Kitap
"Devrimci Teşkilatçı Mustafa Kemal" Kitabının Yazarıyla Söyleşi..

Özgür Karslı: Dünyanın en büyük devrimci teşkilatçısı Mustafa Kemal’dir.
“Bir de Mustafa Kemal’in Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olduğunun yabancı bir doktora tezinde geçiyor olması beni hem şaşırttı hem de üzdü. İçimden, biz daha önce yazmalıydık dedim”
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi uzmanı Özgür Karslı, hazırladığı yüksek lisans tezi ile ve bu tezin geliştirilmiş hali olan “DEVRİMCİ TEŞKİLATÇI MUSTAFA KEMAL” adlı inceleme kitabıyla, yakın tarihimizin henüz bilinmeyen yönlerini titiz bir çalışma sunucu gün yüzüne çıkardı. Bu konuda kendisiyle yaptığımız röportajı sunuyoruz.
İnsan Bu: “DEVRİMCİ TEŞKİLATÇI MUSTAFA KEMAL” adını verdiğiniz kitabınızı hazırlamadan önce size yön veren ana düşünceler nelerdi?
Özgür Karslı: Dünyanın en büyük devrimci teşkilatçısı olan Mustafa Kemal’in, bu yönüyle henüz yeterince bilinmediğini fark ettim. En önemli amacım; gerçek milliyetçiliğin uygulayıcı önderi olan büyük dehanın anlaşılabilmesi için, dünyadaki bilim insanlarını disiplinler arası ortak çalışmaya yönlendirebilmek. Böylece daha güzel bir dünyanın, ancak Mustafa Kemal gibi devrimci teşkilatçılarla olanaklı olabileceği gerçeğinin üstünü örten emperyalist örtü kaldırılabilecek ve bu gerçeğin teorik ispatına uygun bir kapı ardına kadar aralanabilecektir. Bir de Mustafa Kemal’in Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olduğunun yabancı bir doktora tezinde geçiyor olması beni hem şaşırttı hem de üzdü. İçimden, biz daha önce yazmalıydık dedim.
İnsan Bu: Neden “DEVRİMCİ TEŞKİLATÇI MUSTAFA KEMAL” adını kitabınıza verdiniz?
Ö.K.: Teşkilatçı olduğu için, ama nasıl bir teşkilatçı: elbette devrimci bir teşkilatçı… Bir de ben şiiri çok severim. Şiirde sözcük sayısı azaltılırken anlam çoğaltılır. Şiirsel bir anlam arayışına girmiştim bu adı seçerken.”Devrimci” sözcüğü diğer anlamları dışında bir de her şeyin en güzelini en yetkinini düşünen, yapan insan demektir.
İnsan Bu: Milli Kurtuluş Savaşımızın henüz bilinmediğini düşündüğünüz özellikleri ve kahramanları hakkında özet bir bilgi verebilir misiniz?
Ö.K.: Talat Paşa, Mustafa Kemal’in istediği Milli Mücadele için gerekli parayı yurtdışından kuryesi Basri Bey aracılığıyla ulaştırırken; kuryesine, İzmir’de Cüher Hoca’yı (Cevher Hoca veya Ahmet Hamdi Öztarhan) bulmasını ve onun göstereceği yolu izlemesini söylemiştir. Halk arasında Cüher Hoca adıyla anılan Aydın Vilayeti Müftülüğü de yapmış olan Cevher Hoca Kasaba (Turgutlu) doğumlu olup, Teşkilat-ı Mahsusacı Eşref Kuşçubaşı ile ülkenin güvenlik sorunlarını ve izlenecek stratejileri yüz yüze görüşebilecek kadar önemli bir istihbaratçıdır. Ayrıca Celal Bayar’ın çok yakın dostudur. Kasaba (Turgutlu) Yunan işgali altındayken bile Milli Mücadele unsurlarına İstihbarat toplayan Kasaba Maarif-i İslâmiyye Teşkilatı üyeleri; ki hepsi de öğretmendir, (İsmail Hakkı [Dinçsoy], Mehmet Necati [Köylü], Hilmi [Özkök], Hasan [Artun], Ali [Demirel]) 5.Balıkesir Kongresi’nde ikinci başkanlık yapmış İstiklal Madalyası sahibi Manisa Müftüsü Ahmet Alim Efendi’nin görevlisidirler. Teşkilatları Manisa Cemiyeti İslâmiyye Teşkilatı’nın uzantısı konumundadır. Teşkilatın Mustafa Kemal ile gizlice mektuplaşması ise; Mustafa Kemal ve Müftü Ahmet Alim Efendi arasındaki, sezinlenen ancak ortaya konamayan ilişkiyi kanıtlar niteliktedir. Günümüzde adını ve mezar yerini bile bilmediğimiz nice kahramandan biri olan; örneğin, Mehmet Necati Bey (Köylü) Manisa mezarlığında başkanı olan Ahmet Alim Efendi ile yan yana yatmaktadır. Dava arkadaşları adeta öldükten sonrada birbirinden ayrılmamışlardır. Yüksek sesle ifade etmek isterim ki; Yunanlı askerlerce dövülen Kasaba Müftüsü Hasan Basri Efendi ve Muallim Hilmi Bey’in (Özkök) alnındaki yaralar Türk halkının yaralarıdır. Ona uzanan eller, Türk Milletinin birliğine ve bütünlüğüne uzanmaktadır. Selanik’in Zilhove nahiyesinden gelme bir Yunanistan göçmeni olan Kasaba Müftüsü Hasan Basri (Kutlu) Efendi, 21 nisan 1924 tarihinde beyaz şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir, fedakar hizmetlerinin karşılığı olarak. Kahvede kendileri girince herkesin ayağa kalkmasını isteyen Yunanlı askerlere oturarak direnen ve sonrasında gözaltına alınan Hasan Beyler (Artun); daha sonra da Gavur Hamamı’nda yakılmak istenen bu fedailer, Türk Milleti’nin asla esir alınamayacağının kanıtı olan öncü görevleri tereddütsüz yerine getirmişlerdir. Doğal olarak bu fedailer listesine, telgraf memuru Mehmet Hilmi (Tüzün) Bey ile Kuvayı Milliye komutanları Zahit Zühtü (Akıncı) ve Rıza (Çetin) Bey’leri de eklememiz yerinde olacaktır.
İnsan Bu: Bu bilgilere nasıl ulaştınız?
Ö.K.: Öncelikle şunu belirtmeliyim ki aynı zamanda benim de hocam olan Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi, Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu’nun 2 ciltlik Milli Mücadelede Din Adamları, Atatürk, Din ve Din Adamları adlı çok değerli kitapları olmasaydı Müftü Ahmet Alim Efendi’yi deşifre edemeyecektim. Dolayısıyla yeni bilgiler üretebilmem için gerekli çok önemli bir başlangıçtan yoksun kalacaktım. Ayrıca Milli Teşkilat üyelerinden Mehmet Necati Köylü’nün benim akrabam (anne tarafından dedemin dayısı) oluşu nedeniyle onun ve diğerlerinin hayatta olan çocuklarıyla bağlantı kurmam mümkün olabildi. Bu yaşlı insanlarla tek tek ayrıntılı uzun görüşmeler yaptım. Onların hatıralarına dayanan bilgileri derlerken yaşlı bir insandan unutulmaya yüz tutmuş bir türküyü derleyen kişi nasıl heyecanlanırsa ben de o ölçüde heyecanlandım. Çünkü bu türkü bir milletin olanaksızlıklar içindeki kurtuluşunun türküsüydü. Doğru bir iz üzerinde ilerliyordum ve şaşırtıcı bir biçimde anlatılanlar birbirlerini bütünlüyordu. Örneğin bu öğretmenlerin İttihat ve Terakki kökenli oluşlarını, İttihat Terakki’nin 1906 tarihli bir mektubu ile beraber düşündüğümde Cemiyeti İslâmiyye Teşkilatlarının nasıl yurt çapında genel bir teşkilat olduğunu daha iyi anladım. Yunanlılarca kendilerini adım başı takip eden Kemalist bir göz olarak nitelendirilen, Celal Bayar’ın kendisinden Battal Gazi biçiminde söz ettiği; İstiklal Madalyası sahibi Parti Pehlivan’ın, Yunanlılardan kötülük gören zavallı bir kadının intikamını aldığı baskının öncesinde; Kula Cemiyeti İslâmiyye Teşkilatıyla birlikte koordineli çalışması ise, fotoğrafı netleştiren önemli örneklerdendir.
İnsan Bu: Okurlar bu kitabı niçin okumalılar? En önemli özelliği ya da bu kitabı özgün kılan şeyler nelerdir?
Ö.K.: Dünya dahisi Mustafa Kemal’i daha yakından tanımak isteyen herkesin bu kitabı okumasını öneririm. Türkiye Cumhuriyeti tarihine kritik katkılarda bulunuyor. Milli Mücadele’de Kasaba(Turgutlu)’nın merkezi bir rol oynadığı henüz bilinmiyor. Karanlıkta kalan bu merkezi rol aydınlatılıyor. Elbette Kasaba
(Turgutlu)’nın Yunanlılarca yakılmış olması, elde belge olmaması bunda etken. Bir de kahramanlarımızın gösterişten uzak mütevazı kahramanlar olması, istihbaratçılığın verdiği alışkanlıkla deşifre edilmemiş olmak da diğer etkenler. Mehmet Necati [Köylü], eşinin yangından altınları kurtardığını söylemesi üzerine, kızarak “keşke altınları kurtaracağına mektupları kurtarsaydın ya” demiştir. Niyazi Dinçsoy’un yerel bir kitabı Yöremizin Tarihinde Turgutlu’nun Dramı ve Mustafa Kemal Atatürk, Atatürk’ün Bütün Eserleri tarafından doğrulanıyordu ve bu çok heyecan vericiydi entelektüel açıdan.
Niyazi Dinçsoy bir tarihçi değildi. Manisa’daki ajanımız diyor ama bu ajanın Müftü Ahmet Alim Efendi olabileceğini, buradan da hareketle Mustafa Kemal’e kadar uzanan gerçekleri düşünememişti. Aralarında Niyazi Dinçsoy’un da olduğu birkaç araştırmacının sınırlı çalışmasını saymazsak Kasaba(Turgutlu)’nın tarihi yazılmamış desek yeridir. Milli Mücadele tarihimizle doğrudan ilişkili olmasa fazla önemsemeyebilirdik bu tarihi. Ama merkezi bir rolü var Kasaba(Turgutlu)’nın…
İnsan Bu: Başka eklemek istediğiniz şeyler var mı?
Ö.K : İnsanlığın da yüz akı olan Milli Mücadele Tarihimizin özellikle gençler tarafından önemli ayrıntılarıyla öğrenilebilmesini yürekten dilerim. Bu arada memur, öğretmen veya subay olan Kasabalı (Turgutlulu) kahramanların “İsmail Hakkı Dinçsoy” dışında Turgutlu’da adlarının yaşatılmamasını büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Umuyorum ki; bu gerçekleri öğrenen yetkili büyüklerimiz bu eksikliği gidermek için hemen harekete geçeceklerdir. Yakın bir tarihte Manisa’da Müftü Ahmet Alim Efendi’nin adı İmam Hatip Ortaokulu’na verildi. Turgutlu’da da bir okula uygun bir ad verilmesi için Turgutlu Kaymakamlığına başvuruda bulunmuştum. Milli Mücadele’de Kasaba’nın (Turgutlu) bilinenin aksine merkezi roller üstlendiği gerçeği; inanıyorum ki, bir gün mutlaka ortaöğretim tarih dersi müfredat programına dahil edilecek ve gençlerimize ders olarak okutulacaktır.
Bu arada kitap ULAK YAYINCILIK tarafından internet yoluyla kitap satan alış veriş sitelerinde de (kitapyurdu, idefix, babil.com , sözcü kitabevi vb.) satışa başladı. Ayrıca kitapla ilgili gelişmeleri Face,Twitter ve İnstagram aracılığıyla da takip edebilir okurlar…
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
AHMET CEMAL ÇOBANDEDE 07.08.2018
bu tür başlıklar kimi okuyucuyu çekiyor kimisini uzaklaştırıyor. her iki okuyucuya hitap etmek açısından daha orta yollu başlıklar sanki daha uygun gibi. bütün dünyayı sarsan sosyalist ve hatta kapitalist hareketlerle kıyaslanması zor. mesela rus devrimi bütün dünyayı etkilemiştir. hakeza fransız devrimi. anadolu devrimi çok önemlidir ama lokal kalmıştır kanaatindeyim.
Kaan Arslanoğlu 07.08.2018
Tanıttığımız kitap değerli bir kitap. Okunmasında fayda var. Birçok nesnel bilgi ve belge içeriyor ki, bunlardan bir bölümü tarihe meraklılarca ilk kez görülecektir. Yazarın ifade ettiği görüşlerin ve saptamaların bazılarına katılıyor, bazılarına katılmıyorum. Nerelere katılıp nerelere katılmadığımı kitabı merak edip okuyanlar çıkarsa soru üzerine tartışabilirim. En başta şunu söyleyeyim: “Dünyanın en büyük devrimci teşkilatçısı” gibi “en”li saptamalara, abartılara hiç gerek yok. Hiç kimseyi kimseyle yarıştırmıyoruz. Atatürk’ün buna gereksinimi yok, bizim de yok. Fakat kitabı hiç değilse Manisalılar, Turgutlulular merak edip okurlar mı acaba?