YENİDEN YAYINA BAŞLARKEN.. BİZ SİZLERDEN DEĞİLİZ..

YENİDEN YAYINA BAŞLARKEN.. BİZ SİZLERDEN DEĞİLİZ..

Dört aylık aradan sonra tekrar yayına başlıyoruz.

Kuş kondurduk bugüne dek, yine kuş konduracağız…

Yayınımızın kitleselleşmesi olasılığı bulunmuyor. Böyle bir şeyi zaten istemiyoruz, istesek de başaramayız.

Keşke herkes okusa, ama olmayacak duaya amin diyenlerden değiliz. Hedef kitlemiz esas olarak muhalif ve sol kitledir, bunu bizi okuyan herkes bilir.

Ancak sol-muhalif kitlenin sosyal zekası pek düşüktür ve giderek de düşmektedir, bunu hep yazdık. Bu zeka düzeyi 80 sonrası 6-7 yaşa inmişti, alçaldı alçaldı.. Şimdi 3-4 yaş dilimine indi.  

Böyle bir vasata dert anlatmak yobaza evrimi anlatmaktan daha zor. Karakter ve zeka çukuru dip noktada, bunların bileşiminden oluşan akıl hepten uçmuş.

Kanıt mı arıyorsunuz. Kendisi de bir zeka yokedici olan facebook sayfalarındaki tartışmalara bakabilirsiniz. Daha genel ve daha somut bir kanıt mı arıyorsunuz? Zekaca çok da parlamayan ve üstelik sürekli büyük hatalar yapan AKP’nin 16 yıllık iktidarı herhalde başka kanıta ihtiyaç bırakmaz.

Tablonun belli başlı nedenlerini hep ortaya döktük, uzun uzun irdeledik bugüne dek. Ancak hem sonuç hem sebep olması açısından birini burada tekrar vurgulamalıyım. Türkiye’de 30 yıldır üç büyük sözde sol siyasi akım, gerçekliği pizza gibi üçe bölmüş, kıtır kıtır yiyor, ne yediklerini de hep birlikte gizliyorlar.

Gerçeğin ve doğrunun katili bu üç büyük siyasi akım: BİR- Katliamperver HDP cemiyeti ve onun kemik artıkçısı tüm “radikal” sol yapılar. İKİ- Kapitalizmin beyni-yüreği çakma liberaller. ÜÇ- Yalanı siyasi yaşam biçimi haline getirmiş ulusalcılar...

Bu üç akımın elebaşları aslında aynı bütünün parçalarıdır ve dipte birbirlerinden farkları yoktur. Ve ayrıca daha önemlisi… Bu üç akımın elebaşları iktidarı ekonomik-sosyal-siyasi anlamda paylaşmaktadırlar, fiilen iktidardadırlar. İddiamın maddi kanıtlarını iki sonraki yazımda önünüze getireceğim.

Ama sol kitlede bu KUMPASIN gerçek anlamda farkında bulunanların sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Bazı ayrım noktalarında birbirlerine ağza alınmayacak küfürler savurmalarına karşın, günlük yaşamda her şey sütliman ve herkes bir, birlikte. Genel bir sol güzellemeye gelince herkes kardeş.

Bu üç akımı birleştiren ana güç ise CHP’dir. Çoğu sözde solcunun face sayfasına bakın: En başta Atatürk resimleri, paylaşımları, ardından Eski AKP yalaması bir liberal pop yazardan alıntı, onun ardından katliamperver HDP cemiyetini destekler bir alıntı… Ya da DİSK’i, KESK’i, Tabipler Birliği’ni savunan bir sol içi yağlama… Aslında kitle bir yana, çoğu popüler siyasetçi, yazar, sanatçı vb.. bu üçüne birden oynamaktadır. Her üç akım da gerçeği çarpıtmada, yalan sanatında birbirinden mahirdir. Tekrarlıyorum, bunların hepsi temelde birdir ve hepsi iktidardan pay almaktadır, iktidardadır.

Hal böyleyken bu KUMPAS’a 30 yıldır direnmeye çalışmamız da boşunadır. Bir arpa boyu yol alamadığımız gibi, örneğin ben şahsen okurla doldur boşaltı oynamaktayım. 30 yılda on binlerce okur kazandım, on binlercesini kaybettim. O on binlerce okurumun kafasına birkaç yüzü haricinde “gerçeğe her koşulda sadakat” ruhunu aşılayamadım.

Pek çok yazar dost edindim, çok sayıda yol arkadaşı… Çoğu, bu akımlardan birinin ya da ikisi-üçünün parlaklığına kapılıp, ışıklı sinek kaparın elektrikli kafesine çarpmış gibi cosss diye yapıştılar zamanın ruhuna.

İnsanbu içinde de sürekli aynı sorunları yaşadık. Bir veya birkaç yazımıza bakıp birçok yazar ve okur arkadaşımız beni, bizi kendilerinden sandılar. AKP’ye yükleniyoruz diye bizi genel sol sevici zannettiler. Ne zaman bu üç akımdan birinin yanlışına işaret etsek öbür iki akımdakiler bizi kendilerine yakın düşündüler. Buraya gelip devamlı bu üç yalan akımın görüşlerini içimizde kavga dövüş yaymaya çalıştılar.

Peki biz bu siteyi niye kurduk? Küçük olsun bizim olsun diye mi? Tam tersi, biz bilinçli olarak küçük kalmayı seçtik. Çünkü kitledeki karşılığımız ancak budur. Biz bilmez miydik bu üç akımdan birini, hatta bazılarının yaptığı gibi ikisini-üçünü birden seçip, o yayın organlarında yazıp keyfetmeyi… Hatta istesek merkez medyada da yazar, orada da keyfimize bakardık. Onların çizgisini savunuyorsanız, buyrun oralarda yazın, dedik… Despot olduk. Bazıları iyi niyetliydi, bazılarının amacı bağcıyı dövmekti. Ama düşünsel olarak bizim ne olduğumuzu, ne yapmak istediğimizi pek anlamadılar.

O yüzden bir daha, bir daha diyoruz: Bu üç akıma kendini yakın hisseden okur ve yazarlarımıza. (Zaten okur ve yazar kavramı özellikle bizde tamamen karıştı, yazar olmayanlar da yorum yazarak yazarlar kadar fazla yazabiliyorlar) : BİZ SİZDEN DEĞİLİZ! Merak ederseniz okuyun, ama benden-bizden bir beklentiye girmeyin! Bizim virüse karşı bağışıklığımız güçlü, sizler gibi zombileşmedik…

Daha açık yazayım. Birçok yerde yazdım, ama toplu olarak görülmeyince akıldan hemen çıkıyor:

Katliamperver HDP cemiyeti ve hempaları… ÖDP, Halk-Evleri, HTKP, EMEP, KESK, DİSK, TTB vb.. Bunları, bunların yayınlarını, Birgün vb.  gevşek faşist ve insanlık düşmanı olarak görüyorum. Yeterince açık oldu mu? Hele bir de hem ulusalcı, hem HDP’ci Yalçın Mısıroğlu gibileri var. Onlar için söylenecek sözü tarih yazsın. Belki de yazmaz, önemsemez. Aynı bağlamda ODA-TV yayınlarını da son derece tehlikeli buluyorum, bilinç bozunumu açısından. İnsanlar, bu derece ortada duran ve bilinç güden insanlar, HDP’ci mi, Ulusalcı mı olduklarına bir karar versinler artık. İktidardan pay kapıyoruz diye milletin gözünün içine bakıp bu derece ikili, üçlü oynanmaz! Meydan boş diye o kadar da olmaz!

Çakma liberallere gelince… Bir dönem çoğu liberal faşistti, AKP ile iktidara gelmişlerdi, operasyondan operasyona koşturuyorlardı. Şimdi burunları kırıldı, mağdur ve muhalifler… Ama hala ajanlar… O yönleri hiç değişmeyecek ve o yüzden hiçbir zaman gerçek liberal, gerçek demokrat olamayacaklar. Eski Doğan Medya, Radikal, CNN, Birikim vb. tayfası. Şimdi Cumhuriyet vb.. Bunlara sempati duyan bize duymasın. Biz onlardan değiliz!

Ulusalcılar.. Bir bölümü Aydınlık, bir bölümü CHP içinde; bir bölümü ikili, üçlü oynar, bir bölümü bağımsız. Elebaşlarının tamamına yakını iktidardan pay alır, bu anlamda iktidardır, bu anlamda bırakınız solcu olmayı, milli bile değildirler. Perinçek(ASV)’e (Allah Selamet Versin) yakınlık duyan bize duymasın, Tengri bizi onun ve çıkar için ondan gözükenlerin dostluğundan korusun!

Biz CHP’li de değiliz. Birçok seçimde ve seçim arası zor zamanda destek verdik, ama değiliz. CHP bu üç yalan akımı içinde toplayıp, daha da zararlı hale getiriyor. İstesek de olamayız. Bir dönem onlardandım, ama TKP’li de değiliz. O da bu üç akımı küçük çaplı içinde eritip, dışa solun toksik posasını veriyor.

Atatürk’ü sever, sayar, fazlasıyla önemseriz, ama Atatürkçü değiliz. Hiçbir izmden, cilikten yana değiliz. Zaten Atatürkçülerin büyük çoğunluğunun onun devrimciliği ile hiçbir ilgisi yoktur. Marksizmin insana kattıklarını takdir eder, ama onu eskimiş ve yanlışlanmış buluruz. Zaten Marksistim diyenlerin tamanına yakını rozet Marksistidir, biz bile Marksistlerden çok daha Marksistiz. Sosyalizmdir tutkum, bilimsel yöntemdir rehberimiz. 

Ve tüm bu samimiyetsiz siyasi çizgiler, bu siyasi insan tipi insanlığı manen de öldürmektedir. İş yaşamında, sosyal yaşamında bir insan melek olsun; başka biri de şeytan… Siyasi kişiler, siyasi iklim, politik görüşü kendine yakınsa çoğu kez şeytanı meleğe tercih etmekte ve bu da toplumsal şeytanlaşmaya hız katmaktadır. Siyaset insanda “iyilik” diye bir şey bırakmamaya yeminlidir.

Ve ben ve benim gibiler, bunların köşebaşlarını tuttuğu ortamda, çevreye gerçekleri anlatmak doğrultusunda hiçbir başarı gösteremedik! Her yıl daha da geriledik!

Benim şahsen pilim bitti! Öte yandan bir kişi başarısızsa çekilmeyi bilmeli!

Aldırmayın kavgacı yanıma! Sorumluluk icabı sürekli kavga ettim, o yüzden de kavgayı sever bilindim! Kitaplarımın birçok yerinden ipuçlarını yakalayanınız olmuştur muhakkak! İçimde bir yan da sürekli Melami gibi, Mevlevi gibi bir çekilmeden, yalnızlıktan yana… Dinsel anlamda değil, ruh terbiyesi anlamında. Cahillik ve aptallıkla bir ömür boyu didişebilir mi insan? Kirliyle çekiştikçe sürekli kirlenmez mi?

Ne yazıyor ne tartışıyorsak belki ilerde 3-5 yıl sonra iklim değişir diye yazıyoruz… Belki göremeyeceğimiz kuşaklar için.. Ama onlar için yeteri kadar fikir, bilgi ve belge bırakmadık mı?

Mamafih, bu önümüzdeki üç ay, işi tekrar bir deneyeceğiz. Çıkarcılık ve aptallık fırtınası içine küçücük takamızı bir daha süreceğiz. “Üstten bakış”, “kibir”, “herkesi küçümseme” diyecekler yine. Ne yapalım, mal bu malzeme bu! Çıkar için yalan mı söyleyelim başkaları gibi…

Üç ay sonunda keşke güvenilir ve işin özünü kavramış bir profesyonel editör bulsak, onun masrafını karşılayacak bir kolektif yapı kursak da yayını ona devretsek.

Olmadığı takdirde belki bir süre daha siteyi küçülterek (gönderilen yazı, öykü, şiirleri almadan) devam ettirebiliriz.

Hayırlısı!

Yeni çıkan yazıların duyurusu için tekrar mailden haber verme ve bu anlamda abone sistemine geçiyoruz. Eski abone listesini tümden sildik. Yeni aboneliklerinizi bekliyoruz. Site duyuruları için sosyal medyaya, face ve twite bağımlılığımız olmasın istiyoruz. Oralardan duyuru yine bir süre devam edecek, ama bu tek yanlı beslenmeyi ortadan kaldırmak istiyoruz.

Sonuç: Yayınlarımızı izlemek isteyenler (yukarıdaki bildirimlerimizin doğrultusunda) lütfen abone olsunlar. Sitenin sol üst kutusunun altında “ABONE” butonu var.

Herkese sevgiler, saygılar, selamlar gönderiyoruz.

Kaan Arslanoğlu


  • Özgür Coşar

    Özgür Coşar 05.08.2018

    Kaan Hocam,eşyayı adıyla çağırmak lâzım bence de.Yazıdaki tespitlere ve Neo Abinin TMMOB eklemesine katılıyorum. Neyse o. Tek takıldığım, bu 3 ayın hedefi. Ne olursa devam edeceksiniz? Bunun bir kıstası vardır kafanızda sanırım. Sakıncası yoksa paylaşın, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışayım. Saygılar

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 04.08.2018

    Komünistler, tabii ki, olaya sistem açısından bakan senin yazını paylaşır, liberal sol yazarın romantizmine pabuç bırakmazlar Sevgili Akif!!!!! Ha Ha Ha HA :) Sen yazmaya devam et, biz de buradan yazalım. :) :) Sen oradan bağla zinciri, biz de buradan! Yok o öyle değildi. Sen oradan kır zinciri, biz de buradan! 80 Öncesi Radikal Dincilerin Sloganıydı. Humeynicilerin. O zaman bizim söylemlerimize benzediği için pek tutmuştuk :) Bak, nereden nereye. Hafıza işte..

  • Akif Akalın

    Akif Akalın 04.08.2018

    Değerli Kaan. Benzer duyguları paylaşıyoruz. Aslında bu işi neden yaptığımızı "mantıkla" açıklamak zor. Geçen hafta sağlıkta şiddet konulu bir yazı yazdım. Özetle sağlıkta şiddetin bu düzen içinde ne Türkiye'de ne de dünyada çözümünün olamayacağını anlatmaya çalıştım. Aynı günlerde liberal bir dostumuz da gazetesinin köşesinde sorunun hekimlerin "itibar" yitirmesi olduğunu, dolayısıyla çözümün de hekime itibarının iadesinden geçtiğini yazmış. Şimdi sana 10 puanlık soru: Kendisine "komünist" diyen biri ille de facebookta, twitter da bu konuda bir yazı paylaşacaksa "hangisini" paylaşır? Yanıtı biliyoruz. O halde hala ne b.k yemeye yazmaya devam ediyoruz? Dediğim gibi "mantıklı" bir yanıt yok. Belki becerebildiğimizi sandığımız başka bir iş olmadığından. Selamlar.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 04.08.2018

    Sayın Neo Paladium, sizinle TMMOB konusunda tamamen hemfikirim. Lakin bir plaza inşaatımız var da.. Oranın taşeron, proje, ruhsat işi bitene kada onlara dokanmak istemedim. Saygılar..

  • Ç.

    Ç. 04.08.2018

    İnsanbu akıntıya karşı kürek çekmeye devam etmelidir. Sol siyaset ulusalcı ve liberal siyasetin etkisi altındadır. Söylediğiniz gibi bu iki akımdan etkilenmeyen insan sayısı çok azdır. Bu iki siyasi akımın da sistemle ilişkisi vardır. Geçmişte liberaller, şimdi ise ulusalcılar gerçekliği çarpıtıyorlar. Liberaller insan hakları,özgürlük gibi kavramları kullanırken,ulusalcılar ise anti emperyalizm,bağımsızlık gibi kavramları kullanıyorlar. Gerçekliği çarpıtmayan ulusalcı ve liberal sayısı da çok az. Benden de sevgiler,saygılar.

  • Neo Paladyum

    Neo Paladyum 04.08.2018

    çok teessüf ederim Kaan bey ! yukarıda bahsettiğiniz akımların en büyük ve travmatik, hdp sever, neoliberal, romantik devrimci, entel-dantel, genetiği değiştirilmiş demokrat olan kesimi; T.M.M.O.B. yi pass geçmişsiniz. halbuki en yığınsal ve etkin kapitalizm taşeronluğunu sürdüren önemli bir örgüttür. onlara karşı torpil mi yaptınız yoksa ? ( ;-

  • yusuf bodur

    yusuf bodur 04.08.2018

    Çok memnun ettiniz. Sabrınıza,emeğinize,özverinize ne desek az. Yeni dönemin ortalarına doğru süreci izleyen,katkı sunan ve insanbu' nun yaşamasını isteyen herkesin katılımına açık, gündemli ve bu gündeme uygun yapıda toplantı gerçekleştirebilirsek çok net bir fotoğraf ortaya çıkarırız diye düşünüyorum.. Saygılar..

  • Cemal Öztürk

    Cemal Öztürk 04.08.2018

    Bu üç farklı siyasi akımın sosyolojik bir tabanı da sözkonusu. Oysaki solun mutlaka sınıfsal ulusal ve evrensel bir bilinç inşasına oturması gerek. Ülkemizdeki bölünmenin ideolojik sığlığını gayet net ortaya koymuşsunuz. Fakat kimi insanlar bu gerçeği idrak edeceğine tepkisel davranıyor. Bu da hastanın doktora ( hastaneye) soğuk bakmasındandır.

  • Fatih Torun

    Fatih Torun 04.08.2018

    İnsan Bu, benim sığınağım. Dönüşüne çok mutlu oldum. Umarım varlığını sürdürür. (Mutlaka sürdürmeli.) Bana, bilimsel - tutarlı düşünce ve davranışın gerçek bağımsızlık olduğunu öğrettiniz. Zaten kendimi yaşamım boyu hiç bir akıma ait hissetmedim. Yakınlık duyduklarım da beni mutlaka hayal kırıklığına uğrattı. O yüzden sadece, gerçeği arayan bir faniyim. Mustafa Kemal Atatürk'ün, hem bireyler hem de toplumlar için bilimsel sosyalizme giden yolda çok önemli ve değerli bir aşama olduğuna inanıyorum. Hoş geldiniz...

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.