Kitap
MİNİ TIP TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ

Karantina günlerinde “karantina”nın Türkçe köklü olduğunu biliyor musunuz? Latince adeta Türkçe’nin bir lehçesi gibi…
Bu mini sözlük için “yabancı tıp terimlerinde Türkçe izleri” gibi kapsamlı ve özel bir çalışma yapmadık. Radloff sözlüğü taramamızda rastladıklarımızdan ve bu arada aklımıza gelenlerden küçük bir derlemedir sadece. Bir fikir versin diye. Şu anda elimizdeki ilgili sözcüklerin bile hepsini katmadım. Sadece birkaç saat içinde ana sözlükten derlediğim kadarıyla. Özel bir çalışma yapılsa mini sözlük orta boyutta normal bir sözlüğe dönüşebilir.
“Batı Dillerinin Kökündeki Güçlü Türkçe” kitabımdan bazı parçalar yayımlamaya başlıyorum. Daha önce “İçindekiler” bölümünü ve tanıtımını yayımlamıştım.
Ajitasyon: Kızgın, saldırgan hal. Öcük: 1-1287 kızgın, heyecanlı.. agitation (İng.)
Anksiyete: Angst, Anxiety. Bunal: 1814 (Osm.) bunalmak, daralmak. “bung”dan geliyor. angustus (Latin): daralmak, eng (Alm.) dar. Angst (İng. Alman kaynaklı) anxiety (İng.), mung, bung: 4-2134; mung: 4-2178 (Uygur, Altay, Saga, Koib, Tel. Leb. Koib. Küar.) boğuntu, sıkıntı.
Aversiyon: Tersine çevirme. Türkçe Auş: 1-85 (Kas. Kırım). Evirme, çevirme.
Bazı organlar (hepsini saymıyorum, ilk akla gelenler): Jaw (çene, diş) azaw, azı; Chin: Çene; Cauda (Latince) kuyruk kemiği: Kuyruk, eski dilde Kudruk; body: boy, bod, beden; elbow, ellenbogen: el büklümü, dirsek; kosta (Göğüs kafesi kemikleri): Kenardan geliyor. Sahile de aynı ad verilir. Eski Türkçe kas, kos hatta kosta kenar, demek, sahil demek. kas, kaş: 2-345 (Saga, Koib.): kenar, sınır. kosta (Yunanca) kenar, sahil. coast (İng.) sahil, kıyı; Ped: Latince ayak, bacak, eski Türkçe: put, but; teeth: diş; derma: deri; Os (Latince): kemik, eski Türkçede Sök; Brain (İng.) Yunanca kökü Myelos, eski Türkçe kökü “me”, yeni hali beyin; myelin (sinir dokusu dış tabakası) eski Türkçe “me-meyin” beyin. Bu paragraf şişti. Aklımıza gelenlerden kalanları başka maddelere koyalım.
Bolus: Büyük doz, bol doz demektir. “Bol”la akrabadır.
Bruise: bere.
Bül, Büllöz: İçi sıvı dolu şişkinliktir. Ball (İng.): top da aynı kökten gelir. Eski Türkçe Polçok: 4-1282 (Altay. Tel. Leb.) bolçok, küre, top, aynı zamanda parça, bir parça yumrucuk. Bultay, bultak: 4-1851 şişme, şişik (küre).
Callus, Callum (Latin – İng.): Nasır. Kalınlaşma.
Dermatoloji: Tıbbın deri hastalıkları dalı.
Eksitasyon: Bir psikiyatri terimi. Öfke patlaması diyebiliriz. Türkçe Öke: 1-1179 (Kırım, Osm.) Öktet 1-1182 öfke. Örkö, Örköt 1-1227 (Tel.) kızdırmak, kışkırtmak. (İrritabilite): Kışkırtılmış, kışkırmaya uygun ruh hali. Eksilen, eksilendir: 1-689 sinirlendirmek, kızdırmak. Exitation (İng.) Öjet: 1-1307 (Schor.) kışkırtmak, kızdırmak, ajite etmek.
Epidemi: Salgın hastalık. “Epi” ön ek. "Demi" de “tumu”ya uyuyor. Tumu: 3-1522 (Altay) salgın hastalık, ateş. Ayrıca "tum", "tumu" hepsi anlamına gelir.
Geriatri: Tıbbın yaşlılıkla ilgili dalı. Karı: 2- 167/168 (Tel. Schor. Leb. Saga, Koib. Kırgız, Uygur) yaşlı, yaşlılık. Karıllık: 2-176 (Tel. Uygur, Osm.); keri: 2-184; geri: Yunanca yaşlı. kart: 2-198 (Kırgız, Kas. Kom. Tob. Bar.)
Glomus, Glomerül: Yumak, yumaklanma. Yumgak, Yumak: 3-575, 3-581.
Growing: Büyüme. Türkçe aGru: 1-176 (Uygur) yukarı, yukardaki, yüksek. Ağmak: Yükselmek. Aug: Artmak, büyümek: Augmentation.
İatri: Hekimlik. Birçok tıp teriminde geçer. Pediyatri: Pedi-Yatri Çocuk hekimliği demektir. İatrojenik: hekimlik uygulaması sonucu, demektir. Genellikle olumsuz anlamdadır: Hekimlik uygulaması sonucu hastalığın azması veya belirmesi. “Otacılık”dan başka şey değil.
İllness: İngilizce hastalık. İllet Türkçesi. 1-1475.
injury: İngilizce yara sözcüğü. Yine Latin köklü. Açılımı: in-jur: yara: 3-104.
İnsizyon: İçeriye doğru kesi, kesmek, demek. Cerrahi bir terim. İn: içeri. Türkçe karşılığı var, Latince köklü her türlü “ces-cis-siz”, “kes” anlamına gelir. Eski Türkçe “kes” tüm dillerin etimoloji sözlüklerinde sık geçen ünlü bir “star”dır.
İnspeksiyon: Bakarak muayene. “İn” yön bildiriyor, içe doğru gibi.. (Eski Türkçe’de de var.) Spect ise bakmak, incelemek. “S harfini kaldırın” kuralı (kitapta kaynak göstermiştik) pect kalır. Yani “bakmak”. İngilizce “peek”.
İrritasyon: Uyarı artımıyla rahatsızlık hissi. Psikolojik olanı Türkçe “Ürük”: 1-1833 ürkme, irkilme, geri sıçrama, ile uyumlu. Yeni Türkçe’de özellikle “irkilme”ye uyuyor.
Kalori: Beslenme ve diyetisyenlikte, metabolizmayla ilgili tıp dallarında en sık kullanılan terim. Besinin yanması, yakılmasıyla ilgili birim. Kala: 2-225 (Altay, Tel. Kırgız) yanmak. kalat: 2-231 (Altay. Tel) yakmak. Caleo (Latin) yanmak, tutuşmak. calorie (İng.) cılı: 3-126 (Kırgız, Kas.) ılık, sıcak. “calorie”de “kele”nin PIE root, yani Proto-Indian-Europe kök olduğu belirtiliyor.
Kardiya, Kardiyak: Kalp, kalple ilgili, ayrıca mide üstünde bir bölge. Cörök: 4-111 (Kas.) yürek. Cardia (İng.) kardia (Alm.) cor (Latin).
Kavite, Kavitasyon: Dokularda oluşan oyuklar. Kovuk. koGuk: 2-516 (Osm.) koğuk, kovuk. koGuz: 2-518 (Uygur) hohl (Alm.) Ayrıca “cave” kökü bulunan tüm kelimeler. Cave (İng.) mağara. Kobuk: 2-659-61 (Uygur, Kom.); kof: 2-663 (Osm.) hohl (Alm.) Cavitas (Latin).
Kriyoterapi: Dondurma yöntemiyle tedavi. Kar: 2-131, 2-196 (bütün lehçelerde) bir yağış türü ve onun bıraktığı buzlu, beyaz nesne. Cryo (İng.) Kryos (Yunanca) Donma, dondurma.
Kürtaj: Bütün dünyada tartışılan cenini vücuttan almak anlamındaki kürtajdan başka, tıpta herhangi bir dokuyu kazımaya da kürtaj denir. Bildiğimiz “küremek”tir. Bir çeşit keskin kürekle yapılır. kürek: 2-1449 curettage (İng.).
Multi: Çok, çoklu. O da “poly” gibi bol ile akraba. Eski Türkçe “Mol”: 4-2125.
Obesitas (Latin), obesity (İng.): obur: 1-1161 ob-edere (ob: nedeniyle) - edere: eat (yemek).
Odiyo: Duyma muayenesinin, aletinin ilk kelimesi. Audio (Latin): to hear. Türkçe “duy”mak ile ilgili. Ödü: 1-1279 duymak.
Ortopedi, Ortodonti: Bir tıp ana branşı, bir diş hekimliği branşı. Orthos: Düzgün sözcüğünden geliyor. Türkçe: Orta. Ortadaki, doğru, düzgün.
Os: Latince ağız, yüz. eüz: 1-674 (Tar.) ağız. os (Latin) Türkçe “yüz” (face) de bunun bir değişkesidir.
Oskültasyon: Dışarıdan dinleme yoluyla bir muayene yöntemi. Açılımı “aus-kul-tasyon” şeklinde yapılıyor. Dışarıdan-kulakla-dinleme edimi. Dışarıdan (aus) veya kulak ile (aus-auris-ear) etkin dinleme. Bir yabancı etimolojik kaynak bu kadar açıklıyor. Çok karışık değil mi, aynı zamanda çelişik. Kafa, göz, kulak birbirine karıştı. Dış Aus ise kulağın “aus”u nereye gitti? O zaman “cul” kulaksa, o bizim kulağımız değil mi? Aklım ermedi. Türkçe Es: 1-872 (Saga, Koib.) işitmek. Hören. oidio, ausculto (Latin) duymak, işitmek. esit: 1-879 (Kırgız) eşit: 1-909 (Kırım) eştür: 1-913 (Uygur). Yabancı kaynağın dediğine inansak ve buraya “kulak” da koysak “ses” de koysak her şey tutuyor. Türkçe “kulak” sözcüğü de zaten “ku-uk” (aykırma-akuru-akis): ses kökünden çıkıyor. Atatürk’ün kitabı, s: 185.
Öjeni (Eugenics, eugeny): İyi soy, iyi nesil. Kökteki Eu: Türkçe iyi. Öfori: Psikiyatri terimi. Euphoria: İyilik yönünde yükselmiş duygulanım.
Palpasyon: Temel muayene yöntemlerinden el ile muayene. Burada “pal” el demek. “Pal” “el” bağlantısı gayet açık..
Part, Partial geçen tüm terimler. Parça, parçalı, kısmi anlamları verirler.
Patoloji: Pathology (İng) Yunanca “pathos”: hastalık, dert, çile anlamı veren sözcükten geliyor. Hastalık, bozukluk bilimi demek. Farsça “bet” kötü demek ve bu sözcük Türkçe’ye de geçmiş. Ama eski Türkçe’de de “bat” var. Elverişsiz, kötü, hastalıklı demek. Yazıtlardan. 4-1508.
Perküsyon: Vurma yöntemiyle, parmakla vurarak sesi duyma şeklinde bir temel muayene yöntemi. Sözlükte geniş tartıştık. Vurma kökünü ister “per”e yükleyelim, ister “cut”e yükleyelim, ister bırakalım yapışık kalsın, her şekliyle Türkçe “vur-ur” köküne, o olmadı “küt” vurma köküne uyar.
Poli: Başında, içinde poli geçen tüm terimler. Poly (İng.) Yunanca köklü. “Bol”dan başka bir şey değil, fazla sayıda, çok. mol: 4-2125 bol. multi, multitude (İng.) multus (Latin).
Rhino, Rinit vb.: Burun, burunla ilgili terimler, burun iltihabı vb. Kökü Latince “Prone”, çıkıntı yapandır. Öndeki şeydir. O da iki gözümüzün ortasındaki, öndeki çıkıntılı organımızın ta kendisidir.
Sanitasyon: Kirlilikten, mikroplardan uzaklaşmak için uygulanan halk sağlığı yöntemleri. Sanitas (Latin) sağlık, sağlılık, sağlık işleri kavramından gelir. Eski Türkçe Sa 4-217: sağ, sağlık. 4-355 (Osm.); say: 4-233 sağlıklı, ölçülü. salutem, sanitas (Latin): sağlık. Sağlam, sağlık: 4-276/78.
Senses, Sensus: Duyum, his. Türkçe: is, es, us, sanı, sezgi. 1-1523 (Kas. Bar. Tob.) us: 1-1741 (Uygur, Kar.) akıl, ruh.
Septum: Ara perde demektir. Nazal septum, burun septumu. Saba, sabı: 4-411 (Tel. Altay, Kırım) bölüm, parça. septum, chapter (İng.).
Somatic: Bedensel. Somatik belirtiler: Ruhsal değil, bedensel arazlar. Soma Yunanca “beden” demek. Som eski Türkçe’de “solid”, katı, pek, somut madde demek.
Sex: Cinsiyetle ilgili kavramlarda geçer. Eski Türkçe karşılıklarından biri “sök”tür. Öbür sözcüğü burada anmayalım, pek ayıp, ana sözlükte belirttik.
Şirurji: Nöroşirurji ve her türlü şirurji, kesmek demektir. “Şir, ker, kat, kes” kök akrabalığı.
Tactile Hallucination: Psikiyatrik terim olarak “dokunma-değme-tactile” halüsinasyon (olmayan şeyi hissetme, duyma).
Temparature: Eski Türkçe “tumu”: 3-1522 (Altay) salgın hastalık, ateş. tempature (İng.) ateş, epidemi.
Terapi: Derman.
Tissue: doku: 3-1702 toku, dokuma, örgü. texture (İng.).
Torsiyon: tortion (İng.) burmak, kıvrılmak, burkmak, dürmek.
Trans, Contra, Cross, Omni, Circum, Ab, İnter, İn, Ob, De, Pro, İntra, Macro, Multi, Poly, Ex, Extra, Ecto, Ad (a-e) Ac, As, Co, Com, Con, Ante, Pre, Super, Supra, Post, Dis, De, Uni, Quad, Syn ön ekleriyle başlayan tıp terimlerinin bu ön ekleri ya Türkçe’dir, ya da Türkçe’ye akrabadır. Sözlükte niye Türkçe köklerle uyum gösterdiklerini tek tek açıkladık. Birkaç örnek vermek gerekirse: Trans: “den” demek; Cross, Contra: “karşı” demek; Circum: “sarmal” demek; Pre (Kök olarak “bir” demek), Ecto: “ek” demek; Co, Com: Eski “kamı-kamug”, yeniye kalmış iziyle “kamu”, birleşme, birleşik demek vb… Maddelerdeki açıklamaları böyle kısaca değil, daha geniş.
Tremor: Titreme. Tır: 3-1321 (Altay. Tel. Leb.) tırıl: 3-1323 titreme. Tremor (İng.).
Tümör: Tomık, tomuk, tomur: 3-1237/ 38 dizkapağı. Tomur, tomurcuk: çıkıntı, yuvarlak oluşum. Tumulus (Latin) tumor (İng.): tümör. Tumçuk 3-1525 (Altay) burun. Tümsek: tumulus.
Ultrason: Ultra-sound. Bir ses dalgasıyla tetkik yöntemi. Sonradan bulunmuş, fakat Latince, İngilizce köklü terimlerde de, dolayısıyla Türkçe kökler bulunuyor. Ultra burada Türkçe: Öte, ötesine, demek. Sound sestir, Almanca Ton, Türkçe Tını.
Üroloji, Üro genital sistem, Üre vb.: Üreme, işeme organlarıyla ilgili tıp dalı, üreme sistemi, bir idrar bileşeni… Türkçe üreme, ırsi, soysal. Uru: 1-1658 (Kırgız) cins, tür, ırsi. Erblich, kalıtsal. Uruk: 1-1650 (Tar. Kom. Uygur) samen. Cinsiyet, zürriyet, tohum. zucht (Alm.) üreme, zühre, zührevi.. race (İng.) rassig (Alm.) ırk, cins.
Ve son olarak (kitapta yok ama) : Karantina (Quarantine) Kırk gün anlamına geliyor:
quarantine (n.) / 1660s, "period a ship suspected of carrying disease is kept in isolation," from Italian quaranta giorni, literally "space of forty days," from quaranta "forty," from Latin quadraginta"forty," which is related to quattuor "four" (from PIE root *kwetwer- "four"). So called from the Venetian policy (first enforced in 1377) of keeping ships from plague-stricken countries waiting off its port for 40 days to assure that no latent cases were aboard. Also see lazaretto. The extended sense of "any period of forced isolation" is from 1670s.
Earlier in English the word meant "period of 40 days in which a widow has the right to remain in her dead husband's house" (1520s), and, as quarentyne (15c.), "desert in which Christ fasted for 40 days," from Latin quadraginta "forty."
Kitapla ilgili önceki tanıtım yazımız ve “içindekiler” bölümü için: http://www.insanbu.com/Kitap-Haberleri/820-bati-dillerinin-kokundeki-guclu-turkce-
Kaan Arslanoğlu