Kitap
TÜRKÇEYE TÜRKİYE’DE NEREDEYSE HERKES DÜŞMAN

Kitap çıkalı beş ay oldu. Cumhuriyet Gazetesi’nde Turgay Fişekçi’nin ilgisiyle konan söyleşim dışında medyadan kimse okuyup, fikir belirtmedi, hiçbir gazete, TV kanalı bu kitaptan bahsetmedi. Buna rağmen birkaç arkadaş “Cumhuriyet’e niye söyleşi yaptın!” diye sitem etmekten geri kalmadı.
Yunanistan’ın en popüler “sol” partisi, PASOK isminin açılımı: Pan-Helenik Sosyalist Hareket Partisi… Defalarca iktidara gelen, Avrupa Parlamentosu ve Sosyalist Enternasyonal’in en gözde partisinin ismine benzer adla Türkiye’de bir parti kurmaya kalksak: Pan-Türkist (Turancı) Sosyalist Hareket Partisi… Sağcısı, solcusu, en başta Türk okumuşları parça pinçik eder bu partiyi. Ne “Nazi”liği kalır, ne ırkçılığı… Bir dakika bile düşünmeden omurilik kaynaklı tepkileriyle saldırırlar.
Neden mi? Şu anda büyük Batı ülkelerinin gizli servislerinin başında Türkçeyi iyi bilen, çok satar popüler edebiyatçılarımızdan daha iyi Türkçe bilen insanlar var. En son İngiliz gizli servisinin başına bizim Beşiktaşlı bir arkadaş getirildi. Anladınız siz onu: Adamlar Türkiye’yi çok önemsiyor, en az 150 yıldır bizim üzerimizde, siyasetimiz ve kültürümüz üstünde çok sistemli çalışıyor.
Başarmışlar. Türk’ü Türk’e düşman etmişler. Türkçeyi gözden düşürmüşler. İstediğiniz kadar “Vatan.. Vatan” deyin, kültürünüz gitmişse, siyaseten vatan savunmanız hiçbir heyecan uyandırmaz.
Madem kimse göstermek istemiyor, kendi kitabımızı kendimiz anımsatalım. Biraz örnek koyalım, fikir versin…
Aşağıda Radloff kitabı çıktıktan sonra almaya devam ettiğimiz notlardan bazılarını koydum. Bunlar kitapta yok ya da bir bölümü bu halleriyle yok. Aldığımız notları kitaba koyarken çok titizleniyoruz. Bu tür sözcüklerin bir kısmını eliyoruz. Kitaba almaya karar verdiklerimiz üzerinde daha çok tartışıyor, çalışıyoruz ve buradakinden daha geniş yazıyoruz.
Acquantance: Tanıdık. Ön eki çıkarın, “Kanık-Kanıksa” bilmek, tanımak eski Türkçe sözcüğüne ulaşırsınız.
Announce: Duyurmak. “Ün”lemek ile bağlantısı bence var, ama ispatı güç. Kök yabancı kaynağa göre: “Neu” bağırmakmış!
Avian, Aviation: Kuş, havacılık. Hava ile bağlantılı. Hava Farsça köklü.
Back : İngilizce “geri, arka” anlamında. Aynı zamanda desteklemek, arka çıkmak. Bizim “bekle-bekçi” vb. gibi sözcüklerle anlam akrabalığı ilginç.
Case: Olgu, vaka. Arapça “kıssa”. Erken dönem Türkçeye de geçmiş. Yine de Türkçeyle ortak olabilir. Kısa olgu aktarımı, kısa hikaye.
Cello: Çello. Müzik aleti. Çalmak, çalgı?
Check: Kontrol etme. Başka anlamları: Ara verme, geri çekme vb.. Türkçe “Çek-mek” ?
Colony: Koloni, yerleşme. Kökü “kwel”miş yabancı etimolojik kaynaklara göre. “Kal”mak.
Comma: Virgül. Türkçe “Kama”? Taş yazıtlardaki kazıma işaretler düşünülürse?
Cope: Kapamak
Cottage: Kulübe, dam. Çatı. “Hut” kulübe “Oda, ot, od, oturma “ bağlantısını kitapta anlatmıştık.
Cuisine: Mutfak. Cook, Kitchen hepsi bağlantılı gösteriliyor yabancı kaynaklarda. Cook ile “Kaynatma” bağlantısını kitaplarda göstermiştik, ama burada muhtemelen “Köz” ile de ilişki söz konusu.
Cy-si son eki: Örneğin “Intimacy”. Yakınsı… Gelesi, gidesi.. Kırmızımsı..
De: İngilizce, Latince olumsuzluk ön eki. “Değil” manasına.
Dolor, Dolores: Ağrı, acı. Kökü: “Delh”, kesmek, doğramak, yarmak anlamına geliyor. “Delmek” ve “Dalamak” ile uzak komşuluğu ihtimali yabana atılamaz.
Domestic: Evcil, yerli demek. Kitapta Türkçe “Dam” ile “Dome” arasındaki ilgiyi belirtmiştik. Fakat her iki kitapta aynı kökten çıkan 50-60 ve belki yüzden fazla sözcüğü ayrı ayrı koymadık. Yeri geldikçe belirtelim. Dominance, Dominant, Domain vb… Damla: Damdan akan su?
Durak: (Rusça) salak.
Eagle: Kartal. Kök: Aquila. “Ağan, Akan” ile birlikte düşünün? Ağan: Uçan, yükselen, süzülen…
Etat, State: Devlet. “Otağ” ile bağlantısını araştırdım. State, Fransızcada Etat olmuş. Ana kök “Sta”. Dikilmek, direnmek, sağlam durmak, pek durmak demek. Çok sayıda sözcük türemiş buradan. Status, Stand, Station, Statue, Stay, Site, Estate vb… “S”yi kaldırın, geriye ne kalır, kuralını uygulayalım. “Ta” kalıyor. “Dayanmak”, “Direnmek” ile ilgili olabilir mi? Azerbaycan Türkçesinde Dayanmak: Durmak. Anlamak: Understand. Durursun ve düşünür, kavrarsın. (Sibel Küçükoğlu). Türkçe yapısında da garip bir koşutluk var: Anlamak ve anlanmak… Peki “Sit” oturma kökü ne? “Sed”. Bildiğimiz “Sedir” oradan geliyor. Arapça “Şadr” kaynaklıymış? Sedasyon, Sedanter, Saddle, Sedimentasyon sözcükleri hep “oturmak”tan geliyor. “S”yi çıkar, “it-ed” kalıyor. Oturmak, Oda, Otağ, Ocak, Odak… İddialı değilim, ama akılda bulunsun.
German: Alman. Bu adı onlara Sezar’ın yani bizim “Keser”in (Mustafa Keser değil) verdiği söyleniyor. Nedeni bilinmiyor. Keltçe (Celtic) “Ger” gürültücü anlamına geliyormuş. “Ger-Gür” onomatopoeik? Fakat eski Türkçe “Gür” kavga, dövüş demek, aynı zamanda. (Guerilla – Guevara). Peki, Germiyanoğulları, Germencik nesi? Farsça “Germ” sıcak demek, ılıca demek. Termal de oradan geliyor. Germ-Term sıcak demek. Şu harf geçişlerine bakın, onlarda her şey mümkün, sıra Türkçeye gelince kural işlemeye başlıyor, o öyle geçmez, deniyor. Germ, Türkçe “Kor”.
Gwen: İngiliz kadın ismi. Kadın. Kök “Gyna, Gino”. Kin, Qino, queen… Hatun, Katun, Kadın. “Güvey” ile de bir bağlantı olabilir mi? Güvey, damat demek, düğün sahibi demek. Eski çağlarda düğün sahibi kız tarafıysa?
Hazel: Kızıl
Hunt-Hunter: Çuvaşça “An” yabani hayvan ve av anlamlarına geliyor. (Özcan Yüksek-Atlas Dergisi)
Kari- Köri: Hintçe, baharat karışımı. Karma, Karışık…
Keep: Bir anlamı da “Uymak”. Türkçe “Kip gelmek” ile bire bir örtüşüyor. (Adnan Atabek)
Knot: Düğüm “Kenet”. Kenet Türkçe değil deniyor. “Kene” de Türkçe değil! “Keneş-Kengeş” (toplantı) da mı Türkçe değil, bu da mı gol değil?
Konzert, Concert: Con (birlikte – ön ek) Cert (belirleme, kararlaştırma) … Bizdeki “Konuşma”, “Konma-yerleşme” ile uzak bağlantılı görünüyor. Kengeş (toplantı). “Komşu”nun aslı da “Konşu”dur.
Kunde: Müşteri. Kondu, konuk, kundu.
Lich-lik son eki: “Lik” son eki, Türkçe. Frohlich.
Manitu: Kızılderililerin en büyük ruhu. Başka birçok yerde bu sözcüğün Türkçeliğine gönderi var. Biz de yazalım. Mengi-Tou olmasın. Mengi: Sonsuz, ölümsüz, ebedi demek. To, Tou “Teo, Tengri” Tanrı ile bağlantılı. Tan, tan yeri, tansık, tün ile de kuşkusuz ilişkili. (Tarık Günersel de kitabı okudu ve bunun üstünde durdu.) Kızılderililer bundan 20 bin yıl önce Türk yurtlarından Amerika’ya göç ettiklerine göre bu benzerlik herhalde rastlantı değil. Ayrıca bir şey daha belirtelim, bu maddeyle ilgili olmayabilir ama, kitapta şu da var; en eski Türkçede “Makta”: övmek. Macro ile ilgi? “Makar”: Küçük. Micro?
M-em son eki: System, fonem, barem, yöntem, söylem.
Mental : “Mana” ile ilgisi açık. Mana Arapça. Fakat “men-ben” ile ilgisi var mı acaba? “Mani” Tatarca anlam demek. Eski Türkçe “Mang” at sürmek, “Mung” ise emek, gayret anlamında. İlkini “Manage”, Minister” sözcükleriyle, ikincisini “Mühe” ile bağlantılandırmıştık.
Ocean: Okyanus. Acaba “Acun” (tüm alem) ile bağlantılı olabilir mi? Kenarda dursun.
Ocular: Göz. Görmek. Kök: “Okw”.. Oku, Okumak, İkra..
Ovul, ovulasyon: Yumurtlama. Oval mi yumurtadan geliyor, yumurta mı ovalden? :) :) Ama bizdeki oğul (erkek çocuk, belki önceleri kız ve erkek çocuk, soy) ile oğul (arı kovanı) arasındaki benzerliğe dikkat.
Paint: Benek
Picture: “Biç-mek”, “Biç-im”.. İlk resimleri düşünün, biçim ve kazı (biçim) ön planda.
Precise: Bir-kesin.
Punch : İngilizce yumruk. “Pençe” den geldiği açık. “Pençe”ye Farsça diyorlar, “beş”ten geliyor. Oysa “beş”e eski Türkçe diyorlar. Orhun Yazıtları’nda da var.
Qurantine: Karantina. Kökü “kırk gün” tecritle açıklanıyor.
S (çoğul eki): Çuvaşçada “Z” çoğul eki. (Özcan Yüksek-Atlas Dergisi). Günümüz Türkçesinde “İki-z” gibi birkaç sözcükte kalmış.
Sarmavela: Denizcilik terimi. Yelken toplama, yelken sarma.
Skin: Kın. Kitapta Latince ve İngilizce sözcüklerden baştaki “S”yi kaldırın, birçoğunda Türkçe köke ulaşırsınız, kuralını anlattık.
Youth : Young, Juve, Civan vb. “Genç” anlamına geliyor, kitapta açıklamıştır. “Yiğit” ile benzerliği sanırım koymamıştık.
Yves : Fransız erkek ismi. Yves Montand. Başka uluslarda da var. İvo, İv… Kökü “yew”dir deniyor. Yay anlamına geliyor.
Kitabı edinmek için bir yol: https://www.kitapyurdu.com/kitap/radloff-sozlugunden-cikan-bulgulara-gore-bati-dillerinin-kokundeki-guclu-turkce/534648.html
Bu konudaki bir videomu izlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=gGogouB1g7I&t=660s
KİTAPTAKİ SÖZLÜĞE EKLEMELER ve BAZI NOTLAR: (22.8.2020 tarihli ek)
Aquarius: Kova burcu. Kova ile simgeleştirilir. Aqua: Su (bundan kitapta söz etmiştik). Kova, akma ve akış eski Türkçe. Kova ve “Akwa”nın ses, anlam yönünden ve tarihsel bakımdan tam örtüştüğünü herhalde kimse inkar edemez. Ak: Beyaz, aynı zamanda su rengi, su duruluğudur. Türk mitolojisindeki “Ak Ana” kutsal figürü suların perisi karşılığındadır. (Sibel Küçükoğlu)
Banu (Banı) isminin anlamını araştırırken… Ban: İngilizce “yasak-yasaklama” anlamına gelir. Aynı zamanda vali, emir veren. Kökü “Bha”dır. Bağırmak anlamına gelir. Emir vermek, bağırmak. “Bha” ile bağırmak da kök ortaklığı gösterir. Sonradan İngilizcede bu, “yasak” anlamı ile öne çıkmıştır. Bizde her iki kolda varlığını daha derin sürdürmüştür. “Ban” eski Türkçede “bağlamak” anlamına gelir. (Nişanyan). Daha sonra “bandırmak” anlamına evrilmiştir. Bunch: Demet. Banu da büyük olasılıkla hem bağlayan, hem emir verendir. Eski “Banu”ların büyük çoğunluğu “kraliçe-prenses” konumunda olduğuna göre. “Bha” Proto-İndian-Europe kök açıkça “bağırmaktır”. Organ isimleri bile vermiştir Türkçede. Bağıran organlar; Bağırsak, Böğür… Böğürmek…
Courage (cesaret), Coward (ödlek) : Kitapta biraz değinmiştik. Az daha açalım. “Cor”: kalp ile bağlantılı. Eski Türkçesi aynıdır. Sonradan “Ürek-Yürek”e dönüşmüş. Türkçede “Ürkmek-Korkmak” ile devam ediyor. “Coward” ile de bu yönde bağlantı mümkündür. Yabancı kaynaklar “Cauda” (kuyruk)dan kök alabileceğini söylüyor. O da eski Türkçe “Kudruk”tur.
Passive: Pasif, edilgin. Kökü “Pati, Passion” ile de bağlantılandırılıyor. “Pati” aynı zamanda acı çekmek. Bizdeki Pusu, Bus, Batı, Batmak, Pısmak, Pısırık ile ilişkiye bir daha bakacağım. Akılda bulunsun.
İrrigate: Sulamak.. Kökü açınca İr-İn (içine) Rigare: Su, sulamak (Rögar kapağı) gibi görünüp bizim “Irmak”tan ayrılıyorsa da, kitaptaki “ön-son ekler açıklamamız” doğrultusunda bir daha bakmakta yarar var. Turgutlu’daki “Irlamaz” çayından aklıma geldi.
Culpable: İspanyolca “suçlu”. Muhtemelen “kesilebilir” anlamında. Bizde “Kılıç” da kalmış. Gladio Latincesi. Gillette (Jilet) ile kendi sözcüğümüzü teknoloji ile ithal etmişiz.
Aq: Ak, Akro.. Eski Yunanca “Uç” aynı zamanda sivri, sivri uç anlamına geliyor. “Uç-Ek” bağlantısına bakılacak.
Pine, Pin, Thin: Çam, iğne, ince… Bizdeki “iğne” ve “ince” ile ilişkisine “in (İngilizce)” “içine” ile muhtemel bağlantısı üstünden tekrar bakılacak.
Geiser: Gayzer.. Kaynama ile kök bağlantılı.
Toccato: Bir müzik terimi. Touch (İng.) dokunuşla ilişkisini kitapta göstermiştik. Ama birçok terim ve sözcükte aynı kökler tekrar tekrar karşımıza çıkıyor.
Selenge: Eski bir Türkçe ırmak ismi. Sel, su ile ilişkili. “Selendere”ler ile ilişkisini yine de inceleyeceğiz.
Dice: İngilizce bu sözcük “zar” anlamına geliyor. Oyun zarı. Sakın “Taş” oyunundan gelmesin? Olmaz, demeyin. Bir bakacağız.
Dire Straits: Bir müzik grubunun adı. Dar boğaz anlamına geliyor, dar geçit, sıkıntılı durum. Sakın bunlar tesadüf demeyin. Kitaplarda binlerce örneğini ile köklerine, tarihsel bağlantılarına kadar gösterdik.
Caracal: Yine benzer bir rastlantı! İri bir yaban kedisi, küçük puma. Kulakları kara, Türkçe adı Karakulak.
Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Kaan Arslanoğlu 10.05.2021
Faruk bey, bunu ilk kitabımız Güneş-Dil kitabında ve sonraki makalelerde çok anlattık. Olay insanlığın 50 bin ila 3-4 bin yıl önceki göçleri ve göç yollarıyla doğrudan ilgili. İnsanlık 50 bin yıl kadar önce afrikadan kuzeye yayılmaya başlamış. İlk durak mısır ve ortadoğu. Sonra oradan Anadolu ve Hazar çevresi. Anlaşılan o ki proto Türk Dili de oralarda ve o zamanlar oluşmuş. Sonra göç avrupaya üç büyük dalga ile ( tarihsel olarak birbirinden epeyce farklı zamanlarda) ulaşmış. Güneyden gidenler Yunanistan, İtalya etrüskler oradan ispanya, basklar, İngiltere keltler... Kuzey dalgası da yine birkaç tarihsel dalga ile kuzey avrasyadan Almanya iskandinavya ve britanya.. Bunlar son 20 yıldır genetik araştırmalarla kesin yakın biçimde haritalanıyor ve dış yayınlarda bolca çıkıyor. Teşekkürler.
Faruk PAKSOY 8.05.2021
Değerli araştırmacı dilcimiz Kaan Arslanoğlu latince ve cermen dilleri üzerine yapmış bulunduğunuz sonuçları hayret ve ibretle takip ediyorum bulmuş olduğunuz benzerliklerin çoğunluğu da kafama yatıyor kitabınızı aldım okuyorum fakat bir konuyu hala çözemedim yada dikkatimden kaçmıştır latince ve cermen dillerine bu kadar türkçe söz hangi ara ve ne şekilde ve ne zaman girmiştir bu konuda bir bilgi göremedim bu sorunu ne şekilde açıklamaktasınız bu konuda bizi aydınlatmanızı rica ediyor başarılar diliyorum.
mete demirtürk 09.08.2020
Düne dönüp baktığımda, dile getirilen küçücük artıların yanında, kültür adına, büyük resimde küçümseme vardı. Dayanakların en sık dile geleni, göçebe toplum, göçebe toplum ne olacaktı, ne bekliyordunuz? Geçmişimizin değersizliğini, sığlığını açıklayan en etkili sözdü. Göçebe toplum!!! Göçebe toplum!!! Birde sizin çalışmalarınıza bakınca, neydi bu bitmez küçümseme yılları diyorum. Evet, artık bende kasıt vardı diyorum. Yazık, çok yazık...
Nedim Pala 09.08.2020
sıçrayabilmek, daha yükseğe ileriye ulaşabilmek için dahi.. birşeye basmak, kuvvet almak lâzım ! bunlar da bizim önceki kültürümüz, kök dilimiz, nesiller boyunca hayatın içinde yaşayarak gelen toplum, insan, tarihsel değerlerimiz ! Bu sentezi yapamayan, önceki değerlerini inkâr edip .. bir üst aşamaya geçmek için herhangi bir şeyden kuvvet alamayan insan ve toplumlardan, bugünkü klâsik okumuş, dengesiz entellektüel kültür ve kendini aydınlatamamış aydınımsı bir yapı çıkar. Kaan bey bu çalışmasında .. köklerini kaybeden, dillini 3. sınıf türev dillerden avrupa hint kökenli zannedip ? batı dillerinin dahi kendi dil köklerinden geldiğinin ayırdında olmayan şaşkın, köksüz, tarihsiz, temelsiz .. çok okumuş, fekât? eski teknoloji, verimsiz parazitli floresan ampüllü yapay ışıkla aydınlanmış insanlarımıza.. gün ışığı frekansında, verimli tasarruflu bir âmpul kullanarak gerçek dünyalarının kültür altyapısını anlatmaya çalışmış.