdum. Sağ olsunlar, arkadaşlardan büyük ilgi gördü, çok kişi kutladı. Ama öyle kuru kuruya tebrik olmaz!.. Kitabı alıp okumanız gerek. Daha önce aynı konuda iki kitap yayımladım. Başıma gelmeyen bela kalmadı. Üstelik ikisi de başarısızlığa uğradı. 8 yılda 2500 ancak sattı toplamı. Kaçı okudu bilmiyorum. Bunun üzerine ağırlıklı olarak İngilizce yazmaya başladım. Yurt dışına yöneldim. Çünkü bizim “aydınımız” yeni görüşlere, araştırmalara nato kafa kapalıdır. Ancak yurt dışından bir cereyan gelirse beyni biraz yel alır.
O yüzden bu kitap İngilizce yazıldı. Bu okumamanın yeni bahanesi olmamalı. Çünkü İngilizce bilip okuyan o kadar çok insan var ki… Zaten kitabın yarısını Batı dillerine geçen Türkçe sözcükler sözlüğü oluşturuyor. Bu bölümü okumak için yabancı dil bilmeye de gerek yok.
Muhakkak alın. Hatta yoksul değilseniz birden fazla alın. Konuyla ilgili veya ilgilenebilecek yabancılara hediye edin. Bizim akademisyenlere verin, elbette okuma ihtimali olanlara. Kütüphanelere bağışlayın… vs.
Kitap biraz pahalı. Tabii akademik (büyük) boy, 786 sayfa. Tuğladan ağır, içeriği ise taştan, mermerden ağır. 15 yıllık emeğin, çoğu baba 400 kadar eser okumasının ürünü.
Önceki kitaplarımdan biraz telif ücreti aldım. Ancak aldığımın 15 katını harcadım. Bu işe abartılı emek verdim, mübalağa cenk ettim. Bu kitap da başarısız olursa devam etmenin bir anlamı bulunmuyor. Türkçesi ne zaman çıkacak diye soruyor bazı arkadaşlar. Daha öncekiler kapışan gitti ya... Bu kitap da elimde kalırsa Türkçesi çıkmayacak. Bu işe kitapla devam etmek mantıksızlığın, akılsızlığın dik alası olur çünkü. O takdirde internetten devam ederim.
SANSÜRCÜ KAFA KİTAP DUYURUSUNA BİLE SATAŞIR
Biri buyurmuş ki, “Bu adam etimolog değil, ciddiye almayın”. Dilbilim ve etimoloji yüksek unvanlı vasatlara bırakılsaydı bugün Türkçe diye bir şey kalmazdı. “Ana, baba” gibi en temel sözcüklere bile yabancılaşır, etrafa Baydın bey gibi şaşkın bakardık. Hangi etimolog benim okuduğum sözlüklerin çeyreğini okumuş?
Başka biri “Adama bak, kitabını alsınlar diye ne hallere giriyor” demiş. Ulufeci, sansürcü kafa hiçbir zaman bağımsız yazarların neler çektiğini anlayamaz. Anlatsan bu sesi “ağlamak” sanır. Oysa kendi suratlarındaki tokat sesidir açığa vurduğumuz gerçekler. Benim ne yandaş medyam oldu beslendiğim, ne soldaş medyam oldu çöplendiğim. Hür düşüncenin nasıl kazanıldığını anlamayanlara da sabırla anlatmak zorundayız.
Bu alandaki çalışmalarım şöyle diyaloglarla yürür:
Hocam, o kadar sık yazıyorsun ki, okumaya yetişemiyorum. Şunu bir kitap yap, o zaman topluca okuyalım.
Tamam…
Türkçe kitap bir süre sonra çıkar…
Abi, çok ağır olmuş bu. Beni aşar. Zaten kitapçıda bulamadım.
Peki ben ne yapabilirim?
(…) Makaleleri okuyorum ara sıra. Ama yurt dışına yönelmelisin esas...
Tamam…
İngilizce yazmaya başlarım…
Kaan şu şu konuya değinsene… Şöyle şöyle örnekler var…
Onları yazdım ya İngilizce makalelerde…
İnternetten pek okuyamıyorum. Kitap yapsana bunları.
Tamam…
Kitap çıkar…
Bunun Türkçesi yok mu? Türkçesi ne zaman çıkacak?..
(…)
Kitap kitapyurdu yayıncılıktan çıktı. Ancak oradan, internetten temin edebilirsiniz.
KİTAP ARTIK YURT DIŞINDA, AMAZON SİTESİNDE DE VAR
Bir “Aydının” Türk Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Birbirini Aşağı Çeken “Aydınlar” Görürseniz Onlar Türk’tür…
Bir aydının kökeninden kuşku duyuyorsanız, anlaması kolay. Birinin, özellikle okumuş kesimden birinin Türk olduğu nasıl anlaşılır? Birbirlerinin kuyusunu kazıyorlarsa; birbirlerini aşağı çekmeye çalışıyorlarsa, bilin ki onlar Türk’tür.
Türkler kendileri için bu tanımlamayı sık kullanırlar. Fıkralara bile konu olmuştur. Kuşkusuz başka uluslarda da benzeri yakınmaları duyarız. Ancak ilk kapsamlı yazılı belgemiz kabul edilen Göktürk Yazıtlarında bile ana tema buysa… Kaan, en çok kendi tarafının ulusa ihanetinden söz etmişse, bizde biraz farklılık yaşandığı açık.
Türk’e ait bu nitelemenin yalnızca abartılı bir vurgu ya da moda tabirle şehir efsanesi çıkmasını yaşamım boyunca çok arzuladım. Ancak sıradan vatandaşlar arasında değil belki, özellikle seçkin ve tahsilli kesimde o kadar yoğun doğrulamasını gördüm ki…
Birbirini desteklemeyi, birlikte yükselmeyi ben bir tek liberallerde gördüm. Bir Batı virüsü bulaşmasından belki, belki dış örgütlemelerle. Ne tapon insanları büyük yazar, büyük sanatçı yaptılar başımıza. Biraz da tarikat ehlinde var bu. Geri kalan tam Türk. Örneğin çoğu Türklükten nefret etse de solcularımız tam Türk solcusudur kökenleri ne olursa olsun. Ezelden beri birbirlerine çelme takmakta, hatta birbirlerini boğazlamakta bu kadar mahir bir topluluk yoktur yeryüzünde.
Fakat, inadına bu eğilime karşı savaştım, ısrarla tersi yönde bir akım yaratmaya çalıştım. Az sayıda aykırı örnekle birlikte hareket etmeye çalıştım. Ancak gücümüz sınırlı… Bunu nasıl yapmaya çalıştım, işte son örneği:
YENİ KİTABIM ÇIKTI
İngilizce yazılmış 786 sayfalık kitabın adı: Turkish as the Founding Language of “Indo-European” … The Concealed Root of European Languages … Türkçesi: “Hint-Avrupa Dillerinin Kurucu Dili Olarak Türkçe… Avrupa Dillerinin Gizlenen Kökü…
Kitap artık Amazon sitesinde de var. Yurt dışından ilgi gösterecekler kendi oturdukları ülkelerden temin edebilirler. Türkiye için tek sağlama adresi Kitapyurdu sitesi.
Bu kitap hem kapsamı hem de İngilizce oluşu açısından bir ilk. Daha önce Osman Karatay’ın “Genesis of the Turks” kitabını defalarca tanıttım. O da yakın tarihli bir ilkti. Tüm tarihsel bağlamı ele alan. Genetik ve kültürü de inceleyen. Benimkinde de bunlar var, ama esas ağırlık dil kanıtlarında.
Burada ve başka yerlerde yararlandığım kaynakları uzun uzun tanıttım. Birçok yazarı anımsatmaya, öne çıkarmaya çalıştım.
Ancak aynı eğilimi onlarda ve başkalarında yaratabildiğimi söyleyemem. Çok azı birlikte yükselmekten yana tavır gösteriyor.
Oysa bu kitaplar, özellikle yabancı dilde yazılıp uluslararası arenaya çıkanlar sosyal bilimde devrim yaratacak eserler. Emperyalist ideolojiyi kırmak açısından ise uçak Kaan’dan bile daha etkili silahlar. Bunlar aynı zamanda evrensel insan salaklığına karşı birer meydan okuma.
TEŞEKKÜR
Kitabımın teşekkür sayfasını aktarıyorum:
Bu çalışma aslında 300’den fazla yazarın bu alandaki çalışmalarına dayanır. Kitapta adı geçen tüm yazarları sayamam, ama bazıları şunlardır:
Türkiyeden; öncelikle Adnan Atabek, Konstanty Borzecki (Mustafa Celalettin Pasha), Bedros Efendi Keresteciyan, İsmail Hami Danişmend, Osman Nedim Tuna, Vecihe Hatiboğlu, Adile Ayda, Kazım Mirşan, Ünal Mutlu, Haluk Tarcan, Haluk Berkmen, Polat Kaya, Osman Karatay, Nüvit Alagöz, Abdullah Gürgün, Çağıl Çayır, Osman Sertkaya, Murat Karamüftüoğlu, Osman Çataloluk, Mehmet Bayrakdar, Mehmet Ciğerli, Ekrem Hayri Peker, İlknur Arslanoğlu ve başkaları… Ayrıca Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmut ve tabii ki M.K. Atatürk.
Yabancı yazarlar; öncelikle Norm Kisamov, Illich Svitych, Sergei Starostin, Wilhelm Radloff, Allan Bomhard, Mel Copeland, Georgeos Diaz-Montexano, Anatole Klyosov, Mario Alinei, Jacques Coulardeau, Yuri Drozdov, Olcas Suleymanov, Irek Bikkinin, Çingiz Garaşarlı, Murat Adji, Strahlenberg, Vilhelm Thomsen, Martti Rasanen, Fritz Hommel, Snurre Sturlesson, Sven Lagerbring ... ve çokları…
Tartışmalara katılan, destekleyen ya da katkı sunan yazarlar: Jadranka Ahlgren, Bill Lipton, Anton Perdih, Xavier Rouard, Vladimir Pajevic, George Telezhko, Juan Luis Lopez, Richard W Youatt, Nedim Pala, Sibel Küçükoğlu, Peter D. DunphyHetherington, Guðrún K Magnúsdóttir ve başkaları…
Özel olarak teşekkür etmeliyim ki, bu makalelerin Türkiye’de tüm dünyada okunmasına ve ilgi görmesine büyük katkı sağlayan ODA-TV medya kuruluşuna ve başından beri onu destekleyen Soner Yalçın’a…
Ayrıca Vedat Köle’ye ve yazar olmadıkları halde çalışmaya fikri destek veren birçok arkadaşıma…
SON TEŞEKKÜR
Saymaya kalksam liste bitmez, ama kitaba bir şekilde katkıda bulunan Ahmet Yıldız, Hakan Bakan, Yavuz Serhan, Dicle Ekinci gibi arkadaşların da adını anmak isterdim. Bazılarının kitapta adı geçiyor.
Süreç içinde teşekkür edebileceğim başkaları da çıkacaktır. Belki bazılarına teşekkürü geri çekerim. Şaka diyorum ama gerçeği şu ki, verebileceğimiz sadece bir teşekkür. Dayanışma ve birlikte yükselme bilincini geliştirmek için elimizde bir o var bir de çoğu karşılıksız sürekli hizmet.
AMAZON ADRESİ: https://www.amazon.com/Turkish-Founding-Language-Indo-European-Concealed/dp/B0D9S7BXJW/
Kaan Arslanoğlu