‘SESSİZLİK KULELERİ’ ROMAN ELEŞTİRİSİ

‘SESSİZLİK  KULELERİ’  ROMAN  ELEŞTİRİSİ

Edebiyattan pek anlamam, roman okumayı da fazla sevmem.

Eğitimini gördüğüm ve kırk yıldır aktif olarak içinde bulunduğum elektronik haberleşme mühendisliğinin beni yönlendirdiği bilimsel kitap, distopik roman, teknoloji ve gelecek ile ilgili konularda kuramsal kitaplar okurum.

Son yıllarda da insan beyni, zihin - bilinç konusundaki yeni teknolojik gelişmeler ve kuramsal kitaplara ilgi duyuyorum.

Kaan Bey'in insan düşüncesi ve zihin yapısının evrimsel gelişimi ve günümüzdeki sonuçları ile ilgili mesleki ağırlıklı kuramsal kitaplarını okuduktan sonra, ''Sessizlik Kuleleri - 2084'' distopik romanı ilgimi çekti ve okudum.

Okumayı  yeni öğrendiğim dönemdeki ilk okuduğum kitaplardan biri olan Jules Verne'in ''Aya Seyahat'' kitabındaki hikayenin anlattığı konunun; birkaç yıl sonra TRT televizyonu ekranlarından gerçekleşmesini yaşayarak izleyen birisi olarak da, bu tür gelecek ile ilgili projeksiyonlar ve söyleyecekleri olan kitaplar hep ilgimi çekmiştir.

Gençlik dönemimde Orwell'in 1984 ve Huxley'in Cesur Yeni Dünya distopik romanlarını da gelecekteki dünya, insan, toplum, teknoloji değişimi sonucu gelinecek seviye tahminlerini ve öngörülerini de ilgiyle okumuştum.

Bu distopik romanlarda, Orwell .. baskıcı faşist yönetimlerin iktidar ve otoriter devlet menfaatleri gereği insan öz yapısına uygun toplumsal yapı ve gerçeğin bizden gizlenerek insanın ve toplumun baskı sansür yasaklama sonucu değiştirilmesi, yönetilmesi temalı bir gelecekten bahsediyordu.

Huxley'in ''Cesur Yeni Dünya'sında'' ise .. insanların baskı olmadan beden ve zihin yapılarındaki zaaf ve yanılsama özelliklerinden  kaynaklanan yoğun bir haz yaşamı, kültür  ve enformasyon bombardımanıyla yozlaşarak, sahte değerler, yapay meşguliyet ve hazlar ile robotlaştırılması öngörüsünde bulunmuştu.

Son yılların yeni medya ve sosyal medyalarının renkli balonlarında ve yapay - çakma dünyalarında formatlanan insanların getirildiği bilinç düzeyi pozisyona bakarak değerlendirdiğimizde .. bana göre Huxley'in öngörüsü daha doğru ve gerçekçi çıktı.

K.A. 'Sessizlik Kuleleri' romanında geleceğin nasıl şekilleneceğinin yanında, bu şekillenmenin geçmiş ve günümüzdeki insan ve toplum yapısının zaafları, yanılsamaları, biyolojik ve bilişsel sınırları konularını da çeşitli bölümlerde ve geri dönüşlerle ele alıyor.

Arslanoğlu bu romanı mesleki uzmanlığının ürünleri olan kuramsal kitaplarındaki sıkça ve içinde bulunduğumuz günün şartlarına göre cesurca vurguladığı tespitlerinden ve kuramlarından yola çıkarak kurgulamış.

Kitabı okuduktan sonra kitapla ilgili Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin 'Karanlık Bir Gelecek Tasavvuru: Sessizlik Kuleleri 2084' adlı tez çalışmasını ve iki farklı edebiyat sitesindeki inceleme ve söyleşileri de okudum.

Günümüzün moda tabiriyle konuya daha ayrıntılı girmek 'spoiler' vermek oluyormuş ! bu yüzden fazla ileri gitmiyorum.

Bu tür distopik roman diye tanımladığımız kitapların formatı gereği, konu tabii ki dönüp dolaşıp felsefeye de geliyor.

Sn. Arslanoğlu da bu tür gelecek insan ve toplum ile ilgili öngörüsel felsefi çözümlemeler konusunda Orwelden ve Huxleyden biraz daha avantajlı. Uzun yılların birikim ve bilimiyle elde ettiği tecrübeler, insanın ve onların şekillendirdiği toplumun  geleceğiyle ilgili öngörüler kendi uzmanlık alanına girmekte.

Hızla değişmekte ve dönüşmekte olan günümüz dünyasındaki gelişmeler, eğilimler, söyleyip kurgulayacağın fikir, üretim ve gelecek ile ilgili öngörülerde;  bilimsel çalışma ve deneyimlere yakın durmak gerekli.

Artık felsefe de branşlaştı. Felsefesini, yorumunu yaparak makalesini veya kitabını yazacağımız konu hakkında sağlıklı bir üretim ve çözümleme ortaya çıkarabilmek için; derinlemesine çalışmak ve konu hakkında uzmanlık gerekiyor.

Nedim Pala


  • mete demirtürk

    mete demirtürk 1.11.2021

    Kitapla ilgili ikinci bir yorum yapmışım. Bunu bir hata olarak görmedim. Defalarca konuşulacak bir eser çünkü...

  • mete demirtürk

    mete demirtürk 1.11.2021

    Kaan Hocamın, müthiş bir keyifle okuduğum romanı. Okurun çoktan belleğinde yer etmeliydi. Ne sessizlik değil mi? Değerleri yok etmekte eşsiz ülkem...

  • Özgür Coşar

    Özgür Coşar 31.03.2019

    Kıymetli Nedim Abi ve Kaan Hocam, Ne mutlu, vesile olmuşum. Sessizlik Kuleleri, kıymeti sonradan bilinecek kült kitaplardan birisi bence. Çok hediye ettiğim ve artık baskısını bulmakta zorlandığım bir eser. Okuyucusundan emek isteyen kitaplardan. Selamlar, saygılar Özgür Coşar, Sadeceozgur :)

  • Nedim Pala

    Nedim Pala 25.03.2019

    bu vesileyle ; kitabı ilk alma teşebbüsünde bulunup, piyasadan erişemediğimde .. ' bende son baskısından bi kaç tane var ' ağbi ! diyerek.. bana kitabı gönderen ve benim de; '' ankara'dan kitabım geldi ! evde bir bayram havası.. '' nidalarıyla, eski bir ankara türküsü nostaljisi ile karşıladığım bu hediye için, site yazarımız 'sadece Özgür' bey'e de teşekkür etmiş oldum. (mâlum kurukuruya teşekkür olmaz) soğuk ve yağmurlu bir günde sözkonusu kitapları çantasında taşıyarak yazarına imzalatma kıvancı ile, edebiyat ve şiir sevdasına canlı şahit olduğum, Mete bey'e de teşekkür ve selamlarımla. !

  • mete demirtürk

    mete demirtürk 24.03.2019

    Hay bin yaşayın sn. Nedim Pala! İyi bir hatırlatma yaptınız. İlgiyle okuduğum, sevdiğim kitaplardan biridir. Sessizlik Kuleleri' bütün dostlara hararetle tavsiye ederim...

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 24.03.2019

    “Avrupa her zaman zenginmiş, burası ve birkaç başka bölge. Yoksul ülkelerdeki aç yığınların çok büyük kalabalıklar halinde öbürlerinin sınırlarına yürüdüğü, karadan ve havadan böcek sürüleri gibi hücum ettikleri, on binlerce tekneyle, botla uygar ülkelerin kıyılarına yanaştığı ve son büyük savaşı bu olayların başlattığı bilinirdi. Meraktan bazı kayıtları birkaç dakika izlemiştim, ilgimi çekmemişti bu kanlı kirli görüntüler. Sinekler gibi vurulmuşlardı, açlıktan hastalıktan on milyonlarcası kırılmıştı, binlercesi dalgalara akıntılara kapılmıştı.” Sessizlik Kuleleri romanından bir parça. :( Romanın uzaylı melez kahramanı anlatıyor...

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 24.03.2019

    Vallahi Nedim Pala öyle diyorsa belki de doğrudur. :) Kendi romanlarımı genellikle bir daha okumam. Sonra epeyce unuturum. Hatta birçok ayrıntısını değil kahramanlarını bile unuturum. Şimdi okusam nasıl bulurum, bilmiyorum. Şu son Avrupa'ya göç dalgası ve yollarda ve denizlerde çokça ölenler hakkında bir şeyler yazmıştım bu olaylardan yıllarca önce bir öngörüyle. Romandan sadece o bölümü bulmuş ve face sayfamda yayımlamıştım geçen yıl. Eski romanlarımı gözden geçirsem çok şey değiştirir miyim, daha güzel olur mu, belki de.. Her neyse. Nedim Pala'ya teşekkürler, sevgiler, saygılar. :)

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.